onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Başkaları İçin Tüketilen Hayatlar

etiket Başkaları İçin Tüketilen Hayatlar

Prof.Dr. Duygu Aydın
06.07.2023 - 22:35 Son Güncelleme: 07.08.2023 - 19:08

Başkaları için yitip giden hayatları tek bir görsel ile anlatmak istesem sanatçı Esra Gülmen’in aşağıdaki eserini gösterirdim.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İnsanlar Ne Düşünecek?

İnsanlar Ne Düşünecek?

Yaz mevsimi gelince güncel örneklerini daha bir canlı kanlı yaşıyoruz konunun. Malum düğün sezonunun açılmasıyla, ele güne düzenlenecek görkemli düğünler, bu düğünlerin fotoğrafları, gelin hanımın gelinliği ve çeyizi, damat beyin kendine yakışanı yapması başkalarına gösterilecektir. Tüm bu gösterimler için birçok şey tüketilecektir. Buna rağmen muhtemelen başkaları birçok kusur bulacaktır. Başkalarının yine de kusur bulacağını düşünüp strese girerek kendini daha çok tüketenler olacaktır.

Yaz geldi ve biz tatil planlarına bakarken tatil planları da bize bakmaktadır. Bütün yıl canla başla çalışıldı ve bir ya da iki haftalık yaz tatilinde bunun acısı çıkarılmalıdır. Herkes görkemli tatil kareleri paylaşırken bizim de eşe dosta gösterecek manzaralarımız olmalıdır. Kimileri için bu daha da iyisi olmak zorundadır. Öyle değilse bile öyle görünmelidir. Öyle göstermenin birçok yolu var malum. Varoluşsal sancılarla dolu görkemli kareler uğruna neler yitirilmektedir? Son zamanlarda sıklıkla bu konuyla ilgili haberler yayınlanıyor. ‘Ben tatilde ne yapacağım?’ stresi altında bunalan, maddi-manevi zarar gören insanların dramı kimseye uzak değil. Üstelik kareleri birbirinden ayırmak gitgide zorlaşıyor. Aynı manzara, benzer kıyafetler, benzer pozlar, benzer duygular ve diğer benzerler… Burada da bir hiyerarşi var kuşkusuz. En tepede bir kare -etkileyen birinin karesi- ve oradan dairesel hareketlerle diğerlerine doğru genişleyen benzer kareler denklemi.

Gösteriyorum o halde varım!

Başkalarına göre yaşamak ve nihayetinde başkaları için yaşamak insanlık tarihinin her döneminde farklı şekilde anlamını bulmuştur. Her türünün içinde ‘gösterme’ eyleminin olduğu muhakkak. Şimdi ise, gösterilmeyenin neredeyse yok hükmünde sayıldığı bir çağdayız. Gerçek ve sanal ayrımının ortadan kalktığı bu çağda, yaşadığımız dünya adeta bir platforma dönüştü. Birbirinden farklı motivasyonlar bulunur platformda göstermeye dair.

‘Hayattayım, ben de buradayım, en çok ben olmalıyım, en çok ben yaşıyorum bu hayatı, çok eğleniyorum, çok başarılıyım, en güzelim, beni beğenin, ben ben ben…’ 

Öyle ki bu cenahtan birine göre, diğeri ortalıkta görünmüyorsa, paylaşmıyorsa bedbaht haldedir ve hatta nefes bile almıyordur. Çünkü başka türlü bir yaşam bu zihin yapısına göre katlanılabilir değildir. Kitlesel bir tabloyu yorumluyoruz elbette, yoksa bunların antitezcileri de bir başka cenahta yer alıyor. Gösteri dünyasının toplanma alanı platformlar, kendi içinde bir dil, anlaşma ve anlamlar oluşturur. Alfabesi olmayan tepkisel anlamlardır bunlar. Göstermenin ve göstermemenin de anlamları bulunur, yani gösterme dozu iletilen mesajların belirleyicilerinden biridir. 

En çok ben’cilerden, ‘uzaktan izleyeyim’cilere uzanan skalada, ‘sizinleyim, bakayım ne yapıyorlar, beğeneyim ki beğensinler, beğeneyim ki ilişkimiz sürsün, beğenmeyeyim ki yerini bilsin, fazla görünmeyeyim ki saygınlık kazanayım, yalnızca iş hayatımı göstereyim’ ve benzeri onlarca anlam da bir başka cenahta, gösterme toplumunun kültürünü inşa etmeyi sürdürmektedir. 

Devasa bir çeşitlilik ve hızlı dönüşüm içinde ayrışarak kendi kabilesini kuran tiktok gibi platformların, oyun, flört, alışveriş gibi onlarca çeşitlilikte platformların gösteri kültürleri oluşurken, hepsinin çıktığı ortak kapı ise ekonomidir.

‘Göstermek’ ekonomik bir değerle, tüketmekle eşitlenir…

‘Göstermek’ ekonomik bir değerle, tüketmekle eşitlenir…

Her şeyin bir ekonomisi vardır ve gösteri toplumunu anlamak için tüketim davranışlarına, bunların ekonomik ve kültürel karşılıklarına bakmak gereklidir. Bu çağda başkalarına göre yaşamayı, gösterme kültüründen ayrı düşünemeyiz. Gösteri toplumunu tüketimden ve tüketimi, aynılaşmaktan ayıramayız. O halde başkalarına göre yaşama gerçeğini sorgularken, zihnimizin odağını biraz genişletmekte fayda bulunur. Bu yalnızca kişilerarası ilişkiler, toplumsal ve kültürel anlayış, gelenekler ve aile yapılarıyla ilişkili değildir, hatırı sayılır bir kısmı ekonomik toplumsal sistemle ilişkilidir. 

Aynılık ekonomisi, tüketimler ve bunların kültürleri aracılığıyla benzeştirir. Farklı diyerek sundukları da benzerdir. Çok seçenek varmış gibi görünse de benzeşmekten kaçmak pek mümkün değildir. Diğerlerinden farklı olmak gittikçe zorlaşırken, bunu samimiyetle yapmaya çabalayanlar dahi, oradaki ilgili aynılık cenderesinden kurtulmakta zorlanır. Yani aynılığa başkaldırmak da bir başka aynılık ekonomisine dahildir. Benzerler ekonomik araçlarla dayatılır. Şöyle düşünelim, soyut ya da somut tüm tüketim ürünleri belli bir güzellik anlayışını, zenginlik, başarı, statü ve benzeri kriterleri temsil eder. Bir ekonomik çıktıya dönüşür. Dolayısıyla tüketilen ürünler ve bunların kültürleri benzeşmeye giden yolu açar. Tüketim, kültür, toplumsal yapı, değerler gibi iç içe geçen bileşenlerden oluşan büyük bir sistemden söz ediyoruz. Fakat biz bunun hayatımıza yansıyan göstermeye dair kısımlarını daha çok tüketimler kanalıyla yaşıyoruz. Her türlü tüketimi getirelim gözümüzün önüne ve sorgulayalım.

Hangisi senin gerçeğin?

Gerçeğini sorgulamak kişisel bir tercihtir. Üstelik aynılaşmaktan memnun olan ve hatta bunu daha fazla beğenen büyük bir çoğunluk olduğu görülüyor. İnsan gerçek ya da sahte, dilediği hayatı yaşamakta özgürdür. Burada söz ettiklerimizden bir çıkarımımız olacaksa eğer, artan tatminsizlikler ve baş edilemeyen kendi gerçeğiyle yaşayamama acısından dem vurabiliriz. 

Çeşitli araştırmalar gösteriyor ki, hayatlarının ileri yaşlarındaki insanlara hayatında neyi değiştirmek istersin sorusu sorulduğunda, ‘başkalarına göre değil kendi isteklerim doğrultusunda bir hayat yaşamak isterdim’ cevabı veriliyor. Genellikle 40’lı yaşlarla birlikte deneyimler çoğaldığında ve tüketilecek birçok şey tüketildiğinde geriye varoluşsal sancılar kalıyor. Alışkanlıkların esiri olduğumuzda ve tüketim kültürünün ekonomik nesnesine dönüştüğümüzde, hipnotik bir yaşam içindeyizdir. Bir noktada artık tüketerek tatmin olmakta zorlananlar ise, kendileriyle baş başa kalırlar. Kendiyle kalanlar sorgular, sorgulayanlar yeni bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk beynin alışkanlıklarını bozmaya, fark ettirmeye ve yeni olasılıkları mümkün kılmaya gebedir.

Ailenin senden istediği hayat, arkadaşlarının istediği, meslektaşlarının ve hayatındaki daha birçoklarının senden yaşamanı istediği, senin onlara ve diğerlerine göre şekillendirme ihtiyacı duyduğun ya da sana dayatılan hayatlar… Bir de kolektif dayatma ile aynılaşma ekonomisi içerisinde ayar verilen hayatın… Hangisini sen seçiyorsun? Başka bir hayat ister miydin? Başka bir seçenek var mı?

Yeni olasılıklarda buluşalım!

Instagram1

Instagram2

Twitter

'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'       

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
5
3
1
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
mamamia

Dün sevgili arkadaşım @noblegirl'in bana söylediği cümle "kendin için bişeyler düşünürken bile çocuklarım diyosun, peki sen mutlu musun" oldu,gerçekten öyle ... Devamını Gör

mamamia

canımm ❤️❤️

Pasif Kullanıcı

başkaları için yaşamak insanlık tarihinin her döneminde farklı şekilde anlamını bulmuştur. Her türünün içinde ‘gösterme’ eyleminin olduğu muhakkak. Şimdi ise... Devamını Gör

Esat Bora

Kendin için yaşamak "bencilliktir". Bunu uzun yıllar düşündüm. Herşeyden kendini soyutladığın bir yaşamda kendin için yaşamak elbette mümkündür. Ama yalnız ö... Devamını Gör

mamamia

👏👏👏 hadi gidip aynaya bakalım 😁