Görüş Bildir
Haberler
Bağımlı Değil Bağlı Olmak: “Biz Bir Elmanın İki Yarısı Gibiyiz”

etiket Bağımlı Değil Bağlı Olmak: “Biz Bir Elmanın İki Yarısı Gibiyiz”

Mert Koçak
05.12.2022 - 11:11 Son Güncelleme: 06.12.2022 - 19:46

Bir ilişkiyi ilişki yapan en temel unsur bağlılık diyebiliriz. Ancak çoğu zaman bu bağlılık, bağımlılık ile karıştırılabiliyor. Eğer sağlıklı bir bağlılık içerisindeysek o zaman sağlıklı ve mutlu bir ilişki yaşamak mümkün oluyor. Bağımlılık derecesine getirilen ilişkiler ise iki tarafa da ciddi zararlar verebilecek boyutlara gelebiliyor. Şimdi düşünmeye başladık değil mi? Acaba ben partnerime bağlı mıyım gerçekten, yoksa bağımlı mıyım sorusunun ayrımı çok derin analizlerden geçse de partnerine bağlı değil de bağımlı olanların sık sık dile getirdiği birkaç cümleye göz atmakta fayda var.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1) “Biz bir elmanın iki yarısı gibiyiz.”

1)	“Biz bir elmanın iki yarısı gibiyiz.”

Ne çok duymuşuzdur değil mi bu cümleyi? Şarkılarda, filmlerde, kitaplarda sıkça rastlamışızdır hepimiz de. Bu düşüncenin ne kadar sağlıklı olduğu düşünülmeden herkes tüketmiştir bu içerikleri. Belki de daha önce dikkat bile etmediniz. Ancak işin aslına bakacak olursak, herkes kendine özgü bir bireydir. Kimse kimseye benzemez.

İki farklı yarımdan bir bütün olur mu hiç? Biz neden yarımdık da birlikte bir bütün olmaya çalışıyoruz diye hiç düşündük mü daha önce? İki yarım bireyken, bir birey olmaya çalışırsak elbette karşımızdakine bağımlı hale geliriz, çünkü onsuz yarım, eksik kaldığımızı hissederiz içten içe. O olmadan artık, biz de var olamayacakmış gibi hissetmeye başlarız. Ancak biz kendi başımıza, tam bir elma olmayı becerebilirsek, daha sağlıklı bir ilişkide sağlıkla parlayan iki bütün elma etmiş oluruz birlikte. İki elma her zaman bir elmadan daha iyi değil midir? Birlikte daha güçlü olduğumuzu hissettikçe karşımızdakine bağlanırız. Onsuz da var olabileceğimizi ama onunla çok daha güzel var olacağımızı biliriz çünkü.

2) “Ben o olmadan bir hiçim.”

Eğer siz de bazen böyle düşünüyorsanız biraz durup kendimizi dinlemek bizim için iyi olabilir. Karşımızdakine duyduğumuz, sevgi, aşk, tutku öyle derin olur ki bazen partnerimiz olmadığında yaşayamayacakmışız gibi hissedebiliriz. Onsuz var olamayacağınızı düşünmenizin altında bir sürü sebep yatıyor olabilir. Partnerimizin hissettirdiği o güzel duyguların kaybolma ihtimali bizi korkutuyor olabilir. Belki de bizi besleyen tek şeyin o duygular olduğunu düşünüyoruzdur. Bu duygularla ve o kişiyle tamamlandığımızı düşünüyorsak, partnerimizin kim olduğu bizi tanımlıyor gibi gelebilir. Yani, onsuz kalma düşüncesi, kendimizi kaybetme düşüncesine eşdeğer olmuş olur. Böylece, partnerimiz olmadığında öylece boşlukta süzüleceğimizi düşünürüz. Halbuki o sizi siz olduğunuz için sevdi. Ondan önce de var olduysak ve değerliysek, şimdi de öyleyiz değil mi?

İyi, hoş güzel de sağlıklı olarak partnerimize bağlı olsak bile bunun bağımlılığa doğru kayması da mümkün. Peki partnerimize karşı bir bağımlılık değil de sağlıklı bir bağlılık geliştirebilmek için ne yapabiliriz?

İyi, hoş güzel de sağlıklı olarak partnerimize bağlı olsak bile bunun bağımlılığa doğru kayması da mümkün. Peki partnerimize karşı bir bağımlılık değil de sağlıklı bir bağlılık geliştirebilmek için ne yapabiliriz?

1) Kendini sevmek 

Bu koşul aslında hayattaki her şeyin yolunda ilerleyebilmesi, mutlu ve huzurlu olabilmenin de ön koşulu. Özgüvenli, kendi ile barışık bir birey tek başına da değerli hisseder. Kendimizi gerçekten seviyorsak, yeterli bir özgüvene sahibiz demektir. Değerimizi, kimsenin sevgisi ve ilgisi belirlemez, hatta başkalarının bize ne kadar değer vereceğini bizim kendimize ne kadar değer verdiğimiz belirler. Eğer ki bu yönlerden kendimizi eksik hissediyorsak, partnerimizin gösterdiği sevgi ve ilgiye bağımlı hale gelebiliriz. Kendimizle yeterince özen gösterirsek, karşımızdaki ile geliştireceğimiz sevgi çok daha sağlıklı hale gelir.

2) Kişisel alana saygı göstermek

İlişkilerde sık sık ihmal edilebilen, göz ardı edilen önemli bir nokta da iki kişinin de ayrı ayrı bir hayatının, ailesinin, arkadaşlarının, hobilerinin, işinin olduğunun unutulmaması gerektiği. Bir ilişkide, karşımızdakinden bütün hayatını bize göre planlamasını, her daim bizimle birlikte olmasını, olmak istemesini bekleyemeyiz, beklememeliyiz de. Eğer karşımızdakine bu kişisel alanı tanırsak, birlikte geçirdiğimiz vakitler, hem daha kaliteli hem de daha kıymetli olacaktır. Partnerimizin bizden ayrı zaman geçirmek istemesi, bizimle olmaktan keyif almadığını anlamına gelmez. Her insan zaman zaman yalnız kalmaya ihtiyaç duyar. Eğer her iki taraf da birbirlerine bu alanı tanıyabilirse, birbirlerine karşı daha anlayışlı olma eğilimleri artar. Karşımızdakine saygı duymalı, onun da bizden ayrı bir birey olduğunu, bizden ayrı bir hayatının olduğunu unutmazsak eğer, sağlıklı bir bağlanma geliştirebiliriz. 

3) Denge

Hayattaki her şeyin sırrı bu kelimede. İlk iki maddeyi de kapsayan bu kelime, ilişkilerin dinamiğini, ilerleyişini, enerjisini belirler. Eğer alma-verme dengesini çok fazla fedakarlık yaparak, kendimizden hep bir şeyler vererek ya da tam tersi hep karşımızdakinden almaya odaklanarak bozabiliriz. Bazen partnerler hayatındaki var olan diğer bütün unsurları unutup, sadece partnerinin varlığına odaklanabiliyor.

Eğer sürekli karşımızdakine vermeye ve ona göre yaşamaya odaklanırsak bir süre sonra kendimize ait bir hayatımız kalmamış olur. Partnerimiz yoksa eğer diğer hiçbir şeyden keyif alamayacağımızı düşünürüz ya da gerçekten alamamaya başlayabiliriz. Böylece partnerimize ve bu yoğun duygulara bağımlı hale gelebiliriz. Halbuki, partnerimizi kendi hayatımızın merkezine değil en güzel yerine koymayı becerebilirsek, birlikte geçireceğimiz ortak hayata çok daha keyifle “bağlanabiliriz.”

Instagram

Twitte

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
16
2
1
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
KumdanKum

Herseyden önce kendine güvenmeli... güzel içerik tuttum🤞