Algı yönetiminde İNANILMAZ ustalar. Sizi suçlu durumuna düşürebiliyorlar. Mağdurlar arasındaki iş adamı, mühendis hatta avukat sayısını bir bilseniz... Ayrıca bıçak kemiğe dayandığında da 'Ne yapayım sen de paranı vermeseydin' ya da 'Kazanırken iyiydik, ödemeyi yapamayınca mı dolandırıcı oldum' diyebiliyorlar ve haksız da sayılmazlar çünkü ilk başta da belirttiğim gibi HIZLI VE KOLAY PARA KAZANMAK diye bir şey yok. En azından LEGAL yollarla. Yani biri size on günde yüzde 30 faiz kazandırıyor ve buna dair devleti bilgilendiren bir evrak sunmuyorsa siz bir çeşit zincirin içine girmişsiniz demektir. Üstelik de kendi rızanızla...
”Ben ona öz kardeşim gibi güvenmiştim”, “o kadar iyi niyetli ve cömertti ki benim parama tenezzül edeceğini düşünmedim”, “annem kanser diye saatlerce ağladı, için dua istedi. Meğer annesi hasta bile değilmiş”, “paramdan geçtim, ceza almasını istiyorum. Çok öfkeliyim ve bunu sindiremiyorum”, “insan neden senelerdir görmediği ortaokul arkadaşını dolandırmak ister ki, anlamıyorum!”, “siz de inanırdınız. Kıyafetleri, gittiği mekanlar, sosyal medyadan takipleştiği isimler. O kadar gösterişliydi ki dolandırıcı olması aklıma bile gelmedi”, “avukata verdim, şu an savcının kararını bekliyoruz. Ancak dekontlara bakmadığımız için ispatlamak da zorlanıyoruz”, “ismimi lütfen yazmayın. İş hayatında itibarım zedelenir, anlaşmalarım iptal olur. Ben bile beni kandırabildiğine hala inanamıyorum”, “evliliğim bitti, terapi görüyorum. Uzun süre sokağa bile çıkamadım. Hala bankamatikten bile para çekerken kendimi kötü hissediyorum. Ailemden kimsenin haberi yok, lütfen olmasın”…
Yukarıda okuduğunuz cümleler mağdurlardan en sık duyduğum cümleler. Hikaye hep aynı ilerliyor. O sebeple çözüm de aynı: Biri size 'kısa sürede iyi para kazanmayı teklif ederse' lütfen 'HAYIR' deyin.
Bakın bu eşiniz, kuzeniniz, kardeşiniz, iş arkadaşınız, komşunuz, senelerdir görmediğiniz ilkokul arkadaşınız ya da sürekli gittiğiniz mekanda yan masanızdaki kişi olabilir, fark etmez. Bu kişiler kurbanlarına yavaş yavaş yaklaşıyor, önce güvenlerini kazanıyor, onlara kendilerini iyi hissettirmek için elinden geleni yapıyor. Mesela o çok istediğiniz parfümü pat diye size hediye ediveriyor ya da kendinizi çok yorgun hissettiğiniz bir anda epeydir gitmek istediğiniz bir yerde iki günlük tatil ayarlayıveriyor.
Örneklere devam edelim.
Bu kişinin sosyal medyasında gittiği tatiller, kaldığı lüks oteller, bakım yaptırdığı sosyetik güzellik merkezlerinden görüntüler, yemek yediği lüks restoranlardan kareler olabilir. Ya da senelerdir beğenerek takip ettiğiniz oyuncu ile yanak yanağa çekilmiş fotoğrafları, bir takım önemli isimlerle, bürokratlar ve politikacılarla görüştüğü anların videoları da bulunabilir. Tekrar ediyorum KANMAYIN. Tüm bunlar size 'benim parama tenezzül edecek hali yok herhalde' dedirtmek için zaten. Peki ne yapalım? diyecekseniz de cevabım itici gelebilir ama başka seçenek yok. Paranoyak derecesinde şüpheci olun. O ünlü ile tanıştığı günün detaylarını öğrenin, verdiği detayları arama motorundan kontrol edin, fotoğrafların tarihlerine ve fotoğraf altında yazan detaylara özellikle bakın ve bunlarla ilgili sorular sorun.
'Ne yani sen de bana hiç mi güvenmiyorsun?' dedirtecek kadar ileri gidin. Varsın size şüpheci desinler, bankadaki birikiminizin bir anda buharlaşmasından daha iyidir.
Mesela yanınızda mühim isimlerle büyük meblağların geçtiği konuşmalar yapıyorsa ve bu konuşmaları özellikle yüksek sesle yapıyorsa kulak kabartın. Telefonu kapattıktan sonra da soru sorun. Cebinde biriktirdiği cevapları tüketene kadar sorun. Zaten tıkandığı yere geldiğinde konuyu değiştirecek, sizi paranoyak olmakla suçlayacak hatta size küsecektir. Bırakın küssün. Zaten planı dahiline kısa bir süre sonra muhtemelen ağlayarak ve sitem ederek sizi arayacaktır...