Görüş Bildir
Haberler
Anlamı Arayan Beyin Bir Kaligrafın İlhamı: Emrah Yücel

etiket Anlamı Arayan Beyin Bir Kaligrafın İlhamı: Emrah Yücel

Prof.Dr. Duygu Aydın
05.02.2024 - 21:16 Son Güncelleme: 06.02.2024 - 15:42

Kaligrafi sanatına derin bir perspektif kazandıran sanatçı Emrah Yücel’in eserleriyle harflerin anlama dönüştüğü bir yolculuğa çıkalım. Kendini yazı ressamı olarak nitelendiren dünyaca ünlü kaligrafi sanatçımız Emrah Yücel’den ilham alıyoruz bu yazıda. “Bir ressam resim yaparken nasıl herhangi bir nesneyi kullanıyorsa, ben de harfleri bir nesne olarak kullanıyorum ve harfleri resmetmeye çalışıyorum' diyor.

Kaligrafi, yazı karakter ve unsurlarının kullanılmasıyla geliştirilen bir sanattır. “İşaretlere anlamlı, ahenkli ve hünerli bir şekilde biçim verilmesi sanatı” şeklinde de çağdaş bir tanımlama yapılmaktadır.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Kaligrafi sanatı ile, kişilerin duygularında ani bir duygusal farklılık yaratmayı hedeflediğini ifade eden Emrah Yücel, kaligrafi ile hayat ve insanlar arasında kurduğu benzerliği şöyle anlatıyor:

Kaligrafi sanatı ile, kişilerin duygularında ani bir duygusal farklılık yaratmayı hedeflediğini ifade eden Emrah Yücel, kaligrafi ile hayat ve insanlar arasında kurduğu benzerliği şöyle anlatıyor:

“Bir harfin nerede başlayıp nerede biteceğine karar vermek bir anlam oluşturur. Bir harfin bir başka harfe benzememesi tıpkı hayat ve insanlar gibidir. Kaligrafide bir a, başka bir a’ya benzemez. Kusurları vardır. Hiçbir sözcük aynı olan diğer sözcüğe benzemez.”

Anlam yaratılan bir şeydir.

Anlam yaratılan bir şeydir.

İnsanın çilesi hayatın anlamını anlamaktır. Bütün hayatlar nihayetinde bunun için yaşanır. Anlamı aramayan bir kitap, bir şiir veya bir beste yoktur. Sanat tümüyle bu yüzden vardır. Hepsi birleşip sayısız cevap üretmiştir hayatın anlamı üzerine ve hepsi doğrudur. Çünkü anlam algısaldır. Beynimizin ürettiği bir gerçeklik içerisinde dünyayı algılarız.

Nörolog Ramachandran, Öykücü Beyin kitabında algı konusuna beyin zihin perspektifinde ışık tutuyor. Algının ne olduğunu kavramak isteyenlere şu önemli soruyu soruyor: “Algı sadece gördüğümüz bir şeyin zihinsel ekrana nakledilmesi ve orada oynatılması olabilir mi?” Gördüğümüz şey sadece retinadaki imge olamaz çünkü retinal imge durağan kalırken, algımız kökten bir değişime uğrayabilir. Tam tersi retinal imge değişirken nesneye dair algımız da sabit kalabilir.* Diğer bir ifadeyle gözümüzle gördüğümüz ya da diğer duyularımız ile zihnimize aldığımız uyaranları kendi zihinsel örüntülerimize göre alırız. Aynı nesneye her baktığımızda aynı şekilde görmeyebiliriz veya değişim gösteren bir nesneyi her baktığımızda aynıymış gibi algılayabiliriz. Nörobilim uzmanı Antonio Damasio ise, “Tek bir spesifik nesne ile ilişkili olan bir örüntünün o nesneye benzerliği üzerine düşünelim” diyerek zihnimizdeki örüntüler üzerinden konuyu açıklıyor.**

Güneşi düşünün, zihninizde bir imge belirecektir. Şimdi bir de kafanızı yukarı kaldırıp gökyüzüne ve güneşe bakın. Zihninizdekine ne kadar benziyor?

Güneşi düşünün, zihninizde bir imge belirecektir. Şimdi bir de kafanızı yukarı kaldırıp gökyüzüne ve güneşe bakın. Zihninizdekine ne kadar benziyor?

“Örüntüler oluşturma yetisine sahip olan insan bu örüntüleri zihninde parçalara ayırabilir ve onları yeni, özgün örüntüler oluşturmak için sonsuz seçenekle tekrar şekillendirebilir.”

Duyularımız yoluyla dış dünyadan aldığımız her uyaran zihnimize girdikten sonra yeni bir yolculuğa başlar. Ramachandran, ışık ışınlarının gözümüzün arkasında nöral uyarımlara dönüştüğünde görsel bilgileri bir imge olarak düşünmenin hiçbir mantığının kalmayacağını ve bunun yerine imge içerisindeki sahneleri ve nesneleri temsil eden sembolik betimlemeleri düşünmemiz gerektiğini söylüyor. Daha iyi anlaşılması için şöyle bir örneklendirme yapıyor: “Diyelim ki birisinin odanın karşı köşesinde duran sandalyenin nasıl göründüğünü bilmesini istiyorum. Onu oraya götürüp kendisinin görmesi açısından sandalyeyi gösterebilirim ama bu sembolik bir betimleme olmaz. Ona sandalyenin bir fotoğrafını veya çizimini gösterebilirim fakat bu da sembolik olmaz çünkü fiziksel bir benzerlik taşır. Ancak bu kişiye sandalyeyi betimleyen yazılı bir not versem, sembolik betimlemeler krallığına adım atmış oluruz. Mürekkebin kağıt üzerinde bıraktığı karalamalar sandalyeyle herhangi bir fiziksel benzerlik taşımaz, sadece onu sembolize eder. Beyin sembolik betimlemeler üretir. Bunu yaparken elbette mürekkep izlerini değil, kendi alfabesi olan sinirsel uyarımları kullanır.”

Beynimizin alfabesiyle anlamı yazarız.

Beynimizin alfabesiyle anlamı yazarız.

Sembolize ederek dünyayı algılar ve iç dünyamızda orijinal imgelerden farklı yaratımlar yaparız. Onlara yeni anlamlar yükleriz. Zihinsel örüntülerimiz, hayatın örüntüleridir. Dünyayla tanıştığımız andan itibaren tüm deneyimlerimiz ve öğrendiklerimiz algılarımızı ve bunları zihnimizde nasıl sembolize ettiğimizi belirler.

Zihnimizde gerçekliği bükeriz, algıladıklarımızı büyütürüz, küçültürüz, yumuşatırız, sertleştiririz, hızlandırırız, yavaşlatırız, parçalara ayırırız, yeniden harmanlarız ve nihayetinde yeni bir yaratıma ulaşırız.***

Sihirbaz beynimiz kendi gerçekliğine göre kusursuz harmanlamalar yapar. Artık hiçbir harf o harf ve hiçbir sözcük o sözcük değildir. Hangi sözcükleri kullanacağımıza, hikayeleri nerede başlatıp nerede, nasıl bitireceğimize böylece karar veririz. Anlamı, kendimiz kadar yazabilir ve resmedebiliriz.

Yücel’in resimlerinde ilham verici, tarz yaratıcı, eserlerini tarihin sesleriyle gün ışığına çıkarmış bir minyatür ustasının gizli iddiasını da bulabilirsiniz, bir hakkâkın titizliğini de, bir nakkaşın sabrını da...

Yücel’in resimlerinde ilham verici, tarz yaratıcı, eserlerini tarihin sesleriyle gün ışığına çıkarmış bir minyatür ustasının gizli iddiasını da bulabilirsiniz, bir hakkâkın titizliğini de, bir nakkaşın sabrını da...

Emrah Yücel geleneğin modern temsili bir ressam. Üstelik bunu sadece figürle ele almıyor. Harfleri kaligrafik bir düzende ele alıp, resimsel mekânı adeta iki boyutlu olarak tasarlıyor. Sonradan birleştiriyor ama sanki figür/imge var ve harf var başlangıçta, ardından tek bir imge var. Çok başarılı bir tavır bu. Son dönem boyutlu/enstalasyon eserlerinde “çeşitli” kompozisyonlara da yönelerek, kaligrafik çizgileri, simetrik bir düzende yansıtıyor. Dairesel/çapsal tercihler, iç içe sarmallarda harfler, derin döngü işleri… Hepsi bir simetri üstatlığı içeriyor. Bizleri zihnimizde dans eden imgelerle derin anlamlara sürüklüyor.

Yararlanılan Kaynaklar

*Ramachandran, V. S. (2016). Öykücü beyin. AC Çevik, Çev.) İstanbul: Alfa Yayıncılık.

**Damasio, A. (2022). Aklın Bilinç Kazanması Hissetmek ve Bilmek. ODTÜ Yayıncılık.

***Eagleman, D. & Brandt, A. (2019). Yaratıcı tür: Fikirler dünyayı nasıl yeniden yaratıyor, (Z. A. Tozar, Çev.). İstanbul: Domingo.

Emrah Yücel Eserleri

Instagram1

Instagram2

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
7
3
1
0
0
0
0