Michigan Ekolü olarak da adlandırılan; partiyle özdeşleşme, partizan kimlik yaklaşımlarına göre, bireyler oy verme yaşına ulaşmadan önce de politika ile ilgilenmeye başlıyorlar. Kendini bir gruba ait hissetme üzerinden şekillenen ve parti ile duygusal bağ kurulması sonucu birey için parti, tıpkı maçlarda olduğu gibi bir taraftarlık halini alıyor. İşte bu sebeple de değişim konusunda zorlanmaya başlarız. Partiyle geçmişten itibaren kurduğumuz duygusal bağ ve özdeşleşme bir süre sonra tutumumuz halini alır. Tutumlar dünyayı anlamlandırma biçimlerimizdir. Bunu değiştirmeye çalışmak yerine sürdürmeye çalışır ve tutumlarımızla ters düşen yeni bilgi ve görüşleri reddetme eğiliminde olabiliriz.
Oy verme sürecinde rasyonel olabilmek
Partilerin gerçekçi vaatleri+ parti icraatları+ liderler+ rakipler+ alternatif düşünceler
Rasyonel bir oy verme sürecinin oluşabilmesi için partiyle özdeşleşmek yerine “En iyi yönetici kim olur?” sorusuna cevap aramamız gerekir. Ülkemizde devlete yüklenen “baba” rolü olaya duygusal yaklaşılmasına ve “cezaların” meşrulaştırılmasına zemin hazırlamaktadır. Devlet refah içinde yaşamayı simgelemekten çok, bizi “koruması ve korurken de sınırlayıp cezalandırması” gereken bir sistem şeklinde algılanabiliyor.
Partizanlık duygulardan beslendiği için seçim kampanyalarında seçilen müzikler, kullanılan ses tonu ve coşku adeta savaşa gidiyormuş hissi yaratarak parti ile duygusal bağ kuran bireylerin manipüle olmasına zemin hazırlayabiliyor.
Rasyonel yaklaşımda;
- Partinin gerçekçi olmayan vaatleri ile gerçekçi olanların ayırt edilmesi
- İktidarda olan partinin bu zamana kadar yaptığı icraatların akılcı bir şekilde kâr- zarar bağlamında değerlendirilmesi.
- Parti liderlerinin kullandıkları üsluba dikkat edilmesi. Uzlaşmacı üslup her zaman daha sağlıklıdır.
- Az ile yetinmek, idare etmek yerine “Ben en iyiyi hak ediyorum.” düşüncesiyle, partilerin hangisinin taleplerinizi karşılayacağının ayırdına varabilmek.
- Kutuplaşma yerine birlik ve beraberliği hedefleyen barışçıl yaklaşımlara yönelmek.
- Şeffaf bir yönetimi savunan ve yaptığı işlemlerde şeffaflığı sürdüreceğine, halkın her adım konusunda bilgi ve söz sahibi olacağına dair vaatleri olan partileri ve liderleri dikkate almak.
Liderlerin özelliklerine göre yaptığımız seçimler:
Yapılan araştırmalara göre; liderlerde aranan en önemli özellik güven vermesidir.
-Liderlerin yaptıkları konuşmalarda ethos’a (alışkanlıklar, değerler, örf ve adetler) yer vermeleri. Bu konularla ilgili cümlelerin kullanılması liderin kişisel özelliklerinden bağımsız olarak güvenilirlik imajı yaratıyor.
-Duygusal Çekicilikleri (pathos); liderler konuşurken dinleyicilere belirli bir ruh hali kazandırmayı amaçlar. Kin, öfke, mutluluk, birlik, beraberlik etrafında kurulan birleştirici söylemler bu grupta yer alır. Aynı duygular etrafında uzlaşmanın olduğu süreci kapsar.
- Rasyonel Çekicilikler(logos); Örneklerle, alternatiflerle yapılan mantıksal açıklamaları içerir. Rakamsal ifadeler ve karşılaştırmaları içerir.
“İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır.” Oscar Wilde
Instagram
Yorum Yazın
Şu an tek korkum oy verirken sırayı kırmamak o kadar sert basacamki ölesine doluyum anlatamam duygularımı kontrol edemiyorum hocam 😅😅
Rahat ol o iş bende
Keşke tüm seçmenler bu yazınızı okuyup oy kullansa 👏👏