Görüş Bildir
Haberler
Pelin Gülşen Yazio: “Erkek Adam Pembe Giyer mi?"

etiket Pelin Gülşen Yazio: “Erkek Adam Pembe Giyer mi?"

Pelin Gülşen
09.03.2022 - 20:30

Z jenerasyonunun kendini ifade etmeye başlamasıyla önceki jenerasyonların kalıplara sıkışmışlığı da giderek azalmaya başladı. En azından değişime açık olanlar bu özgür düşünce sisteminin keyfini sürüyor. Her şeyi şekle şemale sokma derdinde olanlar, kendine benzemeyenleri “ötekileştirenler”  mahalle baskısı kurmayı iş edinenler;  karşısında  “Sen sensin ben de benim. Uzatma konuyu” diyen bir nesil buldu. 

Bu yeni nesil korkusuzca her şeyi sorguluyor. Bendensin veya değilsin ayrımı gözetmeden birbirleriyle konuşuyor. Hatta geçmişin cinsiyetçi yaklaşımlarına korkusuzca meydan okuyor. Z’ler hatta minik Alfalar bile köhne zihniyetlere kafa tutup bakış ata dursun;  biz eski jenerasyonların yükselen borazan sesleri ile  “Erkek adam pembe giyer mi oğlum?” diyen zihniyetlerini sorgulayalım. Bir yandan da tarih sahnesinde toplumsal kültürün parçası olan masum renklerin pazarlama dünyasına nasıl kurban edildiğinden bahsedelim.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Pembe renginin cinsiyet yolculuğu

Pembe renginin cinsiyet yolculuğu

-Anonim

Çocukluğumuzdan itibaren aşina olduğumuz  “kızlar için pembe, erkekler için mavi” kullanmayı benimseten cinsiyet bazlı renk kodlamasının görece yeni ve hatta tesadüfi olduğunu öğrenmek şaşırtıcı gelebilir. 20. yüzyıldan önce, bebek kıyafetlerinin temizlik ve hijyen amacıyla çok sık kaynar suda yıkanması sonucunda renkleri solduğu için hem kız hem oğlan bebeklere bu problemden kurtaracak beyaz renkli kıyafetler giydirilmiştir. Çocuklar yürümeye başladıktan sonra ise beyaz dışında farklı pastel renkler de çocukların dolaplarını cinsiyet bağlamı olmadan süslemiştir. Bu dönemde renkler cinsiyetten çok çocukların yaş aralıklarına göre farklılık göstermiştir.

Erkekler pembe giyer!

Erkekler pembe giyer!

-Thomas Gainsborough (1782), The Pink Boy -Jacques-Emile Blanche, Portrait of a Pink Boy in a Sailor Suit

Pembenin ilk olarak erkek çocukları ile özdeşleşmesi bugünün penceresinden bakıldığında tuhaf gelebilir ama tarih pembenin kızlardan çok daha önce bu rengin erkek çocuklara atfedildiğini göstermektedir. Bunun en önemli nedenlerinin başında kırmızı üniformalı askerlerin ve kırmızı cübbeli kardinallerin döneminde pembe rengin savaşın ve kanın rengini çağrıştıran kırmızının alt tonlarından biri olması sebebi ile en maskülen renklerden biri olarak görülmesi gelmektedir.  Diğer yandan, Meryem Ana’nın pelerininin genellikle mavi ile resmedilmesi sebebi ile de bu renk daha duygusal, hassas ve feminen olarak kodlanmıştır.                                                                        

Bu kodlama sanatta da karşılığını bulmuştur. Thomas Gainsborough imzalı 1782 yılına ait The Pink Boy ve 19. yüzyıl sonunda Jacques-Emile Blanche tarafından yapılan Portrait of a Pink Boy in a Sailor Suit tabloları, pembenin bugünkü anlamını kazanmadan önce oğlan çocukları için yaygın olarak kabul gören bir renk olduğunu destekleyen örneklerdendir. Hatta 19. yüzyılın sonlarında Kraliçe Victoria ve oğlu Arthur’u resmeden bir eserde, Prens Arthur pembe ve beyaz kıyafetler içerisinde tasvir edilmiştir.

18. yüzyılda erkekler tarafından giyilmesi gayet uygun olan pembe rengin, cinsiyet spesifik anlamını kazanması, 19. yüzyılda yetişkin erkek ve kadınların günlük hayatlarındaki renk tercihlerinde meydana gelen değişimlerle başlamıştır.

18. yüzyılda erkekler tarafından giyilmesi gayet uygun olan pembe rengin, cinsiyet spesifik anlamını kazanması, 19. yüzyılda yetişkin erkek ve kadınların günlük hayatlarındaki renk tercihlerinde meydana gelen değişimlerle başlamıştır.

- Franz Xavier Winterhalter (1850), Queen Victoria with Prince Arthur

Erkekler başta siyah olmak üzere özellikle koyu renklere yönelirken, kadınların parlak ve pastel tonlarda kıyafetler giymeye devam ettiği gözlenmiştir. Yetişkinlerde görülen renk değişimlerinin çocuklara yansıması ise ilerleyen dönemlerde toplumsal cinsiyet rollerinin benimsenmesi ile olmuştur.

19. yüzyılın sonlarına doğru, başta psikoanalitik kuramcılardan Freud olmak üzere birçok psikoloğun çocuk gelişimi üzerine ortaya attığı teoriler toplumda büyük yankı uyandırmıştır. Toplumsal öğrenme kuramına göre cinsiyet rolünü öğrenme, çocukluktan başlayan ve yaşam boyunca devam eden bir süreçtir. Hatta üç yaşına doğru çocuklar kız erkek ayrılığını fark edip incelemeye koyulurlar.

Freud’a göre özdeşleşme, çocuğun çok sevdiği ve hayranlık duyduğu bir yetişkin figürüne kendini benzetmesi sürecidir. Bu teoriler doğrultusunda, ebeveynler de çocuklarının cinsiyetlerini ayırt etmelerinde farkındalık yaratacak davranışları benimsemişlerdir. Daha önce cinsel kimliğinin oluşmasında etkisi olduğu düşünülmeyen renkler, ebeveynlerin kültürel değerlerine göre anlam yüklemeleri sebebiyle daha etkin bir hale gelmiştir. Birçok dergi ve gazetedeki dönemin yazarları, cinsiyet rollerine göre renk kullanımı ile ilgili farklı yönlendirmelerde bulunmuştur. Bu yorumların büyük bir çoğunluğu, o dönemdeki bebek ve çocuklara cinsiyet gözetmeksizin giydirilen mavi ve pembe renklerle ilgili olmuştur. Ancak bu yorumlar pembe ve mavi için tek bir görüş altında birleşmemiş; farklı kaynaklar farklı yönlendirmelerde bulunmaya devam etmiştir.

Çocuk kıyafetleri için ilk olarak ABD’de yavaş yavaş kurulmaya başlayan pembe-mavi cinsiyet kodlaması ticari reklamlarla hızlanmıştır. Tekstil ve kostüm tarihi uzmanı Amerikalı yazar Profesör Jo B. Paoletti, Pink and Blue: Telling the Boys from the Girls in America adlı kitabı için araştırma yaptığı sırada günlük bir gazetedeki 1918 yılına ait habere çok şaşırdığını dile getirir: Haberde, okuyuculardan gelen kız ve oğlan çocukları için hangi rengin kullanılması gerektiğine dair soruya; oğlanlar için pembe, kızlar için mavinin genel olarak kabul görmüş bir norm olduğu cevabı verilmiştir. Pembe, daha güçlü ve kararlı bir renk olduğu için oğlan çocuklarına, mavi ise daha hassas ve nazik olduğu için kız çocuklarına daha uygun görülmüştür.

Renkler bazında gerçekleşen cinsiyet kodlaması Avrupa’nın farklı ülkelerinde birbirlerine zıt olacak şekilde uygulanmıştır. Örneğin 1927 yılında Time dergisinde yer alan habere göre, bebek bekleyen Belçika prens ve prensesi oğlan olmasını umdukları bebekleri için hazırladıkları beşiği pembe renkle süslemişlerdir. Almanya’da da kız çocukları için mavi, erkek çocukları için pembe tercih edilmiştir. Fransa’da yayınlanan bir dergide ise erkek bebekler için mavi, kız bebekler için pembe renkler seçildiğinden bahsedilmiştir. Gazete ve dergilerdeki renklerin toplumsal cinsiyete göre kategorileştirilerek içselleştirilmesi 1920’lerde Amerika’da henüz yaygın bir fikir haline gelmemiştir. New York ve Los Angeles’taki çocuk kıyafetleri üreticileri, pembe renkli kıyafetleri daha çok oğlan çocukları için üretip bu şekilde reklam yaparken, Chicago, Philadelphia ve New Orleans’taki üreticiler reklamlarında pembeyi kız çocuklarının rengi olarak pozisyonlamıştır.

Thomas Gainsborough tarafından 18. yüzyılda yapılan “The Blue Boy” ile Thomas Lawrence’ın 1794’te yaptığı “Pinkie” tablolarını Amerikalı milyoner Henry Huntington’ın satın almasıyla renk kodlaması konusundaki fikir ayrılıkları azalmaya başlar.

Thomas Gainsborough tarafından 18. yüzyılda yapılan “The Blue Boy” ile Thomas Lawrence’ın 1794’te yaptığı “Pinkie” tablolarını Amerikalı milyoner Henry Huntington’ın satın almasıyla renk kodlaması konusundaki fikir ayrılıkları azalmaya başlar.

- Thomas Gainsborough (1770), The Blue Boy   - Thomas Lawrence (1794)Pinkie

Erkek çocuğunun mavi renk kıyafetle, kız çocuğunun ise kıyafetinde ve şapkasında pembe tonlarla resmedildiği tabloların renkli kopyalarının 1938 yılında Life dergisinde yayınlanması pembe ve mavinin cinsiyet bazlı kodlamasını pekiştirmiştir. Bu sayede var olan cinsiyet rengi ile ilgili tartışmalar, cinsiyet spesifik renk kodunu, tablolarda resmedildiği şekilde “kızlar için pembe, erkekler için mavi” lehinde değiştirmiştir. Bu tablolar, yeni renk kodlamasının oluşmasında tarihsel bir referans olarak kullanılmıştır.

Bu kodlamanın diğerine üstün gelmesinde bir diğer etkenin de, o dönemde moda öncüsü olan Fransa’da bu pratiğin tercih edilmesi olduğu düşünülmektedir. 1930’larda modada ve kadın giyiminde pembe rengin öne çıkmasını takiben bu rengin kadın cinsiyeti ile kurulan bağı daha da güçlenmiştir.

1940’ların hemen öncesinde pembe renk ile kız çocukları ve genç kızlar arasında kurulan bağ pek çok pazarlama aktivitesi ile desteklenmiştir. Bu sayede geçmişten gelen maskülen izler silinip unutulmaya başlanmıştır. Kültürel faktörlerle yaratılan feminen algı o denli güçlenmiştir ki pembe renk 1940’larda kız çocuklarının rengi olmanın yanı sıra yetişkin kadınlar için de feminenliğin bir simgesi  olarak görülmüştür. Pembe için başlayan bu trend, kısa sürede hazır giyime ve başka ürünlere doğru yayılmıştır.

Pembenin, keskin bir şekilde “kızlar için” görülmeye başlanması ve 1950’ler ile 1960’larda hakim şekilde feminen olarak pazarlanması, pembe renk tercihinin doğal değil, kültürel bir olgu dayatması olduğunu açıkça göstermektedir. Ancak 2000’lerden itibaren özellikle feminist hareketlerin pembe rengin kız çocukları için kodlanmasına karşı çıkmalarının etkisiyle feminist kadınlar çocuklarına geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin oluşturduğu pembe veya mavi renkleri giydirmeyi reddetmişlerdir.

Günümüzde ise cinsiyetlerinden bağımsız olarak yetişkin kadın-erkek veya çocuk fark etmeksizin herkesin dilediği rengi giyebildiği görülmektedir.

Günümüzde ise cinsiyetlerinden bağımsız olarak yetişkin kadın-erkek veya çocuk fark etmeksizin herkesin dilediği rengi giyebildiği görülmektedir.

Bilhassa pastel pembe tonları erkek modasında tarihin tekerrür etmesi olarak yorumlanabilecek şekilde ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu tercihin en önemli temsilcilerinden birisi ise “A Game of Thrones” adlı dizideki karakteri ile tanınan dünyaca ünlü oyuncu Jason Momoa’dır. Momoa, Oscar törenleri başta olmak üzere pek çok  davete pembe renkli kostümlerle katılmasının yanı sıra günlük hayatında da maskülen görüntüsünü sık sık pembe renkte kıyafetlerle dikkat çekici hale getirmektedir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
4
2
1
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Tunahan Asa

Rengin kiyafetin oyuncagin hobilerin herseyin cinsiyeti var (!)