Soruya bir soru ile karşılık vererek başlayalım.
Mutluluk dileklerimizin gerçek olması mı?
Üzgünüm, ben bu bakış açısının hepimizi zehirlediğini düşünüyorum.
Hayatlarımızı, mutluluğu dileklerimizin gerçekleşmesine o kadar bağlamışız ki..
Hepimiz bu bakış açısının esareti altındaki köleleriz.
Oldurmak için çaresizce arayış içindeyiz.
Ezberden, hissetmeden, inanmadan sayısız olumlama cümlelerini kendimize söylüyoruz…İmgeleme, hayal et, yaz, çiz diyen tekniklerin hepsini deniyoruz.
Bu yaklaşım hakikati anlamanın çok uzağında…
Öncelikle kabul edilmesi gereken şu; ‘Yol’ içinde başarı kadar başarısızlık da var.
Yol içinde ‘Mutluluk’ kadar ‘Hüzün’ de var
‘Merhaba’lar kadar ‘Elvada’lar da olası…
Burası düaliteler dünyası.
Acı, hüzün, başarısızlıktan korkmak, bu duygulardan kaçmaya çalışmak çok büyük ruhsal yorgunluk… Hayat dualitelerden oluşuyor. ‘Acı’ olmadan ‘Tatlı’ bir anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla madalyonun iki yüzünün olduğu idrak etmeliyiz. Bir yüzünü kabul edip, diğer tarafı reddetmek gerçek dışı ve bizi mutsuzluğa sürükleyen yegane bakış açısı…
Hayatın içinde saklanarak, korkarak yaşamak yerine kabul ederek eylemlerimize, gayretimize varlığımıza devam etmemiz gerekiyor.
Olana izin vermek bizi içsel mutluluğa ulaştıracak.
Kimseye hiçbir dileğe bağlı olmayan, kimsenin elimizden alamayacağı sonsuz mutluluğa…
Mutluluğu hayallerin gerçekleşmesine çapalayan batı bakış açısı ile esaret altında köle hayatları yaşamaya terk ediliyoruz.
Varamadığımız limanlarda ise mutluluğumuzu bırakıp kadere razı ya da küskün, içsel huzursuzluk yaşayan, bunun için çaresizlik içinde oradan oraya koşan şifa arayan bireylere dönüşüyoruz.
Yani başa dönüyoruz. Aynı döngünün içinde debelenip duruyoruz.
Özgürlük; mücadeleye değecek tek şey…
Hiçbir dileğin, arzunun, kişinin esaretinde olmadan, mutluluğumuzu sadece dileklerimizin olduğu bu limanlara bağlamadan varlığımızı sürdürmeliyiz.
Esaretten kurtulup, özgürlüğe geçiş…Hayatı bütünüyle kucaklamalıyız.
Olan her şey bize hizmet eder, gayretimizi gösterip, olana izin vermek, deneyimlerimiz neticesinde yaşanılan duyguları da bastırmadan izin vermek ruhsal bir olgunluktur.
Ve her ne yaşanıyorsa yaşansın hayatta kalıcı olan bir tek şey bile yoktur.
Hepsi geçer,
Mevlana’nın dediği gibi BU DA GEÇER YAHU….
- Süprizlerle dolu bir kitap diyebiliriz, başka süprizler de var mı?
Evet var, Yolcu’nun ilk bölümünde daha derin konulara girmeden, detaylı bir şekilde aktarılan,
sonra hemen her bölümde temas edilen, hayallerimize ulaşmamızı engelleyen, yolumuza taş koyan öyle bir engel var kiii…. Bu karakteri herkesin tanımasını çok istiyorum.İşgali belli, herkes tanıyor aslında ama niyeti pek de iyi olmayan karakteri dost zannediyoruz, hayatlarımıza fazlasıyla eşlik ediyor…İşte bu karakteri hayatlarımızı sabote etmeden, çelme takıp bizi düşürmeden fark etmemiz gerekiyor. Bu karakterden bahsetmeyeceğim dediğiniz gibi sürpriz olsun.
Yolu anlamak için kılavuz olan bir kitap YOLCU. Yol Atlası…
Yaşamda hiçbir şey tesadüf değildir, bu yazıya denk gelen herkes gibi…
YOLCU’yu okumaya ve YOL’u bambaşka bir bakış açısı ile yaşamaya davet ediyorum….
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Yorum Yazın
Toprağımı temizlemeye kalkışırsam etrafımda tek Allah'ın kulu kalmayacaktır, buna hazır değil miyim diye kendime sorduğumda hazırım ama korku da yok değil.. ... Devamını Gör
Kitap reklamı ama kesinlikle katılıyorum her şey beynimize nasıl kodladığımızla alakalı mutlu olunca sorun yok ama üzülünce bir sorun olduğunu düşünüyoruz ha... Devamını Gör