Tip 1 diyabette vücudun doğal olarak insülin üretimi azalır. Sonuç olarak vücutta insülin üretimi yapılamaz ve bu da yüksek kan şekeri seviyelerine neden olur. Kan şekeri yüksekliği; kan damarları, kalp, böbrekler, gözler ve sinirler gibi çeşitli organ ve dokulara zarar verir. Bulguları arasında; idrarla glikoz atımı, fazla idrara çıkma, fazla su içme, çok yeme, yorgunluk, cilt yaralarının geç iyileşmesi, sık enfeksiyon, bulanık görme ve el ayaklarda karıncalanma görülebilir. Diyabetin organlara zarar vermemesi için beslenme tedavisinin başından beri uygulanması çok önemlidir. Hastaların ideal vücut ağırlıklarının korunması gerekir. Tam tahıllı, kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Fazla meyve tüketiminden kaçınılması gerekir, günde 200 gr kadar meyve tüketimi tercih edilir. Meyve suyu, basit şeker gibi besinlerden kaçınılması gerekir ve ara öğünler dengeli bir şekilde planlanmalıdır. Kolesterol alımı günlük 300 mg’ın altında olmalıdır.
Hashimoto tiroiditi;
Hashimato tiroiditi, tiroit bezinin iltihaplı hastalıklarının yani tirioditlerin en sık görülen çeşididir. Otoimmün ya da kronik lenfosistik tiroidit olarak da adlandırılır ve bağışıklık sisteminin bozukluğundan kaynaklanan bir endokrin sistem hastalığıdır. Vücudun normal şartlar altında vücuda yabancı maddelere karşı ürettiği antikorlar, bağışıklık sistemi ile beraber tiroid hücrelerine saldırarak tiroid bezinin iltihaplanmasına yani zarar görmesine yol açar. İlaç ile ek hormon verilerek tedavi uygulanır. Bu sayede hastanın şikayetleri ortadan kalkar ve tiroid bezinde büyüme, yani guatr varsa bu durum da hafifler. Beslenme tedavisinde; hastanın enerji ihtiyacı planlanmalıdır, iyot, selenyum, demir gereksinimleri karşılanmalıdır. Guatrojen özellik gösteren karnabahar, brokoli, lahana, turp, şalgam gibi besinlerin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır.
Yorum Yazın