Görüş Bildir
Haberler
Nazım Hikmet'siz Edebiyat Ve Sanatı Anlamak

Nazım Hikmet'siz Edebiyat Ve Sanatı Anlamak

Bilgimania
23.01.2017 - 10:38

Nazım Hikmet'siz Edebiyat Ve Sanatı Anlamak

Nazım Hikmet, Türkiye'nin sanat ve düşünce hayatından önemli izler bırakması ve ölümünün ardından halen şiir ve kitapları ilgi görüyor ve seviliyor.

Mavi gözlü edebiyatçının şiirleri ve siyasi faaliyetleri nedeniyle hapse girmesi ve sonrasında sürgün bir hayata mahkum edilmesi ona büyük acılar yaşatmıştı. Öldürülmekten korktuğu için Rusya’ya gitti ve Türkiye vatandaşlığından çıkartıldı. Nazım Hikmet yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına ise 58 yıl sonra kabul edildi. Toplumsal hafızada mavi gözlü dev olarak anılan ünlü edebiyatçının hapis ve sürgünlerle geçen hikayesini okuyunca sizde Nazım Hikmeti daha iyi anlayacaksınız.

Nazım Hikmet Türkiye’de şiire yönelik siyasi baskının sembol isimlerinden ve hayatı hep dolu mücadeleyle yaşadı. Pek çok kişinin kahraman ve hain olarak sınıflandırdığı bir dönemde herkes için farklı anlamlar taşıdı. Sevenleri için ise o hep mavi gözlü dev olarak anıldı. Aristokrat bir ailenden geliyordu Nazım Hikmet, babası dış işlerinde çalışıyordu. İsmini aldığı dedesi Osmanlı yönetimindeki selanik, son varisiydi. Annesinin ailesi ise Polonyalı aydınlardan oluşuyordu. 19 yaşından itibaren şiirleri ses getirmeye başladı. O dönem sol akımın içinde olmasa da edebiyat çevreleri tarafından tanılıyordu. Ancak bu yeteneği ona önce hapis sonra ise sürgün bir hayata mal olacaktı. Hayatının dönüm noktası 1921 ‘deki Moskova ziyareti oldu. Devrimin ilk yıllarına tanık olmuş ve komünizm ile tanışmıştı. 3 yıl sonra Türkiye’ye döndüğünde ise artık farklı biri olmuştu. Siyasi duruşu belli olan Nazım Hikmet o dönemlerin önde gelen dergisi olan aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. Fakat o sırada kendisi hakkında 15 yıl hapis cezası istendi. Bu durumdan dolayı Rusya ‘ya tekrar gitmektedir. Ancak 1928 yılında çıkarılan bir af ile Türkiye ‘ye tekrar dönüyor. Tabi bu af onu mutlu etmişti ki 10 yıllık bir aradan sonra orduyu ve donanmayı isyana teşvik ettiği gerekçesiyle hakkında tekrar hüküm istendi. Bu sefer tam 28 yıl hapis cezası istenmişti. 12 yıl hapiste kalması onu çok üzmüştü. O dönemlerde Nazım Hikmete ait kitapları okumak suç sayılıyordu. Adnan Menderes ile tekrar özgürlüğüne kavuşan ünlü edebiyatçı, bu kez askerlik gerekçesiyle açığa alındı. Nazım Hikmette sonunu ünlü şair ve yazar Sabahattin Ali gibi faili meçhul bir cinayete kurban edileceğini düşünüyordu.

Nazım Hikmet ses kayıtlarında şöyle diyor Ben askerden kaçan adam değilim. Ama o yüreğimle askere gitmek ve bu şerefi hayatımla ödemem demekti. Sonra yine haber aldığıma göre beni sadece askere alacak değillerdi. Askere alma bahanesiyle harcayacaklar. Sonra Nazım Hikmet askerden kaçtı, kaçarken öldürdük diyeceklerdi.

Nazım Hikmet ülkesini çok seviyordu ve terk etmek istemiyordu. Hapis hayatının sonunda özgür bir şekilde yaşamak istiyordu. Fakat geleceğine güvenle bakamıyor ve sonra düşündü kararını verdi. Rusya’ya gidecekti. Kız kardeşinin nişanlısından Rusya’ya gitmek için gerekli yardımı aldı. Karadeniz üzerinden açılarak bir Rus gemisine rast geliyorlar. Fakat Moskova ‘da onun düşündüğü gibi çıkmadı ve bu durum onu yeni bir mücadeleye zorlamıştı. Çünkü onun tanıdığı Moskova değildi artık. Çünkü O dönemin iktidarı olan Stalin , onun hayran olduğu tüm şair ve tiyatrocuları ölmüştü. Sovyetleri eleştiren yazılar yazdı ancak bu ona tepki olarak geri döndü. Telefonlar la ölüm tehditleri aldı. Nazım Hikmetin “Ben ölürsem şiirlerim kalır, sen ölürsen hiç bir şey kalmaz.”sözü akılarda kalmıştı. Ona yapılan bu darbeler’in ardından bir darbe de Adnan Menderes’den geldi ve Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı. 3 Haziran 1963 yılında canı gibi sevdiği Türkiye’den uzakta ve Moskova’da hayatını kaybetti.

Kaynak: http://bilgirazzi.com/kultur/nazim-hi...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın