Muhtemelen Bilmediğiniz Karındaki Beyniniz ile Alakalı Okudukça Şaşıracağınız İlginç Gerçekler
Hayatın doğal akışına ayak uydurmaktan, olanı olduğu gibi kabul etmekten oldukça uzak olanlardan mısınız?
Birçok insanın yaptığı gibi kendinizi yaşamın normal akışına bırakmak ve günlük meselelere odaklanmak yerine daha önemli ve derin konuları düşünür müsünüz örneğin?
Eğer yukarıdaki sorulara verdiğiniz cevap evet ise, siz de zihninin içinde bunların muhakemelerini yapan ve bu endişelerin sonucunda da depresyona meyilli hale gelen kişilerden birisi olabilirsiniz.
Varoluşsal depresyon, üstteki beynimizle olan ilintisi yıllardır bulunamayan, bu nedenle de farklı yollarla açıklanmaya çalışılan bir olgudur.
Fakat, 1998 senesinde yayımlanan ‘’İkinci Beyin’’ kitabıyla birlikte bilim dünyasının belki de en büyük keşiflerinden bir tanesi bizlere anlatıldı.
Evet, yanlış okumadınız. Biz insanların çoğunun bilmediği, fakat karnımızda bulunan ve tüm nörobilimciler tarafından kabul edilen, ikinci bir beyne sahibiz.
Hem de asıl beynimizle neredeyse tamamen örtüşen bir bağlantı yapısına sahip ve en az onun kadar “akıllı” bir beyin.
Hücre tipleri, etken maddeler ve reseptörleri birebir aynı olan bir beyin.
Karındaki beynimiz, asıl olarak bağırsak duvarında bulunuyor ve bu katmanda tam yüz milyonlarca sinir hücresi yer alıyor.
İkinci beynimizin, asıl beyne gönderdiği sinyaller, beyinden alınandan daha fazla oluyor ve karın, hastalanıp, kendine özgü nevrozlar da geliştirebiliyor.
Kısacası karnımız, hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor.
Alt taraftaki bu beynimiz özellikle korku, sevinç ve üzüntü gibi kontrol edemediğimiz duygularımızda rol alıyor.
İkinci beyin ya da diğer ismiyle Çi, bir anlamda hem vücut hem de ruhun hayatta kalmasını sağlıyor.
Serotonin, opiat ve dopamin gibi hormonların salınımını gerçekleştirdiği için insan ruh ve psikolojisinin çalkantılarında rol alıyor.
Özellikle bebeklik döneminde oldukça aktif olan karındaki beyin, eğer hafızasında depresyon halini tutarsa, kişi bu sebepten ötürü tüm hayatı boyunca depresyonda olabiliyor.
Evet, bir anlamda yazının girişinde bahsettiğimiz varoluşsal depresyonun bir sebebi de, bu dönemde karındaki beynin depresyonu bir anlamda ‘hafızaya atması’.
Nedeni anlaşılamayan ve tam bir teşhis konulamayan hastalıklardan ötürü, hastalık hastası tabirinin ortaya çıkmasına sebep de bu karındaki beyindir.
Bu beyinde ortaya çıkan anomaliler, kişide hastalığa ve psikolojik çalkantılara sebep olurken, varlığından haberdar olunmadığı için de kişi suçlanır.
Karındaki beyinle alakalı bir diğer sıra dışı ve ilgi çeken olgu da, insanda iç ses ya da önsezi olarak bilinen duygu yoğunluklarının asıl müsebbibi olmasıdır.
Önsezi en temelde, kafadaki beyin ile karındaki beyin bağlantılarının düzgün etkileşmesi olarak açıklanabilir.
Kısa zaman önce bilim insanları, bağırsaktan beyine giden sinir hatlarının, beyinden karına gidenlerden çok daha fazla olduğunu, öyle ki, bu bağlantıların %90 ının aşağıdan yukarı doğru gittiğini keşfettiler.
Bu da şu demek oluyor, eğer yukarıdaki beyin ile aşağıdaki beyin arasındaki sinirsel iletişim sorunsuz bir şekilde işliyorsa, bu sizin önsezinizin kuvvetli olmasını ve olayları önceden fark edebilme yetisi kazanmanızı sağlıyor.
Karındaki beynin etki ettiği ve söz sahibi olduğu bir başka konu ise, rüya.
Normal evrede ritmik ve normal dalgalanmayı sürdüren karındaki beyin, REM evresinde, yani rüyanın görüldüğü evrede etkinliğini sürdürüyor ve dalgalanmalar artıyor.
Rüya esnasında yukarıdaki beyin ile birlikte karındaki beyinde de dalgalanmaların olması, rüyanın bağırsaklarda görüldüğü ihtimalini de ortaya çıkarıyor.
Rüyalarda en çok tecrübe edilen duygunun da endişe ve kaygı olması, negatif duyguların pozitif duygulara oranla rüyalarda daha çok hissedilmesi de bu ihtimali artırır nitelikte diyebiliriz.
Yaşanan farkındalık sonucu metafizik dünyayla kurulan bağın sebebi olan karındaki beyin, fark edildiği andan itibaren nörobilimcilerin üzerine en çok çalıştığı konu durumunda.
Hatta bu beynin, lucid dream, astral seyahat, nefes ve meditasyon gibi çalışmalarda da başrolde olduğu düşünülür.
Astral seyahat, lucid dream gibi şu an için varlığı kanıtlanmayan ruhani şeyleri getirin aklınıza.
Her biri karından çıkan bir bağın, zihinle olan bağlantısının koparılmasıyla gerçekleştirilmiyor mu?..
BONUS:
Rüyalarına sımsıkı sarıl
Eğer rüyalar ölürse
Hayat kanadı kırık bir kuştan farksız olur
Uçamaz
Rüyalarına sıkıca sarıl
Eğer rüyaların kaybolursa
Hayat çorak bir topraktan farksız olur
Karlarla kaplı…
Yorum Yazın
Aslında hep bilinen ama şimdi durumu daha netleşen bir konu bağırsakların 2.beyin olduğu.Mutluluk hormonu olarak bilinen seratoninin %95'i bağırsaklarda %5'i... Devamını Gör
Ki Dünya'da kanser vakaları açısından en az ölüme sahip ülkelerin başındaki İsrail'de kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapi değil farklı bir kaç yönt... Devamını Gör
Okumaya üşenenler için özet geçeyim: kısaca hepimiz bok kafalıymışız.
enteresan... fakat sevinç, korku ve endişe esnasında karın bölgesinde meydana gelen hareketlenme ya da o garip hissiyat ile bağdaştırınca mantıklı geldi..