Meral Velibeyoğlu Yazio: 40 Gün 40 Gece – Uzaktan Eğitim Şöleni Başlasın
2020 yılının sonuna gelirken bu yıl için motton nedir diye sorsalar “akıştayım” derim. Bu yıla damgasını vuran eğitim öğretimdeki değişiklikler sayesinde ani manevra yapma ve değişime adapte olma motivasyonumu akışta kalarak kotarıyorum. Düşe kalka, bıkmadan, usanmadan, hayıflanmadan yeni durumlara hızlıca uyum sağlamayı öğrendiğim bir yıl sevgili 2020.
Eğitimciler ve aileler öğrencilere kıyasla bu hızlı manevraları daha derinden hissediyor ve savruluyorlar.
İşte bugünlerde yine öyle bir noktadayız. Beklenen açıklama yapıldı ve ikinci perde Uzaktan Eğitim sürecine start verildi. 40 gün 40 gece eğlence başlasın.
1) Oksijen maskesini önce kendimize, sonra çocuğumuza takacağız.
Yani ebeveyn olarak öncellikle kendi ruh ve beden sağlığımızı korumalıyız. Çocukların yeniden tam gün evde olması, iyi organize olmamızı ve stresi yönetebilmemizi gerektirecek. Yeteri kadar uyumak, hareket etmek, günü planlamak, ev içi sorumlulukları paylaşmak, kendimize fiziksel ve ruhsal alan tanımak, çalışma saatlerimizi ve dinlenmeleri dengelemek ve sevdiklerimizle mesafeli sosyalleşmeye zaman ayırmak kendimizi korumak adına yapmamız gerekenlerin başında yer alıyor.
2) Okula gitmemek tatil değildir.
Uzaktan eğitim süreci tatil değildir. Ara tatil pazar günü bitiyor. Pazartesi uzaktan eğitim programı başlıyor. Bunun için çocuklara günlük rutin oluşturmalıyız. Çocuklarımızın akşamları vakitlice yatma, sabahları kalkma, üstlerine giyinme ve derse hazır olmaları konusunda yönlendirmeliyiz. Gerekirse teknik destekte vermeliyiz. Ama buraya kadardır ebeveynin sorumluluğu. Ders süresince yanında bulunmak ve derslere eşlik etmek değil. Öğretmen ile öğrenci baş başa kalmalıdır.
3) Dersin olması dışarı çıkmaya engel değildir.
Çocuklarımız gün içerisinde kısıtlı saatler dışarı çıkabilecekler. Mutlaka o saatlerde dışarı çıkmaları ve hareket etmeleri için teşvik edelim. Dersleri, etütleri ve ödevleri olsa da dışarı çıkıp hava almaları, hareket etmeleri her şeyden daha önemli. Çoğu özel eğitim kurumları aldıkları ücret karşılığı hizmet sunabilmek amaçlı öğleden sonra geç saatlere kadar canlı ders koyuyorlar. Bırakın girmesin çocuklar bir iki derse, onun yerine dışarıya çıksın, çevresini keşfetsin, hareket etsin ve deneyimsel öğrensin. Bunu bir öğretmen olarak yüksek sesle söylüyorum.
4) Can sıkıntısı “öğrenmenin habercisidir”.
Psikanalizin babası Sigmund Freud’un da belirttiği üzere, çocuklara canlarının sıkılmasına izin verelim. Gevşeyin, çocuğu kendi haline bırakın, sıkılsın. Bu zararlı değil, aksine yararlı. Özellikle yaratıcılığı geliştiriyor. Nörbilimsel olarak ta kanıtlanmıştır. Kısaca günün bütün saatleri için detaylı planlar yaparak doldurmayın ki çocuktaki cevher çıksın.
5) Duyguyu oku, akışta kal ve pozitif psikolojini koru.
Önümüzdeki 40 gün müthiş bir fırsat. Aile içi duygu okuryazarlığımızı geliştirmek, çocuklarımıza duygularını tanımaya ve tanımlamaya destek olmak, yaşanılan duygular üzerinde konuşma ortamı yaratmak için çok değerli bir zamana sahibiz. Gün içerisindeki yaşanan sorunlara çözüm üretme, değişen durumlara adapte olabilme ve akışta kalabilmeyi egzersiz edeceğimiz sayısızca olaylar yaşayacağız. Olan biten her şeyi pozitif görmek değil, olumlu ve olumsuz yaşadığımız her şeyi fark edip, olumluya tutunup, yapıcı çözümler aramak ve bu beceriyi çocuklarımıza aktarmak için tam zamanı.
Yorum Yazın
olan cocuklara oldu hepsi dersinden geri kaldi ne kadar eğitim olabilirki 😞😞
"Bir öğretmen olarak" bu kadar şeyi yazmışsınız ama de/da bağlacını bir türlü doğru yazamamışsınız.