Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Kıbrıs’ı Soyarak Birleştiren Adam
Sabıka kaydı 14 metre ama tanıyanlar onun dünyanın en cana yakın insanlarından biri olduğunu söylüyor. Mustafa Serttaş ya da ‘şeytan’ anlamına gelen lakabıyla Tavuri, kuzeyiyle güneyiyle bütün Kıbrıs’ı dolandırmış. Hikâyesinden bir değil beş film bile çıkar.
Hayatı boyunca her kılığa girdi. Bakan, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı akrabası, milletvekili, komutan, müfettiş oldu. Henüz başbakan olmamış. “Allah isterse ona da sıra gelecek” diyor.
Mustafa Serttaş ya da kuzeyiyle güneyiyle bütün Kıbrıs’ın bildiği adıyla Tavuri, yüksek kalibre bir dolandırıcı. Ada’da onun numaralarını yutan sayısız insan var ama o kendini ‘zenginden alıp fakire veren biri’ olarak tanımlıyor. 1975’ten 2009’a kadar olan sabıka kaydı 27 sayfa; uç uca eklendiğinde tam 8 metre 10 santim... 2012’ye kadarki suçları da ilave edildiğinde listenin uzunluğu 14 metreyi buluyor. 30 yılda toplam 405 defa mahkeme huzuruna çıkmış. En önemli özelliklerinden biri, işlediği her suçtan sonra polise gidip teslim olması... Dedesinden yadigâr lakabı, yerel ağızda ‘şeytan’ anlamına gelse de Ada’da Tavuri’ye sempati duyan çok. Bunca yıldır Rauf Denktaş dahil devletin en tepesindekiler ona yardım elini uzatmış ama pek işe yaramış görünmüyor. Kıbrıs’ta birisi hukuku çiğnediğinde “Tavurilik yaptı” deniyor.
Tavuri, 30 yılda toplam 405 defa mahkemeye çıkmış; sabıka kaydı 14 metreyi buluyor.
35 sene yattım yetmedi mi?
Tavuri’nin akıllara durgunluk verecek hayat öyküsü Kıbrıslı gazeteci Aral Moral tarafından kaleme alındı (Tavuri – Khora Kitaplığı). Kitapta başına gelen her şeyi lafı hiç dolandırmadan anlatıyor (Yine de bu anıları, Moral’ın “Bu kitapta Mustafa Serttaş’ın söylediklerine, ne kadar doğru ne kadar yanlış bakılmaksızın, gazetecilik etik kuralları çerçevesinde sadık kalınmıştır” notunu akılda tutarak okuyun.)
Moral’ın “Son dönemlerde hayatın nasıl gidiyor” sorusuna Tavuri’nin cevabı samimi:
“İyidir Allah’a şükür. Bir enayi bulsam hemen dolandıracağım. Şimdi çok güzel planlarım var. Yakında Rum tarafına gideceğim. Gidip orayı dolandıracağım. En az 400 bin Euro kazanmayı hedefliyorum. Planı yaptım yani...”
Dediği gibi de yaptı. Gidip birilerini dolandırmada başarılı olup olmadığı net değil ama Güney’e son seferi hapisle sonuçlandı. 3 sene sonra nihayet hapisten çıktığında Lokmacı Sınır Kapısı’ndan geçerek polise teslim oldu. Ardından geçmiş suçlamalardan dolayı yine mahkeme, yine hapis... Ama bu defa isyan ettiğini yazdı Kıbrıs gazeteleri: “Ben ülkeme cezamı çekmek için döndüm. Tedavi olmaya ihtiyacım var, ceza almaya değil. 35 senemi aldınız yetmedi mi? Türkiye’de dizi ve film teklifleri aldım, orada çekimlerim var, beni cezaevine gönderirseniz hayatım mahvolur.”
Yapımcılar da duysun gerçekten; bir değil birden çok film çıkar Tavuri’nin hayatından.
Barış Gücü’nü soymak kolaydı
Özellikle 1982’den 1987’ye kadar ekseriyetle Barış Gücü komutanlarının evlerini soydum. Çünkü Barış Gücü askerleri böyle bir durumda KKTC mahkemelerine gidip şahadet vermezdi. Vermeleri halinde KKTC’yi tanıma konusu gündeme geldiği için bundan kaçınırlardı. Ben de bunu bildiğim için onlara yönelirdim. Ama bu işten kârlı çıkan her zaman polisti. Çünkü polisler, Barış Gücü asker ve komutanlarından çaldığım eşyaları kendi aralarında paylaşıyorlardı.
Çaldığı botları askerlere dağıttı
Bir defasında albay da olmuştum. Ordu Pazarı’ndan albay üniforması satın aldım. Daha sonra tekrar Ordu Pazarı’na giderek 50 çift askeri bot aldım. Bu botları, ödemesi Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından daha sonra yapılacak kaydıyla parasız aldım ve askerlere dağıttım. Tabii daha sonra bomba patladı. Kolordu Komutanı Kaya Yazgan Bey şikâyetçi olmadı. Komutası altındakilere, beni tanımak istediğini söyleyerek yanına çağırdı. Polise şikâyetçi olmadığını söyledi.
İlk önce Papadopulos’u dolandırdım
Güney’de avukatlara giderek “Ben Kıbrıslı Türküm, sizin tarafa kaçtım, kuzeyde bankam vardı ve battı; ben de üç valiz parayı sizin tarafa getirdim; yurtdışına göndermek istiyorum” diyordum. Avukatlar da bana “Tamam, en iyi yere geldin” diyorlardı. Suç ortaklarıma para vermem gerektiğini söyleyerek para talep ediyordum. Bol bol para veriyorlardı. İlk dolandırdığım ve bana 14 bin Kıbrıs Lirası veren avukat Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eski cumhurbaşkanlarından Tasos Papadopulos’tu.
Ava giden avlanır
Kime sorsanız Tavuri şık giyinen biri olarak tanınır. Seyyar kuyumcu gibi altınlar takınırdım. Altımda da son model Mercedes. Etrafımdakiler beni tanımayanlara kimi zaman milletvekili, kimi zaman bakan olarak tanıştırırdı. Adeta beni başkalarını dolandırmaya zorluyorlardı. Beni o şık halimle gören herkes söylenenlere kanıyordu. Onlar da kanmayaydı. Beni gerçekten işadamı zanneden kadınlar bile arkadaş olmak için yarışıyorlardı. Çoğu da benden büyük paralar koparma hayali kuruyor ama hayal kırıklığı yaşıyorlardı. Buna “Ava giden avlanır” denir.