Görüş Bildir
Haberler
Kandırılma ve Yanılgılara Karşı Duracak Bir Yol Var mıdır?

etiket Kandırılma ve Yanılgılara Karşı Duracak Bir Yol Var mıdır?

Prof.Dr.Uğur Batı
29.12.2022 - 03:23 Son Güncelleme: 29.12.2022 - 03:26

Prof.Dr. Tayfun Uzbay, ülkemizin en değerli ve evrensel biliminsanlarından biri. Tıbbi farmakoloji alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla alana ışık tutan ve yazdığı çok değerli kitaplara “okumayı” fazlasıyla hak eden bir yazar aynı zamanda. Tayfun Hocam’dan söz ederken kendisine ve gıyabında hep “okurun bol olsun” derim. En nihayetinde bu dileğimi buradaki, Onedio Yazio’daki köşeme taşımaya karar verdim ve kendisinin izni ve katkısıyla bir dizi halinde Hocam’ın son kitabı ve arka kapağını yazmaktan gurur duyduğum İnsanlar ve Yanılgılar kitabından bazı bölümleri sizle paylaşmaya başlıyorum.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Prof. Dr. Tayfun Uzbay İnsanlar ve Yanılgılar kitabı ile bu yanılgıların sebeplerini; yanılgıların nöropsikolojisini, nörobiyolojisini ve nörokimyayasalını ele alıyor.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay İnsanlar ve Yanılgılar kitabı ile bu yanılgıların sebeplerini; yanılgıların nöropsikolojisini, nörobiyolojisini ve nörokimyayasalını ele alıyor.

Kitabın arka kapağında yaptığım yorumda; “Ülkemizde bilim dünyasının en önemli figürlerinden olan Tayfun Uzbay Hoca’nın aşkta, bilimde, özgüvende, zihnimizde, belleğimizde, sebeplerde ve sonuçlarda nasıl yanıldığımızı gösteren bu eşsiz kitabı, tam da ihtiyaç olan bir zamanda ‘zamanın ruhunu’ bize açık eyliyor, iyi ki de yapıyor, iyi yapıyor' demiştim. Şimdi de bu yazıda noktasına virgülüne dokunmadan Tayfun Hoca’nın İnsanlar ve Yanılgılar kitabından yanılgılarımız ile ilgili bir kısmı sizinle paylaşacağım, bence iyi de yapacağım. 

Gündelik yanılgıların hayatlarımızdaki olumsuz etkilerini azaltmak ve bunlardan korunmak için yapabileceklerimizin başında farkındalık gelir. Yanılacağımızı bilmek, bu konuda beynimize ve sezgilerimize fazla güvenmemek yani durumun farkında olmak bile bu yanılgılardan hem ders almamızı kolaylaştıracak hem de gelecekte fark ederek tekrar tuzağa düşmemizi engelleyecektir. Kendinizi eğiterek bilişsel yeteneklerinizi geliştirmeye çalışmanın gündelik yanılgıları durduracak kadar performansınızı iyileştirme ihtimali pek yoktur. Bunun en önemli nedeni beyninizin bu yanılgılara etkili olacak ölçüde gücünü genel olarak artırmanın, zihinsel egzersiz yapmak, bilgisayar oyunları oynamak ya da klasik müzik dinlemek kadar kolay olmamasıdır. Buna çalışmak çok büyük bir emek gerektirir ve sonuçta bir arpa boyu kadar yol ilerlememiş olabilirsiniz. Beynin evrimsel süreç içinde nesilden nesile aktarılan otomatik faaliyetleri, yatkınlıkları ve alışkanlıkları ile başa çıkmak ya da onları değiştirmek neredeyse imkânsızdır. Sonuç olarak bilişsel eğitim yoluyla geliştirebileceğiniz bazı bilişsel yetenekleriniz size yanılgılardan muaf bir hayatın kapılarını açamaz. Sözün özü insan ne yaparsa yapsın yaşamı boyunca yanılacaktır. Yanılgıları hayatımızdan tamamen çıkarmak mümkün değildir. Öte yandan, yanılgılar öğrenmenin en etkili yollarından biridir. Burada farkında olmanın yanı sıra ikinci bir önemli bağışıklama yolu yanılgıları doğru analiz etme ve ders alabilme becerisinin geliştirilmesi olabilir.

Ders alabilmek için işe ön yargılarınızdan arınarak başlayabilirsiniz.

Ders alabilmek için işe ön yargılarınızdan arınarak başlayabilirsiniz.

Yanılabileceğiniz konusunda yeterli bir farkındalık sağlamış ve yanılgı çeşitleri konusunda doğru bilgiye sahip iseniz önyargılardan kurtulmanız da kolaylaşacaktır. Analitik düşünceyi önceleyen, sizi birey olarak geliştiren, sınırlarınızı, zayıf ve güçlü yanlarınızı size öğreten bir eğitim aldıysanız ders çıkarma konusunda işiniz daha da kolaylaşacaktır. Ezberci eğitimden geliyorsanız, felsefeyi sevmiyorsanız, birey olmaktan çok işi biat kültürü içinde kolaya kaçarak hallediyorsanız, kısaca büyük şair Tevfik Fikret’in dediği gibi “fikri hür, vicdanı hür ve irfanı (anlama, bilme) hür” bir birey değilseniz büyük yanılgılarla haşır neşir olarak hayatınızı sürdürürsünüz. İşin kötüsü ne algınızın yönetildiğinin ne de yanılgılarınızın çok defa farkında olmazsınız. Farkına vardığınızda da daha çok bu konudaki yetersizliğinizi sizi yanıltanlara yansıtan bir isyan davranışı sergilersiniz. Siz değil sizi yanıltanlar suçludur. Bu devran böyle sürer gider. 

Yöneticilerin ve liderlerin yanılgıları ekonomik krizler ve savaşlar gibi kapsama alanındaki tüm toplumun huzur ve refahını etkileyen büyük kaotik sorunlara yol açar. Aklı ve bilimi öncelememek ve özgüven yanılgısı liderlerin temsil ettikleri topluma verecekleri en büyük zarardır. Ebeveynlerin yanılgılarının ceremesini aile çektiği gibi, liderlerin ve yöneticilerin yanılgılarının ceremesini sadece kendileri değil yönettikleri kitleler de çeker. Liderlerin kitleleri etkileyerek sebep oldukları büyük yanılgıların yol açtığı sosyal ve ekonomik sorunlar büyük yenilgileri izleyen köklü toplumsal değişikliklere, büyük ideolojilerin son bulmasına ve büyük devrimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.  Fransız Devrimi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılması, Hitler’in Almanya’yı sürüklediği felaket ve Osmanlı’nın yıkılması gibi gelişmelerin özü hep bu tip yanılgılardır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Tarihe liderlerin yanılgıları ve kitlesel yanılgıların yol açtığı ekonomik sorunlar üzerinden bakmanız bunları görebilmeniz için kâfidir.

Yanılgıları en aza indirmek için gelişen teknolojiden faydalanmak bir çözüm olabilir mi?

Yanılgıları en aza indirmek için gelişen teknolojiden faydalanmak bir çözüm olabilir mi?

Dijital devrim, yapay zekâ çalışmaları ve yanılgılarınızı azaltmak için ev, iş yeri ve kullanılan araçlara monte edilebilecek yazılımlar gündelik yanılgıları önlemek için faydalı bir gereç olma vaadi sunuyor. Yazının icadı ve bilginin yazılı aktarımı insanların tarih boyunca biriktirdiği bilgiyi daha güvenilir bir şekilde ve çok miktarda depolayabilmesini sağlamıştır. Sadece insan belleği ve sözlü iletişim ile bu kadar bilgiyi nesiller boyu doğru şekilde aktarmak mümkün olmazdı. Hesap makinesinin icadı zihinden hesap yapma yeteneğimizin sınırlı olmasına bağlı hataları yapma ihtimalimizi tamamen ortadan kaldırmıştır. Ancak bu gibi gelişmeler sadece bilişsel sistemlerimizin sınırlılıklarını genişletir, beynimizin yanılgıya yatkınlığını ortadan kaldırmaz. Asıl yanılgılar sınırlarımızın farkında olmamaktan ve önyargılarımızdan kaynaklanır ve asıl düzeltmemiz gereken yer tam da burasıdır.  Bu noktada teknolojik gelişmelerin insan yanılgısı sorununu tümden çözebileceğini düşünmek yine bir yanılgıdır. Bununla beraber, gelecekte bilimin sadece zihnimizin sınırlarını değil aynı zamanda bu sınırlara dair gündelik yanılgılarımızı aşmamıza yardımcı olacak tasarımlarla daha ileri çözümler getirebileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Ancak bugün için teknoloji yardımıyla yanılgıları daha etkili bir şekilde önleyebilecek durumda değiliz.

Gündelik yanılgıları aşmak keşke çok kolay olsaydı. Keşke beynimiz bu tür yanılgıları saptayarak anında yok edecek bir sigorta sistemine sahip olsaydı. Maalesef beynimizde böyle otomatik çalışan bir sigorta sistemi yok. Beyin yanılmaya açık, hatta yanılgılar beyin için normal gündelik faaliyetler arasında. İdrakimizin sınırlarını ve beynimizin yanılgıya olan yatkınlığını biliyorsak yanılgıya açık sezgilerimizin istemediğimiz sonuçlara yol açmasını engelleyecek şekilde tedbirler alabiliriz. Örneğin, dikkat yanılgısını biliyorsak otomobil kullanırken telefonda konuşmayı en aza indirebiliriz. Bilgi yanılgısını biliyorsak önemli bilgileri farklı kaynaklardan teyit etme yoluna gidebiliriz. Sebep yanılgısını biliyorsak aşı gibi kritik konularda güvenilir uzmanlara kulak verebiliriz. Özgüven ve performans yanılgılarımızın farkında olursak acele karar vermekten kaçınırız. Özgüven gösterdiğimiz konularda karar vermeden önce sınırlarımızın kapsama alanını tekrar gözden geçiririz.

Sezgilere, özellikle de zihnin işleyişine dair sezgilere karşı uyanık olmak önemlidir.

Sezgilere, özellikle de zihnin işleyişine dair sezgilere karşı uyanık olmak önemlidir.

Beynimiz ve hızlı idrak sistemlerimiz sorun çözmek üzerine evrimleştiği için sorunları çözmekte oldukça başarılıdır. Ancak teknolojik gelişme ve bilgi çeşitliliği ile gelişen kültürlerimiz hızla değişerek oldukça karmaşık bir hal aldı. Beynimiz çalışma prensipleri olarak hala en az on, on beş bin yıl önceki atalarımızınkinden çok da farklı bir noktada değil. Evrimsel süreçte, hızlı bilgi akışı ile toplumsal ve kültürel gelişmeler beynin buna uyum sağlayabilme kapasitesinin çok önünde gidiyor. Bunu pek çok durumda insani sezgilerin modern dünyanın sorunlarını çözmeye iyi uyum sağlayamaması ve buna bağlı yanılgıların artması şeklinde görüyoruz. Özellikle önemli konularda rasyonel analiz yerine sezgilere güvenmek ciddi yanılgılara neden olabilir. Ciddi kararlar verirken iki kere düşünmek, sizi hızlı karar vermeye iten ve dürtülerinize karşı sezginizin daha geçerli olduğunu söyleyenlere karşı uyanık olmak önemlidir. Özellikle de sizi cambaza baktırmaya çalışanlara karşı. 

Yanılgılara karşı bir farkındalığa sahipseniz ve sınırlarınızı biliyorsanız daha iyi kararlar verebilir ve daha sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz. Gördüğünüz her şeyi gerçekten gördüğünüzden emin olmamayı ve söylenen her şeyin sizde ilk uyandırdığı izlenimi sorgulamayı öğrenmiş iseniz kendi belleğinize ve diğerlerinin belleğine daha az güvenecek, önemli durumlarda hatırladıklarınızı kanıtlarıyla doğrulamaya çalışacaksınız. İnsanların sergilediği abartılı özgüvenin bilgilerini, belleklerini ya da yeteneklerini göstermekten ziyade kişiliklerini gösterdiğini bileceksiniz. Basit yöntemlerle zihninizin kullanılmayan potansiyelini açığa çıkartabileceğini iddia edenlere karşı şüpheci davranacak, ama doğru bir şekilde çalışır ve alıştırma yaparsanız iyi uzmanlık düzeylerine erişebileceğinizin farkında olacaksınız.

Her fırsatta insan davranışlarını bu kitapta elde ettiğiniz bilgiler doğrultusunda gözlemlemeye çalışın. Kendi düşüncelerinizi ve davranışlarınızı da aynı yaklaşımlarla inceleyerek sezgilerinizin ve içinizden gelen kararların doğruluğundan emin olmaya çalışın. Düşünmeden hareket etmek yerine yavaşlamak, rahatlamak ve varsayımlarınızı sınamak için elinizden geleni yapın.

Prof. Dr. İsmail Tayfun Uzbay Kimdir?

Prof. Dr. İsmail Tayfun Uzbay Kimdir?

1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldu. Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATA) Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda 1992 yılında doktorasını tamamladı. Aynı bölümde 1995 yılında doçent, 2003 yılında profesör unvanını aldı. 1997-1999 yılları arasında ABD’de, University of North Texas ve İtalya’da University of Cagliari’de araştırıcı öğretim üyesi olarak çalıştı. 2003-2011 yılları arasında GATA Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı, 2011-2013 yılları arasında GATA Yüksek Bilim Konseyi üyesi olarak görev yaptı. 2003-2012 yılları arasında TÜBİTAK Ulakbim Türk Tıp Dizini Kurulu üyeliği ve 2004-2012 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Madde Bağımlılığı Tedavi Usulleri Bilim Komisyonu üyeliği görevlerini yürüttü. 2007-2016 yılları arası Türk Eczacıları Birliği (TEB), Eczacılık Akademisi Bilim Kurulu Üyesi, 2016-2019 yılları arasında Eczacılık Akademisi Başkanlığı görevini yürütmüştür. Halen T.C. Üsküdar Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dâhili Bilimler Bölüm Başkanıdır. Ayrıca Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (NPFUAM) müdürlüğü ve Rektör Danışmanlığı görevlerini de yürütmektedir. 43. Dönem (2021-2023) TEB Merkez Heyeti Üyesidir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın