İkinci Dünya Savaşı bitmiş, herkes gelecek için bir şeyler yapma telaşına girmiş. İngiltere’de gelecek kaygısı taşıyan bir grup genç de Ratio Club’ı kurar. Niye oran (ratio) kelimesi seçildiğini bilmiyorum ama pek de önemli değil. Aslında kulübün bir öncüsü vardı. Ulusal Hastanede nörolog olan John Bates tarafından kuruldu ve organize edildi. Özenle seçilmiş diğer yirmi üye, çoğunlukla genç nöro biyologlar, mühendisler, matematikçiler ve fizikçilerden oluşan karma bir gruptu.
Zaten toplantılar da akşamları, Ulusal Hastanenin bodrum katında, hemşirelerin gündüz kullandıkları bir odada gerçekleştiriliyordu.
Amaçları “sibernetik” üzerine beyin fırtınaları gerçekleştirmekti ve Birleşik Krallık’taki entelektüel olarak en güçlü ve etkili sibernetik grubunu oluşturdular. Yaşlı profesörlerin gruba girmesi yasaktı. Amaçları kayıtlı bilgilerle oyalanmak değil, zihin açacak fikirlerle ileriye bakmaktı. Ratio Club’a katılmak için iki şartları vardı: Ateşin bir zekaya sahip olmak ve düşüncelerini cesaretle söylemek... Kulübün esin kaynağı ise, Genç Türkler’di. Kulübü anlatan Sussex Üniversitesi’nin arşiv kayıtlarındaki hikâyede bunu açıkça belirtiyorlar.
Ülkesinin geleceğine dair endişe duymak ve yeni bir şeyler oluşturmak için çıkan bu sibernetikçiler, yapay zekâ konularına da ilk girenler olmuştu. Filmi yapılması gereken bir hikâye…
Peki, Genç Türkler’den esinlenen Ratio Club’ın benzerlerini biz niye hayata geçirmiyoruz?
Geçen hafta, ünlü ekonomist Daron Acemoğlu’nun yapay zekâ ile ilgili bir açıklaması oldu. Acemoğlu, 2019’da tüm Amerikan şirketlerinin teknoloji kullanımını irdelediklerini ve o dönem ABD’de yapay zekâya yatırım yapan şirketlerin oranının sadece yüzde 1,5 olduğunu açıkladı. Açıklamasının bizi acıtan devamı da var: “Türkiye’de önemli birkaç şirket dışında şirketler ve politikacılar yapay zekâya hazır değiller.”
Küresel olarak önde gelen araştırma şirketlerinden McKinsey & Company Raporu (2024) rakamsal sonuçlar öngörüyor: Yapay zekânın küresel iş gücünde 2030 yılına kadar 400 ila 800 milyon arasında iş kaybına neden olabileceğini, ancak aynı zamanda yeni iş alanları oluşturabilir.
Yönetim konusunda popüler Harvard Business Review (2023) ise maliyetlerle ilgili veri paylaşıyor: Yapay zekâ destekli tedarik zinciri yönetimi çözümlerinin, küresel lojistik maliyetlerini yüzde 15 oranında azaltabilir.
Gartner (2024) ise, küresel işletmelerin yüzde 75’inin 2025 yılına kadar yapay zekâ tabanlı sistemleri iş süreçlerine entegre edeceğini öngörüyor.
Bir şeyler yapmazsak, Osmanlı’da matbaanın gelişinin gecikmesinden daha kötü sonuçları, yapay zekâ teknolojilerinden uzak kalmakla yaşayacağız.