Gerçeklik Aslında Bir İllüzyon mu? Bilim İnsanları Matrix'teki Simülasyon Teorisini İnceliyor!
Matrix filmi ile popülerleşen 'bir simülasyon da mı yaşıyoruz?' sorusu, bugüne kadar sadece daha da fazla popülerleşti. Peki, gerçekten bir simülasyonda yaşıyor olabilir miyiz? Gelin beraber inceleyelim.
1999 yılında vizyona giren Matrix filmi, geniş bir izleyici kitlesine yıllardır var olan bir felsefi sorunu tanıttı: Deneyimlediğinizin gerçek olduğunu nasıl bilebilirsiniz?
Bugünse, saygın filozoflardan Elon Musk'a kadar bazı insanlar, simüle edilmiş bir gerçeklikte yaşama ihtimalimizin olabileceğine inanmaktadır.
Bir başka önemli fikir ise İsveçli filozof ve Oxford Üniversitesi Profesörü Nick Bostrom'un 2003'teki makalesinde öne sürdüğü simülasyon hipotezidir.
Bu enerji ve hesaplama gücüyle, bize sunulan hesaplama gücünün sadece küçük bir kısmını kullanarak "ata simülasyonları" çalıştırmak oldukça mümkün olacaktır.
Ata simülasyonları, gelecekteki nesillerin, önceki nesiller üzerinde simülasyonlar çalıştırabileceği ve bu simülasyonlara bir tür yapay bilinç kazandırabileceği fikridir. Eğer bu zaten gerçekleşmişse, insanların büyük çoğunluğunun orijinal insanlığın gelişmiş soyundan olan simülasyonlar olduğu anlamına gelir ve bu durumda, orijinal biyolojik insanlardan biri olmaktansa simülasyonlardan biri olduğunuzu varsaymanız daha mantıklı olacaktır.
Bostrom makalesinde, yalnızca birinin doğru olabileceği üç olası senaryo önerir:
1. İnsan seviyesindeki uygarlıkların bu simülasyonları çalıştırabilecek bir aşamaya ulaşma ihtimali neredeyse sıfırdır.
2. Ata simülasyonları çalıştırmakla ilgilenen post-insan uygarlıklarının oranı neredeyse sıfırdır.
3. Bizim gibi deneyimlere sahip tüm insanların bir simülasyonda yaşama ihtimali neredeyse birdir.
Bir simülasyon içinde yaşadığımıza dair kanıt bulmadan (tabii ki simülatörlerimiz bunu bize gizleyebilir), kolayca cevaplanabilecek bir soru değil ve bilimsel olmadığı için eleştirilmiştir.
Ancak, bir astronom bu tür bir hesaplamaya yönelik ihtimali incelemiş ve bu ihtimalin yüzde 50 civarında olduğunu öne sürmüştür. Başka bir takım ise bu hipotezi araştırmamakla birlikte, gerçekliğimizin gerçek olduğuna dair bazı kanıtlar bulmuştur. Bazı kuantum mekaniği sorunlarının bilgisayarlar tarafından simüle edilmesi imkansızdır. Özellikle, aşırı manyetik alanlara maruz kalan sistemlerde Termal Hall etkisini simülemeye çalışmışlar ve birkaç yüz elektronu simülemek için gözlemlenebilir evrende bulunan atomlardan daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunu bulmuşlardır.
Tabii ki, simülasyon teorisinin destekçileri, üzerimizdeki evrenin çok daha fazla hesaplama gücüne sahip olabileceğini veya çoğu zaman kuantumun simüle edilmediğini (yalnızca gözlemlediğimizde) savunabilirler.
Bu insanlar için, belki de temel gerçeklikte yaşadığımıza dair hiçbir kanıt yeterli olmayacaktır çünkü bu her zaman Simülatör'ün bizi yanıltmak için yaptığı zeki bir hile olabilir.
Simülasyon hipotezini test etmeye çalışan başka insanlar da var.
2017'de bir takım, gerçekliğin ne zaman oluşturulduğunu bulmak için çift yarık testinin bir varyasyonunu kullanmayı önerdi.
Başka bir bilgisayar bilimcisi daha da ileri giderek, bu simülasyondan nasıl kaçabileceğimizi önerdi:
Gerçek dünyaya girebilmemiz için yaratıcıların dikkatini çekmemiz gerekiyor!
Ya da simülasyonun içerisindeki hataları ve bugları kullanmak da bir çözüm olabilir.
Tabii bunların hepsi bir teoriden ibaret.
Medeniyetin bugünkü seviyesine bakarsak simülasyonun içerisinde olup olmadığımızı anlamak için daha çok ilerlememiz gerekiyor.
Yorum Yazın