Görüş Bildir

Bu haber taslak halindedir!

Haberler
Emma Clarke’ın Başarısı ve Trajedisi: Britanya'nın İlk Siyahi Kadın Futbolcusu

Emma Clarke’ın Başarısı ve Trajedisi: Britanya'nın İlk Siyahi Kadın Futbolcusu

Onedio Spor
16.08.2020 - 14:58

1876’da William ve Wilhelmina’nın çocuğu olarak Liverpool’da dünyaya gelen Emma Clarke hakkında ailenin 14 çocuğundan biri olması dışında kayda değer pek de bir şey yoktu. Yine de Clarke, Büyük Britanya futbolunda kalıcı bir iz bırakmayı başaracaktı. Muhtemelen hiç duymadığınız en dikkat çekici futbolculardan biriydi Clarke. Bu oyunu oynayan ilk siyahi kadın futbolcu olduğu gerçeği, 2017 gibi yakın bir tarihte ortaya çıkana dek tam olarak fark edilmemiş veya takdir görmemiş bir izdi onunkisi.

Tarihçi Stuart Gibb, bu bulguyu iki yıldan daha kısa bir süre önce ortaya çıkarmıştı ama bir süreliğine bu onur payesini alan kişi Clarke’ın kendisi değil, takım arkadaşı olmuştu.

South Wales gazetesindeki kayıtlarda ‘sağ kanatta oynayan, süratli siyahi bir kız’ olarak geçiyordu ama aynı zamanda Carrie Boustead adıyla kalede görev alan ‘Hollandalı siyahi bir kadın’dan da bahsediliyordu. Oyuncuların bulunduğu bir fotoğraf karesi, bir meslektaşları tarafından bulundu ve bu onurun Clarke’a ait olduğu ortaya çıkmış oldu.

Şu anki Manchester United kaptanı Alex Greenwood'un yüzyıl sonra doğacağı Liverpool'un Bootle bölgesinde büyüyen Clarke, herkes gibi bir çocukluk yaşadı. 19. yüzyılın sonları ile günümüz arasında çılgınca farklılıklar olsa da büyük ihtimalle futbol kariyerine Greenwood’la tamamen aynı şekilde başladı. Arkadaşlarıyla birlikte, kendi mahallesinde topa vurarak. 15 yaşındayken bir şekerci dükkanında çırak olarak işe başlamıştı ancak sadece beş yıl sonra St. James’ Park ve Portman Road gibi statlar dahil olmak üzere ülke çapında binlerce insanın önünde futbol oynuyor olacaktı.

Kadınların oynadığı kayda geçen ilk futbol maçı Clarke henüz beş yaşındayken oynanmıştı. Daha sonrasında Clarke, Mrs Graham’ın 11’i olarak hatırlanacak olan takımla sahaya çıkmıştı. 9 Mayıs 1881’de İrlandalıların evi Easter Road’da İngiltere ve İskoçya arasında oynanan milli maçtı bu. 11 gün sonra rövanş maçı beş bin kişinin önünde Glasgow’da oynanmaktaydı ancak yüzlerce erkek sahayı istila ettikten ve oyuncular at arabasıyla kaçmak zorunda kaldıktan sonra maç yarıda kesilmişti.

Birçok maçta bu tarz olaylar yaşanmaktaydı ve kadın futbolunu daha düzenli bir zeminde tanıtabilmek için yapılan girişimler mahvoluyordu. Basında çıkan haberler, kadınların futbol oynamasını “gülünç ve acayip” olarak nitelendiriyordu ve aldıkları tek tük övgüye rağmen yazılan eleştiri yazıları, içerdikleri olumsuz ifadelerden çok daha fazlasıydı. Bu yazılar, büyük ölçüde oyuncuların görünümüne ve oyun standardına yapılan aşağılamalardan oluşuyordu. Futbolun kadınlara göre olmadığının altını çizen yorumlar vardı.

O olaydan 14, Yeni Zelanda’nın kadınlara oy hakkı tanımasından sadece iki yıl sonra Nettie Honeyball, British Ladies Football Club’ı kurdu ve Lady Florence Dixie kulübün başkanı ve sponsoru görevlerine geldi. Gerçek adının Mary Hutson olduğuna inanılan, ancak birçok oyuncunun yaptığı gibi, taraftarlardan ve medyanın tacizinden kaçınmak için takma ad kullanan takım kaptanı Honeyball, Şubat 1895'te The Sketch’e verdiği röportajda motivasyonunu açıklıyordu. “British Ladies Football Club’ta gülünç hiçbir şey yok. Kadınların, erkeklerin hayal ettiği şekilde ‘süslü ve işe yaramaz’ yaratıklar olmadığını tüm dünyaya kanıtlama kararlılığıyla geçen yılın sonlarında bu birliği kurdum.”

“İtiraf etmeliyim ki cinsiyetlerin büyük ölçüde birbirinden ayrıldığı tüm meselelerde görüşlerim özgürlükten yana. Kadınların parlamentoda oturup, özellikle onları en çok ilgilendiren konularda söz sahibi olabilecekleri zamanı dört gözle bekliyorum.”

1894 yılının sonlarına doğru ilgilenmek isteyenler için ilanlar verilmişti. Kulüp resmi olarak 1 Ocak 1895'te 30 kadının ilanlara cevap vermesi ve eskiden Arsenal ile Tottenham’da forma giymiş Bill Julian'ın rehberliğinde kuruldu. Haftada iki kez antrenman yapmaya başlamışlardı. Kulübün iki yıllık ömründe bir aşamada sürece dahil olan oyuncuların üçü, Clarke ve kız kardeşleri June ile Mary’ydi.

The Oval’da antrenman yapmalarına izin verilmedi ancak kısa bir süre sonra Londra’da kendi evlerini buldular. Kulübün kuruluşundan yalnızca iki ay sonra, takım ilk maçını 23 Mart’ta Londra’daki Crouch End’de oynadı. Meraklı gözlerle bakan 11 bin seyircinin önünde oynanmıştı bu karşılaşma. Kadınların 1881'de kullanılmaya başlanan ve özel olarak tasarlanan o yüksek topuklu botlardansa herkesin kullandığı o futbol ayakkabılarını giymelerine izin verildi. Ve artık korse takmak zorunda değillerdi. Ancak giydikleri kıyafette şapka takmaları hâlâ bir zorunluluktu. O şapkalar öyle baş belası şeylerdi ki birisi topa doğru yönelirse oyun durmak zorunda kalıyordu çünkü söz konusu oyuncu, oyun devam etmeden önce şapkasını tekrar düzeltmek zorundaydı.

Maçlarda normal bir futbol topunun daha küçüğü kullanılıyordu ve maçların tam 90 dakika mı yoksa daha kısa bir süre mi olduğu hâlâ belirsiz. Clarke; Kuzey ve Güney olarak addedilen iki takım arasında oynanan karşılaşmada oynamıştı. İlginç bir şekilde, Bootle’da doğmasına rağmen Güney takımı için oynadığı görülüyordu.

Kuzey ekibi karşılaşmadan 7-1’lik skorla galip ayrılırken Clarke kaybeden tarafta yer almıştı. Tıpkı dört yıl önce olduğu gibi basında çıkan haberler yine hakaret doluydu ve oyuncular ikide bir soru yağmuruna tutuluyorlardı. Manchester Guardian’da çıkan bir haber şu şekildeydi: “Giydikleri kıyafetler büyük ilgi gördü... Golf pantolonlarının üzerine bir veya iki kısa etek giymişlerdi. Bu tuhaf yenilik zamanla yok olacak. Kadın futbolunun kitleleri etkileyecek düzeye erişeceğini sanmıyorum.”

Bu kulüpte Lady Dixie sponsorluğunda düzenlenen ve medyadan büyük ilgi gören bir tur sayesinde iki yıl içinde 100'den fazla maç oynanacaktı ancak nihayetinde bu kadar sürekli oynamanın bedeli ve gerekli olan fonun eksikliği 1897’den sonra bir daha oynayamamaları anlamına geliyordu. Tur, Brighton'daki yerel tıbbi hayır kurumları ve ülke çapındaki daha başka pek çok şey için para toplamak için bir yardım maçı organize etmişti.

Lady Dixie; İskoçyalı bir gezgin, savaş muhabiri ve kadın haklarına sıkı sıkıya inanan bir feministti ancak fon bulabilmek için ortaya koyduğu çabalara kulak asılmamıştı. Clarke, 1896’da İskoçya’da bahsi geçen Mrs Graham’ın takımının dahil olduğu tura katılmadan önce British Ladies’te bir sene geçirmişti. Britanyalı ilk kadın futbolcu olduğu düşünülen, İskoçya’da kadınlara oy hakkı verilmesi konusunda topluma öncülük eden Helen Graham Matthews, çocukken Clarke'tan sadece birkaç sokak uzakta yaşamıştı. Matthews, bu fikri ortaya atan kişiydi. Elbette Matthews’in de bir takma ad olduğu düşünülüyor.

Oynadıkları maçlar düzenli olarak binlerce kişiye cezbedici hâle geldi ve oyuncular yapmak zorunda kaldıkları harcamaları için haftada bir şilin tutarında bir ücret alıyorlardı. Clarke, 1897’de kadınlar ile erkeklerin karşı karşıya geldiği ve kadınların 3-1’lik galibiyetle sahadan ayrıldığı maçta forma giymişti. Bu etkileyici galibiyete rağmen medyanın takındığı tavır hâlâ alaycıydı.

Clarke, futbolculuk kariyerini 1903’e kadar sürdürdü ama yaşadığı hayat hakkındaki ayrıntılar ve kız kardeşleri hakkındaki detaylar hâlâ bilinmezliğini koruyor, ölüm tarihi bile. Bu bilgi eksikliği, Gibbs’in, Clarke'ın aşağı yukarı 1905 yılında, 30 yaşında, ulusal nüfus sayımında ortaya çıkmaması sebebiyle öldüğüne inanmasına yol açtı. Ancak, Clarke’ın kısa ama dikkate değer hayatı hakkındaki ince ayrıntılar asla ortaya çıkarılamayabilir.

Asıl mesele, kısa soluklu bir hikaye olmasına rağmen, mevcut bilgi eksikliği göz önüne alındığında, Clarke'ın hikayesinin asla unutulmamasını sağlamaktır. Ekim 2018’de Futbol Federasyonu, Women in Football’un kurucu ortakları Clarke ve Anna Kessel’i anma çağrısında bulundu ve çocukluklarını geçirdikleri evlere mavi birer tabela astırdı. Birleşik Krallık’ta kadın sporculara adanmış yalnızca iki heykel var. Women in Football organizasyonu, ayrıca Wembley’de veya St. George’s Park’ta Clarke’ın heykelinin yapılması için Futbol Federasyonu’yla temasa geçti.

Clarke’ın doğumundan yaklaşık 143 yıl sonra, kadın futbolu söz konusu olduğunda, hem etnik köken hem de cinsiyet açısından eşitlik için hâlâ süregelen bir mücadele var. Bu yüzden bugünlerde aşığı olduğumuz oyunu tıpkı bizim gibi seven ve bu yolda aşama kaydeden Emma Clarke gibi tarihte yer edinmiş öncü isimlerin geçmişteki yerlerini anlayabilmek her zamankinden daha önemli hâle geliyor.

Kaynak: https://www.eurosport.com.tr/futbol/e...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın