Evet, özellikle geçmişte bu tamamen böyleymiş. Yani güzelliği belirleyen şey çoğunlukla eski kültürlerin erkek egemen toplumları olmuş. Yazılan kitaplarda çoğunlukla kadınlara bir manada üstü kapalı bir dayatma var.
Ama günümüz modern toplumunda aynı şeyi söyleyemeyeceğiz.
Sadece şunu söyleyebiliriz; kadın güzelliği özellikle erkek egemen toplumlar için sadece görsel bir haz değil aynı zamanda büyük paraların döndüğü, büyük sermayelerin döndüğü de bir sektör.
Onun için günümüz toplumunda bu aslında belki erkekler tarafından üstü örtülü bir dayatma olarak değil ama kapital bir toplumun kadınlar üzerinden bir dayatması olarak şekillenmiş durumda diyebilirim.
-Senin güzellik anlayışın ne?
Benim güzellik anlayışım her zaman bir harmoni, bir denge, bir ahenktir. Bir örnek vermem gerekirse küçük kırışıklıkları olan bir kadını da çok güzel bulabilirim. Hafif kemikli eğri bir burnu olan bir kadını da gayet güzel bulabilirim. Güzellik yüzümüzde, bedenimizde oluşan ahenk hali. Bu ahenk haline varmak için her şey, her bir parça bütünden bağımsız olarak en iyi halinde olmayabilir.
Ama ahenkli ise ben onu güzel olarak kabul ediyorum. İş ve özel hayatımdaki güzellik anlayışı da bunun üzerinden evriliyor zaten.
-90'lı yıllar daha isyankar, dağınık bir güzellik anlayışı varken 2000'li yıllarda güzellikleri için onay bekleyen kadınlarla mı dolu? Filtreler bunun için mi var?
Yani aslında güzellik anlayışı kitabımda da belirttiğim üzere dönemsel, toplumsal belli faktörlerce değiştiriliyor ve evriliyor. Daha iyi bir yere gittiğini söylemek evrim kelimesini kullanırken her zaman doğru değil ama bir noktada farklılaştığını kabul etmemiz gerek.
90'lı yılların daha isyankar ve dağınık güzellik anlayışı belki bireylerin kişisel olarak kendilerini o toplum içerisinde var etmeleri sonucunda oluşurken 2000'li yıllara girildiğinde anladık ki sosyal medya gibi kullanım alanları sayesinde basitçe herkesin dünyanın her noktasıyla etkileşime girebileceği ve böylece büyük bir dalga yaratabileceği trendlere dönüştürdü.
Onun için onay beklemek özellikle sosyal medya kullanıcılarının bir beğeni kazanabilmek için giriştikleri maceralarla dolu olmaya başladı.
Bu da evet bu sorduğun sorunun da bir manada cevabı. Evet onay bekleyen kadınları maalesef sosyal medya beğenileriyle bir noktaya getirdik ve bu kitleyi büyüttük.
Filtreler bunun için mi var? Çoğunlukla bunun için var ama ben kitabımı özünde filtresiz bir dünyanın mümkün olabileceğini ve doğallık ve güzelliğin, onaysız güzelliğin her zaman bence uzun dönemde de bir değerinin olabileceğini anlatmak için yazdım.
-Güzellik algısı şimdilerde nesnel mi, öznel mi?
Aslında güzellik algısı belirli kalıplar içerisinde. Yani Fibonacci dizisinin verdiği altın oranı üzerinden bakıldığında nesnel. Ama aynı zamanda güzellik kişinin baktığı şeyde gördüğü ve hissettiği şeyse, bu sefer öznel. Yani güzellik aslında hem nesnel hem öznel.
Ne tamamen nesnel diyebileceğimiz bir durum ne de tamamen öznel diyebileceğimiz bir noktaya geliyor. Belli güzellik standartları var. Bunu herkese gösterdiğimizde herkes bu güzellik standartlarını kabul eder. Ama bazen de birilerinin güzel görmediğini, Mecnun'un Leyla'yı sevdiğinde ona büyük aşkını, başkalarının Leyla'yı gördüğünde aslında kadının çok sıradan, hiç güzel olmadığını görmesi ve bu konuda Mecnun'u eleştirmesi gibi, yani güzel, güzele bakan tarafından hissedilen bir duygu olarak öznel bir tabana bu sebeple taşır.
-Fibonacci'nin altın oranı mı, yoksa şimdilerin sosyal medyanın dayatma güzelliğinin algısı mı?
Güzellik aslında bir ahenk, bir uyum, birlikteliğin dengeli bir şekilde prezentasyonudur. Onun için evet Fibonacci'nin altın oranı bence benim bakış açımla daha önemli.
Ama şimdilerde sosyal medyanın biraz önce söylediğim gibi trendlerinin ahenksiz ama çarpıcı güzelliğinin dayatıldığı bir mekan, bir platform oldu.
Bu ne kadar doğru ne kadar yanlış tabii ki bu başka bir konu ve tartışma konusu ama en azından ben şunu söyleyebilirim, Fibonacci’nin altın oranı ve bunun sayesinde kazanılan beden ve yüz algısı her zaman bence daha zarif, ahenkli ve önemli olacak.
-İnsan neden gördüğü her şeyde estetik arar?
Aslında bu da ilginç bir konu. Bunu ben kitabımda biraz irdelemeye çalıştım. Çünkü estetik görmeye çalışmak ya da estetiğin bizde uyandırdığı his her zaman daha dengeli ve örtük anlamda iyi bir his.
Bunu şöyle örneklendirebilirim; mesela güzel bir kadına bakmak ya da güzel bir erkeğe bakmak beyninizde para kazandığınızda duyduğunuz mutluluk hissini uyandıran aynı bölgede aynı bölgede ifade ediliyor. Demek ki biz güzeli ve estetiği aslında hem zihnimizde daha uyumlu ve güzel olduğu için, aynı zamanda bizde mutluluk uyandırdığı için de bir anlamda aramaya çalışıyoruz.