Görüş Bildir
Haberler
Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar: Onuncu Köyleri Kurmak

etiket Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar: Onuncu Köyleri Kurmak

Kayhan Karlı
17.10.2024 - 22:47

Türk atasözü 'doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar' yüzyıllar boyunca dilimizde dolaşan, doğruluk ve dürüstlük peşinde olanların karşılaştıkları zorlukları ifade eden bir deyiştir. Dürüst bir insanın, çevresindekiler tarafından dışlanmasına atıf yapan bu söz, doğruluğun ve hakkaniyetin her zaman kabul görmediğine dair derin bir gerçekliği dile getirir. Peki, gerçekten doğru söyleyen herkes kovulmalı mı? Yoksa onuncu bir köy kurarak, doğruyu söyleyenlerin erdemini yücelten yeni bir toplum inşa etmenin zamanı mı geldi?

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

İnsanlık tarihi boyunca, doğruyu dile getiren kişiler çoğu zaman muhalefetle karşılaşmış, yalnız kalmış ya da susturulmaya çalışılmıştır.

İnsanlık tarihi boyunca, doğruyu dile getiren kişiler çoğu zaman muhalefetle karşılaşmış, yalnız kalmış ya da susturulmaya çalışılmıştır.

Sokrates’in 'Sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez' sözleri bu durumun en eski örneklerinden biridir. Sokrates, halkını düşündüğü için gerçeği söylemekten çekinmediği için yargılanmış ve sonunda ölüme mahkûm edilmiştir. O, dokuz köyden kovulmayı göze almış ama doğruyu söylemekten geri durmamıştır.

Doğruluğun erdemi, sadece bireysel düzeyde kalmayıp, toplumsal huzur ve adaletin de temeli olarak görülmelidir. Eflatun’un Devlet adlı eserinde 'Bir toplumda doğruluk yoksa, o toplumun geleceği de yoktur' sözü, bu gerçeği destekler niteliktedir. Doğruluğun yok sayıldığı ya da cezalandırıldığı bir toplumda, adaletin ve güvenin de sağlanması mümkün değildir. Toplumsal yapının sağlam kalabilmesi için, doğruyu söyleyenlere kulak vermek ve onları kovmak yerine onurlandırmak gerekir.

Ancak her ne kadar doğruluk bir erdem olarak kabul edilse de doğru söylemenin bedelini ödemek her zaman kolay olmamıştır. Günümüz dünyasında bile, iş yerlerinde, sosyal çevrelerde ya da politik arenalarda, doğruyu söyleyenler çoğu zaman dışlanmakta ya da susturulmaya çalışılmaktadır. Cesur bir bireyin, gerçeği söyleme kararlılığı karşısında karşılaştığı bu zorluklar, insan doğasının ve toplumların çelişkili yapısını gözler önüne serer. 'Gerçekler, bir zaman sonra acıtmayı bırakır. Ancak yalanlar, daima yara açar' der Tolstoy. Bu yüzden de toplumlar yalanlar üzerine değil, gerçekler üzerine inşa edilmelidir.

İşte bu noktada, onuncu köyleri kurmanın vakti geldi.

İşte bu noktada, onuncu köyleri kurmanın vakti geldi.

Onuncu köy, doğru söyleyenlerin kovulmadığı, aksine değer gördüğü, dürüstlüğün ve açıklığın erdem kabul edildiği bir dünya simgesi olabilir. Bu köyde, gerçekler saklanmaz, tartışılır; insanlar, korkusuzca düşüncelerini dile getirir ve hatalar öğrenme fırsatları olarak kabul edilir. Shakespeare’in 'Kendi içindeki doğruya sadık ol, böylece başkalarına da sadık kalırsın' sözleri bu köyün temel ilkelerinden biri olabilir. İçsel bir dürüstlüğe sahip olmak, dışarıya karşı da dürüst ve doğru olmanın ilk adımıdır.

Sonuç olarak, doğru söyleyenleri dokuz köyden kovmak yerine, onlara yeni köyler inşa etmenin gerekliliğini anlamamız gerekiyor. Doğruluk, sadece bireyin değil, toplumların da en önemli dayanağıdır. Erdemli bir yaşam sürmek ve sağlıklı bir toplum yaratmak istiyorsak, doğru söyleyenleri kovmak yerine onları yüceltmeli, doğruluğun simgesi olan onuncu köyleri kurmalıyız. Bu yeni köylerde, doğruların susturulmadığı, aksine desteklendiği bir yaşam alanı bulmak, insanlığın geleceği için en büyük adım olacaktır.

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam