Görüş Bildir
Haberler
Daha Önce Fark Edemediğiniz İçin Pişmanlık Duymanız Muhtemel 8 Davranış Hatası

Daha Önce Fark Edemediğiniz İçin Pişmanlık Duymanız Muhtemel 8 Davranış Hatası

Oğuzhan
22.08.2022 - 08:44

Sadece beden değil; aynı zamanda ruh sağlımıza da özen göstermemiz gereken şu günlerde farkında olmadan kendinize zarar veriyor olabileceğiniz birbirinden farklı 8 kötücül davranış biçimini sizler için derledik. Bakalım siz de bu yazımızda kendinizden bir şeyler bulabilecek misiniz? Haydi içeriğimize... 👇

İçeriğin Devamı Aşağıda

Hepimiz mutlu ve sağlıklı bir hayat yaşayabilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, öyle değil mi?

Sağlıklı besleniyor, bolca su tüketiyor ve bazılarımız spora giderek kendilerini olabildiğince aktif tutmaya özen gösteriyor. Edindiğimiz bu yararlı alışkanlıkların tabi ki beden sağlığımız için yadsınamayacak faydaları var ancak söz konusu ruh sağlığımız olduğunda da kendimize bu kadar özen gösteriyor muyuz?

Farkında olmadan ruh ve beden sağlımızı olumsuz yönde etkileyen davranışların çoğunu genellikle farkında olmadan yapıyoruz.

Farkında olmadan ruh ve beden sağlımızı olumsuz yönde etkileyen davranışların çoğunu genellikle farkında olmadan yapıyoruz.

Bu zararlı zihinsel alışkanlıkların yan etkilerinden, davranışlarımızda yapacağımız gerekli dokunuşlarla kurtulmamız da bir o kadar mümkün. O halde gelin birlikte nelere dikkat edeceğimize bir bakalım... 👇

1. İç sesinizdeki olumsuzluğa yenik düşmeyin.

Hem kendinize hem de içinde yaşadığınız dünyaya olumsuz bir pencereden bakmak hem vücut hem de ruh sağlınızı oldukça olumsuz bir yönde etkiler.

Öyle ki; yapılan bir incelemeye göre beyinde oluşan hareketleri gözlemleyen fMRI cihazının önüne yerleştirilen insanlara 1 saniyeden az bir süre için 'hayır' kelimesi gösterilmiş ve beyinlerinde oluşan haraketler gözlemlenmiş.

Öyle ki; yapılan bir incelemeye göre beyinde oluşan hareketleri gözlemleyen fMRI cihazının önüne yerleştirilen insanlara 1 saniyeden az bir süre için 'hayır' kelimesi gösterilmiş ve beyinlerinde oluşan haraketler gözlemlenmiş.

1 saniyeden bile az görüntülenen bu olumsuz ifadenin beyinde yarattığı etki ne olmuş biliyor musunuz? Araştırmacılar, stres üreten düzinelerce hormonun ve sinir taşıyıcısının aniden harekete geçtiğini görmüşler.

Durum böyleyken her gün dakikalarca, hatta saatlerce olumsuz düşünceler üzerinde kafa yorduğunuzu bir hayal edin.

Durum böyleyken her gün dakikalarca, hatta saatlerce olumsuz düşünceler üzerinde kafa yorduğunuzu bir hayal edin.

Daha farkına varamadan aylarca, belki de yıllarca böyle yaşayanlarımız da vardır. Kendinize verdiğimiz zararın boyutlarını algılayabiliyor musunuz? Anlayacağınız, bize oldukça zararı olan bu olumsuz ifadeleri hayatlarımızdan çıkarmalı ve hayata daha olumlu bir pencereden bakabilmeyi öğrenmeliyiz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

2. Dedikodudan uzak durmalısınız.

2. Dedikodudan uzak durmalısınız.

Bu hayatta üzerine konuşulacak ve de tartışılacak o kadar çok şey varken insanlar neden başkalarının hayatları üzerinde tartışmayı, konuşmayı sever; bilemiyoruz. Belki de bunun her zaman olumsuz bir davranış olmadığını düşünüyor ve de başka biri hakkında dedikodu yaptıktan sonra üzerinize çektiğiniz o negatif düşüncenin bir anda yok olup gittiğini düşünüyorsunuz.

Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!

Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!

Uyuşturucu, sigara ve alkol gibi; zararlı düşünceler de, tıpkı beynin 'hayır' kelimesine verdiği tepkide olduğu gibi, vücuttaki negatif kimyasal reaksiyonları tetikler. Ayrıca insanlar hakkında söylediğiniz her şeyin, diğer insanların sizi nasıl gördüğünü etkilediğini de unutmamalısınız. Psikolojide de bir yeri olan ve adına Spontane Kişilik Özelliği Çıkarımı denen bu olguyu araştırmak isteyebilirsiniz...

3. Değişimden korkmamalısınız.

3. Değişimden korkmamalısınız.

Bilinmeyenden korkmak içimize işlemiş bir davranıştır ancak ölene kadar aynı insan olarak kalacağınızı bilmek de kulağa en az bir o kadar ürkütücü geliyor, sizce de öyle değil mi?

Daha mutlu bir hayat yaşamak istiyor ve iyi hissedebilmek adına kendimize fırsatlar yaratmak istiyorsak korkularımızın esiri olmamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Daha mutlu bir hayat yaşamak istiyor ve iyi hissedebilmek adına kendimize fırsatlar yaratmak istiyorsak korkularımızın esiri olmamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Ünlü psikolog ve yazar Susan Susan Jeffers bu konuda şunları söylüyor;

'Hayatta yeni bir şey denemeden önce herkes korku hissediyorsa ve bu kadar çok kişi korkuya rağmen bunu yapıyorsa, o zaman korkunun bir sorun olmadığı sonucuna varmalıyız.'

Sonuç olarak korkuyu hissetmeniz gerekiyorsa hissedin ama yine de yapmanız gerekeni yapın! Yeter ki değişime açık olun.

4. Değer verdiğiniz insanları ekmemelisiniz.

4. Değer verdiğiniz insanları ekmemelisiniz.

Kaba ve düşüncesizce bir davranış olsa da bunu nedense sık sık yaparız ve ne yazık ki günbegün gelişen teknolojimiz de bazen bu duruma tuz biber olabiliyor. Hak verirsiniz ki insanları ekmek bazen yazdığımız bir mesaja, bir parmak hareketimize bakıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Hayatımızı çok da olumsuz bir yönde etkilediğini düşünmediğimiz bu davranış her tekrarda bize, kurduğumuz arkadaşlıklara zararlar veriyor ancak farkına varamıyoruz.

Hayatımızı çok da olumsuz bir yönde etkilediğini düşünmediğimiz bu davranış her tekrarda bize, kurduğumuz arkadaşlıklara zararlar veriyor ancak farkına varamıyoruz.

Bu nedenle bilerek ve isteyerek tutmayacağımız sözler vermemeliyiz. Bu davranışı sürdürmeniz ise diğer insanların zamanına ve çabalarına saygı duymadığınızı gösterir ki bu da arkadaş ilişkilerinizi sekteye uğratabilir. Lütfen o kişi olmayın...

5. Herkesi memnun edemezsiniz.

5. Herkesi memnun edemezsiniz.

Başkalarının mutluluğu için kendinizden ne kadar verebilirsiniz ki? Tabi ki 'Sevdiklerinize değer vermeyin, elinizden geleni yapmayın.' demiyoruz ancak bunun bazen ne kadar yorucu olduğunu unutmamalısınız.

Kendinizi sürekli olarak başkaları için aşırı yorduğunuz, geriye sizden hiçbir şey bırakmayan bu davranış biçiminden olabildiğince uzak durmalısınız.

Kendinizi sürekli olarak başkaları için aşırı yorduğunuz, geriye sizden hiçbir şey bırakmayan bu davranış biçiminden olabildiğince uzak durmalısınız.

Herkesin sınırları vardır ve gerçekten hayır demek istediğiniz halde evet demeniz, eninde sonunda size zarar verecektir. Unutmayın; karşınızdaki insana hayır demek onu üzecek dahi olsa sizi bir yerde özgür kılacaktır.

6. Geç kalmayı bir alışkanlık haline getirmemelisiniz.

Eminiz siz de buluşmak için zamanınızı ayırdığınız birinin geç kaldığı durumları oldukça sinir bozucu ve kendinizi değersiz hissettiren bir davranış olarak görüyorsunuz. Empati yapalım; bu durum karşı taraf için de böyle.

Sürekli geç kalmanız, zamanınızın sizi bekleyen insanların zamanından daha değerli olduğunu düşündüğünüz izlenimini yaratabilir.

Sürekli geç kalmanız, zamanınızın sizi bekleyen insanların zamanından daha  değerli olduğunu düşündüğünüz izlenimini yaratabilir.

Ayrıca bu, insanlara organizasyonel yeteneğinizin ve zekanızın buluşmalara zamanında gelemeyecek kadar düşük olduğunu imajını da yaratabilir ki bunu gerçekten istemeyiz. Nereden bakarsanız bakın sizin zararınıza sonuçlanabilecek bu tarz durumların önüne geçmek için biraz daha dikkatli ve dakik olmanızda fayda görüyoruz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

7. Girdiğiniz sohbetleri tekelinize almamalısınız.

7. Girdiğiniz sohbetleri tekelinize almamalısınız.

Birini hayal etmenizi istiyoruz; başınıza gelmiş can sıkıcı bir olayı karşınızdaki o hayali insanla paylaşmak istiyorsunuz ancak cümlenize başladığınız anda o birdenbire; 'Aa evet benim de başıma gelmişti hatta bir seferinde...' diye bir giriş yaparak dakikalarca susmak bilmiyor. Şahsen biz bir muhatap olmayı keserdik.

İşte sohbeti tekelinize almamalısınızdan kastımız da tam olarak bu.

İşte sohbeti tekelinize almamalısınızdan kastımız da tam olarak bu.

Sohbetin akışına kaptırarak bir anda her şeyi kendinize çevirmeniz düşündüğünüzden çok daha kolay ve zarar vericidir. Kendilerinden başka bir şey hakkında konuşmayan insanlar, her ne kadar göz önünde olmasa da, narsistlerin ortak bir özelliğini sergilerler. Tabi ki bu insanların hepsi narsisttir demiyoruz ancak bunun normal bir davranış olarak kabul edilemeyeceği noktasında hemfikir olmalıyız.

Sohbetleri tekelinize alıp almadığınızı anlamak ise oldukça basittir.

Bir arkadaşınızla yaptığınız sohbetten sonra kendinize karşınızdaki insan hakkında ne öğrendiğinizi bir sorun. Eğer buna cevap veremiyorsanız muhtemelen sohbetteki baskın taraf siz olmuşsunuzdur.

8. Başkalarının mutsuzluğundan ya da başına gelen kötü olaylardan mutluluk hissetmemelisiniz.

Böyle bir insan olmadığınızı iddia edebilirsiniz ancak bu herkeste biraz vardır. Bu, o kadar yaygın bir davranış biçimi ki; literatürde bir karşılığı bile var. Adına Schadenfreude deniyor.

Burada da detaylıca bahsetmiştik 👇

Bilime göre bu davranışın sebebi; düşük öz güvenden muzdarip olduğumuz anlarda ya da tehdit hissettiğimiz durumlarda daha iyi hissetmek isteme çabası.

Eğer bu tür durumlarda mutlu olduğunuzu hissediyorsanız kendinize şu soruları bir sorun; bu beni neden mutlu ediyor? İnsanların başarısız olmalarını neden istiyorum?

Kötü hissediyor olsanız bile başkalarının iyi zamanlarında mutluluklarına dahil olabilmek ve kötü zamanlarında yanlarında olmak için çaba göstermelisiniz. Size ne kadar iyi geldiğini gördüğünüzde buna değdiğini anlayacaksınız.

Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler? Yorumlarda bizimle paylaşmayı unutmayın... 👇

Bu içeriklerimiz de ilginizi çekebilir;

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
10
7
6
1
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın