Biraz daha meraklandırayım sizi; hikâyeye girmeden önce en başa dönelim. Her şeyden evvel geçmişi ve verilen uğraşları ile takdiri hak ediyor “Sıcak Kafa”. Dizi başarısını ispat etmiş bir kitaptan uyarlama. Yazarı bilgisayar mühendisliği üzerine sinema-televizyon okumuş, Ot dergisinde de yazıları yayınlanmış Afşin Kum. Kum’un ilk romanı olan Sıcak Kafa, 2017 yılında sinema tarihçisi Türk yazar Giovanni Scognamillo onuruna verilen Gio Ödülleri’nde En İyi Roman Ödülü’nü kazanmış. Ayrıca ilginç olan yazarın eseri pandemiden çok önce kaleme almış olması! Şahsen böyle bir kafa ile tanışıp, röportaj yapmaya da çok sıcağım bu arada 😊 Dizinin çekimleri ise tesadüfen pandemi başlangıcına denk gelmiş. Süreç boyunca sette 8.000’den fazla Covid testi yapılmış, ekipten 75 kişi Covid olmuş (kaynak: T24).
Kitabı senaryolaştıran takımın başında aynı zamanda dizinin yaratıcısı ve yönetmeni olan Mert Baykal var. Müjgan Ferhan Şensoy, Zafer Külünk, Gökhan Şeker senaryoda imzası olan diğer isimler. Sadece 3 bölümde ustalardan birinin; Umur Turagay’ın da emeği var.
Dizideki İstanbul, bugünü mü yoksa yıllar sonrasını mı yaşıyor belli değil, diğer distopik eserlerden farklı olarak geleceğe gitmiyoruz, belirsizlikteyiz. Özel efektler biz buradayız diye bağırmıyor, renkler, dokular hepsi yerli yerinde; canlılığını yitirmiş, umutsuz ve soğuk bir şehirde olması gerektiği gibi. Gri beton bloklar, gecekondu bölgelerinin kaosu, sisli puslu hava, kirli sokaklar ve bol yazılı duvarlar, ucuza kapatılmış eski havalı arabalar, teknolojiden uzak siberpunk hissiyatlı fonlar, analog telefonlar, kasetler ve çeşit çeşit kulaklıklar (salgından korunmak için önlem, bugün maskeleri yani)…
Konsept tasarımından kostümlere, dekordan grafiklere, VFX sistemlere, ışıktan, ses düzeninden sinematografisine, oyunculuk ve diyaloglara, hatta abuklamaların gerçekçi olması için çoğu oyuncunun 2,5 ay süreyle bir tiyatro topluluğu ile abuklama çalışmış (kaynak Altyazı) olmasına kadar tüm detayların incelikle düşünüldüğü, neredeyse kusursuz diyebileceğim bu işin ardında yaklaşık 200 kişilik bir ekip var.
Osman Sonant (Murat Siyavuş), Şevket Çoruh (Anton), Hazal Subaşı (Şule), çok sevdiğim Tilbe Saran (Murat’ın annesi), Kubilay Tunçer, Özgür Emre Yıldırım, Gonca Vuslateri dizide en az kendileri kadar parlayan diğer yıldızlarla beraber rol alan isimler. Dizinin son bölümlerdeki sessiz onur konuğu ise, deli iddiasındaki bir kimliği en iyi canlandırabilecek aktörlerden biri; Haluk Bilginer.
Şimdi, bu bilgileri okuduktan sonra diziyi okumaya, onu anlamaya isteğiniz bir tık daha artmış olabilir.
Yorum Yazın
konu güzel,teknolojı ozurluyüz.
Kafamızın gün geçtikçe sıcakladığı doğrudur. Alev alması da bir bölüm sonra!