Görüş Bildir
Haberler
Beşinci Kat! Ne Yazık ki Bir Gerilim Filmi Değil, Türkiye Gerçekleri

etiket Beşinci Kat! Ne Yazık ki Bir Gerilim Filmi Değil, Türkiye Gerçekleri

Özlem Gökbel
22.04.2024 - 20:18 Son Güncelleme: 23.04.2024 - 10:23

IMDB puanı oldukça yüksek, her anı gerilim, huzursuzluk ve çirkinlik dolu bir korku filmi izler gibiyiz.

Yok, gibi değil, baya canlı canlı izliyoruz. Seyirciyiz yani. Öyle kuzeyimizdeki savaş görüntülerinden, yakın doğumuzdaki bir tür soykırım kabul edilen sahnelerden, ya da uzak batımızdaki polislerin sonu pek de iyi bitmeyen baskınlarından falan bahsetmiyorum. Gözümüzün önünde, yanı başımızda patır patır gerçekleşen cinayetlerden, intiharlardan bahsediyorum. İyi seyirciyiz biz, filmlerden ekranlardan alıştı(rıldı)klarımızı kanımız donmadan, isyan etmeden içselleştirip, yolumuza-günümüze devam ediyoruz!

İçeriğin Devamı Aşağıda

16 ve 21 Nisan tarihlerinde, sadece beş gün arayla, iki farklı kişi İstanbul’un göbeğindeki bir alışveriş merkezinin 5’inci katından kendilerini zemine bırakarak hayatlarına son verdiler!

16 ve 21 Nisan tarihlerinde, sadece beş gün arayla, iki farklı kişi İstanbul’un göbeğindeki bir alışveriş merkezinin 5’inci katından kendilerini zemine bırakarak hayatlarına son verdiler!

O sırada; muhtemelen ücreti yüzünden alamayacağı o şık kırmızı elbiseyi deneyenler, yüzüne renk gelsin diye tester allığı sürenler, limiti dolmuş kredi kartlarından tahsilat yapmaya çalışan asık suratlı kasiyerler, çocukların yerlere attığı şeker ambalajlarını süpüren görevli amcalar, nevresim takımlarındaki kampanyaya yetişmeye çalışan teyzeler, kız arkadaşına beyaz çikolatalı mocha ısmarlamak için heyecanla bekleyen delikanlılar, hepsi artık hayatta olmayan bu iki kişiyi izlediler. Bazıları izlerken boşa gitmesin diye düşünüp, aylarca para biriktirerek aldığı son model telefonuyla kayıt da yaptı.

Alışveriş merkezinin sıradan binlerce gününden ikisi, o iki kişi ile sıradanlıktan çıktı; olay kısa iki haber olarak basında yer buldu. Merkezin beşinci katından tüm alana yayılan ürpertici soğuk hava kısa sürede ağırlaşıp, zemin kata çöktü.

Gerçi haberler ve sosyal medyada bangır bangır adı geçse de ben merkezin ismini yazmayacağım, çünkü PR departmanlarından sürekli aynı maili alıyorum ve taleplerine saygı gösteriyorum. Şöyle diyor kurum:

Gerçi haberler ve sosyal medyada bangır bangır adı geçse de ben merkezin ismini yazmayacağım, çünkü PR departmanlarından sürekli aynı maili alıyorum ve taleplerine saygı gösteriyorum. Şöyle diyor kurum:

Dünya genelinde bazı sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan araştırmalarda, intihar girişimlerinin bir halk sağlığı sorunu olduğu ifade edilmektedir. Başta bu yaşanan talihsiz olayın ve buna benzer olayların __medyada olayın gerçekleştiği yerin ismi ile birlikte anılması, bu ve benzeri yerler intihara meyilli vatandaşlar için çekici hale gelmekte ve intihar vakaları artabilmektedir. Bu nedenle, bu tür olayların örnek teşkil etmemesi için siz değerli basın mensuplarından yapacağınız haberlerde spesifik konum ve isim paylaşmamanızı rica ederiz. 

Bu paragraf içinde “…intihar girişimlerinin bir halk sağlığı sorunu olduğu ifade edilmektedir” ibaresi dikkatimi çekiyor. Ve evet, ben de katlıyorum. Halkımızın sağlığı iyi değil; hem fiziksel olarak hastayız (hastaneler tıklım tıkış, yoğun bakımlarda yatak bulunamıyor!) hem de mental olarak hiç iyi değiliz. Sosyolojinin dehası Émile Durkheim’ın da bundan bir asır kadar önce savunduğu gibi; intiharın nedenlerinin bireyden çok toplumda aranması gerektiği bugün de aşikâr. Fransız sosyoloğun tanımladığı intihar türlerinden biri olan 'anomik intihar' toplumsal krizlerin çoğu şeyi muğlaklaştırdığı durumlarda sık rastlanan türlerden. (TDK, anomi kelimesini, toplumda oluşan düzensizlik ve kuralsızlık olarak açıklıyor. Ben buna çaresizliği de ilave etmek istiyorum, izninizle.)

Metinde, örnek teşkil etmemesi için spesifik konum paylaşılmasının riskinden de bahsediyor bu merkez. Buna da katılıyorum. Daha önce de Boğaziçi Köprüsü, Galata Kulesi, Marmaray örneklerini hatırlarsak, intihar fikrine kapılmış kişilerin lokasyon seçimlerinde başkalarından etkilendiklerini söylemek mümkün.

Ama katılmadığım bir şey var...

Ama katılmadığım bir şey var...

Aynı kurum 16 Nisan vukuatının akabinde gönderdiği ilk bildiride şunu da diyor:

Bu ve benzeri olayların daha fazla yaşanmaması için gerekli tedbirleri almak üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz.”

Ne tür bir tedbir aldıklarını merak ediyorum. 5 gün arayla, 5.katın neredeyse aynı noktasından, önce bir erkek sonra bir kadın... Güm, güm… Alana caydırıcı neler eklendi? Merkezde dolaşan asayiş sağlayıcıların sayısı artırıldı mı? Bahsi geçen noktalara özel ağlar, şeritler veya birtakım fiziksel engeller kondu mu? Hastanelerin normal ziyaretçilerin pek yönelmediği, genelde acil durumlar için kullanılan kat aralarındaki merdivenlerinden inip, çıktınız mı hiç?

Hastanede çok vakit geçirmek durumunda kalanlar, bu kalabalıktan soyutlanmış merdivenlerdeki tepeden aşağıya gerilmiş ağları bileceklerdir. Merdiven boşluğundan kendisini bırakmak isteyen biri, bu eylemi orada mümkün değil yapamaz. İnsanın isterse, üzerine yeterince düşünürse bulamayacağı çözüm yoktur. Bu merkez ne tür bir çözüm üretti, hadi üretecekti 5 günde yetiştiremedi, yarın ne yapacak, gerçekten çok merak ediyorum. Diğer merkezler bu olaydan feyz alacak mı, onu da merak ediyorum.

TUİK 2022 yılı verilerine göre intihar sayısının en çok olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa gibi illerde özellikle, kamusal mekânlarda yüksek olmayan yatay yapılara ağırlık verilmesi, özel güvenlik önlemleri, sivil gözetmenler gibi kararlar gündeme gelir mi mesela?

Yine TUİK 2022 verilerine göre, Türkiye’de ölümle sonuçlanan intihar sayısı 4.146 kişi olurken, intihar edenlerin 3.111’ini erkekler, 1.035’ini ise kadınlar oluşturmuş. En çok intihar eden yaş grubu ise 25-29 arasındaki bireyler. Eğitim durumuna göre bakıldığında ise %29,9 ile lise mezunları başta geliyor. Ama 2016’dan bu yana intihar eden üniversite mezunlarında da ciddi bir yükseliş var.

Konu üzerine yazılır da yazılır. Ezcümle; ,intihar ciddi, kemikleşmiş ama bir o kadar da önlenebilir bir toplumsal mesele. Asıl soru; bizler izlemeye, seyirci olarak kalmaya devam mı edeceğiz? Yoksa elbirliği ile nasıl iyileşiriz, ona mı kafa yoracağız?      

***

Not 1: 19 Ağustos 2022’de yine burada, beni etkileyen başka bir hayata son veriş hikâyesinden yola çıkarak, istatistiklere ve hipotezlere de yer vererek intihar temasına yönelik kapsamlı bir yazı yazmıştım. Okumak isterseniz bu link üzerinden erişebilirsiniz.

Not 2: Görselleri Dall-e ve Designer desteği ile amatör ruhla hazırladım. Artık olduğu kadar :)

Instagram

Web

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
14
6
2
1
1
0
0