Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Akaryakıtta Dev Özel Tüketim Vergisi Zammını Bakanlık Nasıl Savunuyor? Gerçekte Durum Ne?
Bildiğimiz gibi 16 Temmuz 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile özel tüketim vergisi tutarları benzin ve motorinde 5 TL, LPG’de ise 4 TL artırılmış bulunuyor. Dövize bağlı olarak sürekli artan akaryakıt fiyatlarına ek olarak ÖTV kaynaklı yaşanan artışlar toplumun geniş kesimlerince tepki toplamaya devam ediyor. Gelen tepkiler üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı bir basın açıklaması ile yapılan artışı savunsa da, üzerinde tartışılması gereken pek çok unsur bulunuyor. Bu yazıda Bakanlık tarafından ortaya atılan iddiaların doğruluğu tartışılarak, topluma yansıtılmayan bazı saklı gerçekler paylaşılıyor.
Nedir bu ÖTV?
Bakanlık neyi savunuyor?
Bakanlık ÖTV artışının iki sebeple gerçekleştiğini belirtiyor. İlk olarak depremin bütçeye yarattığı ek maliyetlerin azaltılması, ikinci olarak ise ithal olan bu ürünlerin tüketiminin azaltılması ile cari açığın dolaylı yoldan kontrol altına alınması amaçlanıyor.
İlave gelir yaratılması makul bir gerekçe olsa da, ÖTV’nin bunun için doğru bir araç olmadığı açık bir şekilde biliniyor. Çünkü ilave kaynak ihtiyacının ÖTV gibi dolaylı vergilerin artırılması ile çözülmesi, bu vergilerin adaletsiz yapıları nedeniyle vergi sistemini daha da adaletsiz bir hale getiriyor. Öte yandan yapılan çalışmalar petrol ürünlerinin ikameleri olmadığından esnekliklerinin düşük olduğunu, yani fiyat artışına bağlı olarak tüketimlerinin azalmayacağını ortaya koyuyor. Bu nedenle bu artışın Bakanlık’ın arzu ettiği şekilde cari açığın kontrol altına alınmasına destek olması da mümkün görünmüyor.
Tüm bu gerçeklerden dolayı olacak ki, Bakanlık ÖTV artışını farklı gerekçelerle de savunmaya devam ediyor. Bu iddiaların ilki; uluslararası petrol fiyatları ve döviz kurundaki artışlara rağmen 2016 yılından bugüne “neredeyse” hiç vergi artışı yapılmamış olması. Oysa ÖTV artışları incelendiğinde durumun bu şekilde olmadığı ortaya çıkıyor. Örneğin 95 oktan kurşunsuz benzin için litre başına ÖTV tutarlarına bakıldığında, 2016’da 2,3765 TL tutarında olan ÖTV’nin 2022 yılında 2,5265 TL’ye yükseldiği anlaşılıyor. Motorinde ise 2016’da litre başına 1,7945 TL olan ÖTV, 2022 yılında 2,0559 TL’ye yükselmiş görünüyor.
Her ne kadar Bakanlık’ın vurguladığı gibi, bu artışlar enflasyon artışlarının altında olsa da, yeni ÖTV tutarları ile taşıma maliyetlerinin artmasına bağlı olarak hemen her ürünün fiyatında artış yaşanacağı gerçeği göz ardı edilmiş gibi görünüyor.
Bakanlık ÖTV artışını savunurken, akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV’nin; 2016 yılında vergi gelirleri içinde %26,23 olan payının, 2022 yılında %17,84’e düşmesini gerekçe gösteriyor. Oysa adaletli bir vergi sistemi için bırakın tek bir dolaylı verginin tek bir kalemindeki azalmayı, tüm dolaylı vergi gelirlerinin toplam vergi gelirleri içindeki payının azaltılmasına çalışılması gerekiyor. Bu açıdan Bakanlık bilinçli bir azalma için çalışmak bir yana, koşullara bağlı olarak yaşanan bu düşüşü telafi edilmesi gereken bir sonuçmuş gibi öne sürüyor.
Akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV için GSYH içindeki payına göre de bir savunma geliştiren Bakanlık, bu vergi gelirlerinin 2016 yılında GSYH içindeki payı %4,58 iken, bu payın 2022 yılında %2,80’e düştüğünü öne sürüyor. Oysa AB ülkelerine bakıldığında, bırakın yalnızca akaryakıt ürünlerinden elde edilen ÖTV’yi, tüm ürünlerden alınan toplam ÖTV’nin GSYH içindeki payının 2016’dan beri ortalama 0,4 seviyesinde olduğu görülüyor.
Açıklamasında benzin ve motorinin dolar cinsinden litre fiyatlarına yer vererek bir karşılaştırma yapan Bakanlık, Türkiye’nin hem benzin hem motorinde Avrupa’nın en ucuz 4. ülkesi olduğunu belirtiyor.
Gerçekten de Türkiye AB üyesi ülkeler içinde en ucuz benzin ve motorini kullanan ülke olarak görülüyor. Ancak konuya doğrudan fiyat üzerinden yaklaşmak doğru bir karşılaştırma imkânı sağlamıyor. Bu ülkelerden asgari ücret uygulaması bulunanlarda vatandaşlarının bir aylık asgari ücret ile kaç litre akaryakıt satın alabildikleri incelendiğinde, özellikle son artıştan sonra Türkiye açısından durumun vahameti daha net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Yorum Yazın