2024 Yerel Seçimleri: Değişen Tercihler ve Siyasi Dinamikler
Türkiye’nin yerel seçim süreci, sadece yerel yönetimlerin belirlenmesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda ülkenin siyasi atmosferinin de şekillenmesine katkıda bulunuyor. Her seçim dönemi, seçmenlerin tercihlerinin yanı sıra siyasi partilerin performansını ve toplumsal dinamikleri de gözler önüne seriyor. 2024 yerel seçimleri de bu bakımdan önemli bir dönemeç oldu ve Türkiye’nin siyasi ve toplumsal dinamiklerinin bir kez daha şimdiden sorgulanmasını sağladı. Bu yazımda, 2024 yerel seçimlerinde değişen seçmen tercihlerini ve nedenleri üzerine biraz akıl yürüteceğim. Ekonomiyle başlayalım.
Ekonomi tıkırında!
Beka söylemi
AK Parti’nin AKP-MHP ittifakı içinde milliyetçi ve muhafazakâr seçmenleri pekiştirme stratejisi bu sefer geri tepti. Beka söylemiyle bir araya getirilen milliyetçi-muhafazakâr seçmenler, ekonomik sıkıntılar nedeniyle Cumhur İttifakı dışındaki sağ partilere tepki oyu vererek kısmen parçalandı. Diğer yandan, kendi adaylarını gösterdikleri halde CHP ile işbirliği içinde oldukları iddia edilen DEM ve İYİ Parti seçmenleri, CHP’nin doğru adres olduğunu düşünmeye başlamış olabilirler. Türkiye genelinde seçim sonuçlarına baktığımızda, DEM ve İYİ Parti seçmenlerinin özellikle büyükşehirlerde CHP adaylarına yönelmiş oldukları açık bir şekilde görülüyor.
Bu durumun ortaya çıkışında, CHP’nin onları çekmek için söyledikleri kadar ve belki de daha büyük oranda Cumhur İttifakı’nın onları CHP’ye iten söylemi etkili olmuş olabilir. Cumhur İttifakının milliyetçi muhafazakâr seçmenleri birleştirerek seçim kazanma stratejisinin, milliyetçi muhafazakârları (ekonomik nedenlerden dolayı) birleştiremediği gibi üstüne bir de İYİ Parti’nin demokrat milliyetçileriyle, DEM’in büyükşehir oylarını CHP’ye ittiği söylenebilir.
Merkez yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse
Video kasetleri
Özellikle, 17-25 Aralık sürecinde yaşanan ve FETÖ terör örgütü mensuplarınca yayınlanan ses kayıtları, para sayma makinaları ve banknot görüntüleri gibi içeriklerin geçmişte beklenen etkiyi yaratmadığı görülmüştü. Benzer bir durum, yerel seçimler öncesinde CHP il başkanlığına alınan gayrimenkul için yapılan ödemeye dair para sayma görüntülerinin yayınlanmasıyla da tekrarlandı.
Cumhur İttifakı’nın, bu tür içeriklerle muhalefeti zayıflatmayı ve kamuoyu nezdinde itibarını sarsmayı hedeflediği düşünülse de, seçmenlerin bu tür ifşa videolarına tepkisi beklenenden farklı oldu. Seçimden hemen önce yayınlanan ve doğrudan seçmen iradesini etkilemeyi amaçlayan bu tür girişimler, seçmenler tarafından genellikle inandırıcı bulunmuyor. Bu durum, seçmenlerin bu tür ifşa ve skandal içerikli yayınlara karşı bir nevi bağışıklık kazanmış olabileceğini veya bu taktiklerin artık eskisi kadar etkili olmadığını gösteriyor.
Seçmenlerin, siyasi kararlarını belirlerken daha çok ekonomik performans, yerel yönetimlerin hizmet kalitesi ve genel siyasi tutum gibi faktörlere odaklandığı anlaşılıyor. Bu, seçim stratejilerinde skandal odaklı yaklaşımların yerine, daha çok politikalar ve somut başarılar üzerinden iletişim kurmanın önemini vurguluyor.