Varlığı Bir Dert, Yokluğu Yara Olan Antibiyotikler Hakkında İlk Kez Duyacağınız 14 Bilgi
Temel amacı bakterilerin büyümesini yavaşlatmak olan antibiyotikler, son zamanlarda oldukça gündemde. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı, bakterilerin direnç kazanması ve ve bu dirence sahip yeni bakterileri oluşturmasından dolayı hayatımızı tehlikeye atmakta.
Peki antibiyotik kullanımı nasıl olmalı? Antibiyotikler hakkında bilmediğimiz neler var? Gelin hep birlikte bakalım.
İyi okumalar...
1. Antibiyotikler, bakteriler üzerinde etkilidir. Virüsler üzerinde herhangi bir etkileri yoktur.
2. Antibiyotikler, başka bir mikroorganizma tarafından üretilebilir. Bunlar bakteri, mantar ve virüs olabilir.
Örneğin; en bilinen antibiyotik olan penisilin, Alexander Fleming tarafından küf mantarından elde edilerek keşfedilmiştir.
3. Antibiyotikler iyi ya da kötü bakteri arasında seçim yapmazlar. Bu durum vücudunuzda bulunan yararlı bakterilerin de ölmesine sebep olabilir.
Bu durum istenmeyen yan etkilere yol açabilir. Örneğin; antibiyotik kullanımı sonucunda kadınların vajinasında yararlı bakteriler de öldüğü için mantar enfeksiyonları ortaya çıkabilir.
4. Antibiyotikleri doğru bir şekilde alsanız dahi bakteriler direnç kazanabilir.
Bakterilerin direnç kazanmasının sebebi, binlerce yıldır onları yok etmek amacıyla yapılan savaşma yöntemleridir. Siz bir canlıyı yok etmek isterseniz, doğal seçilim teorisine göre hayatta kalmak için kendini en zor koşullara hazırlayacaktır.
5. Antibiyotik kullanmaya başladıktan bir süre sonra kendinizi iyi hissedip ilacı kullanmayı bırakırsanız, bakterilerin direnç kazanmasını sağlarsınız.
Eğer antibiyotik alınımını durdurur ya da doz atlarsanız, bir sonraki dozu aldığınızda bu durum bakterinin ölümü için yeterli olmayacaktır. Bakterilerin bu durumda yeniden çoğalmaları mümkündür. Buun yanında yeterli miktarda olmayan antibiyotik takviyesiyle bakterilerin direnç kazanması da sağlayabilir.
6. Antibiyotik direnci, bakterinin DNA’sındaki mutasyonlar sonucunda meydana gelir.
Bakterilerin direnç kazanmasına neden olan bir çok mekanizma var. Fakat bunların en başında gelen; dirence sahip bakteri ‘’bakteri seksi’’ olarak adlandırılan konjugasyon sayesinde dirençli olmayana bakteriye ''plazmid'' adı verilen, antibiyotikten etkilenmeyen genleri de barındıran kısım aktarır.
7. Antibiyotik kullanmadan önce antibiyogram testi yaptırdığınızdan emin olmanız gerekiyor.
Antibiyogram testi, enfeksiyon bölgesinden bir çubuk yardımıyla bakterinin alınmasıyla gerçekleşir. Bu çubuktaki bakteriler, uygun besi yerine ekilir, hangi bakteri türü olduğu saptanır. Bu bakterinin duyarlılığı hesaplanarak vücudunuza alacağız antibiyotik miktarı belirlenir.
Kısacası antibiyogram testindeki esas amaç enfeksiyona sebep olan bakterinin belirlenip buna uygun antibiyotik kullanımıdır. Aksi takdirde bakterinin direnç kazanmasına fırsat vermiş olursunuz.
8. Geçmiş tedavilerden arta kalan antibiyotikleri kullanmamaya özen göstermelisiniz.
Örneğin; iyileştiğinizi düşündünüz ve antibiyotiğin bir kısmını bıraktınız. Tekrar hasta olduğunuzda aynı kutudaki ilaca devam etmeyin. Unutmayın ki bir kutu antibiyotikteki ilaç sayısı, bakteriyi öldürecek düzeyde ayarlanmıştır.
9. Geniş spektrumlu antibiyotik demek o antibiyotiğin etkisinin çok güçlü olduğu anlamına gelmez.
Geniş spektrumlu antibiyotikler birçok farklı türde bakteriyi öldürebilirler. Dar spektrumlu antibiyotikler ise daha spesifik bakterilere özgüdür. Ancak bunu yanlış anlamamakta yarar var. Geniş spektrumlu olmakla bakteriyi yüksek yok etme gücüne sahip olmak aynı şey değildir. Antibiyotikler aynı spektruma sahip olabilir fakat güçleri değişir.
10. Antibiyotiğin etken maddesinin tamamı vücudumuz tarafından metabolize edilmez. Bir kısmı dışarı atılan antibiyotikler, çevre açısından da bir tehdit haline gelir.
11. Penisilin ve sefalosporin etken maddeli antibiyotikler en yüksek alerji yapma oranına sahip.
Bunların sonucunda anafilaksi denilen, ölüme kadar götürebilen alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir.
12. Antibiyotikler, özellikle çocuklarda kontrolsüz kullanıldığında bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir.
2 yaşın öncesinde geniş spektrumlu antibiyotik verilen çocuklarda astıma yakalanma olasılığı antibiyotik kullanmamış çocuklara göre 3 kat daha fazladır.
13. Antibiyotiklerin, hayvanların üzerinde daha çok kullanılması bir tehdit haline gelebilir.
Bunun sebebi ise seri üretimden kaynaklanıyor. Seri hayvan üretiminde uygun koşullar oluşmadığı için bakteri üretimini en aza indirmek gerekiyor. Bu nedenle antibiyotik kullanımı artıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün araştırmalarına göre son 30 yılda çiftlik hayvanları üzerinde penisilin kullanımı %600 artmış durumda. Antibiyotik kullanımı en çok tavuk ve domuz üretiminde görülüyor.
14. Geçtiğimiz yıllarda bakterilerin direnç kazanmasından dolayı yeni antibiyotik üretimi büyük ölçüde azalmış durumda.
Bunun nedeni ise yeni ortaya çıkan dirençli bakterilerin metabolizmalarının tam olarak bilinmemesi. Fakat yaşamımızı tehdit etmesi bilim insanları tarafından ön görülünce araştırmalar yeni antibiyotik keşfedilmesine doğru ilerlemeye başladı. İlerleyen yıllarda yeni antibiyotiklerin hastaların kullanımına sunulması büyük bir olasılık.
BONUS: Bu kısa video ile antibiyotik direnci konusunda ufkunuzu daha da genişletebilirsiniz!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
insanlar için en ciddi tehdit 1- antibiyotiklere dayanıklı bakteriler ve yeni virüsler 2-küresel ısınma ve çevre.
Tek dislike veren antibiyotiğin kendisi
Onedioda nadir görülen başarılı bir içerik çalışması olmuş :) devamını da bekleriz