Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Selda Terek Yazio: Karşı Pencere
“Gördüğünün yarısına inan, duyduklarının hiçbirine”
demiş Edgar Allan Poe...
Umarım demiştir, hiç ama hiç emin değilim, gözüm pek tutmuyor bu mecrayı. Sözü beğendim, kullanmak istedim, internete inandım. Ama aynı sözü Şems-i Tebrizî’nin, Shakespeare’nin ya da Aşık Veysel’in ettiği de oluyor. Aman ha dikkat!
Takdir edersiniz ki hızlı tüketim dünyasında pek çok bilginin aslını astarını araştırmaya vaktimiz de isteğimiz de yok. Belki de bu yüzden istemeden birilerine haksızlık ede ede yürüyoruz yolumuzu. Bildiğimizi varsayarak asılsız temeller üzerine inşa ediyoruz gerçeğimizi. Yargılama süremiz çok kısaldı. Hayatın hızlanmasını buna bahane ediyor ama aslında infaz etmekten haz alıyoruz.
Pirincin taşını ayıklamak kadar basit değil ki doğruyu yanlıştan ayırmak. Her şey sarih olsa keşke.
Gördüklerimiz, gördüğümüzü sandığımız şeyler değil çoğu zaman. Hani yarısına inanacaktık onların? Olmuyor, elimizde değil.
Bir Woody Allen filminde izledim bu sahneyi; adam, aylar boyu karşı pencerede gözlediği kadınla sonunda işi pişirip onun yanına taşınınca bu sefer de karşı pencerede kalan eski eşini gözlemeye başlıyordu. İroni güzel. Allen güzel yakalar hayatın bu incelikli detaylarını. Yani karşı pencerede, davulun sesi misali her şey çok farklı, çok sevilesi görünür gözünüze, aldanmayın.
Sırf o filmin o sahnesinden yola çıkarak bir kitap bile yazdım: “Karşı Penceredeki Kadın” dedim adına.
Affedersiniz! Böyle Zop gezegeninden dünyaya düşmüş gibi kendimi tanıtmadan bir anda ortasından dalıverdim bu mecradaki ilk yazıma.
Dobra ve samimi biriyim ben. En sevdiğim özelliklerim bunlar. Sevmediğim, sabırsızlığım. 32 senem geçen yüzyılda kalmış. Ankara’nın insana kömür koklatan havasından doğal gaza geçişin o eşsiz mutluluğunu tadamadan, ODTÜ’den fırladığım gibi soluğu İstanbul’da almışım. Sabah 8.00 akşam 18.00 iş hayatında, günümün minimum 1/5’ini İstanbul’un tadına doyulmaz trafiğinde geçirdiğimi fark edip aymış, sonra da “Bu hayat bana göre değil” diyerek yolumu aramışım. Kendimi yazın dünyasının orta yerinde bulana kadar göbek çatlatmış ama o saate kadar da pazarda limon satmak harici neredeyse her işi yapmışım. 1,2,3 derken (evlilik sayımdan bahsediyorum), ilişkiler konusunda uzman olduğumu bile düşünmeye başlamış, sonra da buna yürekten inanmışım. Sadece onunla kalsa iyi, aldığım çeşitli projelerle Türkiye’nin ücra köşelerinde kadın girişimcilere işletme konularıyla ilgili dersler verirken bir de bakmışım ki diğer şapkam (romancı kimliğim) nedeniyle herkes bana kendi hikayesini anlatıyor. E haliyle bir Güzin Abla edası gelmiş üzerime. 2008’den beri pek çok kitaba yazar, editör, çevirmen olarak imza atmış, bu yolda tevellüt eskitmişim. Yani sevgili okurum, konuşuyorsam bir sebebi var!
Yorum Yazın
çok başarılı çok kafa açıcı güzel bir anlatim ve portfolyo olmuş ellerinize sağlık.
Yalan dünya sanal gerçeklik😜
hikaye kurgu illüstrasyon gayet başarılı emeği geçen herkeze tebrikler..