onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Nil Keskin Yazio: Kapanma Ders 1: Aşk ve Sevgi Sanatı

Nil Keskin Yazio: Kapanma Ders 1: Aşk ve Sevgi Sanatı

Dr. Nil Keskin
30.04.2021 - 11:52 Son Güncelleme: 30.04.2021 - 13:41

Kapanma döneminde, en çok açlığı çekilen ama çok az kişinin tanımaya öğrenmeye, kendini eğitmeye vakit ayırdığı bir sanat, sevgi sanatına odaklanalım istedim ilk olarak. 

Hayatta kalmanın, dayanmanın en büyük ateşleyen gücü olan aşk ve sevginin şüphesiz önce kendine ve sonra karşı cinse olan bir tutkunun sanata nasıl dönüştürülebileceğini ve bunu öğrenmenin iyi yaşam kalitene neler katabileceğini ele alalım bu önemli dönemde. 

Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki insanın hayatı boyunca tadabileceği en tarifsiz duygu aşk, o kadar güçlü ki sadece kalbi değil beyni ve bedeni de esir alıyor. Aşkla yaşayan, aşık olan, zaman zaman bu duyguyu uyandırmayı bilen kişinin beyninde adeta hormon fırtınası yaşanıyor. Önce haz ve keyif veren dopamin, sonra mutluluk veren serotonin, ardından da ‘bağımlılık’tan sorumlu oksitosin hormonu salgılanmaya başlıyor. Beynin ‘empati’ ile ilgili bölgesinin devreye girmesiyle büyük aşkın hiçbir kusuru görülmez oluyor. Böylece ‘aşkın gözü kördür’ sadece bir deyim olmaktan çıkıyor ve bilimsel bir gerçeğe dönüşüyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Sevgi sanatını anlatmak için gel seni bu topraklarda yaşanmış kulağa melodisi, ruhuna enerjisi farketmeden usulca gelen ve yeryüzünün gördüğü en büyük aşklardan biriyle tanıştırayım: Kanuni’nin Hürrem Sultan’a olan aşkı…

Sevgi sanatını anlatmak için gel seni bu topraklarda yaşanmış kulağa melodisi, ruhuna enerjisi farketmeden usulca gelen ve yeryüzünün gördüğü en büyük aşklardan biriyle tanıştırayım: Kanuni’nin Hürrem Sultan’a olan aşkı…

Büyüleyici şehir İstanbul’a ve tarihe imzasını atmış bir aşk. En zorlu zamanlarda bile Kanuni’yi dirençli tutmuş, yaşam sevinci vermiş tarifsiz bir tutku üzerine işlenmiş nameler…

Kanuni’nin ve Hürrem’in bu aşkın her bir duygusunu, olaylarını tek tek ince ince yaşadığı inanılmaz öğretiler alınabilecek bir hikaye. 

Hürrem Sultan güzelliği ile Kanuni’nin gözlerini kamaştırmasının yanı sıra erdemleriyle onun gönlünü içten fethetmiş bir kadın. Onun yegane sevgi sanatı içindeki farklı kadınları parça parça yerinde dozunda sunmuştur Hürrem Kanuni’ye. Bazen masum bazen bilge bazen lider bazen aile kadını bazen özgür bazen gizemli… Bu parçalarda aydınlık kadar gölgelerde vardır. 

Hürrem yine bu topraklardaki Hera enerjisinin Osmanlı’da karşımıza çıkan arketipinin ta kendisidir aslında. O kraliçedir, o güçtür. O sadakattir. O birlik, beraberlik ve işlediği sevgi sanatı için, içindeki masum kadını da, şehvetli kadını da doğallıkla usulca servis etmiştir aşkına. Tırnaklarını gösterdiği gölge halinde bile her bir notaya doğru zamanda basıp öyle bir Tanrıça şarkısı çalmıştır ki belki Hera ya da Afrodit gibi adına tapınaklar yapılmamıştır ama yine de büyük bir sevgi sanatı ile ruhu doymuştur.

Hürrem’in içindeki her yönü, ışığı ve karanlıkları, kendi yaşattıklarıyla tetiklemiş ve ona tarifsiz bir aşk iade etmiştir Kanuni…

Onların bu yıllara varan hikayelerinin her bir karesinin içinde dolaşırken ve özellikle Kanuni’nin Hürrem’e yazdığı şiirleri görünce evet aşkın bir sanat olduğuna sen de kanaat getirebilirsin.

Onların bu yıllara varan hikayelerinin her bir karesinin içinde dolaşırken ve özellikle Kanuni’nin Hürrem’e yazdığı şiirleri görünce evet aşkın bir sanat olduğuna sen de kanaat getirebilirsin.

Şimdi okuyacağın mısralarda bir sanatın yansıması aşk, tutku, hayranlık ve bunun bilinçli seçimlerle, kelimelerle paylaşılmış yüksek titreşimde olduğunu hemen anlayabilirsin. Hatta fonda sevdiğin yumuşak bir müzik açıp, biraz yüksek sesle okursan bu mührü sende dokularında, hücrelerinde hissedersin… 

Ey misk-i amberim!

Bağrım, habibim, mah-ı tabanım.

Sırdaşım, mahremim, canım,

Güzeller üstü sultanım.

Hayatım, mahsulüm, ömrüm,

Kevser şarabım, cennetim.

Baharım, sevincim, gülüm, günüm.

Ey benim handanım.

Çınarım, seyr-i seyranım,

Gülistan ile bostanım,

İnci mercanım, sohbetim,

Sözüm, sabahım, akşamım.

Eğlencem, neşem, meclisim,

Çerahım, mumum, güneşim,

Turuncum, narım, narencim

Benim şem-i şemistanım.

Akıllım, uslum, efendim,

Gizlim, açığım, öğüdüm,

Hünkarım, hüsrevim, mirim,

Cihan iklimine canım.

Nöbet şekerim, hazinem,

alem içinde huzurum,

azizim, yusufum, varım

gönül mısırında hanım.

İstanbul’um, Karaman’ım,

Ey Devlet-i Osmaniyem.

Bedahşanım ve kıpçağım,

Bağdat’ım, hem Horasanım.

Saçı sırmam, kaşı yayım,

Gür fitne baygın bakışlım

Ölürsem kanım boynuna

Medet hey na-selman.

Kapında meddahım

Çünkü seni metheylerim daim.

Gönlüm gamlı, gözüm nemli,

Muhibbi’yim… Aşktır şanım.

Sevginin sanatı böyle olur işte. İçinde cesareti, inancı, emeği, sabrı, yeteneği, bilgiyi hatta bence çokça da sızıyı hissedersin...

Sevdiceğine bunları hissettiren Kanuni sevginin, aşkın sanatını adım adım öğrenmiş, geliştirmiş, ve sunmuştur.

Peki ya Hürrem Sultan? Sultan Süleyman’ın her savaşta uzakta olduğunda, aşkını, acısını, özlemini mektuplarıyla nasıl da bir duygu şöleni gibi ifade edebilmiştir.

Peki ya Hürrem Sultan? Sultan Süleyman’ın her savaşta uzakta olduğunda, aşkını, acısını, özlemini mektuplarıyla nasıl da bir duygu şöleni gibi ifade edebilmiştir.

Satırlarda yine içindeki her türlü farklı arketip, kimlik yer bulmuştur. Bu sevgi sanatını yaşamanın yine ta kendisidir. Ben bir kadın olarak onun bu satırlarına o döneme doğru şöyle gözlerimi kapatıp seyahat ederek, iç geçiririm. Cümle cümle okuyup düşünürüm, gözümde canlandırırım. 

Bir de şimdi sen oku bakalım sana ne hissettirecek?

Sana kavuşabilmek için sabahlara kadar dua etmekteyim. İçimi yakan dudaklarına bir daha dokunabilir miyim diye avazım çıktığı kadar Allah'a yalvarmaktayım. Biliyorum şu an Allah adına seferdesin. Zafer kazanmak ve cihadı yüceltmek için yollardasın. Muvaffak olmanı dilerim. Fakat sana kavuşmak en büyük dileğimdir. Sen gamlı kederli yüreğimin tek ilacısın. Gönlüm ancak senin yanında huzur bulabilir. Bu kölen sinesinden fışkıran özlem dolu yüz binlerce yanık yakarışı sana arz eder. Bu çaresiz kulun sana karşı en ufak bir kusur işlemişse kıyamet günü Allah bunun hesabını sorsun. Benim yüzümden en ufak bir üzüntüye düştüyseniz rahatım zahmete varlığım yokluğa ve sağlığım hastalığa çevrilsin. Eğer böyle bir şey yapmışsam kahrımdan perişan olup inim inim inlemek bana revadır.

Yine bir başka seferde Hürrem özlemini şöyle dile getirmiştir:

Ömrüm, azizim, sultanım Allah'tan tek dileğim ve yüreğimin biricik arzusu size tekrar kavuşabilmek ve ışık saçan yüzünüze bir defa daha bakabilmektir. Artık bir daha ayrılık olmasın. Rabbimden elbette dilerim ki benim sultanım candan ve gönülden sevdiğim şahım, dünyada ve ahirette hep mutlu olsun. Düşmanlarına karşı daima zaferler kazansın. İyi biliyorum ki benim sultanım bu kulunu kaderin bir cilvesi ile gördü ve sevdi. Bu kulana mutluluk ve huzur ihsan etti. Bu cariyesinin gözyaşlarını dindirip sevindirdi. Sultanım sayesinde doğru yolu bulup iman ettim. Bu yüzden mutlu olacağım gün sadece size kavuşacağım gündür. Size gözyaşlarımı damlattığım bir elbise gönderdim. Hatırım için giyesiniz. Sultanım, saray halkının ve oğullarınızın çok selamları vardır. Fakir ve hakir cariyeniz Hürrem.'

Ne büyük özlem, ne büyük hiçlik, ne büyük sevgi sanatı var bu mektuplarda değil mi?

Lütfen unutma ki Kanuni de Hürrem de zeka seviyeleri yüksek iki tarihe imza atmış kadın ve erkek temsilidir. Sümerlerdeki İnanna ve Dumuzinin temsil ettiği gibi. İnanna nasıl bir Tanrıça olup topluma örnek olduysa, erdemleriyle etrafındakileri etkileyebildiyse, Hürrem’de hem Kanuni’nin aşkı bir haseki sultan olup, onun devlet yönetiminde bile bir danışman olup rol oynamıştır.

Sevgi, aşk sanatı hayatın bütününe yansır. Her sanat emek ister, sabır ister, cesaret ister, yaratım ister, ve tabi ki sanatçı yeteneği ister.

Sevgi, aşk sanatı hayatın bütününe yansır. Her sanat emek ister, sabır ister, cesaret ister, yaratım ister, ve tabi ki sanatçı yeteneği ister.

Var mısın bunu görebilmeye?  Açmaya artık gözlerini? Yanı başındaki ya da şu an çok uzakta olup senin gibi sevgi ve aşk arayan bir ruhu hayatına böyle bir aşkı yaşamak için davet etmeye? Var mısın sevdiğin için bunları göğüslemeye? Acıyı, kederi, zaferi, sevinci, gözyaşını, yanlışı, doğruyu. Tutkuya aklı selim bir şekilde, dengeyle aydınlıkla sahip çıkabilmeye ve kendi sanatını saf sevginle yaratabilmeye. 

Bugünün tüm materyalistik hedeflerinden, isteklerinden, beklentilerinden arınıp sevdiğin için sende şarkılar, türküler, şiirler, danslar, anılar biriktirmeye var mısın? Birlikte eski yeni resimlere bakıp anılardaki duyguları konuşmaya, birlikte her olduğun anın kıymetini bilmeye ve o anları aydınlığındaki senle ışıldatmaya var mısın? Birbirini yüceltmeye, şevk vermeye, güzel sözler söylemeye var mısın? Bulduğun ya da bulacağın sevgiye ışığınla beden vermeye var mısın? 

Eğer varsan işte tam zamanı… Çünkü bu hayatta ölüm var, hastalık var. Yeterince tüm olan bitenler sana bunu hatırlatmadı mı? Anlam da sensin, algı da sensin. Ama her şeyden önemlisi huzur da sensin.

Sence de yaşam kaliten için yaşadığın onca yılların üstüne sevgi, aşk sanatçısı olmanın vakti gelmedi mi?

Web

Instagram

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
19
10
3
1
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın