Kartopu Oynayanların Çocuksu Sevincine Haset Eden ve Cinayet İşleyen Hasarlı Ruhlar Var!
Kartopu Oynayanların Çocuksu Sevincine Haset Eden ve Cinayet İşleyen Hasarlı Ruhlar Var!
CİSED GENEL BAŞKANI CEM KEÇE: “SEBEP KARTOPU MU, YOKSA YILLARDIR BİRİKEN ÖFKE Mİ?”
17 Şubat 2015 tarihinde Kadıköy'de arkadaşları ile kartopu oynarken bir işyerinin camına kartopu isabet etmesi üzerine gazeteci Nuh Köklü bir esnaf tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Olayın üzerinden altı gün geçtikten sonra başka bir bıçaklı esnafın daha olaya karıştığı ve cinayetin işlenmesine ortam sağladığı iddia edildi. İncir çekirdeğini doldurmayan bir sebeple işlenen bu cinayeti Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem KEÇEşu şekilde özetledi: “Kartopuna karşılık bıçak, dükkân camına karşılık kalp… Cam kırılmadı ama kalp durdu.” Keçe, kartopu cinayeti olarak adlandırılan bu olayı şu şekilde yorumladı:“__Çocukluğu, neşeyi, masum eğlenceyi çağrıştıran ‘kartopu’ kelimesi ile birinin öldürüldüğü bir saldırganlığı anlatan ‘cinayet’ kelimesinin yan yana gelebildiği bir ülkede ve zamanda yaşıyoruz. Birçok cinayet ‘gözünün üstünde kaşın var’ diyerek işleniyor. Yani insanların birbirini hoş görememesi, anlayışla karşılayamaması sebebiyle işleniyor. Türkiye’de ‘yan baktı cinayeti’ diye bir tabir var, yakında buna ‘kaşı kalktı cinayeti’ de ilave olacak. Yıkıcılık derecesinde öfke reaksiyonları gösteren kişilere rahatsızlıkları anlatılmadığı sürece, kontrol edilemeyen kızgınlık ve gerginlik hikâyeleri olan kişiler tedavi edilmediği sürece, şiddete varan öfke patlamalarının kabul edilebilir değil de kontrol edilebilir olduğu topluma öğretilmediği sürece şiddet olayları daha da kötüye varacak.”
EN BÜYÜK SORUN, TOPLUMUN ŞİDDETİ DESTEKLEMESİ…
Yok yere işlenen bu cinayete dair bazı yorumlar ve olaya karışan ikinci bir eli bıçaklı esnafın ortaya çıkması üzerine Keçe, toplumun sağlıksız biçimde, şiddet yanlısı bir tutum sergilediğini belirtti. “Beyaz kartopu, kanlı kartopu oldu; toplum bu olayda bile ikiye bölünebildi. ‘Kartopu oynayacaksınız diye adamı katil ettiniz’ yorumu yapılabildi” diyen Keçe sözlerine şöyle devam etti: “Bu yorum; toplumun muhakeme yeteneğini yitirdiğinin, çok kolay tahrik olunduğunun, hoşnutsuzluk ve husumetin insanların ruhuna kök saldığının, başkalarına yönelik öfkenin toplum tarafından makul görüldüğünün göstergesidir. Öfkenin başkaları yüzünden ortaya çıktığının düşünülmesi ve bu sebeple affedilebilir görülmesi, hatta şiddete yardım edilmesi; öfkeye kapılan kişinin, öfkesini denetleme ihtiyacı duymamasına neden olur.” Öfkesini denetlemekte zorlanan ve şiddete yardım eden insanların oluşturduğu bir toplumda daha çok kartopu cinayetinin işleneceğini söyleyen Keçe; Nuh Köklü’ye Allah’tan rahmet, ailesine, dostlarına ve meslektaşlarına sabır diledi.
ÖFKE, İNSANIN İÇİNDE OLAN BİR BOMBA; PİMİNİ ÇEKİP ÇEKMEMEK İSE İNSANIN ELİNDE...
Gerçekte hiç kimsenin bir kişiyi öfkelendiremeyeceğini, öfkenin sorumlusunun kişinin kendisi olduğunu bildiren Keçe; öfkeyi şu şekilde anlattı: “Tüm duygular gibi öfke de insana ait bir duygudur ve insanın içindedir. Öfkenin ortaya çıkışı, kişinin olaylara bakış açısına bağlıdır. Öfke belirli sınırlar içinde kaldığında, karşılaşılan engeli aşmak ve hoş olmayan durumdan kurtulmak için kişiye gerekli tutumu sergileme olanağı verir. Öfke; çok yoğun olmadığında, tepki ve tehditlere karşı çıkabilmek için kişinin verdiği sağlıklı bir yanıt olarak kabul edilir. Çok yoğun olduğunda ya da biriktiğinde ve öfke duygusu uygun bir yolla dışa vurulmadığında ise sağlıklı bir duygu olmaktan çıkar, dürtü doyumlarını engelleyen kişilere karşı sergilenen saldırganlık tepkisi haline gelir.” Açıklamalarını kartopu cinayetindeki saldırganın yıllardır birikmiş, yoğun öfkesini adam bıçaklayarak boşaltmış olması ile örnekleyen Keçe; kontrol edilemeyen öfkenin pişman olunan şiddet olaylarına yol açtığını belirtti. “Öfkeyi doğuran olay ne kadar hafifletici neden ise öfkenin dışa vurum şeklindeki saldırganlık ve öfkenin yönetilememesi de o kadar ağırlaştırıcı olmalı. Öfke, insanın içinde olan bir bomba; pimini çekip çekmemek ise insanın elinde.” diyen Keçe öfkenin kesinlikle kontrol edilebilir bir duygu olduğunu, hiçbir olayın öfkeye bahane edilemeyeceği belirtti.
ÖFKENİN BİRİKTİRİLMEMESİ GEREKİYOR...
Öfkenin kontrol edilmesi en zor duygulardan biri olduğunu söyleyen Keçe; öfke bir kişi içinde doğduğunda öfkeyi bastırma, saldırganca dışa vurma ya da kontrol etme şeklinde üç farklı tutum sergilendiğini açıkladı. Sağlıklı olanın öfkenin kontrolü olduğunu belirten Keçe, bu üç tutumu şu şekilde anlattı: “Bastırılan öfke yok olmaz ve her defasında eksilmeden birikir. Bir zaman gelir önüne tahtadan bent çekilmiş akarsu gibi bendini yıkar, taşar, önüne ne gelirse birbirine katar. Bu nedenle öfkenin biriktirilmeden, uygun bir şekilde, zarar vermeden ifade edilmesi gerekir. Öfkenin saldırganca dışa vurulması da biriktirilmesi kadar tehlikelidir. Saldırganlığın öfkelenilen kişiye değil de herhangi bir eşyaya yöneltilmesi, öfkenin biriktirilmemesi ve gelecekteki olası taşkınlıkları hafifletmesi gibi algılansa da saldırganlığın yapısında bir değişiklik olmaz. Hatta kişinin, saldırganlık konusunda antrenmanlı hale gelmesini sağlar. Öfkelendiğinde masa ve sandalye kırmaya, duvar yumruklamaya alışan bir kişinin; bir zaman sonra karşısında duvar gibi dikilen birini yumruklaması kaçınılmaz olur.”
ÖFKE KONTROLÜ ÖĞRENİLEBİLİR VE KESİNLİKLE ÖĞRENİLMELİ...
Öfke kontrolünü “öfkeyi uygun bir dille ifade etmeyi bilmek” olarak tanımlayan Keçe, öfke kontrolü yapıldığında ne öfkelenen ne de öfkelenilen kişinin zarar gördüğünü vurguluyor. “Öfke, insani bir duygudur ve öfkelenmek bir sorun değildir. Sorun, öfkenin uygun olmayan şekillerde ifade edilmesidir.” diyen Keçe, öfke kontrolünün öğrenilmesi için şunları öneriyor: “(1) Öfkenin altında yatan gerçek üzüntü ve korkularla yüzleşmek, (2) En fazla öfkelenilen konular ve öfkeyle verilen tepkiler konusunda bilinçlenmek (3) Öfkelenilen kişi ile empati kurmak (4) Öfkeyi azaltmak ve yatıştırmak için iyi iletişim kurmak ve karşıdaki kişiyi dinlemek (5) Öfkelenmeye neden olan inanışları değiştirmek.” Keçe, son olarak kartopu cinayetindeki saldırganı cinayete sürükleyen öfkesinin sebebine değindi: “Bazı kişiler, gizli bir özlem duyup da yapamadıkları ya da özlemini bastırdıkları bir şeyin başkaları tarafından yapıldığını görünce kendilerine ve hayata karşı öfke duyar. Bu öfkeyi haset duyulan kişiye yönelttir ve o kişiye şiddet uygular. Katil zanlısını bu denli öfkelendiren sebep gerçekten de camının kırılma olasılığı mıydı, yoksa yetişkinlerden oluşan bir grubun çocuklar gibi eğleniyor olması mıydı? Kartopu oynayanların çocuksu sevincinden cinayet çıkaran hastalıklı bir ruha sahip katil zanlısı öfkesinin gerçek sebebini keşfetmekle işe başlamalı.”
Yorum Yazın