Geri Dönecekler! Mamut Dışkısının Bulunması Neslinin Tükenmesi Hakkında Bildiklerimizi Değiştirdi
Fosilleşmiş kemikleri mamutların soyunun tükenmesi hakkında birçok bilgi veriyordu. Şimdi ise dışkıları keşfedildi. 2022'de yapılan büyük bir çalışma DNA'larını bu dışkıdan faydalanarak analiz etti ve tarih öncesi dönemler hakkında bilinenlerde adeta bir devrim yarattı. Nature dergisinde yayınlanan bir makalede bilim insanları, mamutların eski topraklarında geride bıraktıkları dışkı kalıntılarına dayanarak, önceden düşünülenden çok daha sonra aslında hayatta olduklarını iddia ettiler. Gelin detaylarına bir bakalım. 👇
İki fosil uzmanı, geçmişi ortaya çıkarmanın yeni yolları olduğunu iddia ediyor.
Bilim insanları, Dünya'dan gitmiş hayvanları “geri getirmeye” çalışıyorlar. Tazmanya kaplanları, sığırlarının atası olan yaban öküzleri gibi nesli tükenen hayvanlardan biri de mamutlar. En azından tükendiği düşünülüyordu.
Tarih öncesinden günümüze iklim değişikliğinin hayvan popülasyonları üzerindeki etkilerine dair yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Bilim insanları yünlü mamutları yok olmaktan kurtarmak, iklim ve ekolojik faydalar vaat etmek için yollar arıyorlar.
Mamutlar için tersine evrimleşme olabilir gibi görünüyor.
Mamutların DNA'sına dayanarak genetik klon oluşturmak muhtemelen kulağınıza imkansız gibi geliyor. Ancak günümüzde yaşayan fillere yünlü mamutun belirli özelliklerini vermek için karmaşık bir genetik sürecinde çalışılıyor. Fil genomunu, mamut genomlarına benzeyecek şekilde düzenlemeyi ve muhtemelen daha şişman, daha tüylü fillere benzeyecek melezler yaratmayı planlıyorlar. Buna tersine evrimleşme deniyor. Bu teknolojiye ek olarak geçtiğimiz günlerde bulunan mamut dışkısı umutları yeşertmeye yetti.
Dışkı DNA'mız da dahil olmak üzere bizim hakkımızda benzersiz bilgiler taşır ve bu hayvanlarda da benzer şekildedir.
Araştırmacılar, Kuzey Sibirya'dan gelen 4 bin yıllık tortuda mamut DNA'sı bulduklarında, mamutların çok uzun zaman önce öldüğü düşünülmesine rağmen sadece 10 bin yıl önceye ait olduğunu keşfetti. Bu iddia, mamutların Mısır'daki Büyük Piramit tamamlandıktan çok sonra bile hayatta oldukları anlamına geliyor.
Sonuçtan şüphe eden Cincinnati Üniversitesi'nden Joshua Miller ve Colorado Üniversitesi'nden Carl Simpson endişeli;
”Bu araştırma mamutların ‘gençlik anlayışını' gerçekten genişletti. Bu verileri nasıl yorumlayabileceğimize dair alternatif bir hipotezi araştırmak harika bir test gibi görünüyor.”
Miller ve Simpson'un hipotezi, soğuk kutup ortamındaki donmuş kalıntılardan gelen DNA'nın binlerce yıl boyunca yaşayabileceğini gösteriyor.
4 bin yaşındaki eDNA'nın yaşayan bir mamutun dışkısı mıydı yoksa çoktan ölmüş bir cesedin yavaş yavaş çürümesinden mi geldi sorusunun cevabını bulmanın imkansız olduğunu söylüyorlar.
Yeni bir mamut geri döndürülebilirse, Bunun kayıp bir ekosistemin yeniden canlanması anlamına geldiğine inanılıyor; mamut bozkırları.
Yine de bu noktada hiç kimse dinozorları geri getirmeyi teklif etmiyor ve bunu yapmamız pek mümkün değil. Dinozorların soyu yaklaşık 65 milyon yıl önce tükendi, bu yüzden bir genomu yeniden inşa etmek için sağlam hücreler bulmamız da pek olası değil.
Aslında Miller, eğer mamutlar bu kadar yakın zamanda ölselerdi iskeletlerinin bu güne kadar çoktan kutup tundrasında oturacağını savunuyor.
“Son hayvanların ölümü bu kadar yakın geçmişte olsaydı, o son popülasyonların kemiklerinin hala duruyor olmasını beklerdik.' Yine de böyle bir kalıntı bulunamadı. Sadece dışkı mevcut.
CRISPR-Cas9 adında bir gen düzenleme teknolojisi geliştirildi.
Henüz çok yeni ve biraz genetik makas gibi çalışıyor. Fil genlerini keserek mamutlara yapıştırıyor. Mamut genomunu tam olarak yeniden oluşturmak için farklılıkların her birini düzenliyorlar. Yünlü mamut ve Asya fili genomları, DNA'nın yapı taşları olan yaklaşık 1,4 milyon baz çifti ile farklılık gösteriyor.
'Mamutu yaratmıyoruz, mamut için bir yuva yaratıyoruz.”
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
Amerika'nın En Sıcak Çölüne Lapa Lapa Kar Yağdı!
Yorum Yazın
İşte bu yüzden bilimi seviyorum