Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
12 Maddede EQ’nun IQ’ya Ezici Üstünlüğü ve İş Hayatında Sahicilik Sorunsalı
Dünyanın EQ (duygusal zeka) alanındaki çalışmaları çok itibar gören, ve Fortune500 firmalarının %75’inin de rehber olarak faydalandığı TalentSmart’ın yıllar içindeki çalışmaları, dünyadaki tüm iş alanlarında, başarıyı getiren en önemli faktörün EQ olduğunu ortaya koymuş.
Bunun altında yatan gerçeklere ve EQ'nun hayatımızı nasıl şekillendirdiğine bakalım.
1. EQ tanımlanmadan önce
2. EQ’nun ortaya çıkışı
3. Kavramsal karşılığı
Goleman EQ’yu “bireylerin kendi ve diğer kişilerin duygularını idrak edebilme, farklı duyguları birbirinden ayırıp doğru tanımlayabilme, ve bu veriler ışığında kendi davranış ve düşüncelerini yönlendirebilme” biçiminde tanımlıyor.
EQ esasen, her birimizin içimizde varlığını hissedip de adlandıramadığı o “şey”. Davranışlarımızı, sosyal ilişkilerimizi, ve genel anlamda başarıyı getirecek doğru adımlar atıp atamadığımızı belirliyor.
4. IQ’dan farkı
Daha çok insani davranış biçimlerimizi belirleyen EQ, öğrenmeye odaklı IQ’dan farklı bir yerde duruyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda, IQ ve EQ arasında organik bir bağ bulunamamış. Yani birinin yüksekliği veya düşüklüğü, diğerinin yüksekliği veya düşüklüğünü etkilemiyor; birbirlerinden bağımsızlar.
İkisi arasındaki önemli bir fark, EQ’nun yıllar içerisinde kişi tarafından IQ’ya nazaran çok daha fazla geliştirilebilme ve yükseltilebilme potansiyelinin bulunması.
5. Ölçülebilirliği
TalentSmart’ın Amerika özelinde 1milyon kişiyle yürüttüğü çalışmaların sonuçlarına baktığımızda görülen sonuçlar dikkate değer:
- İş performansının %58’ini EQ’nun belirlediği sonucuna varılmış.
- Araştırmada en yüksek performansı gösteren her 100 kişiden 90’ında EQ yüksek.
- Yüksek EQ’ya sahip çalışanların, düşüğe göre yılda $29.000 daha fazla kazandığı görülmüş.
- Ve EQ’daki her 1 puanlık artışının, çalışan maaşlarına fazladan $1.300 eklediği hesaplanmış.
6. EQ’nun başarıyı getiren sırrı
Tabloda, EQ’nun 4 ana bileşenden oluştuğunu görüyoruz. Şu durumda, EQ’nun gerek iş hayatında, gerekse sosyal ve kişisel hayatta başarıyı nasıl getirdiği net bir biçimde görülebiliyor.
7. Sahicilik sorunsalına dikkat
IQ’nuz yüksekmiş gibi davranmak sizi biraz zorlayabilirken, EQ’nuz yüksekmiş gibi davranmaksa nispeten daha kolay. İş ve sosyal hayatınızda EQ’nun hakikaten işe yarayabilmesinin tek şartı, sahici olabilmek.
University of Washington, Foster School of Business tarafından yapılan araştırmada, yüz ifadelerinden EQ’su çabucak tahmin edilebilen insanların, özellikle iş hayatında kuşkuyla karşılandığını göstermiş. İnsanlar duygusal zekanın yapmacık yüz ifadelerinde yer bulmasına aldanmak için fazla şüpheci. Ayrıca hiçbiri ruhsuz robotlar değil ve yapmacıklığınızı algılayabiliyorlar.
Peki sahiden yüksek EQ’ya sahip kişilerin 5 genel özelliği nedir?
1. Diğerlerini kendilerine benzetmeye çalışmazlar
Bu insanlar neyse odur. Kendilerini herkese beğendirme dertleri olmadığı gibi, doğru davranış yönünde devam etmek yolunda gerekirse antipati toplamaktan da çekinmezler.
2. Gösteriş yapmazlar, ego kölesi değildirler
İlgi açlığında olmadıkları için, gösteriş yaparak dikkat çekmeye çalışmazlar. İş hayatında ise, ekiplerini yalnızca mevki ve statülerini kullanarak, bunu bir baskı ve gösteriş malzemesi yaparak yönetme yoluna gitmezler.
3. Yargılamazlar, açık fikirlidirler
Ve bu nedenle diğer insanlar kendilerine kolayca yaklaşabilir. Bilhassa iş hayatındaki başarılı liderlerin özelliklerinden biridir. Böylelikle liderin altında çalışanlar yeni fikirler geliştirmekten ve bunları dile getirmekten çekinmez.
4. Saygılı ve makuldürler, olur olmaz alınganlık yapmazlar
Eleştirileri kişisel almazlar, dinler ve değerlendirirler. Siz konuşurken SMS atmaz, telefonla ilgilenmez, açıp dakikalarca konuşmazlar.
5. İkiyüzlü değillerdir, güvenilir ve cömerttirler
İster bilgi, ister kaynak olsun, sizinle paylaşmaktan çekinmezler. Düşündükleri gibi konuşurlar ve verdikleri sözleri tutmak isterler.
Son olarak,
Birinin duygusal zekasının yüksek olması, duygusal olduğu anlamına gelmez. Alıngan ve kırılgan olmadıkları gibi, hayalperest ve melankolik de değildirler. Aksine, gerçekçi ve ayakları yere sağlam basarlar ve her anın farkında olarak yaşarlar.