Banka Soygunuyla Başlayıp Farklı Sonuçlanan Alman Medyasının En Kara Günü: Gladbeck Rehine Krizi
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Banka Soygunuyla Başlayıp Farklı Sonuçlanan Alman Medyasının En Kara Günü: Gladbeck Rehine Krizi
Bir banka soygunu ile başlayan korkunç olay, meslek etiğini sorguladığımız kan donduran bir raddeye ulaştı. Tarihte Alman medyasının unutmayı dilediği bu rehine krizinde yaşananları anlattık. Buyurun... 👇
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Her şey bir banka soygunuyla başladı: 16 Ağustos 1988 yılında Dieter Degowski ve suç ortağı Hans-Jürgen Rösner, dönemin Batı Almanyası'nda yer alan Ruhr bölgesindeki Gladbeck şubesine zorla girdi.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Rastgele arabayı sürerek yola çıkan ikili, bir noktada Rösner'in kız arkadaşını da yanlarına aldı.
Haberi duyan gazeteciler otobüs durağına akın etti: Bazıları otobüse binip fotoğraf çekerken, Rösner de elinde tabancasıyla sokakta doğaçlama bir basın toplantısı düzenledi.
Löblich dönmeyince Degowski korkunç bir açıklama yaptı: Ya beş dakika içinde Löblich geri gelecek ya da beş dakika içinde bir rehineyi vuracaklardı...
Suçlular otobüsten indi ve Alman polisi tarafından tahsis edilen BMW'ye bindiler. Yanlarına iki yolcuyu da rehine olarak aldılar.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Gazeteci Udo Röbel, "Birkaç günlüğüne izin almıştım ve televizyon izlemiyor, radyo dinlemiyordum. Yani ne olup bittiği hakkında hiçbir şey bilmiyordum" şeklinde anlattı.
Gazetecilerin çekebileceği dehşet ve korku içeren görüntü çok fazlaydı: Sayısız gazeteci aracı çevrelemişti.
Bir kadın fotoğrafçı, daha iyi açıdan görüntü alabilmek için merdivenini kuruyor, bir muhabir ise Degowski'nin silahını kucağında tuttuğunu gördüğünde kameramanına "Acaba silahı rehinenin başına mı dayatsak?" diye soruyordu.
Röbe, daha sonra o anları "Rösner ve Degowski'nin psikolojisi çökmek üzereydi, durumun ne kadar tehlikeli bir hale geldiğini görebiliyordum" şeklinde anlattı.
Röbel yolu tarif ediyordu ancak sabırsız Rösner "Niye binip bize yolu göstermiyorsun?" diye sordu.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Arabaya binen Röbel ile araç yavaşça kalabalıktan uzaklaştı: "Bunu yıllarca düşündüm. Ben cehennemden gelmiş bir gazeteci miydim, yoksa gerginliği azaltmaya ve iki kıza yardımcı olmaya çalışan bir insan mıydım?"
40 dakika sonra araç bir dinlenme tesisinde durdu ve araçtan inen Röbel'i meslektaşları karşıladı: "Ne yaptığımı fark etmiştim. Ne kadar kolay ölebileceğimi fark ettim."
Birkaç yıl sonra bir polis akademisinde olayın tartışıldığı bir panele davet edilen Röbel, Rösner ve Degowski'ye ömür boyu hapis cezası veren yargıçla karşılaştı.
Bu yaşananların ardından Alman Basın Konseyi kurallarını değiştirdi ve bir suç işlendiği sırada gazetecilerin faillerle röportaj yapmasının kabul edilemeyeceğini açıkladı.
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Yorum Yazın
netflix belgeselini yapsada izlesek
Almanca filmi var
Bizim burda oldu sanki canlı sinema filmi gibiydi 3 gun. Ne manyak gazetecilik varmış o zaman
Türk rehine olsaydı kesin katliam çıkmıştı.
ya allah askina bi yabanci sevginiz bitmedi almanlarin da isterlerse nasil manyak insanlar olduklarini 2.dünya savasindan biliyoruz