onedio

nohut Haberleri

nohut ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. nohut ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Anadolu'nun Doğal Antibiyotikleri: Türkiye'nin 7 Bölgesinden 7 Farklı Çorba Tarifi!
Kış aylarında bağışıklığımızı güçlendirmek için türlü yöntemlere başvuruyoruz. Kimileri takviyelerini eksik etmezken kimileri de doğal yollara başvuruyor. Elbette bu doğal yolların başında evlerimizde pişen sımsıcak çorbalar geliyor. Kelle paça, mercimek, tarhana...Doğal içerikleri ve antioksidan özellikleriyle bilinen bu çorbalar, doğal antibiyotik etkisiyle dikkat çekiyor. Elbette kış aylarında da sofralarımızın vazgeçilmezi oluyorlar.Bugün farklı bir tarif deneyip Anadolu'nun lezzet haritasını dolaşmak ister misiniz?İşte Türkiye'nin 7 bölgesinden 7 farklı çorba tarifi.
İstanbul'dan Kaçmak İçin Yakın Yerler; KIRKLARELİ
Kırklareli;Nazardan kaçırılmış doğası, zengin tarih ve kültür varlıkları, Karadeniz'deki uzun ve kimi yerde pudra tozu misali kumsallarıyla donatılmış dingin denizi, Rumelili hissedişi yüksek bal yürekli insanları, engin mutfağı ile bu lezzetlere ev sahipliği yapan pek çoğu doğanın koynunda yer alan lezzet duraklarıyla, İstanbul'un insanı boğan keşmekeşinden kaçmak isteyenler için eşsiz bir seçenektir.Keşfetmeye var mısınız ?KırklareliKırklareli Gezi Rehberi
Penelope'nin Ornish Diyeti
TIP hekimi Dean Ornish tarafından geliştirilen Ornish Diyeti, vejetaryendir çünkü kolesterol içeren etler içermez. Dr. Ornish diyetinin temeli neredeyse tamamen yağdan vazgeçmekten ibarettir. Diyet, kırmızı et ve yağdan uzak tuttuğu için kısa vadede kalp rahatsızlarından da korunma sağlar. Ancak diyetin çok uzun süre uygulanması doktor kontrolüne bağlıdır. YAĞLARDAN UZAK DURUNSINIRSIZ OLARAK YENİLEN:Baklagiller: Bakla, mercimek, nohut, fasulye, soya Tahıllar: Pirinç, yulaf, buğday, darı, arpa, karabuğday Sebzeler: Patates, salatalık, domates, kabak, havuç, brokoli, tatlı biber, yeşillik Meyveler: Elma, portakal, şeftali, kavun, karpuz, ananas, vişne, ahududu, yabanmersini Çok olmayan miktarlarda yenilen: Yağsız süt ürünleri Şekersiz mısır gevreği Kraker Yumurta beyazları Yasak besinler Tüm et ve balık çeşitleri Tüm yağlar, margarin, mayonez Peynir Yağlı süt ürünleri Ceviz ve çekirdek Yumurta sarıları Avokado, zeytin Örnek diyet listesi :KAHVALTI: Peynirli taze meyve meyve suyu bir dilim kızarmış ekmek çay veya kahve (kafeinsiz).ÖĞLE YEMEĞİ: Yeşillikler ve salatalıkla süslenmis kuskus salatası közlenmiş patlıcan taze meyve. AKŞAM YEMEĞİ: Pilav (kahverengi pirinçten olacak) kabak salatası yeşillikler taze meyve.
Keban Barajı'nda Su Çekildi, Tarım Başladı
GÜNEYDOĞU Anadolu Projesi (GAP), Türkiye’nin gerçekleştirdiği yüzakı eserlerinden. ’Yedi Küpeli Gelin’ olan Fırat Nehri’ne yapılması planlanan 7 barajdan ilki Keban Barajı, 1974 yılında yapıldı. Fırat’a takılan ’ilk küpe’ olan Keban Baraj Gölü’nde bugün kuraklık nedeniyle sular iyice çekildi ve göl sahasında ortaya çıkan tarlalarda tarım yapılıyor. 40 yıl önce su tutan baraj gölünde balıkçılığa başlayan köylüler, suların çekildiği 170 kilometrekarelik alana şimdi traktörleriyle girip, fasulye, nohut ve karpuz ekmeye başladı. Elazığ’da 1974 yılında su tutmaya başlayan Keban Baraj Gölü’nde su kodunun 845’e ulaşması nedeniyle, baraj gölünün etrafında bulunan 675 kilometrekarelik tarım alanı sular altında kaldı. Elazığ’ın Ağın, Keban, Kovancılar, Palu ile Tunceli’nin Pertek ve Çemişgezek ilçelerinde baraj gölü etrafında yaşayan köylüler de tarımın yanı sıra gölde balıkçılığa başladı. Aradan geçen 40 yılda Keban Baraj Gölü, Fırat’ın azgın sularına gem oldu. Baraj elektrik üretimi ve sulamayla ekonomiye büyük katkılar sağladı. Ancak geçen yıldan itibaren etkili olan kuraklık nedeniyle Keban Baraj Gölü’ndeki su seviyesi hızla düşmeye başladı. Geçen yılın Nisan ayında 839 olan su kodu, bu yılın Nisan ayında 830’a indi. Kuraklıkla birlikte daha önce su altında kalan 675 kilometrekarelik alanda, suların çekilmesiyle 170 kilometrekarelik alanda tarlalar yeniden ortaya çıktı. SU ÇEKİLDİ, EKİM BAŞLADI Elazığ’ın Ağın, Keban, Kovancılar, Palu ilçelerinde Keban Baraj Gölü’ne kıyısı bulunan köylerde yaşayanlar suların çekildiği 170 kilometrekarelik alanda yeniden çiftçiliğe dönerek bu alanları ekmeye başladı. Köylüler bir zamanlar su ile kaplı alanlara, şimdi traktörleriyle girip önce buğday, arpa ekti. Bu günlerde de fasulye, nohut ve karpuz ekimi başladı. Balıkçılığı bırakanlardan Saim Sarıkaya, nohut ektiğini belirterek, 'Nohut ekiyoruz. Havalar kurak gittiği için, su seviyesi düştü. 6- 7 yılda bir böyle kuraklık yaşanıyor' dedi. 'ÇİFTÇİLİK YORUCU' Balıkçılıkla geçimini sağlayan Hayrettin Canpolat da, bir zamanlar suyla kaplı alana şimdi karpuz ektiğini belirterek şöyle konuştu: 'Asıl mesleğim balıkçılıktı, baraj gölüne su gelmeyince ne yapalım artık balık tutmak yerine karpuz ekiyorum. Daha önce geçimimi balıkçılıkla sağlıyordum, kuraklık nedeniyle su gelmeyince karpuz, nohut ekmeye başladık. Yetkililer zamanında suyun gelmeyeceğini söyleselerdi gecikmezdik. Alışık olmadığım için çiftçilik bana zor geliyor ve çok yorucu.' Mehmet Emin Demirkapı ise, hayvancılık yapmaya başladığını dile getirerek, 'Sular çekilince bu alanda, hayvanlarımı otlatmaya başladım. Baraj gölünde su olmadığı için onlara burada su veremiyorum. Bölgedeki bizlerin durumu bu yıl hiç iyi değil. Baraj gölü havzasındaki arazilerin tümüne ekim yapıldı. Artık nasıl yapacağız, biz de bilmiyoruz' diye konuştu. Fırat’ın 7 küpesinden ilki TÜRKİYE sınırları içerisinde 1263, toplam uzunluğu 2 bin 800 kilometre olan 720 bin kilometrekare toplama havzasına sahip olarak nitelendirilen Fırat Nehri üzerinde Türkiye’nin enerji ihtiyacının önemli bölümünü karşılayan dev barajlar yaptırıldı. Eski başbakanlardan Süleyman Demirel’in kısa adı ‘GAP’ olan Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında ‘7 Küpeli Gelin’ olarak nitelendirdiği Fırat Nehri üzerinde Elazığ’da Keban Barajı, Malatya ve Elazığ’da Karakaya Barajı, Adıyaman ve Şanlıurfa’da Atatürk Barajı, Şanlıurfa’nın Birecik İlçesi’nde Birecik Barajı ve Gaziantep’te Karkamış Barajı yapılmış, nehrin sularını taşıyan birbirine paralel toplam 52 kilometre uzunluğundaki 2 Şanlıurfa tüneli ile su Harran Ovası’na ulaştırılmıştı. Türkiye’nin ilk dev yatırımı ELAZIĞ’ın Keban İlçesi’nde Fırat Nehri üzerinde 1965 ile 1975 yılları arasında elektrik üretimi amaçlı inşa edilen Keban Barajı, enerji açısından Türkiye’nin ilk dev yatırımlarından biri olarak görülüyor. Kurulduğunda Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 20’sini tek başına karşılayan baraj o dönem 9 milyar liraya mal oldu. Özellikleriyle Türkiye’nin, Atatürk Barajı’ndan sonra en büyük yapay gölü olan Keban Baraj Gölü, doğal göllerle bir arada sıralandığında Van Gölü, Tuz Gölü ve Atatürk Baraj Gölü’nün ardından 4’üncü sırada yer alıyor. Baraj gölünün Murat Nehri Vadisi boyunca uzunluğu 125 kilometre ve genişliği yer yer değişiyor. Keban baraj gölünde elektrik üretiminin yanı sıra su avcılığı yapılmakta ve balık üretimi de gerçekleştiriliyor. Göl üzerinden feribotla Elazığ’ın Ağın, Tunceli’nin Pertek ve Çemişgezek ilçelerine geçiş yapılabiliyor. Keban barajı 8 tribün ile yıllık 6 milyar 200 milyon kilovat saat enerji üretme kapasitesine sahip. Baraj gölü altında kalan 212 yerleşim biriminde yaşayan yaklaşık 30 bin kişi de tahliye edilmişti. ÖZELLİKLERİ Gövde dolgu tipi: beton ağırlıklı kayşa Kurulu güç: 1.330 megawat Yükseklik: 210 metre Göl hacmi: 31.000 hektametreküp Göl alanı: 675 kilometrekare Şahismail GEZİCİ/ELAZIĞ, (DHA)
Kötü Beslenme Panik Atağa Neden Oluyor
Dengesiz ve kötü beslenme panik atak başta olmak üzere birçok psikolojik soruna neden olabiliyor. Dünyanın sonunun geldiğini düşündüren panik atak, beklenmedik bir zamanda ve hiç beklenmedik bir şekilde aniden ortaya çıkıyor. Panik atak nöbeti sırasında hasta, korku, kaygı ve bunalma gibi sorunları yoğun bir şekilde yaşıyor. Öyle ki hasta bayılacağını ve hatta hayatını kaybedeceğini bile düşünebiliyor. Geçirilen nöbet esnasında beyin bedene hükmedebiliyor. Örneğin düşünceleriyle nabzının yükselmesine neden olabilirken, sakinleşmeyi de sağlayabiliyor. Panik durumundaki insanın duygulanımlarındaki değişimler metabolizmada da sorunlar oluşturabiliyor. Aynı şekilde beslenme düzeninde yapılan bazı hatalar, psikolojik sorunlara ve akabinde de panik atağa neden olabiliyor. Aile Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Berna Çil, yanlış beslenme düzeninin neden olduğu psikolojik sorunlar hakkında bilgi veriyor. Yanlış beslenme panik atağı, panik atak metabolik hastalıkları tetikliyor Vücuttaki hormonlar bazı özel durumlarda daha fazla salgılanıyor. Heyecan ve korku durumunda salgılanan adrenalin, çarpıntı, nefes darlığı ve ateş basması gibi durumlara sebep oluyor. Panik atak hastaları normal şartlarda umursanmayacak konulara takılıp kalıyor. Sonrasında ise vücutlarındaki tansiyon ve şeker gibi hastalıkları tetikleyecek hormon salınımları başlıyor. Tüm bu metabolizmanın, yaşamın kaynağı olan besinlerin sindirimi sonucu oluşan maddeler tarafından çalıştırıldığını düşünürsek beslenmenin her hastalıkta olduğu gibi panik atakta da ne kadar önemli olduğu görülüyor. Yanlış beslenme alışkanlıklarının bazıları panik atakların sıklığını ve şiddetini artırıyor. Psikolojik bozukluklara karşı B vitamini Psikolojik bozukluklar genellikle;B1, B3 ve B12 eksikliği nedeniyle ortaya çıkıyor. B1 Vitamini; pirinç kabuğu, sebze-meyve, tam tahıl ürünlerinde bulunuyor. Eksikliğinde nörolojik sorunlara yol açabiliyo depresyona eğilimin artıyor. B 3 Vitamini; süt, peynir, yumurta ve et gibi ürünlerde bulunuyor. Sinir sistemi için önemli bir vitamin. B12 vitamini; karaciğer, böbrek ve ette daha fazla bulunuyor. Eksikliğinde nörolojik bozukluk ve hastalıklarla, depresyon oluşabiliyor. Bu nedenle vitamin ve minerallerden yeterli beslenmek, özellikle de depresyon eğilimli kişileride B grubu vitainlerden yeterli beslenmek sağlıklı ve kaliteli yaşam için büyük önem taşıyor. · Kafeinli besinleri fazla tüketmek: Kafein çarpıntıyı artıran ve uykusuzluğa sebep olabilen bir madde. Tüketim dozu alışkanlığa göre değişse bile 1-2 bardaktan fazla içilmemesi gerekiyor. · Her gün fast food beslenmek: Vitamin ve mineral yetersizliğine sebep olabiliyor, kabızlığa yol açabiliyor, şeker metabolizmasını etkileyebiliyor. · Dengesiz ve yetersiz beslenmek: Vitamin, mineral, protein-yağ-karbonhidrat dengesizliklerine yol açabiliyor. · Yumurtanın beyazının tam olarak pişmeden tüketilmesi: Vücutta B vitaminlerinin atımını artırıyor. Bu da uzun vadede depresyon eğilimlerine neden olabiliyor. · Yoğurdun suyunun atılması: B vitamini kaybına yol açıyor. · Fazla karbonhidrat ağırlıklı beslenmek: Şeker metabolizmasında bozukluklara sebep olup paniğe neden olabiliyor. · Tek tip beslenmek: vitamin yetersizliğine neden oluyor.Panik atak yaşamamak için bu önerilere kulak verin:Günde 2,5-3 litre su için: Su vücuttaki tüm kimyasal olayların yapıtaşı. Bu nedenle su miktarındaki değişiklikler metabolizmaları etkiliyor. Böbreklerin etkin çalışabilmesi için, kabızlığın önlenmesinde, toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında rol alıyor.· Kola ve gazoz gibi bol şekerli ve kafein içeren içeceklerden uzak durun:Tansiyona, şeker metabolizmasına ve kalp atımına etki edip panik atağı tetikliyor.· Geleneksel tarz ya da Akdeniz beslenme tarzını tercih edin: Her öğünde her besin grubundan bulundurabilirsek vitamin ve mineral yetersizliği oluşması ihtimali azalıyor. Çorba ile başlanan geleneksel beslenmede kan şekeri dengeleri daha sağlıklı oluyor.· Glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçının: Patates püresi, pirinç pilavı, beyaz ekmek, mısır gevreği, balkabağı, kraker gibi yiyecekler kan şekerinde ani düşürüyor ya da yükseltiyor. Bu durum da sinir sisteminde sorunlara neden oluyor.· Kahve ve demli çay içmeyin: Bu tip içecekler çarpıntıya neden olabiliyor.· Haftada 2-3 gün balık tüketin: Doymamış yağ asitleri açısından önemli. Kanser ve psikolojik hastalıklara karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.· B vitamininden zengin besinleri yiyin: B vitaminleri sinir sisteminde etkin vitaminlerdir. Eksikliklerinde nörolojik ve psikolojik sorunlar oluşabiliyor.· Şeker ve şekerli gıdalardan uzak durun: Basit şeker içeren gıdalar tüketildiğinde kan şekerinde hızlı yükselmeler, sonrasında hızlı düşüşler yaşanabiliyor. Canınız şekerli bir tatlı istediğinde tercihiniz sütlü tatlı olsun.· 3 ve 3 ara öğün şeklinde beslenin: Açlık sürelerinin uzamaması, kan şekeri ve tansiyon dengelerinin korunması gerekiyor.· Mercimek ve nohut gibi kuru baklagillerle tam tahıllı gıdaları tüketin: Bu besinler B vitamini açısından zengin. Ayrıca kan şekeri dengelerine de destek oluyorlar.Psikolojik bozukluklar da beslenme bozukluklarına neden olabiliyor Her gün karşılaşılan kan şekeri düşüklüğü şeker yenmesi ya da uzun süre aç kalınmış ise beslenme desteğinin sağlanması ile düzeliyor ve kişi normale dönüyor. Ancak bu durum panik atak hastalarında “neler oluyor, ölüyor muyum, dünyanın sonu mu geldi?” gibi düşüncelere neden oluyor. Bu durumda da salgılanan adrenalinin şeker metabolizmasındaki etkileri nedeniyle panik ataklı kişilerde durum daha da zorlaşabiliyor.
İstanbul'u İstanbul Yapan 20 Sokak Lezzeti
Hepimizin aşina olduğu İstanbul kareleri vardır ya hani… Hatta bir tanıtım filmi çekilecekse, ilk önce o karelere yer verilir. İşte o kareleri süsleyen geleneksel lezzetleri aldık, bir listede topladık. Ara sıra nostalji yapmak, eskileri yad etmek iyi olur diye düşündük. Buyrunuz karşınızda İstanbul’u İstanbul yapan 20 sokak lezzeti! Eğer uzağında kaldıysanız da özlem bitsin, ilk biletle doğru İstanbul’a bekliyoruz!
Rumeli Turşuları ve Mezeleri
Sütlü biber, Kırklareli mutfağının vazgeçilmez lezzetleri arasındadır. Kışlık olarak hazırlanan sütlü biber yapımı kolay, farklı uygulamasıyla ve alışıldığın dışında tadıyla dikkat çeken bir turşu uygulamasıdır. Beraberinde kombine edildiği yemekler düşünüldüğünde, sütlü biberi sunumuyla bir Rumeli mezesi olarak da kategorize etmek mümkündür. Mübadeler sırasında Trakya' ya iskan ettirilen eski göçmenlerce Trakya mutfağına taşınmış bu turşu, özellikle Bulgaristan' dan gelen Pomak kökenli yaşlılarca günümüze aktarılmıştır. Kırklareli' de 'sütlü biber' diye isimlendirilen bu tarif, Edirne' de 'katık' ismiyle bilinir. Edirne' nin Yenikadın köyü gibi bazı sınır köylerinde ise 'Hatça Katığı-Akça Katık' ismiyle bahsedilir. Sütlü Biber Turşusu ( Hatça Katığı )
"Kadına Bakarken Dokunmadan Boşalmak Orucu Bozmaz"
Yeni Şafak'ın ilahiyatçı yazarı Hayrettin Karaman , Orucu bozmayan durumlara ilişkin, 'Kadına bakarken dokunmadan boşalmak orucu bozmaz' fetvası verdi. Karaman'ın Ramazan ayına özel fıkhi bilgiler içeren yazılar kaleme aldığı 12 maddelik 'Orucu bozmayan şeyler' listesinde, 'Eşini öpmek', 'Kadına bakarken dokunmadan boşalmak' gibi ifadelere yer verdi. Ayrıca 'gıybet'in de orucu bozmadığı savunulan liste, sosyal medyada tartışmaya yol açtı. Karaman'ın Yeni Şafak gazetesinde 'Orucu bozmayan şeyler' başlığıyla yayımlanan (7 Temmuz 2014) yazısı şöyle: I- Oruçlu olduğunu unutarak yemek , içmek ve birleşmek. (Unutmamakla beraber istemeden, kazara boğazından içeri bir içecek veya yiyeceğin girmesi/kaçması müctehidlerin çoğuna göre orucu bozar ve yalnızca kaza gerekir ama bazı müctehidler, 'Ümmetim unutma, yanılma (hata, kaza) sebebiyle yaptıklarından bir de zorlanarak yaptıklarından sorumlu değildirler (bunların hükmü kaldırılmıştır)' mealindeki hadise dayanarak' bunların da orucu bozmadığını ifade etmişlerdir. 2- Oruçlu iken uykuda ihtilâm olmak. 3- Kadına bakarken dokunmadan boşalmak. 4- Krem veya sürme kullanmak. 5- Eşini öpmek. 6- Gıybet etmek. 7- İstemeden kusmak. 8- Boğazına toz, un vb. kaçması. 9- Geceleyin cünüb olup yıkanmadan imsak vaktini geçirmek. 10- Dişlerinin arasında kalan ve nohut tanesi kadar olmayan bir şeyi yutmak. 11- Denizde, nehirde, banyoda ve benzeri yerlerde yıkanmak, banyo yapmak. 12- Deri altına, adaleye veya damara iğne yaptırmak. İğne yaptırmanın orucu bozacağı görüşünde olanlar bulunmakla beraber; eskiden -Ebû Yusuf ve Muhammed'in ictihadlarına uyarak- fetvahanede ve 1948 yılında Ezher Üniversitesi'nin Fetva Komisyonu'nda iğnenin orucu bozmayacağı yolunda fetva verilmiştir. Bu meseleye bir şekil olarak, dış görünüşü itibarıyla, bir de mânâ ve maksadı bakımından yaklaşmak mümkündür. Dıştan bakıldığında 'orucu ancak normal, tabîî deliklerden içeriye giren nesneler bozar' diyen müctehidlere göre iğne ile deriyi, adaleyi, damarı delerek içeriye verilen şey ister ilâç olsun, ister serum olsun orucu bozmaz; çünkü bu ictihad, içeri giren nesneye değil, girdiği yere bakmaktadır. Ancak iğne ile vücûduna bir şeyler alan kişinin maksadına baktığımız zaman hüküm değişir. Eğer maksat tedâvî ise oruç bozulmaz. Serumu almaktan maksat tedâvî değil de açlığı, susuzluğu gidermek, orucun eksilttiğini tamamlamak olursa, bu davranış oruç kavramına ters düşer. Giriş yoluna göre hüküm veren müçtehidler bakımından oruç bozulmaz dense bile, böyle bir davranışın caiz olduğu söylenemez. 'Lavman da içeriye bir şey sokmak değil, barsaktakini boşaltmak için yapıldığından orucu bozmaz' diyen fıkıhçılara katılıyorum. Ancak bana göre gerekçe, lavmanın yeme ve içme sayılamayacağıdır. Rahatsızlığı sebebiyle iğne vb. yaptırma durumunda olup bunu gece yaptırmakta güçlüğe maruz kalanlar bu fetvadan istifade ederek bunları gündüz, oruçlu iken yaptırabilirler. Hasta olmayan, yahut gece kolayca yaptırabilenler oruçlu iken bunu yaptırmamayı tercih etmelidirler.T24
Doğum Sonrası Forma Girmenin Yolları
Doğum sonrası uygulanan bilinçsiz diyetler ise annede kas kaybına, çeşitli hastalıklara yol açarken anne sütünün de kesilmesine neden olmaktadır. Doğumdan sonra uzman kontrolünde uygulanacak sağlıklı beslenme programı ile ideal kiloya kavuşulması önemlidir. Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Şefika Aydın Selçuk, yeni annelere sağlıklı beslenme önerilerinde bulundu. Anne sütünü azaltmayacak ve kilo aldırmayacak şekilde beslenilmeli Doğumdan sonrası emzirme dönemi çok önemlidir. Bebeğin beslenmesinin etkilenmemesi için anne sütünü azaltmayacak kaliteli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Tahıl, süt, sebze, meyve ve et grubuna mutlaka yer verilmelidir. Üç ana öğün düzeni sağlanarak bu çeşitlilik sağlanmalıdır. Et grubuna öğle ve akşam yemeklerinde tavuk, balık ve kırmızı et ile yer verilebilir. Sebzeler, salata ya da yemek olarak tüketilebilir. Sabah kahvaltıda süt ve peynir mutlaka olmalıdır. Bunun dışında ceviz, fındık, badem de önerilmektedir. Her üç öğünde de mutlaka ekmek ve salata olmalıdır. Ekmek yerine bazen sıvı volümünü artırmak amacıyla çorba tüketilebilir. Diyet için 4 ay bekleyin Doğumdan sonra ilk aylar annenin ve bebeğin uyku düzeninin oturtulmaya başladığı dönemdir. Bunun için hemen (çoğunlukla 4 aya kadar) bir diyet programı uygulanmasını önerilmemektedir. Gebeliğinde fazla kilo alan anneler hamileliğin ilk 4 ayını atlattıktan sonra toparlanma dönemi sonrası diyet yapmaya başlayabilirler. Çoğunlukla bebekleri için ilgilendikleri için bu dönemde saatlere ve listeye uymaları oldukça güçleşmektedir. Özellikle bu dönemde saatleri düzenlemekte anneler zorlandığı için listeye bağlı kalamamaktalar. Bunun için başta bir listeye bağlı kalmasından çok sıvı alımının artırılması, tahıl, süt, sebze gibi gruplara yer verilmesi konusunda dikkatli olunabilir. Uygulanan diyet programı ile emzirme dönemi devam ettiği için annenin ayda 2-2,5 kg bile vermesi yeterlidir. Önemli olan verilecek olan hedef kiloyu başta çok yüksek tutmamaktır. Saat 07.00-09.00 arası kahvaltı, 12.00-14.00 arası öğle yemeği, 18.00-20.00 arası akşam yemeği yenilmesine özen gösterilmelidir. Hangi besinden ne kadar tüketmelisiniz? Annenin günlük alması gereken kalori emzirme döneminde kilosu bazında değişkenlik göstermektedir. Genelde günlük 2.000 kaloriyi bulabilmektedir. Çünkü emzirme ile de 300-400 kalori kaybının da karşılanması gerekmektedir. Örneğin; et ve et gruplarından birer köfte kadar et 70 kaloriye denk gelmektedir. Süt grubu ortalama 150 kalori gibi hesaplanmaktadır. Anneler bir dilim ekmek 70 kalori, bir kase çorba 150 kaloriyi bulabilir. Çorbalar çok yağlı yapılmamalıdır. Meyveler emzirme döneminde gaz yapabileceğini düşünerek komposto olarak önermekteyiz. Meyvelerin bir porsiyonu 45-50 kaloridir. Sebze grubu da ortalama 60-70 kaloridir. 4 kaşık sebze yemeği 70 kaloriye denk gelmektedir. Etli bir sebze yemeği ise bunun kalorisi 150′yi bulabilmektedir. Bir öğünde 8 kaşık sebze yemeği ya da 4-4 olarak iki öğüne dağıtarak tüketilebilir. Bol sıvı alımına öze gösterin Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Emziklilikte su metabolizmasında artış vardır. Alınan su süt salgılanmasıyla, metabolik su ise artan yiyecek alımıyla artmaktadır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan toplam sıvı miktarı yaklaşık 3000 ml olmalıdır. Bu miktar pratik ölçüler ile 12 su bardağı su, süt, ayran, hoşaf, komposto, limonata, şerbet, meyve suları şeklinde önerilmelidir. Çay, kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir. Doğum kilolarınızı atmanızı sağlayacak öneriler Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir. Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir. Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir. Bireysel özelliklere göre gaz yapıcı besinler çıkartılabilir. Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır. Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar tüketilmemelidir. Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınmayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer. Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir. Çayı kuşluk, ikindi gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, çaylara limon suyu eklenmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir. Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.Kadınca