Görüş Bildir

Aladağ Haberleri

Aladağ ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Aladağ ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Aslan Arena'da Çok Farklı
Aslan Arena'da çok farklı!.. Spor Toto Süper Lig'in 24. haftasında Akhisar Belediyespor'u konuk eden Galatasaray, rakibini 6-1 yenerek maç fazlasıyla lider Fenerbahçe'yle arasındaki puan farkını 3'e indirdi. AKHİSAR BELEDİYESPOR Emrah Tuncel - Emrah Eren, Çağdaş, Sonko, Uğur Demirok - Mehmet Akyüz, Güray, Emin Aladağ (Dk. 53 Kuate), Sertan (Dk. 53 Bahattin) - Bruno (Dk. 76 Ahmet Cebe), Niasse GOLLER Dk. 13 ve 48 Drogba, Dk. 18 Alex Telles, Dk. 55 Burak, Dk. 65 Bruno k.k., Dk. 73 Sneijder (Galatasaray) / Dk. 59 Mehmet Akyüz (Akhisar Belediyespor) SARI KARTLAR Yekta, Hakan Balta (Galatasaray) / Bruno, Uğur Demirok (Akhisar Belediyespor) MAÇTAN DAKİKALAR 4'te G.Saray'da sol kanattan Alex Telles'in ceza sahasına ortasında arka direkte Çağdaş, Burak'tan önce topa kafayı vurdu ve meşin yuvarlağı kornere atarak tehlikeyi önledi. Sarı-kırmızılılar köşe atışından sonuç alamadı. 6'da Akhisar Belediyespor'un ani gelişen atağında, Niasse'nin pasında topla buluşan Mehmet Akyüz, ceza sahası dışından sağ çaprazdan çok sert vurdu. Semih'e de çarpan topu kaleci Muslera son anda kornere çeldi. Konuk ekip üst üste kullandığı iki köşe atışından sonuç alamadı. 12'de G.Saray'da Melo'nun pasında topu kontrol eden Sneijder uzak mesafeden sert bir vuruşla şansını denedi. Kaleci Emrah Tuncel son anda uzanarak topu kornere çeldi. 13'te G.Saray, Drogba'nın golüyle öne geçti. Bu dakikada Sarı-kırmızılılar'ın sağ taraftan kazandığı köşe atışında Sneijder ceza sahasına ortaladı. Ön bölümde iyi yükselen Drogba kafayı vurdu. Meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 1-0 18'de G.Saray, Alex Telles'in golüyle farkı 2'ye çıkardı. Sol taraftan hareketlenen Sneijder'in ceza sahasına yerden nefis pasında Alex Telles, sol çaprazdan çok sert vurdu. Meşin yuvarlak yakın köşeden ağlarla buluştu. 2-0 24'te G.Saray'da sol kanattan Alex Telles'in ceza sahasına ortasında G.Saray forvetlerinden önce topa kafayı vuran Uğur Demirok, tehlikeyi uzaklaştırdı. 27'de Akhisar Belediyespor'da sol kanattan Çağdaş'ın ceza sahasına ortasında Mehmet Akyüz kafayı vurdu. Meşin yuvarlak yandan auta çıktı. 30'da G.Saray'da sol taraftan Sneijder'in ceza sahasına ortasında arka direkteki Burak, gelişine şut çekmek yerine topu göğsüyle önüne almak isteyince, meşin yuvarlak yandan auta çıktı. 31'de G.Saray'da kaleciye Muslera'ya gönderilen geri pas sonrası Mehmet Akyüz baskı yaptı. Uruguaylı kalecinin vuruşunda, Mehmet Akyüz'ün son anda ayak koyduğu top sağ tarafa doğru açıldı. G.Saray defansı tehlikeyi uzaklaştırdı. 38'de G.Saray'da sağ taraftan Burak'ın ceza sahasına yerden ortasında arka direğe hareketlenen Drogba topa dokunamadı. Meşin yuvarlak yandan auta çıktı. 41'de Akhisar Belediyespor'da sağ kanattan Sertan'ın ceza sahasına ortasında Eboue, Güray'dan önce kafayı vurdu ve meşin yuvarlağı kornere atarak tehlikeyi önledi. Konuk ekip köşe atışından sonuç alamadı. 42'de Akhisar Belediyespor, Niasse'yle gole yaklaştı. G.Saray ceza sahasında topla buluşan ve Ceyhun'dan topu kurtaran Niasse'ye, G.Saray defasında kademeye giren diğer isimler müdahale etti. Bir kez daha Niasse'ye çarpan topa son olarak G.Saray defansı ayak koydu ve meşin yuvarlak az farkla yandan kornere çıktı. Konuk ekip köşe atışından sonuç alamadı. İlk yarının geri kalan bölümünde iki takım da rakip kalede etkili olamazken, G.Saray soyunma odasına 2-0 önde girdi. 47'de G.Saray'ın sol taraftan Sneijder'le kullandığı köşe atışında, ceza sahasında yaşanan karambolde meşin yuvarlak son olarak Melo'nun önünde kaldı. Brezilyalı futbolcu, Bruno'dan sıyrılmak istedi, ancak bu futbolcuya çarpan topu takım arkadaşları uzaklaştırdı. Bu pozisyon sonrası G.Saraylı futbolcular penaltı itirazında bulunurken, maçın hakemi oyunu devam ettirdi. 48'de G.Saray, Drogba'nın golüyle skoru 3-0'a taşıdı. Bu dakikada Akhisar Belediyespor defansının hatalı geri pasında topu kontrol eden Drogba, kaleci Emrah Tuncel'le karşı karşıya kaldı. Ceza sahasında Emrah'ı da geçen Fildişi Sahilli futbolcu, meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. 3-0 50'de G.Saray, Drogba'yla dördüncü gole çok yaklaştı. Melo'nun nefis pasında ceza sahasında topla buluşan Drogba, kaleci Emrah Tuncel'le karşı karşıya kaldığı pozisyonda sol çaprazdan yerden sert vurdu. Emrah Tuncel'in son anda çeldiği top yandan kornere çıktı. Sarı-kırmızılılar köşe atışından sonuç alamadı. 55'te G.Saray, Burak'ın golüyle farkı 4'e çıkardı. Bu dakikada Sneijder'in pasında ceza sahasında topla buluşan Drogba, sol köşeden yerden bir pasla ters bölümde bomboş pozisyondaki Burak'ı gördü. Burak da meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu. 4-0 59'da Akhisar Belediyespor, Mehmet Akyüz'le farkı 3'e indirdi. G.Saraylı futbolcuların Burak'a yapılan hareket nedeniyle faul beklediği pozisyonda topu kontrol eden Kaute, yerden bir pasla Mehmet Akyüz'ü gördü. Topla ceza sahasına giren ve rakibinden sıyrılan Mehmet Akyüz, penaltı noktasının gerisinden yerden plasesini yaptı. Meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 4-1 62'de G.Saray'da Yekta'nın pasında Ceyhun, ceza sahası dışından hafif sağ çaprazdan çok sert vurdu. Meşin yuvarlak farklı şekilde üstten auta çıktı. 65'te G.Saray, Bruno'nun kendi kalesine attığı golle farkı bir kez daha 4'e çıkardı. Rakibinden topu kapan Melo'nun pasında ceza sahasına giren ve son çizgiye kadar inen Drogba, sağ köşeden içeriye ortasını yaptı. Kale önünde Burak kafayı vurdu. Kaleci Emrah Tuncel'in güçlükle çeldiği top kademeye girmek isteyen Bruno'nun kafasına çarparak ağlarla buluştu. 5-1 73'te G.Saray, Sneijder'in golüyle farkı 5'e çıkardı. Umut'un defansın arkasına gönderdiği topa Burak hareketlendi. Ceza sahasında topla buluşan Burak'ın bekletmeden ters bölüme yerden pasında, boş pozisyondaki Sneijder plasesini yaptı. Meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 6-1 83'te G.Saray'da Ceyhun ceza sahası dışından sağ çaprazdan çok sert vurdu. Meşin yuvarlak direği sıyırarak üstten auta çıktı. 90+2'de G.Saray'ın ani gelişen atağında, Umut'un pasında topla ceza sahasına giren Hamit, kaleci Emrah Tuncel'le karşı karşıya kaldığı pozisyonda yerden sert vurdu. Ayaklarıyla topa müdahale eden Emrah Tuncel gole izin vermedi. Karşılaşma G.Saray'ın 6-1'lik üstünlüğüyle sona erdi.Gazetesport
28 Yıllık Öğretmene 'Öğrenciye Destek' Sürgünü
ADANA'da, Gezi Parkı eylemlerinde başına gaz fişeği isabet ettikten 269 gün sonra geçen 11 Mart'ta yaşamını yitiren Berkin Elvan için sessiz oturma eylemi yapan öğrencilere destek veren 28 yıllık coğrafya öğretmeni Faruk Ağaçe, Adana Valiliği'nin oluruyla merkeze 100 kilometre uzaktaki Aladağ İlçesi'ne gönderildi.Merkez Çukurova İlçesi'ndeki İsmail Kulak Anadolu Lisesi'nde okuyan 7 kız öğrenci, geçen 12 Mart'ta teneffüs sırasında Berkin Elvan için sessiz oturma eylemi yaptı. Herhangi bir pankart ve döviz taşımayıp slogan atmayan öğrencilerin yanına gelen okul yöneticileri, eylemin bitirilmesi için uyarılarda bulundu. Oturmaya devam eden öğrencilerle okul yöneticileri arasında tartışma yaşandı. Bu sırada tartışan okul yöneticileri ve öğrencilerin yanına gelen coğrafya öğretmeni Faruk Ağaçe ise çocukların eylem nedeniyle cezalandırılacağını söyleyen idarecilere tepki gösterdi. TUTANAK TUTULDU Tartışmanın ardından öğretmen Faruk Ağaçe derse giderken öğrenciler de eylemi bitirdi. Yaşanan olay nedeniyle okul yöneticileri, eylemci öğrenciler hakkında disiplin soruşturması başlattı ancak herhangi bir ceza vermedi. Okul yöneticilerinin hakkında tutanak hazırladığı Faruk Ağaçe ise bu tutanağa dayanılarak Adana Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ali Selamet'in isteği ve Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un oluruyla Aladağ İlçesi'ndeki Pınar Madencilik Anadolu Lisesi'ne görevlendirildi. Geçici olarak Aladağ'a gönderilen Faruk Ağaçe'nin ne kadar süreyle görevlendirildiği henüz kendisine bildirilmedi. 'SAVUNMA BİLE YAPMADAN GÖNDERİLDİM' Hukuki olarak haklarını arayacağını belirten Faruk Ağaçe, şunları kaydetti: 'Okul bahçesinde lise 1'inci sınıfa giden 7 kız öğrencinin Berkin Elvan için sessizce oturma etkinliği yaptığını gördüm. Başlarında bulunan 4 tane okul idarecisi de çocukları, 'okuldan atılırsınız', 'ceza alırsınız' diyerek kaldırmaya çalışıyordu. Oturan öğrencilerden biri okul idarecilerine, 'Hocam sizin çocuklarınız yok mu?' dedi. İdareciler ise aynı tavrını devam ettirdi. Ben de o an vicdani olarak, 'Siz ancak Mısır'da, Suriyeli çocuklara ağlarsınız. Berkin Elvan, Türk olduğu için bu çocukları azarlıyorsunuz' dedim. Sonra derse girdim ve oturan öğrenciler de sınıflarına gitti. Bu olay nedeniyle içeriğini bilmediğim bir tutanak hazırlanmış. Bu tutanağa bağlı olarak da herhangi bir soruşturma açılmadan, savunma yapmadan sürgün edildim. Yapılan bu uygulamanın haksız olduğunu düşünüyorum. Sıkıyönetim dönemlerinde bile bu şekilde bir uygulama olduğunu düşünmüyorum. Bu yargısız infaz nedeniyle hukuki haklarımı arayacağım.' 'ARKADAŞIMIZIN YANINDA OLACAĞIZ' Eğitim-Sen Adana Şubesi Hukuk Sekreteri Güven Boğa ise, 'Arkadaşımız tamamen keyfi olarak sürgün edilmiştir. Herhangi bir soruşturma olmadan öğretmenimiz keyfi biçimde mağdur olmuştur. Daha öncede bu okulda Berkin Elvan için sessiz eylem yapan öğrenciler baskı altına alınmaya çalışılmıştı. Öğrencilerimizin olduğu gibi Faruk öğretmenimizin de yanında olacağız' dedi. Adana Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise konuyla ilgili açıklama yapmadı. Yusuf BAŞTUĞ/ADANA, (DHA)
Berkin Elvan Soruşturmasına Skandal Tanıklık
Berkin Elvan'ın ölümüyle ilgili polis soruşturmasında savcıya gönderilen iki ifade 'manipülasyon' kuşkusu doğurdu. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Evrim Deniz Karatana, 'Suç duyurusunda bulunacağız' dedi. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre; Gezi Parkı gösterileri sırasında başından gaz kapsülüyle vurulup 269 gün hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin polis başmüfettişleri tarafından yürütülen idari soruşturmada bir skandala imza atıldı. Müfettişlerin, ifadesine başvurduğu hastane bekçisi ve polisi, Elvan’ın aslında bir önceki gece gösterilerde yaralandığını, ilkin Çağdaş Hukukçular Derneği’ne (ÇHD) götürüldüğünü, durumu ağırlaşınca hastaneye getirildiğini iddia etti. İddianın dayanağı olarak, “Acil servisin karşısındaki kantinde çalışan A.’nın mahalleden bir arkadaşı” denildi. Elvan’ın sabah yaralandığına dair çok sayıda tanık olduğu, ÇHD’nin Okmeydanı’nda değil İstiklal Caddesi’nde bulunduğu bilindiği halde polis başmüfettişleri, ‘önem arz edebilecek bir tanıklık olduğu' iddiasıyla iki ifadeyi savcılığa gönderdi. İçişleri Bakanlığı tarafından idari soruşturma yapmakla görevlendirilen başmüfettiş Mustafa Kızıldemir ve Gökhan Özsavaş, 17 Mart’ta Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli gece bekçisi C.B. ve polis B.A.’nın ifadesini aldı. Bekçi C.B., Elvan’ın 16 Haziran’da saat 07.00 sularında yaralı halde hastaneye getirildiğini belirterek, üzerinden birbirine sarılı halde dört maytap çıktığını ileri sürdü. O sırada görevi bittiği için ayrıldığını anlatan C.B., “hastanenin karşısındaki kantinde çalışan A.’dan duyduğu” bir iddiayı müfettişlere anlattı. C.B., “A. isimli şahıstan, kendi mahallesinde oturan bir şahsın Elvan’ın olay gecesi yaralandığını, ilk etapta hastane yerine şimdi ismini hatırlamadığım bir derneğe götürüldüğünü, durumun ağırlaşması üzerine birkaç saat sonra hastaneye getirildiğini söyledi. Hatta Berkin Elvan hastaneye getirildiğinde üstü başı ıslaktı. Sanki bir yerde müdahale edilmiş de getirilmiş gibiydi” dedi. 'Önem arz edebilir' B.A. da, iddiaya ‘açıklık’ getirerek “Bekçi C.B., acilin karşısındaki kantinde çalışan A. isimli şahıstan, kendi mahallesinde oturan bir şahsın Elvan’ın olay gecesi yaralandığını, ilk etapta hastane yerine ÇHD’ye götürüldüğünü, ağırlaşması üzerine hastaneye götürüldüğünü duymuş” diye ifade verdi. Polis başmüfettişleri Kızılgüneş ve Özsavaş, 17 Mart’ta aldığı ifadeleri ‘önem arz edebilecek bir tanıklık olduğu’ gerekçesiyle soruşturmayı yürüten Savcı Faruk Bildirici’ye gönderdi. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Evrim Deniz Karatana, faillerin bulunmasına yönelik gelişmeler oldukça suçluları gizlemek amacıyla girişimlere başlandığını savunarak, “Berkin hastaneye getirildikten 15 dakika sonra oradaydık. Tüm ifadeler çok açık; vurulduktan 20-30 dakika sonra hastaneyle götürülüyor. Soruşturmayı etkin biçimde takip etmemiz, polisi fazlasıyla rahatsız etmiş olacak ki, suçu örtmek isterken bile ÇHD’yi hedef gösteriyor. Ancak oldukça acemice bir girişim... Çünkü Berkin Okmeydanı’nda vuruldu. ÇHD ise İstiklal Caddesi’nde... Yalancı tanıklık için suç duyurusunda bulunacağız” diyor. Müfettiş 'işkence' davasında sanık oldu, beraat etti Polis Başmüfettişi Gökhan Özsavaş, 2009 yılında İstanbul ’da Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordu. İstanbul’da, 1 Mayıs 2009’da, Tarlabaşı’nda Naciye Kaplan ve Öztürk Aladağ adlı iki gencin kayıt dışı şekilde gözaltına alınıp dövülmesine ilişkin Çevik Kuvvet Şubesi’nden Komiser Yardımcısı Nuh Mete Damgacı, aynı şubeden polis Veli Tarım ve Beyoğlu Emniyeti’nden Ayhan Aktaş ve Kemal Güney ile Fatih GBT Şubesi’nden Ayhan Baştürk’e ‘işkence’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak’ suçlarından 26 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Aynı dosya kapsamında, Komiser Özsavaş da “kendi gözetim yükümlülüğü altındaki bir bölgede meydana gelen işkenceden sorumlu olduğu” için diğer sanıklarla birlikte yargılandı. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, 24 Aralık 2013’te beraatle bitti. Mahkeme, “müdahillerin sanıklar tarafından dövüldüğüne ilişkin teşhise yeterli görüntü ve delil elde edilemediği” için bu karara vardı. Yurttan Berkin Elvan yasakları Öte yandan Berkin Elvan’ın ölümünden sonra Gençlik Muhalefeti adlı grubun çağrısı üzerine Samsun’un Bafra ilçesinde gençler protesto yürüyüşü düzenledi. Okul müdürlüğü, bu yürüyüş sonrasında, 31 Mart’ta, dört öğrenciye ‘izinsiz gösteri ve eylemlere katılmak’ iddiasıyla 5’şer gün okuldan uzaklaştırma cezası verdi. Eylemde Başbakan Erdoğan ’la ilgili pankart taşıdığı belirtilen Ö.C. adlı öğrenci baskıdan kaynaklı olarak naklini Çorum’a aldırmak zorunda kaldı. Amasya’nın Merzifon ilçesinde de AKP ’ye ait bir seçim aracına çeşitli yazılar yazılmış haldeki resmini Facebook’ta paylaşan liseli D.K. adlı bir liseli hakkında soruşturma açıldı. İstanbul’da da Taksime Berkin anısına ekmek bırakmak isteyen bir grup genç gözaltına alındı.Haber: İsmail Saymaz Kaynak: CNN Türk
Polisin 'Berkin Bir Gün Önce Vurulmuş' İddiası Asılsız Çıktı
Okmeydanı’ndaki Gezi Parkı olaylarında başına gaz fişeği isabet etmesi nedeniyle komaya giren ve 269 gün verdiği yaşam mücadelesini kaybeden Berkin Elvan'ın, 'aslında bir gün önce vurulduğu, önce Çağdaş Hukukçular Derneği'ne götürüldüğü, sonra da hastaneye getirildiği' yönünde, polis tarafından ortaya atılan iddianın gerçekdışı olduğu anlaşıldı. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’ın haberine göre, hastane polisi ve bekçisi tarafından dile getirilen iddianın kaynağı olarak gösterilen kantinci A.D., savcılığa başvurarak, “Ben böyle birşey söylemedim” dedi. Polis ve bekçi, bu iddia için, “Acil servisin karşısındaki kantinde çalışan A.D.’ye mahalleden arkadaşı söylemiş” demişti. Berkin Elvan’ın ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı’nca idari soruşturma için atanan başmüfettiş Mustafa Kızıldemir ve Gökhan Özsavaş , 17 Mart’ta Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli gece bekçisi C.B. ve polis B.A.’nın ifadesini aldı. Bekçi C.B., “hastane karşısındaki kantinde çalışan A.’dan duyduğu” bir iddiayı müfettişlere anlattı. C.B., “A. isimli şahıstan, kendi mahallesinde oturan bir şahsın Elvan’ın olay gecesi yaralandığını, ilk etapta hastane yerine şimdi ismini hatırlamadığım bir derneğe götürüldüğünü, durumun ağırlaşması üzerine birkaç saat sonra hastaneye getirildiğini söyledi. Hatta Berkin Elvan hastaneye getirildiğinde üstü başı ıslaktı. Sanki bir yerde müdahale edilmiş de getirilmiş gibiydi” dedi. B.A. da, iddiaya ‘açıklık’ getirerek “Bekçi C.B., acilin karşısındaki kantinde çalışan A. isimli şahıstan, kendi mahallesinde oturan bir şahsın Elvan’ın olay gecesi yaralandığını, ilk etapta hastane yerine ÇHD’ye götürüldüğünü, ağırlaşması üzerine hastaneye götürüldüğünü duymuş” diye ifade verdi. Polis başmüfettişleri Kızılgüneş ve Özsavaş, 17 Mart’ta aldığı ifadeleri ‘önem arz edebilecek bir tanıklık olduğu’ gerekçesiyle soruşturmayı yürüten Savcı Faruk Bildirici’ye gönderdi. Bu ifadelerin Radikal’de geçen 21 Nisan’da “Berkin Elvan soruşturmasında skandal tanıklık” başlığıyla yayınlanması üzerine, ifadelerde adı geçen ve iddianın kaynağı olduğu ileri sürülen A.D., savcılığa giderek, ifade verdi. A.D., bekçi C.B.’ye bu yönde bir ifadede bulunmadığını kaydederek, “Olayla ilgili bilgim ve görgüm yoktur. Ayrıca süresiz işten ayrıldım. Can güvenliğimden de endişe ediyorum” dedi. Polis Başmüfettişi Gökhan Özsavaş, 2009 yılında İstanbul ’da Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordu. İstanbul’da, 1 Mayıs 2009’da, Tarlabaşı’nda Naciye Kaplan ve Öztürk Aladağ adlı iki gencin kayıt dışı şekilde gözaltına alınıp dövülmesine ilişkin Çevik Kuvvet Şubesi’nden Komiser Yardımcısı Nuh Mete Damgacı , aynı şubeden polis Veli Tarım ve Beyoğlu Emniyeti’nden Ayhan Aktaş ve Kemal Güney ile Fatih GBT Şubesi’nden Ayhan Baştürk ’e ‘işkence’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak’ suçlarından 26 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Aynı dosya kapsamında, Komiser Özsavaş da “kendi gözetim yükümlülüğü altındaki bir bölgede meydana gelen işkenceden sorumlu olduğu” için diğer sanıklarla birlikte yargılandı. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, 24 Aralık 2013’te beraatle bitti. Mahkeme, “müdahillerin sanıklar tarafından dövüldüğüne ilişkin teşhise yeterli görüntü ve delil elde edilemediği” için bu karara vardı.T24
Sabah: 'Gezi'de Çadırları Yakın Emrini Veren Polis Paralelci Çıktı'
Sabah gazetesinde yer alan bir haberde, Gez Parkı olayları sırasında parktaki çadırların yakılması talimatı veren ismin, eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli olduğu öne sürüldü. Şaban Arslan imzalı haberde, Ramazan Emekli’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın “paralel yapı” dediği Gülen cemaatine yakınlığıyla bilindiği öne sürüldü. Sabah gazetesinin bugünkü (9 Haziran 2014) nüshasında yayımlanan, “O çadırların hepsini yakın” başlıklı haber şöyle: Gezi'yi tırmandıran çadır yakma olayının altından Paralel Yapı'ya yakınlığıyla bilinen Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli çıktı. Zabıta memurlarının ifadelerine göre çadırların yakılması talimatı, 17 Aralık sonrası görevden alınan Emekli tarafından verildi. İçişleri Bakanlığı Mülkiye başmüfettişleri Kamil İlhan, Anıl Cengiz Üzgün ve İlyas Burunak ile polis başmüfettişi İlhan Kara, 28-31 Mayıs 2013 tarihleri arasında Taksim Gezi Parkı'nda görev yapan zabıta personelinin ifadesine başvurdu. Müfettişler, 14 Haziran Cuma günü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, zabıtaların yeminli ifadelerini aldı. 12 zabıta personelini dinleyen müfettişler, 'Gezi Parkı'nda olayların tırmanmasına neden olan çadırların yakılması talimatını kim verdi' ve 'Çadırları kim niye yaktı' sorularına cevap aradı. Müfettişler, çadırları yakma talimatının Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli tarafından verildiğini rapor etti. Tutanaklarda, kamera görüntülerine göre, zabıtaların Emekli'nin talimatıyla çadırları tutuşturup yaktığı tespiti yer aldı. Müfettişlerin tutanağında, Gezi olaylarını tırmandıran çadır yakma olayının sorumlusu olarak gösterilen zabıta ekiplerini yöneten kişinin, Avrupa Yakası Merkez Zabıta Amirliği'nde görevli zabıta komiseri Murat Sarı (39) olduğu belirtildi. Sarı ifadesinde, eylemcilerin çadırlarını toplamak üzere, 30 Mayıs sabahı 05.00 sularında Taksim Gezi Parkı'na gittiğini söyledi. Polislerle kısa süreli durum değerlendirmesi yaptıklarını kaydeden Sarı, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: Ramazan isimli İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı, 'Biz birazdan eylemcilere müdahale edeceğiz. Siz de müdahaleden sonra çadırları toplayın' dedi. 05.00 sularında polis müdahaleye başladı. Kuvvetli direniş olduğu için gazla müdahale edildi. Sonra biz 20-25 kişilik zabıta ekibiyle çadırları toplamaya başladık. Bu sırada eylemciler yanımıza kadar sokulup bize taş ve şişe atıyordu. Gezi Parkı'nın sonuna doğru geldiğimizde Emniyet Müdür Yardımcısı'nın, 'Toplamayı bırakın, çadırları yakın' talimatını yanımda bulunan personelim Murat Yüce ve Tolga Kurul da duymuştur. Bana kamera görüntülerini izlettiğiniz kişilerden Osman Çeküç , Murat Yüce ve Hasan Hüseyin Yılmaz 'ı teşhis ettim. Ancak yanan çadırların yanında duran maskeli iki kişiyi teşhis edemedim. Görüntüler dikkatlice izlenirse yanan çadırların üzerine polis arkadaşların da çadır attıkları görülecektir. Biz çadırlardan bir bölümünü nizami şekilde topladık ve Edirnekapı'daki depomuza tutanakla teslim ettik. Diğer zabıtaların ifadeleri şöyle: Zabıta komiseri Hüseyin Aladağ (43): Ali Rıza komiserimizle Murat Sarı komiserimiz, Emniyet Müdürü Ramazan Bey'le görüştüler. Aralarında geçen konuşmayı duymadım. Sonra bizi yanlarına çağırdılar ve 'Çadırları alın, yukarı götürün' dediler. Çadırları yukarı götürüp döndüğümde bazı çadırların yandığını gördüm. Kim tarafından yakıldığını görmedim. 'Neden yakıyorsunuz' diye sordum, cevap alamadım. Zabıta memuru Rıza Tepe (44): Amirlerimiz çadırları toplayıp girişteki şantiye binasına götürmemiz talimatını verdi. Çadır toplama işini bitirdikten sonra yanan çadırların yanına gittiğimde TOMA yangını söndürmüştü. Sözleşmeli zabıta personeli Tolga Kurul (35): Çadırların kalanını orta kısımda topladık. Sonra bir polis gelip Ramazan müdürün bizi çağırdığını söyledi. Murat Sarı komiserimle beraber yanına gittik. Ramazan Bey bize 'Götürmekle uğraşmayın, çadırları olduğu yerde yakın' dedi. Bana gösterdiğiniz görüntülerdeki kırmızı kravatlı, takım elbiseli kişi, emniyet müdürü Ramazan Bey'e benziyor. Sözleşmeli zabıta personeli Hasan Hüseyin Yılmaz (30): Ben çadırları toplarken, ortadaki çadırların yandığını gördüm. Murat Sarı amirim, 'Çadırları yakın' talimatı geldiğini söyleyince, çadırları atmaya başladım. Birkaç çevik kuvvet polisinin de ateşe çadır attığını gördüm. Zabıta amiri Ali Rıza Tarğay (50): 19 kişilik ekibimle olay yerine gittim. Ramazan Emekli, Beyoğlu Emniyet Müdürü ve Çevik Kuvvet'in başındakilerle küçük bir ekiple toplantı yaptık. Bizim ekipteki Murat ve Hüseyin komiserlerle emniyet müdürleri, çadırların bulunduğu alana gitti. Ben sadece çadırların yandığını gördüm, olaya dahlim olmadı. Görüntülerdeki zabıta yelekli sivil şahısların hepsi zabıta hizmet personelidir. Emekli, ikinci sınıf emniyet müdürü. İstihbarat kökenli. Uzun süre İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube'de teknik takip birimlerinde çalıştı. Celallettin Cerrah döneminde Narkotik ve İstihbarat'tan sorumlu Şammaz Demirtaş tarafından emniyet amiri rütbesiyle Narkotik Şube kadrosuna alındı. Rize Emniyet Müdürlüğü'ne atanan Demirtaş, Emekli'yi Rize Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü yaptı. 2010'da İstanbul'a döndü. Sarıyer İlçe Emniyet Müdürü oldu. 2011'de EGM Personel ve 2012'de EGM Haberleşme Dairesi Başkanlığı yaptı. Aynı yıl Beyoğlu, Şişli ve Kağıthane'den Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevine atandı. 17 Aralık sonrası Paralel Yapı bağlantısı nedeniyle görevden el çektirilen Coşkun Çakar 'ın eniştesi olan Emekli, 17 Aralık sonrası görevden alınıp İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosundan çıkarıldı ve Adile Mermerci Polis Okulu'na tayin edildi. Emekli, İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube'de görev yaptığı dönemde, paralel yapının medya temsilcileriyle samimi ilişkileriyle de biliniyordu. Sözleşmeli zabıta personeli Murat Yüce (36): Göstericiler müdahaleyle dağılınca biz de çadırları toplamak için girdik. Dördüncü seferimi yaparken, emniyet müdür yardımcısı Ramazan Bey'in, amirimiz Murat Sarı'ya, 'Arkadaşların uğraşmasına gerek yok. Yakın gitsin' dediğini duydum. Bunun üzerine biz de polislerle birlikte, çadırları ateşe atmaya başladık. Çadırların yakıldığı Gezi Parkı'nda, olayın perde arkası ifadelere yansıdı. Zabıta mumurları, 'Biz çadırları taşıyorduk. Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli, 'Taşımanıza gerek yok. Çadırları yakın' talimatını verdi' dediler. Talimatı veren Emekli'nin ise, 17 Aralık sonrası Emniyet Müdürlüğü kadrosundan çıkarıldığı ortaya çıktı.T24
Haziran Ayında En Az 141 İşçi Yaşamını Yitirdi...
Haziran ayında en az 141 işçi yaşamını yitirdi. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, 2014'ün ilk altı ayında ise en az 951 işçi öldü. İnşaat, tarım, taşımacılık ve maden işkolu yangın yeri... •Yeni Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi olan inşaatlarda işçi kıyımı sürüyor. Coğrafyamızın her hücresinde kent dokusunu ve ekolojik yaşamı gözetmeyen hızlı betonlaşma sonucu yarısı düşme nedenli olmak üzere 37 inşaat işçisi can verdi... •Yaz geldi, güvencesiz tarım emeği yollara düştü. 14’ü küçük çiftçi olmak üzere 29 tarım emekçisi can verdi... •Otobüs, minibüs, tır, tanker sürücüsü, moto kurye... Her gün yeni açmazlara yol açan ulaşım politikalarıyla, kuralsız çalıştırmanın egemen olmasıyla 16 taşımacılık işçisi can verdi... •Soma; Şırnak’ta, İstanbul’da, Karaman’da, Maraş’ta ve Karaman’da... Madenler ölüm kusuyor. Bu ay 10 maden işçisi can verdi... İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi' işkollarına değinirken yaşanan bazı iş cinayetlerine dikkat çekti:  Silikozis katliamı devam ediyor...  31 yaşındaki Fahrettin Fırat, 2000-2004 arası kot kumlama atölyesinde çalışırken silikozise yakalandı. Fahrettin kardeşimiz Hacettepe Üniversite Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Bingöl Karlıova Taşlıçay Köyü’nde arkadaşımız gibi onlarca silikozis hastası bulunuyor... Kuyudan sarkıtılan bidonla girilen Şırnak madenleri...  Soma Şırnak’ta devam ediyor. Musa Seven, Ahmet ve Emin Baysal, Selahattin Uçar ile İbrahim Sağnak bu ilkel madenlerde can verdi. Cudi Dağı eteklerinde 3500 madenci arkadaşımız sigortasız bir biçimde çalışıyorlar, aç kalmamak için. Bu ölüm kuyularında çalışan işçilerin tamamına yakını 1990’lı yıllarda devlet tarafından zorla köyleri boşaltılan yurttaşlarımız. 8 çocuklu Musa Seven’in cenazesinin bidonla çıkarıldığı Cudi’de demokrasi güçleri halkımıza acılar yaşatan bu koşulları değiştirmek zorunda... Seçimler geçti, belediyeler seyyar satıcı avında...  30 Mart seçimleri öncesi oy için halka yarananlar şimdi gerçek yüzlerini gösteriyorlar. İstanbul’un hemen her ilçesinde seyyar satıcılar yoğun baskılar yaşıyor. Seyyarlar için ekmek ölümün ucunda. 31 yaşındaki su satıcısı Mahmut Uuzn kardeşimiz İstanbul Beyoğlu Halıcıoğlu’nda polisin kovalaması sonucu girdiği metrobüs yolunda ezilerek can verdi... Güvenlik işçileri can güvenliği istiyor...  Önce 36 yaşındaki kardeşimiz Ali Uğur Şen Kartal’da bir alışveriş merkezindeki bankamatiği tamir ederken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Güvenlik-Sen yaptığı açıklamada “Ali Uğur Şen’in kanı Denizbank A.Ş., Finansbank A.Ş. ve Türk Ekonomi Bankası A.Ş. ortaklığıyla kurulmuş Bantaş A.Ş.’nin üzerindedir. Bantaş A.Ş.’nin sadece 6 ay içerisinde 3 soyguna maruz kalması, yaşanmış ölüm ve darpların kaza olmadığını kanıtlar niteliktedir. Bankamatik tamirinde aracın içerisindeki şoförden başka Ali Uğur Şen’i koruyacak hiç bir personel bulundurulmayarak, risk analizleri yapılmadan, yeterli eğitimler verilmeden, yeterli ekipman temin edilmeden, gerekli güvenlik prosedürleri uygulanmayarak öldürülmesine göz yumulmuştur” dedi. Sonra Sabiha Gökçen Havaalanı’nda özel güvenlik görevlisi kardeşimiz Fatih Selim Aladağ mesai arkadaşlarını şirket aracıyla evlerine bıraktıktan sonra Pendik’te uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Güvenlik-İş yaptığı açıklamada “Güvenlik şirketinin devriye aracı servis aracı olarak kullanılıyor, ‘bu benim görevimin dışında, ben gece gidiyorum can güvenliğim yok’ diyor. ‘Ya yaparsın ya da çıkarsın’ diyorlar 10-15 gün önce. Şirket arkadaşımıza hem vardiya amirliği hem de servisçilik yaptırıyor. O saatte havalimanında vardiya amiri olarak bulunması gerekiyor” dedi. İstanbul, Bursa, Maraş ve Kocaeli... İş cinayetleri coğrafyamızın her bölgesinde... 13 ölüm İstanbul’da; 9’ar ölüm Bursa ve Kahramanmaraş’ta; 6 ölüm Kocaeli’nde; 5’er ölüm Edirne, Manisa, Samsun ve Şırnak’ta; 4’er ölüm Adıyaman, Ankara, Balıkesir, Karabük ve Konya’da; 3’er ölüm Adana, Antalya, Isparta, Karaman, Kayseri, Zonguldak ve Afganistan’da; 2’şer ölüm Aydın, Batman, Çorum, İzmir, Mardin, Muğla, Sakarya, Siirt, Şanlıurfa ve Trabzon’da; 1’er ölüm ise Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Kırklareli, Kütahya, Malatya, Muş, Rize, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Yalova, Yozgat ve İran’da yaşandı... Yaşamını yitiren 141 işçi Raporda haziran ayında yaşamını yitiren işçilerin isimleri açıklandı: Ferhan Yazar, Gültekin Gencer, İbrahim Yılmaz, Hacı Mehmet Çiftçi, Şenol Nur, Hüseyin Şirin, Murat Hamarat, Murat Özer, İsmet Tülübaş, Ahmet Kozan, Aşkın Karataş, Mustafa Konanç, İhsan Tunç, Enver Balaban, Erkan Evren, Cemal Yorulmaz, Satılmış Kırca, Nurettin Aktaş, Safiye Peşmen, Mehmet Sıddık Tecirman, Sezai Atış, Barış Çiftçi, Ayşe Zehir, Ahmet Şengül, Taner Yaman, Hanife Coşkun, Şaban Akkoç, Archıl Gegıdze, Ali Özdemir, Ömer Özgün, Erdem Çelikmen, Süleyman Akay, Mustafa Yirik, Musa Seven, A.A., Ahmet Baysal, Emin Baysal, Selahattin Uçar, İbrahim Sağnak, Ali Çankay, Ömer Faruk Genç, Zekeriya Akkabak, Ayhan Arı, Muhammet Nur Belen, Halil İbrahim Dursun, Satılmış Mercan, Fahrettin Fırat, Özlem Yavuz, Rıdvan Sevinç, Ayhan Çetinkaya, Ali Osman Aksu, Murat Kendirli, Şehmuz Günel, Celalettin Özdemir, Ahmet Küçük, Hasan Demir, Fatih Kara, İbrahim Zabin, İsa Temizel, Mahmut Yılmaz, Mustafa Nallı, Muharrem Cıvak, Duray Oruç, Mehmet Ali Mestan, Mehmet Vapur, Hüsnü Akboğan, Ali Yılmaz, Adnan Karlıdağ, Mehmet Emin Çalhan, Sercan Ergün, Turan Çiçek, İsa Göktürk, Yusuf Öztürk, Mustafa ., Mehmet Yavaş, Mahmut Yücel, Selahaddin Uysal, Turan Kaya, İbrahim Öztürk, Naci Ayvalıoğlu, Baki Güneş, Lazgin Kezer, Aydın Erten, Şahin Akkoyun, Hasan Ateş, Murat Arkaya, Zülfü Yıldırım, Yılmaz Öztürk, Nurettin Koza, Hayrettin Kara, Mehmet Kormalı, Hasan Pala, Uğur Avcu, Musa Yiğit, Mehmet Ali Yaman, Fuat Taş, Ümit İnal, Halil Gül, Şükrü Ergin, Orhan Gönültaş, Zeki Şen, Ahmet Cömert, Ali Kıllı, Hıdır Teber, Mahmut Cem Kırılmaz, Ramazan Turan, Mustafa Açıkgöz, H.Ş., Aşır Ahmet, Ferdi Aydın, Doğan Gür, Mesut Altınay, Saadettin Çimen, Hüseyin Şen, Necati Uçtu, Hacı Arap Aktaş, Ahmet Keleşoğlu, Gürkan Kazel, Battal Ersoy, Bülent Han, Osman Okyay, Abdalla Hassan Abdalla Abdelbaky, Burak Yıldırmış, Şahabeddin Ökmen, Arzu Ayyıldız, Gizem Gürşah Doğa, Mesut Turan, Fatih Selim Aladağ, Ali Uğur Şen, Ahmet Maraşlı, Hacı Canan Coşkun, Mikdat Ataş, Hüseyin İmrag, İsmail Kuyzu, Ömer Kesim, Ahmet Çıldır, Mahmut Uzun, Mehmet Dinç, Samet Hasırcı, ve ismini öğrenemediğimiz iki işçiyi saygıyla anıyoruz!
En Az 141 İşçi Yaşamını Yitirdi...
Soma katliamı; Şırnak’ta, İstanbul’da, Bursa’da, Maraş’ta ve tüm coğrafyamızda devam ediyor... Meclisimizin bileşeni olan Kristal-İş Sendikası’na bağlı cam işçisinin Şişecam işyerlerinde uyguladığı grev “milli güvenlik” ve “genel sağlık” gerekçesiyle fiilen yasaklandı... Sözü Kristal-İş Sendikası Toplu Sözleşme Müdürü arkadaşımız Can Şafak’a bırakalım: “Herkes kendine yakışanı yaptı. Yoksulluk sınırının altında yaşayan cam işçisi ekmeği için, çocuklarının geleceği için 93 kuruşluk zam teklifine karşı çalıştığı fabrikanın kapısına grev pankartı astı. Cam işvereni yasanın, greve katılan işçinin yerine başkasının çalıştırılamayacağı hükmünü hiçe sayarak mal yükletti, fabrikalardan tırlarla mal çıkarmaya çalıştı. Bir işçiyi sudan nedenlerle işten çıkardı. Pencere camının, çay bardağının, su bardağının, araba camının, cam yününün genel sağlığı ve milli güvenliği nasıl tehdit edebildiğini izah etmek mümkün değil. Gözetilenin sermayenin sağlığı ve güvenliği olduğu, sermayenin çıkarları olduğu aşikâr… Erteleme, sermayeden yana sağ/muhafazakar, otoriter bir hükümetin neoliberal politikaların bir uzantısıdır.” Grev silahının işçi sınıfının elinden alınarak örgütsüzleştirmenin genelleştirilmesidir... “Genel sağlık” sorununa değinelim. Şişecam grevini yasaklayanların böyle bir derdi olmadığı malum. Çünkü İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz, emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ve işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiğimiz kadarıyla Haziran ayında en az 141 işçi yaşamını yitirdi… Bu noktada bir kez daha hatırlatıyoruz. Yılbaşından beri raporumuzda emekçilere ve özellikle yerel gazeteci, mühendis ve doktor dostlarımıza bir çağrı yapmış ve “şahit olduğunuz, haber aldığınız ve her ay açıkladığımız raporlarda ismini göremediğiniz, eksik bilgi verdiğimiz iş cinayetlerini guvenlicalisma@gmail.com mail adresi vasıtasıyla Meclisimizle paylaşmanızı istiyoruz” demiştik. Dostlarımızın verdiği bilgiler ışığında raporlarımızda güncellemelerimizi yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Gerçeklerin açığa çıkması için bu bilgi ağımızı derinleştirelim. Bu ağa bağlı olarak, Temmuz ayının ortasında gelen bilgiler ışığında 2014 yılının ilk altı aylık raporunu açıklayacağımızı belirtelim... İnşaat, tarım, taşımacılık ve maden işkolu yangın yeri... •Yeni Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi olan inşaatlarda işçi kıyımı sürüyor. Coğrafyamızın her hücresinde kent dokusunu ve ekolojik yaşamı gözetmeyen hızlı betonlaşma sonucu yarısı düşme nedenli olmak üzere 37 inşaat işçisi can verdi... •Yaz geldi, güvencesiz tarım emeği yollara düştü. 14’ü küçük çiftçi olmak üzere 29 tarım emekçisi can verdi... •Otobüs, minibüs, tır, tanker sürücüsü, moto kurye... Her gün yeni açmazlara yol açan ulaşım politikalarıyla, kuralsız çalıştırmanın egemen olmasıyla 16 taşımacılık işçisi can verdi... •Soma; Şırnak’ta, İstanbul’da, Karaman’da, Maraş’ta ve Karaman’da... Madenler ölüm kusuyor. Bu ay 10 maden işçisi can verdi... İşkollarına değinirken yaşanan bazı iş cinayetlerine dikkat çekmek istiyoruz... Silikozis katliamı devam ediyor... 31 yaşındaki Fahrettin Fırat, 2000-2004 arası kot kumlama atölyesinde çalışırken silikozise yakalandı. Fahrettin kardeşimiz Hacettepe Üniversite Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Bingöl Karlıova Taşlıçay Köyü’nde arkadaşımız gibi onlarca silikozis hastası bulunuyor... Kuyudan sarkıtılan bidonla girilen Şırnak madenleri... Soma Şırnak’ta devam ediyor. Musa Seven, Ahmet ve Emin Baysal, Selahattin Uçar ile İbrahim Sağnak bu ilkel madenlerde can verdi. Cudi Dağı eteklerinde 3500 madenci arkadaşımız sigortasız bir biçimde çalışıyorlar, aç kalmamak için. Bu ölüm kuyularında çalışan işçilerin tamamına yakını 1990’lı yıllarda devlet tarafından zorla köyleri boşaltılan yurttaşlarımız. 8 çocuklu Musa Seven’in cenazesinin bidonla çıkarıldığı Cudi’de demokrasi güçleri halkımıza acılar yaşatan bu koşulları değiştirmek zorunda... Seçimler geçti, belediyeler seyyar satıcı avında... 30 Mart seçimleri öncesi oy için halka yaralanlar şimdi gerçek yüzlerini gösteriyorlar. İstanbul’un hemen her ilçesinde seyyar satıcılar yoğun baskılar yaşıyor. Seyyarlar için ekmek ölümün ucunda. 31 yaşındaki su satıcısı Mahmut Uzun kardeşimiz İstanbul Beyoğlu Halıcıoğlu’nda polisin kovalaması sonucu girdiği metrobüs yolunda ezilerek can verdi... Güvenlik işçileri can güvenliği istiyor... Önce 36 yaşındaki kardeşimiz Ali Uğur Şen Kartal’da bir alışveriş merkezindeki bankamatiği tamir ederken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Güvenlik-Sen yaptığı açıklamada “Ali Uğur Şen’in kanı Denizbank A.Ş., Finansbank A.Ş. ve Türk Ekonomi Bankası A.Ş. ortaklığıyla kurulmuş Bantaş A.Ş.’nin üzerindedir. Bantaş A.Ş.’nin sadece 6 ay içerisinde 3 soyguna maruz kalması, yaşanmış ölüm ve darpların kaza olmadığını kanıtlar niteliktedir. Bankamatik tamirinde aracın içerisindeki şoförden başka Ali Uğur Şen’i koruyacak hiç bir personel bulundurulmayarak, risk analizleri yapılmadan, yeterli eğitimler verilmeden, yeterli ekipman temin edilmeden, gerekli güvenlik prosedürleri uygulanmayarak öldürülmesine göz yumulmuştur” dedi. Sonra Sabiha Gökçen Havalimanı’nda özel güvenlik görevlisi kardeşimiz Fatih Selim Aladağ mesai arkadaşlarını şirket aracıyla evlerine bıraktıktan sonra Pendik’te uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Güvenlik-İş yaptığı açıklamada “Güvenlik şirketinin devriye aracı servis aracı olarak kullanılıyor, ‘bu benim görevimin dışında, ben gece gidiyorum can güvenliğim yok’ diyor. ‘Ya yaparsın ya da çıkarsın’ diyorlar 10-15 gün önce. Şirket arkadaşımıza hem vardiya amirliği hem de servisçilik yaptırıyor. O saatte havalimanında vardiya amiri olarak bulunması gerekiyor” dedi. İstanbul, Bursa, Maraş ve Kocaeli... İş cinayetleri coğrafyamızın her bölgesinde... 13 ölüm İstanbul’da; 9’ar ölüm Bursa ve Kahramanmaraş’ta; 6 ölüm Kocaeli’nde; 5’er ölüm Edirne, Manisa, Samsun ve Şırnak’ta; 4’er ölüm Adıyaman, Ankara, Balıkesir, Karabük ve Konya’da; 3’er ölüm Adana, Antalya, Isparta, Karaman, Kayseri, Zonguldak ve Afganistan’da; 2’şer ölüm Aydın, Batman, Çorum, İzmir, Mardin, Muğla, Sakarya, Siirt, Şanlıurfa ve Trabzon’da; 1’er ölüm ise Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Kırklareli, Kütahya, Malatya, Muş, Rize, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Yalova, Yozgat ve İran’da yaşandı... Cam işçisi yalnız değildir, grev biter direniş başlar... Soma’dan Şırnak’a madenlerdeki iş cinayetlerine karşı mücadelemiz sürecek... İş cinayetlerinin sorumluları devlet ve sermayedir... Adalet istiyoruz... İletişim İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 2014 / Haziran ayında yaşamını yitiren işçiler Ferhan Yazar, Gültekin Gencer, İbrahim Yılmaz, Hacı Mehmet Çiftçi, Şenol Nur, Hüseyin Şirin, Murat Hamarat, Murat Özer, İsmet Tülübaş, Ahmet Kozan, Aşkın Karataş, Mustafa Konanç, İhsan Tunç, Enver Balaban, Erkan Evren, Cemal Yorulmaz, Satılmış Kırca, Nurettin Aktaş, Safiye Peşmen, Mehmet Sıddık Tecirman, Sezai Atış, Barış Çiftçi, Ayşe Zehir, Ahmet Şengül, Taner Yaman, Hanife Coşkun, Şaban Akkoç, Archıl Gegıdze, Ali Özdemir, Ömer Özgün, Erdem Çelikmen, Süleyman Akay, Mustafa Yirik, Musa Seven, A.A., Ahmet Baysal, Emin Baysal, Selahattin Uçar, İbrahim Sağnak, Ali Çankay, Ömer Faruk Genç, Zekeriya Akkabak, Ayhan Arı, Muhammet Nur Belen, Halil İbrahim Dursun, Satılmış Mercan, Fahrettin Fırat, Özlem Yavuz, Rıdvan Sevinç, Ayhan Çetinkaya, Ali Osman Aksu, Murat Kendirli, Şehmuz Günel, Celalettin Özdemir, Ahmet Küçük, Hasan Demir, Fatih Kara, İbrahim Zabin, İsa Temizel, Mahmut Yılmaz, Mustafa Nallı, Muharrem Cıvak, Duray Oruç, Mehmet Ali Mestan, Mehmet Vapur, Hüsnü Akboğan, Ali Yılmaz, Adnan Karlıdağ, Mehmet Emin Çalhan, Sercan Ergün, Turan Çiçek, İsa Göktürk, Yusuf Öztürk, Mustafa ., Mehmet Yavaş, Mahmut Yücel, Selahaddin Uysal, Turan Kaya, İbrahim Öztürk, Naci Ayvalıoğlu, Baki Güneş, Lazgin Kezer, Aydın Erten, Şahin Akkoyun, Hasan Ateş, Murat Arkaya, Zülfü Yıldırım, Yılmaz Öztürk, Nurettin Koza, Hayrettin Kara, Mehmet Kormalı, Hasan Pala, Uğur Avcu, Musa Yiğit, Mehmet Ali Yaman, Fuat Taş, Ümit İnal, Halil Gül, Şükrü Ergin, Orhan Gönültaş, Zeki Şen, Ahmet Cömert, Ali Kıllı, Hıdır Teber, Mahmut Cem Kırılmaz, Ramazan Turan, Mustafa Açıkgöz, H.Ş., Aşır Ahmet, Ferdi Aydın, Doğan Gür, Mesut Altınay, Saadettin Çimen, Hüseyin Şen, Necati Uçtu, Hacı Arap Aktaş, Ahmet Keleşoğlu, Gürkan Kazel, Battal Ersoy, Bülent Han, Osman Okyay, Abdalla Hassan Abdalla Abdelbaky, Burak Yıldırmış, Şahabeddin Ökmen, Arzu Ayyıldız, Gizem Gürşah Doğa, Mesut Turan, Fatih Selim Aladağ, Ali Uğur Şen, Ahmet Maraşlı, Hacı Canan Coşkun, Mikdat Ataş, Hüseyin İmrag, İsmail Kuyzu, Ömer Kesim, Ahmet Çıldır, Mahmut Uzun, Mehmet Dinç, Samet Hasırcı, ve ismini öğrenemediğimiz iki işçiyi saygıyla anıyoruz!
Emniyet Operasyonunda İkinci Dalga
Yasadışı dinleme soruşturmasında 14 ilde 29 polis gözaltına alındı. Listedeki beş polisin aranmasına devam ediliyor. İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen 'yasadışı dinleme' soruşturmasının ikinci dalgası için bu sabah operasyon başlatıldı. İstanbul, Van, Hakkari, Mardin, Ankara, Batman, Diyarbakır, Şırnak, Bingöl, Bitlis, Ağrı, Iğdır, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa'da komiser ve komiser yardımcılarının da aralarında bulunduğu polis memurları hakkında gözaltı işlemleri yapılıyor. Gözaltı listesinde 33 polisin ismi var. Soruşturma bünyesinde haklarında yakalama kararı bulunan 33 kişiden 29'u gözaltına alındı. Diğer dört kişinin yakalanması için operasyonlar sürüyor. İstanbul'da gözaltına alınanlardan üçü Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildi ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine götürüldü. Diğer illerde gözaltına alınan emniyet görevlileri de İstanbul'a getirilmeden önce bulundukları illerde sağlık kontrolünden geçirildi. Gözaltı kararı alınan polisler şunlar; Murat Turan, Engin Yaşar, Hüseyin Duş, Akif Yılmaztürk, Abdülkerim Anaçoğlu, Metin Güneş, Serkan Durmaz, Safa Tarık Oğuz, Furkan Donkar, Haluk Ural, Ubeydullah Çelik, Ahmet Sarı, Hacı Şerif Erikmen, Şemsettin Dündar, Seçin Tasadif, Erhan Sazil, Hasan Aladağ, Şerif Yiğit, Emre Durak, Burhan Alioğlu, İhsan Şirin, Sadettin Karataş, Ömer Hüseyin Eroğlu, Ebubekir Özer, Ebubekir Gül, Hüseyin Türk, Süleyman Bağlan, Veli Karlı, Osman Kılıç, Serdal Kurtoğlu, Halil Kocaman (Ankara), Fatih Yılmaz (Ankara), Ergün Acun (Ankara)22 Temmuz'da Fethullah Gülen Cemaati'ne yakın olduğu iddia edilen polislere yönelik, 'casusluk' ve 'yasadışı dinleme' başlıklarıyla iki ayrı soruşturma başlatılmış ve 115 polis gözaltına alınmıştı. Bunlardan 31'i tutuklanmıştı. Tutuklananlar arasında, İstanbul Emniyeti İstihbarat Dairesi'nin eski başkanı Ali Fuat Yılmazer ve İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nin eski müdürü Yurt Atayün de vardı. Bu sabah başlatılan operasyon da, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen 'yasadışı dinleme' soruşturmasının 'ikinci gözaltı dalgası' niteliğinde. Bozdağ'dan açıklama Ankara'da gazetecilere konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a operasyonla ilgili görüşü soruldu. Bozdağ, 'Yorum yapmayı doğru bulmuyorum, önemli olan sürecin hukuk içinde ilerlemesidir. Algı operasyonlarıyla yargılama faaliyetlerini etkilemek doğru değildir. Bekleyelim, hukukun gereği neyse o uygulansın' diye konuştu. Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ahmet Hamsici'nin , 'bazı yargı mensuplarına da operasyon yapılacağına ilişkin medyada haberler yer aldığı ve bu yolla hakim ve savcılara baskı kurulduğu yönündeki görüşlerini de değerlendirdi. 'Şahsi görüşüdür. HSYK adına yapılmış açıklama değildir' ifadesini kullanan Bozdağ, 'Daha önce de korsan açıklamalar yapmıştı, o da onlardan bir yenisidir. Bazı savcılar açıklama yapıyorlar. Ana muhalefetin açıklamalarından daha ileri açıklama yapıyorlar. Üzerlerinde yargı cüppesi değil de, sanki kin cüppesi var. HSYK’nın sigorta görevini sağlıklı şekilde yapması gerekir. Sayın Hamsici’nin korsan bildirisi aba altından sopa göstermektir ' dedi. Kaynak: Al Jazeera
Emniyet'te İkinci Dalga: 4 Polis Tutuklandı
Emniyette ''paralel yapı'' iddialarına ilişkin İstanbul merkezli 14 ilde gerçekleştirilen operasyon kapsamında nöbetçi hakimliğe sevk edilen 10 şüpheliden 4'ü tutuklandı.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen yasa dışı telefon dinlemelerine yönelik İstanbul, Ankara, Van, Mardin, Hakkari, Batman, Diyarbakır, Şırnak, Bitlis, Bingöl, Iğdır, Ağrı, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş'ta düzenlenen operasyon kapsamında nöbetçi hakimliğe sevk edilen 10 şüpheliden 4'ü tutuklandı. 6 kişi serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'ndaki ifade işlemlerinin ardından tutuklanmaarı talebiyle İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen 10 şüphelinin sorgusu, saat 05.30'da tamamlandı. Hakim Cevdet Özcan, öğle saatlerinde adliyeye gelerek, kararını hazırladı. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği, şüphelilerden Serdal Kurtoğlu, Fürkan Donkar, Hacı Şerif Erikmen ve Ebubekir Gül'ü 'Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek' ve 'Kamu görevlisince resmi belgede sahtecilik yapmak' suçlarından tutuklanmasına karar verdi. 6 kişi hakkında yurt dışı yasağı Serbest bırakılan Veli Karlı, Hasan Aladağ, Haluk Ural, Ergün Acun, Ebubekir Özer ve Burhan Alioğlu hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Hakimlik, 4 şüphelinin tutuklanmasına İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği'nin raporunu gerekçe gösterdi. Kararda, şüphelilerin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstaihbarat Şubesi'nde görev yaptıkları dönemde, görevin sağladığı nüfuz ve güçle yasa dışı oluşturulan örgütün amaçlarına ulaşmak için toplumda tanınan ve kamuoyuna mal olmuş birçok kişinin suç örgütleri ile ilişkilendirilerek bir kısmının gerçek kimlik bilgilerini gizlemek veya eksik yazmak, yanlış bilgi vermek suretiyle yargı mensuplarını da aldatacak şekilde iletişim tespit kararları aldıkları belirtildi. Şüphelilerin, bu kararları alabilmek için iletişime müdahale talep formlarının yaygın, sistemli ve organize bir şekilde sahte olarak düzenlenip kullanmak suretiyle suçları işledikleri kaydedildi. 20 şüpheli daha sevk edildi Bu arada, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan yerleşkesindeki Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde gözaltında tutulan 21 emniyet mensubundan 20'sinin işlemleri tamamlandı. Şüpheliler, işlemlerin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne gönderildi. Adliyeye çıkarılan 20 kişiden 13'ü tutuklanmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. 7 kişi ise serbest bırakıldı. 1 kişi serbest Öte yandan, operasyonlarda gözaltına alınan 1 kişi, emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi yerleşkesindeki Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde gözaltında tutulan şüpheli polisin ifadesi tamamlandı. Şüpheli, cumhuriyet savcısının talimatıyla serbest bırakıldı. Çocuğu vefat eden şüpheli serbest bırakıldı Bu arada, polis ekipleri tarafından Tokat'ta gözaltına alınan şüpheli Fatih Yılmaz'ın ise lösemi tedavisi gören oğlunun vefatından dolayı serbest bırakıldığı belirtildi. Emniyet görevlileri tarafından buna ilişkin hazırlanan tutanakta, Yılmaz'ın, oğlunun rahatsızlığından dolayı Ankara'da geçici olarak görevlendirildiği, kadrosunun Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünde olduğu, Gazi Üniversitesi Hastanesinde lösemi tedavisi gören oğlu Tuğrul Selim Yılmaz'a refakatçilik yaptığı ifade edildi. Tutanakta, 5 Ağustos'ta gerçekleştirilen operasyon kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan Yılmaz'ın, 2 Ağustos'ta vefat eden oğlunun defin işlemleri için 3 Ağustos'ta Tokat'a gittiği, durumun öğrenilmesi üzerine savcılığın talimatı üzerine serbest bırakıldığı kaydedildi. Deniz Akkaya ifade verdi Manken Deniz Akkaya, yasa dışı telefon dinlemeleri soruşturması kapsamında, emniyete gelerek mağdur sıfatıyla ifade verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında 2008-2012'de yapılan yasa dışı telefon dinlemelerinde, manken Deniz Akkaya'nın da dinlendiği belirlendi. Soruşturma kapsamında emniyete çağrılan Akkaya'nın, mağdur sıfatıyla ifade verdiği öğrenildi. Muhabir: Arif Yakıcı-Hanife Sevinç | AA