Görüş Bildir

Yolsuzluk Haberleri

Yolsuzluk ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Yolsuzluk ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Wall Street Journal'dan Türkiye'ye Ukrayna Benzetmesi!
Wall Street Journal gazetesine göre, Ukrayna'da yaşanan kriz, Rusya'nın Kırım'da havaalanlarını ve askeri üstleri giden yolları işgal etmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanırken yurtdışı borsalarda yaşanan satışla birlikte, BIST 100 endeksi haftanın ilk işlem gününde yüzde 2 değer kaybetti. Borsa gün içinde en düşük 61262,79 puana geriledi. Haberde '2,23 liranın üzerini gören dolar kuru saat 15.00'de yüzde 0,7 yükselişle 2,2213'ten işlem gördü. Gösterge tahvil faizi yüzde 11'in üzerinde seyrederken gelişmelerden çok etkilenmedi' denildikten sonra 'Hem cari açığının yarattığı kırılganlık hem de yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yarattığı çalkantılar ve son dönemde patlak veren dinleme skandalıyla Türkiye, gelişen piyasalardan negatif ayrıştı' yorumu yapılıyor. Bu arada, WSJ, 'bugünkü PMI (satın alma endeksi) verilerini değerlendiren ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs GS +0.64yüzde Türkiye için bu yıl yüzde 2, gelecek yıl ise yüzde 1,8 büyüme beklediklerini yineledi. Yatırım Finansman, BIST 100 Endeksi için 12 aylık hedefini 83 bin puandan 72 bin puana indirdi' diye yazıyor. ANKA
AKP'den İstifa Eden Vekillerden 'Demokrasi Bildirisi'
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen İdris Bal, Türkiye'nin geçmişte antidemokratik süreçler yaşadığını, 28 Şubat süreci ve o süreçte yaşananların hafızalarda tazeliğini koruduğunu vurguladı. Son dönemde Türkiye'nin yine antidemokratik bir süreç içerisine girdiğini belirten Bal, 'Ülkemiz hem İslam Dünyası, hem de gelişmekte olan ülkeler açısından model ülke olarak kabul edilirken, son gelişmelerle model olmak bir tarafa kendisi bölgede bir sorun haline gelmektedir. Bu anlamda hem 28 Şubat sürecinin yıl dönümü olması nedeniyle, hem de içinde bulunduğumuz anti demokratik adımların atıldığı bu süreçte demokrasiye, şeffaflığa, hesap verebilirliğe barışa, ortak yaşam bilincine, evrensel değerlere inanan insanlar olarak, hayati konuların kamuoyuna hatırlatılmasının faydalı olduğunu düşünerek aşağıdaki hususlara dikkat çekmek istiyoruz.' dedi. Bal'ın okuduğu Demokrasi Bildirisi şöyle: 'Darbe meşru olmayan yollarla, Anayasa’da ve yasalarda yer almayan bir şekilde gücü elde etmektir. Darbe sadece silahla, tankla yapılmaz. Şu anda yürütme, yasamadaki çoğunluğu da arkasına alarak yargıyı kontrol etmektedir. Bu aslında adı konulmamış bir darbedir. Türkiye’de sistem tıkanmıştır. Türk demokrasisinin istikrarı, imajı ve hukuk devleti gereği sistemin önü açılmalı, Türkiye normalleşmelidir.Kuvvetler ayrılığı, demokrasinin vazgeçilmez bir gereğidir. Kuvvetler ayrılığı yöneticilerin, yönetimin ceberutlaşmaması, diktatörleşmemesi için demokrasilerde temel kural haline gelmiştir. Türkiye’de şu anda kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Yargı, yürütme ve yasamanın çoğunluğunun kontrolüne girmiştir. Derhal kuvvetler ayrılığı tesis edilmelidir. Yeni yasalaşan HSYK düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. Yargıyı kontrol ve baskı amaçlıdır. AB normları açısından kabul edilemez bir düzenlemedir. Yargı bağımsızlığı acilen tekrar tesis edilmeli ve baskılar sona ermelidir. Hakim ve savcıların keyfi olarak yer değişikliğine tabi tutulması kabul edilemez ve bu yargıya, yargı bağımsızlığına bir müdahaledir. On bin civarındaki polisin bir gerekçe gösterilmeden, tasfiye mantığı ile yerlerinin değiştirilmesi, özellikle terörle mücadele, organize suçlar, mali suçlar, istihbarat gibi yerlerdeki mesleki tecrübesi olan kişilerin yerlerinin değiştirilmesi, ülkenin iç huzuru ve güvenliği açısından önemli zafiyetler oluşturabilir. Şeffaflık, demokrasinin temel prensiplerinden biridir. Bunun için ise düşünce ve ifade hürriyeti medyanın, STK’ların, Düşünce Kuruluşlarının ve Üniversitelerin özgür olması şarttır. Birçok örnekle sabit olduğu gibi, özellikle Türkiye’de medya ve medya mensupları üzerinde baskılar bulunmakta, talimatlar verilmektedir. Medya ve medya mensupları üzerindeki baskılar kabul edilemez, her kesime yönelik tüm baskılar derhal sona ermelidir. Üniversite ve düşünce kuruluşları bağımsız olmalıdır. Baskı altında hür düşünce gelişemez, hür analizler çözümlemeler yapılamaz. İnternet düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. İnternet düzenlemesindeki kararlar ülkemizi maalesef bir muhaberat devleti yapma yolunda alınan kararlardır. MİT’e dair düzenleme demokratik bir toplumda kabul edilemez niteliktedir. İleride operasyon yetkisi suiistimallere, ciddi sorunlara yol açabilir. Denetim eksikliği ciddi riskleri beraberinde getirebilir. Yaşanan olaylar açısından baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanı üzerine düşen görevi yerine getirememiştir. Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik olmakla beraber devlet kurumlarının arasında ahenkli bir çalışmak gibi bir görevi vardır. Ancak son süreçte ülkenin sistemi açısından son derece kritik gelişmeler yaşanırken Sayın Cumhurbaşkanı bu misyonunu yeterince yerine getirememiştir. Özellikle özgürlüklerin son derece önem kazandığı, teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği, internetin bir insanlık hakkı olduğu bu dönemde internetin doğasına aykırı olan bir internet yasasını onaylaması daha sonra HSYK düzenlemesini onaylaması bunun bir göstergesidir. Yolsuzluklara, yargının kontrol ediliyor olmasına karşı ciddi, net uyarılarda bulunamamıştır. Hesap verebilirlik, demokrasinin bir gereğidir. Sayıştay güçlendirilmeli, yetkileri iade edilmeli, statüsü dünyadaki birinci sınıf demokrasilerdeki yere getirilmelidir. Partiler kurumsallaşmalı, lider partisi olmaktan çıkmalıdır. Liderlerin partisi algısı, partilerin lideri algısına dönmelidir. Parti içinde tahammül gücü, hazım kapasitesi artmalıdır. Parti içi demokrasi ve milletvekili saygınlığı, bağımsızlığı olmadan gerçek bir demokrasi tesis edilemez. Bunun için ise başta seçim kanunu değiştirilmeli, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Parti içerisinde öz eleştiri, beyin fırtınası, istişare yapabilecek mekanizmalar geliştirilmelidir. 'Tabular' üzerinden siyaset bitmelidir. Din, tarih, Atatürk, laiklik ve her türlü klasik tabu üzeriden siyaset sona ermelidir. Bir Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist, Ateist ya da başka biri dünyanın her yerinde siyaset yapabilmelidir. Siyasetin ön şartı içinde siyaset yapılan toplum ile toplumun farklı renkleri ile barışık olmak, onların inançlarını, kültürlerini yaşayabilmeleri için imkan hazırlamak ve onların toplumun ve devletin farklı yerlerinde yer alabilmeleri için uygun meşru kanallar açmaktır. Siyaset projeler üzerinden yapılmalıdır. Türkiye’de siyasi partiler arasındaki ideolojik makas çok açıktır. İdeolojik makas daralmalı, partiler birbirleri ile savaşmaya hazır aktörler olarak algılanmak yerine, hizmette yarışan dost aktörler olarak algılanmalı ve partiler arası ilişkiler çatışma yerine işbirliği, istişare, beyin fırtınası formatına oturtulmalıdır. Siyaset yatırım alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Siyasete, servetine servet katmak, almak için değil, vermek için girilmelidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik, medya bağımsızlığı, bağımsız- tarafsız yargı, ideal bir ihale kanunu gibi unsurlar bu bağlamda son derece önemlidir. Türk siyasetinde köşeli, ilkeli, medeni, cesur, kişilere değil ilkelere kendini adamış, demokrat, özgür insanlar daha fazla yer almalıdır. Dış siyasetimiz tekrar barış mantığına, kazan kazan mantığına, tıpkı Suriye ile İsrail’i barıştırmak için arabuluculuk yaptığı model bir formata geri dönemlidir. Ne şekilde olursa olsun, kimler karışırsa karışsın, her türlü yolsuzluk sonuna kadar soruşturulmalı, yargılanmalı ve yolsuzluğa giden tüm yollar kapatılmalıdır. Siyasetçilerin kişisel hırsları ve kariyerleri için devlet sistemi bozulmamalıdır. Devletin DNA’ları ile oynanmamalıdır. Sistemdeki bozukluk ekonomik istikrarsızlığı getirecek ve zaten borçlu olan toplumu daha da borçlu ve ekonomik olarak sıkıntılı hale getirecektir. Siyasal ahlak montaj argümanlarıyla harcanacak kadar değersiz değildir. Siyasal ahlakın korunması en başta siyasetçinin görevidir. Gerçek neyse bağımsız kurumlar tarafından ortaya çıkarılmalıdır. Bu ülkede bir daha ne 28 Şubat yaşanmalı ne de insanların birbirlerini bitirme planları yaptığı, fişlemelerin yapıldığı antidemokratik uygulamalara müsaade edilmelidir. Evrensel değerlerin ve projelerin hazırlandığı, gençlere, kadınlara ve girişimcilere yeni imkanların tanındığı yeni hikayelere, makul olana, evrensel standartlara ve gerçek birinci sınıf demokrasiye ihtiyaç vardır.Cihan
17 Aralık Tahliyelerini Nereden Bildi?
Ünlü ceza avukatı Uğur Poyraz’ın dün gece Twitter sayfasından yazdığı bir tweet bugün yaşanan gelişmelerin arkasından şaşkınlık yarattı. Uğur Poyraz dün gece Twitter sayfasından yazdı. Bugün ise 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda tutuklanan Bakan çocukları ve Rıza Sarraf hakkında tahliye kararı çıktı. https://twitter.com/av_ugurpoyraz/statuses/439060341105127424Avukat Uğur Poyraz; tahliyelerin ardından yeni bir iddia paylaştı ve “Rıza Sarraf ve bakan çocukları ile işadamları hakkında soruşturma yapan savcılar tutuklanacak. İddiaya giren var mı?” dedi.https://twitter.com/av_ugurpoyraz/statuses/439385803954085889 Odatv.com
CHP Başbakan'a 'Başbakan' ve 'Sayın' Demeyecek
CHP’den yapılan açıklamada, Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil imzasıyla örgütlere genelge gönderildiği belirtildi. CHP örgütlerine gönderilen genelgede şunlara yer verildi: 'Ortaya çıkan yolsuzluk, rüşvet belge ve bilgileri nedeniyle, Başbakanlık koltuğunda oturmaması gereken, yürütmenin başı Recep Tayyip Erdoğan’a CHP olarak ’Sayın’ ve ’Başbakan’ olarak hitap edilmeyecek, ayrıca, Recep Tayyip Erdoğan’a TBMM’de ’Başbakan’ hitabı ile soru önergesi verilmeyecektir.' AA
Erdoğan'dan ODTÜ Eylemcilerine: 'Bunlar Solcu, Ateist, Terörist...'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir'de Kuvayi Milliye Meydanı'ndaki AKP mitinginde konuştu. Üslubunu daha da sertleştiren Erdoğan'ın konuşmasında dikkat çeken nokta “dinlemeler”le ilgili oldu. Telefon kayıtları için “montaj” ifadesini sürdüren Erdoğan, “Oğlum da izinsiz dinlenmiş” dedi. Başbakan Erdoğan özetle şöyle konuştu: (3 Temmuz 1960 tarihli bir gazetenin haberini göstererek) Menderes'in kasası, yolsuzluk evrakı ve vesikalarla dolu diyor. Merhum Başbakan'la ilgili son derece alçakça, son derece edepsizce, hayasızca iftiralarlar var. Merhum Menderes ve arkadaşlarını hapse atmışlar yetmemiş, bu haberlerle Menderes'in itibarını sıfırlamak istiyorlar. Aynı gazete bugün de aynı manşetleri atıyor, bugün de AK Parti hükümetine yapmak istiyorlar, o gün nasıl iftira attılarsa bugün de aynı iftiraları atıyorlar, nasıl çirkin, kirli tuzaklar kurdularsa bugün de tıpatıp aynısını yapıyorlar. Bu yapı kendi ülkesinin en gizli, en stratejik, en mahrem bilgilerini ele geçirecek, bunları servis edecek kadar alçalan bir tavır, ihanet içerisinde. Temiz, saf, ihlaslı kardeşlerimin artık bu yapıyı sorgulamalarını istiyorum. Bunlar niçin böyle patladılar biliyor musunuz? Dershanelere, çünkü buradan yılda 1 milyar dolar bunların geliri vardı. Biz dershaneler yasasını öne sürünce bunlar patladılar. GEZİCİLER, VANDALLAR  O Geziciler, o vandallar o açılış sırasında bir kez daha ortaya çıktılar. Dikkatinizi çekiyorum. Bunlardan bir tanesi üzerine Bizans kıyafetleri giymiş. Şu hale bakar mısınız? Alparslan 1071'de Bizans'a karşı savaşıyor ya, o da Bizans tişörtü giymiş. Kendini Bizanslı yerine koymuş. 1071 Malazgirt Bulvarı'nın açılışını protesto ediyor. Yazıklar olsun. Şunu unutmayın, bu eylemcilerin önünde, yanında CHP var, CHP milletvekilleri var, CHP Genel Başkanı var. Bu eylemcilerin avukatlığını da maalesef MHP yapıyor. Şu anda bu paralel örgüt bu Gezicilere, bu Bizans hayranlarına arkadaşlık, yoldaşlık yapıyor. Oyun çok büyük Balıkesir. Hesap başka. “HAİNLERİ DEFEDECEĞİZ” -Bu parelel yapı, bu paralel örgüt Türkiye'nin önündeki son engel, Türkiye'deki son çetedir. Onu da tasfiye edecek, bu hainleri de defedeceğiz. İşte o zaman Türkiye'nin önünde hiçbir engel kalmayacak. 30 Mart'ta bir tercih yapacaksınız, ya eski Türkiye ya yeni Türkiye diyeceksiniz. ONUN DA ÇOCUĞU YOK... -Bundan 17 yıl önce 28 Şubat’ta seçilmiş bir hükümete post modern bir darbe girişiminde bulundular. Sizin seçtiğiniz hükümeti baskılarla, tehditlerle görevden uzaklaştırdılar. İmam hatipleri, meslek liselerini kapattılar. İnançlarımıza değerlerimizi kutsallarımıza el uzattılar. Başörtülü okumaz okuyamaz diyorlardı. İmam hatipli üniversiteye giremez diyorlardı. Yoksulların çocukları okumasın diyorlardı. Sen başörtülüsün senden kapıcı olur diyorlardı. Şimdi avukatta oldu mühendis de oldu, doktor da oldu. -Bugün kendi ülkesine tuzaklar kuran zat, o günlerde ülkesini sırtından hançerliyordu. Ne diyordu biliyor musunuz. “Beceremediniz artık bırakın diyordu” Başörtüsü için takmayabilirsiniz diyordu. Ya sen ne karışıyorsun. Çünkü onda evlat yok. Bizim derdimiz var. (Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için. 'Onun çoluğu çocuğu yok bizi anlayamaz' demişti) -28 Şubat’ta darbecilere hoşgörü ödülleri dağıtıyordu bunlar. Bugünde darbecilere telekulak desteği veriyor. OĞLUMUN AVUKATI MÜRACAAT ETTİ Oğlumun avukatı müracaat etti ve 3 savcının imzasıyla açıklama yapıldı. Oğlum da izinsiz dinlenmiş. İşti iftira at izi kasın. Bunu yapmaya hakkın var mı? Nasıl yaparsınız bunu. Sipariş üzerine de bunlar aynı şeyleri yaptılar. Türkiye’nin en mahrem konuşmalarını dinlemişler. Beni de dinlemişler. Bizim güvenli hatlarımız var, uluslararası görüşmelerimiz var bunları dinlemişler. BANA KİTAP, TESPİH GÖNDERİYORDU  Eyyyy Pelsinvanya sana sesleniyorum. Eğer yüreğin varsa çık vatanına gel vatanına. Siyaset yapacaksan çık er meydanına. Ben öyle bilmiyordum, aldanmışım. Bana kitaplar gönderiyordu, bana methiyeler düzüyordu. Tespihler gönderiyordu. Şimdi her şeyi anladık. Tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Çocuklarınızı bunların dershanelerinde çekin. Okullarından da çekin. Benim 4 çocuğumun 4’ü de devletin imam hatiplerinde okudu. Başörtüsünden üniversiteye sokmadılar, yurtdışına okudular. Devletin okulları bize yeter. Bunlara tavır koyun. Bunların yayın organlarına da tavır koyun. Doğru haber bulamazsınız, dürüst haber bulamazsınız. Bunları boykot ederek tavrınızı göstereceksiniz. 'SOLCULAR, ATEİSTLER... BUNLAR TERÖRİSTLER'  Pazartesi günü Ankara’da bir bulvar açtık. Kimlere rağmen o solculara rağmen. O ateistlere rağmen. Bunlar terörist. Ama CHP bunlara bizim gençler diyor. Bizim sevgili gençlerimizin elinde Molotof kokteyli olmaz. Bilgisayarı, kalemi olur. Bulvarın adı ne 1071 Malazgirt. Bunlardan bir tanesi üzerine Bizans kıyafeti giymiş Alpaslan Bizans’a karşı savaşıyor ya kendini Bizans’ın yerine koyuyor. Yazıklar olsun. Kalabalıktan birinin seslenmesi üzerine: Bizim sosyologlara ihtiyacımız var. Şöyle gel. Lütfi Bey, notlarını al. Bakan Bakanımız ne diyor. Sosyolog kadrosunu attırdık. Yurt
Mahkemenin Esas Hakimi İzindeymiş...
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tahliye kararı veren mahkemenin esas hakiminin yıllık izinde olduğu ortaya çıktı. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanan isimlerden 5’i daha bugün tahliye edildi. Son tahliye kararı ile birlikte tutuklu sanık kalmadı. TAHLİYE KARARINI VEREN HAKİM Bu arada tahliye kararını veren hakim İslam Çiçek'in İstanbul 34. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görevli olduğu, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi hakimi Metin Çelik'in yıllık izinde olması nedeni ile İslam Çiçek'in nöbetçi olarak bu mahkemede görev aldığı öğrenildi. 17 Aralık soruşturması kapsamında tutuklu bulunan işadamı Reza Zarrab (Rıza Sarraf,) bakan çocukları Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan ile Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner'e tahliye kararı çıktı. 84 KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTI 17 Aralık'ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında 84 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan isimler arasında yer alan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Kaan Bayraktar, çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştı. 17 Aralık soruşturmasının savcıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç ise geçtiğimiz günlerde soruşturmadan el çektirilmişti. Soruşturmayı Savcı Ekrem Aydıner yürütüyor. İnternethaber
Ve Süleyman Aslan Yeniden Halkbankası'nda
17 Aralık'taki operasyon kapsamında tutuklanan ve bir süre önce serbest bırakılan eski Halk Bankası Genel Müdürü Aslan, bankaya yönetim kurulu üyesi oldu  Taraf gazetesinden Hüseyin Özay'ın haberine göre 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda Türkiye Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde, ayakkabı kutusu içinde 4.5 milyon dolar sakladığı ortaya çıkmıştı. paranın kara paratransferine aracılık edilmesi nedeniyle alınan rüşvetlerden oluştuğuiddia edilmişti. Aslan ve hükümet üyeleri ise, söz konusu 4.5 milyon doların “imam hatip” yaptırmak için hayırsever işadamlarından toplanan para olduğunu öne sürmüşlerdi. Ayakkabı kutusu içindeki 4.5 milyon doların kaynağına yönelik tartışmalar sürerken mahkeme, Aslan’ı geçtiğimiz hafta bir şekilde serbest bıraktı.Aslan’ın yerine ise, 7 Şubat tarihinde atama yapıldı. Hükümet, Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu, daha önce vefat eden kurul üyesi Ahmet Kahraman’ın yerine kurul üyesi olarak atadı. Ardından da Taşkenlioğlu, bankanın genel müdürü seçildi. Dolayısıyla, yeni genel müdür, Süleyman Aslan’ın değil vefat eden Kahraman’ın yerine atandı. Böylece, Aslan hapishanede yatarken koltuğunu da kaybetmemiş oldu. TOPLANTILARA DA KATILACAK Kamu bankalarında, ilk önce yönetim kurulu atanıyor. Yönetim kurulu üyeleri de kendi aralarında bir genel müdür seçiyorlar. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyeleri Taşkenlioğlu’nu genel müdür seçtiği için, Aslan’ın genel müdürlüğü gitmiş oldu. Ancak, Aslan aynı bankadaki yönetim kurulu üyeliğini devam ettirecek. Banka kaynakları da, Aslan’ın diğer yönetim kurulu üyeleri gibi özlük haklarını almaya devam edeceğini ve Aslan’ın yönetim kurulu toplantılarına da katılacağını bildirdiler. Aslan, isterse yönetim kurulu üyesi olarak, makam arabası, lojman, makam odası gibi hizmetlerden de yararlanabilecek.Aslan, genel müdür olarak yaklaşık 30 bin lira maaş alıyordu. Yönetim kurulu üyesi olarak maaşı düşecek. Ancak, Aslan’ın tutuklanması ile birlikte bloke edilen iki aylık maaşı ise ödenecek. Öte yandan, geçtiğimiz hafta 4.5 milyon doların Aslan’a iade edildiği öne sürülmüş ancak bu iddia yalanlanmıştı. Banka kaynakları, 4.5 milyon doların halen Aslan’a iade edilmediğini bildirdiler.thelira.com