Görüş Bildir

çocuk istismarı Haberleri

çocuk istismarı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. çocuk istismarı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Vine'dan Cinsel İçerikli Videolara Yasaklama
Vine cinsel öğeler içeren içerikleri kaldırmayla ilgili içerik kurallarının değiştiğini bloğundan duyurdu. Uzun zamandır bu problemle uğraşan Vine’ın bu konuda ne kadar başarılı olacağı merak konusu olsa da App Store’da uygulamayı indirmek için minimum yaş sınırı 17. Kullanıcının istediği içeriği yükleyebildiği sosyal ağlarda bu konuda oluşan boşluk aslında sadece Vine’ın problemi değil. Yahoo da satın aldığı Tumblr’da bu tarz içerikleri kaldırmaya uğraşırken, Instagram’da bazı etiketlerde içerik göstermiyor. Facebook’ta bu konuda özellikle çocuk istismarı konusunda önemli adımlar atmıştı. Vine yayınladığı blog yazısında bu tip içeriklerin yüzde 1′in altında kullanıcı tarafından oluşturduğunu belirtmesine karşılık, bu içerikte ne kadar videonun olduğunu belirtmiyor. Değişikliklerin hemen uygulanacağını belirten şirket, ayrıca kullanıcılarından bu yöndeki içeriklerle ilgili geri bildirimde bulunmalarını istiyor.Twitter’da hazırlanan Vine’ın cinsel içerikleri ile ilgili sıkça sorulan sorular bölümünde konuyu daha detaylandıran Vine bu yönde kararlı görünüyor. Twitter’da, Instagram’da cinsel içeriklerin var olduğunu düşündüğümüzde tamamen bu yönlü içeriklerden temizlenemese de Vine bu adımla en azından bu algıdan kurtulmak istiyor. webrazzi
Erdoğan: 'Bu İşin Hakkı İdamdır'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde yaşanan çocuk cinayetleri ve çocuk istismarı olaylarına ilişkin, 'Bu işin hakkı idamdır. İdam gelmese bile çok çok ağırlaştırılması noktasında talimatım var. Ağırlaştırılmış müebbete kadar düşünülebilir' dedi. Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İşte Başbakan'ın konuşmasından satır başları: Çocuk cinayetleri 'Çalışmamız var. Adalet Bakanlığımızın çalışması var. Bu olaylar adeta idamlık olaylar. İdam gelmese dahi bu cezaların çok çok ağırlaştırılması noktasında benim talimatım var. Ülkemizde AB süreciyle ilgili olarak idamın kaldırılması nedeniyle bizim bir sıkıntımız var ama bunun yerine ağırlaştırılmış müebbete kadar düşünebilecek bir süreçtir bu. Bu tür atılan adımlar karşısında duyarsız olmak mümkün değil. Arkadaşlarımız çalışıyorlar. İdam, malum sebeplerle ülkemizde yok. Ama bu olmasa, bu işin hakkı idamdır. Ağırlaştırılmış müebbet bizim gündemimizdedir. Cezaların ağırlaştırılması için talimatım var . ' CNN Türk
Cinsel Saldırı Suçlarına Cezalar Yükseltildi
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, cinsel istismar kapsamına girebilecek suçların tek tek incelendiğini, her birinin cezasının yarı yarıya ya da bir kat yükseltildiğini söyledi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, son dönemde gündeme gelen çocuk istismarı, çocuk cinayetleri ve bakanlığın bu konudaki çalışmalarını konuşmak üzere bazı köşe yazarlarıyla basına kapalı toplantıda bir araya geldi. Bakan İslam, toplantının açılışında, bakanlığın temel yaklaşımını 'Sadece kurum bakımında olan çocuklar değil, ailesinin yanında olan çocukların da bakanlığın ilgi alanı içerisinde bulunması ve devletin bütün çocukların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortamda yaşamalarını sağlaması' şeklinde açıkladı. İslam, İçişleri, Adalet, Milli Eğitim ile Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıkları olarak çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, bakanlık bünyesinde yasaları nasıl dönüştürebileceklerine, eylem planlarına ve aile eğitimlerine baktıklarını ve bunlarla ilgili revizyonları yaptıklarını anlattı. Eğitim çalışmalarına hız verdiklerini ve bu alanda Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılması gerektiğini gördüklerini ifade eden İslam, şöyle devam etti: 'Kreş, anaokulu ve ilkokullarda bilinçlendirme programları düzenleyeceğiz. MEB müfredatındaki konuyla ilgili eğitimleri tekrar gözden geçireceğiz. Onlarla tekrar bu çalışmalara başladık ve bunları yaygınlaştıracağız. Her yıl, her sınıfta sürekli bu eğitimler yapılacak. Bu derslerin içinde, 'Yabancıların talep ve önerilerine bir çocuk nasıl tepki verecek?', 'Çocuk bir yabancıyla karşılaştığında nasıl davranacak?', 'Akran istismarına nasıl karşı koyacak?' gibi başlıklar bulunuyor.' 'Faile bazı hak yoksunlukları da getiriliyor' Ayşenur İslam, 'cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarıyla ilgili yasal değişiklikler' üzerinde çalıştıklarını belirterek, taslağa ilişkin şu bilgileri verdi: 'Cinsel saldırı, cinsel istismar kapsamına girebilecek bütün suçlar tek tek incelendi. Her birinin cezası neredeyse yarı yarıya ya da bir katı yükseltildi. Bazı suçlarda üst had, alt had haline getirildi. Örneğin, mevcut sistemde bir suçta '5 yıldan 15 yıla kadar yargılanır' diye bir hüküm var. Bu, 15 yıldan başlatılarak yükseltilmesine kadar gidildi. Henüz meclise sevk edilmedi. Had ceza, ağırlaştırılmış müebbet. Ama asıl önemlisi, kanunda infaz süreleri değiştirildi. Cezaların artırılmasının iki önemi var. Birincisi, kamu vicdanını rahatlatması. Asıl önemlisi, caydırıcılık yönü. İstismara uğrayan çocuk, 'Ruh sağlığını kaybetmiş midir, kaybetmemiş midir?' muayenelerini tamamen çıkardık. Kanunda şöyle bir peşin hüküm var artık; 'Bu tür bir istismara maruz kalan kimse ruh sağlığını kaybetmiştir'. Her şey bundan sonra başlıyor. Dolayısıyla Adli Tıp kapılarında sürünme ortadan kalkacak. Faile bazı hak yoksunlukları da getiriliyor; mağdurun bulunduğu yere yaklaşamama, çocuk tacizcisiyle çocuklarla ilgili meslekleri icra edememe, çocukların bulunduğu mekanlara yaklaşamama gibi.' 'Evlenme yaşına ulaşmış kişilerin zorla evlendirilmesinin suç sayılması'nın bakanlık olarak istedikleri bir kanun maddesi olduğunun altını çizen İslam, bu konuda henüz uzlaşılmadığını söyledi. İslam, hazırlanan taslakta, aile içi cinsel ilişkinin ceza kanununda tanımlandığına dikkati çekerek, 'Veli, vasi, koruyucu, akraba, kayın, hısım ve benzeri kimselerin, ayrıca kamu görevinin veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıklardan faydalanarak taciz ya da tecavüz suçu işleyen kişilerin daha şiddetli cezalandırılması gündeme geldi. Mevcut yasalarda bu hiç tanımlanmış değil veya 3 ay cezası var' diye konuştu. 'Yasa taslağı bütünüyle hazır denilebilir' Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, toplantı sonrası AA muhabirine yaptığı açıklamada, köşe yazarlarına, son zamanlarda çok fazla gündemde olan ve sayısı da artış gösteren çocuklara karşı şiddet uygulamaları, çocuk cinayetleri, çocuk taciz vakaları üzerinde bakanlığın diğer paydaşlarıyla neler yaptığını anlattıklarını aktardı. Köşe yazarlarından, bu konuların gündemde tutulmasını istediklerini ifade eden İslam, şöyle devam etti: 'Medyayla ilgili sorunlar var mı?' konusunu tartıştık. Medyayla ilgili tartışmada kullanabileceğimiz, bize yol gösterebilecek konular ortaya atıldı. Türkiye'de medya dilinin yanlış ve batı örneklerinden çok farklı olduğu, medya dilinin bu tür olaylarda adeta teşvik edici, yol gösterici olduğu konusunda aşağı yukarı fikir birliği var köşe yazarlarımız arasında. Medya, hem çok dikkatli bir dil kullanmalı hem de bu konuları ele alırken kamu yararını, çocukların yüksek menfaatini gözetmeli.' İslam, önleyici tedbirlerin, yasal mevzuatın ve eğitim programlarının revize edilmesi üzerinde yoğunlaştığını dile getirerek, 'Yasa taslağı bütünüyle hazır denilebilir. Üzerinde çok uzun zamandır çalışılmış. Ben de bakanlık görevinden önce bu taslakla ilgili çalışmış milletvekillerinden biriyim. 3-4 yıl önce gündeme getirilmiş bir kanun teklifidir başlangıcı itibarıyla. Bakan olduktan sonra ben, evveliyatını bildiğim için tekrar sayın Adalet Bakanımızla konuyu çalışmayı arzu ettim, birlikte çalıştık' diye konuştu. İSTANBUL AA
Çocuk İstismarına Komisyon Önerisi
CHP çocuk cinayetleri ile çocukların uğradığı her türlü cinsel istismar, saldırı ve sömürü olaylarının önlenmesi için Meclis Araştırması açılmasını istedi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşlarının imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, çocuklara yönelik korkunç şiddet olaylarıyla karşı karşıya olunduğu ifade edildi. Gerekçede Adalet Bakanlığı verilerine yer verildi. 2006 yılında 'çocukların cinsel istismarı' kapsamında açılan dava sayısının 5 yıl içinde 8 kat arttığı vurgulandı: '2014 yılının başından bu yana 13 çocuğumuz ölü bulunmuştur. Bu çocuklardan 4’ünün canice öldürüldüğü kesinleşirken, diğer çocuklardan 4’ünün bedeni havuz ve su kuyularında, 3’ü dağlık alanda, biri ise inşaatta bulunmuştur. Çocuk Hakları Merkezi’nin ‘Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı 2013 Raporu’na göre 2013 yılında Türkiye’de devlet eliyle ya da ihmalinden 633 çocuk ölmüş, iş kazaları nedeniyle ise 89 çocuk hayatını kaybetmiştir. Şu anda sadece Jandarma sorumluluğundaki bölgelerde bin 449 çocuğumuzun kayıp olduğu belirtilmektedir.' CHP bu tablo karşısında çocuk cinayetleri ve çocukların uğradığı her türlü şiddet, cinsel istismar, saldırı ve sömürü olayına karşın tedbirlerin belirlenmesi için Meclis'te bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi. Erdoğan'ın açıklamaları CHP, Başbakan Erdoğan'ın çocukların istismarına yönelik suçlarla ilgili önce müebbet hapis önerisine destek verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu idam cezasına karşı olduklarını söyledi. Loğoğlu, kadın ve çocuk tacizi ve cinayetlerinde birinci sorumluluğun hükümette olduğunu söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı, 'Tayyip Erdoğan'ın, bu tür suçlarda müebbet hapis uygulanması açıklamasını mantıklı görüyorum. Bu da bir hukuki düzenleme gerektiriyor' dedi. Başbakan Tayyip Erodoğan çocuk istismarı ve cinayetleri ile ilgili 'Benim teklifim iki tane var. Gönlüm, idamdan yana. Olmazsa ağırlaştırılmış müebbet. Şu anda bizim yasalarımızda idam olmadığı için diyorum ki, ağırlaştırılmış müebbet hapis.' açıklamasını yapmıştı. Kaynak: Anadolu Ajansı
UNICEF: 'Türkiye'de Çocukları Koruyan Yasaların Uygulanmasında Sorun Var'
UNICEF Türkiye’nin Çocuk Koruma Programı’nın başında bulunan Severine Jacomy-Vite, Milliyet’e konuştu. Jacomy-Vite ‘2005’te çıkarılan çocukları koruma kanunu yeteri kadar güçlü; yasaların uygulanmasında sorunlar var’ dedi Türkiye’de son zamanlarda kaçırılan ve istismara uğrayan çocuklarla ilgili haberlerin artması üzerine UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) Türkiye’nin Çocuk Koruma Programı’nın başında bulunan Severine Jacomy-Vite ile konuştuk. Jacomy-Vite, Türkiye’de yasaların yeterli olduğunu, ancak uygulamada işbirliği ve koordinasyonun geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin çocukları korumak için alması gereken önlemler nedir? Bir sistem olmalı. Devlet, sadece gerçekleşen her olay karşısında tepki vermemeli; önlemek, hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmek için sistem geliştirmeli. İyileşme ve tedavi için gerekli kaynakları oluşturmalı. Yasaların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Yasalar geliştirilebilir, bazı çelişkili kanunlar var. Ancak 2005’de çıkarılan çocukları koruma kanunu yeteri kadar güçlü. Daha çok yasaların uygulanmasında sorunlar var. Aktörler arasında koordinasyon sağlanmalı. Zihniyet değişmeli Kurumlar açısından Türkiye ile AB ve ABD’yi karşılaştırabilir misiniz? Türkiye’de her şeyin merkezi olması politikalara güç veriyor. Ancak, bazen sistemde esneklik ve hesap verilebilirlik konularında eksiklikler olabiliyor. Çocukları korumanın en iyi yolu sektörler arasındaki işbirliğini geliştirmek. Okulda bir çocuğa yönelik tehlike olduğunu önceden görebilirsiniz. Durumu sosyal hizmetlerle konuşursanız erken müdahale edersiniz. Farklı mesleklerden insanların beraber çalışması teşvik edilmeli. Bir çocuk kaçırıldığında ilk neler yapılmalı? Hemen bir duyuru yapmak gerekli. Bu soruya cevap vermekte zorluk çekiyorum, çünkü toplumun polise ve sisteme güvenmesi gerek. Uzun vadede zihniyet değişmeli. Hızlı bir reçete yok. İnsanlar adaletin yerini bulduğuna inanmalı. Son zamanlarda çocuk istismarı mı medyada görünürlüğü mü arttı? Eskisine nazaran daha çok arttığını düşünmüyorum, sadece şu an farkındalık ve ilgi var. Çocuk koruma birimlerinin kurulduğu hastanelerde bildirilen olaylar ciddi bir şekilde yükseldi. Bu birimlerin olmadığı hastanelerde ise herhangi bir veri yok. Bu da çocuklar için kurulan hizmetler olduğunda daha çok olayın bildirildiğini gösteriyor. ‘Beden tanıma’ eğitimi şart Çocukların istismardan korunması için aile, toplum ya da devletten hangisinin sorumluluğu daha büyük? Bu konuda herkes sorumlu. Çocuklara bedenleri hakkında eğitim verilmeli. Ne kadar çok tabu olursa çocukların kendilerini koruması o kadar zorlaşır. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cezaların artacağına dair açıklamalarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Çoğu ülkede, toplumdan tepki gelince daha ağır cezalar gelebiliyor. Bu maalesef çocuk istismarının sebeplerini ve sonuçlarını çözümlemiyor veya önüne geçilmesine katkı sağlamıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hazırladığı 2014-2018 Çocuğa Karşı Şiddet Ulusal Strateji ve Hareket yasa tasarısının imzalanması ve bu tasarıya özel bir bütçenin ayrılması, hükümet tarafında güçlü bir işaret olacaktır. NE YAPILMALI? Bir çocuğun istismara uğradığından şüphelenirsek ne yapmalıyız? Şüphelerinizden emin değilseniz ilk başta çocukla veya ailesiyle iletişim kurabilirsiniz. Şüpheler kuvvetliyse yargı organlarının devreye girmesi, çocuk koruma birimlerinin olayı üstlenmesi gerekir. İstismara uğrayan çocukları iyileştirme sürecinde nelere dikkat edilmeli? Rehabilitasyon en başından itibaren başlamalı. Çocuğun tekrar kurban haline getirilmemesi gerek. Taciz zaten yeteri kadar sarsıcı, sonraki sürecin daha fazla zarar vermemesi gerekir. Çocuğa dostane yaklaşan teknikler benimsenmeli, çocuk hikâyesini her seferinde başka birine anlatmamalı. En başından beri süreci takip eden tek bir kişi olmalı. Türkiye’de çocuk önce bir yetkiliye, ardından doktora, sonra da hâkime konuşuyor, bu çok sıkıntılı. Çocuğun suçlu hissetmemesi çok önemli. Çocuk tacize uğradıktan sonra korunması adına başka bir yere yerleştiriliyor; aksine suçlular bulunduktan sonra, neden çocuk kendi çevresinin dışına çıkarılsın ki? Özge Özdemir | Milliyet
Dayakçı Kocaya 'Lüks' Eğitim
Emniyet Genel Müdürlüğünün, şiddet uygulayan erkeklere yönelik lüks tesis projesi hazırlamasının şoku geçmemişken yeni bir proje daha ortaya çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da 10 milyon avro bütçeli “Aile İçi Şiddetle Mücadele İçin Kadın Konukevleri” projesi hazırladı. Ancak adında kadın olan projenin yararı yine kadınlara değil! Evrensel gazetesinden Sevda Karaca'nın haberine göre, proje devlet personelinin şiddete karşı eğitimini içeriyor. Sorun şu ki 12 yıldır benzer projelere imza atan hükümet, personelini eğitmeyi bir türlü başaramıyor! Kadınların kreş ve sığınmaevi gibi temel talepleri yıllardır ‘Bütçe yok’ yanıtı alırken şiddet uygulayan erkeğe ve personel eğitimine milyon avroluk bütçeler ayrılması da cabası. DAYAKÇI KOCAYA LÜKS ‘EĞİTİM’ Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda devletin acizliğini ortaya koyan haberler eksik olmuyor. Her gün 3 kadının öldürülmesi haberlerine, çocuk istismarı ve cinayetleri haberleri de eklenince şiddete karşı koruma sağlanmasındaki yetersizlikler bir kez daha gündeme geldi. Ancak görünen o ki, yeni düzenleme de kadınları ve çocukları değil “ailenin bölünmez bütünlüğünü” garanti altına alma mantığında. Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü de, eşlerine şiddet uygulayan erkeklere yönelik bir proje geliştirilmesi için başvuruda bulundu. Aile Bakanlığına sunulan raporda uzaklaştırma kararıyla eve yaklaşmasına izin verilmeyen dayakçı kocalar için “Bir tesis kurulması” ihtiyacı olduğu ileri sürüldü. Erkekler, içinde İnternet’i, sıcak suyu bulunan tesislerde yaşam koçları tarafından rehabilite edilecek. 10 günü aşmayan konaklamanın masrafları Bakanlık tarafından karşılanacak. Dayakçı koca yürüyüş ve koşu programları ile stres atacak. Pilot olarak Ankara’da açılacak merkez, daha sonra diğer illere de yayılacak. Eğitimlerden geçenler, şiddet mağduru kadının şikayetini geri çekmesi durumunda evine dönebilecek. 2013 yılında tek bir sığınmaevi açan devletin, bu olanaklara sahip hiçbir sığınmaevi ise bulunmuyor. YENİ PROJEDEN YİNE ‘EĞİTİM’ ÇIKTI Öte yandan Bakanlığın Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bir başka projesi daha açıklandı. 10 milyon 150 bin avroluk bütçeye sahip “Aile İçi Şiddetle Mücadele İçin Kadın Konukevleri” projesinin önceliği şiddet gören kadınların yeni bir yaşam kurması için ilk adım olan sığınma evlerinin sayısını ve niteliğini artırmak değil. Peki ne? Bakan Ayşenur İslam şöyle anlatıyor: “Projenin özünde aile içi şiddet konusunda faaliyette bulunan bütün ilgili tarafların kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik eğitim ve iş birliği var. Yaklaşık 35 bin sağlık, 140 bin emniyet personeline eğitim verilecek. Hizmet birimlerimizde görev yapan personelin daha etkin ve bilinçli bir şekilde hizmet sunmaları sağlanacak ve sunulan hizmetlerin kalitesi artacaktır”. DÜNYA DENEYİMİ ‘BÖYLE OLMAZ’ DİYOR Şiddet uygulayan erkeklerin rehabilitasyonu konusunda dünya örnekleri, erkeğin şiddeti gerçekten kesmek istiyorsa alacağı desteğin işe yaradığını, bu eğitim ya da tedavilerin bir “ceza” olarak verilmesi durumunda ise işe yaramadığını gösteriyor. Kadın örgütleri, bütçenin ve uygulanacak kapsamlı politikaların şiddet uygulayan erkeklerin rehabilitasyonu için değil, “Kadın erkek eşitliğini sağlayacak politikalar” üzerine yapılsa daha sonuç alıcı olacağını ifade ediyor. Norveç ve İspanya’da yürütülen “erkeklerin rehabilitasyonu” programları, şiddet rakamlarının azaltılması konusunda beklenen etkiyi yaratmayınca, örneğin Polonya’da rehabilitasyon “cezasına” çarptırılan erkeklerin şiddet uygulamaya devam ettiği görülünce bu hizmetler de tartışmalara açıldı. Türkiye’de de sığınmaevleri, kreşler, kadınların istihdamı konusunda hep “Bütçe yok” cevabı veren hükümetin iş bu tesislere gelince bütçe ayırabilmesi de yeni bir tartışmayı doğuracak gibi görünüyor. ŞİDDET YASASINA ‘NEŞTER’ Mİ VURULACAK? Bu yeni projelerin ortaya atılmasının bir adım öncesi de var. İki yıl önce çıkarılan 6284 sayılı Yasa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından “Çok eleştiri alıyor” denilerek yeniden incelemeye alındı. Bu açıklamanın ardından hükümete yakın kadın örgütlerinden de çeşitli açıklamalar yapıldı. Bu açıklamaların ortak yanı ise şu: “Yasa erkeklerde öfkeyi tetikliyor, sadece kadının beyanının esas alınması ciddi mağduriyet yaratıyor. Uzlaşma ile çözülebilecek sorunların mahkemelere intikal ettirilmesi daha ağır sonuçlara yol açıyor. Uzlaştırma sistemi kurulmalı”. Hem hükümet kanadından hem de aynı zihniyeti paylaşan örgütlerden yapılan bu açıklamalar, yeni şiddet yasasının kadınları güçlendiren çeşitli yönlerinin budanacağı ve kadın örgütlerinin karşı çıktığı arabuluculuk mekanizmasının yeniden gündeme sokulacağı kaygısını artırıyor. 12 YILDIR BİTMEYEN EĞİTİM Eski Bakan Fatma Şahin’in göreve geldiği tarihten bu yana Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının “aile içi şiddetle mücadele” konusunda yaptığı en büyük bütçeli iş “Kamu hizmetlerinde görev alanların eğitilmesi” oldu. Gerek Birleşmiş Milletler’e ve Avrupa Birliği’ne sunulan raporlarda, gerekse uluslararası platformlarda “övünülerek” anlatılan şiddetle mücadele projesinin ana unsuru son 12 yıldır bu eğitimler. Sevda KARACA  | Evrensel 
Vatikan'da 848 Pedofil Papaz Meslekten Men Edildi
Vatikan 2004'ten bu yana 848 papazın çocuk istismarı nedeniyle meslekten men edildiğini açıkladı. 2572 papaz da aynı suçtan dolayı daha hafif cezalara çarptırıldı. Verileri Salı günü Vatikan'ın Cenevre büyükelçisi Başpiskopos Silvano Tomasi, Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi'nin sözleşmesinin nasıl uygulandığını izleme toplantısı sırasında açıkladı. 2004 yılından bu yana Vatikan'a bildirilen taciz şikayeti sayısı 3400. Associated Press (AP) haber ajansının Tomasi'den edindiği bilgiye göre açıklanan bu veriler bildirilen ve yargılanan istismar olaylarına dair yıl yıl açıklanan ilk kapsamlı veriler. Papazlar tarafından istismara maruz bırakılanlar Vatikan'ı çocuk istismarını önlemek konusunda yeterli tedbirleri almamak ve papazları korumakla suçluyor. Tacize maruz kalanlar aynı zamanda çocuk istismarının BM'nin İşkenceyi Önleme Sözleşmesi kapsamına girdiğini de savunuyor. Başpiskopos Tomasi Pazartesi düzenlenen oturumda, Vatikan'ın işkence sözleşmesini uygulamaya dair yetkisinin Vatikan sınırları içerisinde geçerli olduğunu söylemişti. Vatikan'ın nüfusu sadece 1000 civarındayken, Katolik papazlar başka ülkelerde de görev yapıyor. BM uzmanları ise Tomasi'nn bu savunmasına karşı çıkmıştı. Tomasi Salı günkü oturumda, çocuklara karşı işlenen cinsel suçların işkence olarak kabul edilebileceği fikrine ise karşı çıkmadı. AP'nin haberine göre, hukuçulara göre çocuk istismarı işkence kategorisine dahil edilirse, Vatikan bir dizi yeni dava ile karşı karşıya kalabilir. Zira işkence suçu dünyanın bir çok yerinde zaman aşımına uğramıyor. AP'nin haberine göre Vatikan 2001 yılında psikoposların pedofil papazları kilise mahkemelerine çıkarmak yerine, bir psikoposluk bölgesinden bir diğer psikoposluk bölgesine gönderdiğini fark ettikten sonra, tüm psikoposların ve diğer dini amirlerin ellerindeki cinsel istismar suçlamalarını tekrar gözden geçirilmek üzere Vatikan'a yollamalarına karar verdi. Ajansa göre Vatikan psikospolara ve dini amirlere istismar suçlamalarını polise bildirmelerini açık bir şekilde ancak 2010 yılında söyledi. Ajansın haberine göre 2010 yılı, bildirilen şikayetlerin son dönemde en fazla olduğu yıl. Aynı sene Vatikan papazları meslekten çıkarmak yerine ömür boyu dua etme ve pişmanlık gösterme gibi daha hafif cezalara başvurmaya başlıyor. Bu cezalar daha çok papazlıktan çıkarılırsa ömrünün son yıllarını mahrumiyet içerisinde geçirecek olan yaşlı papazlar için tercih ediliyor. Tomasi, hafif cezaların da ceza anlamına geldiğini ve suçlu kişinin 'çocuklarla iletişiminin olmadığı bir yere konduğunu' söyledi. ABD'de istismara maruz kalanların kurduğu ana grup olan SNAP Vatikan'ın açıklamasını olumlu bulurken, sayıları 'anlamsız' olarak niteledi ve Kilise'yi papazların isimlerini ve şu anda nerelerde olduklarını açıklamaya çağırdı. Tomasi, pedofil papazların bir dönem terapi ile iyileştirilebileceğine inanılarak piskyatristlerden sağlıklıdır raporu alıp başka bir psikoposluk bölgesinde görev yapmaya devam etmeleri konusunda da konuştu. 'O dönemki kültür bunun olmasına neden oldu,' diyen Tomasi, 'Ne yazık ki deneyimlerin gösterdiği gibi bu bir hataydı,' dedi. Tomasi BM komitesine 'Cezasızlık iklimi yok, evin içini tamamen temizleme niyeti var,' dedi.BBC Türkçe
Dört Suçun Cezası Artıyor
Hükümetin bu hafta Meclis’e sunacağı ve kısa sürede yasalaştıracağı tasarı, kadın ve çocuğa şiddet, cinsel istismar, hırsızlık ve uyuşturucu suçlarına ciddi oranda ceza artırımı getiriyor. Meclis’in bu haftaki gündemini, Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yeni yargı paketi oluşturacak. Türkiye’de son dönemde yeniden gündeme gelen çocuk cinayetlerinin ardından hükümet, cezalarda artırıma yoluna gidecek. Çocuk istismarı ve çocuk cinayetleri cezalarında müebbet hapis vermeyi öngören tasarı, bu hafta TBMM Başkanlığı’na sunuluyor. Yaklaşık 100 maddelik yeni yargı paketinde, hasta tutukluların elektronik kelepçeyle korunması, hırsızlığa yönelik caydırıcı yeni cezaların da yer alması öngörülüyor. Vatan gazetesinin haberine göre, basit ve daha ağır cinsel saldırılar için cezalar kademeli olarak artırılacak. Beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için muayene ve Adli Tıp raporuna da ihtiyaç kalmayacak. Suçun sarkıntılık yoluyla işlenmesinde de ceza artırımı uygulanacak. Suçun cinsel ilişki şeklinde işlenmesi halinde ceza yine artacak. 15 yaşını bitirmiş yetişkinler tarafından kandırılarak veya ikna edilerek cinsel ilişkiye girilmesi durumunda da yüksek cezalar uygulanacak. Tutuklamayı zorlaştıran 3. yargı paketinin yürürlüğe girmesiyle “organize” olmayan hırsızlık suçlarında artış yaşanmasının ardından yeni yargı paketinde bu konuda da düzenlemeye gidiliyor. Özellikle ev, işyeri ve otomobillerden yapılan hırsızlıklarda cezaların caydırıcı olmaması ve cezaevlerinde aşırı kalabalığı azaltmak için getirilen “denetimle serbestlik” hükümleri de zorlaştırılacak. Hırsızlıkta hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme ve paraya çevirme kaldırılacak. Artık uyuşturucu kullananlarda hapse girecek. 1 ila 2 yıl arasında olan ve denetimli serbestliğin önünü açan ceza iki kat artırılacak. Uyuşturucu satanlar 8 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Yeni paketle birlikte hırsızlıkta 1 yıl olan ceza alt sınırı 3 yıla çıkarılacak. Böylelikle hırsızların denetimli serbestlikten yararlanmaları engellenecek. Suçun tekrarlanması durumunda ise cezalar artırılacak. Hırsızın verdiği zararı tanzim etmesi ve elektronik kelepçe takması gibi düzenlemeler de yapılacak. 6 aydan 2 yıla kadar olan konuta girilerek yapılan hırsızlığın cezası ise 1 ila 4 yıl arasında yükseltilecek. Ceza ertelenmeyecek ve paraya çevrilemeyecek. Türk Ceza Kanunu’na göre basit hırsızlık suçunu işleyenlere 1 yıldan 3 yıla kadar, kamu kurumları, kilitli yerler, toplu ulaşım araçları ve açıkta kullanılan eşyayı çalanlara 2 yıldan 5 yıla kadar, kapkaç ve yankesicilik suçları ile kilit açarak, bilişim sistemleri kullanılarak, işlenmesi halinde 3 yıldan 7 yıla kadar hapis verilebiliyor. Hasta mahkûmların tahliye edilmeleri konusunda yaşanan sıkıntıların aşılamaması nedeniyle yeni yasa tasarısında elektronik kelepçe kullanılmasının önü açılacak. Cezaevinde kalamayacak durumda olmanın belirlenmesi için aranan “hayati tehlike” kriteri yerine, “yaşamını tek başına idame ettirememe” kriteri getirilecek. Yasa “tehlikeli” olduğu gerekçesiyle tahliye edilmeyen hasta hükümlülere “elektronik kelepçe” ile tahliye imkanı verecek.T24
Hindistan'da Tecavüz Soruşturmasına Kast Engeli
Hindistan'da tecavüze uğrayıp öldürülen kızların yakınları, alt kasttan olmaları nedeniyle polisin kendilerine yardımcı olmadığını iddia etti. Hindistan'ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletinde iki kızın toplu tecavüze uğradıktan sonra ağaca asılarak öldürülmesiyle ilgili yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Öldürülen kızlardan birinin babası, yardım istediği polislerin kendisiyle 'alay ettiğini' ve 'alt sınıftan olduğu' gerekçesiyle olayla ilgili araştırma yapmayı reddettiğini söyledi. Ailelerin verdiği bilgiye göre, 14 ve 16 yaşındaki kızlar kaybolduğunda polisler bölgede arama yapmayı reddetti. Olayın yaşandığı Katra Shahadatganj bölgesi halkı da, kast sisteminin sosyal meselelerde karşılarına büyük bir engel olarak çıktığı görüşünde. Kasabalılar ayrım yapan polis memurlarının yerine yeni görevliler atansa bile, kendilerine yönelik tutumun değişmeyeceği kanısında. Üst düzey polis yetkilisi Atul Saxena ise, ayrımcılık yaptığı iddia edilen polislerle ilgili 'kapsamlı bir soruşturma' başlatılacağını söyledi. Kast sisteminin polisin tavrını etkilemediğini ifade eden yetkili, 'Polis, bütün suçlulara eşit şekilde muamele etmekle yükümlüdür. Olayla ilgili herşeyin doğru şekilde yapıldığına emin olacağız' dedi. Küçük kızlara yönelik tecavüz ve cinayetle ilgili olarak şimdiye kadar biri polis üç kişi tutuklanmıştı. Anaokulunda tecavüz Hindistan'daki bir diğer cinsel istismar vakası da Yeni Delhi'de gerçekleşti. Bir anaokulunun sahibi ve yöneticisi, çocukların tecavüze uğradıkları yönünde şikayette bulunmalarının ardından tutuklandı. 52 ve 30 yaşındaki şüphelilerin çocuklara yönelik cinsel istismarı fotoğrafladığı ortaya çıktı. Hükümet destekli bir çocuk derneğinin yetkilisi olan Anuradha Sahasrabudhe, 28 öğrencinin bulunduğu anaokulunda yaşananlarla ilgili ' Korkunç bir vaka. Çocukların ifadeleri, istismarın çok uzun süredir yaşandığını gösteriyor. Üstelik de bu anlar fotoğraflanmış. Ve çocuklara dışkı yedirmek suretiyle eziyet edilmiş' dedi. Üç kurbandan biri çocuk Polis, anaokulunun 2002'den beri yasadışı olarak işletildiğinin ortaya çıktığını ifade etti. Hindistan'daki çocuk istismarı vakalarının büyük bir kısmı, ev, okul ve bakım tesislerinde meydana geliyor. Nisan 2013'te Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi'de, altı yaşında bir kız çocuğu tecavüz edildikten sonra boğazı kesilmiş halde bulunmuştu. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'na (UNICEF) göre, Hindistan’da tecavüze uğrayan üç kurbandan biri çocuk. Onbinlerce dava var Hindistan’da yalnızca çocuklara yönelik istismar değil; taciz ve tecavüz vakaları özellikle son yıllarda artmış durumda. Ulusal Suç Kayıtları Bürosu'nun istatistiklerine göre, ülkede her gün 20 kadın tecavüze uğruyor. 16 milyon insanın yaşadığı başkent Yeni Delhi ise en tehlikeli şehir. Kentte her 14 saatte bir cinsel suç işleniyor. BM'ye göre, kentteki kadınların yüzde 85'i saldırıya uğramaktan korkuyor. Onbinlerce tecavüz davası ise Hindistan mahkemelerinde görülmeyi bekliyor. Kaynak: Reuters ve BBC