Görüş Bildir

Siyanür Haberleri

Siyanür ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Siyanür ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bir haftaya yakındır Fransa’dayım. Fransızların üst düzey ekonomik aktörlerinin, ve akademisyenlerin katıldığı ve her yıl Aix En Provence ’da düzenlenen toplantıda konuşmacıydım. Türkiye ve cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine önemli aktörlerle konuşma fırsatım oldu. Türkiye’ye ilgi çok az. Son bir yıldır, giderek u nutulan Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Türkiye’yi birebir ilgilendiren bölgesel ve küresel sorunlar konuşuluyor; Suriye, Irak, IŞİD, Ukranya üzerine tartışmalar yapılıyor ama bu tartışmalarda, Türkiye konuşulmuyor, unutulmuş durumda. Bu sorunun, Türkiye’nin dış politikanın başını ağrıtacağı endişem giderek artıyor. Kimin cumhurbaşkanı olacağı, daha doğrusu, “ Erdoğan cumhurbaşkanı olursa ne yapacak? ” sorusu üzerine merak var. Bu soruyla sıklıkla karşılaşıyorum. Soranlara CHP ve MHP adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP adayı Selahattin Demirtaş’ı hatırlatıyorum. Erdoğan’ın ilk turda seçileceği üzerine düşünce güçlü.
Tarihteki En Kötü 10 İnsan
-Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Parti Üyesi   -SS LideriAlmanya(Dönem 1929-1945)Nazi Almanya'sında toplama kamplarının başındaki kişi olarak bilinir.Gaz odası uygulamasının en büyük sorumlusudur.Himmler'in emriyle gaz odalarında öldürüleren yahudi ve yahudi olmayan insan sayısı  6 milyonun üzerindedir.Himmler  takma dişinin içine saklanmış olan siyanür kapsülünü patlatarak  intihar etmiştir.
500 Ton Siyanürlü Atık Dereye mi Karıştı?
Bergama Ovacık Altın madeninin eski Genel Müdürü Hayri Öğüt'ün şoförlüğünü ve korumalığını yapan eski maden çalışanı Ersan Var, madenin ikinci atık barajına siyanürlü çamur taşıyan borunun patlaması üzerine tonlarca siyanürlü atığın dereye boşaldığını ileri sürdü.Bergama’da yıllardır dile getirilen felaket gerçek mi oldu? Bu iddia doğru ise felaket kapıda!Özer Akdemir'in Evrensel'de yer alan haberine göre, yıllardır tüm karşı çıkışa rağmen siyanürle altın üretimi yapılan Bergama Ovacık Altın Madeninde siyanür kazası olduğu ileri sürüldü. Evrensel'i arayan madenin eski Genel Müdürü Hayri Öğüt'ün şoförlüğünü ve korumalığını yapan eski maden çalışanı Ersan Var, madenin ikinci atık barajına siyanürlü çamur taşıyan borunun patlaması üzerine tonlarca siyanürlü atığın dereye boşaldığını ileri sürdü.ŞİRKETTEN YANIT ALAMADIKİddiaya dair görüşünü almak üzere aradığımız şirket yetkililerinden konuyla ilgili açıklama alamadık.'YILLARIN İHMALİ'Kazanın Narlıca köyü yakınlarında, madenin ağır iş makinelerinin giriş çıkış yaptığı B kapısı civarında meydana geldiğini belirten Var, “Madenden bana bilgi verdi arkadaşlar. Cuma günü meydana gelmiş kaza ve cumartesi sabaha karşı bütün maden geçirilmiş. Bütün vardiyaları çağırmışlar. Öğütücü değirmeni de durdurmuşlar. 500 tonun üzerinde bir sıvı atık çamurunun dereye karışmış” diye konuştu. Madene karşı çıkanların yıllardır bu tehlikeye dikkat çektiğini kaydeden eski maden çalışanı “Hep bunları görmezden geldiler. Ama bir hata yılların ihmalini ortaya çıkarır. Bütün yetkili kurumlar harekete geçirilmeli. Ben Bergama belediye Başkanı Mehmet Gönenç'i de aradım. Kendisine bilgi verdim, kendisi hemen bir ekibi araştırma yapmak üzere görevlendireceğini söyledi. Bütün devlet kurumları harekete geçmeli” diye konuştu.BİLİM YILLARDIR UYARIYORDUÇokuluslu şirketler tarafından kurulan, 2004 yılından bu yana da Koza Altın şirketi tarafından işletilen Ovacık Altın madeni, Türkiye’nin ilk altın madeni özelliğini de taşıyor. Bergama Köylülerinin ve bilim insanlarının yıllarca karşı çıkmasına, eylemler yapmasına rağmen siyanürlü maden hükümetlerin desteği ve yasal düzenlemelerle çalışmaya devam ediyor. Ülkenin en üst yargı organı olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 1997 yılında madene karşı açılan davalarda “siyanürle altın üretiminde kamu yararı yoktur” diyerek madenin çalışmasının önünü açan işlemleri iptal etmişti. Zamanın koalisyon hükümeti ise bu kararı aşmanın yollarını bularak madenin çalışmasına, yargı kararına rağmen devam etmesinin yolunu açmıştı.Altın madeninden olası bir siyanür sızıntısı bilim insanları tarafından yıllardır “felakete yol açabilecek bir risk” olarak ortaya konmuş ve bu risklere sahip madenin çalışmasına izin verilmemesi isteniyor.BERGAMA BELEDİYE BAŞKANI: BANA DA BİLGİ GELDİBergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ise 'Bana da böyle bir bilgi geldi. Bir saat kadar önce çevre mühendisi ve zabıtadan bir arkadaşı görevlendirdim. Fotoğraf falan da çekmelerini istedim' diye konuştu.Özer Akdemir | Evrensel
Bir Tarikatın Toplu İntiharı: Jonestown Katliamı İncelemesi
18 Kasım 1978 günü Guyana toprakları üzerinde kurulmuş Jonestown kasabasında yaşayan People's Temple (Halkın Tapınağı) Tarikatı'na mensup 900'den fazla kişi, tarikat liderleri Jim Jones  (James Warren Jones)'un vaazı üzerine siyanür içerek intihar etti. İntihar etmek istemeyen üyeler silahla vurularak öldürüldü. UYARI: Bu galeride yer alan içeriğin bazı bölümleri küçük yaştaki kullanıcılar için uygunsuz olabilir.
Doçent Cinayeti Davasında Çarpıcı İfadeler
Konya'da 2 Haziran'da Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i, duygusal ilişki yaşadığı sekreter Asuman E.'ye ilgi duyduğu gerekçesiyle üniversitedeki odasında bıçaklayarak öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin yargılanmasına başlandı. Prof. Dr. Gülce, mahkeme heyetine, 'Böyle bir olay nedeniyle karşınızda olmaktan utanç duyuyorum' dedi. Öldürdüğü Doç. Dr. Özdemir için cezevinde her gün dua ettiğini ve onun için her gün iki kez Yasin suresini okuduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülce, 'Belki ailesi bu kadar dua etmiyordur' dedi. Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından mahkeme heyeti duruşmayı 20 Mart 2015 tarihine erteledi.Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Gülce'nin eşi olan 2 çocuk babası 53 yaşındaki Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce, iddiaya göre duygusal ilişki yaşadığı fakültedeki o dönem evli olan 1 çocuk annesi 28 yaşındaki sekreter Asuman E. yüzünden tartıştığı 3 çocuk babası 42 yaşındaki Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i geçen 2 Haziran'da bıçaklayarak öldürdü. Fakültedeki odasında olaydan 2 gün sonra cesedi bulunan Doç. Dr. Özdemir'in vücudunda ve boğazında 14 bıçak darbesi saptandı.Olayla ilgili olarak, cinayetin ardından emeklilik dilekçesi veren Prof. Dr. Gülce ile Asuman E. gözaltına alındı. Prof. Dr. Gülce, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, sekreter Asuman E. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.SEKRETER SALONA TUTUK SANIKLARIN GİRDİĞİ KAPIDAN ALINDIKonya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 'tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu olarak yargılanan Prof. Dr. Ahmet Gülce ile 'cinayete yardım etmek' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan Asuman E. katıldı. Asuman E. öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in yakınlarıyla karşılaşmaması için salona, tutuklu sanıkların girdiği kapıdan alındı. Kimlik bilgileri okunan Prof. Dr. Ahmet Gülce, olaydan sonra emekli olduğunu ve boşandığını belirtti.Asuman E. de işsiz olduğunu herhangi bir gelirinin olmadığını ve babasının evinde kaldığını belirtti. Davaya Selçuk Üniversitesi de müdahil olmak istedi. Ancak mahkemeye heyeti, bu talebi reddetti'EŞİM DEKAN OLDUKTAN SONRA ASUMAN İLE İLİŞKİMİZ BAŞLADI'Prof. Dr. Ahmet Gülce, ifadesinde Selçuk Üniversitesi'nde 2004 yılından itibaren görev yaptığını ve öldürdüğü Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i, o yıldan itibaren tanıdığını sekreter Asuman E.'yi ise 3 yıldır tanıdığını söyledi. Asuman E. ile ilk tanıştıklarında kendisini o dönem dekan yardımcısı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Gülce, 'İlk tanışmamız ben dekan yardımcısıyken oldu. O zaman iş nedeniyle geldi ve tanıştık. 2012 yılının Haziran ayında eşim dekan olduktan sonra Asuman ile ilişkimiz başladı. Kendisi Çevre Mühendisliği bölümünde görev yapıyordu' dedi.'ASUMAN, DOÇENTTEN HAMİLE KALDIĞINI SÖYLEDİ'Prof. Dr. Gülce, ifadesinde sekter Asuman E.'nin hem kendisiyle, hem de Doç. Dr. Celalettin Özdemir ile ilişkisinin olduğunu ve bu yıl içinde Özdemir'den hamile kaldığını söylediğini öne sürdü. Doç. Dr. Özdemir'e, sekreter Asuman E. ile ilişkisinin olup olmadığnı sorduğunu belirten Prof. Dr. Gülce, 'Celalettin'e sordum, böyle birşeyin olmadığını söyledi. Ancak Asuman, Celalettin'in kendisini yüz üstü bıraktığını ve ondan kurtulamadığını söylüyordu bana' dedi.'ASUMAN KAPIYI KİLİTLEDİ'Asuman E.'in olaydan önce kendisini Doç. Dr. Özdemir'in odasına çağırdığını öne süren Prof. Dr. Gülce, şöyle devam etti:'Asuman olaydan önce beni Celalettin'in odasına çağırdı. İkisi de odadaydı. Hakkımda dosya hazırlandığını ve bunları YÖK'e bildireceğini söyledi. 'Benim hakkımda ne olacak ki, herşeyimiz ortada' dedim ve çıkıp gittim. 1-2 gün sonra Asuman odama gelerek, dosyada kendisine attığım mesajların olduğunu söyledi. Nasıl aldığını sorunca 'gizlice almış' dedi. Rektör, Asuman'ın fakülteden uzaklaştırılarak başka bir fakülteye gönderilmesini istedi. Bir hafta önce de başka bir yere gönderildi, benim haberim yoktu. Olay günü Asuman saat 5 gibi beni aradı ve eşime teşekkür için yanımıza geleceğini söyledi. Ancak geç geldi ve nerede olduğunu sorunca Celalettin'in yanına uğradığını ve onun dosyayı göndereceğini ifade etti. Daha sonra konuşmak için Asuman ile odadan çıkarak, Celalettin Özdemir'in yanına gittik. Celalettin odada oturuyordu ve Asuman geldi kapıyı kilitledi. 'Siz benim evleneceğim kadını rezil ettiniz, buradan gönderdiniz, ben de sizi rezil edeceğim' diye konuşunca ben de 'Rektör böyle istedi, ben göndermedim' dedim. Bana küfür etmeye başladı. Yakamdan tuttu, benden daha güçlüydü. Hortum kestiğim için bıçak cebimdeydi. Kendimi korumak amacıyla 2-3 kez bıçağı salladım. Hatta bıçağı elimden almaya çalıştı. Bu arada kapı çalındı, kapı kilitliydi, üzerime baktım, kanlıydı. 'Celalettin Hocam' diye seslendiler. Önlüğüm kan olduğu için çıkardım ve maktulün montunu giyerek pencereden atladım.''EŞİM BANA EVDEN GİTMEMİ SÖYLEDİ'Olaydan sonra eşi dekan Prof. Dr. Handan Gülce ile birlikte eve gitmek için yola çıktıklarını anlatan Prof. Dr. Gülce, eşinin üzerindeki lekeleri sorması üzerine laboratuvarda oldu, kimyasal madde olduğunu söylediğini belirtti.Prof. Dr. Ahmet Gülce, eve gittiklerinde Asuman E. yüzünden Doç. Dr. Celalettin Özdemir ile kavga ettiğini söylemesi üzerine dekan eşinin, kendisine evden gitmesini söylediğini ifade etti.Prof. Dr. Gülce, eşi evden kovduktan sonra babasının evinde olan Asuman E.'nin yanına gittiğini ve Doç. Dr. Özdemir'i öldürdüğünü anlattığını söyledi. Prof. Dr. Gülce, 'Asuman'a kapıyı neden kilitlediğini sorduğumda bana 'Celalettin'in baskısıyla' cevabını verdi. Bana anahtarı kapının altından attığını söyledi. Öldürdüğümü söyledim, o da bana 'küçük çocuğum var, beni bulaştırma' dedi' diye konuştu.PROFESÖR, ÖLDÜRDÜĞÜ DOÇENT İÇİN HER GÜN DUA ETTİĞİNİ SÖYLEDİProf. Dr. Ahmet Gülce, ifadesi sırasında mahkeme heyetine de böyle bir olay nedeniyle karşılarına çıkmaktan dolayı utandığını dile getirdi. Öldürdüğü Doç. Dr. Celalettin Özdemir için cezevinde her gün dua ettiğini ve onun için her gün iki kez Yasin suresini okuduğunu belirterek, 'Belki ailesi bu kadar dua etmiyordur' dedi.BETON ZEMİNDE YATARAK KENDİSİNE CEZA VERMİŞProf. Dr. Ahmet Gülce, olaydan sonra eşinin evi terk etmesini söylemesi üzerine Asuman E. ile görüşüp tekrar evine dönüp, binanın bodrum katında geceyi geçirdiğini belirtti. Prof. Dr. Gülce, 'Celalettin'in beton zeminde yatığını göründe ben de bodrum katta beton zeminde yatarak kendime ceza verdim. Hatta yanıma laboratuvardan siyanür almıştım. Kendimi öldürecektim, sonradan vazgeçtim. Hakim bey bir de şunu belirtmek istedim. Basında 'aşk cinayeti' gibi çıktı, ama bu olay tamamen aniden gelişen bir olaydır' dedi.Asuman E. ile cinsel ilişkiye girmediklerini belirten Prof. Dr. Gülce, 'Asuman bana hep Celalettinden yakınırdı, 'Ondan nefret ediyorum, vücudu kokuyor. Bana zarar vereceğinden endişe duyuyorum.' Hep yakınırdı bu şekilde. Ayrıca Asuman bana bir gün dedi ki, 'dosyayı YÖK'e verirse, sen onu öldürürsün.' Ben de ona dedim ki, 'Cuma hutbesinde hoca bir insanı öldürmenin tüm insanları öldürmek gibi olduğunu söyledi bu mümkün değil' dedim' diye konuştu.KAYIP FLAŞ BELLEKProf. Dr. Ahmet Gülce, öldürdüğü Doç. Dr. Özdemir'in içinde kendi ve diğer hocalar hakkında kazırladığı YÖK'e vereceği raporların bulunduğu öne sürülen kayıp olan flaş bellekle ilgili de şöyle konuştu:'Asuman, olaydan sonra görüştüğümüzde bana kayıp flaş belleğin kendisinde olduğunu söylemişti. Ben de ona 'Yarın getir' dedim. O da avukata gösterdiğini, avukatın flaş belleğin sıkıntı doğrubileceğini söylemesi üzerin tuvalete attığını söyledi.'SEKRETER, PROFESÖRLE İLİŞKİMİZ YOK'Cinayete yardım etmek' suçundan tutuksuz yargılanan ve cinayetin ardından eşi F.S.'den boşanan Asuman E., öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i 2, Prof. Dr. Ahmet Gülce'yi de 5 yıldır tanıdığını belirtti. Doç. Dr. Özdemir ile ilişkisini kabul eden Asuman E., Prof. Dr. Gülce ile olan ilişkisini ise redetti. Asuman E., 'Ahmet Hoca bana mesaj gönderiyordu ve bunu Celallettin de görüyor ama dert etmiyordu. Gelen birkaç mesajın fotoğrafını çektik. Celalettin'in böyle bir takıntısı yoktu. 'Evlenince de bu mesajlar devam ederse, bunları Ahmet Hoca'nın eşine gösteririz' diye birbirimize söyledik' dedi.'BEN KAPIYI KİLİTLEMEDİM'Asuman E., olaydan 3 gün önce Turizm Fakültesi'nde atandığı için olay günü Mühendislik Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin eşi Prof. Dr. Handan Gülce ile helalleşmek için fakülteye geldiğini söyledi. Dekan ile yaptığı görüşmenin ardından merdivenlerden inerken Prof. Dr. Gülce ile karşılaştığını belirten Asumen E., ifadesinde şunları anlattı:'Merdivenlerden inerken Ahmet hoca ile karşılaştım. Bana gülerek 'Celalettin Hoca'yı öldürdüm' dedi. Daha sonra da bunun şaka olduğunu söyledi. Celalettin Hoca'nın odasına gidince de kapının kilitli olduğunu gördüm. Eve geldiğimde meraklandığım için Ahmet Hoca'yı cep telefonundan aradım, ancak telefonu açmadı. Daha sonra o beni aradı. Evimin önüne geldi, ben Celalettin'i sorunca 3 dakika durdu ve gitti. Bir gün sonra okulda yanıma gelerek, şaka yapmadığını ve kendisinin Celalettin'i öldürdüğü söyledi. Benden bunu kimseye söylemememi, aksi halde beni de bu işe ortak edeceğini ifade etti. Salı akşamı aileme söyledim. Amcam da polis arkadaşını aradı, böyle bir olay olmadığını öğrendik. Ben zaten öldüreceğini düşünmedim. Beni otele çağırdı, 50 bin lira borcu olduğunu, o parayı vermezsem cinayete beni ortak edeceğini söyledi. Çarşamba akşamı Cinayet Büro'ya gittim, orada herşeyi anlattım. Ama şikayetçi olmadık. Cinayet olup olmadığından emin değildim. Bir gün sonra psikolojim bozuldu, izin almak için Turizm Fakültesi'ne gittim. Eşim de yanımdaydı. Orada Hasan isimli bir kişiye Celalettin Hoca'yı sormasını istedim. Odasına gittiler ve cinayet ortaya çıktı.'Odanın kapısını kilitlemediğini ifade eden Asuman E., 'Ben kapıyı kilitlemedim, suçlamaları kabul etmiyorum. Ben kapıyı kilitleseydim normal olur muyum? Beni fark ederlerdi' dedi.'DOÇENTTEN HAMİLE KALDIM, DÜŞÜK YAPTIM'Öldürülen Doç. Dr. Özdemir'den halime kaldığını ve düşük yaptığını kürtaj yaptırmadığını belirten Asuman E., 'Celalettin Hoca'dan hamile kaldım. Ama düşük yaptım. Para talebim olsa verirdi zaten. Ahmet Gülce'den de böyle bir talebim olmadı. Celalettin Hoca, anlaşmalı boşandığı için karısın kardeşleri malların peşine düştü. Otelde kaldığımızı hatırlamıyorum. Telefonunun ve flaş belleğin nerede olduğunu bilmiyorum.'Cinayetten 1 hafta önce Doç. Dr. Özdemir ile ayrılıp, eşi F.S. ile barıştığını belirten Asuman E., 'Celalettin ile aramız açılmıştı. Ben ona 'Yuvama dönüyorum' dediğimde. 'Tamam Asuman, ama birbirimizi unutana kadar arayıp görüşelim' dedi' diye konuştu.ÜLKÜCÜ- CEMAATÇİ KAVGASIAsuman E., öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in ülkücü, Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin de cemaatçi olduğunu ve aralarında ülkücü- cemaatçi kavgası olduğunu da öne sürdü. Mahkeme başkanı ise 'Cemaatciydi derken?' diye sorunca Asuman E. de 'Fethullan Gülenciler mi ne onlardan' diye cevap verdi.'ASUMAN E., SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK GİBİ KONUŞUYOR 'Asuman E.'nin bu iddiası üzerine söz alan Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin avukatı Fatih Ruşen ise 'Cemaatçi denilerek olay çarpıtılmaya çalışılıyor. 410 bin lira ortada yok. Asuman E., sütten çıkmış ak kaşık gibi konuşuyor. Bu para nerede sorulmasını istiyorum' diye konuştu.Avukat Fatih Ruşen, cinayetten sonra olay yerinde yapılan incelemede Asuman E.'nin odanın kapı arkasında ve sehpanın ayaklarında parmak izinin olduğunu hatırlatıp, cinayetten sonra odaya girdiğini öne sürdü.Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin, Doç.Dr. Özdemir'i 3 bıçak darbesiyle yaraladığını ifade eden avukat Fatih Ruşen, 'Müvekkilim, maktüle karşı 3 kez bıçaklama yaptığını, ancak otopsi raporlarında 19 santimlik vücudunda bir yaranın olduğu ve bağırsakların dışarı çıktığını görülmektedir' dedi.Avukat Ruşen, müvekkilinin odadan çıktıktan sonra Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in yaşadığını, müvekkilinin odadan çıkmasının ardından üçüncü bir kişinin odaya girip öldürme eylemini gerçekleştirdiğini öne sürerek iddiasıyla ilgili hazırladığı belgeleri mahkemeye sunduğunu belirtti. Ruşen, müvekkilinin duygusal biri olduğunu ve çoğu şeyi ifade edemediğini belirtti. Bu sırada Prof. Dr. Gülce'nin duygulandığı görüldü.Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in avukatı Süleyman Çimen ise Asuman E.'nin sürekli çelişkili ifade verdiğini söyleyerek, tutuklanmasını talep etti.'MÜVEKKİLİM EVLİYKEN ZİNA YAPTI'Asuman E.'nin avukatı Hasip Şenalp de 'Müvekkilim Asuman evliyken zina yapmıştır. Bunun dinen kabul edilecek bir yeri yoktur. Dinimizde bunun cezası 'recm'dir. Bu ahlaksız bir davranıştır. Yaptığı hatayı cinayet işlemiş gibi gösteriyorlar' diyerek savunma yaptı.Öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in kardeşi Mustafa Özdemir ifadesinde, 'Sanık Asuman'ı tanırım. Ağabeyim bir gün bana gelerek. Fakültedeki bir sekreterle gönül ilişkisinin olduğun evlenmek istediğini, kendileriyle tanıştırmak istediğini söyledi. Biz de kabul ettik. Birlikte yemek yediğimizde Asuman'ın çok çenebaz birisi olduğunu ağabeyimi kendine bağladığını fark ettim' dedi.Mahkeme heyeti ifadeler tamamlandıktan sonra duruşmaya 5 dakika ara verdi. Aranın ardından mahkeme heyeti, Doç. Dr. Özdemir ve Prof. Dr. Gülce'nin avukatlarının Asuman E.'ye tutuklama talebini redetti. İddianamede ismi geçen tanıkların dinlenmesi, Doç. Dr. Özdemir'in odasındaki bilgisiyara ait hard diskinin ve bir kişinin ihbarı üzerine bulunan suç aleti olduğu öne sürülen bıçağın incelenmesine karar verdi. Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından mahkeme heyeti duruşmaşı 20 Mart 2015 tarihine erteledi.DEKAN VE SEKRETER BOŞANDIBu arada üniversitede işlenen bu cinayetin ardından Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Gülce, yaklaşık 30 yıllık eşi Prof. Dr. Ahmet Gülce'den anlaşmalı olarak tek celsede boşandı. Dekan Prof. Dr. Gülce, duruşmada 150 bin lira tazminat ile üniversitede okuyan 2 oğlunun eğitimleri bitene kadar aylık 1000'er lira eğitim masrafı istedi.Üniversitede taşeron kadrosunda sekterlik yapan, cinayetin işlenmesiyle iki öğretim üyesiyle de ilişkisi bulunduğu ortaya çıkan Asuman'ın olaydan sonra işine son verildi. İlk evliliğini 8 yıl önce yapan ve 45 gün evli kaldıktan sonra eşinin dava açması sonucu boşandığı belirtilen Asuman, cinayetin ardından 4 yıldır evli olduğu ikinci eşi eczacı kalfası F.S. ile anlaşmalı olarak boşandı. Asuman E. eşinden nafaka ve herhangi bir mal talep etmedi, oğlunun da velayeti babaya verildi.Hasan Dönmez, DHA
Kaz Dağları'nda Yüzlerce Antik Kent Yok Olacak
Bergama, Gümüşhane Mastra, Eskişehir Kaymaz’da, Kayseri Himmetdede gibi birçok yerde altın madenleri bulunan Koza Altın Şirketi Kaz Dağlarında altın işletmeciliği için çalışmalarını yoğunlaştırdı. Şirketin altın işletmeciliği yapacağı biri tamamen diğeri kısmen ormanlık olan alanda 1 tescilli arkeolojik SİT, 1 baraj ve 38 tümülüs var.Kararlı direnişleri sonrası geçtiğimiz haftalarda Esan Eczacıbaşı şirketinin terk edip gitmek zorunda kaldığı Çan Karadağ köyünün yakınlarında, bu kez Koza Altın Şirketi altın madeni çalışması başlattı. Karadağ’ın komşularından Dondurma Köyü yakınlarındaki altın madeni sahası Çanakkale kent merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta. 30 hektarlık proje alanında iki ayrı işletme kuracak olan şirket üretimi 5 yıl olarak öngörmüş. Burada zenginleştirme tesisi kurmayıp, cevheri Bergama Ovacık’taki siyanür tesisine taşımayı planlıyor. Evrensel gazetesinden Özer Akdemir'in haberine göre, işletme sahalarından birincisinin büyük kısmı köylünün tarlası ve kısmen ormanlık alan iken, ikinci işletme sahasının ise tamamı orman. Açık işletme yöntemi ile delme patlatma yapılarak yaklaşık 400 bin ton altın, gümüş ve kurşun cevheri üretilecek. 1. işletme sahasının kuş uçuşu 2,6 kilometre uzaklıkta bulunan Bakacak Barajı DSİ tarafından 2000 yılında yöredeki 9 bin hektarlık sahanın sulanması amacıyla işletmeye alınmış.SİT YOK DENİLEN YERDE 38 TÜMÜLÜSProjenin ÇED Başvuru Dosyasında, Proje kapsamında yer alan sahalar ve yakın civarlarında Kültür Varlığı veya Sit özellikleri taşıyan sahalar bulunmamaktadır” denilmekle birlikte dosya eklerindeki belgelerde Karadağ ve Dondurma Köyleri arasında Arabakonağı Mevkiinde 1. derece Arkeolojik Sit alanı olduğu belirtiliyor. Şirketin talebi üzerine Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen incelemelerle ilgili Mayıs 2014 tarihli belgede, Çan Dondurma ve Karadağ Köyleri arasındaki Arabakonağı mevkiinde orman yolunun sağı ve solunda olmak üzere 38 tümülüs (tarihi mezar,höyük) tespit edildiği belirtiliyor. Orman arazisi içinde bulunan tümülüslerin henüz bir koruma statüsünün olmadığı belirtilirken, alanın 1. derece Arkeolojk sit olması öneriliyor. Bu incelemenin ardından da Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu o bölgeyi 1. Derece Arkeolojik sit olarak tescil etti. Altıncı şirket başvuru dosyasında bu alanların işletme sahası dışında kaldığını belirtse de, aslında bölge ruhsat sahasının içinde yer alıyor. 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı madenin 2. İşletmesine 750 metre kadar uzaklıkta. Oysa şirket, proje alanının Çevre Düzeni Planında orman ve tarım alanı olarak belirtildiğine vurgu yaparak, “Yakın civarında kültür varlığı ve sit özelliği taşıyan sahaların bulunmadığı”nı ileri sürüyor.ADI BİLİNMEYEN 300 ANTİK KENT VAR1994 - 1998 yılları arasında Çanakkale Müzesi tarafından Kocabaş Çayı (Granikos/Biga Çayı) boyunca yapılan kazılarda bulunan tümülüslerde çok sayıda lahit ortaya çıkarıldı. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Reyhan Körpe ve ABD’li arkeolog Prof. Dr. Brain Rose tarafından 2004 ve 2007 yılları arasında yapılan yüzey araştırmalarında Erken Helenistik Döneme ait buluntulardan bahsediliyor. Rose, yüzey araştırması yaptıkları başlıca antik kalıntıların tümülüsler olmasına karşın, yüzey buluntularının verdiği bilgiler ışığında Biga dolaylarında 18 yerleşim yeri tespit ettiklerini dile getiriyor. 2007 yılında yapılan yüzey araştırmalarında da Biga’nın güneyindeki dağlık arazide, Yenice ilçesi sınırlarında 37 antik yerleşim saptanmış. Yerin 3 kilometre kadar derinliğine kadar röntgen çekilerek yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim yeri tespit edilirken, çalışmalarla ilgili o dönem bir panelde açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Reyhan Körpe, Troya ve Assos değerinde 100 tanesi adı bilinen, 200 tane de adı bilinmeyen ancak yerel adları olan toplam 300 antik kent olduğunu dile getirmişti. Körpe, Granikos araştırmaları sonrasında antik çağda Troias olarak adlandırılan Çanakkale’nin tepelerinde, ormanlık alanlarında saklanmış yüzlerce antik kent ve yerleşimin olduğunu aktarırken, 300 antik kentin dışında, 3500 kadar küçük köy, kasaba ve çiftliğin varlığına da dikkat çekiyordu. Kaz Dağlarının dört bir yanında yapılan madencilik faaliyetleri, dağın altını üstüne getirmekle kalmayıp, şu ana kadar gizli kalan yüzlerce antik kentin de yok olmasına neden olabilir.Evrensel
Uzayda Yaşamın Yapı Taşları Bulundu
Massachusetts'teki Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Karin Oberg, Dünya'dan 450 ışık yılı uzaklıktaki Taurus takımyıldızında yer alan 'MWC 480' adlı yıldızın çevresindeki toz ve gaz bulutunda yaşamın yapı taşlarını oluşturan kimyasal maddeler bulduklarını söyledi.Oberg, bulunan organik molekülleri hidrojen siyanür (HCN), metil siyanür (CH3CN) ve siyanoasetilen (HC3N) olarak sıraladı. Hidrojen siyanüre başka yıldız sistemlerinde de rastladıklarını belirten Oberg, daha karmaşık olan diğer iki molekülü uzayda ilk kez gördüklerini kaydetti.Yaklaşık 1 milyon yaşındaki yıldızın Güneş'in 1,8 katı kütleye sahip olduğu belirlendi. Yıldızın kütlesinin yüzde 20'sini çevresindeki toz ve gaz bulutu oluşturuyor.Oberg, 'Güneş sistemimizin, sahip olduğu gezegenler ve su içermesi açısından uzayda tek olmadığını biliyorduk. Şimdi organik kimya açısından da benzerleri olduğunu öğrendik. Henüz genç bir yıldızken Güneş'te de aynı kimyasal tepkimeler meydana gelmişti. Dünya'da yaşamı başlatan organik moleküllerin, evrende başka yerlerde de bulunduğu kanıtlanmış oldu' dedi.KENDİNİ KOPYALAYAN MOLEKÜLLEROberg, 'MWC 480'in çevresindeki organik moleküllerden bazıları yıldızın yüzeyine inecek. Bir kısmı, gezegenler arası uzaya savrulup gezegenler, asteroidler ve kuyruklu yıldızlara düşecek. Milyarlarca yıl önce Güneş sistemimizde de benzeri şeyler olmuştu' ifadelerini kullandı.Geçen yıl yapılan bir araştırmada, aşırı ısı ve basınç uygulanarak hidrojen siyanür (HCN) ve hidrojen sülfür (H2S) moleküllerinden nükleik asitlerin (RNA) öncülleri elde edilmişti. RNA ve DNA gibi kendini kopyalayan moleküller, yaşamın temel taşı kabul ediliyor.sputnik news
Uzayda Organik Moleküller Bulundu
Massachusetts'teki Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Karin Oberg, Dünya'dan 450 ışık yılı uzaklıktaki Taurus takımyıldızında yer alan 'MWC 480' adlı yıldızın çevresindeki toz ve gaz bulutunda yaşamın yapı taşlarını oluşturan kimyasal maddeler bulduklarını söyledi.Oberg, bulunan organik molekülleri hidrojen siyanür (HCN), metil siyanür (CH3CN) ve siyanoasetilen (HC3N) olarak sıraladı.Hidrojen siyanüre başka yıldız sistemlerinde de rastladıklarını belirten Oberg, daha karmaşık olan diğer iki molekülü uzayda ilk kez gördüklerini kaydetti.Yaklaşık 1 milyon yaşındaki yıldızın Güneş'in 1,8 katı kütleye sahip olduğu belirlendi. Yıldızın kütlesinin yüzde 20'sini çevresindeki toz ve gaz bulutu oluşturuyor.Oberg, 'Güneş sistemimizin, sahip olduğu gezegenler ve su içermesi açısından uzayda tek olmadığını biliyorduk. Şimdi organik kimya açısından da benzerleri olduğunu öğrendik. Henüz genç bir yıldızken Güneş'te de aynı kimyasal tepkimeler meydana gelmişti. Dünya'da yaşamı başlatan organik moleküllerin, evrende başka yerlerde de bulunduğu kanıtlanmış oldu' dedi.Oberg, 'MWC 480'in çevresindeki organik moleküllerden bazıları yıldızın yüzeyine inecek. Bir kısmı, gezegenler arası uzaya savrulup gezegenler, asteroidler ve kuyruklu yıldızlara düşecek. Milyarlarca yıl önce Güneş sistemimizde de benzeri şeyler olmuştu' ifadelerini kullandı.Geçen yıl yapılan bir araştırmada, aşırı ısı ve basınç uygulanarak hidrojen siyanür (HCN) ve hidrojen sülfür (H2S) moleküllerinden nükleik asitlerin (RNA) öncülleri elde edilmişti. RNA ve DNA gibi kendini kopyalayan moleküller, yaşamın temel taşı kabul ediliyor.AA
Her Ölüm Kötüdür Ama Bunun Kadar Değil: Zehirlenerek Ölmek
“O halde yargıçlar! Siz de benim gibi ölümden korkmayın. Şunu bilin ki, iyi bir insana, ne yaşamda, ne de öldükten sonra, hiçbir kötülük gelmez. Onu ve onun gibileri tanrılar her zaman korur. Benim yaklaşan sonum, yalnızca bir raslantı işi değildir; tam tersine, apaçık görüyorum ki ölmek ve böylece bütün acılardan tümüyle kurtulmak benim için daha değerlidir.”Sokrates, ölüm cezasını ifa edecek zehiri içmeden evvel bunları söylemişti. Platon’un notlarına göre önce bacaklarında bir hissizlik, sonra da bütün vücudunu saran bir sıcaklık neticesinde hayatını teslim edecekti. Zehrin acımasız ve kesin ölümü…