Görüş Bildir

Altın Madeni Haberleri

Altın Madeni ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Altın Madeni ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Danıştay'dan Bir İlk: Altın Madeni ÇED'siz Olmaz
İzmir Karşıyaka’da kent merkezine 5-6 km uzaklıkta bulunan Yamanlar Arapdağı’nda işletilmek istenen altın madenine Danıştay’dan ‘dur’ kararı çıktı. Evrensel gazetesinden Özer Akdemir'in haberine göre, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu olmadan madenin aldığı izinlerin geçerli olamayacağına karar verdi. Böylece İzmir 2. İdare Mahkemesinin aynı yöndeki kararını onayladı. Karar, ÇED düzenlemelerinin madencilik mevzuatından üstün tutulması anlamında bir ilk. KENTİN GÖBEĞİNE ALTIN MADENİ Doğançay Mahallesine 2 kilometre, Sancaklı köyüne 1 kilometre uzaklıkta olan, Karşıyaka’nın en önemli toplu konut alanlarının ise tam karşısındaki tepede bulunan altın madeni, neredeyse kentin göbeğinde yer alıyordu. Metro A.Ş şirketi tarafından işletilmek istenen altın madenine işletme ruhsatı ve izni veren Enerji Bakanlığı'na karşı Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) dava açmıştı. İzmir 2. İdare Mahkemesi işletme ruhsatı ve izninin iptaline karar vermiş; kararda ÇED raporu düzenlenmeden verilen işletme ruhsatı ve işletme izninin hukuka aykırı olduğu tespit edilmişti. Enerji Bakanlığı’nın bu kararı temyiz etmesinin ardından dosyayı inceleyen Danıştay 8. Dairesi; İzmir 2. İdare Mahkemesi'nin kararının usul ve kanunu uygun olduğunu belirterek, Bakanlığın temyiz talebini reddetti. Danıştay, izinlerin iptalinin yanı sıra, altın madenleri ve ÇED süreçleriyle ilgili önemli bir karara imza atmış oldu. BU KARAR BİR İLK EGEÇEP adına davayı yürüten hukukçulardan Av. Arif Ali Cangı, mahkemenin kararında; ÇED düzenlemelerini madencilik mevzuatından üstün tuttuğunu belirterek, “Karar bu yönüyle ilktir. Kazdağları, Kozak Yaylası ve diğer yörelerdeki ‘altın’ için yapılan saldırılar bu kararla baştan engellenebilir” dedi. Bakanlığın sadece karar düzeltme talep edeceğini, oradan da sonuç alamayacağını düşünen Cangı, bu süreçten sonra kararın kesinleşmesi halinde maden işletme ruhsatından önce ÇED zorunluluğu yönünde mevzuat değişikliğine gidilebileceğini belirtti. KARŞIYAKALI SAHİP ÇIKARSA Cangı, “Termik Santrallere ilişkin lisans yönetmeliğini de böyle değiştirtmiştik” diye konuştu. Maden yönetmeliğine göre ÇED süreci ve ruhsat sürecinin ayrı yürüdüğünü aktaran Cangı, “Bakanlığın vermiş olduğu ruhsat ve işletme iznini ÇED'e bağlayan bir karar bu. Hiçbir mahkemeden almamıştık böyle bir kararı. O yüzden önemli bir karar bu. Karşıyakalılar sahip çıkarsa Arapdağı’nda altın madeni işi bitmiş demektir” diye konuştu. ÇEVRE BİR İNSAN HAKKIDIR METRO Turizm'in de sahibi olan Metro A.Ş'nin Karşıyaka'da işletmek istediği altın madeni ruhsat süreci ile ilgili gelişmeler olayın ilginç bağlantılara uzandığını ortaya koymuştu. Şirketin sahibi Galip Öztürk hakkında açılan davada ortaya çıkan ses kayıtları İzmir’deki altın madeni konusunda, İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar'ın devreye girdiğine işaret etmişti. Maden ruhsatı için Ağar'a ricada bulunan Galip Öztürk'e Ağar'ın “İzmir Valisi ile konuşurum” demesinden 1 ay sonra 3 Aralık 2010’da madene ruhsat verilmişti. EGEÇEP, İzmir 2. İdare Mahkemesinin kararından sonra yaptığı açıklamada, madenlerin kazanılmış hakkının, halkın katılımı ve bilgi edinme hakkı ile vücut bulan çevre hakkı karşısında hükümsüz kaldığını belirterek, 'Böylece sermayenin tüm seferberliğine rağmen çevre hakkının bir insan hakkı olarak her şeyden üstün tutulması gerekliliği mahkeme kararıyla bir kez daha tescillenmiştir. Karşıyaka’nın yanı başındaki Arapdağı altın madeni sahası, kent ormanı yapılsın!” demişti.Özer AKDEMİR | Evrensel
Kazdağları'na Dev Otel
Altın madeni, taşocağı derken Kazdağları eteklerine bir de otel yapımı için izin verildi. ABD’li otel zinciri devi, Kazdağları’na 300 yatak kapasiteli otel kuruyorAKP hükümetinin, 2012 yılında yaptığı yönetmelik değişikliği ile Kazdağları koruma alanından çıkarıldı.Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı yönetmelik değişikliği “zeytinlik saha”sını yeniden tanımlayarak 25 dekar (25 bin metrekare) altındaki zeytinlikleri, hidroelektrik santral (HES) inşaatlarına, turizm tesislerine ve konut yapılanmasına açtı. Yönetmelikte yapılan bu değişiklik Kazdağları’nı da yapılaşma tehdidi karşısında bıraktı. Dolayısıyla, yönetmelik değişikliği ile birlikte Kazdağları da turizm tesislerine açıldı.Uluslararası kuruluşlarca tescil edilmiş, doğal alanlar arasında yerini alan Kazdağları’nın turizm tesislerine açılmasıyla ilgili son gelen haber ABD’li otel zinciri Wyndham Grubu’nun markası Ramada Resort ile ilgili. Çanakkale’de faaliyet gösteren Öngen Turizm İnşaat Limited Şirketi ile dünyanın en büyük otel zinciri olan Wyndham Grubu arasında franchise anlaşması imzalandı. Otel zinciri sahibi olan ABD’li Wyndham Grubu’nun prestijli markası Ramada Resort’un, 2015 yılında Balıkesir’in Edremit İlçesi Güre Mahallesi’nde hizmete girecek. Güre Mahallesi sınırları içinde halen inşaatı süren Ramada Resort Otel 27 bin metrekare büyüklüğünde bir alan üzerine kuruluyor.Cumartesi günü Güre-Adrina Otel’de düzenlenecek imza törenine AKP’li Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, Balıkesir Valisi Mustafa Yaman, CHP’li Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, milletvekilleri ve sektör temsilcileri katılacak.ÇEVRECİLER KARŞIKazdağları taşıdığı tarihsel, toplumsal, kültürel ve ekolojik değerleri nedeniyle yeryüzünün önemli yaşam kaynaklarının başında geliyor. Yaklaşık 258 bin hektarlık alana yayılan ekolojik, kültürel, toplumsal, tarihsel ve bioklimatik özellikleri çevresiyle birlikte bütünlük gösteren Kazdağları, ne yazık ki yıllar boyunca madencilik faaliyetleriyle delik deşik edildi. Bu da yetmiyormuş gibi bölge, kitle turizmi adı altında yeni yapılaşmalara açıldı.Çevreciler, bu büyük felakete karşı. Kazdağları’nda maden ocakları ve taşocaklarıyla başlatılan çevre katliamının, yeni otel zincirleriyle bu kez turizm adı altında yapılacağını savunuyorlar. Bu tür yapılaşmalara karşı olduklarını belirten çevreciler, hükümetin bu konuda geri adım atmasını ve Kazdağları’nın koruma altına alınmasını istediler.BirGün
24 Köy Suyunu Altın Madenine Verdiler
Kaz Dağlarında, 24 köyün içme suyunu karşılayan Ağı Dağı’nda siyanürlü altın madenine ÇED olumlu belgesi verildi. Çanakkale İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürlüğü, madenle birlikte su kaynaklarının kullanılamaz hale geleceğini ifade etti. Şirket ise, ‘kullanılamaz’ hale getireceği 24 köyün suyu karşılığında bir adet gölet yapmayı taahhüt etti.TÜM DAĞ VE ETEĞİ MADEN SAHASI OLUYORİlk ÇED başvurusu mahkemece iptal edilen Kanadalı Alamos Gold şirketine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hem ÇED olumlu kararı hem de kapasite artırım izni verildi. Kestane ağaçları ve zümrüt gibi ormanları ile göz kamaştıran Ağı Dağı’nda 7 ayrı altın sahası alan Alamos Gold, dağın eteğindeki Söğütalan köyü yakınlarına zenginleştirme tesisi kurmak istiyor. Böylece şirket, Kızılelma köyü, Söğütalan, Bayramiç Karaköy ve Zeybekçayırı’na kadar uzanan tam 6 bin küsur hektar alanda madencilik için ruhsat almış oldu.İL ÖZEL İDARESİ: SULAR KULLANILAMAZ HALE GELİRAltın madenine ÇED olumlu izninin verildiği raporun eklerindeki belgeler, yöredeki altın işletmeciliğinin zararlarını ortaya koyuyor. Altın madeni ile ilgili görüşü sorulan kurumlardan Çanakkale İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürlüğü, 28.09.2011 tarihli yazısında maden alanında Etili Grup İçme Suyu tesisine ait 4 adetiçme suyu kaynağı bulunduğunu belirtiyor. Bu kaynakların 1968 yılından beri 24 köyün içme suyunu karşıladığının aktarıldığı yazıda, “ÇED başvuru dosyası incelendiğinde, Ağı Dağı altın madeninin işletme faaliyeti ile birlikte bu su kaynaklarının kullanılamaz hale geleceği görülmüştür” deniliyor. Müdürlük bölgede yapılacak madenciliği, ancak su kaynaklarının yerine yeni su kaynakları bulunması şartına bağlıyor.ŞİRKET: GÖLET YAPARIMŞirket ise, İl Özel İdaresinin bu görüşünün ardından projesini revize ederek, ‘kullanılamaz’ hale getireceği içme suları karşılığında Zeybekçayırı köyünde bir gölet yapmayı ÇED Raporuna koydu.Çanakkale İdare Mahkemesi, Kaz Dağlarında yapımı planlanan 10’un üzerinde altın madeni projesinİ, toplam etkisinin ortaya konmaması nedeniyle iptal etmişti.ZEHİRLİ SULARLA SULANACAK OVALARAğı Dağı dağından beslenen Karaköy tarafındaki dereler Bayramiç Barajı ve Karamenderes/Skamander Nehri’ni besliyor. Bu nehrin suları Bayramiç, Ezine ve Batakovası’nda tarımsal sulamada kullanılıyor. Oradan da Ege Denizine dökülüyor. Ağı Dağı’ndan beslenen Çan ve Etili tarafındaki dereler ise Karabiga’dan denize dökülen Kocabaşçayı’nı besliyor. Çan ve Biga ovası bu derelerden tarımsal sulama yapıyor.SİT KORUMA STATÜSÜ NEDEN KALDIRILDI?Çanakkale Koruma Bölge Kurulu Raporunda, maden alanında 1. derece arkeolojik ve doğal sit olarak tescil edilmişken, kurulun 2003 yılında bu sit tescilini “maddi hata” gerekçesi ile kaldırdığı dile getiriliyor. Bu hatanın ne olduğu ise belirtilmiyor. Yerel kaynakların verdiği bilgilere göre, bölgede Söğütalan köylülerinin “Roma Kalesi” dediği yapı kalıntıları ve antik çağdan kaldığı düşünülen maden ocakları bulunuyor.Özer AKDEMİR
'Altın Sudan Değerli mi?'
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Bergama Yerlitahtacı'da kurulmak istenen altın madeni işletmesine bölge sakinleri tepkili. Mücadeleye soyunan köylüler, 'Altın uğruna doğaya ve içme suyuna zarar verilmesin' diyor.Koza Altın Şirketi, yıllardır protesto ve davaları süren Bergama Ovacık altın madenindeki cevherin tükenmesi üzerine yakın yerlerde üretim arayışına girdi. Sondaj ve fizibilite çalışmaları sonucunda, çam ağaçlarıyla kaplı Kozak Yaylası’nda, dört ayrı yer belirleyen şirket, sadece Çukuralan’da üretime başlayabildi. Belirlenen diğer yerler, Gelintepe, Yerlitahtacı ile Uzunkaya’da ise Bergama’nın su kaynaklarını kirleteceği gerekçesiyle mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verdi.Bunun üzerine maden işletmesinin çevreye etkilerinin belirlendiği Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci iptal edildi. Ancak Koza Altın Şirketi Yerlitahtacı Mahallesi'ne 1,5 kilometre uzaklıkta üretime başlamak için yeniden süreç başlattı. Bunun için dosya Yerlitahtacı yerine yakınlardaki bir köy olan 'Kapıkaya'nın adını verdi ve bu dosya adıyla ÇED bilgilendirme toplantısı düzenledi.Yerel yönetim yasasındaki düzenlemeyle köyden mahalleye dönüşen Yerlitahtacı sakinleri, bu son gelişme üzerine endişeli. Seslerini duyurmaya çalışıyorlar.'Çevre ve sağlığımız tehlikede'Tedirginliğin hakim olduğu mahallede ortak düşünce, altın uğruna içme suyuna, çevreye ve insan sağlığına zarar geleceği. 86 yaşındaki Medine Yıldız, şu sözlerle tepkisini dile getiriyor:“Burada doğdum, büyüdüm, bu yaşıma geldim. Maden de neymiş. Altın sudan değerli mi? Su, zehirlendi mi, biz nasıl yaşarız. Ovacık’takilere ne oldu, hastalıklar artmış. Bizde mi öyle olalım? Buraları binbir emekle bu hale getirdik. Zeytinlerimiz, fıstıklarımız ne olur, kim bakar bize?”83 yaşındaki Muharrem Uygun da benzer nedenlerle karşı çıkıyor, “Madeni istemiyoruz. Köyümüze, suyumuza, ağaçlarımıza dokunmasınlar. Bize faydasından çok zararı olur” diyor.' Ürünlerimiz zarar gördü'Tahtacı Kültür Derneği Bergama Şube Başkanı Musa Güneş, madene karşı olmalarının nedenini şöyle anlatıyor:“Yıllardır bölgemizdeki madene karşıyız. 3 yıldır fıstık çamı ormanları ürün vermiyor. Şimdilerde de içleri hep boş. Kanser oranının arttığı söyleniyor. Ana neden maden midir bilmem ama bizim canımızdan daha mı değerli. Bunun hesabını kim öder. Peki, o kadar cevher taşınırken ne olacak. Toz, toprak olacak. Bu ortamda zeytin de, fıstık da yetişmez.”'Yaşam alanımıza ciddi tehdit'Bergama Çevre Platformu da köylülerin yanında. Platformun Sözcüsü Erol Engel, kurulmak istenen işletmenin, yaşam alanları için ciddi tehdit oluşturduğunu savunuyor. Engel’e göre, Türkiye’nin çam fıstığı üretiminin büyük çoğunluğunu sağlayan Kozak Yaylası, işletmeyle yok olur.“Şirket tarafından 4 yıl önce de Yerlitahtacı adıyla ilgili dosya açıldı. 2013 yılı Mart ayında İzmir 4. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak dosya adı Yerlitahtacı iken Kapıkaya olarak değiştirilerek, tekrar önümüze sürülmek isteniyor. Kurulursa, bölgedeki binlerce ağacın kesilmesiyle oksijen depolarımız yok olacak. Bu bölge tarihiyle turizmiyle, endemik bitki örtüsüyle el üstünde tutulması gereken bir yer. Burada kar, zarar hesabı yapılmamalı. Eğer bu işletmeye onay verilirse telafisi zor zararlar doğar ve kimse de bunun önüne geçemez.”'Burası korunmak zorunda'Köylülerin en büyük destekçilerinden biri de Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç. Ovacık’taki altın madeniyle ilgili verilen mücadelenin önemine dikkat çekiyor ve ekliyor:“O mücadele çok işe yaradı. Bugün orada maksimum önlemler almak zorunda kalan her ne kadar yeterli değilse ve hâlâ bizleri tedirgin etmesine karşın şimdikinden çok daha vahşi sistemle bu işi yapmak isteyen çokuluslu firmanın önüne geçildi. İşletilmesi düşünülen açık ocak, Kapıkaya, Çakırlar, Yerlitahtacı mahallelerinin tam ortasında kalıyor. Bergama'nın Geyikli Yaylası'nda yapılacak. Bergama'nın içme suyu kaynaklarının yaklaşık 500 metre kadar yakınında. Maden ocağı açılınca ilçenin su kaynakları da zarar görecek. Bu sadece bölgenin değil tüm Bergama'nın sorunu. Kapıkaya Köyü'nde Kibele Tapınağı var. Bergama, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girdikten sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Birleşmiş Milletler ile imzaladığı anlaşma ile burasını korumak zorunda. 65 hektar alanda binlerce ağaç kesilecek, 798 bin ton kaya ve toprak kamyonlarla maden ocağına taşınacak ve işlem bittiğinde kesilmiş ağaçlar, oyulmuş kayalar ve yerin yüzlerce metre altına girilmiş bir doğayla baş başa kalacağız. Bu işlemler şirketin ÇED dosyasındaki bilgilere göre 3 yıl sürecek, işletmede 35 kişi çalışacak ve işçilerin 10-15 tanesi kalifiye olacak. İstihdam diye birşey olmayacak.”'Dava açarız'Belediye Başkanı Gönenç, şirketin 4 Eylül'de ÇED raporu için bilgilendirme toplantısı yapmasının da yasal olmadığını vurguluyor:“2004 yılının Şubat ayında 10 yıllık ruhsat alınmış, geçen Şubat ayında süresi sona ermiş. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından uzatılması için temdit belgesi verilmemiş. Bizler yasal olmayan toplantının yapılmasını bu gerekçeyle durdurduk fakat bu süreç devam ediyor. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü uzmanlarının toplantının yapılamadığına dair raporuna rağmen şirket aksini iddia ediyor. Bu süreç ve idari işlemler devam edecek olursa dava açarız. İşletmenin, çevreye ve insan sağlığına geri dönülemez zararlar vermemesi için mücadele edeceğiz.”Koza Altın İşletmelerinin, Kamuoyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) gönderdiği açıklamada ise, “Kapıkaya maden projesine ilişkin şirketimizin madencilik mevzuatına göre alınmış ve ruhsat hukuku devam eden bir ruhsatı bulunmaktadır. Halkın katılımı toplantısı, çevre mevzuatına uygun bir şekilde 04.09.2014 tarihinde yapılmış ve mevzuatın bütün gerekleri yerine getirilmiştir. Şirketimiz, bütün faaliyetlerini yürürlükteki yasa ve düzenlemelere uyum konusunda azami özeni göstererek gerçekleştirmektedir” denildi.Al Jazeera 'nin konuyla ilgili görüşüne başvurduğu Koza Altın İşletmeleri, sorularımızı yanıtlamayıp Kamuoyu Aydınlatma Platformu'na yaptıkları açıklamanın geçerli olduğunu bildirdi.Kaynak: Al Jazeera Türk
24 Köyün İçme Suyu Tehlikede
ÇANAKKALE'nin Çan İlçesi sınırlarındaki Ağı Dağı'nda 7 ayrı altın madeni sahası bulunan Kanadalı Alamos Gold şirketine, maden sahalarının kapasite arttırımı için ÇED olumlu raporu verildi. 24 köyün içme suyu tehlikede...Çanakkale İl Özel İdaresi Su Kanal Hizmetleri birimi, maden ile birlikte Ağı Dağı'ndaki suların kullanılamaz hale geleceğini belirtti. Olayı duyan çevre köylüleri duruma tepki gösterirken, maden şirketi susuz kalacak 24 köye içme suyu sağlamak için gölet yapmayı taahhüt etti. Ağı Dağı'nda altın çıkaracak olan maden şirketi Kanadalı Alamos Gold şirketine, kapasite arttırımı ve zenginleştirme için ÇED olumlu izninin verildiği 1 Eylül 2014 tarihinde açıklandı. Kanadalı Alemos Gold şirketinin, Kazdağları bölgesindeki Ağı Dağı'nda 7 ayrı altın sahasında 6 bin hektar alanda madencilik ruhsatı aldığı ve dağın eteğindeki Çan İlçesi'ne bağlı Söğütalan Köyü yakınlarında zenginleştirme tesisi kurmak istediği belirtildi. Altın madenine ÇED olumlu izninin verildiği raporun eklerindeki belgelerde, yöredeki altın işletmeciliğinin zararları ortaya konuldu. SU KAYNAKLARINA KARŞILIK GÖLETAltın madeni ile ilgili görüşü sorulan Çanakkale İl Özel İdaresi, maden alanından 24 köyün içme suyunu karşıladığını bildirdiği yazıda, 'Ağı Dağı altın madeninin işletme faaliyeti ile birlikte buradaki su kaynaklarının kullanılamaz hale geleceği görülmüştür' ifadesine yer verdi. Su kaynaklarının yerine yeni su kaynakları bulunması şartının gerekliliğine dikkat çekilen açıklama karşısında şirket ise projesini revize ederek, kullanılamaz hale gelecek içme suları karşılığında Çan İlçesi'ne bağlı Zeybek Çayırı Köyü'nde bir gölet yapımını ÇED raporuna koydu. KÖYLÜLER TEPKİLİZeybek Çayırı Köyü'nde bir içme su göleti yapmayı taahhüt edip ÇED raporuna dahil etmesi bölge halkının tepkisine neden oldu. Zeybekçayırı Köyü'nden Zülfü Yılmaz, kendilerinin defalarca devletten su talebinde bulunduklarını, her defasında olumsuz görüş aldıklarını belirterek, 'Bize verilmeyen su altın madenine verildi' diyerek, köylerine gölet yapımına bütün köylünün karşı olduğunu belirtti.Çan İlçesi'ne bağlı Zeybekçayırı Köyü'ne komşu Bardakçılar Köyü'nden Recep Çokgezer (70), 'Köyümüzün karşısındaki termik santral yüzünden ağaçlarımız kurumaya başladı. Dağdaki kestane ağaçları ile birlikte çınar ve kiraz ağaçları da kurudu. Altın madeninin açılması ile köyümüz ve birçok köy zehirli sular ile tarım yapmak zorunda kalacak' dedi.Muhalif Gazete | DHA
500 Ton Siyanürlü Atık Dereye mi Karıştı?
Bergama Ovacık Altın madeninin eski Genel Müdürü Hayri Öğüt'ün şoförlüğünü ve korumalığını yapan eski maden çalışanı Ersan Var, madenin ikinci atık barajına siyanürlü çamur taşıyan borunun patlaması üzerine tonlarca siyanürlü atığın dereye boşaldığını ileri sürdü.Bergama’da yıllardır dile getirilen felaket gerçek mi oldu? Bu iddia doğru ise felaket kapıda!Özer Akdemir'in Evrensel'de yer alan haberine göre, yıllardır tüm karşı çıkışa rağmen siyanürle altın üretimi yapılan Bergama Ovacık Altın Madeninde siyanür kazası olduğu ileri sürüldü. Evrensel'i arayan madenin eski Genel Müdürü Hayri Öğüt'ün şoförlüğünü ve korumalığını yapan eski maden çalışanı Ersan Var, madenin ikinci atık barajına siyanürlü çamur taşıyan borunun patlaması üzerine tonlarca siyanürlü atığın dereye boşaldığını ileri sürdü.ŞİRKETTEN YANIT ALAMADIKİddiaya dair görüşünü almak üzere aradığımız şirket yetkililerinden konuyla ilgili açıklama alamadık.'YILLARIN İHMALİ'Kazanın Narlıca köyü yakınlarında, madenin ağır iş makinelerinin giriş çıkış yaptığı B kapısı civarında meydana geldiğini belirten Var, “Madenden bana bilgi verdi arkadaşlar. Cuma günü meydana gelmiş kaza ve cumartesi sabaha karşı bütün maden geçirilmiş. Bütün vardiyaları çağırmışlar. Öğütücü değirmeni de durdurmuşlar. 500 tonun üzerinde bir sıvı atık çamurunun dereye karışmış” diye konuştu. Madene karşı çıkanların yıllardır bu tehlikeye dikkat çektiğini kaydeden eski maden çalışanı “Hep bunları görmezden geldiler. Ama bir hata yılların ihmalini ortaya çıkarır. Bütün yetkili kurumlar harekete geçirilmeli. Ben Bergama belediye Başkanı Mehmet Gönenç'i de aradım. Kendisine bilgi verdim, kendisi hemen bir ekibi araştırma yapmak üzere görevlendireceğini söyledi. Bütün devlet kurumları harekete geçmeli” diye konuştu.BİLİM YILLARDIR UYARIYORDUÇokuluslu şirketler tarafından kurulan, 2004 yılından bu yana da Koza Altın şirketi tarafından işletilen Ovacık Altın madeni, Türkiye’nin ilk altın madeni özelliğini de taşıyor. Bergama Köylülerinin ve bilim insanlarının yıllarca karşı çıkmasına, eylemler yapmasına rağmen siyanürlü maden hükümetlerin desteği ve yasal düzenlemelerle çalışmaya devam ediyor. Ülkenin en üst yargı organı olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 1997 yılında madene karşı açılan davalarda “siyanürle altın üretiminde kamu yararı yoktur” diyerek madenin çalışmasının önünü açan işlemleri iptal etmişti. Zamanın koalisyon hükümeti ise bu kararı aşmanın yollarını bularak madenin çalışmasına, yargı kararına rağmen devam etmesinin yolunu açmıştı.Altın madeninden olası bir siyanür sızıntısı bilim insanları tarafından yıllardır “felakete yol açabilecek bir risk” olarak ortaya konmuş ve bu risklere sahip madenin çalışmasına izin verilmemesi isteniyor.BERGAMA BELEDİYE BAŞKANI: BANA DA BİLGİ GELDİBergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ise 'Bana da böyle bir bilgi geldi. Bir saat kadar önce çevre mühendisi ve zabıtadan bir arkadaşı görevlendirdim. Fotoğraf falan da çekmelerini istedim' diye konuştu.Özer Akdemir | Evrensel
'Hitler Atatürk Hayranıydı' Denilen Kitapta Ne Anlatılıyor?
Adolf Hitler’in Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu hayranlığa dair belge ve iddiaları derleyen yeni bir kitap yayımlandı. Stefan Ihrig’in kaleme alığı ‘ Nazilerin Hayalindeki Atatürk (Atatürk in the Nazi Imagination) ‘ isimli kitapta, Hitler’in 1’inci Dünya Savaşı sonrasında Atatürk’ün Anadolu’da verdiği mücadeleden ve bazı politikalarından ilham aldığına dair tezler sıralanıyor.Kitapta, ‘ çaresiz ve perişan haldeki ‘ Almanya’nın gözünde, Türkiye’de yaşananların ‘ milliyetçi bir hayalin gerçekleşmesi ‘ olarak algılandığı belirtiliyor; tarihsel bir perspektiften, savaş sonrası ‘ küllerinden doğmak isteyen ‘ Almanların, kurtuluş mücadelesini kazanan bir Türkiye’ye nasıl baktığı anlatılıyor.Yıldıray Oğur ve Hilal Kaplan’ın da gündemindeHarvard Üniversitesi Yayınları tarafından 27 Kasım 2014’te yayımlanan kitap, hükümete yakın yazarlar tarafından da adeta altın madeni muamelesi gördü. Türkiye gazetesinden Yıldıray Oğur iki gündür köşesini bu kitaba ayırırken, bugün Yeni Şafak’tan Hilal Kaplan da aynı konuyu ele aldı. İki yazar da, Hitler’in Atatürk hayranlığını ‘ Atatürk’ün suçuymuş ‘ gibi lanse ederek dillerine doladı.Amerikan haber sitesi Daily Beast’in derlemesine göre, kitapta öne çıkan belge ve iddialar arasında şunlar yer alıyor:‘Hitler ve Goebbels kişisel olarak hayrandı’Hitler, iktidara yükselirken İtalyan diktatör Benito Mussolini’yi değil, Atatürk’ü örnek aldı. Öyle ki, Türkiye’yi kendisinin ‘ parlayan yıldız ‘ı olarak görüyordu.Naziler, ‘Türk Ulusal Hareketi’ni model aldı; Hitler ve propaganda bakanı Joseph Goebbels Atatürk’e kişisel hayranlık besliyordu.1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanlar, özellikle de ülkedeki muhafazakar kesimler, Paris Barış Konferansı’nda kendilerine adil davranılmadığına, hatta bürokratlar ve Berlin’deki azınlıklar tarafından ihanete uğradıklarına inanıyordu. 1’inci Dünya Savaşı’nda kendileri gibi yenilgiye uğrayan Türklerinse, Sevr Anlaşması’ndan sonra ‘ küllerinden doğması ‘, Almanları derinden etkiledi.Ihrig bu konuda şu ifadeleri kullanıyor: ” Çaresiz ve perişan haldeki Almanya’nın gözünde, bu durum milliyetçi bir hayalin gerçek olması ya da daha ziyade bir tür aşırı ulusal bir pornografiydi.’ ‘‘Aşk hikayesi’ yaşanıyorduAlman gazeteleri 29 Haziran 1919’da, Paris’te imzalanan ve toprak kaybedip devasa bir tazminat ödemek zorunda bırakan Versay Barış Anlaşması’nı manşetlerine taşımıştı. Sadece iki gün sonraysa, Daily Beast’in deyimiyle, ‘ Mustafa Kemal Paşa’yla bir aşk hikayesi ‘ başladı. Türkiye, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’na dair haberler gazete manşetlerine yükseldi.
Uşak Hakkında Bilinmeyen Gerçekler
Son günlerde sosyal medyada sürekli olarak çıkan Uşak ile ilgili yanlış haberleri düzeltebilmek adına bu galeri hazırlanmıştır. Sosyal medyada Uşak ile ilgili bir kötü izlenim yaratarak, Uşak espri malzemesi haline getirilmeye çalışılmaktadır. En başta mülki ve yerel idareler, STK'lar ve diğer kurum ve kuruluşların Uşak ile ilgili tanıtım yapamaması, Uşak'a gereken değerin ve özenin gösterilmemesi sonucunda, Uşak bugün çok yanlış bilinmekte ve haketmiş olduğu değeri ve önemini elde edememektedir. Bu galeride Uşak'ın aslında nelere sahip olduğunu ve sosyal medyada yansıtıldığı gibi değersiz ve önemsiz bir yer olmadığını anlayacaksınız...
Kaz Dağları'nda Yüzlerce Antik Kent Yok Olacak
Bergama, Gümüşhane Mastra, Eskişehir Kaymaz’da, Kayseri Himmetdede gibi birçok yerde altın madenleri bulunan Koza Altın Şirketi Kaz Dağlarında altın işletmeciliği için çalışmalarını yoğunlaştırdı. Şirketin altın işletmeciliği yapacağı biri tamamen diğeri kısmen ormanlık olan alanda 1 tescilli arkeolojik SİT, 1 baraj ve 38 tümülüs var.Kararlı direnişleri sonrası geçtiğimiz haftalarda Esan Eczacıbaşı şirketinin terk edip gitmek zorunda kaldığı Çan Karadağ köyünün yakınlarında, bu kez Koza Altın Şirketi altın madeni çalışması başlattı. Karadağ’ın komşularından Dondurma Köyü yakınlarındaki altın madeni sahası Çanakkale kent merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta. 30 hektarlık proje alanında iki ayrı işletme kuracak olan şirket üretimi 5 yıl olarak öngörmüş. Burada zenginleştirme tesisi kurmayıp, cevheri Bergama Ovacık’taki siyanür tesisine taşımayı planlıyor. Evrensel gazetesinden Özer Akdemir'in haberine göre, işletme sahalarından birincisinin büyük kısmı köylünün tarlası ve kısmen ormanlık alan iken, ikinci işletme sahasının ise tamamı orman. Açık işletme yöntemi ile delme patlatma yapılarak yaklaşık 400 bin ton altın, gümüş ve kurşun cevheri üretilecek. 1. işletme sahasının kuş uçuşu 2,6 kilometre uzaklıkta bulunan Bakacak Barajı DSİ tarafından 2000 yılında yöredeki 9 bin hektarlık sahanın sulanması amacıyla işletmeye alınmış.SİT YOK DENİLEN YERDE 38 TÜMÜLÜSProjenin ÇED Başvuru Dosyasında, Proje kapsamında yer alan sahalar ve yakın civarlarında Kültür Varlığı veya Sit özellikleri taşıyan sahalar bulunmamaktadır” denilmekle birlikte dosya eklerindeki belgelerde Karadağ ve Dondurma Köyleri arasında Arabakonağı Mevkiinde 1. derece Arkeolojik Sit alanı olduğu belirtiliyor. Şirketin talebi üzerine Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen incelemelerle ilgili Mayıs 2014 tarihli belgede, Çan Dondurma ve Karadağ Köyleri arasındaki Arabakonağı mevkiinde orman yolunun sağı ve solunda olmak üzere 38 tümülüs (tarihi mezar,höyük) tespit edildiği belirtiliyor. Orman arazisi içinde bulunan tümülüslerin henüz bir koruma statüsünün olmadığı belirtilirken, alanın 1. derece Arkeolojk sit olması öneriliyor. Bu incelemenin ardından da Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu o bölgeyi 1. Derece Arkeolojik sit olarak tescil etti. Altıncı şirket başvuru dosyasında bu alanların işletme sahası dışında kaldığını belirtse de, aslında bölge ruhsat sahasının içinde yer alıyor. 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı madenin 2. İşletmesine 750 metre kadar uzaklıkta. Oysa şirket, proje alanının Çevre Düzeni Planında orman ve tarım alanı olarak belirtildiğine vurgu yaparak, “Yakın civarında kültür varlığı ve sit özelliği taşıyan sahaların bulunmadığı”nı ileri sürüyor.ADI BİLİNMEYEN 300 ANTİK KENT VAR1994 - 1998 yılları arasında Çanakkale Müzesi tarafından Kocabaş Çayı (Granikos/Biga Çayı) boyunca yapılan kazılarda bulunan tümülüslerde çok sayıda lahit ortaya çıkarıldı. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Reyhan Körpe ve ABD’li arkeolog Prof. Dr. Brain Rose tarafından 2004 ve 2007 yılları arasında yapılan yüzey araştırmalarında Erken Helenistik Döneme ait buluntulardan bahsediliyor. Rose, yüzey araştırması yaptıkları başlıca antik kalıntıların tümülüsler olmasına karşın, yüzey buluntularının verdiği bilgiler ışığında Biga dolaylarında 18 yerleşim yeri tespit ettiklerini dile getiriyor. 2007 yılında yapılan yüzey araştırmalarında da Biga’nın güneyindeki dağlık arazide, Yenice ilçesi sınırlarında 37 antik yerleşim saptanmış. Yerin 3 kilometre kadar derinliğine kadar röntgen çekilerek yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim yeri tespit edilirken, çalışmalarla ilgili o dönem bir panelde açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Reyhan Körpe, Troya ve Assos değerinde 100 tanesi adı bilinen, 200 tane de adı bilinmeyen ancak yerel adları olan toplam 300 antik kent olduğunu dile getirmişti. Körpe, Granikos araştırmaları sonrasında antik çağda Troias olarak adlandırılan Çanakkale’nin tepelerinde, ormanlık alanlarında saklanmış yüzlerce antik kent ve yerleşimin olduğunu aktarırken, 300 antik kentin dışında, 3500 kadar küçük köy, kasaba ve çiftliğin varlığına da dikkat çekiyordu. Kaz Dağlarının dört bir yanında yapılan madencilik faaliyetleri, dağın altını üstüne getirmekle kalmayıp, şu ana kadar gizli kalan yüzlerce antik kentin de yok olmasına neden olabilir.Evrensel