Görüş Bildir

Erdal Beşikçioğlu Haberleri

Erdal Beşikçioğlu ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Erdal Beşikçioğlu ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ İstanbul'da
Erdal Beşikçioğlu’nun tek kişilik oyunu ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ İstanbul turnesi için geliyor. Oyun, 2008 yılından bu yana kapalı gişe sahneleniyor. Yaşadığının farkına bile varılmayan bir memur olan Popriçin’in hikayesinin anlatıldığı Ankara Devlet Tiyatrosu'nun oyunu ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ İstanbul turnesine geliyor. Erdal Beşikçioğlu’nun tek kişilik performansıyla sahne aldığı oyun, 18-20-22-25-27-29 Mart tarihlerinde Üsküdar Stüdyo Sahne’de izlenebilir. Gogol’un metni Rus tiyatro ve oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol’un yazdığı, Sylvie Luneau ve Roger Coggio’nun oyunlaştırdığı ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ bir deliden çok, yaşadığı toplum tarafından adım adım deliliğe itilen, gerçek yaşamın acımasızlığı ile baş edemeyen bir adamın hikayesini anlatıyor. Prömiyerinin yapıldığı 4 Ocak 2008 yılından bu yana kapalı gişe oynayan ve birçok ödül alan tek kişilik oyunda, dekor ve köstüm tasarımı Sertel Çetiner’e, müzikler Tayfun Gültutan’a ve ışık tasarımı Seyhun Ayaş ile Zeynel Işık’a ait. Yönetmenliğini Cem Emüler yaparken, Erdal Beşikçioğlu bu oyundaki performansıyla bugüne dek eleştirmenlerden ve izleyiciden büyük övgüler aldı.
‘Hiçbir İktidarın Dili Olamayız’
Ekranların Behzat Ç’si Erdal Beşikçioğlu, bugünlerde “Bir Delinin Hatıra Defteri” ile İstanbul’da. Oyundan sonra, merdivenlerde göründüğünde, delikanlının biri önüne atılıyor: ‘Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Abi sen nasıl bir adamsın ya!’Üsküdar Stüdyo Sahne, oyunu bekleyen insanlarla tıklım tıklım. Bazıları şanslı. Satışa sunulduğunda dakikalar içinde tükenen biletlerden alabilmiş. 2008’den beri bu böyle. Diğerleri bir ihtimal, sahnede boş yer kalmasını dileyerek bekliyor. Onların sayısı da hiç az değil.Oyun başlıyor. Yaklaşık 1.5 saatlik, tek perdelik, tek kişilik bir oyun. Tiyatro sanatçısının enstrümanı bedenidir derler. Sahnedeki oyuncu bu ifadenin saf karşılığı. Hareketli vincin üzerinde, Gogol’ün “Bir Delinin Hatıra Defteri” eserini, alın teri sahneye yağarken, tek an soluğu kesilmeden oynuyor.Kalabalık da nefesini tutmuş, 7. sınıf memur Poprişçin’i sistemin nasıl delirttiğini izliyor. Oyun bitince alkış kıyamet.Ama aradan yarım saat geçmesine rağmen kimsenin Stüdyo Sahne’den ayrılacağı yok. Sanatçının yanlarına gelmesini bekliyorlar. Alkışlamak yetmemiş, bir kez de yüz yüze teşekkür etme hevesindeler.Merdivenlerde göründüğünde, delikanlının biri, sanatçının önüne atılıyor. Hayranlık ve içtenlikle “Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Abi sen nasıl bi adamsın ya!” diyor.Gence gülümseyip göz kırpan o abi, Erdal Beşikçioğlu. Bu kez Behzat Ç. değil, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun turnedeki oyuncusu olarak seyircilerin arasında.Tüm bunlar olup biterken, kapıda, Devlet Tiyatroları’nı lağvedecek, hükümetin Türkiye Sanat Kurumu Yasa Tasarısı Taslağı’na karşı imza kampanyası var.‘Sistem değişmediği sürece…’‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ klasik bir eser. Ama bugünleri de çok iyi anlatıyor değil mi?Sistemler değişmediği sürece dertler de değişmiyor. Dertler değişmediği zaman, bilmem kaç tarihinde yazılmış bir oyunun bugünde karşılığını bulabiliyorsunuz. Zaten edebiyat böyle bir şey. Şimdi bir de yaşadığımız hikâyeyle, Gogol’ün anlattığı hikâye arasında paralellik kurulunca...‘Gençler sorguluyor’Aslında metaforlarla yüklü ağır bir hiciv. Oyuna gençlerin ilgisi de muazzam. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?Gençler her şeyi araştırıyor, sorguluyor. İnternet, kitabın yerini almış durumda, okumaya ön ayak oluyor. Biz biraz daha romantik insanlar olduğumuz için, elimizdeki kitapla, onun yazarı tarafından var edilip elle tutulur bir hale geldikten sonraki durumuyla ilgileniyoruz.Ama gençler bilgi açlığına düştükleri için, neredeyse bütün dünyadaki bilgileri emiyorlar. Biz onların yaşlarındayken tek kanal televizyonumuz vardı, üzerinde dantel örtülü. Onlar ceplerindeki telefonlarla her şeye ulaşabiliyorlar. Her ne kadar engellenmeye çalışılsa da bir yolu bulunup o bilgiye ulaşıyor.‘Senaryo inandırıcı değil’Engel demişken, konu mecburen internet yasaklarına geliyor…Başbakan “Bundan 10 yıl önce SSK’de kuyruktaydınız” diyor. 10 yıl önce benim 226 KB’lik bir bilgisayarım vardı. Şimdi dünya bambaşka bir teknolojiye ulaştı. Devletin işletilmesine talip olan bir iktidarın zaten bu değişimin gereğini yapması gerekiyor. Bu çok normal, yapmazsa ayıp.Ama bunun yanında Twitter’ı kapatmaya çalışıyor. Bu hareket çok gülünç. Bir de diyorlar ki yargı gereği kapatmak zorunda kaldık. Böyle bir bahane olabilir mi?Bu senaryoyu kimse beğenmiyor. İnandırıcı bulmuyor. İnandırıcı bulmayınca da bu filmin gişesi olmaz.‘Tedavi görmeli…’Geçende Türk Tabipleri Birliği, Başbakan’ın ruh sağlığından endişe duyduğunu açıkladı. Siz 6 yıla yakın zamandır, sahnede “deli”yi canlandıran biri olarak, nasıl buluyorsunuz ruh halini?3 yıl boyunca Behzat Ç. gibi bir karakteri canlandırdım. 3 yıl boyunca sabahtan gece yarılarına kadar bir rolle beraber yaşamak zorunda kaldım. Her şeyi aynı şekilde kodladığınızda, bir süre sonra kendinizi öyle zannetmeye başlıyorsunuz. Bu büyük bir hastalıktır.On yıllık bir iktidar süresince, hikâyenin böyle geliştiğini düşünürsek, birtakım ruhsal değişiklikler çok normaldir. O da insan. Ama bunun kişi tarafından fark edilip tedavisinin yapılması gerekiyor.Bazen insanlar devlet işletmesine geldiklerini unutabilir. Bunun hatırlatılması gerekiyor. Devlet başka bir şey. Onun işletmesine gelen siyasi iktidarlar başka.Hizmeti görmezden gelmek…Yıllardır biletleri yok satan bir oyunun kahramanı, bir devlet sanatçısı olarak, TÜSAK tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?TÜSAK büyük bir saçmalık. İngiltere sistemi diyorlar, ama dünyada en fazla DVD’nin satıldığı ülke İngiltere’dir. Eğitim seviyesi o kadar yukarıda ki. Ben Diyarbakır’da mecburi görevimi yaptığım zaman, Güneydoğu’daki kasabalara, köylere gidiyorduk. Sahneleri yoktu, yemekhanelerde masaları yan yana koyup sahne haline getiriyorduk. Şimdi sistem böyleyken, Devlet Tiyatroları’nın yaptığı hizmeti görmezden gelmek korkunç. Bir de aranızda çalışmayan adamlar var diyorlar.‘TÜSAK büyük bir yalan’‘Bankamatik sanatçıları’ söylemi...Evet, ama o bankamatik sanatçılarını biz yaratmadık. Devlet Tiyatroları kurulduğundan bugüne kadarki hükümetlerin kayırmalarıyla gelen birtakım arkadaşlar eğer oradaysa, bu kurumun problemi değildir. Siyasi iktidar Devlet Tiyatrosu’nun üzerinde hâkimiyet kurduğu sürece bankamatik sanatçıları maalesef oluşacaktır.Siz siyasi iktidarlar olarak elinizi ayağınızı çekeceksiniz ki biz kendi kıstasımızda, kendi entelektüel seviyemizdeki insanlarla beraber sorunlarımızı çözelim.Bir kere olsun tiyatroya gelmemiş bir insanın tiyatronun sıkıntılarını bilmesi mümkün değildir. O yüzden TÜSAK büyük bir yalan, kandırmaca ve umarım bu konuda halk desteğini bizden esirgemez.Sadece bizim için değil, Shakespeare çok önemli bir laf söylemiş: “Bir tek bilgili dost bilgisiz bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için.” Halkın desteği bunun için gerekli. Güneydoğu için, Doğu Karadeniz için, İç Anadolu için... En azından herkese soru sormasını öğretebilmemiz için gerekli.‘İçeride de oynarım…’İşin bir de repertuvar boyutu var. Malum, genel ahlak kriteri vb. Diyelim “Bir Delinin Hatıra Defteri” uygun bulunmadı, ne yaparsınız?Bedenim kaldırabildiği ölçüde, kendi imkânlarımızla oynarız. Yasaklarlar, ben yine oynamaya devam ederim. Suç işledin derlerse içeride de oynarım. Çünkü benim başka derdim yok.Bir kavram kargaşası var. Bunu yaratan da hükümetin lideri. Sanatçının tanımının yeniden yapılması gerekiyor. Değersizleştirmeye çalıştığı ölçüde hepimizi aynı kefenin içine koyuyor. Bizi niye basitleştiriyorsun? Niye değersizleştiriyorsun? Öyle kolay yetişen insanlar değiliz biz.Geçenlerde çok üzüldüm. Bunları söylediğimiz için ateist olduk biz. Benim nüfus kâğıdımda İslam yazıyor kardeşim! O değerlendirdiğin kitle içindeyim, ama ateist değilim. Bir başbakana bunun için dava açabilir miyim diye çok düşündüm. Belki şimdi burada söylemek bile yeterli: Ben ateist değilim. O senin söylediğin standartlardayım, nüfus kâğıdımda da İslam yazıyor.‘Tiyatroda ısınalım…’Devlet sanatçıları, özel tiyatrolardakiler gibi, kendini halka teslim edemez mi? Bu da bir alternatif olamaz mı?Oyuncular iyiyse tabii ki seyirciyle buluşmaya devam edecekler. Ama bizim amacımız seyircilere 50 lira karşılığında bu işi sunmak değil. Bizim amacımız 5 liraya, 10 liraya sunmak. Kısıtlı bütçesi olan bir insanın evde yakacak odunu yoksa bu gece tiyatroda ısınalım diyebilmesini sağlamak.İkinci Dünya Savaşı sırasında bu yapıldı zaten. Almanya bombalanırken Alman tiyatroları doluydu. Toplu halde ısınabildikleri için... Kalben, ruhen, zihnen ısınmak manasında da söylüyorum bunu.‘Mesleğim gereği…’ Bir tarafta TÜSAK tartışması varken, Ankara’daki Devlet Tiyatroları arazisindeki talan yaşandı. Siz oradaki manzarayı gördünüz, manzara nasıldı?O olay çok korkunç. Bir devlet kurumunun özel bir şirkete karşı yalnız bırakılması korkunç. Teamüllere aykırı. Biz devletin kurumuyuz ve devlet ayakta kaldığı sürece biz de üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmakla mükellefiz.Biz hiçbir siyasi iktidarın dili ya da söylemi olamayız. Ben buna inanıyorum, bu inancımı da insan gibi sonuna kadar söylemeye, anlatmaya çalışacağım. Çünkü benim mesleğim bunu gerektiriyor.‘Baba, ben bu ülkeden…’Erdal Beşikçioğlu’yla sohbet ederken, “Geçen gün çok önemli bir şey oldu” diyerek anlatmaya başlıyor. O çok önemli şey, Berkin Elvan’ın ölümünün ardından, 13 yaşındaki kızının eve gelip “Baba, ben bu ülkeden nefret ediyorum” demesi.Sonrasını yine ondan dinleyelim:Kızımla 3 yaşından beri Anıtkabir’e gideriz. Orada olmak, o hikâyeleri anlatmak, Cumhuriyetin ne manaya geldiğini anlatmak...Bütün gelişim sürecinde böyle bir ortamda büyümüş bir genç kız adayı okuldan gelip “Baba, ben bu ülkeden nefret ediyorum” dedi. Neden kızım diye sorduğumda yanıtı “Bu ülkenin başbakanı çocukları öldürüyor” oldu.Bu noktadan sonra beni ilgilendiren ne ayakkabı kutusu, ne yolsuzluklar, ne başka bir şey. 13 yaşında bir kız çocuğu, kalbiyle, ruhuyla hareket edip hayatı sorgulamaya başladığında böyle bir örnekle karşılaşıyor. Bu reva mıdır?Bir çocuk ölmüş. Allah rahmet eylesin demek çok mu zor? Bir ölümü siyasi rant haline getirmek bu kadar basit mi?Benim ailemin içine böyle hastalıklı bir düşünce düşmüşse o zaman ben bir baba olarak sorgulamaya başlarım. Bunu yapmaya bu devlette yaşayan hiç kimsenin hakkı yok. Başbakan’ın bile.Aslı Uluşahin / Cumhuriyet
'İçinde Halk Olan Bir Partiye Oy Vereceğim'
Sanatçı Erdal Beşikçioğlu, yerel seçimlere günler kala oyunun rengini belli etti. Sanatçı Erdal Beşikçioğlu, “İçinde ‘halk’ olan bir partiye oy vereceğim ben” dedi. Seçimlere içinde halk geçen iki parti katılıyor. Bunlar: Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokrasi Partisi… Behzat Ç’nin başrol oyuncusu, tiyatrocu Erdal Beşikçioğlu Artı 1 Televizyonu’nda Tuluhan Tekelioğlu ile Gece Masası’na konuk oldu. Beşikçioğlu, yerel seçimlerde kime oy vereceği ile ilgili soruyu da yanıtladı. “İÇİNDE HALK OLAN BİR PARTİ” Beşikçioğlu, “Ben kalkınmanın, adaletinin olacağını düşünmüyorum. İçinde ‘halk’ olan bir partiye oy vereceğim ben. Beni daha iyi anlayacaklarına inandığım için. Halk ile beraber yürüyen bir parti olacak” diyerek hangi partiye oy vereceğinin sinyalini verdi.Seçimlere içinde halk geçen iki parti katılıyor. Bunlar: Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokrasi Partisi… Tiyatro sanatçıcı Cem Emüler ise “Oylar bu seçimde ödünç ama uyarıdır diye düşünüyorum. Hasan Cemal’in partisine oy vereceğim” diyerek, oyunu CHP’ye vereceğini belirtti. Hasan Cemal önceki gün T24′te yayımlanan yazısında CHP’ye oy vereceğini açıklamıştı. Kaynak: Cumhuriyet
Beşikçioğlu Ekranlara '7 Şubat' Dizisi ile Dönüyor
Komiser Behzat karakteri ile Fenomen olan Erdal Beşikçioğlu yeni Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’nde canlandırdığı Komiser Behzat karakteri fenomen olan Erdal Beşikçioğlu, yeni rolüyle hayranlarını şaşırtacak.  Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi adlı dizide canlandırdığı Komiser Behzat karakteri fenomen olan, daha sonra gelen onlarca teklifi, senaryoları beğenmediği için geri çeviren Beşikçioğlu aradığı rolü buldu.  Habertürk'te yer alan habere göre Beşikçioğlu, Kurtlar Vadisi ekibinden ayrılan senarist Bahadır Özdener’in yazdığı ‘7 Şubat’ adlı dizide bir mafya babasını canlandıracak.   Habertürk-Zafer Akbaş
Kapalı Gişe Oyunlara Karaborsa Önlemi
Ankara Devlet Tiyatrosu, 'Bir Deli'nin Hatıra Defteri', 'Çalıkuşu', 'Sarı Naciye' ve 'Kösem Sultan' gibi rağbetin yoğun olduğu oyunları herkesin izleyebilmesi için bir dizi önlem aldı. Ankara Devlet Tiyatrosu, rağbetin yoğun olduğu 'Bir Deli'nin Hatıra Defteri', 'Çalıkuşu', 'Sarı Naciye' ve 'Kösem Sultan' gibi oyunların biletlerinin karaborsaya düşmesini önlemek amacıyla kimlik kartı ile satış uygulaması başlattı.  Ankara DT Müdürü Şekip Taşpınar, AA muhabirine 1 Ekim'de 9 sahnede, 8 yerli oyunla sezonu açtıklarını, DT tarihinde ilk kez Çehov ve Shakespeare haftaları düzenlediklerini ve bu çerçevede 30 bin seyirciyle buluştuklarını belirtti.  İzleyicilerden gelen şikayet ve talepleri değerlendirdiklerini kaydeden Taşpınar, 'Şu anda Çalıkuşu'na, Sarı Naciye'ye, Kösem Sultan'a ve Bir Delinin Hatıra Defteri'ne yer bulamıyor seyirci. Gece 12'de gişelerde kuyruk var bu oyunlar için' dedi.  Seyirci sayısı yüzde 6 arttı Ankara DT oyuncularından Erdal Beşikçioğlu'nun 'Bir Delinin Hatıra Defteri'ni 2008'den beri kapalı gişe oynadığını vurgulayan Taşpınar, 'Sanatseverler, oyuna bilet bulmak için her yolu deniyor. 10 liraya satılan oyunun biletleri karaborsada 150-200 liraya kadar çıkıyor. Biz de karaborsaya dur demek için tarihimizde bir ilke imza atarak, bilet satışına 'aynı kişi oyunu bir kez izleyebilir, bunun için de nüfus cüzdanı ve telefon numarası ibraz edilmelidir' şartı getirdik. Bu, Bir Deli'nin Hatıra Defteri'ni izleyenler eser sahnelendiği sürece bir daha bilet alamayacak anlamına geliyor' diye konuştu.  Taşpınar, bir grup tarafından biletlerin toplu olarak alındığı daha sonra da internet üzerinden bazı sitelerde karaborsa satıldığı şikayetleri üzerine harekete geçtiklerini bildirerek, şunları söyledi: 'Biletlerin satıldığı sitelerle temasa geçerek buradan satış durduruldu ancak sorun tam olarak çözülemediği için kısa süre önce de kimlikle bilet satışı uygulaması başlattık. Yine bir kişiye dört bilet satıyoruz fakat karaborsacılar ailecek çalışıyorlar. Her defasında başka kişi geliyor bilet almaya. Ufak tefek böyle yine karaborsada satış görüyoruz, önlüyoruz, önlemeye çalışıyoruz ama seyirci de inanılmaz. Karaborsada bileti görüyorum, ben fark ediyorum ama bir anda satılıyor, yok oluyor. İnsanlar pahalı olmasına rağmen alıyor. Bir Deli'nin Hatıra Defteri için DT çalışanlarının gişeden bilet almaları bile yasak. Bu sezon eser daha fazla sahneleniyor ancak seyirci sayısı limitli 150 kişiden fazla alamıyoruz'. Bu sezon daha fazla yerli eserle temsil vermeyi tercih ettiklerini vurgulayan Taşpınar, tiyatroseverlerin de beğenilerini koltukları doldurarak gösterdiğini ifade etti.  Taşpınar, bu sezon geçen yıla kıyasla seyirci sayısında yüzde 6 artış yaşandığını sözlerine ekledi.  ŞENAY ÜNAL/AA