onedio
Görüş Bildir

Emine Erdoğan Haberleri

Emine Erdoğan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Emine Erdoğan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Erdoğan'dan Emniyet Müdürüne Fırça!
Başbakan Erdoğan, '28 Şubat'taki gibi ikna odaları kurdular. İşçileri, öğrencileri 'AK Parti'ye oy vermeyin' diye ikna etmeye çalışıyorlar' dedi.AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensil bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları” dedi. Erdoğan, AK Parti’nin Şanlıurfa Topçu Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya, vatandaşların “dik dur eğilme” tezahüratlarına “Ben de öyle bir göz var mı? Biz, Allah’tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, sadece rü eğiliriz” diye başladı. Şanlıurfa’nın evliyalar, şairler, ilim, sanat şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ey Şanlıurfa, alem siye heyran, ben siye kurban. Urfalı'yam ezelden, göynüm geçmez sizlerden, gönlümün gözü çıksın, iyi ki sizi sevdim ezelden. Seni gönülden selamlıyorum ey Şanlıurfa” dedi. Erdoğan, Şanlıurfa’nın tüm ilçelerini sayarak, orada yaşayan vatandaşları selamladığını ifade ederek, bugün Şanlıurfa’nın tarihi, farklı bir gün yaşadığını, bin yıllık rüyanın gerçekleştiğini ve Suruç tünelleriyle bölgenin suya kavuşacağını söyledi. “Ey Halil-ur Rahman’ın şehri, ey Hazreti İbrahim’in, Hazreti Musa Aleyhisselam’ın, Hazreti Yakup’un, Hazreti Elyesa’nın şehri Şanlıurfa seni hasretle kucaklıyorum” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Sen ki Şair Nabi’nin, merhum Akif İnan ağabeyimizin şehrisin, sen ki Kazancı Bedi’nin, merhum Müslüm Gürses’in şehrisin. Sen ki 38 yıllık hasretin ardından Diyarbakır’da kucaklaşan 77 milyona ‘megri’ diyen İbrahim Tatlıses’in, Şivan Perver’in şehrisin. Sen merhum Said-i Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘gidiyoruz’ dediği zaman bir Ramazan günü 2 gün yolculuk yaparak ulaştığı, gözlerini hayata yumup hakka yürüdüğü şehirsin. İlim şehri, medeniyet şehri, yiğitliğin, mertliğin kardeşliğin şehri Şanlıurfa seni hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim evlerinizden huzuru, yüreklerimizden sevdayı eksik etmesin, yüreklerinizden, soframızdan Rabbim bu uhuvvetimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamazı daim etsin. Şanlıurfa bugün yine bir tarih yazıyor. Şanlıurfa bugün Başbakanına, hükümetine, AK Parti’ye, demokrasiye bir kez daha sahip çıkıyor. Şanlıurfa, 30 Mart’ta sandıkta söyleyeceği sözü adete bugün söylüyor, sandığın rengi Şanlıurfa’da belli olmuştur.” “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” Erdoğan, 3 Kasım 2002’de iş başına geldiklerinde Türkiye’nin çok büyük sorunları olduğunu, ama en büyük sorununun terör olduğunu vurgulayarak, “Çok büyük acılar çektik. Nice askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit verdik, nice gencimizi kaybettik. Ocaklar söndü, yürekler yandı, milletçe huzurumuz kaçtı” diye konuştu. Teröre maddi olarak çok ağır bedeller ödendiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldığını anlatan Erdoğan, bölgeye yol, okul, hastaneler, üniversiteler yapılmadığını söyledi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte bölgeye yatırımın, hizmetin başladığını kaydeden Erdoğan, iktidara gelmelerinden bugüne kadar Şanlıurfa’ya 18 katrilyon lira yatırım yaptıklarını, bu rakamın Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımlardan daha fazla olduğunu söyledi. “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” diyen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu sorunu ‘demokrasiyle çözeceğiz, ekonomik kalkınma ile çözeceğiz, hizmetle, yatırımla çözeceğiz’ dedik. Bu sorun ‘sadece güvenlik tedbirleriyle çözülmez’ dedik, ‘kültürel, demokratik, en temel insani hakları teslim ederek çözeceğiz’ dedik. En önemlisi de biz bu sorunu ‘kardeşlikle, kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz’ dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar, bu sorunu çözmeyelim diye çok saldırdılar, çok tahrikler yaptılar. Partimizi kapatmaya kalktılar, ama başaramadılar biz yolumuza dimdik devam ettik, kimlerle? Sizlerle, milletimizle, millet bize ‘yürü’ dedi, biz yürüdük. Çünkü çıkarken bir şey söylemiştik; ‘uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz-gece demiştik’. Ve gideceğiz gündüz-gece, durmak yok. Bu yola elimizi, kolumuzu, bütün bedenimizi, hatta canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz, kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz dedik. Biz, bu sorunu çözmek için, kanı durdurmak için, annelerin gözyaşını dindirmek için samimi mücadele verirken, önce Oslo sürecini sabote ettiler, arkasından MİT Müsteşarımı tutuklamaya, onu devre dışı bırakmak istediler, arkasından Paris’te bir takım suikastler yaptılar, süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25 Aralık darbe girişimiyle birçok hedefin yanında çözüm sürecine saldırdılar.” Başbakan Erdoğan, 16 Kasım’da Diyarbakır’da tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdiklerini, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin, sanatçı İbrahim Tatlıses ile tam 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan Şanlıurfalı Şivan Perver’in Diyarbakır’a geldiğini ve muhteşem bir tablo oluştuğunu, tüm Türkiye’nin bu tablodan etkilenerek, duygulandığını anlattı. O gün kendisine telefonlar geldiğini, sevinç gözyaşlarının döküldüğünü, Türkiye’nin tamamında umutların çoğaldığını, barış umudu, çözüm umudu ve kalıcı barış umudunun çoğaldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki ne yaptılar? Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensilivanya’daki bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi bunlar yargının içinde de örgütlenmişler, maalesef emniyet güçlerimizin içinde de örgütlenmişler, devletin diğer kurumları içerisinde de örgütlenmişler. Doğu’daki, Güneydoğu’daki, Diyarbakır’daki, Şanlıurfa’daki bahar havasından rahatsız oldular. Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular, bölgedeki gelişmeden, değişimden değişmelerden, kalkınmadan rahatsız oldular. En başta kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon’un, Diyarbakır ile İstanbul’un, Van ile İzmir’in kucaklaşmasından rahatsız oldular. 77 milyonun bir olmasından, beraber olmasından rahatsız oldular, birlikte Türkiye olmasından rahatsız oldular.” “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim” Miting alanında Bediüzzaman Said-i Nursi’nin fotoğrafının yer aldığı ve üzerinde “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim. Bediüzzaman Said Nursi” yazılı pankart dikkati çekerken, miting öncesinde AK Parti’nin Türkçe, Kürtçe ve Arapça seçim şarkıları çalındı. Mitinge Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, Maliye Bakanı ve Batman Milletvekili Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, AK Parti Şanlıurfa ve çevre illerin milletvekilleri, AK Parti Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç de katıldı. Muhabir: Kadir Karakuş | AA
Erdoğan: 'Bana Neden Atatürk Posteri Sallıyorsun?'
Aydın'da halka seslenen Erdoğan, 'Gelirken birisi bana Atatürk'ün posterini sallıyor. Niye bana sallıyorsun ki, büyük ihtimalle CHP'li.' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , 'CHP'nin tavrına bakın 27 Mayıs öncesindeki gibi aynı gerilim siyasetini yürüttüğünü göreceksiniz. İşverenlere, bazı sendikalara, bazı sivil toplum örgütlerine, bazı gençlik hareketlerine bakın, bire bir 27 Mayıs öncesinde ne varsa bugün de aynısı var' dedi. İzmir 'deki programının ardından kentten ayrılan Başbakan Erdoğan 'ı taşıyan helikopter, Adnan Menderes Stadı'na 12.54'te iniş yaptı. Başbakan Erdoğan 'la birlikte eşi Emine Erdoğan , kızı Sümeyye Erdoğan , Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de Aydın 'a geldi. Başbakan Erdoğan 'ı Ak Parti Aydın milletvekilleri ile Aydın Valisi Erol Ayyıldız , Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Salih Karataş karşıladı. Erdoğan partisinin düzenlediği miting için İstasyon Meydanı'na gelirken saatler öncesinde alanda toplanan kalabalığın coşkusu arttık. Alkışlar eşliğinde sahneye gelen Erdoğan, vatandaşları selamladı. Konuşmasının başında Adnan Menderes'i anan Erdoğan, şunları kaydetti 'Adnan Menderes Ege 'nin bir evladıydı. Onun memleketinde, Aydın 'dayız. Seçimde ya Menderes 'in verdiği demokrasi mücadelesine sahip çıkacağız ya da onu şehit edenlerin yanında yer alacağız. Menderes , düşünceleri ile en çok da milletin kalbindeki sevgisi ile unutulmayacak. O gün Menderes 'e diktatör dediler, bugün bana diyorlar. Menderes 'e yapılanların hesabını 30 Mart'ta sormaya var mıyız? Gazetelerin manşetlerine bakın 27 Mayıs öncesiyle aynı manşetleri göreceksiniz. CHP 'nin tavrına bakın 27 Mayıs öncesindeki gibi aynı gerilim siyasetini yürüttüğünü göreceksiniz. İşverenlere, bazı sendikalara, bazı sivil toplum örgütlerine, bazı gençlik hareketlerine bakın, bire bir 27 Mayıs öncesinde ne varsa bugün de aynısı var. O gün Menderes 'e 'diktatör' dediler, şimdi bana diyorlar. O gün Menderes 'e ' Hürriyet düşmanı' dediler, bugün aynısını bana söylüyorlar. O gün Menderes 'e 'gençleri öldürdü, öldürüyor' dediler, aynısını bana söylüyorlar. Hatta Menderes 'e 'kıyma makinelerinden geçirip cesetlerini saklıyor' dediler. O gün de Menderes 'e en alçakça yolsuzluk iftiralarını, en edepsiz iftiraları attılar, aynını şu anda bana yapıyorlar. Beni o zamanki CHP 'ye yakın paralel yapı mahkum etmişti. Sizlere çok entresan bir olayı hatırlatmak istiyorum. Darbenin ardından 5 kişiye bir cenaze töreni düzenledi. Aynı bugün CHP 'nin yaptığı cenaze töreni gibi. O zaman o 5 kişeye günlerce sokaklarda gezdirip Ankara'ya getirip Anıtkabir'de defnettiler. Bu 5 kişi nasıl öldü biliyor musunuz? Biri darbe esnasında kendi askerinin kurşunu ile. Biri CHP 'li babanın yanında darbeyi kutlamak için sokağa çıktığında ölmüştür. Biri de darbeye hazırlık yaparken elinde silahın patlaması ile ölmüştür. Beşide pisi pisine ölmüştür. Bu 5 kişiyi kara propadanda için kullandılar. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Onların kemiklerini Anıtkabir'den çıkartarak ailelerine verdiler. Bunu kimse hatırlamıyor. İşte CHP zihniyeti bu. Biz büyükşehir yasasını çıkardığımızda CHP itiraz etti. Onlar belediyeciliği bilmez. Onlar yolsuzluğu iyi bilir. Dağları delerek İstanbul'a su getirdik. CHP İSKİ yolsuzluğu ile tarihe geçti. Bir 94 öncesi İSKİ var. Bir de 94 sonrası İSKİ var. O zamanda paralel yapı vardı. O zaman markası farklıydı. Beni mahkum ettiler. Neydi benim suçum. Ziya Gökalp'in şiirini okudum diye mahkum ettiler beni. Bir yerleri yakmadım, yıkmadım. Ama sen niye minarelere neden süngü dedin diye mahkum ettiler. Camiler bizim kışlamız olmadı mı? Ama Kılıçdaroğlu zihniyeti bunu anlamaz. Bu ülkede Said-i Nursi'yi yargıladılar. Ta sürdüler Sibirya'ya. Bir yolunu buldu geldi buraya ülkesine. Ben kendi vatanımda son nefesimi vereceğim dedi. Ona bile tahammül edemediler. Said-i Nursi'nin izinden gittiğini söyleyen zat, hayatında bir kez olsun Bedüizaman dememiştir. 99'da kaçtı gitti ülkesinden. 2 yıl önce davat ettim. Dön gel ülkene dedim ama hala dönmedi. Hala onun söylemlerinde hikmet arayan benim saf kardeşlerim var. İnşallah 30 Mart'ta bu tuzakları bozacağız. Aman ha kardeşlerim sandıklara sahip çıkacağız. Bunlara güvenmeyeceğiz. Her türlü çirkefliği yapabilirler. Bunlar Gezi olaylarında dümen çevirdiler. Ağaç dediler, çevre dediler bunların arkasına sakladılar. Bu tabi Türkiye'ye yönelik bir saldırı idi. Aynı şekilde 17 Aralık, 25 Aralık operasyonları da Türkiye'ye yönelik bir saldırı idi. Yapılan saldırılar sadece bana karşı değil Ak Parti 'ye karşı değildi. Büyük Türkiye'ye karşı yapılmış bir saldırıdır. Ayak oyunları iktidarı yıkmak istediler ama biz dik durduk. Tarih boyunca bu CHP hep darbelerin arkasında durdu. Sandıktan netice alamadı. Şimdi gelirken birisi bana Atatürk'ün posterini sallıyor. Niye Atatürk'ün posterini bana sallıyorsun ki, büyük bir ihtimalle CHP 'li. Ya bana laf üretme iş üret iş üret. Sizin geçmişiniz kirli geçmişiniz. Bunların hepsi belgeli. Ezanı aslından ayıran siz değil misiniiz. Adana Menderes 'i ezanı aslına çevirdiniz diye idama götürdünüz. Her zaman darbelere bel bağladınız. Kendi aralarında bir taktik geliştiridler. MHP'de bunlara takıldı gidiyor. İl il birbilerini destekleyecelermiş. Ama benim partim bunların hepsini sandığa gömer. 30 Mart'ta sandık dışında başka oyunlara baş vuranlara en güzel cevabı halk verecek. En son çete paralel yapı. Hiç merak etmeyin bunu da bitireceğiz. Yeni yeni iftiralar atıyorlar. 2 tane gazete benim oğluma hiç alakası olmayan bir avukat uydurmuşlar. Oğlumun bir sitede evi varmış. Bunu hemen yalanladık ve yargıya başvurduk. Biz Ergenekonla mücadele ettik. Pensilvanya'daki yeni Ergenekonla da mücade edeceğiz. Hiç endişeniz olmasın Türkiye'ye artık sizler istikamet vereceksiniz. haberler.com
'Başbakan Gösterdi, Korumalar Geldi'
Başbakan Erdoğan’a İzmir'de hakaret ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan iki kadının avukatı, işlemlerde hukuka aykırılık olduğunu savundu. Avukat, gözaltı talimatının Başbakan'dan geldiğini iddia etti. 17 Mar 2014 Güncelleme 14:10 TSİ | Konular Türkiye Başbakan Erdoğan, AK Parti İzmir mitingindeki konuşmasında, alana gelirken bir kadının kendisine yönelik el işareti yaptığını söylemiş, tepki göstermişti. Mitingin ardından da Birinci Kordon’daki evinin balkonundan bir kadının da Erdoğan’a hakaret ettiği ileri sürüldü. Erdoğan’a hakaret ettikleri ileri sürülen Filiz Akıncı ile Kamuran Bedir gözaltına alındı, Alsancak Karakolu’nda ifade vermelerinin ardındansa savcılığın talimatıyla serbest bırakıldı. Ancak kadınların gözaltına alınma şekliyle ilgili iddialar var. Miting sonrası meydana gelen olayın ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan Filiz Akıncı olayla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı. Eşi Naci Akıncı, eşinin hareketinin hakaret amaçlı olmadığını, 'Ne işin var İzmir'de' diye kollarını açtığını söyledi. Akıncı bunun ardından Başbakan Erdoğan'ın korumalarına evlerini işaret ettiğini, ardından eve 4-5 sivil polisin geldiğini anlattı. Zorla tutanak iddiası 'Kafeteryada oturduktan sonra sigara içmek için dışarı çıktım. Bu sırada da biraz ilerimde bulunan arkadaşıma elimle yanıma gelmesini işaret ettim. Miting sonuydu sanırım. Otobüs içerisinde çevreyi selamlayarak yanımızdan Başbakan'ın içeresinde bulunduğu otobüs geçiyordu. Oraya doğru yöneldiğim anda da Emine Erdoğan'ın Başbakan'a bizim tarafı gösterdiğini fark ettim. Sonra ne olduğunu bilmediğim için tekrar kafeteryaya girip yerime oturdum. Bir süre sonra iki takım elbiseli kişi içeriye girdi, direkt yanıma gelip beni kolumdan tutarak dışarıya çıkardılar.' Karakolda, iki kadının avukatlığını da İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Anıl Gürel üstlendi. Müvekkillerine, “Devlet büyüklerine hakaret” suçlamasıyla işlem yapıldını ifade eden Gürel, gözaltına alma işlemlerinde hukuka aykırılıklar bulunduğunu söyledi. Avukat Gürel, şöyle konuştu: “İfadesinde, herhangi bir hakaret ve küfür etmediğini dile getiren müvekkilim Filiz Akıncı’nın gözaltına alınması, Başbakan Erdoğan’ın, ‘Alın’ talimatı üzerine gerçekleşmiş. Talimatın ardından 10 -15 takım elbiseli koruma, evin kapısını çalıp zorla içeri girmiş. Kendilerini tanıtmamışlar. Özür dilemesini istemişler. Sonra, gözaltı yetkileri bulunmadan üzerindeki pijamasıyla sivil plakalı bir araçla karakola götürmüşler. Karakolda da, evin kapısının çalınıp dışarı çağrıldığı, kendi rızasıyla geldiğine dair tutanak imzalatmak istemişler ancak müvekkilim bunu kabul etmemiş. Diğer müvekkilim Kamuran Bedir’in gözaltına alınmasında da, ciddi hukuk ihlalleri var. Aynı şekilde korumalar, olayın yaşandığı yer, Alsancak Karakolu’na yaklaşık 300 metre mesafedeyken, sivil plakalı bir araca almışlar. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı ve Balçova otobanını kullanarak karakola götürmüşler. Burada da bir alıkoyma söz konusu. Başbakan’ın, ‘Alın’ şeklinde bir talimatı hukuka uygun değil. Eğer, ortada bir suç tespiti varsa Savcılığa bildirilmesi gerekirdi. Başbakan Erdoğan’ın da şikayetçi olması gerekirdi. Biz, Baro olarak konunun takipçisi olacağız.” 'İzmirlilerin çoğu gözaltına alınmalıydı' İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir, gözaltına alma işlemlerinde adli kolluk yönetmeliğine aykırı davranıldığını söyledi. Demir, “Ortada fiziki ve fiili bir saldırı söz konusu değil. Böyle bir durum olsa, Başbakanlık korumaları olaya müdahale edebilirdi. Ancak, hakaret, şikayete bağlı bir suç. Yani durumun aciliyeti yok. Eğer, hakaret gibi bir olay yaşandıysa, Savcılığa haber verilmeli, gözaltı talimatı gelirse korumaların yerine orada veya mıntıkada görevli polislerin gözaltı yapması veya karakola davet etmesi gerekirdi. Miting sırasında, onlarca insan, ‘Hırsız, katil var’ diye bağırdı. O zaman, onlarında gözaltına alınması gerekiyordu. Ortadaki hukuk ihlali, bunun açık örneği” diye konuştu. Kaynak: Al Jazeera
Başbakan Erdoğan'ın Suçladığı Kadın DHA'ya Konuştu
İZMİR'de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a el hareketi yaptığı gerekçesiyle bir süre gözaltına alınan Kamuran Bedir, otobüs geçerken yakındaki arkadaşına yanına gelmesi için eliyle işaret ettiğini savunurken, 'Emine Erdoğan'ın başbakana bizim tarafı gösterdiğini farkettim. Bir süre sonra iki takım elbiseli kişi içeriye girdi, direkt yanıma gelip beni kolumdan tutarak dışarıya çıkardı' dedi.Seçim çalışmaları dolayısıyla dün İzmir Gündoğdu Meydanı'nda miting düzenleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, miting sırasındaki konuşmasında alana geldiği sırada bir kadının kendisine el harekete yaptığını söyleyerek tepkisini dile getirdi. Başbakanın bu konuşmasının ardından ise, herkes bu el hareketini yapan kadını merak etti. Bu konuşma ardından Filiz Akıncı evinden, Kamuran Bedir ise, oturduğu kafeteryadan Başbakanlık korumalarınca gözaltına alındı. Ardından da İzmir emniyetine teslim edildi. Devlet büyüklerine hakaret ettikleri gerekçesiyle haklarında adli işlem yapılan Akıncı ile Bedir, gece yarısı da işlemlerinin tamamlanmasıyla serbest bırakıldı. İki kadına ait evrakların elden adliyeye gönderilecekleri bildirildi. BAŞBAKAN YANLIŞ ANLADI Yaptığı haraketle Türkiye'nin biranda gündemine oturan Kamuran Bedir, kenisine ulaşan DHA muhabirine konuştu. Devlet memuru olan 42 yaşındaki Kamuran Bedir, AK Partili bir akrabasının kedisini çağırması üzerine Gündoğdu Meydanı'na gittiğini dile getirdi. Burada miting alanına girmediğini ifade eden Bedir, şöyle devam etti: 'Kafeteryada oturduktan sonra sigara içmek için dışarı çıktım. Bu sırada da biraz ilerimde bulunan arkadaşıma elimle yanıma gelmesini işaret ettim. Miting sonuydu sanırım. Otobüs içerisinde çevreyi selamlayarak yanımızdan başbakanın içeresinde bulunduğu otobüs geçiyordu. Oraya doğru yöneldiğim anda da Emine Erdoğan'ın başbakana bizim tarafı gösterdiğini farkettim. Sonra ne olduğunu bilmediğim için tekrar kafeteryaya girip yerime oturdum. Bir süre sonra iki takım elbiseli kişi içeriye girdi, direkt yanıma gelip beni kolumdan tutarak dışarıya çıkardılar.' Kamuran Bedir, daha sonra sivil plakalı otomobile bindirildiğini ifade ederek, şöyle devam etti: 'Bana sayın başbakanımıza nasıl böyle bir hareketi yaptığımı sordular. Ben ne dediklerini anlamadığımı söyledim. İlk başka korktum. Ama yanımda telsiz konuşmalarını duyduktan sonra polis olduklarını anladım. Beni Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinden otoyola kadar araçla gezdirdiler. Kızdılar. Ardından da karakola teslim ettiler. İfademde de böyle bir şey yapmadığımı söyleyince serbest bıraktılar. Ortada bir yanlış anlama olduğunu düşünüyorum. Olayın ardından eve gittiğimde yaşananları duydum ama, hiç üzerime alınmıyorum çünkü yapmadım.' KADINLARIN AVUKATI GÜLER'DEN TEPKİ Gözaltı haberini aldıktan sonra İzmir Barosu adına yönetim kurulu üyesi Anıl Güler, karakoldaki adli işlemler sırasında hazır bulundu. Başbakanlık korumalarının gözaltına alma haklarının olmadığını dile getiren Anıl Güler, 'Başbakanlık korumaları ilk olarak Filiz Akıncı'nın evine gitmiş. Kapının açılması ardından 15 kişi içeriye girip o sırada pijamalı olan Filiz hanımı, sürükleyerek dışarıya çıkarmış. Başbakanlık polislerinin gözaltına alma hakları yok. Filiz hanımı karakola götürüp teslim ettiler. Ardından Kamuran Bedir gözaltına alındı. Kamuran hanımı da gözaltına aldıktan sonra olayla hiç ilgisi olmayan Çeşme otoyoluna kadar sivil plakalı araçla gezdirmişler. Onu tehdit etmişler. Oradan da getirip karakola teslim etmişler. Bunlar hukuk dışı uygulamalar' dedi. Bornova'daki protestolar ve Alsançak'ta mitingin dağılması sırasında çıkan küçük çaplı olaylara polisin müdahale ettiği, ancak gözaltı işlemi yapmadığı belirtildi. Taylan YILDIRIM / İZMİR, (DHA)
'9 Sefer Şampiyon Olmuş Siyasi Hareket Bir Dönüm Noktasındadır'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, 'Bizim kongrelerimizde havada uçuşan sandalyeler, yumruklar konuşmaz. Ağızlar, diller gönüller konuşur. Gözler hüzün veya sevinç gözyaşları veya sevgi parıltıları dökerek konuşur' dedi.Çelik, düzenlediği basın toplantısında, AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'ne ilişkin hazırlıkları anlatarak, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. AK Parti'nin olağanüstü kongrelere alışkın olmadığını, ilk defa olağanüstü bir kongre yapacaklarını ifade eden Çelik, partinin bugüne kadar gerçekleştirdiği 4 olağan kongrenin diğer siyasi partilere örnek olabilecek kongreler olduğunu söyledi. Kongrelerin siyasi partiler için bir hesaplaşma, hesapları gözden geçirme faaliyetleri olduğunu, AK Parti'nin de her büyük kongresinde delegelerine, seçmenlerine ve halka hesap vererek bugüne kadar geldiğini ifade eden Çelik, yarınki olağanüstü büyük kongrede de AK Parti'nin kuruluşundan bu yana neler yapıldığını, nelerin başarıldığını ve bundan sonra da nelerin yapılacağının halkla paylaşılacağını aktardı. Hüseyin Çelik, AK Parti'nin dünyadaki en büyük sivil siyasal organizasyonlardan biri olduğunu belirterek, 'Bizim kongrelerimizde havada uçuşan sandalyeler, yumruklar konuşmaz. Ağızlar, diller gönüller konuşur. Gözler hüzün veya sevinç gözyaşları veya sevgi parıltıları dökerek konuşur. 9 sefer sandıktan şampiyon olmuş bir siyasi hareketten söz ediyoruz. Böyle bir siyasi hareket bugün bir dönüm noktasındadır. Her son aynı zamanda yeni bir başlangıçtır' diye konuştu. AK Parti'nin, Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, milletin oylarıyla 12. Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasından dolayı zaruri olarak olağanüstü kongreye gittiğine değinen Çelik, genel başkanlığa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun aday olduğunu anımsatarak, kongrenin sonuçlarının merak edilmediğini söyledi. Çelik, kongreye 3 bin kişinin davetli olarak katılacağını, 81 ilden bin 20 otobüsle 40 bin kişinin Ankara'ya geleceğini, siyasi parti, tüccar, sanayici, esnaf, işçi, memur ve işverenlerin sivil toplum kuruluşları ile sendika temsilcilerinin de kongreye davetli olarak katılacaklarını anlattı. Kongre olağanüstü olduğu için sınırlı sayıda yabancı konuk davet ettiklerini, kendiliğinden katılma arzusunda olan yabancı konuklar da olacağını ifade eden Çelik, 'Yurt dışından gelen, özellikle kalburüstü insan sayısı olarak zikredeyim, 70'in üzerinde bir katılım var'' ifadesini kullandı. Hüseyin Çelik, kongreyi 100'ü yabanc, teknik ekipler de dahil 900'ün üzerinde basın mensubunun takip edeceğini dile getirerek, AK Parti'nin her organizasyonuna olduğu gibi olağanüstü büyük kongresine de basının ilgisinin üst düzeyde bulunduğunu vurguladı. AK Parti'nin olağan kongresinin de herhangi bir değişiklik olmaması halinde 2015 yılının sonbahar aylarında gerçekleştirileceğini anımsatan Çelik, bu kongrenin de diğer siyasi partilere örnek olacak ve AK Partiye yakışır şekilde gerçekleştileceğini söyledi. AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin organizasyonunda 2 bin 500 kişinin görev aldığını, medyanın ve davetlilerin her türlü ihtiyacının karşılanması için büyük çaba harcadıklarını ifade eden Çelik, salona sığmayan partililer için de 2 bin 500 metrekarelik birkaç çadır kurulduğunu, buralarda da vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanacağını aktardı. Özürlüler için özel hazırlıklar Özürlüler için özel hazırlıklar yapıldığını, braille alfabesiyle hazırlanmış yaka kartları ile işaret levhaları kullanıldığını, engellilerle ilgili bilimsel çalışma yapan kişilerin de kongreye davet edildiğini anlatan Çelik, özürlülerin haklarının yer alacağı kitapçıkların da yine braille alfabesiyle hazırlanarak, salonda dağıtılacağını belirtti. Salona girişlerin sabah 07.30'da başlayacağını, AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile eşi Sare Davutoğlu'nun salona 09.40'da girerek, katılımcıları selamlamalarının planlandığını ifade eden Çelik, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın ise saat 09.45'te salona girmesi ve hazırlanan platform üzerinde tur atarak, partilileri selamlamalarının öngörüldüğünü söyledi. Erdoğan'ın, salona girmeden önce dışarıda bekleyen kalabalığa hitap etmesini beklediklerini, buradaki konuşmanın da dev ekranlarla salona aktarılacağını dile getiren Çelik, saat 10.00 itibarıyla kongrenin resmi olarak başlamasını öngördüklerini, sırasıyla AK Parti iktidarlarının icraatları ile Erdoğan'ın siyasi geçmişinin konu edildiği iki ayrı filmin izlettirilmesinin ardından Erdoğan'ın salona hitap edeceğini ifade etti. Erdoğan'ın konuşmasının ardından, 'Bizim Hikayemiz' adını taşıyan AK Parti'nin siyasi hareketine ilişkin başka bir film gösteriminin olacağına değinen Çelik, Davutoğlu ile ilgili bir tanıtım filminin de izlettirileceğini söyledi. Yabancı konuklar için resepsiyon Kongre devam ederken 15.00-16.00 saatlerinde salonunun üst katında yabancı misafirlere bir resepsiyon verileceğini ve daha sonra seçime geçileceğini belirten Çelik, resmi sonuçların açıklanmasıyla olağanüstü büyük kongreyi tamamlayacaklarını kaydetti. Çelik, görsel olarak hazırlanan filmlerin yanı sıra AK Parti'nin seçim şarkılarının da seslendirileceği kongrenin AK Parti ve Türkiye için hayırlı olmasını diledi. Bu arada, kongrenin yapılacağı Ankara Arena Spor Salonu, AK Parti'nin illerde düzenlediği mitinglerde de kullandığı 'Türkiye’nin partisi, Türkiye’nin lideri', 'Şimdi Türkiye zamanı', 'Millet eğilmez, Türkiye yenilmez', 'Bir olduk, birlik olduk birlikte Türkiye olduk', 'Yeni hedefler, yeni Türkiye', 'Hayallerimiz var, sevdamız var', 'Herşey Türkiye için, bu ışık sönmeyecek' ve 'Durmak yok, yola devam' afişleriye süslendi. 'Kimsenin istifa etmesine falan da gerek yok zaten' Çelik, AK Parti 1. Olağanüstü Kongresi'nin yapılacağı Ankara Arena'da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik, bir gazetecinin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, dün Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamasındaki bazı sözlerinin, kabine üyelerinin istifasını sunduğu yönünde değerlendirildiğini hatırlatması üzerine, toplantıdan sonra Arınç ile görüştüğünü söyledi. Arınç'ın, 'Bunun bütün Bakanlar Kurulu üyelerini kapsayan bir şey olmadığını ifade ettiğini' belirten Çelik, şöyle devam etti: 'Bir hükümetin başbakanı değiştiği zaman o hükümetin bütün üyeleri otomatik olarak zaten düşecektir. Kimsenin istifa etmesine falan da gerek yok zaten. Yani Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28'inde ant içip Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mazbatasını alıp, ant içip Cumhurbaşkanlığı görevine fiili olarak başladıktan sonra zaten 61. hükümet fiilen sona ermiş demektir. Şu anda herkes görevinin başındadır zaten.' Yeni hükümet kuruluncaya kadar 61. hükümetin üyelerinin görevlerinin başında olacağını anlatan Çelik, 'Şunun altını çizmek istiyorum, yani zaten başbakan değiştiği için bütün Bakanlar Kurulu üyelerinin üyelikleri düşmüş durumdadır. Bu, sadece onlar için geçerli değil. MYK üyeleri için de bu geçerlidir, AK Parti MYK'sı da genel başkanın değiştiği gün MYK üyelerinin üyelikleri otomatikman düşer ve sayın yeni genel başkan ama MKYK üyeleri arasından olmak kaydıyla istediğini bu görevlere getirebilir, eski arkadaşlarla yola devam etmek isteyebilir, yeni arkadaşlar tayin edebilir' diye konuştu. 'Arınç'ın yaptığı siyasi nezaketin gereğidir' Arınç'ın, Bakanlar Kurulu'nda '5,5 yıldan beri başbakan yardımcılığı yaptığını, yeni başbakanın rahat olması, kendi kabinesini rahat olarak kurması için bu görevinden feragat ettiğini' söylediğini ifade eden Çelik, şunları söyledi: 'Ama daha sonra Sayın Başbakan, Sayın Arınç'a 'sizi de bu kabinede görmek istiyorum' dediği zaman Sayın Arınç'ın tavrı ne olacaktır, veyahut da böyle bir teklif kendisine gidecek mi, gitmeyecek mi onu bilmiyorum. Ama bu Sayın Arınç'ın yaptığı siyasi nezaketin gereğidir. Aslında burada Sayın Arınç, bana kalırsa dediğim gibi tecrübesinin, birikiminin bir sonucu olarak bir tavır sergilemiştir fakat daha sonra Bakanlar Kurulu nasıl şekillenecektir hep birlikte bunu göreceğiz.' 'Sayın Davutoğlu seçilsin, şarkı kolaydır' Çelik, Ahmet Davutoğlu'na özel yeni bir şarkı hazırlanıp hazırlanmadığı yönündeki bir başka soru üzerine ise şöyle konuştu: 'Sayın Davutoğlu seçilsin, şarkı kolaydır. Seçilmeden, bu bir çeşit tanıtım filmidir, aslında Sayın Davutoğlu'nun çok tanıtıma da ihtiyacı yoktur, bütün kamuoyunun, iç ve dış kamuoyunun tanıdığı bir insandır. Ama işin dediğim gibi tabiatı gereği genel başkan adayımızla ilgili olarak burada bir tanıtıcı filmin olması siyasi, akademik kariyerinin, siyasi ve bireysel geçmişinin kongre delegeleriyle paylaşılması son derece nezaket gereği olan bir şeydir bu yapılacaktır.' Kongreyi yabancı konuk olarak kimlerin katılacağına ilişkin soruya karşılık Çelik, 'Olağanüstü bir büyük kongre olduğu için devlet başkanları, hükümet başkanları, bakanlar veyahut da dünyadaki ünlüler nezdinde zaten ciddi bir davet etme teşebbüsümüz olmadı. Çok sınırlı sayıda, siyasi partiler nezdinde davetler yapılmıştır. 70-80'in üzerinde hatta belki 100'e yaklaşacak olan bir yabancı konuk vardır. Salonda isimleri anons edilecek, çünkü bir kısmı teyit edildi, bir kısmı edilecek. Dolayısıyla o detaya müsaade ederseniz burada girmesem daha doğru olur' ifadesini kullandı. Yabancı konuklar konuşma yapmayacak Çelik, kongrede, yabancı konuklardan konuşma yapacak olup olmayacağına ilişkin soruya da 'Yabancı katılımcı dostlarımızdan da biz tabi affımızı dileyeceğiz. Çünkü bu durumda çok fazla uzuyor ve yaz ayları, malum ağustos ayındayız, salon ne kadar soğutulursa soğutulsun, klimalar ne kadar mükemmel çalışırsa çalışsın en azından bu salonun içinde 15 bin insanın nefes alıp vermesi söz konusudur, bunun üstesinden gelebilecek klima henüz icat edilmedi. Dolayısıyla çok uzamaması, bunaltıcı olmaması için yabancı konuklara söz verilmeyecektir' yanıtını verdi. 'Kabine totolarını falan takip ederim ama inanmam' Çelik, kabine değişikliğinin kapsamlı olup olmayacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı: 'Ben, bu kabine değişikliklerinde tabii medyanın bu kabine totolarını falan ben hep takip ederim ama onların çoğuna da inanmam. Şimdi zaten siz 25-30 kişiden söz ediyorsunuz, hepsini atsanız yüzde 30, yüzde 40'ı tutar. Elbette sizin yazdıklarınızın içinde tutanlar olacaktır, tutmayanlar olacaktır. Onun için bence çok meraklanmayın. Bir de zaman zaman CHP'li arkadaşlara takılırım kuliste, 'yav siz niye çok merak ediyorsunuz? Bunların hiçbirisi CHP'li olmayacak.' Neticede, AK Parti'den a gider, b gelir dolayısıyla ben bakan toto veya genel merkezde şu gidecek, bu kalacak gibi yapılan tahminlere saygı duyuyorum. Meydanın işi bu. Yani sonuçta siz kendinizce sondaj yapıyorsunuz. Petrol çıkar mı çıkar ama çıkmayabilir her sondajdan petrol çıkmıyor.” Kongre salonunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Genel Başkan Adayı Ahmet Davutoğlu’nun oturacağı bölümle ilgili soru üzerine Çelik, “Şimdi doğrusunu isterseniz nokta olarak yerlerini gösteremeyeceğim, genel başkan, başbakan hali hazırda Sayın Başbakan olduğuna göre onun oturması gereken yer var, bellidir o zaten. Sayın Davutoğlu da kendisine tahsis edilmiş bir yere oturacaktır. Yarın oturduğu yeri hep birlikte göreceğiz. Yan yana büyük ihtimalle oturmayabilirler. Yan yana otursalar ne değişir” değerlendirmesinde bulundu. Muhalefet partilerinin, cumhurbaşkanı seçim sonuçlarının Resmi Gazete’de yayınlanmamasına ilişkin eleştirilerine de değinen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Başbakan yemin etmek üzere, hala bizim muhalefet ‘başbakan, efendim niye Resmi Gazete’de seçim sonuçlarını yayımlatmadı, şu anda başbakanlık yapamaz. Kararname imzalayamaz’, ‘şu anda fiilen cumhurbaşkanıdır’ diyenler var. Şunu çok yadırgadığımı ifade etmek istiyorum, Sayın Başbakanın adaylığı söz konusu olduğu zaman, ‘kesinlikle cumhurbaşkanı olmamalıdır, Recep Tayyip Erdoğan, asla cumhurbaşkanı olamaz.’ Sayın Bahçeli’nin sözlerini hatırlıyor sunuz değil mi? ‘Kesinlikle cumhurbaşkanı olamaz’ dedi. Şimdi de ‘sen cumhurbaşkanısın, bir an önce cumhurbaşkanlığı yap’ diyorlar. Bunun hangisi tutarlı?” Çelik, bazı medya mensuplarının da eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, görev süresi dolmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde 4 ay fazla kalmasını eleştirmediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Bazı medya mensuplarına da buradan bu eleştiriyi yöneltiyorum, 2007’de Sayın Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü 4 ay fazladan işgal etti. Bakın, 'işgal' kelimesini kullanıyorum. Ona hakkı yoktu. Sayın Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi bittiği zaman cumhurbaşkanı seçilmediği için Meclis Başkanı, dönemin Meclis Başkanı ki o zaman Sayın Bülent Arınç’tı, otomatikman orada cumhurbaşkanı adayı olarak oturması gerekiyordu. 80 darbesine doğru giden Türkiye’de hatırlayın cumhurbaşkanı seçilemediği için kimdi cumhurbaşkanı vekili? Dönemin malum meşhur Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’di. O zaman Senato Başkanı olduğu için. İhsan Sabri Çağlayangil vekalet etti ama bir türlü cumhurbaşkanı seçilemedi. Sayın Başbakan’ın 15’inden sonra 13 gününün hesabını yapanlar Ahmet Necdet Sezer’in 4 ay boyunca Çankaya Köşkü’nü işgal etmesine hiçbir şey demediler. Son derece nezaketsiz bir şekilde de çekip gitmesine bir şey demediler. Yani Sayın Gül'e devir teslim yapmamasına da bir şey demediler. Bu açıdan hepimizin oturup kendimizi yoklamamız lazım. Biz gerçekten objektif miyiz? Gerçekten biz hukuk ne diyorsa onu mu söylüyoruz?” CHP'nin başvurusunun ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kararını verdiğini ve son noktayı koyduğunu dile getiren Çelik, “Her konuda ‘yargı yargı’ diyenler, baktım, bu konuda yargı fiilen demiyor. Çünkü onların kendi sabit yargıları vardı. Onun için yargıdan söz etmiyorlar. Ama işin sonuna gelindi. Şimdi şurada bugün ayın 26’sı, Sayın Başbakan ayın 28’inde mazbatasını alıp, yemin edip cumhurbaşkanı olacak. Ben Sayın cumhurbaşkanımıza, Sayın yeni seçilecek olan Genel Başkanımız ve Başbakanımıza da bugüne kadar olduğu gibi başarılarla dolu bir hayat diliyorum. İnşallah Türkiye’ye ekipleriyle birlikte hizmet etme, daha fazla hizmet etme imkanının bulurlar” dedi. “Sayın Başbakan sabah ayrı akşam ayrı karar vermez” Çelik, “Adli yıl açılış törenine, Sayın Erdoğan, gitmeyeceğini söylemişti. Kararında bir değişiklik olacak mı” sorusunu, “Sayın Başbakan sabah ayrı, akşam ayrı karar vermez. Bugüne kadar hep görmüşsünüz. Sayın Başbakan gideceğim derse gider, gitmeyeceğim derse de gitmez. Sayın Başbakan ne dedi, 'gitmeyeceğim.' Demek ki gitmeyecek. Bir değişiklik yok'' diye yanıtladı. Bur başka soru üzerine de Hüseyin Çelik, şunları kaydetti: “Ben, tabii bir CHP tahliline gidersem bu basın toplantısı çok uzar. CHP’nin ne halde olduğunu siz biliyorsunuz. CHP, bu tür tartışmalarla acaba bu içerideki tartışmaları dışarıya pas edebilir miyim derdindedir. Sayın Kılıçdaroğlu aslında kendi derdine yanıyor, şu anda. Kendi içlerinde neler yaşardıklarını biliyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin kadrolu anamuhalefet partisidir. Bu kadro sabittir. Hiç değişmiyor bildiginiz gibi. Böyle oldukları için bu zihniyeti taşıdıkları için de o asgari devlet terbiyesinin gerektirdiği kurallara, kaidelere uymadıkları için her seferinde nelerle karşılaştıklarını görüyorsunuz. Şimdi siz cumhurbaşkanını sevmeyebilirsiniz, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sevmeyebilir ama halkın yüzde 52’sinin oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanı olduğu için halka olan saygısından dolayı eğer halka güveniyorsanız, eğer halka zerre kadar saygınız varsa onun seçtiği o makamda olan insana saygı duyacaksınız. Ben sevin demiyorum. Kuralla, kaideyle sevgi olmaz. Talimatla, kanunla sevgi olmaz. Ama sevmediğiniz insana devlet yönetiminin, siyasetin, adabı muaşeretin gerektirdiği saygıyı gösterebilirsiniz. Biz Sayın Kılıçdaroğlu’ndan, MHP’den de diğer partilerden de bu nezaketi bekliyoruz.” Muhabir: Kadir Karakuş, Kurbani Geyik, Enes Kaplan
Başbakan'a 'Padişahım Sen Çok Yaşa' Sloganı
Bir inşaat işçisi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ' Padişahım sen çok yaşa diye bağırdı' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Düzce mitingine katılmak için İstanbul'dan helikopterle ayrıldı. Üsküdar Kısıklı'daki evinden saat 10:40'da evinden çıkan Erdoğan Millet Parkı üzerinde bulunan Helikopter pistine geçti. Erdoğan helikoptere binmek için merdivenleri inerken yanında Ak Parti Üsküdar İlçe Başkanı Sinan Aktaş vardı. Aktaş'la sohbet eden Erdoğan, bir ara da telefonla konuştu. Bu sırada helikopter pistinin hemen karşısında bulunan inşaatta çalışan işçiler Başbakan Erdoğan'a sevgi gösterilerinde bulundu. Bir işçinin ' Padişahım sen çok yaşa' diye bağırdığı duyuldu. İşçilere el sallayarak karşılık veren Başbakan Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan eşlik etti. Yakın danışman kadrosu ve çalışma arkadaşları başbakanla birlikte Düzce'ye hareket ederken Erdoğan'ın Yaveri Mustafa Varank'ın ekipte yer almaması dikkat çekti. Özgür ALTUNCU - Ünsal ÇAKİN - DHA - İstanbul
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Sıra Türkiye'ye Gelince Herkesin Çevrecilik Damarı Kabarıyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu ülkede faiz ödemesine giden her fazla kuruş, milletin hakkının gaspıdır. Faize gitmeyen kaynak yatırıma dönüşecek' dedi.KIRŞEHİRCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polat Enerji tarafından Kırşehir'in Mucur ilçesi Geycek mevkisinde yapımı tamamlanan Geycek Rüzgar Enerji Santrali (RES) açılış töreninde, santralin Mucur'a, Kırşehir'e, Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.Geycek RES'in, 285 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirildiğini, 150 megawatlık gücüyle Türkiye'nin en büyük enerji santrallerinden biri olacağını belirterek, bu yatırımı Mucur'a ve Türkiye'ye kazandıran Polat Holding'e teşekkür etti.'Her enerji tesisi bizim için altın kıymetinde'Türkiye büyüdükçe, üretimi artıkça, refah seviyesi yükseldikçe enerji talebi ve enerjiye yatırım ihtiyacının arttığına işaret eden Erdoğan, bir ülkenin refah düzeyinin enerji tüketimiyle ilişkili olduğunu, Türkiye'nin de 12 yılda enerji tüketiminin 2 kat arttığını, 2023'te de bu ihtiyacın bugüne göre 2 kat daha artma eğiliminde bulunduğunu söyledi.Türkiye'nin 120 milyar dolarlık yeni enerji yatırımına ihtiyac duyduğunu ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın hem stratejik hem de cari açığın azaltılması bakımından hayati önem taşıdığını ifade eden Erdoğan, 'Hangi kaynağa dayanırsa dayansın devreye giren her enerji tesisi bizim için altın kıymetinde' dedi.'Sıra Türkiye'ye gelince herkesin çevrecilik damarı kabarıyor'Erdoğan, doğalgaz ve petrol yerine mümkün olduğu kadar kömüre dayalı termik santraller, HES, rüzgar, güneş ve jeotermal kaynakları ikame etmenin çabası içerisinde bulunduklarını belirterek, şöyle devam etti:'Siz bakmayın Batı'daki çevreci akımların sürekli kömürü, nükleer enerjiyi kötülediklerine. Bugün Almanya, Amerika gibi gelişmiş ülkelerin tamamında birinci sıradaki enerji kaynağının hala kömür olduğunu görürsünüz. Aynı şekilde nükleer enerjiyi en çok kullanan ülkeler de yine gelişmiş ülkelerdir. Çin'de neredeyse her hafta yeni bir kömür santrali devreye alınıyor. Sıra Türkiye'ye gelince herkesin çevrecilik damarı kabarıyor. Aslında burada dert, çevrecilik hassasiyeti sergilemek değil Türkiye'nin gelişmesini, büyümesini, kalkınmasını engellemek. Açık söylüyorum, en büyük çevreci biziz. Son 12 yılda bu alanda ortaya konan performansı hiçbir dönemde, hiçbir iktidar ortaya koyamamıştır. Şu anda ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamını seferber etmiş durumdayız. Bizden önce böyle bir şey yok denecek noktada. Örneğin RES'lerle Türkiye adeta bizim dönemde tanıştı, ondan önce böyle bir şey yok ve hızla artarak devam ediyor.Türkiye'nin hedeflediğimiz şekilde büyümesini sadece bu kaynaklarla gerçekleştirmesi de mümkün değil. Onun için bunların yanında kömürü de kullanacağız, nükleer enerjiyi de kullanacağız. Onun için hem Kuzey'de hem Güney'de, biliyorsunuz Sinop ve Akkuyu ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Elbette tahrip etmeden, çevreyi bozmadan, çevrenin bize Allah'ın bir emaneti olduğu gerçeğini unutmadan bunu yapacağız. Ne çevreciliğin kalkınmamızı engellemek için bir silah gibi kullanılmasına izin vereceğiz ne de tabiatın felaketi pahasına bir kalkınmacılık anlayışına geçit vereceğiz.''12 yılda 3,5 milyar ağaç ve fidan'Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 12 senede Türkiye genelinde 3,5 milyar ağaç ve fidan dikildiğini, bunların yaklaşık 600 milyonunun yetişmiş ağaç olduğunu anlatarak, süratle ağaç ve fidan dikimine devam edileceğini, dengeli sürdürülebilir bir kalkınma anlayışıyla Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlı olduklarını vurguladı.Her alanda olduğu gibi enerji yatırımlarında da özel sektöre öncelik verdiklerine dikkat çeken Erdoğan, özel sektörün kurulu enerji gücündeki payının, 12 yıl önce yüzde 32 iken, bugün yüzde 72'ye ulaştığını, bunun artarak süreceğini kaydetti.Özel sektörü enerji alanında yatırım yapmaya teşvik ettiklerini, edeceklerini, yenilenebilir enerji yatırımları için özendirici tesisler verdiklerini dile getiren Erdoğan, açılışı yapılan Geycek RES'in yenilenebilir enerji yatırımları konusunda önemli ve örnek bir tesis olduğunu söyledi.Geçmişte büyüklerin dereler için 'Su akar, Türk bakar' dediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Şimdi ne yapıyoruz? Şimdi 'Su akar, Türk yapar' diyoruz. Bir taraftan barajlar bir taraftan HES'lerle hem enerji üretimimizi artırıyoruz, bunun yanında içme suyu, kullanma suyu üretiyoruz. Aksi takdirde durumumuz çok büyük bir felaket olabilirdi. 20 milyon ağaca tekamül eden emisyon azaltımıyla çevre dostu bir tesis olan şu andaki santralin üreteceği enerji sayesinde doğalgaz faturamızdan yılda 40 milyon lira, eski rakamla 40 trilyon lira tasarruf edeceğiz. Bu tesisle jeotermal kaynaklar bakımından zaten zengin olan Kırşehir'in esen rüzgarı da ekonomimize kazandırılmış oluyor' diye konuştu.'Bu RES'lerle bir çevrecilik dersi veriyoruz'Cumhurbaşkanı Erdoğan, rüzgar enerji tribünlerinin dağlara ayrı bir güzellik, hava kattığını, farklı bir mimari estetik kazandırdığını, 30 yıl önce yurtdışında bunları gördüklerinde 'Acaba bunlar nedir? Bizim ülkemizde neden yok' diye baktıklarını anlatarak, şunları kaydetti:'Bizim ülkedeki siyasi mantalite bu işe çok uzaktı, dertli değillerdi, araştırma yoktu. Bizi evde kömürün kokusuna, külüne vesairine mahkum etmişlerdi. Analarımız, babalarımız neler çekti, ama biz geldik, siyasi hayatımın en etkin dönemlerinde İstanbul gibi bir yerde doğalgazı tüm çevresine yaydım. Türkiyemizde şu anda doğalgazın gitmediği il sayısı artık 8-9 tane kaldı, bunun dışında her yer doğalgazı gördü. Bizim insanca yaşamak hakkımız değil mi? 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları üzerinde bunu sağlamak siyasilerin görevidir. Bu RES'lerle de inanıyorum ki yenilenebilir enerjiden bir çevrecilik dersini veriyoruz.''Amaç, Türkiye'yi faiz lobisine teslim olmaya zorlamaktı'Erdoğan, bu tür tesislerin inşaat ve işletme aşamasında, yapıldıkları bölgeye sağladıkları katkının da dikkate alınması gerektiğini söyledi.Polat Grubu'nun buna ilave olarak tüm bölgeye hizmet verecek bir spor tesisini de ülkeye kazandırdığını ifade eden Erdoğan, bunun için de kendilerini tebrik etti.Büyüyen, güçlenen Türkiye'nin zorlukları birer birer aşarak hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlediğini belirten Erdoğan, 'Elbette bundan rahatsız olanlar var. Türkiye'yi yeniden 70 sente muhtaç oluğumuz o eski günlere götürmek isteyenler var. Bizi o günlere döndürmek için tüm güçleriyle çalışanlar, her fırsatta, biliyorsunuz bunu değerlendirmenin gayreti içerisindeler' diye konuştu.Erdoğan, 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün hedeflerinden birinin de Türkiye'nin ekonomisi olduğuna işaret ederek, 'Ekonominin omurgası olan, lokomotifi olan iş adamlarımızdı. Onlarla birlikte başta Enerji Bakanımız olmak üzere bu alanda görev yapan kamu personeli de hedefler arasında yer alıyordu' değerlendirmesinde bulundu.Buradaki asıl amacı bildiklerini vurgulayan Erdoğan, 'Asıl amaç Türkiye'yi ekonomik olarak çökertmekti, enerji projelerimize darbe vurmaktı. Amaç Türkiye'yi geçmişte defalarca yaptıkları gibi, yeniden faiz lobisine teslim olmaya zorlamaktı. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlere baktığımızda, en belirgin tezahürlerin, akıl almaz düzeylere ulaşan faiz oranları, faiz ödemeleri olduğunu görüyorsunuz' dedi.Türkiye'de, toplanan vergilerin tamamının tek başına faiz ödemelerini karşılayamadığı dönemleri yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, ülkeye o günleri bir daha asla yaşatmamaya kararlı olduklarını vurguladı.'Bunların hiçbirine eyvallahımız olmadı, olmayacak'Merkez Bankasının uyguladığı faiz oranları konusundaki itirazlarını her fırsatta, her platformda dile getirdiğini anlatan Erdoğan, şu görüşlerini bildirdi:'Bu ülkede faiz ödemesine giden her fazla kuruş milletin hakkının gasbıdır. Çünkü faize gitmeyen o para, ister kamuda olsun ister özel sektör olsun, nereye gidecek söyleyeyim. Bu kaynak aynen burada olduğu gibi yatırıma dönüşecek, üretime dönüşecek, istihdama dönüşecek. Diyorlar ki; 'Yatırım notumuz zarar görür.' Eğer işimiz Batı'daki derecelendirme kuruluşlarına, ekonomik analiz yapan çevrelere kalsa, bize yağmurlu havada bir bardak su vermezler. Ekonomik potansiyeli bizimle mukayese dahi edilemeyecek ülkeler allanıp pullanırken, Türkiye sürekli riskli gösterildi. Hatta son ekonomik kriz sonrası yerle yeksan olmuş tüm ülkeler hala bizim üzerimizde tutuluyor, bizden daha güçlü gösteriliyor. Hepsi yalan, bizim bunların hiçbirine eyvallahımız olmadı, olmayacak.''Biz bugüne kadar onlara rağmen yatırım çektik, onlara rağmen büyüdük, onlara rağmen güçlendik ama bunu kendi içimizdeki bir takım kurumlarımıza hala anlatamadık' ifadesini kullanan Erdoğan, 'Faiz oranı, enflasyon öngörüsünün neredeyse iki katı. Böyle bir çarpıklık olabilir mi? İnşallah bunların hepsi de düzelecek. Türkiye'de geçtiğimiz 12 yılda pek çok şey nasıl düzeldiyse, nasıl hale yola girdiyse bu mesele de inşallah makul bir çizgiye, milletin ve memleketin hayrına bir yere gelip oturacak' diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:'Aynı şekilde Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak çökertmek isteyen üst aklın da onun kuklalarının da hevesleri kursaklarında kalmaya devam edecek. Milletin iradesi yerine o veya bu vesayet sisteminin devamını arzu edenlerin, bu yönde gayret gösterenlerin çabaları bugüne kadar sonuç vermedi, bundan sonra da inşallah vermeyecek. Paralel yapı başta olmak üzere demokrasimize, ekonomimize, istikrarımıza kast eden herkese karşı mücadelemiz sonuna kadar sürecek. Milletimizin kendisine hizmet edene, vefası, şükranı ne kadar samimiyse, ihanet edene de tepkisi o kadar şiddetlidir.'Ülkeye ve millete hizmet eden, yatırım yapan, üreten, Türkiye'yi 2023 hedeflerine yaklaştıracak adım atan herkesin daima yanında ve destekçisi olduklarını vurgulayan Erdoğan, nerede bir yatırım varsa, nerede bir hizmet varsa orada bulunmanın kendisi için en büyük mutluluk olduğunu söyledi.'Benim kavgam bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edenlerledir'Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:'Az önce Adnan Bey bir şey söyledi, 'Mayıs ayında Soma'da 250 megavatlık yine bir rüzgar santralinin açılışı var' dedi. Buyurun, burada şimdi 150, bunu açıyoruz. Soma'da daha büyüğünü açacağız. Bu, nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından önemli. Bütün yerlerde taş üstüne kim taş koyarsa bizim orada olmak sorumluluğumuzdur, görevimizdir ve tabii ki bizler de olacağız.Benim kavgam bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edenlerledir. Benim öfkem sadece ve sadece ülkesine ve milletine düşmanlık edenlere karşıdır. Bu ülkeye, bu millete hizmet eden herkese gönlüm de kapım da sonuna kadar açıktır.'Polat Grubu'nu ve tüm ortaklarını bu yatırım için tebrik ettiğini belirten Erdoğan, Geycek Rüzgar Enerji Santrali'nin hayırlı olmasını diledi.NotlarKonuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat tarafından, rüzgar tribünü şeklinde bir plaket hediye edildi.Daha sonra Erdoğan, 'Yeni Türkiye'nin yeni enerjisi' diyerek, beraberindekilerle santralin açılış şalterini indirdi. Erdoğan, bu sırada Adnan Polat'ın babası İbrahim Polat'ın da sahneye gelmesini isteyerek, 'İbrahim Bey gelir misin? Evladın unutuyor, ben unutmuyorum' diyerek espri yaptı.Açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kırşehir Valisi Necati Şentürk, Kırşehir ve çevre illerin bazı milletvekilleri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı Mustafa Yılmaz, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, iş adamları ve çok sayıda davetli katıldı.Muhabir: Kadir Karakuş, Esra AltınmakasAA
Van'da Miting Sonrası Kavga: Polisin Ateşiyle 1 Kişi Yaralandı
Van'da Başbakan Erdoğan'ın parti mitinginin ardından AK Partililer ile BDP'liler arasında gerginlik çıktı. BDP'li gruba polis müdahale etti. Polis kalabalığı havaya ateş açarak dağıtmaya çalıştı. Bir kişi göğsünden vurularak ağır yaralandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , partisinin düzenlediği mitingi için Van’a geldi. Yoğun güvenlik önlemlerinin olduğu Van’da mitinge gelenlerin yanlarına getirdikleri su şişelerinin kapakları bile polisler tarafından alınarak atıldı. Miting alanı yakınında da BDP ’liler ile AK Partililer arasında kısa süreli bir gerginlik görüldü. Miting alanına doğru giden bir grup BDP’li, yine BDP’li yöneticiler tarafından güçlükle çevrildi. Yerel seçimlere kısa süre kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, miting için özel uçakla Van’a geldi. Başbakan Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da eşlik etti. Başbakan Erdoğan’ı havaalanında Van’da bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AK Parti Van Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Fatih Çiftci, Mustafa Bilici, Gülşen Orhan tarafından karşılandı. Başbakan Erdoğan daha sonra partisi tarafından Beşyol meydanında düzenlenen mitinge katıldı. Başbakan Erdoğan’ın yapacağı miting öncesi Van’da güvenlik üst seviyeye çıkartıldı. Mitingin yapılacağı Beşyol Meydanı ve çevresi polis barikatları ile çevrilirken, vatandaşlar tek tek aranarak güvenlik noktalarından geçirildi. Arama yapan polisler kadınların çantalarındaki parfüm, keçeli kalemleri çıkartıp atarken, vatandaşların ellerindeki su şişelerinin de kapakları yine polisler tarafından açılarak atıldı. POLİSLERE YAKA KARTI Mitingde görev yapan polislere de yaka kartı takmaları dikkat çekti. Polis memurlarının mavi, amirlerin ise sarı renkli kart taktı. Mitingin yapılacağı Beşyol Meydanı yakınındaki Cumhuriyet Caddesi’nde de BDP’liler ile Ak Partililer arasında kısa süren gerginlik görüldü. Nedeni belli olmayan gerginlik yine BDP’li yöneticiler tarafından önlendi. MİTİNGİN ARDINDAN POLİS ATEŞ AÇTI: 1 YARALI Van’da Başbakan Erdoğan’ın parti mitinginin ardından AK Partililer ile BDP’liler arasında gerginlik çıktı. BDP’li gruba polis müdahale etti. Polis kalabalığı havaya ateş açarak dağıtmaya çalıştı. Bu sırada, bir otelin restoran bölümünde çalıştığı öğrenilen, Kadir İnan isimli genç bir işçi göğsünden vurularak ağır yaralandı.. (Osman BEKLEYEN- Gülay ÖZEK- Murat ÇAĞLAR- Özcan ÇİRİŞ / DHA)
Petek Dinçöz Ağlayarak Başbakan'dan Yardım İstedi
Ünlü şarkıcı Petek Dinçöz, katıldığı bir TV programında eski eşi Can Tanrıyar ile birlikteliğinden çok konuşulacak olaylar anlattı. Petek Dinçöz, hayatının bilinmeyenlerini Beyaz TV'de yayınlanan Söylemezsem Olmaz programında anlattı. Dinçöz, yaptığı açıklamalarla şaşırttı. Ünlü şarkıcı sık sık da ağladı. Gözyaşlarına hakim olamayan Dinçöz, Başbakan Erdoğan'dan yardım istedi. İşte ilk ve son kez konuşan Petek Dinçöz'ün eski eşi Can Tanrıyar ile ilgili yaptığı o açıklamalar: 'İki yıl boyunca sustum artık konuşacağım. Haluk Şentürk'ü bırakmak zorunda kaldım. Can Tanrıyar'dan hep dayak yedim. Can Tanrıyar'dan hep ayrılmak istedim. Can Tanrıyar'dan kurtulamadım. Şiddet gördüğümü herkes biliyordu. Hep sustum ama susmakla olmuyor. Aldığım bütün evleri ona verdim. Can Tanrıyar'dan kurtulmak için hala savaş veriyorum. Can Tanrıyar'dan kurtulmak için çok avukatla konuştum. Yeni albüm çıkardım, beni hiçbir programa çıkartmadı. Bana ulaşmak isteyenler önce ona ulaşıyordu. Bütün röportajlarımı Can Tanrıyar yazıyordu. Kasetlerle bana şantaj yaptı. O kasetteki ben değilim dedim. 'Bana herkes' inanır dedi. Paramı tutmak istedim ama paramı alıyordu. Menajerimin telefonuna ölüm tehditi mesajları yazdılar. Bana kendi hayal ürünü olan yazılar yazdırdı. Can Tanrıyar bana 'Seni bitireceğim' dedi. Gece kulüplerinde dayak yediğimi şiddet gördüğümü herkes biliyordu. Annem bu olaylar yüzünden aylarca sinir tedavisi gördü. Dayak yedim, ormanda saklandım. Can Tanrıyar'dan kurtulamıyorum bana yardım edin. Başbakanımıza sesleniyorum. Emine (Erdoğan) Hanım'a sesleniyorum. CAN TANRIYAR'DAN CEVAP GELDİ Söylemezsem Olmaz programına telefonla bağlanan Can Tanrıyar, Petek Dinçöz'ün iddialarına karşılık açıklamalarda bulundu. Tanrıyar, Dinçöz'ün anlattığı her şeyin yalan olduğunu, onu dövmediğini ve Dinçöz'ün kendisinin peşini bırakmadığını söyledi. Programın sunucusu Esin Övet'in sorduğu sorulara tam anlamıyla karşılık vermeyen Tanrıyar akılları karıştırdı.  Türkiye
Başbakan Erdoğan'dan Selfie
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslar için Ankara'da bulunan Malezya Başbakanı Necip Rezak onuruna Ankara Palas'ta akşam yemeği verdi. Rezak, davet sırasında Başbakan Erdoğan ile 'selfie' çekti.Başbakan  Erdoğan, konuğu Malezya Başbakanı Rezak onuruna Ankara Palas'ta resmi akşam yemeği verdi.Yemeğe eşi Datin Seri Rosmah Mansur ile gelen Necip'i, Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, kapıda karşıladı. Davete Malezya Başbakanı Rezak'ın Erdoğan'la çektiği 'selfie' damga vurdu.Yemek sonrası Erdoğan ve eşi, konuklarına Ankara Palas'ın karşısında bulunan aynı zamanda Kurtuluş Savaşı Müzesi olan birinci TBMM'yi gezdirdi.Müze gezisinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de yer aldı.AA