onedio

Silivri Cezaevi Haberleri

Silivri Cezaevi ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Silivri Cezaevi ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Şule Aydın Onlar TV’de Açıkladı: 4 Yıl 2 Ay Hapis Cezası Alan Gazeteci Fatih Altaylı’dan Sürpriz Karar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 'tehdit ettiği' iddiasıyla haziran ayında tutuklanan ve yargılandığı davanın 26 Kasım'da görülen celsesinde 4 yıl 2 ay hapis cezası alan gazeteci Fatih Altaylı, ilk duruşma sonrasında ara verdiği YouTube yayınlarına geri dönme kararı aldı. Onlar TV'de Fatih Altaylı hakkında açıklama yapan gazeteci Şule Aydın 'Fatih Altaylı çok iyi, Morali de çok iyi. Çok kısa bir süre sonra belki bir gün belki birkaç gün sonra sesini yeniden duyacaksınız ve yayınlarına devam etmeye başlayacak' dedi.
Perinçek’e Tahliye Veli Küçük’e Ret!
Mahkemeler 19 Ergenekon sanığının tahliyesine karar verdi. Tahliyesine karar verilen son isimlerden biri Doğu Perinçek. Veli Küçük dahil 7 sanığın tahliye talebi ise reddedildi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlâli' kararı üzerine 7 Mart Cuma akşamı Silivri Cezaevi'nden çıkarken, Ergenekon davasının diğer sanıkları için de tahliyeler gündemdeydi. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran ve tutukluluk süresini 7,5 yıldan 5 yıla indiren yasanın cuma günü yürürlüğe girmesiyle, 5 yılı aşkın süredir cezaevide bulunan tutukluların tahliyesine kesin gözüyle bakılıyordu. Zira cuma günü birkçok davada benzer tahliye kararları çıkmıştı. Ancak, 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün sürpriz bir karar verdi. Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran yasanın anayasaya aykırı olduğunu, bu konudaki kararın HSYK tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Özese, bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını açıkladı. Diğer mahkemelerden tahliye kararları Bu karardan kısa bir süre sonra, 13. Ağır Ceza'nın 'tahliye talebi reddedildi' diye açıkladığı isimlerden Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker için tahliye kararı açıklandı. Bu kararı 21. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Mahkeme Tuncay Özkan ve Levent Göktaş'a yurtdışı yasağı koyarken, Sedat Peker'e aldığı ceza miktarını dikkate alarak yasak koymadı. Ardından tahliye taleplerini inceleyen çeşitli mahkemelerden peş peşe tahliye kararları çıktı. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Emekli Org. Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Danıştay saldırısı sanığı Alpaslan Aslan, Albay Dursun Çiçek, Eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Kemal Kerinçsiz, Yalçın Küçük, Teğmen Mehmet Ali Çelebi. gazeteci Merdan Yanardağ, Mehmet Demirtaş, Hikmet Çiçek ve Hasan Atilla Uğur için tahliye kararı verildi. Aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu 7 sanığın tahliye talepleri ise reddedildi. Aslan ve Çiçek cezaevinden çıkamayacak Dursun Çiçek, Balyoz davasından hüküm giydiği için, Alpaslan Aslan da 3 davadan kesinleşmiş toplam 4 yıl 2 ay cezası olduğu için cezaevinden çıkamayacak. Aslan'ın avukatı, bu cezanın yattığı süreden düşülmesini isteyeceğini açıkladı. İlk Tuncay Özkan tahliye oldu Silivri Cezaevinden ilk çıkan isim 1994 gün sonra tahliye olan Ergenekon sanığı Tuncay Özkan oldu. Özkan çıkışta yaptığı açıklamada, '6 yıl sonra zulmün bittiği, özgürlüğe kavuşytuğumuz bir gün olmasını çok isterdim. 6 yıl boyunca çektiğimiz sıkıntıların, gündem olmasını isterdim. Biz kin, husumet, öç alma duygusu içinde asla değiliz' dedi. Tuncay Özkan 1996'dan 2007'ye kadar 5 kez suikast girişimine uğradığını, 2007'de de öldürülmediği için hapse atıldığını söyledi. 'Bugün çıkarken dahi, aldıkları tavır ibretliktir, şeytanla yatağa girdiler, çarpılarak çıktılar' diye konuştu. Bozdağ: HSYK'yı göreve çağırıyorum Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ergenekon mahkemesinin kararına ilişkin açıklamada, 'İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kaldırılmış bir mahkemedir. Ortada olmayan bir mahkeme var. Burada görevli hakim ve savcıların görevleri sona ermiştir. Bunlar sadece ellerinde bulunan dosyaları devredebilirler. Bu işlemleri yapabilirler. Karar verme yetkileri yoktur. HSYK'yı göreve çağırıyorum' dedi. Mahkemenin ısrarı 13- Ağır Ceza Mahkemesi, davaya bakan mahkeme. Tahliye talepleri için yetkinin kendisinde olduğunu söylüyor. Sanık avukatları ise, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin artık yok hükmünde olduğunu, tahliye taleplerinin nöbetçi mahkemelerce karara bağlanması gerektiğini savunuyor. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, ilginç bir iddiada bulundu. Ülgen, hafta sonu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin infaz koruma memurları aracılığıyla Ergenekon sanıkları tek tek tahliye dilekçesi topladığını iddia etti. Ve bu dilekçeler ışığında tahliye taleplerini reddettiği söyledi. Ülgen 'Biz avukatlar olarak mahkemeye böyle bir başvuruda bulunmadık. Bu mahkeme kanunla kaldırıldı. Mahkeme kanuna direniyor. Beni HSYK kurdu o kaldırsın nasıl der? Artık tarihe gömüldüler. Bunlar sadece direnmedir. Bu bir darbedir. Darbeyi yargılayanlar darbe yapmaya çalışıyor. Bazı nöbetçil mahkemeler de tahlliye taleplerine direnebilir.' dedi. Ülgen, tahliyelerle ilgili bir sorun yaşanmayacağını savundu. 'Sorun çıkması için legal bir kurum olmalıdır karşı tarafta. Legal bir kurum yok. Onun için verilen kararın kıymet-i harbiyesi yok' diye konuştu. Al Jazeera'nin görüşünü aldığı bir savcı ise, özel yetkili mahkemelere ellerindeki dosyaları teslim etmeleri için 15 gün süre tanındığını, bu süre içinde yetkinin de kendilerinde olduğunu söyledi. 13. Ağır Ceza'nın 'hayır' dediği isimler Mustafa Levent Göktaş, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Mehmet Demirtaş, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Veli Küçük, Fikret Emek, Kemal Kerinçsiz, Serdar Öztürk, Yalçın Küçük, Aykut Metin Şükre, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Erkan Önsel, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, Oktay Yıldırım. Hukukçuların görüşü: Mete Göktürk - Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca bu davalar ağır ceza mahkemelerine devredildi. İki mahkemenin aynı suçlara farklı kararlar verebildiğini görüyoruz. Tam bir hukuk karmaşası hakim. Bu kararlara itiraz etmek hâlâ mümkün. Tahliye kararı verilenler çıkacaktır, asıl mağdur olanlar tahliye kararı verilmeyenler.' Yusuf Utku Tekayak - Ergenekon davasından 10 yıl hapis cezası alan Sedat Peker’in avukatı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisi kalmadı. Artık incelemeleri yapacak olan diğer mahkemeler. 13. Ağır Ceza hâlâ görevli olduğunu söyleyip tahliyeleri reddediyor; ama bunun çözümü başka bir mahkemeyle alakalı değil. Kararı Yargıtay verir. 13. Ağır Ceza’nın tahliyesini reddettiği kişiler de itiraz hakkını kullanmalı. Tutukluluk süresinin 5 yıla inmesiyle zaten 13. Ağır Ceza kendiliğinden tahliye kararı vermeliydi. Burada bir hukuksuzluk var. Anayasa’yı ihlâl ediyor.' Süreç Başbuğ'un tahliyesi ile başlamıştı Mahkemelere, yeni yasanın yanı sıra, İlker Başbuğ'un tahliye gerekçesine atıfta bulunarak yapılan başvurular da vardı. Anayasa Mahkemesi, davada 5 Ağustos'ta açıklanan kararın gerekçesinin hâlâ yazılmadığına, bu nedenle temyiz yolunun kullanılamadığına dikkat çekmişti. Sanık avukatları dilekçelerinde, 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği' yönündeki yüksek mahkeme kararının tüm sanıkları ilgilendirdiğini, Başbuğ için verilen tahliye gerekçelerinin kendileri için de geçerli olduğunu belirtti. Cuma gününden itibaren İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne bu iki gerekçeyle tahliye talebinde bulunanların sayısı 30'u geçti. Bu isimler arasında Yalçın Küçük, Sedat Peker ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi de var. 5 yılı aşkın süredir cezaevinde olan ve müebbet hapis cezası alan gazeteci Tuncay Özkan, yine müebbet alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım da daha önce tahliye talebinde bulunmuştu. Tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, ilk tahliye olan isim, Hrant Dink cinayeti davası sanığı Erhan Tuncel'di. 8 Mart Cumartesi günü de, Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili davanın beş sanığı tahliye edilmişti. aljazeera.com.tr
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Köşk seçimini almaya yeter mi bilmiyorum ama ilk defa bu kadar büyük koalisyon kuruldu.. Solun en ucuyla sağın en ucu aynı safta buluştu.. Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek konusunda anlaştılar.. Türkiye için yeni bir durum.. Aslında hem yeni hem ileri bir durum.. İleri durum çünkü siyasi tarihimizde bu derece büyük koalisyon yok.. İktidar ne kadar aldırış etmiyormuş gibi gözükse de belli ki içten içe sinirleniyor.. İktidar yanlıları, PKK’dan ayrılmış, DHKP-C’den kopmuş isimler tarafından kurulan Devrimci Halk Partisi ile MHP nasıl olur da aynı çatı altına girer diye veriyor, veriştiriyor.. TGB ile BBP’nin aynı safta olmasına şaşıyorlar.. Taraftarlarına ‘ilkesizlik’ olarak pazarlıyorlar.. Eski Türkiye’nin bekçiliği olarak sunmaya çalışıyorlar..
Adana Kadın Cezaevinde  Çiçek Yetiştirmek de Yasak
Adana Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, mahkûmlar ile cezaevi idaresi arasında ‘çiçek tartışması’ yaşandığı ortaya çıktı. Kreşi kullanılmayan, koğuşunda yemek yapılmayan, kantini pahalı, suları da neredeyse hep kesik olan Adana Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu çiçek yetiştirmeyi yasakladı. Durum CHP milletvekillerinin ziyareti üzerine ortaya çıktı. Mahkûmların koğuşta çiçek yetiştirmesine izin verilmedi. Bunun üzerine kurutulmuş çay, meyve ve yumurta kabuklarına çiçek ektiler, cezaevi yönetimi buna da izin vermedi. Umut Erdem'in Hürriyet'teki haberine göre, Adana Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, mahkûmlar ile cezaevi idaresi arasında ‘çiçek tartışması’ yaşandığı ortaya çıktı. Kadınların koğuşta çiçek yetiştirmek istemesine cezaevi yönetimi izin vermedi. Bunun üzerine kadın mahkûmlar, çayı kurutup, meyve ve yumurta kabuğundan oluşan karışımın içine çiçek ekti ancak cezaevi idaresi bunu da ellerinden aldığı öğrenildi. Mahkûmları terbiye etmek için suların da sık sık kesildiği iddia edildi. CHP Kadın ve Çocuk Hakları İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyeleri Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve Bursa Milletvekili Sena Kaleli, Adana Karataş Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret etti. Kadın mahkûmların şikâyetlerini ve isteklerini dinleyen vekiller, daha sonra görüşmeyi ve cezaevinin durumunu rapor haline getirdi. Hürriyet’in edindiği CHP’nin raporunda şöyle denildi:Yemek yapmak da yasak“Eskiden erkek cezaevi olan Karataş Kadın Cezaevi, 2008 yılında kuruldu. 200 kişi kapasiteli cezaevinde 228 mahkûm kalıyor. 0-6 yaş grubu 16 çocuğun kaldığı cezaevinde, yabancı uyruklu 7 kadın bulunmakta. Haftanın 4 günü kapalı görüşün yapıldığı cezaevinde koğuşlar 8 ila 22 kişilik. Cezaevinin kreşi olmasına rağmen kullanılmıyor. Mahkûmlar kantinin çok pahalı olmasından yakınıyor. Kendi yemeklerini yapamıyorlar. Televizyon ve dolabı kendi imkânlarıyla aldılar.Terbiye kesintileriCezaevinde su genellikle kesik. Su sıkıntısı çok fazla, mahkûmların iddiasına göre kendilerini terbiye etmek için sular kesiliyor. Ayda bir arama yapılırken, kıyafetlerin dağıtılmasından şikâyetçiler. Arama sırasında küçük makaslar dahi toplanıyor. Kaşlarını bile alamıyorlar. Çiçek istiyorlar. Çayı kurutup, meyve kabuğu, yumurta kabuğundan karışımın için çiçek ekmişler ancak idare bunu da ellerinden almış. ‘Canlı bir şeyler görmek istiyoruz’ diyorlar.Çocuklar dışarı kaçıyor“Cezaevinde disiplin cezasının çok olması mahkûmların en çok şikâyet ettikleri konu. Havalandırmaya, tel örgülere pankart asılmasına 11 gün hücre cezası, açlık grevine ise disiplin cezası uygulanıyor. Disiplin cezası olanlar tahliye olmasına rağmen cezaevinden çıkamıyor. Cezaevinde sağlık konusunda revire ulaşmada sıkıntı yok. Adli Tıp’tan ‘Cezaevi şartlarında kalması uygundur’ raporlu 28-30 arası sürekli ilaç kullanmak zorunda olan hasta var. Cezaevinde kitapta sınırlama yok. Koğuşta 3 çocuk var. Çocuklar kapı açılınca dışarı kaçıyorlar.”Personel büyük sıkıntı “13 koğuşun bulunduğu cezaevinde idari açıdan en büyük sıkıntı personel eksikliği ve kadın personelin eş durumundan tayin olması. Çalışanların sıkıntılarından biri de özel günlerde, milli bayramlarda açık görüş olduğu için çalışmak zorunda olmaları. Kadın cezaevinde doğum izni, süt izni olduğu için personel diğer cezaevlerinden daha fazla olmalıdır.”Neden siyasi olabilir CHP’li Yüceer ise rapor ile ilgili şunları söyledi: “Aslında diğer cezaevlerinde çiçek yetiştiriyorlar ve yasak değil. Ancak burada izin vermemişler. Buradakilerin ve görüştüklerimizin çoğu siyasi suçlulardı. Belki siyasi suçlu olmaları nedeniyle cezaevi şartlarında biraz daha zorlamalara gidilmiş olabilir. Cezaevi yönetimi konuyla ilgili net bir açıklamada bulunmadı. Cezaevinde dahi kadın farkını görebiliyoruz. Talepleri çok farklı. Bir şeyleri yaşatmak istiyorlar. Nerede olursa olsunlar yaşama dokunmak, yaşatmak istiyorlar.”CHP cezaevi Raporu: Kanunsuz yasak Cezaevlerinde kullanılabilecek veya yasaklı eşyalar iç tüzük ve yönetmeliklerle belirleniyor. Cezaevi Yönetmeliği’nin 13’üncü maddesi koğuşlarda nelerin yasaklı olduğunun sınırlarını çiziyor. Yönetmelikte, koğuşlarda sigara içmekten, koğuş duvarlarına yazı yazmaya kadar pek çok yasak tek tek sıralanırken, çiçek yetiştirmekle ilgili bir yasaklama yer almıyor. Ancak çiçek yetiştirmenin sınırları genelgelerle belirleniyor. Bu genelgelere göre her koğuşta 1 saksı çiçeğinin yetiştirilmesi ve kafeste 2 muhabbet kuşunun beslenmesine izin veriliyor. Ancak bu uygulamada da cezaevleri yönetiminin farklı tavırları görülebiliyor. Kimi idareler bunu uygularken, kimi idarelerse uygulamıyor. Cezaevlerinde çiçek yetiştirme ile ilgili geçmiş dönemlerde de sorunlar yaşanmıştı. 4 Mart 2011’de Odatv soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteci-yazar Doğan Yurdakul, Silivri Cezaevi’ni anlatırken, “Bitki yetiştirmek yasak, kuş beslemek serbest. Çiğ yumurta yasak, katısı serbest” demişti. Bingöl M Tipi Cezaevi’nden 18 PKK’lının 1 yıl boyunca kazdıkları tünelden firar etmelerinden sonra da bölgedeki cezaevlerinde güvenlik önlemleri artırılmıştı. Önlemler kapsamında cezaevlerinde tutuklu ve hükümlüler tarafından saksılarda yetiştirilen çiçekler koğuşlardan toplatılmış ve cezaevinden çıkarılmıştı. Ankara Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Deniz Tepeli de yazdığı mektupta, cezaevinde çiçek yetiştirmenin yasak olduğunu ve tutukluların yetiştirdikleri çiçeklerin gardiyanlar tarafından söküldüğünü anlatmıştı. T24
Karabulut Ailesi Otopsi Görüntüleri İçin Başvurdu
Münevver Karabulut'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek, Cem'in Silivri Cezaevi'nin reviri ile Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsisi sırasında çekilen görüntüleri intiharıyla ilgili görüntüleri izleme talebinde bulundu.Avukat Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun’la yaptığı görüşmenin ardından şunları söyledi:“Sosyal medya ve basında olayın bir intihar değil kaçma ya da kaçırılma olayı olduğuna dair şüphe oluştu. Bunun üzerine ailenin talebi ve kamu vicdanını rahatlatmak için Başsavcı’ya talepte bulunduk.'TALEBİMİZİN KABUL GÖRMESİ ÇOK OLAĞAN DEĞİL'Başsavcı ve soruşturma savcısı ile görüştüm. Başsavcı talebimizi değerlendireceğini söyledi. Fakat talebimizin kabul görmesi çok olağan değil. Cem Garipoğlu çamaşır ipini 3 kere boynuna dolamış, 2 kere de düğüm atmış.'İNTİHAR ETTİĞİ ÇOK NET ANCAK MÜVEKKİLERİMİN TALEBİYLE BAŞVURDUM'Silivri Cezaevi’ndeki olay yeri incelemesi tam 6 saat sürmüş. Başsavcı cezaevine giderken beraberinde Adli Tıp Uzmanı bir hekim de varmış. Her şey kayıt altına alınmış. Bunlardan da intihar ettiği çok net, tartışmaya mahal vermiyor ve açık. Hayatın olağan akışına uygun değil zaten kaçma şüphesi. Bunu o zaman da söylemiştim. Ancak müvekkillerimin talebiyle buraya geldim ve başvurumu yaptım.”İDDİALAR NE?Cuma sabah saatlerinde gelen Cem Garipoğlu’nun tek kişilik hücresinde intihar ettiği haberi Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştü. Sosyal medya kullanıcıları ise fikirlerini internette paylaştı. Garipoğlu'nun öldürüldüğünü söyleyen de var kaçırıldığını da..Birçok kişi Garipoğlu’nun ölmediğine ve hapisten kaçırılıp intihar süsü verildiğine hatta gündemin değiştirilmek için böyle bir şey yapıldığına inanıyor ve iddia ediyor. Düşüncelerini Twitter’dan belirten kullanıcılardan bir kısmı ise Cem Garipoğlu yerine bir başkasının öldürülüp yerine koyulduğu düşünüyor.Burcu PURTUL UÇAR / HÜRRİYET
Cem Garipoğlu'nun DNA'sı Anne Babası ile Örtüştü
Garipoğlu ile anne-babasından alınan DNA profil analizlerinin örtüştüğü öğrenildiSilivri Cezaevi'nde intihar eden Cem Garipoğlu'nun DNA'sı ile anne ve babasından alınan doku örneklerinin uyumlu olduğu tespit edildi.Münevver Karabulut'u öldürmekten 24 yıl hapis cezasına çarptırılan ve kaldığı Silivri 5 No'lu Cezaevi'nde intihar eden Cem Garipoğlu'nun anne ve babası, iki gün önce Adli Tıp Kurumu'na gelerek doku örneği verdi.Karabulut ailesinin başvurusu üzerine Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle alınan mahkeme kararı doğrultusunda, Cem Garipoğlu'nun annesi Tülay Makbule Garipoğlu ve babası Mehmet Nida Garipoğlu'ndan DNA analizi için kan ve tükürük örneği alındı.Garipoğlu çiftinden alınan örnekler, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nde, intihar eden Cem Garipoğlu'ndan alınan DNA profiliyle karşılaştırıldı. Yapılan incelemede, Garipoğlu ailesinin fertlerinin DNA profillerinin örtüştüğü tespit edildi.Adli Tıp Kurumu'nun DNA profillerinin karşılaştırılmasına ilişkin raporu UYAP üzerinden bugün Silivri Başsavcılığı'na ulaştı.Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, tahkikatın sürdüğünü ve Garipoğlu ailesinin DNA profillerinin uyumlu olduğunu belirtti. Sabri ÇelebioğluAA