Görüş Bildir

Özel Okul Haberleri

Özel Okul ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Özel Okul ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Özel Okul Bursluluk Sınav Tarihleri
Bazı Özel Okulların Bursluluk Sınav TarihleriÖzel okulların ara sınıf geçiş & bursluluk sınav tarihleri belli oldu. Biz de, dogruokul.com olarak, velilerin çok merak ettiği ve birarada bulamadığı bu bilgileri İstanbul Avrupa yakası - Bahçeşehir bölgesi için dogruokul.com olarak biraraya getirdik. Sınavlar bu haftasonundan itibaren başlıyor. Bu nedenle eğer devlet okulundan, özel okula burslu geçiş yapmak veya çocuğunuzun okuduğu özel okuldan memnun olmadığınız için değiştirmek istiyorsanız, elinizi çabuk tutmanızı ve sınav başvurularınızı erkenden yapmanızı tavsiye ederiz.  Bahçeşehir Kolejleri – BahçeşehirSınav bu haftasonu Cumartesi günü, 1 Mart tarihinde yapılıyor 40 TL sınava giriş ücreti alınıyor. Öğrencinin kimliği, velinin adı soyadı ve mail adresi bilgileriyle birlikte okula gidip başvuru yapmanız gerekiyor.Yeni açılacak Beylikdüzü ve Sancaktepe kampüsleri için sınav tarihi 16 Mart, Çamlıca kampüsü için sınav tarihi 9 Mart'ta. Tel : 444 51 22  Fevziye Mektepleri Işık Lisesi – Bahçeşehir IspartakuleSınavlar 4 farklı tarihte yapılıyor. 22 Mart /  19 Nisan / 10 Mayıs / 14 Haziran150 TL sınava giriş ücreti alınıyor.Öğrencinin nüfus cüzdan fotokopisi,  1 fotoğraf  ve 1.dönem karnesi veya öğrenci belgesi gerekiyor.Tel: 0212 648 09 75 Bahçeşehir Kolejleri – BahçeşehirSınav 1 Mart tarihinde yapılıyor 40 TL sınava giriş ücreti alınıyor.Öğrencinin kimliği, velinin adı soyadı ve mail adresi bilgileriyle birlikte okula gidip başvuru yapmanız gerekiyor.Tel : 0212 669 11 11 Sembol Okulları – BahçeşehirOrtak bir sınav tarihi yok. Öğrenci Fransızca biliyorsa, başvuru üzerine bir sınava tabi tutuluyor. Eğer öğrenci Fransızca bilmiyorsa, yaz boyunca Fransızca dil kursuna tabi tutulduktan sonra ara prosedür başlatılıyor.Tanıtım günleri : 15 Mart Cumartesi – 10 Mayıs CumartesiTel : 0212 607 31 31 Doğa Koleji – BahçeşehirSınav bu Pazar, 2 Mart saat 13:00’te yapılacak.Sınava başvuru ücreti yok. Sınavdaki başarıya göre farklı oranlarda burs veriliyor.Sınavdan önce okula gidip başvuru yapmanız gerekiyor.Tel :  0212 672 79 72 Şişli Terakki Lisesi – LeventLevent kampüsü için sınav 13 Nisan’da yapılacak.150 TL sınava giriş ücreti alınıyor.Öğrencinin nufüs cüzdanı aslı, fotokopisi, 2 adet vesikalık fotoğraf, okumakta olduğu okuldan öğrenci belgesi.Tel :  0212 351 00 60İstanbul anadolu yakasındaki bazı özel okulların bursluluk sınav tarihleri için tıklayınız.
Gül, İki Kritik Yasayı Onayladı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; bugün akşam saatlerinde iktidar ile cemaat arasındaki gerilimde önemli bir hususu oluşturan dershanelerle ilgili yasayı onayladı. Gül, çözüm süreci çerçevesinde önem taşıyan ve demokratikleşme paketinin bir aşamasını oluşturan yasayı da onaylayarak Başbakanlığa gönderdi. Dershaneler 2015 yılında kapatılırken, Milli Eğitim Bakanlığı'nda paralel devlet kadrolaşması iddiaları çerçevesinde yönetim kadrolarında önemli tasfiyeler yapılacak. Seçimde Kürtçe propaganda da serbest hale geldi. Cumhurbaşkanlığı'ndan bu akşam yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: '6528 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun; 6529 sayılı 'Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89'uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104'üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir.' MİLLİ EĞİTİM BAKANILĞI'NDA BÜYÜK TASFİYE İki yasa da, Meclis tarafından 6 Mart'ta Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. 15 günlük inceleme süresi bulunan Gül'ün, yasayı 6 günlük bir değerlendirmenin ardından onaylaması dikkat çekti. Dershanelerle ilgili yasa; hükümet ile Gülen cemaati arasında yaşanan gerilimin en önemli hususlarından birini oluşturuyor. Yarın resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek olan yasada yer alan bazı hükümler şöyle: 1 2015 yerine 1 Ocak 2014 itibarıyla sigorta primi ödenmiş ve en az çalışma süresi 6 yıl olan öğretmenler KPSS şartı olmaksızın 'sözlü sınavla' MEB kadrosuna geçebilecek. Sigortalılık süresinin 1,5 yıl öne çekilmesiyle kapanan dershanelerden daha az sayıda öğretmenin MEB kadrosuna atanması söz konusu olacak. Faaliyet gösteren dershanelerde çalışanlardan gerekli şartları taşıyan öğretmenler 1 Temmuz 2015 -1 Ağustos 2015 arasında başvurmaları halinde sözlü sınavda başarılı olmak kaydıyla öğretmen unvanlı memur kadrolarına atanabilecek. Öğretmenler, 1 yıllık stajyerlik sürelerinin bitiminde yeniden sınavına alınacak. Aday öğretmenliğe atananlar en az 1 yıl fiilen çalışmak, performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla sınava girmeye hak kazanacak. Aday öğretmenliğinde disiplin cezası alanlar da sınavlara katılacak. Yazılı ve sözlü sınavlardan başarılı olanlar öğretmen olarak atanacak; başarılı olamayanlar ilde veya il dışında başka bir okulda görevlendirilerek bir yılın sonunda yeniden değerlendirmeye tabi tutulacak. Sınavlarda 2 defa başarılı olamayanların memuriyetle ilişiği kesilecek. Özel okula dönüşecek dershanelere, resmi okulda okuyan bir öğrencinin devlete maliyeti kadar para desteği yapılacak. Boş kalan öğrenci kapasitesinin tamamı için destek verilmeyecek. Destek, derslik başına düşen kayıtlı öğrenci sayısı üzerinden ve belirlenecek. Dershanelerde çalışan fen edebiyat fakültesi mezunu usta öğreticiler de öğretmen unvanlı memur kadrolarına atanabilecek. Özel okula dönüşecek dershanelere en fazla 25 yıllığına Hazine'den arsa tahsis edilecek. Ancak kurum bakanlık aleyhine açtığı tüm davalardan kayıtsız şartsız feragat ederse arsa teşviğinden yararlanabilecek. Dava açılması durumunda arsa teşviği sözleşmesi iptal edilecek. Birkaç farklı dershanenin biraraya gelerek özel okul açma isteğinde bulunması halinde, bu okul için yapılacak, 'arsa tahsisi' başvurusu, bakanlık tarafından öncelikli olarak değerlendirilecek. Arsa için birden fazla istekli dershane olursa, ihale istekte bulunanlar arasında yapılacak. Mülkiyeti Hazine'ye ait olup MEB'e tahsis edilen arsalar üzerindeki okul binaları da kiraya verilebilecek. Ancak MEB binaları Hazine arazilerine daha pahalı olacak. Okullar, 'hazır tesis' ve 'öğrenci potansiyeli' kapsamında değerlendirileceğinden fiyatları yüksek belirlenecek. Okulları kullanmayı teşvik yerine Hazine'ye ait arsalar üzerinde işletme açılması teşvik edilecek. Dershaneler, 1 Eylül 2015'e kadar faaliyetlerini sürdürebilecek. Dönüşümler, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı sonunda tamamlanmış olacak. Etüt eğitim merkezlerine 12 yaş sınırı getirilecek. Bu kurumlar da öğrencileri sınava hazırlayamayacak. MEB'in izni ve denetimi olmaksızın hiçbir eğitim öğretim faaliyeti yapılamayacak. Mecburi hizmet karşılığı yurtdışına gönderilen doktora öğrencileri, Türkiye'ye döndüklerinde adlarına gönderildikleri kurumların kadrolarına atanacak. Yurtdışında doktorasını tamamlayanlar mecburi hizmetlerini 'milli eğitim uzmanı' kadrosunda yapacak. Yurtdışındaki eğitim süresi memuriyette geçmiş sayılacak. Talim Terbiye Kurulu'nun görev ve yetkileri değiştirilerek, Milli Eğitim mevzuatı konusunda 'karar vermekten', 'görüş bildirmeye' çevrilecek. TTK'nın statüsü, 'danışman' olarak değiştirilecek. Milli Eğitim'de büyük tasfiye TTK üyeleri, müsteşar yardımcıları, genel müdürler 'bakanlık müşaviri', grup başkanları, il müdürleri yine 'grup başkanı ve il müdürü', şube müdürleri ise 'eğitim uzmanı' olacak. Eğitim uzmanı kadrosuna atananlar Bakan tarafından belirlenen birimlerde sürekli görevle istihdan edilecek. Bunlardan daha önce öğretmen olarak görev yapanlar ihtiyaç bulunan okullarda öğretmen olarak görevlendirilebilecek. Milli Eğitim Başdenetçisi, milli eğitim denetçisi, il eğitim denetmeni kadrosundakiler de 'maarif müfettişi' çatısı altında birleştirilecek. 350 personel, 'havuz' olarak bilinen bakanlık müşavirliği, grup başkanlığı ve eğitim uzmanlığı kadrolarına atanarak, fiilen görevden alınacak. 40 bin yönetici değişecek Okul müdürü atamaları sadece il milli eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile yapılabilecek. Kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren 4 yıl ve daha fazla süredir okul ve kurum müdürlüğü ve müdür yardımcılığı yapanlar bu yıl sonunda görevlerinden ayrılacak. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya göre bu düzenlemeden 39 bin 870 okul yöneticisi etkilenecek. Görevden almalar yasayla yapılacağı için yöneticiler yargıya başvuramayacak. KÜRTÇE SEÇİM PROPAGANDASI ARTIK SERBEST Kamuoyunda 'demokratikleşme paketi' olarak bilinen yasayı da Gül, 6 günlük incelemesi sonucunda onayladı. Yarın yürürlüğe girecek yasadaki bazı hükümler şöyle: Polis, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde 'gizli çekim' yapamayacak. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilecek. Elde edilen kayıt ve görüntüler şüpheliler hakkında suç ve delillerinin tespiti dışında başka bir amaçla kullanılamayacak. Yerel ve genel seçimlerde siyasi partiler ve adaylar propagandalarını, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapabilecek. Ön seçimlerde yapılacak propagandalarda Türkçe'den başka dil ve yazı kullanılması yasağı da kaldırılacak. Adayların ön seçim propagandasında kendilerini Türkçe'den başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkan sağlanacak. Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Milliyet
AKP Hükümetinde Öğrenciler Sorgu Odasında!
Aniden dershane, özel okul ve yurtlara gelen müfettişler, çocukları odalara çağırarak siyasi sorular soruyor.Suruç Özel Feza Dershanesi ve Özel Ahmed-i Hani Öğrenci Yurdu’nu teftişe gelen müfettişler, özel bir odaya aldığı öğrenci ve velilere yazılı ve sözlü olmak üzere çeşitli sorular sordu. Sorulardan bazılar şöyle 'Bu kurumda öğretmenleriniz AK Parti ve Başbakan aleyhinde bir söz söylüyor mu? Başbakan’a karşı sizi ve ailenizi kışkırtıyorlar mı? Oyunuzu şu veya bu partiye verin diye sizi yönlendiriyorlar mı? Sizi siyasete yönlendiriyorlar mı?'Suruç Feza Dershanesi'nde okuyan çocuğu için bakanlık müfettişlerinin sorularına sözlü ve yazılı olarak cevap veren N.Y. adlı veli: 'İnanın şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemiyorum. Meydanlarda 'milli irade, ileri demokrasi' diye haykıranların bizleri 28 Şubat’ın hukuk ve kanun tanımaz antidemokratik uygulamaları ile yeniden yüz yüze getirmesi, ülkemizin demokrasi ve özgürlük anlayışı adına maalesef çok yazık bir durumdur. Milletin dershanelerini millete sormadan, hukuk tanımadan Meclis'te bir anda oldu bittiye getirip hem kapatıyorlar, hem de kapatmaya çalıştıkları bu dershaneleri böyle siyasi içerikli konularla denetliyorlar. Bu uygulama AKP’nin düpedüz bir siyasi fişlemesidir.’’ dedi.Yurt öğrencisi B.Ç. ise, 'Bizlere siyasi sorular sordular. 'Başbakan’a hakaret ediliyor mu? Bu yurt’ta siyaset yapılıyor mu? Yapılıyorsa hangi siyasi partiye sizleri yönlendiriyorlar?' gibi soruları sorup kâğıt üzerinde cevaplamamızı istediler. Biz de kaldığımız bu kurumlarda bugüne kadar hiç bir siyasi kişilik hakkında konuşulmadığını ve hiçbir siyasetin girmediğini hiçbir baskı altında kalmadan cevapladık.’’ diye konuştu.Suruç Özel Feza Dershanesi Müdürü Mehmet Karageçili, '28 Şubat’ı da yaşadım gördüm. Bugün öğrenci ve öğrenci velilerinden yazılı ve sözlü olarak istenilen bu siyasi bilgiler, 28 Şubat zihniyetinin antidemokratik uygulamalarının, sadece şahıslar değişerek yeniden işleme konulduğunun adeta göstergesidir.' şeklinde konuştu.Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri, Niğde Serhat Dershanesi'nde de 28 Şubat'taki ikna odalarını hatırlatan bir uygulamaya imza attı. Müfettişler, çocukları odalara çağırarak sorular sordu.Dershanede sorguya çekilen öğrencilerden Çiğdem Demiröz, ”Bizi odaya çağırdılar. 'Okulda hocalarınız siyaset yapıyor mu?' dediler. Ben de yapmadıklarını söyledim. 'Okuldan siyaset sebebiyle uzaklaştırılan öğrenci var mı?' diye sordu. Ben de bilmediğimi ve görmediğimi söyledim. Yerimi, yurdumu ve kişisel bilgilerimi istediler. En sonunda söylediklerimin yazılı olduğu bir kağıdı imzalamamı istediler. Ben de imzaladım.” dedi.Niğde Serhat Dershanesi Müdürü Cevat Erdin, '20 yıldır eğitim veriyorum, bir o kadar da eğitim aldım fakat hiçbir hükümet döneminde böyle bir uygulama ile karşılaşmadım.” diye konuştu. Erdin, şöyle devam etti: 'Müfettişler, 81 ilde bakanlığın istemiş olduğu teftiş amaçlı, acaba dershanelerde, eğitim merkezlerinde siyasi propaganda yapılıyor mu diye teftişe geldiklerini söylediler. Ve bu doğrultuda çocukları tek tek odalara çağırılarak sorular sordular ve bunu da gizli tutmak istediler. Çocukları çağırıp fikirlerini sordular ve bunların da değerlendirileceğini çocuklara söylediler. Biz bunu yadırgadık. Çünkü bir eğitim kurumunda eğitimin dışında farklı bir şey yapılacağına ihtimal vermiyorum. Burada öğrencilerin siyasi bir olay için dersten çağrılması, odalarda sorguya çekilmesi ve çocuklara suçlu muamelesi yapılması, çocukların hem psikolojisini bozmuş olacak ve birçok talebemiz dershaneden bu noktadan sonra korkacak.”CİHAN
Bozdağ'dan Fezleke Açıklaması
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, fezlekelerin sızması ile ilgili açıklamalarda bulunduAdalet Bakanı Bekir Bozdağ, 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili eski bakanlar hakkında meclise gönderilen fezlekelerle ilgili açıklamasında, “Sayın bakanlarla ilgili iddia edilen hususlar soruşturma komisyonu marifeti ile incelenebilir ve sadece soruşturma komisyonunda bulunan üyeler inceleyebilir. Benim kanaatim de o yöndedir. Mecliste devam edecek süreç de bir adli süreçtir. O yüzden meclisin bilgisine sunulmuş olması bana göre bu dosyaların içeriklerinin bütün milletvekilleri tarafından incelenmesi sonucunu doğurmaz. Çünkü soruşturmanın gizliliği esastır. Gizliliğin ihlali de bizim hukukumuz da suçtur dedi. Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Eymir beldesinde partisinin seçim irtibat bürosunun açılış törenine katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, açılış sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. 4 eski bakanla ilgili hazırlanan fezlekenin internete sızdığının hatırlatılması üzerine, Bozdağ, 'Tabi meclise ara verdikten sonra bu konu Türkiye'nin gündemine geldi. Şuanda Meclistedir. Mecliste tabi bu bir adli süreç olduğu için adli sürece uygun usulün izleneceğini tahmin ediyorum. Dün meclis başkanımızın yaptığı bir açıklama da var bu yönde. Çünkü iddia edilen konular şuanda bir yönü ile vekil olmayanlarla ilgili soruşturulan konular. Sayın bakanlarla ilgili iddia edilen hususlar da bir takım suç isnatları. Ancak bunlar da soruşturma komisyonu marifeti ile incelenebilir ve sadece soruşturma komisyonunda bulunan üyeler inceleyebilir. Benim kanaatim de o yöndedir. Çünkü bu mecliste devam edecek süreç de bir adli süreçtir. Adli süreçlerde nasıl bu işliyorsa öyle işleyecektir. Meclisin yaptığı da böyle bir husustur. O yüzden meclisin bilgisine sunulmuş olması bana göre bu dosyaların içeriklerinin bütün milletvekilleri tarafından incelenmesi sonucunu doğurmaz. Çünkü soruşturmanın gizliliği esastır, gizliliğin ihlali de bizim hukukumuz da suçtur' diye konuştu. 'AÇIKLAMALAR HUKUKA UYGUN OLMALI ' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 'fezlekelerin içeriğini milletvekillerinin bilmesi gerekir' yönündeki konuşmasına Adalet Bakanı Bozdağ şöyle cevap verdi: 'Açıklamamalarımızı hukuka uygun yapmamız lazım. Hukuk ne diyorsa ona göre konuşmamız lazım. Hukuk bunun bir adli süreç olduğunu söylüyor, dolayısıyla adli süreçlerde ne zaman aleniyet başlar, ne zaman gizlilik başlar, bu Bekir Bozdağ'ın veya Kemal Kılıçdaroğlu'nun düşüncesine göre oluşmaz, yasaya göre oluşuyor. Bu konularda yasa hükümleri çok açık.' 'SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ HER ŞARTTA KORUNACAK ' Süleyman Şah Türbesi'nin güvenliği konusuna da değinen Bozdağ, 'Şuana kadar bildiğim kadarıyla türbeye dönük saldırı olmadı. Süleyman Şah Türbesi'nin olduğu yer Türkiye toprağıdır ve Türkiye tarafından korunmaktadır. Her şartta da bundan sonra korunması yapılacaktır' dedi. 'OKULLARDA SİYASET YAPILAMAZ' Bazı özel yurtlarda Başbakan aleyhinde propaganda yapıldığı iddiaları hakkında da konuşan Bozdağ şunları söyledi: 'Ben başka illerde ne olduğunu bilemem, onları biz de basından takip ediyoruz. Yozgat'ta özel bir kolejde öğrencilerin, üniversitede okuyan bazı öğrencilerin toplantı yaptığına ilişkin broşürler dağıtıldığına ilişkin bir husus olduğunu biliyoruz. Şimdi bu hususta kolluk kuvvetlerinin incelemesi sırasında ortaya çıkmış, ifadeleri alınmış, sonra da konu savcılığa intikal ettirilmiş. Yozgat'ta yaşanan bir hadise bu. Okullar hangi partiye öğrencilerin veya velilerinin oy vereceğinin telkinin yapıldığı yer değildir. Özel okul olsun, kamu okulu olsun bütün okullarda sadece yavrularımızın iyi eğitim alması için müfredatta olan konuların doğru öğretilmesi için yasalara göre eğitim öğretim faaliyetleri yapılır. Ama şuanda pek çok yerden biz duyuyoruz ki Yozgat'ta yaşanan hadise bir okulda böyle bir toplantı yapılıyor. Eğer okulda siyaset yapılırsa Türkiye'nin başbakanına karşı veya hükümete karşı bir takım iftiralar, küfürler, orada görev yapanlar tarafından oradakilere anlatılır, ellerine broşürler verilir, dağıtılmaya kalkılır, buna dair de bir takım iddialar da olursa herhalde okulları partinin ilçe teşkilatlarına çevirdiniz diye herkes bunu yapanlara 'oh ne iyi yaptınız' demez. Çünkü bu suçtur. Yani Türkiye'de hiçbir eğitim-öğretim kurumu siyaset yapamaz, kanunen yasaktır. Orta öğretim kurumları için de bu geçerlidir. Ama maalesef Yozgat örneğini söylüyorum kolejde böyle bir toplantı yaptıklarına ilişkin bilgi var, kolluk yakalıyor, konu savcılığa intikal ediyor, şuanda soruşturması devam ediyor. Biz çocuklarımızı bir partinin lehine veya aleyhine doldurulması için okullara göndermiyoruz. Eğitim ve öğretim alması için okullara gönderiyoruz. Siyaset birileri yapıyorsa o zaman yasalar bunu neyi emrediyor, emrettiği işler yapılır, idari soruşturmayı gerektiren bir durum varsa bu yapılır. Yani şuanda böyle iddialar var, bu iddialarla ilgili elbette gereken incelemeler yapılacaktır. Bunu çarpıtıyor bazıları, çarpıtmalarına gerek yok. Herkes neyin ne olduğunu biliyor.' 'EVLERE GİDİP İFTİRA ATIYORLAR' Evlere giden bazı grupların partilerine karşı iftira attığını öne süren Adalet Bakanı Bozdağ, şunları söyledi: 'Bizim dinsizliğimize kadar söylenmedik iftira kalmıyor. Allah’tan korkarlar. Bir insana 'dinsiz' demek nasıl bir anlayışın eseridir. Her gün camide gördüğü insana kalkıyor, evleri geziyor, 'bunlar böyle' diyorlar. Böyle bir şey olur mu? Elinizi vicdanınıza koyun, iftiranın da bir sınırı vardır. Ama bunlar sınırsız bir iftira anlayışına devam ediyor. Ben onun için diyorum ki ahlakta sınır tanımayanlara, iftirada sınır tanımayanlara Osmanlı tokadını bizim sandıkta vurmamız lazım. Temiz insanları kirletmek için broşür dağıtanlara, kapı kapı dolaşıp ağızlarına Cenab-ı Hak’kın temiz ismini alarak temiz insanları kirletmeyi ibadet aşkı ile yapanlara da mutlaka bir tokadı sandıkta vurmak lazım. Herkes işini yapmalı, siyaseti siyasetçiler yapmalı. Siyaset yapmak istiyorsa partisini kurmalı. haberturk.com
Dershaneler İçin Tarih Belli Oldu
Ortaöğretim özel okulu, özel okul ve diğer özel kurum türlerine dönüşmeyi hedefleyen dershanelerin kurucuları, dönüşüm programına alınmak için 2 Haziran sonrası başvuru yapabilecek. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) dershanelerle ilgili düzenlemeleri de içeren​ Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 14 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından, özel okula dönüşecek dershane ve özel etüt merkezlerini dönüşümüne ilişkin yol haritasının belirlendiği ilk genelgeyi illere gönderdi. Genelgenin ardından, dönüşüm sürecine ilişkin alt mevzuatla ilgili de değişikliğe gidileceği bildirildi. Ortaöğretim özel okulu, özel okul ve diğer özel kurum türlerine dönüşmeyi hedefleyen dershanelerin, yol haritasının belirlendiği genelgede, dershane ve özel etüt merkezlerinin dönüşümü sürecinin nasıl yürütüleceği ve takvimin nasıl işleyeceğine ilişkin bilgiler yer alıyor. Genelgede, Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda yapılan değişikliklerde, öğrenci etüt eğitim merkezlerinin dönüşümü, özel okula dönüşmek isteyen dershaneler için 25 yıla kadar irtifak hakkı tesisi ve 10 yıla kadar bina kiralama imkanı, dershane ve öğrenci etüt eğitim merkezlerinde çalışan eğitim personelinden şartları taşıyanların Bakanlıkta istihdamı ve özel okullarda öğrenim gören öğrenciler için eğitim ve öğretim desteği verilmesi gibi hususların yer aldığı belirtildi. Genelgede bu kapsamda, dönüşüm öncelikleri ile sürece ilişkin olarak yapılacaklar sıralandı. Buna göre, 14 Mart 2014-1 Eylül 2015'te dershane veya öğrenci etüt eğitim merkezi kurucularından, kurumunu başka bir özel öğretim kurumuna dönüştürmek isteyenler, binalarını Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesindeki şartlara uygun hale getirmeleri ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 15. maddesindeki 'Kurumların Dönüşümü' hükümlerine göre başvurmaları halinde, inceleme sonucu uygun görülenlere, 'Kurum Açma İzni ile İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatı' verilecek. Yasanın yürürlüğe girdiği 14 Mart 2014'te faal olan dershaneler ile 5580 sayılı Kanun'la yapılan düzenlemelere göre gerekli dönüşümü tamamlamayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinden, dönüşüm programına dahil olmak istemeyenlerin faaliyetleri 1 Eylül 2015'te sona erecek. DÖNÜŞÜM İÇİN BAŞVURULAR 14 Mart 2014 itibariyle en az 3 yıldır dershane kurucusu olanlardan 4706 sayılı kanuna göre, irtifak hakkı tesisi veya bina kiralama talebinde bulunarak özel okul açmak için dönüşüm programına alınacaklar, 2 Haziran 2014-1 Eylül 2015 tarihlerinde Bakanlıkça belirlenecek dönemlerde başvuru yapacak. Öğrenci etüt eğitim merkezleri ile 14 Mart 2014'te faal olan dershanelerin kurucuları mevcut binalarını, ortaöğretim özel okulları için Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi'nde belirlenecek şartlara uygun hale getirmeleri halinde gelecek eğitim öğretim yılından itibaren 2018-2019 eğitim öğretim yılı sonuna kadar ortaöğretim özel okulu olarak faaliyette bulunabilecek. Bu tür faaliyette bulunmak isteyenler 2 Haziran 2014-1 Eylül 2015 tarihleri arasında Bakanlıkça belirlenecek dönemlerde başvuracak. Yasanın yürürlüğe girdiği 14 Mart itibariyle en az 3 yıldır dershane kurucusu olanlar, mevcut binalarını ortaöğretim özel okulu yapmak için Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesinde belirlenecek şartlara uygun hale getirmeleri halinde 2018-2019 eğitim öğretim yılı sonuna kadar ortaöğretim özel okulu olarak faaliyette bulunabilecek. Bu dershane kurucularından, aynı zamanda arsa tahsisi veya bina kiralama talebinde bulunarak özel okul açmak için dönüşüm programına alınacaklar, 2 Haziran 2014-1 Eylül 2015 tarihlerinde Bakanlıkça belirlenecek dönemde başvuru yapabilecek. 14 Mart itibariyle faal olan dershaneler ile 5580 sayılı Kanun'la yapılan düzenlemelere göre gerekli dönüşümü tamamlayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin devir, nakil, kurucu temsilcisi değişikliği işlemlerinin yapılmasına 1 Eylül 2015'e kadar devam edilecek. MEB'E ATANMAK İSTEYEN ÖĞRETMENLER Dershaneler ile öğrenci etüt merkezlerinde kanunun Resmi Gazete'de yayımlandığı 14 Mart itibariyle eğitim personeli olarak çalışmakta olup, emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olanlardan, bu iş yerlerinde sigortalı olarak 1 Ocak 2014 itibarıyla en az 6 yıl çalışan ve memurluk şartları ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlar 1 Temmuz-1 Ağustos 2015'te başvurmaları halinde, KPSS şartı aranmaksızın, sözlü sınavda başarılı olmaları kaydıyla öğretmen kadrolarına atanacak. Buna ilişkin hususlar Maliye Bakanlığı ile hazırlanacak olan yönetmelikle belirlenecek. Öğretmenlik kadrolarına atanmak isteyenlerle ilgili usul ve esaslara ilişkin kılavuz Mart 2015'te yayımlanacak. 14 Mart 2014'te faal olan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin kurucularından 1 Eylül 2015'e kadar talepte bulunanlar dilerse dönüşüm kapsamına alınabilecek. Eğitim öğretim desteği verilecek öğrenci sayısı, okulların ve öğrencilerin belirlenmesi, okulların seviyesine göre her bir öğrenci için verilecek eğitim ve öğretim desteği tutarı Maliye Bakanlığı ile müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenecek. Dönüşüm kapsamında özel okula dönüşenler Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda belirtilen teşviklerden yararlanabilecek. Aynı ilde ve bir başka dershanenin şubesi niteliğinde olmaksızın faaliyet gösteren birden çok dershanenin kurucuları tarafından yapılacak müracaatlar ancak bu kişilerin bir araya gelerek kurdukları şirket tüzel kişiliklerince yapılması halinde öncelik kapsamında değerlendirilebilecek. Dönüşüm Programına alındıktan sonra kapanan dershaneler ve öğrenci etüt eğitim merkezlerinin kurucuları Dönüşüm Programı doğrultusunda hareket edebilecek.Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, irtifak hakkı tesisi ve bina kiralama, dershane ve özel öğrenci etüt eğitim merkezi iş yerlerinde çalışan eğitim personelinin öğretmen kadrolarında istihdamı ve dönüşüm programı usul ve esaslarına ilişkin yönetmeliklerin hazırlanması çalışmaları ilgili Bakanlıklarla birlikte devam ediyor. Bu yönetmeliklerin hazırlanmasının ardından dönüşümle ilgili değerlendirmeler bu yönetmelikler çerçevesinde yapılacak.vatan
Sağlıkta Çocuklar Üzerinden Milyonluk Vurgun
Ankara’da özel bir sağlık kuruluşunun rutin sağlık taramasından geçirdiği 5-10 yaş grubu özel okul öğrencilerine sahte tanı koyduğu, kâğıt üzerinde çocukları tedavi etmiş gibi göstererek milyonları bulan haksız kazanç elde ettiği ortaya çıktı.Ankara’da özel sağlık kuruluşunun, daha önce herhangi bir sağlık sorunu yaşamayan çocukları, defalarca kez, ‘Beyin tramvası’,‘İleri derece yanık’ gibi hastalıklardan tedavi ettiğini belgelere yansıtarak, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ödemelerinden faydalandığı belirlendi. Olay, SGK’ya gönderilen bir ihbar mektubuyla açığa çıkarken, kurum müfettişleri soruşturma başlattı. Milliyet gazetesinden Şevket Yaman'ın haberine göre, soruşturma kapsamında, özel sağlık kuruluşunun aynı işlemleri, hem kendi kurumu hemde farklı bir sağlık kuruluşu üzerinden 4 yıl boyunca sürdürdüğü, bu yolla milyonlarca lira haksız kazanç elde ettiği bilgisine ulaşıldı. 18 yaşından küçüklerin vücut gelişimi devam ettiği için özel hastanelerde uygulanması zorunlu olan, “Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi”ne dahil edilmediği, usülsüz işlemlerin bu nedenle çocuklar üzerinden yürütüldüğü öğrenildi. SGK, mağdur tarafın ifadesinin alınması işlemlerinde ise ilginç bir yol izledi. SGK, olayı aydınlığa kavuşturmak için, haklarında sahte tanı konulan çocukların ifadelerinin alınmasını uygun gördü.Edinilen bilgilere göre, Ankara’da faaliyet gösteren, 5-10 yaş aralığındaki çocukların eğitim gördüğü özel bir kolej, Keçiören’deki özel bir sağlık kuruluşuyla anlaşarak yaklaşık 180 öğrencisini 2010’dan bu yana periyodik aralıklarla rutin sağlık taramasına götürmeye başladı. Yaklaşık 4 yıl sonra, SGK’ya gönderildiği belirtilen bir ihbar mektubunda, sözkonusu sağlık kuruluşunun çocuklar hakkında sahte tanı koyduğu ileri sürüldü. Mektupta, sağlık kuruluşunun çocukları sahte tanılarla tedavi etmiş gibi gösterip haksız kazanç elde ettiği belirtildi. SGK, ihbar mektubu üzerine konuyla ilgili soruşturma başlattı.Binlerce sahte tanıYapılan incelemelerde, özel sağlık kuruluşunda rutin sağlık taramaları yapılan her bir öğrenci hakkında birden çok sahte tanı konulduğu açığa çıktı. Daha önce herhangi bir hastalıktan tedavi edilmeyen öğrencilerin “35 kez yanık tedavisi”, “15 kez beyin tramvası” gibi hastalıklardan tedavi edildiğinin kayıtlara yansıtıldığı belirlendi.Milyon liralık vurgunSoruşturma kapsamında, özel sağlık kuruluşunun sahte tanılarla tedavi etmiş gibi gösterdiği çocuklar üzerinden milyonlarca lira haksız kazanç elde ettiği tespit edildi. Olayın açığa çıkmasının ardından, okul yönetimi de harekete geçti. Okul avukatı olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Öğrenci velileri de konuyla ilgili olarak ayrı ayrı suç duyurularında bulundu.Özellikle çocuklarÖzel hastanelerde, acil girişler haricinde, damar izi ile, “Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi” kullanıldığı, bu sistem sayesinde kişinin hangi hastanede, hangi tedaviyi gördüğünün tarihleriyle birlikte görüldüğü ifade edildi. Ancak 18 yaşından küçüklerin vücut gelişimi devam ettiğinden bu sisteme dahil edilemediği kaydedildi. Bu nedenle usulsüz işlemlerin 18 yaşından küçük olanlar üzerinden yürütüldüğü belirtildi. T.C kimlik numarası ile yapılan işlemlerin ise faturalandırılarak SGK’ya gönderildiği, ancak belge çokluğundan dolayı bu faturaların tek tek incelenmesinin mümkün olmadığı ifade edildi.İki kurum üzerinden yapılmışÖzel sağlık kuruluşunun aynı işlemleri, hem kendi kurumu hem de Çayyolu’nda faaliyet gösteren farklı bir sağlık kuruluşu üzerinden sürdürdüğü de belirlendi. Her iki kuruluşun da aynı kişi ya da kişilere ait olabileceği de ifade edildi. SGK müfettişlerinin yürüttüğü soruşturma tamamlandığında SGK’nın sözkonusu kuruluşlarla ilgili kamu davası açacağı öğrenilirken, ailelerin ve okul yönetiminin suç duyuruları kapsamında başlatılan adli soruşturmanın da devam ettiği kaydedildi.Soruşturma yöntemi de garipBir süredir soruşturmayı gizli olarak yürüten SGK, soruşturmanın mağdur tarafının ifadelerinin alınmasına yönelik işlemlerde ise ilginç bir yol izleyerek, 5-10 yaş aralığındaki çocukların ifadelerinin alınmasını uygun gördü. Çocukların isimlerine tebligat gönderen SGK, gönderdiği tebligatta yer alan,“1-16 yaşından küçükler, 70 yaş üstü olanlar, özürlüler, çok ağır hasta olanlar ile vefat etmiş olan kişilerin yakınları gelecektir” ibaresini ise görmezden geldi. SGK müfettişleri velilerin itirazı üzerine ise bu uygulamadan vazgeçti.Cumhuriyet
"Annelerin Oturma Eylemi Bir Milat"
Başbakan Yardımcısı İşler, çocukları terör örgütünce kaçırılan ailelerin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde yaptıkları oturma eylemini 'milat' olarak değerlendirdi.Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, çocukları terör örgütünce kaçırılan ailelerin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde yaptıkları oturma eylemini 'milat' olarak değerlendirdi. İşler, İl Müftüleri Toplantısına katılmak üzere, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Mardin Milletvekilleri Muammer Güler ve Gönül Bekin Şahkulubey ile tarifeli uçakla Mardin'e geldi. Mardin Valiliği'ni ziyaret eden İşler, Vali Ahmet Cengiz'den kentin durumu hakkında bilgi aldı. İşler, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, il müftüleri toplantısına katılmak üzere Mardin'e geldiklerini belirterek, Mardin'in farklı kültürlerin, dinlerin, inanışların farklı etnik yapıların bir arada barış ve huzur içinde yaşadığı kadim bir şehir olduğunu söyledi. Mardin'i son derece önemli bir miras ve zenginlik olarak değerlendiren İşler, 'Mardin sınıra yakın bölgede bulunan bir ilimiz. Özellikle AK Partili yıllarda her bakımdan geliştiğini, kalkındığını, ilerlediğini, Türkiye ile bu bölgenin de ne kadar ilerlediğini buraya gelen her insan görüyor. Özellikle yapılan duble yollar herkesin malumu. Zamanında TOKİ konutları, şimdi kentsel dönüşüm olayları başladığında her türlü hizmeti, bütün illerimiz nasıl alıyorsa bu bölgedeki illerimiz de AK Parti döneminde her türlü hizmetten yararlandı. Sağlık, eğitim, ulaşım ve sulama ile tarım alanında her türlü hizmetten yararlandı' diye konuştu. Çözüm süreci İşler, geçmişte Doğu ve Güneydoğu anadolu bölgesinde çok acılar yaşandığını hatırlatarak, 'Bu topraklarda geçmişte bazı acılar yaşandı. Ülke olarak PKK teröründen çok çekmiş bir ülkeyiz. Canlarımızı kaybettik. Analarımız ağladı. İktidara gelir gelmez ilk işimiz olağanüstü hali kaldırmak oldu. Bu bölgedeki OHAL'in kaldırılması çok büyük bir huzur ve iyi algı olarak değerlendirildi. Yine red ve inkar politikalarına son vererek ülkedeki demokrasinin çıtasını yükseltme gayreti ve çabası içerisinde olduk. 2023 hedeflerini açıklayarak ülkenin ileri demokrasiler seviyesine çıkması için hedefimizi stratejimizi ortaya koyduk' ifadelerini kullandı. Milli birlik ve kardeşlik projesini 2009'da başlattıklarını hatırlatan İşler, şöyle devam etti: 'Ardından çözüm sürecini başlattık. 1,5 yıl kadar önce. Çözüm sürecinin başlaması ile artık bu coğrafyada huzurun, barışın istikrarın daha fazla hakim olduğunu gördük. Anaların ağlamadığını gördük. Anaların gözyaşlarının dindiğini gördük. Bunun devam etmesi gerektiğine hepimiz inanıyoruz. Çözüm sürecini başlattığımız zaman AK Partili bir grup milletvekili ile bölgeyi gezdik. O zaman bizzat kendi gözlemlerim. İnsanların yüzünün güldüğünü gördüm. Gözlerinin içinin parıldadığını gördüm. Çünkü buradaki insanlar barışa, huzura susamışlar. Hakikaten en büyük acıyı bu terör belasının yaşandığı dönemlerde buradaki bölge insanının çektiğini gördüm.' Terör örgütünün çocuk kaçırması İşler, çözüm sürecinden geri dönüş olmadığını vurgulayarak, 'Millet, buradaki halkımız ve Kürt kardeşlerimiz de artık olaya el koymuştur. Özellikle Diyarbakır'daki anneler yapmış olduğu eylemle de artık çocuklarına sahip çıkıyor. O annelerin terör örgütü tarafından kaçırılan çocuklarını geri alma konusunda göstermiş olduğu çabayı Türkiye tarihinde bir milat olduğunu düşünüyorum. Artık anneler olaya el koymuştur ve zaman anaların gözyaşı akıtma zamanı değil, anaların yüzünü gülmesi zamanıdır. Dolayasıyla bundan sonra geri adım atılmayacaktır. Türkiye için bu bölge için çözüm demokrasiden, ileri demokrasilerden geçmektedir' dedi. İktidara geldiklerinde red ve inkar politikalarına son verdiklerini, Kürtçe'nin önündeki engelleri kaldırdıklarına işaret eden İşler, şöyle konuştu: 'İktidara gelir gelmez ret ve inkar politikalarına son verdik. Bilindiği gibi Kürt kimliği tanınmıyor, yok sayılıyordu. Biz bunların hepsini bir kenara bırakarak kimlik tanıması yaptık. Kürtçe, üniversitelerde, bölümlerde okutulur hale gelmiştir. Kurslarda öğretilir hale gelmiştir. Okullarda seçmeli ders haline gelmiştir. Bizim iktidarımız döneminde çok büyük adımlar atıldı. Hepsinden önemlisi TRT Şeş (6), 24 saat yayın yapıyor. Bir başka özel televizyon var. Artık bunlar bir sıkıntı kaynağı olmaktan çıktı. Herkes istediği dili, istediği şekilde konuşabiliyor. Şimdi istenirse Kürtçe özel okul açılması hakkı kanunla artık tanınmış oldu. Dolayısıyla özgürlükleri herkesin doya doya yaşaması için Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde herkesin kendisini birinci sınıf vatandaş hissetmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu doğrultuda attığımız adımlar halkımız tarafından da büyük bir takdirle karşılandığı için işte bundan dolayı da AK Parti hükümetleri olarak her girdiğimiz seçimde büyük başarı ile çıkıyoruz.' 'AK Parti Türkiye'nin çimentosudur' 'AK parti Türkiye'nin çimentosudur. Türkiye'nin birlik ve beraberliğin garantisidir. Bunun böyle olması ve devam etmesi için de aynı zamanda 81 ilin yegane partidir' diyen İşler, ülkede kardeşliğin hüküm sürmesi ve acıların dinmesi için ell geleni yaptıklarını kaydetti. Korucu Mehmet Uğurtay'ın şehit edilmesi İşler, çözüm sürecini baltalamak isteyenlerin zaman zaman bir takım provokasyonlar ve saldırılar yaptığına dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti: 'Bunlardan birisi de geçtiğimiz günlerde burada bir korucu kardeşimize yapıldı. Bu saldırı sonucu Mehmet Uğurtay kardeşimiz şehit olmuştur. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Acılı ailesine sabırlar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Bunları provo bir eylem olarak kabul ediyoruz. Bu eylemlerin bir netice almayacağını görüyoruz. Maalesef bazı gurupların bu tür provokasyonlara zaman zaman başvurduğunu da görüyoruz. Ama emniyet güçlerimiz gerekli tedbirleri almakta, gerekli güvenlik tedbirlerine başvurmakta, en önemlisi milletimiz artık bu tür terör olaylarına pirim vermemektedir. Diyarbakır'daki annelerin olaya el koyması da bunun çok güzel bir örneği olduğun düşünüyorum.' Başbakan Yardımcısı İşler, kan ve gözyaşı peşinde koşanların ülkede geleceklerinin bulunmadığını ifade ederek, şunları kaydetti: 'Kan isteyenler, kan peşinde koşanlar, gözyaşı peşinde koşanların bu ülkede geleceği olmadığını ifade etmek istiyorum. Artık bu coğrafya barışın, huzurun hakim olduğu bir coğrafya haline geldi. Bundan sonra da hızla ilerleyecek. Millet olarak birlik ve beraber korumamız hem siyasi istikrarımızı hem de ekonomik istikrarımızı sürdürmemiz açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Geçmişte bu coğrafyada huzur, barış, kardeşlik içerisinde yaşadık. Bugün de yaşayabiliriz gelecekte de. Birilerinin provokasyonlarına fırsat tanımayalım. Birileri aramıza fitne fesat sokmak isteyebilirler, birlikte Çanakkale'de şehit olduk, birlikte aynı şehitliklerde atalarımız yatıyor.' Muhabir: Halil İbrahim Sincar, Nazmi Akyol, Adnan Koçhan | AA
'Türkiye'deki Suriyeliler Ülkelerine Geri Dönecek'
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, 'Sen Akif'in o muhteşem eseri İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende' dedi.Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar. Bunların hiçbirisi halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediler ki. Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. Hasretle, muhabbetle selamladığı Malatyalıların düşmana korku, dostlara, kardeşlerine umut verdiğini dile getiren Erdoğan, “Allahına kurban Malatya. Malatya dimdik gururla Battalgazi’nin, Hamido’nun, Turgut Özal’ın hatırasına sahip çıkıyor” ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, 6 Mart 2014'te Malatya’da bir miting düzenlediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Malatya ne yaptı? Kendisine yakışanı yaptı. Malatya CHP’ye de MHP’ye de topuna birden ders verdi. Malatya, Pensilvanya çetesine, ihanet çetesine ders verdi. Yüzde 62 oy oranıyla Malatya, 30 Mart’ta bir kez daha AK Parti dedi.” Erdoğan, mitinge biraz geç geldiği ve vatandaşları sıcakta bekletiği için helallik istedi. Malatya'nın, 81 vilayet içinde Rize, Şanlıurfa ve Konya’dan sonra AK Parti’ye en çok oy veren dördüncü şehir olduğunu bildiren Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçiminde Malatya’dan birincilik beklediğini söyledi. Çok çalışılması halinde Malatya’nın birinciliği alacağına işaret eden Erdoğan, “Onların ablaları var, bizim ablalarımız 30 Mart’ta onlara dersi verdi, inanıyorum şimdi daha farklı ders verecek. Bir yarın var bir de cumartesi çalışacağız, derslerini vereceğiz. Onların abileri varmış, bizim abilerimiz burada, bizim abilerimiz daha güçlü, daha azimli, daha kararlı, evvelallah daha çok çalışıyoruz, pazar günü onlara gereken dersi veriyor muyuz, gençlerimiz veriyor muyuz” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2007 halk oylamasında Malatya’dan yüzde 82, 2010 halk oylamasında ise yüzde 75 ‘evet’ oyu çıktığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnanıyorum ki 10 Ağustos’ta CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimiz de bizi tercih edecek, MHP’ye gönül vermiş, diğer partilerden kardeşlerimiz de bizi tercih edecek. 10 Ağustos’ta rekora hazır mıyız, Malatya? Sandığa gidiyor muyuz Malatya? Yeni Türkiye’ye ‘evet’ mi, güçlü Türkiye’ye ‘evet’ mi, öncü Türkiye’ye ‘evet’ mi, milletin adayına ‘evet’ mi? Kim o aday?” Vatandaşların adını söylemesi üzerine de Erdoğan, “Sizin Allahınıza kurban, maşallah, süphanallah, barekaallah. Malatya’da bu iş tamam, Malatya kararını vermiş, verdiğiniz karar hayırlı olsun 10 Ağustos seçimi ülkemiz, milletimiz, Malatya için hayırlara vesile olsun” ifadelerini kullandı. 'Cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” Malatya’nın evladı Turgut Özal’ın, 1989'a kadar başbakan olarak ülkesine, milletine çok hayırlı hizmetlerde bulunduğunu ve 1989'da Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Görevi tamamlamasına ömrü vefa etmedi. 1993 yılının 17 Nisan günü ruhunu Rahman’a teslim etti, Allah ondan razı olsun, cennetiyle müşerref kılsın. Farklı bir başbakan, cumhurbaşkanıydı. Başbakanlıkta milletin hizmetkarıydı, cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” dedi. “CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi' Erdoğan, o dönem muhalefetteki Süleyman Demirel ile SHP’nin, Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesine karşı çıktığını, onu seçtirmemek için ne gerekirse yaptığını ve dönemin SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal’ın, Özal’a “diktatör, sivil diktatör, tek adam olma heveslisi. Özal’ı Çankaya’dan onursuzca dindiririz” dediğini anımsatarak, şunları kaydetti: “Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi. Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Menderes’e de aynen onu söylemiştir. 2007’de 10. Cumhurbaşkanının görev süresi dolunca Meclis’te hazırlıklarımıza başladık. Merhum Özal nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Sayın Demirel, Sayın Sezer nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Ama işte bu CHP zihniyeti, darbeci vesayet aşığı zihniyet karşımıza çıktı. ‘Size cumhurbaşkanı seçtirmeyiz’ dediler. 367 gibi bir garabeti öne sürdüler, arkalarına da mahkemeleri aldılar. Meclis’i yani milli iradeyi çiğnemek istediler. Biz ne yaptık? Hemen halka gittik, bir yandan genel seçim yaptık, yüzde 47 ile seçimi kazandık, güven oyu aldık. Bir yandan da hemen Anayasa’yı değiştirmek kararı verdik, yine halka gittik, bu referandumdan da yüzde 69 oy oranıyla çıktık. Ne vardı bu referandumda? Cumhurbaşkanını bundan böyle millet seçecek. Millet ne dedi? ‘Evet’ dedi. İşte şimdi yüzde 69’un bugün inşallah pazar günü ilk oylamasını yapıyoruz.' 'Demokrasinin tokadı farklıdır' 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar' diye soran Erdoğan, bu partilerin halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediğini söyledi. Erdoğan, 'Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar. Demokrasinin tokadı farklıdır, bunu inşallah gösterelim, bunu ortaya tam manasıyla inşallah koyalım” diye konuştu. '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız. Ne yaptın orada? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çünkü çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da çarkçı Ekmel olur' dedi. Tarihte ilk kez 10 Ağustos'ta sandık başına gidileceğini ve doğrudan cumhurbaşkanının seçileceğini kaydeden Erdoğan, eski tartışmalara son verileceğini, darbeci ve vesayetçi sistemin artık devre dışı bırakılacağını belirtti. Erdoğan, tehditle, silah zoruyla, korkutarak cumhurbaşkanı seçme dönemlerinin artık geride bırakıldığına işaret ederek, 'Sandığa gidiyor, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı kim olacak? Onu bizzat millet olarak siz belirliyorsunuz' ifadesini kullandı. Erdoğan, mitinge katılanlara reklam filmini izleyip izlemediklerini sorduktan sonra şunları söyledi: 'Ne oluyor o reklam filminde? Millet sahibi olduğu o yıldızı, forsu ehline teslim ediyor. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, hem 16 Türk devletini, hem de o devletin sahibi olan milleti temsil ediyor. İşte 10 Ağustos'ta inşallah devlet ile millet kucaklaşıyor. Bu MHP ne yaptı biliyor musunuz? YSK'ya şikayette bulundu. Neden biliyor musunuz? Bu reklam filminde ezan varmış. Bu reklam filminde seccade varmış. Bu reklam filminde namaz kılan bir Anadolu kadını teyzemiz varmış ve 6'ya 4 oy çokluğu ile YSK bu reklam filmlerinin o bölümlerini çıkarma kararı verdi. Ne yapalım. Biz de yargı dedik. O kısımları çıkardık. Diğer kısmı ile yola devam ediyoruz. Bunlar ne yaparsa yapsın. İstiklal Marşı'ndan 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' bunu çıkarmaya muktedirler mi? Mesele bitti. İstedikleri kadar bu yollara başvursunlar. Ne olacak.' Muhalefetin seçtiği adayın İstiklal Marşı'nı bilmediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: 'Ne diyor? Çanakkale şehitleri diyor. Vah vah vah. Mehmet Akif, merhum babasının arkadaşı olabilir. Fakat sen Akif'in muhteşem eseri, İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan, ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende. Profesörmüş. Profesör olsan ne yazar. Sen ki, Malatya'dan şu dersi alamamışsın. Malatya sana şimdi bir ders veriyor. Hazır mıyız? 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda / Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Ey Ekmel, bak Malatya sana o dörtlüğü okudu. Fakat bu, Çanakkale Şehitlerinden değil ha. Bu İstiklal Marşı'nda.' Erdoğan İstiklal Marşı'ndan bihaber olana cumhurbaşkanlığı makamının teslim edilemeyeceğine vurgu yaparak, 'Benim MHP'ye gönül veren kardeşlerim. Eliniz bu adama nasıl gidecek de oy verecek. Benim CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim. Eliniz nasıl gidip de bu adama oy verecek? Vermeyecekler değil mi? Vermeyecekler inşallah' dedi. Kendisinin sözlerinden dolayı MHP'li ve CHP'li kardeşlerinin gocunmayacaklarını belirten Erdoğan, 'Çünkü buradaki ortak payda farklı. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Şimdi CHP ile MHP'nin yönetimi birleşti. Arada artık fark kalmadı. CHP de böyleydi, o da ezandan rahatsız oluyordu. Ezanın aslından rahatsız olup Türkçeleştiriyordu. Camilerden rahatsız olup cami yıkıyordu. Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesinden rahatsız oluyordu. Başörtüsünden rahatsız oluyordu. İşte MHP yönetimi de artık aynı çizgiye geldi ama MHP tabanı bundan çok rahatsız. MHP tabanı partilerinin CHP'ye vagon yapılmasından rahatsız' diye konuştu. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün MHP'ye talimatlar verdiğini söyleyerek, 'Ne diyor? 'Sokağa çıkın' diyor. 'MHP daha görünür olsun' diyor. 'Ortak adayla daha fazla görünün' diyor. Hale bak, CHP'nin genel müdürü MHP'ye talimatlar veriyor. Ey Bahçeli sana da yazıklar olsun. MHP'li kardeşlerime bu muameleyi layık gördüğün için sana da yazıklar olsun. Fakat ben biliyorum MHP'li kardeşlerim buna itiraz edecekler. Hem MHP'li hem de CHP'li kardeşlerim 10 Ağustos'ta partilerinin yönetimine gereken cevabı verecekler' ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı'nı bilmeyene MHP'li ve CHP'lilerin kalkıp oy vermelerinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, İhsanoğlu'nun 'Şiirle uğraşmayalım. Daha ciddi meseleler var' sözlerini anımsattı. Erdoğan, 'Ey monşer, o sıradan bir şiir değil, İstiklal Marşı. O, bu milletin bağımsızlık marşı. Şiir deyip geçiştirmeye çalıştığın o mısralar, bu milletin gönlüne yazılmış kitabedir. Senin hayatında ciddi olarak yaptığın ne var?' diye sordu. Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu 8 yıllığına İslam Konferansı Örgütü'nün başına göndermekle yanlış yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: 'Ne yaptın orada, ne? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, Cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Kendisi defaatle... Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da Çarkçı Ekmel olur. Suudi Arabistanlılar bize 'Söyleyin de istifa etsin, çekilsin. Şunu alın, yerine başka bir Türk'ü verin' dedi. Dedik ki, 'Seçimler geldi, almak mümkün değil.' Çok ısrar ettiler. Kendisi bizzat bana ne dedi biliyor musunuz? 'Siz benim arkamda durmuyorsunuz' dedi. 'Yav, istemiyorlar seni' dedik. 'İstenmediğin yerde neden duruyorsun' dedik. Bu kadar ısrarcı olma. Tabii koltuk bunlara tatlı, tatlı. Dolar da var. Kolay kolay bırakılır mı?' diye konuştu. 'Saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında, 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' dediğini belirterek, 'Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik, 'Şimdi çıkmış, monşer aklıyla bize üslup dersi vermeye kalkıyor. Sen git üslup dersini önce Pensilvanya'daki o hocana ver. Ağzını açtığında bela okuyan, lanet okuyan Pensilvanya'daki hocana edep dersi ver' ifadelerini kullandı. 'Ey monşer, sen git önce ağzından çıkanı kulağı duymayan, edepten, terbiyeden nasibini almamış, milletin adayına edepsizce hakaret eden CHP genel müdürüne üslup dersi ver. Ey monşer, sen eğer üslup dersi vereceksen git, sabah akşam ağzından küfür saçılan MHP Genel Başkanına üslup dersi ver' diyen Erdoğan, bunların dengelerinin artık tamamen bozulduğunu söyledi. Pensilvanya'nın dengesinin bozulduğunu, ağzından çıkanı artık kulağının duymadığını dile getiren Erdoğan, 'Kendi ülkesine, kendi ülkesinin devletine, hükümetine, milletine en ağır bedduaları ediyor ama bir kez olsun Gazze diyemiyor, bir kez olsun İsrail diyemiyor. Diyemez, derse, efendileri ipini çeker' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, 'Ramazanda ne diyorlardı? 'İtikafta' diyorlardı. İtikaftan çıkmış akla, izana, vicdana, edebe sığmayacak beddualar ediyor. İtikaftan çıkan beddua eder mi? Gelip Malatya'da değil de Pensilvanya'da niye itikafa giriyorsun? Gaziantep'te niye girmiyorsun da Pensilvanya'da giriyorsun? İstanbul'da niye değil de Pensilvanya? Bursa değil de niye Pensilvanya? Konya değil de niye Pensilvanya? Rabbim kimseye kıblesini şaşırtmasın. Rabbim kimseyi zelil etmesin' dedi. 'Şirazesi dağıldı' 'CHP genel müdürünün zaten şirazesi dağıldı, ne söylediğini bilmiyor. MHP Genel Başkanı zaten bildiğiniz gibi. Bunların ortak adayı monşerin de artık dengesi bozuldu, sigortalar arttı' ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Kılıçdaroğlu, önceki gün bir televizyona çıkmış 'AK Parti kitlesinin sorgulama yeteneği yok' diyor. 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' diyor. Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun. Karşılıklı oturmuşlar, hem seçmene hakaret ediyor hem Müslümanlara hakaret ediyorlar. Siz bu kafayla devam edin. 'Bidon kafalı' dediniz, 'göbeğini kaşıyan adam' dediniz, 'sorgulamayan kitle' diyorsunuz şimdi. 'Müslüman' diyerek aşağılamaya devam edin. Bu millet sizi bunun için hiçbir zaman iktidara getirmeyecek.' Erdoğan, 10 Ağustos'un Türkiye için büyük bir değişimin tarihi olacağını, eski Türkiye'nin kapılarının kapanacağını, yeni Türkiye'nin kapılarının ardına kadar açılacağını vurguladı. '10 Ağustos artık bu eski kafalı muhalefetin de kendisini yenileyeceği, yenilemek zorunda kalacağı bir tarih olacaktır' diyen Erdoğan, muhalefetin ürettiği kutuplaşmaları, korku siyasetini, ayrımcılığı, ırkçılığı, yaşam tarzları ve etnik kökenler üzerinden istismar siyasetini eski Türkiye'de bırakacaklarını dile getirdi. Türkü ile Kürtü ile Arapı ile Lazı ile Çerkezi ile Gürcüsü ile Romanı ile Pomakı ile Boşnakı ile yaratılanı yaratandan ötürü seveceklerini anlatan Erdoğan, 'Onun için tek millet, tek millet. Ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tek bayrak. Üç, tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa doğuda da güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak' diye konuştu. Vatanın üzerinde kimsenin operasyon yapamayacağına işaret eden Erdoğan, 'Yaptığı anda demir yumruğumuzu karşısında görürler. Dördüncüsü, tek devlet. Devlet içinde devlet yok. Paralel devlet, avucunu yalayacaksın. Ne dedik, 'İnlerine girilecek' Girilmeye başladı mı? Başladı. Yeterli mi? Değil. Durmak yok yola devam. Bunlara aynı şekilde gerekli olan dersi vereceğiz' ifadelerini kullandı. 'İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız' 'Burada, Malatya'da, kahraman diyarı, yiğitlerin, mert insanların şehri Malatya'da bir önemli hususa dikkatlerinizi çekiyorum' diyen Erdoğan, 7 Temmuz'da, bir ramazan günü, İsrail'in Gazze'ye karşı bir operasyon başlattığını hatırlattı. Ramazanın kendileri için çok acılı geçtiğini anlatan Erdoğan, Kadir Gecesi'ni kederli ihya ettiklerini, Ramazan Bayramı'nda katliamın devam ettiğini, bayramı buruk yaşadıklarını belirtti. Önceki gün başlayan ateşkese kadar Filistin'de, Gazze'de 2 bin kadar kişinin şehit edildiğini, 10 bine yakın kişinin yaralandığını, 350 binden fazla Gazzeli'nin evlerini terk etmek zorunda bırakıldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: 'Rabbim onlara da sabır versin, tahammül gücü versin. Bu tarafa geldiğimizde yanı başımızda, Suriye aynı şekilde ramazanı ve bayramı yine acılarla yaşadı. Yine yanı başımızda Irak, ramazanı ve bayramı kanlı geçirdi. Yaptığımız her mitingde, Türkiye'nin tek yürek olduğunu, Türkiye'nin tek yürek halinde dimdik Irak halkının, Suriyeli mazlumların, Gazzeli kardeşlerinin yanında durduğunu gördük. Erzurum, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Diyarbakır, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Şanlıurfa aynı şekilde, İstanbul aynı şekilde. Şimdi Gaziantep'e gidiyoruz. İnanıyorum ki orada da manzara muhteşem olacak. Yarın Kayseri, ardından Ankara, ertesi gün Konya. İnşallah manzara aynı şekilde olacak. 81 vilayet, tek yürek halinde mazlumların yanında duruyoruz.' Erdoğan, vatandaşlara 'Sizin şu dik duruşunuz inanın düşmana korku salıyor. Dostlarımızın, kardeşlerimizin yüreklerini ferahlatıyor. İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız. Şu Malatya'da, şu meydanda nasıl ki biz biriz, diriyiz, beraberiz, kardeşiz, hep birlikte Türkiye'yiz. Ebediyen Rabbim bizi bir ve beraber kılsın. Siz burada durduğunuz müddetçe inşallah Filistin'in bayrağı yere düşmeyecek. Siz burada böyle dimdik durduğunuz müddetçe inşallah İslam coğrafyasının umudu hiç sönmeyecek' diye seslendi. 'Gençlik bizim her şeyimiz' Toprağın ve bayrağın asla yerde sürünmeyeceğini ve hep birlikte sahip çıkacaklarını belirten Erdoğan, gençlerin üzerinde önemli bir görev olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin seçilme yaşını 30'dan 25'e indirdiklerini hatırlatarak, MHP'nin bir milletvekilinin sağa soluna iki tane genç aldığını belirterek, 'Meclise çoluk çocuğu mu göndereceğiz' diyor. Ben de diyorum ki, 'Gençlik bizim her şeyimiz'. Şimdi de 25 değil seçme seçilme yaşını 18'e indireceğiz. Niye? 10'u aşkın Avrupa Birliği üyesi ülkede oluyor da benim ülkemde niye olmasın? Biz ki; 21 yaşında bir karanlık çağı kapatıp, aydınlık çağı açan Fatih Sultan Mehmet'in torunlarıyız. Bizim gençlerimize bu saygısızlığı yapan MHP yönetimine gençler, pazar günü ders vermeye hazır mıyız? Onun için çok çalışacağız. Biz, umudumuz olan gençlikten çok şey bekliyoruz' diye konuştu. 'Kalbinizden buğz edeceksiniz' İsrail'in bütün dünyada mahalle baskısı oluşturduğuna ve şımarıkça hareket ettiğine değinen Erdoğan, İsrail'in hukuk, insan hakları tanımadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, televizyon ya da gazetenin, gazetecinin İsrail'in yaptığı soykırımı eleştirdiği zaman hemen linç edildiğini dile getirdi. İnsanların şehit olduğunu, bebeklerin masum bedelleri görüp, içlerinden isyan ettiklerini ama korkudan bu durumu dile getiremediklerini vurgulayan Erdoğan, 'Biz getiriyoruz, bu can bu tende oldukça getirmeye devam edeceğiz. 3 şey var ya elinizle düzelteceksiniz bir yanlışı gördüğünüz zaman ya dilinizle düzelteceksiniz ona da gücünüz yetmiyorsa evet, kalbinizden buğz edeceksiniz ki bu, imanın en zayıf derecesidir. Biz, bu 3'ünden bir tanesini yapalım, inancımızın gereği bu. Tarih boyunca bu millet, Hint Yarımadası'na zulüm var diye donanma gönderen bir millet. Öyle bir ecdadın torunlarıyız' değerlendirmesinde bulundu. 'Doğan Grubu, Radikal gazetesi isim veriyorum açık' Başbakan Erdoğan, Türkiye'de bir kısım medyanın, işverenlerin, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin üzerinde mahalle baskısı olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Doğan Grubu, isim veriyorum açık. Radikal gazetesi ne diyor; 'İsrail saldırı altında'. Ey Doğan Grubu, İsrail mi saldırı altında Gazze mi saldırı altında. İsrail'den kaç kişi öldü bir say bakalım, fosfor bombalarını gönderen 500-600 ton bombayı Gazze'ye yağdıran kim? Tanklarla, toplarla Gazze'ye giren kim? Gazze yerle bir edildi, bu kadar insan öldürülüyor bunu sen hangi ruhla, vicdanla bu şekilde yazabiliyorsun, bu başlığı atabiliyorsun. Tayyip Erdoğan'a 'sert' diyenler bundan dolayı 'sert' diyor. Hakkı söyleyince sert oluyorsun, evet eğer bu sözlerim sertlikse sert olmaya devam edeceğim. Çünkü biz, Akif'in Asım'ın nesliyiz. 'Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.' Biz buyuz ister beğenirler, ister beğenmezler. Biz, halkımızın beğenmesini, hakkın beğenmesini istiyoruz. Rabbim bizden razı olsun yeter.' 'Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden?' Erdoğan, İsrail'in Gazze'de bir ayda 10 gazeteciyi katlettiğini, medya kuruluşların ofisleri, koordinatları verildiği halde hedef yapılıp bombalandığını kaydederek, şunları söyledi: 'Dünyadan bir tepki duydunuz mu? Uluslararası basın kuruluşlarından bir tepki duydunuz mu? Türkiye'de polis öldürmekten, bekçi öldürmekten, hırsızlıktan, terörden hükümlü kişileri, gazeteci olarak dünyaya gösteren o basın kuruluşlarından İsrail'e bir tek tepki duydunuz mu? Sabah, akşam Türkiye ile uğraştılar. 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diye yaygara kopardılar. 'Türkiye'den fazla gazeteci tutuklu, 100'den fazla tutuklu' diye yalan söylediler. Filistin'de 10 gazeteci öldü, bu örgütten ses çıkmadı, çıkmıyor. CHP'nin genel müdürü de bu örgütün sözcülüğünü yapıyor. Gidiyor dünyaya kendi ülkesini şikayet ediyor. Şimdi Filistin'de 10 gazeteci öldürüldü, ey Kılıçdaroğlu söyle bakalım, tek kınama var mı, tek değerlendirme var mı? Ey Bahçeli söyle bakalım var mı? Bizim için kimin ne dediği önemli değil bizim ne dediğimiz, ne düşündüğümüz önemli. Hiç kimse bize gündem dayatamaz, hiç kimse benim ülkeme istikamet çizemez. Biz tarih boyunca hakkı söyledik, hakkın mücadelesini verdik. Şu anda da hakkı söylemeye, hak için mücadeleye devam edeceğiz. Eski Türkiye geride kaldı, boynunu büken, her şeye rıza gösteren, gündemi belirlenen, özür dileyen Türkiye geride kaldı.' Türkiye'nin ekonomide de güçlü bir devlet olduğuna işaret eden Erdoğan, milli gelirin 820 milyar dolar, devletin borçlanma faizinin yüzde 9,3, enflasyonun yüzde 9,1 olduğunu ve Merkez Bankasının kasasında da 133 milyar dolar olduğunu belirterek, 'Bu gerçekler ortada çıkmış Ekmel anlatıyor. Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden? Diyor ki, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla falan ben uğraşacak değilim ki' diyor' ifadelerini kullandı. 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık' Erdoğan, Malatya mitinginde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla filan ben uğraşacak değilim ki' dediğini anımsatarak 'Eyvah. Monşer ya onların böyle bir derdi yok' ifadesini kullandı. Göreve geldikleri tarihe kadar 79 senede Türkiye'de 6 bin 100 kilometre yol yapıldığını kaydeden Erdoğan, 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Zaten fazla lafa hacet yok ki. Şurada Malatya Havalimanı'ndan şu şehre gelirken mevcut yol zaten... Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' diye konuştu. Erdoğan, '(Malatya'yı büyükşehir yapacağız) dedik. Yaptık mı? Ahmet kardeşimi de tebrik ediyorum. Şu anda güzel bir performans gösteriyor. Maşallah havalimanından buraya gelirken yollar pırıl pırıl. İnşallah daha da güzel olacak. Modern bir şehir Malatya. Daha da güzel olacak' değerlendirmesinde bulundu. '10 Ağustos bizi daha da güçlü yapacak, Türkiye'nin gücüne güç katacak. 10 Ağustos 81 vilayetimizin, elbette Malatya'nın da gücüne güç katacak' diyen Erdoğan, şunları söyledi: '12 yılda Malatya'ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 9 katrilyon yatırım yaptık. Ulaştırma haberleşmede 2 katrilyon, toplu konutta bir katrilyon, eğitimde 700 trilyon, orman ve su işlerinde 930 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 615 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 450 trilyon, enerjide 345 trilyon yatırım yaptık. Sağlık alanında Türkiye'de ne kadar büyük işler başardığımızı biliyorsunuz. İstediğin hastaneye gidiyor musun? Eskiden ölümüzü rehine alıyorlardı, ölümüzü. Öyle mi? Artık böyle bir şey var mı? Bitti. Artık istediğimiz eczaneden ilacımızı alıyor muyuz? Ey Ekmel, bunlardan haberin var mı senin? Monşerlerin bu işlerden haberi olmaz.' 'Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürlüğü dönemine de değinen Erdoğan, 'Hali gördünüz değil mi? Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' dedi. Gazeteci Savaş Ay'ın o dönemde hazırladığı programı anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Savaş Ay ne güzel yakalamış, Allah rahmet etsin. Ne diyor genel müdür? Sen yönetmiyor musun burayı? Ne bu hal?' diyor. Aman yarabbim sağlam gir, oradan hasta çıkarsın. Ama şimdi hastanelerimizin haline bak. Aynen öyle. Orada hala sırıtıyor bir de. Orada yavrunun sol kolunu kesmişler, 'Tabii ki bu iyi değil' diyor. 'İyi değil' diyor. Hale bak. Gözün yaşlansın ya bir kol gitti, 3 yaşında çocuk. Ruh yok, ruh. Biz sağlıkta yeni bir sayfa açtık. Seksen ilimiz gibi Malatya da bundan faydalandı. Malatya'yı sağlık tesisleriyle donattık. Hastanelerimizi modern teknolojiyle buluşturduk. Önce Malatya'ya 640 yataklı bölge hastanesini kazandırarak, sağlıkta bir merkez konumuna yükselttik. Tamam mı? Oldu mu? Bitmedi ama. Bu bölge hastanemize 2 ihtisas alanında 300 yataklı bir ek blok daha yapıyor, hastanemizi büyüterek bir şehir hastanesi haline getiriyoruz.' İktidara geldikleri döneme kadar Malatya'da 36 kilometrelik bölünmüş yol yapıldığını bildiren Erdoğan, 'Biz ne yaptık 12 yılda? 277 kilometre. Biz buyuz' diye konuştu. Malatya çevre yoluyla ilgili kamulaştırma ve altyapı çalışmalarının sürdüğünü aktaran Erdoğan, 'Anlatacak çok şeylerimiz var. Ama yoğun çalışıyoruz. O makama, bu kardeşinizi gönderirseniz, bilesiniz ki yarım kalan eserler tamamlanacaktır. Yeni eserlerle yeni projelerle biz hizmete devam edeceğiz. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik' ifadesini kullandı. Yoksul çocuklara özel okul imkanı Malatya'dan tüm öğrencilere ve velilere bir müjdeyi açıklamak istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz daha önce çıkardığımız bir yasayla ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin özel okullarda okumaları için destek imkanı getirmiştik. Bununla ilgili hazırlıklar tamamlandı. Anneler, babalar bu çok önemli. Çok önemli bu. 2014-2015 eğitim öğretim döneminden başlayarak ihtiyaç sahibi öğrencilerimize katkı verecek, özel okullarda okumalarını temin edeceğiz. Böylece hem özel okulları teşvik ediyoruz hem de yoksul çocukların da özel okul imkanından faydalanmalarını sağlıyoruz. Devlet olarak biz, bu yıl okul öncesi eğitimde 50 bin öğrenciye yıllık 2 bin 500 lira özel okul desteği vereceğiz. 50 bin öğrencimize yıllık 3 bin lira özel ilkokulda okuma desteği vereceğiz. 75 bin öğrencimize yıllık 3 bin 500 lira özel ortaokulda okuma desteği vereceğiz. Yine 75 bin öğrencimize özel lise için 3 bin 500 lira destek vereceğiz. Öğrencilerimiz için, velilerimiz için eğitimde başlattığımız bu yeni adımın da hayırlı olmasını diliyorum.' Erdoğan, 'Pazar'a kadar durmak yok. Yoğun çalışacağız, gayret edeceğiz. Sandıkları patlatmaya var mıyız? Maşallah. Gönlümdeki özel yerini, pazar günü de inanıyorum ki Malatya aynen koruyacak. İnşallah büyük yatırımlarla Malatyamızı daha farklı yere taşıyacağız' dedi. Başbakan Erdoğan, '2023 Türkiyesini hep beraber hazırlayacağız. Şundan hiçbir endişeniz olmasın: Biz bu yolu beraber yürüdük. 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik. Gideceğiz' diye konuştu. 'Çatı değil, çakı gibi aday' Mitinge, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit, Malatya ve çevre illerin AK Partili milletvekilleri ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır katıldı. Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan ile vatandaşlara, üzerinde Erdoğan logosu bulunan tişörtlerden dağıttı. Miting alanındaki 'Çatı değil, çakı gibi aday' pankartı dikkati çekti. AA