onedio
Görüş Bildir

Avusturya Haberleri

Avusturya ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Avusturya ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

13. !f Film Festivali Sona Erdi! Bağımsız Filmleri Kaç Kişi İzledi?
İstanbul'dan 13 Şubat'ta yola çıkan ve 27 Şubat-2 Mart'ta Ankara ve İzmir'e uğrayan !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 80 bin kişiye ulaştı. !f İstanbul'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, festival kapsamında, uzun ve kısa metrajlı 100'e yakın film gösterildi. Nymphomaniac/İtiraf ve The Wind Rises/Rüzgar Yükseliyor'un biletleri festivalin ön satışının ilk gününde tükendi. 'Drinking Buddies/Akşamdan Kalanlar', 'Dallas Buyers Club/ Sınırsızlar Kulübü', 'The Double/Öteki', 'The Grandmaster/Büyük Usta', 'Is the Man Who Is Tall Happy?: An Animated Conversation with Noam Chomsky/Uzun Boylu Adam Mutlu Mu?: Noam Chomsky ile Canlandırma Bir Sohbet', 'Under the Skin/Derinin Altında' filmlerin biletleri de kısa sürede satıldı. Uluslararası yarışmalı bölüm Keş!f'te, ABD, Almanya, Fransa, Fas, Irak, İngiltere, İran, İsviçre, Nepal, Norveç, Sırbistan ve Türkiye'den toplam 9 film yarıştı. Ana jüri ve Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisinin ortak seçimi, 'Fish & Cat/Balık ve Kedi' filmiyle İranlı yönetmen Shahram Mokri oldu. Festivalin bu yılki yeni yarışması 'Aşk & Başka Bi'Dünya'da ise ABD, Almanya, Arjantin, Avusturya, Irak, İngiltere, İsviçre, Mısır, Rusya, Şili ve Türkiye'den toplam 7 film yarıştı. Jüri, 'yılın en yaratıcı müdahalesi' olarak Türkiye'den Koray Kaya'nın filmi 'Anarşik Armoni'yi seçti. 'Türkiye'den Kısalar' bölümü kapsamında verilen 'İzleyici Ödülleri'nde, 'en iyi kısa' Azra Deniz Okyay'ın yönettiği 'Küçük Kara Balıklar'a verilirken, Can Evrenol'un 'Baskın'ı ikinciliği, Onur Yağız'ın 'Patika / Patika (The Country Road)' adlı kısa filmi üçüncülüğü aldı. Habertürk
Hey Üniversiteli, IEFT  Başlıyor!
IEFT Yurtdışı Eğitim Fuarları bu yıl 8-17 Mart tarihleri arasında6 ayrı merkezde düzenlenecek. Fuarlar süresince 1000 kişiye ücretsiz on-line İngilizce dil kursu armağan edilecek. Ücretsiz İngilizce Kursları nı kaçırma! 2002 yılından bu yana hızla gelişerek Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük yurtdışı eğitim organizasyonu olan IEFT Fuarları (International Education Fairs of Turkey), bu yıl 25’inci kez kapılarını açıyor. 8-17 Mart tarihleri arasında 6 merkezde düzenlenecek olan “25. IEFT Yurtdışı Eğitim Fuarları”na 35 ülkeden 200’e yakın üniversite ve kolejin katılması bekleniyor. Gençleri, öğrencileri ve ailelerini yurtdışındaki eğitim kurumlarıyla buluşturan ve bu kurumların sunduğu burs ve benzeri imkanları ziyaretçilere tanıtan IEFT Fuarları, Ankara, İzmir, İstanbul (Avrupa Yakası), İstanbul (Anadolu Yakası), Eskişehir ve Adana’da düzenlenecek. IEFT Fuarları IEFT Yurtdışı Eğitim Günleri 25. Fuar Armağanı: Ücretsiz Dil Kursu IEFT Fuarları’nın bu yıl 25’inci kez düzenlenmesi nedeniyle, katılımcılara özel armağanlar verilecek. Fuarı ziyaret edenler arasından 25 kişi ücretsiz İngilizce Dil Kursu, 1.000 kişi ise ücretsiz on-line İngilizce Dil Kursu kazanacak. Fuarların İstanbul (Avrupa Yakası) bacağı, artan ziyaretçi hacmi nedeniyle bu yıl Avrupa’nın en büyük kongre merkezlerinden biri olan “İstanbul Kongre Merkezi”nde gerçekleştirilecek. 100’den fazla seminere ev sahipliği yapacak olan fuarlara bu yıl özellikle Kanada ve Almanya’dan önemli bir katılım söz konusu. Kanada’dan 20 üniversitenin yanı sıra 4 lisenin temsilcileri hazır bulunacak; Almanya’dan ise bazıları ücretsiz olmak üzere 12 üniversite katılacak. ABD ve İngiltere’den 50’nin üzerinde olmak üzere, Almanya, Kanada, Rusya, Fransa, İtalya, İspanya, İsveç, İsviçre, Macaristan, Polonya, Çin, Danimarka, Litvanya, Avusturya, Estonya, Kazakistan, Bosna gibi dünyanın değişik ülkelerinden 200’ün üzerinde eğitim kurumu IEFT Fuarları’na katılarak, sundukları imkanları Türk öğrenci ve ailelerine tanıtacaklar. Fuarlara katılacak kurumlar arasında, University of Southampton, University of York, Cardiff University, California State University, New York Institute of Technology, New York University School of Engineering, State University of New York, University of Buffalo, University of Nevada, University of San Francisco (School of Management), University of Southern California, University of Washington, The University of British Columbia, Frankfurt School of Finance & Management, Martin-Luther-Universität Halle-Wittenberg, Fachhochschule Frankfurt am Main, Universität Konstanz, The American University of Paris, Tallinn University, University of Applied Sciences Upper Austria, MIP-Politecnico di Milano, Danish Business Academies, Tomsk Polytechnic University, Sophiahemmet University, University Sarajevo (Faculty of Adminstration) gibi dünyaca ünlü üniversiteler de yer alıyor. Her yıl yaklaşık 50 bin kişinin ziyaret ettiği IEFT Fuarları’na gelen ziyaretçiler, üniversite hazırlık, ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora, üniversite transfer, dil okulları, yaz okulları, sertifika-diploma programları, staj, lise eğitimi ve burslu yurtdışı eğitim konularında kurum temsilcilerinden bilgi alabilecek, ülkelerin eğitim ortamları konusunda merak ettikleri soruları yöneltebilecekler. Burs İmkanları ve Ücretsiz Seminerler Üniversite ve kolejlerin her yıl çok sayıda öğrenciye kısmi veya tam eğitim bursu
'G.Saray'da Oynamak İstiyorum'
Galatasaray'ın eski futbolculardan İsveçli yıldızı Johan Elmander tekrardan Sarı-Kırmızılı formayı giymek istediğini açıkladı. Bir dönem Galatasaray forması da giyen İsveçli futbolcu Johan Elmander sarı-kırmızılı kulüpte yeniden oynamak istediğini bildirdi. Türkiye ile İsveç milli takımları arasında yarın oynanacak hazırlık maçı öncesinde 19 Mayıs Stadı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İsveçli golcü, Galatasaray'ı unutamadığını vurguladı. İngiltere Premier Ligi ekiplerinden Norwich City'de kiralık forma giyen İsveçli golcü, sözleşmesinin sezon sonunda sona ereceğini hatırlatarak Galatasaray'ın kendisi için çok özel bir kulüp olduğunu dile getirdi. Sarı-kırmızılıları hiçbir zaman unutamadığını belirten 32 yaşındaki milli futbolcu, 'Galatasaray kalbime ve duygularıma çok yakın bir kulüp. Tabii ki istendiği takdirde sözleşmemi uzatmak istiyorum' dedi. Sarı-kırmızılı kulübü her zaman çok sevdiğini kaydeden Elmander, 'Öyle bir kulüpte yeniden forma giymek benim için çok büyük bir onur olur' değerlendirmesinde bulundu. Galatasaray'da forma giydiği dönemde birlikte çalıştığı Fatih Terim'in çok önemli bir teknik adam olduğunu ifade eden İsveçli golcü, 'Fatih Terim’i yeniden görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum, onunla çok güzel bir dönem geçirdik, şampiyonluklar yaşadık. İsveç ve Türkiye gibi iki üst düzey takımın mücadelesi çok heyecanlı olacak' şeklinde konuştu. Terim'in dışında Galatasaray'daki eski takım arkadaşlarıyla da yeniden görüşme fırsatı bulduğunu kaydeden Johan Elmander, yeniden Türkiye'de olmaktan mutluluk ve heyecan duyduğunu ifade etti. Spor Toto Süper Lig'in çok kaliteli bir lig olduğunun altını çizen milli oyuncu, İsveç adına ter döken Türk asıllı Jimmy Durmaz ve Erkan Zengin'in de maçı sabırsızlıkla beklediğini söyledi. 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası eleme grubunu da değerlendiren Elmander, 'Zor bir gruptayız, grubumuzda Rusya ve Avusturya var. Çok zorlu maçlar olacak ama yine de gruptan çıkmak ve Fransa biletini almak için iyi bir şansımızın olduğunu düşünüyorum' ifadesini kullandı.Radyospor
Başbakan'dan Bahçeli'ye: 'İspatlamazsan Alçaksın, Adisin'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin haftalık grup toplantısında konuşuyor. Erdoğan konuşmasında Bahçeli'nin 'Pınarhisar'ı mumla arayacak' sözlerine cevap verirken Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi.İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:AVRUPA ZİYARETLERİBildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta sonu itibariyle Avusturya ve Fransa’daki vatandaşlarımızın, orada yaşayan çalışan hayat kurmuş kardeşlerimizin samimi sizlere selamları var, bunu iletmek istiyorum. Perşembe günü Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gittik, ayağımızın tozuyla kardeşlerimizle bir araya geldik. Avrupalı Türk Demokrat Birliği’nin 10’ncu kuruluş yıl dönümü kapsamında düzenlediği toplantı 10 bin kişinin katıldığı bir salonda yapıldı. Daha büyük bir salon talebi vardı, ancak çeşitli bahanelerle bu karşılanmadı.Avusturya’daki vatandaşlarımız akın akın geldiler. Salon içinde ve salon dışında çok büyük bir coşku çok büyük bir heyecan söz konusuydu. Ve saatlerce orada bekleyen vatandaşlarımızın salon dışında olanları da kapalı salondaki konuşmamızı sonuna kadar dışarda izlediler, beklediler, salon içindeki toplantıdan sonra çıkıp dışarda da açık hava mitingi yaptık.Gerçekten Türkiye’yi aratmayan, mitingleri aratmayan, heyecanın coşkunun muhabbetin zirve yaptığı anları Avusturya’daki kardeşlerim bizlere yaşattılar. Ertesi gün kaldığımız otelde Avusturya Dışişleri Bakanı’nı kabul ettik. Ardından Paris’e geçtik. Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Holland ile başbaşa görüşmemiz oldu.Bir güncelleme diyebileceğim geleceğe yönelik bir plan oluşturduk. Cumartesi günü Fransa’nın, aynı zamanda Türkiye’de 1200’ü bulan Fransız şirketi var. Bunların ileri gelenlerinden bir kısmıyla kahvaltı yaptık. Paris’teki bu resmi temaslar esnasındaki yaptığımız bu görüşme, Türkiye’deki yatırımların geleceğine yönelik de bir yeni değerlendirme fırsatı verdi. arzuları talepleri nelerdir, bunları dinlemek suretiyle de bu eksiklikleri gidermek ve geleceğe yönelik de yaptıkları yatırımların daha da artırılması için taleplerimizi kendilerine ilettik.Lyon kentine geçtik. Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük kenti. Bölge valisi ve belediye başkanıyla görüşmeler yaptık. Belediye başkanı, aynı zamanda senatör. Lyon’da da yine Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin düzenlediği vatandaş buluşmasına katıldık. 20 bin vatandaşımızla buluştuk, hasret giderdik. Üç vatandaş buluşması gerçekleşti. İlkini Köln, ikincisi Viyana, üçüncüsü ise Lyon olmuş oldu. orada yaşayan vatandaşlarımızın morallerinin yüksek olduğunu bizzat müşahede ettim. Askerlikle ilgili konularda kolaylıklar sağladık, bulundukları ülkede oy verme hakkı, Türkiye ile ilgili irtibatlarını daha da güçlendirdi. Vatandaşlarımız ilk kez olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanacaklar. Tüm genel seçim ve halk oylamalarında Türkiye’ye gelmelerine gerek kalmaksızın demokratik tercihlerini yapabilecekler. Oy kullanma tarihleri tabi ki buradan farklı olacak, bazı ülkelerde 4 bazı ülkelerde 2 gün olarak bu oy kullanma süreci devam edecek.Yurt dışında ilk tur 31 Temmuz 3 Ağustos, seçimler ikinci tura kalırsa 17 ila 20 Ağustos tarihi arasında olacak. Büyükelçiliklerimiz seçimlerinin sağlıklı şekilde yapılmasını, katılımın yüksek olmasını sağlamak için çalışmalarını sürdürüyorlar.Cumartesi akşamı Fransa’dan döndük. Pazar günü çalışmalarımıza devam ettik. İlk olarak Ak Parti İstanbul İl Teşkilatımızın danışma meclisi toplantısına katıldık. Ardından milli irade platformunun düzenlediği STK buluşmasına iştirak ettik. Böyle bir buluşmayı 25 Ocak’ta yapmış, gerçekten istifade etmiştik.'BİZE OY VERENLER - VERMEYENLER DİYE AYIRMADIK'Sevgili peygamberimizin “ümmetimizin ihtilafı rahmettir” diye buyurdu biliyorsunuz. İhtilaftan kasıt çatışma değildi. İstikamet belliyken, menzil belliyken, helal haram çizgileri belliyken, farklı yolların izlenmesi hayırlı bir ihtilaf olarak hazreti peygamber tarafından rahmet olarak tarif edilmişti. Her insan nevi şahsına münhasırdır. Fikirler beceriler farklı olabilir. Mezhepler meşrepler tutulan yollar farklı olabilir. Bu farklılıklar çatışmanın değil, renkliliğin yani zenginliğin belirtisidir.Biz mezheplere meşreplere kültürlere karşı eşit mesafede olduk. Kucaklayıcı olduk, yapıcı davrandık. Hiçbir ferdi grubu bize oy verenler vermeyenler diye asla ayırmadık. Asla ve asla seçim sonuçlarını önümüze almadık. Kimin nereye oy verdiğini kriter olarak kullanmadık. Bizim kriterlerimiz bellidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olmak bizim için en önemli kriterdir.'YAŞAM TARZLARI BİZİM İÇİN ZENGİNLİK ALAMETİDİR'Bunun dışındaki her özellik, mezhep meşrep yaşam tarzları bizim için zenginlik alametidir. Türkiye’deki dini yapılanmalara cemaatlere aynen bu nazarla baktık. Bize oy versinler, yöntemlerimizi tasvip etsinler etmesinler, özgürce fikirlerini ifade edecekleri bir zemini inşa etmenin mücadelesi içinde olduk. On yıllar boyunca, örgütlenmenin, örgütlerin, dernek ve vakıfların üzerinde çok ciddi baskılar oldu, zulümler yapıldı. Farklı düşünen herkes ve her grup on yıllar boyunca ötelendi. Kurban derilerini kimlerin toplayacağı dahi bu ülkede bir dönem çok büyük zulümlere sahne oldu.'BU KURBAN SENİNDİR, DERİSİ DE SENİNDİR'Benim kurbanım, benim kurbanımın derisi, sana ne ya. Sen buna nasıl müdahale edersin? Hayır ben nereye istiyorsam oraya vereceksin dediler. Bunların hepsine biz son verdik. Dedik ki kardeşim bu kurban senindir, derisi de senindir. Nereye istersen oraya verirsin. Hristiyan, Musevi, Müslüman tüm inanç sahiplerinin, önündeki engelleri tek tek kaldırdık kaldırıyoruz.Azınlıklara ait gayrimenkuller el konulmuştu. Şimdi bu vakıflara tek tek biz iade ettik. Gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aşmış vaziyette.Bundan dolayı Türkiye zayıflamadı. Toplumu korkuttukları gibi Türkiye bölünmedi. Azınlık vakıflarıyla ibadethaneleriyle ilgili bu adım, muhalefet partileri tarafından adeta sürekli sömürüldü. Bu Türkiye’nin sonu olur dediler, oldu mu? Hayır. Başörtüsünü yasaklayanlar, başörtüsünün Türkiye’yi böleceğini ifade ediyorlardı. Türkiye bölündü mü? Parçalandı mı? İşte biz serbest bıraktık. Dinlerle kültürlerle inançlarla ilgili yaptığımız her reformun öncesinde, başta CHP ve MHP olmak üzere, muhalefet karanlık tablolar çizdiler. Şu dilde tv açarsanız bölünür, klavyelere özgürlük getirirseniz Türkiye parçalanır. Peki ne oldu? hiçbir dedikleri çıkmadı. Ne oldu biliyor musunuz? CHP ve MHP’nin onların egemen zihniyetlerinin bizden önceki on yıllar boyunca gereksiz yere zulmettikleri ortaya çıktı.'CHP VE MHP VARLIK ZEMİNİNİ KAYBEDİYOR'Korkuları kendileri ürettiler. Korkularla milleti tehdit ettiler. Millete istedikleri gibi istikamet çizmeye çalıştılar. Aslında şu anda CHP ve MHP’nin hırçınlaşmasının altında bu yatıyor. CHP bölünme parçalanma korkusuyla işi idare etti. Varlık zeminini kaybediyor. MHP terör korkusuyla şehitleri istismar ederek işi idare etti. Şimdi bu korku ortadan kalkınca, o da varlık zeminini kaybediyor.Bu sabah yaptığı konuşmaya bakıyorsunuz Bahçeli’nin, aman yarabbi. Baştan aşağı, yine ifade ediyorum bu kürsüden ağzından salyalar akıyor. Biz öyle konuşmayacağız. Ve tamamıyla bir müfteri edasıyla yaptığı konuşma. İftiralarla dolu bir konuşma. 16 – 17 yıldır partinin başındasın geldiğin yer ortada. Ben MHP’li kardeşlerime hep sesleniyorum. MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. Bu adam siyasette çırak bile olamadı, olamayacak da. Bunun varlığı MHP teşkilatı için bir tehlikedir. Bu denli bir tehlikedir. Bugün yine iftiralarla dolu, yolsuzluklar şu bu filan falan.'İSPAT EDEMEZSEN ALÇAKSIN ADİSİN'Kalkıp evladıma hazine arazilerinin tahsisinden bahsediyor. Bakın bu kürsüden söylüyorum. Terör örgütünün başıyla aynı sofraya oturup oturmamaktan bahsediyor. Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın adisin.Üç buçuk yıl başbakan yardımcılığı yaptık. Takımın yargılandı. Niye kaçıp gittin iktidardan? Sakarya düzce depremlerinin altında kalan sensin sen. Oraları ayağa kaldıramadınız. Kaçıp gittiniz. Biz geldik ayağa kaldırdık. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin tek sebebi sizsiniz. Şu anda da beraber yandaş olduğunuz CHP o da aynı işi yaptı. CHP’nin yavrusu DSP ile beraberdiniz. Görev zararı adı altında, bu ülkede sıkıntılarının en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankasını, Halkbank’ı batırdınız. Biz Halkbank’a şahsiyetini kazandırdık, kişiliğini kazandırdık. Esnafıma yüzde 47 ile kredi verirken, öbür tarafta aynı şekilde ziraat bankası yüzde 59’la kredi verirken. Biz bunları adeta sıfırladık, 0-5 aralığına indirdik. Bu halka zulmeden siz oldunuz.AYAKKABI KUTUSUNA MİLYARLARLA NE AVRO NE DOLAR SIĞMAZİkide bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum. Milyarlarla ne avro ne dolar sığmaz. O ancak sizin kasalarınıza sığar. Siz önce bunu ortaya koyun. Neler yaptıklarınızın hepsi ortada, o yüzden kaçıp gittiniz. Ben davalarımı yine açacağım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına köksüz diyecek kadar kökten binasip olan kişi bunun hesabını verecektir. Despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir.“CEMAAT MASKESİ ALTINDA İHANET ŞEBEKESİ İNŞA EDİLDİ”Görünürde öğrenci yetiştiriyor, yoksul öğrencilerin elinden tutuyorlardı. Milletimizin değerlerinin şefkatinin merhametinin yardım etme hissiyatının görünenden çok farklı amaçla kullanıldığı acı bir şekilde ortaya çıktı. 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ince sinsi şekilde bir ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Öyle bir notaya geldi ki, benden olmayanın söz hakkı yaşam hakkı yoktur demeye başladı. Hiçbir alanda başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler. Tatmin edilemez bir hırsla, kendileri gibi her grubu son derece iğrenç metodlarla saf dışı bırakmaya başladılar. Kendilerine rakip olan herkes, yanlarındaki arkadaşlarını, telefonlarını dinleyerek, iftira atarak saf dışı bırakma gayreti içine girdiler.“BUNLARIN BİZİM DÖNEMİMİZDE BÜYÜDÜKLERİ GELİŞTİKLERİ İDDİASI ASILSIZ BİR İDDİADIR”Öyle bir noktaya öyle bir azgınlık seviyesine ulaştılar ki, Türkiye’nin istikametini tek başlarına belirlemek gibi bir şehvete kapıldılar. Orada maskeleri düştü. Gerçek yüzleri ortaya çıktı. Dertlerinin talebe yetiştirmek, yoksulların elinden tutmak olmadığı, dertlerinin iktidar olduğu güç olduğu orada ortaya çıktı. Başta emniyet ve yargıya yerleştirdikleri maşaları dışında teşebbüslere giriştiler. Bize farklı göründüler. Ama başka işlerin içine girdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri geliştikleri iddiası asılsız bir iddiadır. 12 Eylül darbesine bakın bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz 28 Şubat’ta görürsünüz. Uluslararası bazı çevrelerden özellikle de istihbarat örgütlerinden bunların güç devşirdiklerini görürsünüz. Her işlerinde tedbir adı altında 40 yıllık gizlenme taktiklerini kullandılar.“BÖCEK’TE BİZ İKİ YIL BEKLEMEDİK ONLAR ENGELLEDİ”Nasıl hukuk cinayetlerini işlediklerini geçmişte fark edebilmek kolay değildi. Evet mağdurlar biliyorlardı fakat ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizim de milletimin de gerçeklerden haberdar olmamız engelleniyordu. İşte böcek soruşturması. Bazıları soruyor, neden iki yıl beklediniz? Biz iki yıl beklemedik, onlar maşaları yoluyla iki yıldır soruşturmanın üzerini örtüyorlar. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu takip edeceğiz.“MASUM İNSANLARI DAHİ NASIL ZİNDANA ATTIKLARI TEK TEK ORTAYA ÇIKIYOR”Sırf kendileri gibi düşünmüyor diye masum insanları dahi nasıl zindana attıkları tek tek ortaya çıkıyor. Darbeyle mücadele ediliyor görüntüsü altında masum insanların nasıl mahkum edildiği tek tek ortaya çıkıyor.“BUGÜN EVET HAYIRCILARA YARADI”2010 yılında halkın oyuyla yaptığımız anayasa değişikliği bugün geç de olsa hatan dönüşün vasıtası olmuştur. O değişikliği olmasa halen içerde olacaklardı. AİHM’e gittikleri zaman böyle bir tabloyu karşılarında bulabilecekler miydi? Hayır. Fakat biz bireysel başvuruyu getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakalamış oldular. Bugün bahçeli yine aynı şeyleri konuşuyor, diğeri konuşacak. Çünkü bunlar o referandumda biliyorsunuz bizim getirdiğimiz değişikliğe ‘hayır’ dediler. Biz ‘evet’in mücadelesini verdik, bugün evet hayırcılara yaradı.“HALA KENDİNE GELEMEMİŞSİN”Bazıları cezaevinden çıkınca, oradan intikam ifadeleriyle bağırıp çağırıyorlar. Sen bir defa kendine gel. Hala kendine gelememişsin. Bunu bir defa hal yoluna koymak gerekir. Ne olacak? Kılavuz ortada, kendileri de ortada. Bunların birbirinden farkı olmaz.O anayasa değişikliği olmasa 12 Eylül sorumluları yargıda da mahkum olmayacaklardı. AYM, HSYK değişikliğiyle ilgili seçimi yapmasa yargı tartışılıyor olmayacaktı. Yargı Türkiye’deki tüm devlet kurumları içinde son sıraya düşmüş durumda, güvenilirliği itibariyle.“İNANIN ORTAYA ÇOK DAHA FAZLA BİLGİ BELGE ÇIKACAK”Yargı ne CHP’nin ne MHP’nin ne Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim olmayacak. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, milletin yargısı olacak. İnanın ortaya çok daha fazla bilgi belge çıkacak. Yargı emniyet içinde nasıl ahlak dışı vicdan dışı komplolara giriştikleri ortaya çıkacak. Ben milliyetperver olan yargı mensuplarına güveniyorum. Bu süreci onlar aslına dönüştürecekler.Hem yargı hem emniyet içinde vatanını milletini seven bütün vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini gönüllerini ortaya koyarak sürdürecekler. Daha önce de söyledim. Polis fezlekesine şüpheli diye isim koyacaklar, neye bakıyorlar, şüphelinin çocuğu hangi okulda okuyor, malum gazetelere üye mi değil mi? Buna bakıyor şüpheli yapıyorlar. Yargı bu urun temizlenmesi için cesur olmak zorundadır. Savcılarla ilgili öyle iddialar ortaya çıkıyor ki, hediyeler, tatiller vesaire. HSYK da ortada bu kadar deliller şüphe varken maalesef bunu izlemekle yetiniyor. Bir ülkenin başbakanın ofisine dinleme cihazı koyulması, sadece başbakanın şahsına değil, o ülkenin tamamına yapılmış bir ihanettir.“BİZ YARGIYA MÜDAHALE ETMİYORUZ, YARGIYA GÖREVİNİ HATIRLATIYORUZ”Başbakanın ofisine bu böcekleri koyanlar, kim bilir millete neler yaptılar, yapıyorlar. Binlerce on binlerce sanatçısına varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Polis üniforması içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine koyuyorsa, yarın gidip hakimin savcının yatak odasına kamera koymaktan da çekinmez. Koymadıkları ne malum?Kitap yazma hazırlığını yaptı diye insanlar mahkum ediliyor. Ama dinleme cihazı koyan zanlılar, dışişleri bakanlığındaki toplantıyı dinlenmesinden haberi olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar. Biz yargıya müdahale etmiyoruz, yargıya görevini hatırlatıyoruz. İşte 17-25 aralık’ta biz dik durmasaydık, ortada yargı diye bir şey kalmayacaktı.“O PENSİLVANYA’DAKİ (PINARHİSAR) YATIŞIMIN NEDENİ BENİM ASİLLİĞİMİN İFADESİDİR”SELAM örgütü diye bir örgüt uydurdular. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi toplamış olacaklardı. Hazırladıkları fezlekeyle, sizler burada, kendilerine tabii olmayan kim varsa alıp götüreceklerdi. Şimdi CHP MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında duruyor.Ne diyor Bahçeli biliyor musunuz? Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın diyor. Ey Bahçeli, o Pensilvanya’daki (Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi) yatışımın nedeni benim asilliğimin ifadesidir. Sen bir defa kendine bak. Pınarhisar günleri, senin düşündüğün ya da düşlediğin günler değil zaten. Eğer bizim için o tür günler yine gelecekse, biz öper başımıza koyarız. Bundan herhangi bir sıkıntımız yok. Yeri geldiği zaman Ziya Gökalp dersin…“Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker” Cümlelerinden rahatsız oluyorsan bu millet seni gerekli olan yere zaten mahkum edecek.“SON KULLANMA TARİHLERİ GEÇİNCE ONLARI DA SIRTLARINDAN HANÇERLEYECEKLER”CHP MHP Pensilvanya’nın arkasında duruyorlar. Son kullanma tarihleri geçince onları da sırtlarından hançerleyecekler. Kılıçdaroğlu mu dik duracak, Devlet Bahçeli mi dik duracaklar? Şimdi ki genel müdüre kurmayacaklarını mı zannediyorsunuz? Anayasa oylamasında parlamentoda bize bu haber geldiğinde, Baykal’la ilgili onu hemen yarım saat içerisinde yayından kaldıran benim. Fakat Kılıçdaroğlu hala bunu farklı şekilde yorumlama yollarına gidiyor.“BİZ CHP İÇİN DE MHP İÇİN DE DİK DURDUK, DİK DURACAĞIZ”Çünkü kendisi o kasetle geldi. MHP’li vekillere kurduklarının aynısını Devlet Bahçeli’ye kurmayacaklar mı? Onu da yayından süratle kaldırtan biz olduk. Bu Pensilvanya çetesi var olduğu sürece o kayıtları da muhafaza edecek. Gün gelecek CHP’yi MHP’yi yeniden dizayn etmek bunlar için önemli, o kayıtlar da ortaya çıkacak. Biz CHP için de MHP için de dik durduk, dik duracağız. Bu çetenin siyaseti yargıyı yasamayı dizayn etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. CHP ve MHP bu çeteyi korusa da biz bu çetenin inlerine gireceğiz. Zaten girdik, giriyoruz.Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık 47 gün kaldı. Adaylık başvurusu için de 10 günlük süre var. Son değerlendirmeleri yapacak, adayımızı 1 Temmuz Salı günü açıklayacağız. Hemen ardından yollara revan olacak. Milletimizden adayımızdan yetki isteyeceğiz.Kendileri aday olamadılar. Siyasetin güç kazanmasını istemediler. Hatta şu ifadeleri de kullandılar 'Biz cumhurbaşkanlığı makamının siyasetçi olmasını da istemiyoruz'Yani siyasetçi olmasını istemeyecekseniz de apoletli olmasını mı isteyeceksiniz? adayımız kim olursa olsun, AK Parti'nin istikametinde, heyecanında, gücünde hiçbir değişiklik olmayacak. Bu konuda yapılan tartışmaları hem gereksiz hem de art niyetli tartışmalar olarak görüyorum. Önemli olan AK Parti'yi kimin yönettiği değil AK Parti'nin ne olduğudur. Şunu unutmayın.Baki olan davalar, fanilerden öte hizmetkarlarıyla yürür. Önemli olan şahıslar isimler değil muhtevadır. Allah’a çok şükür mayası sağlam, ilkeleri politikaları sağlam bir partimiz var. AK Parti şahıslara göre istikameti değişen değil, şahıslara istikamet belirleyen bir partidir.AK Parti başta parlamento grubu olmak üzere kulislerin bir partisi olmamalıdır olamaz. Şunu da açıkça söylüyorum. Ganimet paylaşımı peşinde olmayı arzu etmek bizim şiarımız değildir. Bizim hedefimizde sadece cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. 2015’ten sonrası nasıl gidecek, bunları konuşmanın yanlış bir yaklaşım türü olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bırakın küçük hesapların peşinden başkaları koşsun. Küçük hesapların peşinden muhalefet koşsun. Biz büyük bir dava çınarının kollarıyız, büyük hedeflerin peşinden koşacağız. Küçük hesapların peşinden küçük insanlar koşar.Diyarbakır’da evlatları için yüreklerini ortaya koyan ağlayan anneleri burada görüşeceğiz. Neler yaptık, neler yapabileceğimizin değerlendirmeleri yapacağız. Bizler bu anneleri yalnız bırakmamak için bütün imkanlarımızla seferber olmuş durumundayız. Başta HDP olmak üzere burada yapmaları gereken görevler var. gittik dağdan şunları aldık getirdik diyeceksin, öbür tarafta sessiz kalacağız, belediyenin önünden kalkıp gitmesi için her şeyi yapacaksın. Hani siz özgürlük barış diyordunuz? Galatasaray annelerine gösterdiğiniz ilgiyi alakayı Diyarbakır’daki annelere niye göstermiyorsunuz?haberler.com
Mesut'a Niasse'li Gönderme
Fatih Terim, İsveç ile oynanacak hazırlık maçı öncesi düzenlediği basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim, İsveç ile oynanacak karşılaşma öncesi basın mensuplarının karşısına geçti. Uzun bir aradan sonra İsveç ile karşılaşacaklarını hatırlatan Terim, sözlerine şöyle başladı: 'Umarım güzel bir maç olur. Ankara tabii başkentimiz ve bizim için önemli bir şehir. Taraftarların maça ilisinin yüksek olduğunu duydum. Hepsinin kırmızı beyaz giyinerek bu maça gelmesini diliyoruz. Ömer ve Tolga bildiğiniz gibi kadrodan sakatlıkları nedeniyle çıkartıldı. Mehmet Topal'ın bacağında bir sıkıntı var. Son antrenmanda yer almayabilir. Yarın da büyük ihtimal onu riske etmeyiz.' 'COŞKU VE KONSANTRE ÇOK ÖNEMLİ...' Terim, 2016 Avrupa Şampiyonası eleme grubu hakkındaki görüşlerini şöyle anlattı: '2016 elemeleri için takımları tek tek analiz edebilirim. Ama bizim asıl hedefimiz futbolun temel prensiplerini sahaya yansıtmak. Bunu başarmazsanız her maç sizin için sorun olur. İzlanda, Hollanda ve Çek Cumhuriyeti'nin yanı sıra Letonya ve Kazakistan da riskli bir takım. Bugün biz İzlanda'yı 5. torbadan çektik. Ama 1996'daki turnuvaya da biz 5. torbadan çekmiştik. Bütün maçlara dikkatli olmalıyız. Maç seçmeden her maçın ciddiyetini taşıyarak sahada yerimizi almalıyız. Taktiksel açıdan bir sıkıntımız olacağını sanmıyorum. Ama coşku ve konsantre bizim için çok önemli. Çünkü çok kısa mesafede bir araya geleceğiz. Sonradan dövünmeyi atlattığımızı zannediyorum. Bunun yenilenmemesine gayret edeceğiz. Atacağımız ve yiyeceğimiz her gol bizim için çok önemli. Her türlü kaybedilen puan da çok önemli. Bunu daha yeni yaşadık. Bunun olmaması için gerekli neyse onu yapmalıyız. Her takım bize çelme takabilir. Oynamazsanız bu yaşanır.' 'LİGDEKİ OYUN ÖLÇÜ DEĞİL' 'Ligde öyle bir anlara girildiki iyi futbol kötü futbol veya güzel hareketler artık bunun dışındaki bir dönemde. Bu hem şampiyonluk yarışında hem de ligde kalma durumu için geçerli.' diyen Terim, ligdeki oynanan oyunun milli takım için bir ölçü olmadığını belirtirken, 'Milli Takım'ın bu seviyelerde oynayacağı turnuvalarda bunun yeterli olmayacaüı bir gerçek. Burada daha fazla istek, daha fazla arzu ve daha fazla yetenek gerekiyor. Bizim oyuncularımız da bunu sağlayacaktır. Sağlamazlarsa biz altta kalırız.' şeklinde konuştu. YABANCI KISITLAMASI HAKKINDA Deneyimli teknik adam, Federasyon'un yabancı sınırlaması hakkında sorulan bir soruya, 'Her uygulamnın pozitif ve negatif durumları vardır. Yabancı sınırlaması da budur. Yabancı sınırlaması veya serbestliği neyse bu durum benim için çok açık. Kulüp antrenörüyken ne düşünüyorsam şu an da aynı şeyi düşünüyorum. Rebaket futbol için çok önemli Bunun kaliteyi arttıracağını düşünüyorum. Ben her hangi bir yaptırımdan şikayetçi olmayacağım.' şeklinde yanıt verdi. '80 MİLYONLUK ÜLKEDEN OYUNCU ÇIKMAZSA...' Her oyuncuya şans vermeyi istediğini anlatan Terim, sözlerine şöyle devam etti: 'Biz ekip olarak şunu açıkça söylüyoruz. Biz İsveç gibi dünyanın önemli takımlarından birine karşı hazırlık maçı da olsa gelin kendinizi gösterin diye şansımızı veriyoruz. Umarım eskiden olduğu gibi Anadolu takımlarından Milli Takım'a 15-16 tane aday olur ve bunlar konuşulur. Ben şu iddiadayım. Oyuncular buradan çıktı. 80 milyonluk ülkeden oyuncu çıkmazsa hepimizde bir yanlış vardır demektir. Biz de esasında oyuncu çıkıyor. Ama alttan yukarı çıkarkenki eğitim konusunda çok iyi değiliz. Özellikle gençlerin eğitimi konusunda eğitimci arkadaşlarımızın donanımını arttırmalıyız. Bir oyuncuyu ihbar etmek Milli Takım'a en büyük iyiliktir. İyi oyuncuyu da söylemeye ihbar diyorum. Bu konuda hem burda hem yurtdışında pek çok arkadaşımız var. Buraya herkes gelebilecek.' Terim, Akhisar Belediyespor forması giyen Oumar Niasse'nin Milli Takım'da oynamak istediğini de belirtirken, yabancı oyunculara kapılarının açık olduğunu da şu sözlerle dile getirdi: 'Bir insan ben Türkiye'yi seviyorum bu milli takımda oynamak istiyorum derse benim için hiç bir sakınca yok. Ülkemizde belki küçük bir kesim buna itiraz edebilir kendi çocuklarımız oynasın diye. Geçen de Hamza Hamzaoğlu'na şaka yaparken duydum. Beni neden götürmüyorsun diye şakalaşıyormuş. Ama bu rakiplerimiz için bir sorun olmuyor. Onlar her oyuncuyu oynatabiliyor. Biz de geçmişte Aurelio'yu oynattık. Ben Türkiye'yi seviyorum diyen herkese kapımı açarım. 'Ne mutlu Türk'üm diyene' diyen her oyuncuya kapım açık.' 'MESUT'U 15 YAŞINDAYKEN KEŞFETMİŞTİK' Birçok önemli üşkenin yabancı asıllı oyuncuları milli takımlarında oynattığına da değinen Terim, 'Hollanda'ya mağlup olduğumuz zaman kimse bu noktayı kritik etmiyor. Orada Cezayir'den Fas'tan oyuncular var. Fransa, Almanya ve İsveç gibi ülkelerde de bu var. Biz hiçbir Türk oyuncuna sen neden Almanya'da oynuyorsun demiyorsak kendini Türk hisseden biri için de bunu düşünmek lazım. Kimse ben ve arkadaşlarımıza da kardeşim siz bulamadınız siz ikna edemediniz demesinler. Mesut dahil 15-16 yaşında genç milli antrenrlerimiz bu oyuncuları bulmuştur. Sorun bakalım hepsine babalarına da amcalarına da ben ve arkadaşlarım ben yokkenki arkadaşlarım 1990 yılından itibaren yetenekli olup da yanlarına gidilmeyen bir tane oyuncu var mı? Mesut'u da 15 yaşındayken keşfetmiştik.' dedi. 'BİZİ İSTEMEYENLERİN PEŞİNDEN KOŞACAĞIMIZA...' Her oyuncunun kararına saygı duyduklarını da anlatan Terim, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Kendini Türk hissedip burada oynamak isteyen yabancılara biz hayır diyoruz. Peki sizce böyle yaparak bu global dünyada doğru mu davranıyoruz? Bir gün arkadaşlarımızla karşınıza çıkıp bize biraz daha zaman verin diyenleri açıklayalım. Ama şu şeyi de yapmamak lazım. Biz çok istedik ama olmadı diye bir şey yok. Bizdeki herşey evraklı. Mesela Ekrem Dağ Avusturya'da... Ona kızgın mıyız? Hayır. Umarım başarılı olur. Ben yılın oyuncusu oylamasında oyumu Mesut'a verdim. FIFA kurallarına uygunsa benim için insan olması önemli. Seçmeyenlerin peşinden koşacağımıza seçenlerin peşinden koşacağız.' Gazetesport
Kadın Hakları Tarihi
8 Mart, yani ‘Dünya Kadınlar Günü’. Peki, dünya kadınları günümüze gelene kadar ne mücadeleler verdiler? Dünden bugüne kadın hakları! Sizler için 157 yıl öncesinden başlayan bir kadınlar günü dosyası hazırladık. Dünden Bugüne “Kadınlar Günü” Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir. Bu olaylardan 53 yıl sonra Danimarka’nın Kopenhag şehrinde düzenlenen Sosyalist Enternasyonel toplantısında 8 Mart 1857’de New York’ta başlayan, kadınların haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar. Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yıl etkinlikleri içerisinde Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü Dünya Kadın Günü olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977 de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi. Bu kabulün altında iki temel neden açıklandı, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için kadınlarında eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olmak gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi. Bazı tarihi adımlar 19- yüzyılın sonlarında kadınların oy verme hakkına kavuşabilmesi konusu kadın hakları hareketi için önemli bir aşama temsil etmiştir. Yeni Zelanda’da kadınlara seçme hakkı 1893 yılında, seçilme hakkı 1918′de verilmiştir. Bu yasa tüm kadınları kapsar. 1902′de Avustralya’da kadınlar seçme hakkı kazanmıştır. 1906 yılında Finlandiya kadın vatandaşlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. O yıllarda Rusya büyük çarlığına bağlı bir düklük olan Finlandiya, dünyada ilk kadın milletvekillerinin meclise girdigi ülke ünvanını da taşir. 1907 yılında 19 kadın milletvekili meclise girmeyi başarmıştır. Norveç 1913′te, Danimarka ve o zaman Danimarka’ya bağlı olan Izlanda da 1915′de kadınlara oy hakkı vermiştir. Kanada’da Quebec bölgesi hariç, kadınlar 1917′de seçme ve 1920′de seçilme hakkı elde ederken, Quebec’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1940 yılında verilmiştir. 1917′de Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetlerinden bir kısmında da kadınlar seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir. Bu hak 1918 yılı genel seçimlerinde ilk defa kullanılmıştır. 12 Kasım 1918′de Avusturya kadınlarına oy hakkı vermiş, onu takip eden günlerde 30 Kasım 1918′de Almanya’da kadınların seçme ve seçilme hakkı yasayla garantilenmiş ve 19 Ocak 1919seçimlerinde kadınlar ilk defa oy kullanmıştir.Amerika Birleşik Devletleri’nde 1920 yılında yürürlüğe giren anayasa değişikliği ile ülke genelinde kadınlara oy verme hakkı tanınmış, Kasım 1920′de kadınlar ilk parlemento seçimlerine katılmışlardır.[9] 1918 yılında 30 yaşının üstünde olup, bazı özel durumlarda oy kullanabilme hakkını elde etmiş olan, Birleşik Krallık kadınları için tam oy hakkı 1928 yılında sağlanmıştır. Güney Afrika Cumhuriyeti ırklarlarına göre kadınlara 1930′da beyaz ırka, 1984′de Hint ırkına , 1994′de de siyah ırka, oy hakkı tanımıştır. Türkiye’de kadınlar 20 Mart 1930′da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandılar. 1933′te Köy Kanunu’nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi. Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık 1934′te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular. 8 Şubat 1935′de ilk defa meclis seçimlerine katılan türk kadınları mecliste 18 sandalye elde ettiler. Fransa’da 4 Ekim 1944′de yapılan yasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 29 Nisan 1945′te ilk defa belediye seçimlerine katılan kadınlar 21 Ekim 1945′te de ilk defa parlemento seçimlerinde oy kullandılar. 1925′de belediye seçimlerinde oy kullanmaya başlayan İtalyan kadınları 1946′da ilk genel seçimlere katıldılar. Brezilya’da 1934′de, Filipinler’de 1937′de, Arjantin ve Meksika’da 1946′da, Japonya’da 1945′te, Çin’de 1947′de, Liberya’da 1947′de, Uganda’da 1958′de ve Nijerya’da 1960′da kadınlar oy verme hakkına sahip oldular. İsviçre’de kadınların seçme ve seçilme hakkıni elde etmesi 7 Şubat 1971′de gerçekleşirken İsviçre’ye bağlı Appenzell kantonunda ise 1990′ı bulmuştur.
Fenerbahçe'nin Yeni 10 Numara Adayı Belli Oldu!
Fenerbahçe şampiyonluk ipini göğüslerse yönetim Ersun Yanal'a hayranı olduğu Salzburg'lu '10 numara'yı transfer edecek. Fenerbahçe şampiyonluk ipini göğüslerse yönetim Ersun Yanal 'a hayranı olduğu Salzburg'lu '10 numara'yı transfer edecek. Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal kariyeri boyunca hep isabetli transferleriyle tanınır. Yanal'ın bu sezon başından bu yana sürekli her maçını izlediği ve hayranı olduğu bir futbolcu var. O da Şampiyonlar Ligi ön elemesinde karşılaştıkları Avusturya'nın Salzburg takımının 10 numarası Sadio Mane . 1992 doğumlu Mane aynı zamanda Senegal Milli Takımı formasını da giyiyor. Fenerbahçe'nin Salzburg'u eledikten sonra oyuncunun maçlarını takip eden Ersun Yanal, Avrupa Ligi son 16 takımı arasına takımını taşıyan Mane'nin bir hayranı. Hem sağ kanatta hem sol kanatta oynayan Mane aynı zamanda forvet olarak da çok etkili. Takımı en son Hollanda devi Ajax'ı alerken sahada devleşen genç Kamerunlu'nun transfer bedeli 15 milyon Euro. Sürekli temposu ve oyun zekasıyla yıldızlaşan Mane tutulması neredeyse imkansız bir futbolcu. Fenerbahçe yönetimi şampiyonluğa ulaşılması halinde Yanal'ın en büyük isteği olan Mane için kesenin ağzını açacak ve tüm şartlarını zorlayacak. Eurosport
Malezya Uçağının Akıbeti 'Hala Meçhul'
Malezya Sivil Havacılık Kurumu Başkanı, 239 yolcu ve mürettebatla kaybolan Malezya Havayolları uçağının akıbetinin 'esrarını koruduğunu' söyledi. Sivil Havacılık Kurumu Başkanı Azharuddin Abdul Rahman yetkililerin uçağın kaçırılmış olabileceği ihtimalini de değerlendirdiklerini vurguladı. Rahman Vietnam'ın güneyinde deniz üzerinde enkaz parçaları görüldüğü haberlerinin doğrulanmadığını da söyledi. Malezya Havayollarına MH370 sefer sayılı uçak Kuala Lumpur'dan Pekin'e doğru uçarken kaybolmuştu. Yetkililer kayıp yolcuların yakınlarına kendilerini en kötü ihtimale hazırlanmalarını söyledi. Rahman Kuala Lumpur'da düzenlediği basın toplantısında, 'Her saat, her saniye denizin her bölgesini arıyoruz' dedi. Uçağın kayboluşuyla ilgili soruşturma, uçağa çalıntı pasaportlarla bindiği tespit edilen iki yolcu üzerinde yoğunlaşıyor. Malezya Ordusu yetkilileri dün Boeing 777-200 tipi yolcu uçağının radardan kaybolmadan önce rotasından dönmüş olabileceğini söyledi. Uçak geçen Cuma Türkiye saatiyle 18.41’de Kuala Lumpur'dan kalkmış, ancak yine Türkiye saatiyle 19.30’da uçak Vietnam ve Malezya arasındaki bir noktada seyrederken telsiz bağlantısı kesilmişti. Vietnam ve Malezya açıklarında 40 gemi ve 34 uçak arama çalışmalarına katılıyor. Dün akşam Vietnamlı yetkililer biri uçak kapısına benzeyen iki parça görüldüğünü söylemişti. Ancak Malezyalı yetkililer bu bilginin resmen doğrulanmadığını belirtti. Yetkililer terör olasılığını da değerlendiriyor ve uçaktaki bazı kişilerin kimlikleri kontrol ediliyor. Interpol iki yolcunun kendi veri tabanlarında çalınmış olarak görülen iki pasaportla uçağa bindiklerini doğruladı. Tayland'da yıllar önce kaybolan bir İtalyan ve bir Avusturya pasaportuyla uçağa binen yolcuların biletlerini aynı anda aldıkları saptandı. Bu yolcuların bilet numaralarının da birbirini takip ettiği ve her iki yolcunun da Pekin'den Avrupa'ya giden bir uçakta yer ayırttıkları belirtildi. Beş yolcunun da bilet aldıkları halde uçağa binmedikleri anlaşıldı. Malezya Havayolları bölgenin en büyüklerinden biri ve her gün 80 farklı noktaya yaklaşık 37 bin yolcu taşıyor. 370 sefer sayılı uçağın Cumartesi günü kayıplara karışmasından bu yana Malezya Havayolları'nın hisseleri yüzde 18 düştü. Havayolunun hisseleri önceki düşüşün ardından biraz toparlamakla birlikte, yıl temelinde değer kaybı % 30'un üzerinde seyrediyor. 370 sayılı uçuşu paylaşan China Southern havayollarının hisseleri de % 3'den fazla düşüş kaydetti. Bölgede ucuza uçan havayollarının rekabeti tırmandırması yüzünden Malezya Havayolları, zaten bir süredir ekonomik zorluk yaşıyordu. 2013 yılında havayolunu işleten Malaysian Airline System, 1,170 milyar ringit (360 milyon dolar) tutarında zarar açıklamıştı.BBC Türkçe