onedio
Görüş Bildir

100.Yıl Haberleri

100.Yıl ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. 100.Yıl ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

2024'te Yeni Şarkı Çıkarmayan Norm Ender'in 'Yılın Erkek Rap Sanatçısı' Ödülü Alması Tartışma Yarattı!
Son dönemlerin en popüler rapçilerinden biri olan Norm Ender 100. yıl marşı Parla ile kariyerinde inanılmaz bir sıçrayış yaşadı. Her parçasıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran rapçi geçtiğimiz yıl marş dahil iki single yayınlamıştı. Geçtiğimiz akşam düzenlenen 11. Altın Palmiye Ödülleri gecesinde ödüller dağıtılırken Norm Ender geceye damga vurdu. 2024’te bir parça çıkarmayan Norm Ender'in 'Yılın Erkek Rap Sanatçısı' ödülünü kazanması tartışma yarattı.
Zamanın Başladığı Ana Ait İzlere Ulaşıldı
Gökbilimciler, Albert Eintein'ın Evren'in oluşumu hakkındaki teorisini doğrulayan çok önemli bir keşfe imza atarak, Büyük Patlama'nın ardından oluşan yerçekimsel dalgaları tespit etmeyi başardı.Bilim dünyası, Higgs Bozonu'nun keşfedilmesinin ardından en önemli gelişmeye tanık oldu. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Profesör John Kovac'ın başını çektiği araştırma ekibi, Antarktika'daki Bicep2 teleskobunu kullanarak 'Evren'in oluşumunda ortaya çıkan yankıları tespit etti. Büyük Patlama'nın ardından gelen 'Evren'in ilk genişleme sürecine ait olan dalgalara ait yankılanmalar, Einstein'ın teorilerini de doğruladı. Bilgisayar modelleri, 'Evren'in göz açıp kapayıncaya kadar 100 trilyon trilyon kat (.0000000000000000000000000000000001) genişlediğini ortaya koymuştu. Einstein'ın yaklaşık 100 yıl önce öne sürdüğü Genel Görelilik Kuramı'nda, yerçekimsel dalgaların Büyük Patlama'da ortaya çıktığı ve 'Evren'in genişlemesiyle güçlendikleri savunulmuştu. Bugüne kadar kesin delillerle doğrulanamayan görelilik kuramı, yıllar sonra Güney Kutbu'nda çözümlendi. 25 milyon dolarlık Bicep2 teleskobuyla ulaşılan 13.8 milyar yıllık yankılar, aynı zamanda 'Evren'in en eski 'radyasyon fosillerini' temsil ediyor. Araştırmada yer alan Minnesota Üniversitesi'nden Clem Pryke, 'Samanlıkta iğne bulmaya çalışırken bir levye bulduk' ifadesini kullandı. Pryke, 'Evren'in genişleyerek büyüdüğüne ait en büyük delili bulduk. Bulgular, Büyük Patlama'da bir araya gelen temel kuvvetlerin, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda yapılan deneylerde ortaya çıkan enerjinin 10 trilyonlarca katını temsil ettiğini gösteriyor' bilgisini verdi. Işın parçacıklarını okudu Bilim insanları, Bicep2 ile elde edilen bulgunun öncesinde, ‘uzayın kumaşını’ ışıktan bile hızlı yırtarak 'Evren'i şiddetle sarsan patlamanın milyarlarca ışık yılı uzunluğunda yerçekimsel dalgalar oluşturduğunu düşünüyordu. 'Evren'in genişlemesiyle ortaya çıkan olağanüstü güç, tıpkı depremlerde okyanusların yüzeyinde suların titremesi gibi uzay-zamanı sarsmaya başladı. Bicep2, elde ettiği izlerle, görelilik kuramına ait en önemli delili buldu. Yerçekimsel dalgaları doğrudan göremeyen teleskop, Evren’in henüz 400 bin yaşında ve sadece sıcak bir plazma topu halinde olduğu dönemden Dünya’ya ulaşan ışınlardaki fotonları taradı. Uzay boşluğunda ilerledikleri süre içinde yerçekimsel dalgaların etkisiyle sıkışan ve belli yönlerde kutuplaşan ışınların ortaya koyduğu kozmik izler, 13.8 milyar yıl öncesinin fosillerine ulaşılmasını sağladı. Büyük Patlama'dan gelen telegraf Johns Hopkins Üniversitesi'nden fizikçi Marc Kamionkowski, araştırma ekibiyle basına yaptığı açıklamada, 'Kozmolojideki eksik halkayı bulduk... Varlığından çok emin değildik ama 20 yıl süren araştırmalar sonuç verdi' ifadesini kullandı. Yerçekimsel dalgalar, uzayda ilerledikçe sıkıştıkları için arkalarında mikrodalga boyutunda iz bırakıyor. Işın dalgaları gibi kutuplanmaları, bilim insanlarına kutuplanma sinyallerini tespit etmelerini de sağlıyor. Bulguları çok titiz bir şekilde değerlendireceklerini belirtem Kamionkowski, 'Eğer sonuçlar birbirlerini tutarsa, Büyük Patlama'nın bize yerçekimsel dalgalar olarak işlenmiş, gökte ise mikrodalga izi olarak yansıyan telegrafına ulaşacağız. Gelecek yıllarda bu mesajın bize neler anlattığını daha iyi anlayacağız' dedi. Kaynak: Nature
100 Yıl Önce Çekilmiş 12 Sevimli Hayvan Fotoğrafı
Bu fotoğrafların sahibi Harry Whittier Beles, 1879 - 1953 yılları arasında yaşamış Amerikalı bir fotoğraf sanatçısıdır. Hayvanlarına, annesinin diktiği minik kıyafetleri giydiriyor ve onları tasarladığı durumların içerisine yerleştirerek mükemmel fotoğraflar yakalıyordu. Hayvanların insanlaştırıldığı bu siyah beyaz portreler gerçekten de çok ilgi çekici.Beles'in bu olayı bir meslek haline getirme hikayesi de bir o kadar ilgi çekici. 1906 yılında katıldığı partide minik bir kedinin kafasına parti külahı geçirilmiş fotoğrafını çekti. Bu fotoğrafı bir kartpostal yapımcısına sattı ve insanlar bu kartpostalı çok sevdiler. Fotoğrafların devamının istenmesi üzerine Beles kendi hayvanlarıyla yeni fotoğraflar çekmeye başlamış. O yıllarda photoshop daha icat edilmemişti. Bu fotoğrafların bu kadar güzel olmasının tek sebebi ise sabır ve tecrübe...İşte yüz yıl önce çekilmiş harika hayvan fotoğrafları...
Dünyayı Şaşırtan Köpek: Hachiko!
Sahibinin öldüğünü bilmeden, her akşam buluştukları tren istasyonunda 9 yıl boyunca onu bekledi. Kimse ona sahibinin öldüğünü, artık geri gelmeyeceğini anlatamadı. İşte efsane köpek Hachiko'nun hikayesi!Köpeklerin insanlarla yüzyıllar öncesinden bu yana süregelen kadim dostluğu herkes tarafından bilinir. Fakat kimi dostluk hikayeleri vardır ki, bunlar tarih kitaplarına geçmiş, filmleri yapılmış, insan ve köpek dostluğunun sembol hikayeleri olarak dilden dile aktarılmıştır. Tokyo’da heykeli dikilen sadık köpek Hachiko belki de bunlardan en eski ve en fazla bilinenidir.Hachiko ile sahibi Profesör Ueno’nun sevgi dolu hikayesi neredeyse 100 yıl geri gidiyor. Profesör Ueno, safkan Akita türü, iri beyaz bir erkek olan Hachiko’yu henüz bir bebekken sahiplenir. Hachiko’nun sıra dışı özellikleri, özellikle sahibine duyduğu sadakatte kendini göstermektedir. Bu iyi huylu iri beyaz köpek, sahibine her gün sabah Shibuya Tren İstasyonu’na kadar eşlik etmeyi görev haline getirir. Her akşam da aynı saatte tren istasyonunun önüne gidip sahibinin kapıdan dışarı çıkmasını beklemekte, sonra onunla birlikte eve dönmektedir.Hachiko’nun bu muhteşem sadakati, tren istasyonunda ve civarda çalışanlar tarafından ilgiyle karşılanmaktadır. Hachiko o civarda herkes tarafından bilinen bir köpek haline gelir.Fakat bir gün beklenmedik bir durum ortaya çıkar. Hachiko her zamanki gibi sahibini karşılamak üzere tren istasyonuna gelip beklemeye başlamıştır. Fakat sabaha kadar gözünü bile kırpmadan beklemesine rağmen, Profesör Ueno kapıda görünmez. Sadık köpek Hachiko hiçbir yere ayrılmadan sahibini beklemeye devam eder ve bu efsane bekleyiş tamı tamına 9 yıl sürer. 3200 koca gün boyunca, istasyonun önünden bir an olsun ayrılmaz Hachiko.İstasyon çalışanları şaşkınlıkla köpeği izlemektedir. Ölüm nedir bilmediği için, sahibinin öldüğünü anlamamıştır; zaman nedir bilmediği için, 9 yıl boyunca sahibinin geleceğinden en ufak bir kuşku duymamıştır. Hala inatla sevgili sahibinin her zamanki gibi kapıda görüneceği anı beklemektedir. Bu muhteşem sevgi hikayesi ve az bulunur sadakat istasyon çalışanlarını ve çevre esnafı çok duygulandırmıştır. Hachiko’yu onlar beslerler; gerektiğinde soğuktan korumaya çalışırlar. Hachiko’nun ünü kısa zamanda önce civar semte, sonra şehre, sonra da ülkeye yayılır.Bu dost canlısı iri beyaz köpeğin hüzünlü bekleyişi, sevgili sahibine ulaşamadan beklediği o uzun yılların getirdiği yorgunluk ve ihtiyarlığın sonucu olarak, Shibuya Tren İstasyonu’nun kapısında ölmesiyle sona erer. Fakat Hachiko efsanesi henüz yeni başlamıştır. Vücudundan geriye kalanlar içi doldurularak 1935 yılından itibaren Tokyo Ulusal Bilimler Müzesi’nde sergilenmeye başlanır. Üstelik Shibuya Tren İstasyonu’nun tam girişine Hachiko’nun heykeli dikilir. Bu heykel Tokyo’da bugün bile sevgililerin “buluşma noktasıdır”.
Beşir Atalay: 'Cumhurbaşkanlığı İçin İki Favori Aday Var'
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kanal 24 Televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı'nın artık TBMM tarafından seçilmediğine işaret eden Atalay, 'Cumhurbaşkanı artık meydana inecek. Kampanya yürütecek ve millet seçecek. Bu ancak siyasetten gelen birileriyle yürür ve bundan sonra da Cumhurbaşkanları siyasetten gelecek. Bu çok sağlıklı bir şey. Hayatın içinden, siyasetin içinden... Siyasetten gelmeyen cumhurbaşkanları, ki siyasetten gelse bile istisna teşkil edecek bir sayın Demirel vardı. Bir anlamda vesayet mekanizmalarının odağı, milli iradeye karşı oluşumların odağı şeklinde Cumhurbaşkanlığı Köşkü bir anlamda değerlendiriliyordu. Şu anda o bitti. Abdullah Bey zamanında Cumhurbaşkanlığı tam halkın cumhurbaşkanlığı. Bundan sonra seçim meydanında seçilecek, milletin Cumhurbaşkanı olacak. Artık öyle yüksek yargıdan birisi veya emekli generaller filan o tür şeyler, Cumhurbaşkanı olma filan şansı kalmadı. 'Cumhurbaşkanlığı seçimleri geliyor. İki favori aday var. Birisi çok daha büyük ihtimalle yüzde 99 bence sayın Başbakan. Ama sonra hem rakip olunabilir mi, iki adaydan biri olabilir mi? Hem de acaba sayın Cumhurbaşkanı da siyasete dönüp partide görev alabilir mi?' diye tartışmalar yapılırken, sanki Erdoğan'la Gül arasında da bir kırıklık, bir fay hattı kayması oluşturulmaya çalışılıyor gibi bir şey var. Bu ihtimal üzerine bir siyaset yapılabilir mi? Buna ihtimal veriyor musunuz?' sorusuna karşılık, 'Ben buna ihtimal vermiyorum' yanıtını verdi. 'Bunun çok hayrını göreceğiz' Türkiye ilk defa Cumhurbaşkanının sandıkta seçileceğini dile getiren Atalay, 'Bu bizim demokratik hayatımıza getirdiğimiz çok önemli bir yenilik. Bunun çok hayrını göreceğiz' dedi. 'Cumhurbaşkanlığı seçimi ve diğer gelişmeler, bu yaşadığımız seçimi göz önüne alacaksınız. Bu seçim hepimiz diyorduk ya 'referandum olacak', en çok muhalefet diyordu bunu. Seçimden sonrasını belirledi bu seçim. Yani şu anda AK Parti'nin önünde rahat, huzurlu, ferah bir alan var. İstediği bu konuda kararı rahatça alabileceği bir sonucu bu seçim sağladı ve Cumhurbaşkanımızda Başbakanımızda partimizde hükümetimizde bu konuda bir rahatsızlık, bir sıkıntı, 'acaba bir zorluk çeker miyiz bu konuda, bir kriz çıkar mı' gibi bir duygu içinde değiliz. Aksine çok ferah bir ortamdayız. Biz bunu kendi içimizde görüşerek en uygun alternatifimizi çıkaracağız ve ilk turda da seçeceğiz. Bu seçim onu gösterdi. Yani yerel seçimde yüzde 45,5-yüzde 46, genel seçimde yüzde 52-53'dür. Onun için burada hiç bir zorluk çekmeyeceğiz.' Dün akşam Ankara'da yapılan Kutlu Doğum etkinliklerinde Cumhurbaşkanı Gül'ün çok hoş bir konuşması olduğunun altını çizen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bir müslüman ülkenin bir müslüman lideri islam dünyasının bütün yükünü sırtına almış gönlüne almış ve bununla değerlendirmeler yapıyor ve millete ne hoş mesajlar veriyor. Abdullah bey böyle çok başarılı bir Cumurbaşkanlığı dönemi geçirdi. Kendisinden Allah razı olsun. Bu hareketin bugüne gelmesi, Tayyip Beyin, Abdullah Beyin belli bir öncü arkadaş grubunun eseridir. Bu 12 yıl Türkiye'nin çağ atlamasıdır. Türkiye hamdolsun çok mesafeler aldı her açıdan. Bunların hepsi büyük isimler ve güzel isimler ve Türkiye'nin nadir yetiştirdiği isimler. Bu böyle bir ekip. Bunlar bu hareketi her an birbirine fedakarlık yaparak getirdiler. İlk seçimde birisi milletvekili olamadı, öbürü hükümet kurdu. Sonra öbürü genel başkan milletvekili oldu. O götürdü dedi ki 'Bu emanet senindir'. Sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi ve o dedi ki, 'Cumhurbaşkanı senin olman daha uygundur' Bu böyle geldi. Bundan sonra da böyle gidecek. Hiç kimse burada kriz filan beklemesin. Hiç kimseyi Allah'ın izniyle rencide etmeden biz kendi içimizde bunu hallederiz. Birileri içimizden veya dışarıdan gereksiz, erken yorumlara giriyorlar. Biz girmiyoruz.' Başbakan'ın 'Biz Cumhurbaşkanımızla görüşerek süreci başlatacağız' sözlerini aktaran Atalay, şunları kaydetti: 'Tabii mekanizmalarımız içinde görüşülecek. Partimizin geleceği... Burada sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, eğer Başbakanımız aday olma yönünde kararı olduğunda partide genel başkan meselesi var, yeniden hükümet kurulacak. Cumhurbaşkanımızın burada rol alıp almayacağı, tabii o geçen gün 'böyle bir konuda benim kararım önemli' dedi. Tabii onun kararı önemli. Ondan sonrası bütün bunlar şu süreçte sakin sakin değerlendirilecek. Ama biz bir davayı yürütüyoruz. Burada bir dava ahlakı vardır. Herkesin birbirine sadakati vardır, herkesin birbirine vefası vardır. Burada hiçbir kimse ne rencide edilir, ne de burada kriz çıkar. Allah bize bu emaneti nasip etti ve bu bir nimet. Biz o emanetin hakkını vermek için bütün nefislerimizi arkaya alarak herkes kendisi daha ne kadar katkı veririm o çaba içinde. Hiç kimse burada 'ben' demez. Herkes birbirine 'sen' der ve 'biz' deriz. Buradaki çalışmalar öyle yürür. Bunu vatandaşlarımız, kendi teşkilatımız böyle bilsin. Biz bu duygu zenginliğini ve bu fedakarlık ortamını böyle yürüteceğiz. Daha uzun yolumuz var. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz müthiş bir kampanyayla ve ondan sonra yeni düzenimiz kurulacak. 2023'e doğru, Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümüne daha büyük bir Türkiye için uğraşacağız. Çabamız onun için' dedi.gazetevatan
85.000 Filmlik Pathe Arşivi Youtube'da
20- yüzyıl belgesel ve aktüalite filmlerinin en büyük toplayıcısı Pathe, 85.000 filmlik arşivinin her bir parçasını bundan birkaç gün önce Youtube'a yükledi. 1896 - 1976 arası, neredeyse 100 yıl içerisinde dünya üzerinde olup bitmiş her şeyi izleyip öğrenebileceğimiz filmler sıraya girmiş bizleri bekliyor. Her ne kadar 85.000 film izlemeye bir ömür yetmese de, izlemeye karar vermek de bir nevi yolun yarısıdır. Play Tuşu
'Atatürk Ermeni Gayrimenkullerini Devlet Adamlarının Ailelerine Dağıttı'
Murat Bardakçı: Atatürk’ün Ermeni tehcirine karşı çıktığı Türkiye’ye karşı anti-propaganda maksadıyla oluşturulmuş büyük bir yalandı Gazeteci-tarihçi Murat Bardakçı , Mustafa Kemal Atatürk ’ün İttihad ve Terakki’nin “tehcir” politikasını desteklemediğine ilişkin söylemlerin yalan olduğunu belirterek, “Ermeniler’in katlettiği devlet adamlarının ailelerine Atatürk’ün isteğiyle o dönem için servet sayılacak maddi yardımlarda bulunulduğunu göreceksiniz” dedi. Bardakçı yarıdmların kaynağının 'Tehcir edilen değil ama Türkiye’yi terk etmiş olan Ermeniler’den bazılarının gayrımenkulleri' olduğunu söyledi. Murat Bardakçı, İttihad ve Terakki liderlerinin özel arşivlerindeki belgelerden yola çıkara kaleme aldığı 2008 tarihli “Talât Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi”nin ardından “İttihadçı’nın Sandığı” kitabını yayınladı. Murat Bardakçı, HaberTürk gazetesiden Gülenay Börekçi’ye verdiği söyleşinin bir kısmı şöyle: “İttihadçı’nın Sandığı”nda Atatürk dönemiyle ilgili belgeler yer alıyor, bunların önemi nedir? Diasporanın ağzından konuşan bazı çevreler, bugüne kadar Türkiye’de bir konuda hep yanıltıcı propaganda yaptılar ve Atatürk’ün Ermeni tehcirine karşı çıktığını, hiçbir şekilde İttihad ve Terakki’nin tehcir politikasını desteklemediğini, bu konuda partinin eski yöneticilerini her vesileyle suçladığını söylediler. Bu, Türkiye’ye karşı anti-propaganda maksadıyla oluşturulmuş büyük bir yalandı. Kitabın ilk bölümündeki belgelerde, Ermeniler’in katlettiği devlet adamlarının ailelerine Atatürk’ün isteğiyle o dönem için servet sayılacak maddi yardımlarda bulunulduğunu göreceksiniz. Kaynağı neydi o yardımların? Tehcir edilen değil ama Türkiye’yi terk etmiş olan Ermeniler’den bazılarının gayrımenkulleri... ‘İttihadçılar’ı Ergenekon’a bağlamak saçma’ Aslında bundan önce İttihad ve Terakki’yi konuşmalıydık belki de... İttihad ve Terakki tam olarak neydi? İlk kurulduğu dönemde bir gizli cemiyet, daha sonraysa resmi bir siyasi partiydi. Bugün hakkında çeşitli yorumlar yapılıyor ama bunların çoğu yanlış. İttihad ve Terakki, Sultan Abdülhamid yönetimine karşı harekete geçen Jöntürkler’in sonraki nesli tarafından oluşturulmuş siyasi bir örgüttü; sonra da siyasi bir partiye dönüşmüştü. “İttihadçı zihniyet Türkiye’ye ne getirdi, halen devam ediyor mu?” şeklinde tartışmalar sürüyor ama hepsi tarih bilmemekten kaynaklanıyor. Uzun yıllar önce kendi kendini feshetmiş bir siyasi partinin ruhu bir hayran kitlesinde devam edebilir belki ama uygulamada devam edemez... Tarihi olaylar meydana geldikleri dönemlerin şartlarıyla değerlendirilmeli. İttihad ve Terakki’nin kuruluşunda iki ana sebep vardır. Birincisi, Sultan Abdülhamid’in istibdadına ve iktidarına son vermek; ikincisi, dağılma sürecine girmiş olan imparatorluğun toparlanmasını sağlamak yahut hiç değilse o süreci yavaşlatmak.... Bunun dışında başka bir sebep yoktur. Bugüne bakın; ne dağılmak üzere olan bir imparatorluk var, ne de Sultan Abdülhamid tahtta... İttihad ve Terakki bugün Ergenekon’a falan bağlanıyor. Boş laf bunlar! Aradan 100 yıl geçmiş, şartlar tamamen değişmiş. Bugünkü hiçbir oluşumun, kuruluş ve varoluş maksadı ortadan kalkan ve 1918’de tarihe intikal eden bir siyasi partiyle alakası olamaz. İttihad ve Terakki hedeflerini gerçekleştirebildi mi? 1909’da Sultan Abdülhamid’i tahttan indirdiler. 1913 sonrasında tek başlarına iktidara geldiklerindeyse, dağılma sürecini engellemeye çalıştılar ama bu kez başarılı olamadılar. Kitabınıza dönersek; “İttihadçı’nın Sandığı”ndaki belgeleri nasıl temin ettiniz? Bana ilk kez toplu halde evrak veren kişi rahmetli Talât Paşa’nın eşi Hayriye Hanım’dır. 1983’te vefat etti. Onu her zaman rahmetle anarım. Kendisi beni bu konuda ilk teşvik eden kişidir. ‘Kâğıt sevmeyen bir milletiz’ Kitapta İttihad ve Terakki’nin ileri gelenlerinin yazışmalarından oluşan toplam 220 belge yer alıyor. Hepsi özel arşivlerden bulduğunuz belgeler. Özel arşivlerin önemi nedir? Tarihi bir dönemi, olayı, kişiyi araştıran akademisyenler, araştırmacılar veya gazeteciler resmi belgeler ve evrakla yetinmez, mutlaka özel arşivlere de girmeye çalışır. Resmi belgelerde bulamayacağınız şeyler özel arşivlerde muhakkak vardır. Fakat bizde özel arşivlere girilmez; özel arşivler kullanılmaz bile. Aileler ellerindeki belgeleri göstermez, çünkü Türkiye’de bir belge korkusu vardır. “Başıma iş açılırsa” korkusu... Tabii. Kâğıt sevmeyen bir millet olduğumuz için bir devlet adamı ölünce, karısı elde ne varsa yakar. Çok rastlanır böyle şeylere, şahit olmuşsunuzdur. Belgeye, evraka önem verilmez. Korunabilen belgelere ulaşma becerisini de tarihçiler gösteremez. Halbuki bir konuda yazacaksanız, o konunun dışında kalarak yapamazsınız bunu, içinde olacak, hissedeceksiniz. O dönemi teneffüs edecek, o çevreyi tanıyacaksınız. Tanımadan çok zor. T24
Süper Güç Türkiye! 2050 Yılında Türkiye Haritası Böyle mi Olacak?
ABD'de 'Gölge CIA' olarak bilinen Stratfor düşünce kuruluşunun başındaki George Friedman, 'Önümüzdeki 100 yıl' adını verdiği kitabında Türkiye'yi geleceğin süper güçleri arasında saydı.' Türkiye, ABD'yle savaşacak yenip 'süper güç' olacak ABD'de 'Gölge CIA' olarak bilinen Stratfor düşünce kuruluşunun başındaki George Friedman, 'Önümüzdeki 100 yıl' adını verdiği kitabında Türkiye'yi geleceğin süper güçleri arasında saydı. Türkiye ile Japonya'nın liderlik yapacağı ülkelerin ABD ile savaşacağını ileri sürdü Amerikan İstihbarat Ajansı CIA'ya yakınlığı nedeniyle 'Gölge CIA' olarak bilinen Stratfor'un sahibi, ünlü stratejist George Friedman, önümüzdeki yüzyılın sonlarında Çin ve Rusya gibi ülkelerin gerileyip yerlerini Türkiye, Japonya, Meksika ve Polonya gibi yeni dünya güçlerine bırakacağını öne sürdü. Friedman, 'Next 100 Years: A Forecast for the 21'st Century' (Önümüzdeki 100 Yıl: 21'inci Yüzyıl İçin Öngörüler) adlı yeni kitabında şu tahminlerde bulundu: Rusya ve Çin gibi güçler için önümüzdeki yüzyılda endişelenmeye gerek yok. Bu ülkeler komünizme benzer çöküş yaşayacak. Rusça veya Çince'yi bırakın, Türkçe, Japonca, Polonya ve Meksika dillerini öğrenmeye bakın. Gelecek yüzyılın süper güçleri Çin ve Rusya değil; Türkiye, Japonya, Meksika ve Polonya olacak. Türkiye'nin dünyadaki siyasi etkisi 2050 yılında Osmanlı haritasını andıran bir görüntü oluşturacak. Savaş, bilim-kurgu filmi gibi olacak Yüzyılın sonlarına doğru ABD ile Türkiye-Japonya ittifakı arasında bir çatışma yaşanacak. Bu savaş bugüne kadar var olan klasik silahlarla yapılan savaşlardan tamamen farklı olacak. Yani bugünden bir tür bilim kurgu gibi görünen bir savaş yaşanacak. 21'inci yüzyılın gidişatını bu savaşın sonucu belirleyecek. ABD'nin şu an üzerine eğildiği İslamcı militanlarla savaş konusu 21'inci yüzyılla birlikte tarihin derinliklerinde kalacak. Uzun hayat beklentilerinin artması nedeniyle 1970-90 yıllarında dünyaya gelenler yaşlarının ileri dönemlerinde mali krizle karşı karşıya kalacak. Şimdi göçmenleri sınırlarından çeviren Amerika, bir süre sonra göçmenleri çekmek için teşvikler dağıtacak. n DIŞ HABERLER ÖNEMİ NEDİR? Stratfor 1996'da, Teksas'ın Austin kentinde kurulan özel bir istihbarat kurumu. Başında ünlü stratejist ve siyaset bilimci George Friedman bulunuyor. Friedman aynı zamanda 'Amerika'nın Gizli Savaşı', 'Savaşların Geleceği' gibi best-seller kitapların yazarı. Türkiye'deki gelişmelerle ilgili olarak, Friedman tarafından kaleme alınan analizi 'Türkiye-Yeni Osmanlıcılık' ve yeni ABD yaklaşımı konusunda ilginç bir çalışma olarak nitelenmişti. Friedman ve başında bulunduğu Stratfor, Pentagon'a da danışmanlık yapıyor. Stratfor, Asya'da 1997'de kriz yaşanacağını ABD yönetimine çok önceden bildirmişti.Medyafaresi
Irkçı Tape NBA'yi Karıştırdı; 'O Siyahları Maçlarımıza Getirme!'
Los Angeles Clippers'ın patronu Donald Sterling'e ait olduğu iddia edilen ses kaydı, Amerikan Basketbol Ligi'ni karıştırdıNBA’de play-off heyecanı bütün hızı ile yaşanırken Los Angeles Clippers’ın sahibi Donald Sterling ’in, kız arkadaşı ile yaptığı iddia edilen ırkçı söylemlerin yer aldığı bir telefon görüşmesinin ses kaydı Amerika gündemine damga vurdu. Yayınlanan ses kaydına göre Donald Sterling’in, 10 dakika süren telefon görüşmesinde kız arkadaşına, “Senin maçlarımıza siyahi arkadaşlarını getirmeni istemiyorum. Onları etrafımda görmekten memnun değilim. Benim maçlarım dışında onlarla ne yapıyorsan yap, ama Clippers maçlarına davet etme. Özellikle Magic Johnson ile birlikte çektirdiğin resimleri Instagram hesabından paylaşmanı istemiyorum.” dediği iddia edildi. ABD Başkanı Barack Obama , Amerikan Basketbol Ligi (NBA) takımlarından Los Angeles Clippers'ın patronu Donald Sterling'e ait olduğu iddia edilen ses kaydındaki ırkçı ifadelere ilişkin, 'NBA Başkanı Adam Silver'ın bu hususta gerekeni yapacağına eminim' dedi. Clippers oyuncuları dün akşam yaptıkları son maçta olayı protesto etti. Ses kaydında adı geçen Los Angeles Lakers’ın efsane oyuncusu Magic Johnson , “Bundan sonra Donald Sterling, Clippers’ın sahibi olduğu sürece hiçbir maçlarına gitmeyeceğim.” açıklamasını yaptı. Ünlü NBA yorumcusu Charles Barclay ise yeni NBA başkanı olan Adam Silver’ın ilk işa olarak Sterling’i NBA’den süresiz men etmesi gerektiğini savundu. NBA, Sterling’in açıklamalarıyla ilgili olarak soruşturma başlattı. ABD Başkanı Barack Obama, konuyla ilgili, “Cahil insanlar, cehaletlerini sergilemek istiyorsa hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Konuşmalarına izin vermeniz yeterli. NBA Başkanı Adam Silver’ın bu konuyu ele alacağına eminim.”dedi. Obama, temaslarının ardından Malezya Başbakanı Necip Rezak ile düzenlediği ortak basın toplantısında, konuyla ilgili bir soru üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: 'NBA Başkanı Adam Silver'ın bu hususta gerekeni yapacağına eminim. NBA ülke çapında geniş taraftar kitlesine sahip bir lig ve bu ligde çok sayıda siyahi Amerikalı oyuncu var. Afrikalı Amerikalı kültüründe basketbolun yeri ve önemi büyük. Ve ben açıkçası NBA'in bunu bir sorun olarak gördüğünü, bu oyunculardan rahatsızlık duyduğunu düşünmüyorum. Amerika ne yazık ki hala geçmişten gelen ırkçı ve ayrımcı tutumlarla mücadele ediyor. Bu meselede ciddi mesafe katedilmesine rağmen arada bir bu tür rahatsızlık veren sesler duyulacaktır. Bizim yapmamız gereken bu tür olaylar karşısında her zaman olduğu gibi kınayıcı tavrımızı açık ve net biçimde ortaya koyarak, çocuklarımıza doğru olanı öğretmek ve elbette toplumun gösterdiği tepkiden hareketle bu konuda nerden nereye geldiğimizi fark ederek umudumuzu kaybetmemektir.' NBA olayla ilgili soruşturma başlatıyor Öte yandan, NBA Başkanı Adam Silver, olayın ardından yaptığı açıklamada, 30 yıla yakın bir süredir LA Clippers'ın sahibi olan Donald Sterling hakkında soruşturma başlatacaklarını duyurdu. Öncelikle söz konusu ses kaydının orijinal olup olmadığını araştıracaklarını anlatan Silver, kayıtların orijinalliğinin ispatlanması durumunda Sterling'e verilecek herhangi bir cezadan önce, yasal sürecin beklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Donald Streling protesto edildi Donald Sterling, pazar akşamı Oakland'da oynanan Clippers-Golden State Warriors maçına katılmazken, maç öncesine kadar ses kaydına ilişkin yorum yapmaktan kaçınan Clippers oyuncuları, maça hazırlık sırasında üzerlerindeki Clippers formalarını çıkartıp toplu halde sahanın ortasına bıraktıktan sonra Clippers logosunu gizlemek amacıyla ters giydikleri kırmızı tişörtlerle ısındı. Clippers'ın çoğu siyahi oyunculardan Kurulu KCAL/CBS2 kanalına konuşan NBA tarihinin en başarılı siyahi oyuncularından Magic Jonhson, yaşadığı hayal kırıklığını dile getirirken, NBA Başkanı Silver'a hitaben, 'Silver, Clippers takımını satmalıdır' dedi. Johnson, Donald Sterling için, 'Ona saygı duydum. Onun da bana saygı duyduğunu düşünüyordum. Birisi bana gelse ve ırkçı olduğunu açıkça dile getirse bunu anlarım ve saygı duyarım. Ama yüzüme gülüp, elimi sıkıp bana rol yapar ve ardından benden rahatsız olduğunu, maçlarında görmek istemediğini söylerse bunu anlayamam ve saygı duyamam. Madem böyle düşünüyorsun o zaman niye sahip olduğun takımın yüzde 70'i Afrikalı Amerikalı oyunculardan kurulu?' diye sordu. Johnson ayrıca, bu olayın kendisini şahsından öte Afrikalı Amerikalılar adına üzdüğünü vurgulayarak, '2014 yılında hala ırk ayrımı yapan insanları konuşuyor olmamız utanç verici' değerlendirmesinde bulundu. NAACP boykot çağrısı yaptı Amerika'da ırka dayalı nefreti ortadan kaldırmak amacıyla 1909 yılında kurulan Siyahilerin Gelişmesi İçin Ulusal Birlik (NAACP) California Başkanı Alice Huffman da yaptığı açıklamada, Clippers taraftarlarını maçları boykot etmeye davet ederek, 'Taraftarlara mümkünse Sterling'in ricasını kırmayıp maçlara gitmemelerini öneriyoruz' dedi. Gelecek ay Los Angeles NAACP'nın 100. yıl dönümü kutlaması nedeniyle düzenlenecek etkinlikte Sterling'e 'hayat boyu başarı ödülü' vermeye hazırlanan birlik, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, takipçilerine ödülden vazgeçildiğini duyurdu. Donald Sterling, pazar akşamı Oakland'da oynanan Clippers-Golden State Warriors maçına katılmazken, maç öncesine kadar ses kaydına ilişkin yorum yapmaktan kaçınan Clippers oyuncuları, maça hazırlık sırasında üzerlerindeki Clippers formalarını çıkartıp toplu halde sahanın ortasına bıraktıktan sonra Clippers logosunu gizlemek amacıyla ters giydikleri kırmızı tişörtlerle ısındı. Bu arada Amerika'da gündem yaratan ses kayıtlarını servis ettiğinden şüphelenilen Sterling'in kız arkadaşı, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada, kayıtların sızdırılmasıyla bir ilgisinin olmadığını açıkladı. TMZ haber magazin sitesinde yayınlanan ses kasetinde, Sterling ile Meksika kökenli bir siyahi olan kız arkadaşı arasında geçtiği savunulan görüşmede, Sterling'in sosyal paylaşım sitesi Instagram'a Magic Johnson ile çekilmiş fotoğrafını koyan kız arkadaşına kızdığı, ısrarla kız arkadaşından siyahilerle olan ilişkilerini ortaya dökmemesini ve gizli tutmasını istediği iddia edilmişti. Tansiyonu giderek yükselen konuşmada kız arkadaşının siyahilerle birlikte görünmesinden fazlasıyla rahatsız olduğu kaydedilen Sterling'in, 'Bir daha kendi takımımın maçında Magic Johnson'ı görmek istemiyorum' ifadelerini kullandığı öne sürülmüştü.T24