Görüş Bildir

Tesettür Haberleri

Tesettür ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Tesettür ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

2014 Tesettürlü Gelinlik Modelleri
Tesettür gelinlikler her geçen sezon daha da zenginleşen modelleriyle gelin adaylarının hayallerini süslemeye devam ediyor. Yeni sezon tasarımları arasında yer almakta olan tesettür gelinlik modelleri 2014 modasının da dikkat çeken gelinlikleri arasına girmeyi başarıyor. Kumaş çeşitliliği açısından da en geniş yelpazeye sahip olduğunu belirtelim ;
'Tesettür Duvarı' İki Oteli Birbirine Düşürdü
Turunç Mahallesi'nde denize sıfır konumda bulunan ve muhafazakar müşterilere hizmet verecek bir otelin sahipleri havuza giren müşterilerini diğer otelde kalanların görmesini engellemek için araya 6 metre yüksekliğinde demir konstrüksiyon yaptırarak üzerini brandayla kapattı. Diğer otelin sahibi Bozkurt Uslu, komşu otelin uyarılara aldırmaması üzerine belediyeyi arayarak aradaki brandayı söktürdü. Kocaeli'de Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanlığı yapan ve geçen dönem CHP'den Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı olan Bozkurt Uslu'nun başı komşu otelle derde girdi. Marmaris'e 20 kilometre uzaklıktaki Turunç'ta 30 yıldan bu yana Barbaros Beach Hotel'i işleten Bozkurt Uslu herşeyin 4 ay önce başladığını belirterek şöyle dedi: 'Yanımızdaki otel 3-4 ay önce el değiştirdi. Önceki sahipleriyle iyi ilişkiler içindeydik, iyi komşuyduk. Otellerimiz arasında 3 metrelik mesafe var. İki otel arasına yüksekliği 6 metreyi geçen bir demir konstrüksiyon yaptırmaları otelimizin orman manzarasını kapattı. Nedenini sorduğumuzda müşterilerinin dışarıdan gözükmemesi gerektiğini söylediler. Turunç halkı şaşkın. Kendilerini insanlık namına defalarca uyardık. Bir netice alamayınca belediyeden yardım istedik ve brandayı 10 gün sonra kaldırtabildik.' Rezervasyon iptalleri başlamıştı Bozkurt Uslu, otelde kalan müşterilerinin şikayetlerinin İngiltere'ye kadar ulaştığını da belirterek, şunları anlattı: 'Müşterilerimiz bu durumu önce bana, sonra Marmaris'teki acenteye hatta İngiltere'ye şikayet etti. Bir sonraki sözleşmelerim iptal olmak üzereydi. Bizim plajımızda da insanlar birbirine saygılı olarak ister, mayo ister, haşema ile denize girerler. Benim hiçbir müşterim o otelin havuzundakilere bakmaz. Bu çok üzücü bir durum. Yapılan insanlığa, komşuluğa ve ekmeğe saygılı değil. Araya ağaç dikip büyümesini beklemekten bile söz ettiler. Kendi alanları içlerinde kalmak şartıyla bize zarar vermeden başka yöntemler kullanabilirlerdi.' Henüz ismi belirlenmeyen fakat tesettür oteller listesinde yer alan yeni otelin yetkilileri DHA muhabirinin görüşme istemini kabul etmedi, 'Açıklama yapma hakkımızı kullanmıyoruz' diye yanıt verdi. Otel ve çevresinde de çekim yapılmasına da izin verilmedi.DHA
'Dergi Kapansın Diyorlar, Böyle Bir Faşizm Olabilir mi?'
Gülsüm Çiçekçi: Âlâ okurları mankenin verdiği pozla gezmiyorlar'İslami moda dergisi' olarak da bilinen, ancak, tesettürlü modellerle yaptığı kapakların ardından İslamcı kesim içinde sert eleştirilere hedef olan Âlâ dergisinin imtiyaz sahibi Gülsüm Çiçekçi , tepkileri değerlendirdi. Çiçekçi, muhazakâr dünyadaki kadınlara hitap etmek üzere kurulan ve 'Stil sahibi kadının dergisi' sloganıyla yola koyulan Âlâ'yı ve tepkileri anlatırken, 'Altı üstü ve sadece ve sadece moda dergisiyiz. Bunu anlamak istemeyen anlamayacak. Üç yılda bunu öğrendik. Dergi kapansın istiyorlar, böyle bir faşizm olabilir mi' dedi.Cumhuriyet Pazar'dan Esra Açıkgöz 'ün sorularını yanıtlayan Çiçekçi, gelen tepkilerin nedeni konusunda, 'En büyük neden bir yere yaslanmamak, bağlı olmamak.Bir gruba, partiye, cemaate ait olmadığımızdan onların söylemiyle züppe, pespaye oluyoruz' değerlendirmesini yaptı. Çiçekçi, özetle şunları söyledi:'Altı üstü moda dergisi bu, gerçekten altı üstü dergi modası! Bunu herkes başka bir şeyle doldurmak, içine bir şeyler sokmak istiyor, anlıyorum ama formül basit. Moda üreticisi, tasarımcı ve kadın; bu üçünün arasında giden gelen bir haberleşme ağı bu. Parantez açılacak, virgülden sonra devam eden bir cümlesi yok.Dergiyi bir gerçekmiş gibi görmek istiyorlar. Yayın dili öğrenilmesi gereken bir şey. Bu sektörde böyle bir dergi yoktu, moda kataloglardan takip ediliyordu. Amaç sadece ürünü göstermek olmalı gibi algılanıyordu. Sonra daha profesyonel fotoğrafçılarla çalışmaya başladı üreticiler. Ebru Şallı gibi mankenler kullanıldı tesettür defilelerinde, o zaman da aynı tartışmalar yapıldı. Zaman, Yeni Şafak gazetesinin yazarları bizi de defileci diye görmek istedi. Ali Bulaç, siz defilatörsünüz, demişti. Evine kadın dergisi hiç girmedi ki. Sıkıntı burada. Kimse kötü niyetli değil. Biz bir kadın profili oluşturmaya çalışmıyoruz. Son sayıda eleştirilerini ciddiye aldık ve tesettür kullanmadık. Türkiye’de en az yüz bin kadın, yakasını tamamen kapatmıyor ama başını bağlıyor. Fransız türbanı diyorlar ona.Biz sadece bir kadın dergisiyiz. Ölçülü giyinen, Türkiye’de yaz geldiğinde aradığını bulamayan kadınlara hitap ediyoruz. Manken elini kafasına tutup poz verdiği zaman, Âlâ okurları böyle gezmiyorlar. Bu bir anı fotoğrafı değil. Moda fotoğrafı, realist olmak gerekmiyor.Bu dergiyle, şöyle giyin, boğazını aç demiyoruz. Herkes içeride ve dışarıda ne giyebileceğini bilecek kadar bilinçli. Onlar, insanlarda bu bilincin olmadığını düşünüyorlar. Eğer öyleyse bunu düzeltecek bir çözüm bulsunlar, Âlâ’yı eleştirene kadar. Bunu söylemek bize düşmez ama İslam hayattan kopuk bir din değil.'T24
Hemen Bugün Başlatılması Gereken 10 Yardım Kampanyası
Ethem Sarısülük'ü öldüren polise yardım kampanyası açıldığını öğrenince şaşırmadık ve hemen ardından Yeni Türkiye'de derhal düzenlenmesi gereken kampanyaları sizler için bir araya getirdik. Uyuma vatandaş milli iradene falan sahip çık!http://onedio.com/haber/ethem-sarisuluk-u-vuran-polis-icin-resmi-yardim-kampanyasi-426049
14 Aralık Soruşturmasında Mahkeme Kararı Belli Oldu
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği kararından: 'Genel itibarıyla emniyet müdürlüğü ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, İstihbarat ve TEM müdürlüklerinde görev yapan şüphelilerin, devletin hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturarak yasa dışı örgütlenme oluşturdukları, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal, ekonomik, askeri ve idari mekanizmasına yön veren kadroların ele geçirilerek etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığı görülmüştür. Şüpheli Fethullah Gülen'in Samanyolu TV grubu ve Zaman gazetesinin genel olarak yayın ve yayım politikalarını belirlediği, bu şekilde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.'İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararında, 'Genel itibarıyla emniyet müdürlüğü ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, İstihbarat ve TEM müdürlüklerinde görev yapan şüphelilerin, devletin hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturarak yasa dışı örgütlenme oluşturdukları, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal, ekonomik, askeri ve idari mekanizmasına yön veren kadroların ele geçirilerek etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığının görüldüğü' ifade edildi.Hakimlik tarafından verilen kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen 'paralel yapı' soruşturmasına değinildi. Soruşturmanın nasıl başladığı ve şüphelilerin hangi isnatlarla suçlandığına ilişkin bilgilerin sunulduğu kararda, soruşturmanın başlamasına neden olan olaylar kronolojik olarak yer aldı.Dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen bir soruşturma dosyasının şüphelilerinden olan ve halen Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları devam eden sanıklar Mehmet Nuri Turan, Bünyamin Ateş, Burhan Bozgeyik ve Mustafa Kaplan'ın, sahip oldukları BMB Yayın Grubu'na bağlı Tahşiye, Rahle ve Cihangir adlı yayınevleri ile dini görüş ve yorumlar içeren kitaplar bastıkları belirtilen kararda, bu kitaplarda şüpheli Fethullah Gülen'in temel paradigması olan dinler arası diyalog ve kurumlara zekat verilebileceğine ilişkin görüşleri ile tesettür konusunda eleştirilerde bulunulduğu ifade edildi.TAHŞİYE SORUŞTURMASIFethullah Gülen'in başında bulunduğu, 'hizmet hareketi' adıyla bilinen yapının eleştirildiği 3 Aralık 2008 tarihli yazının, bu dosyanın şüphelilerinden olan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in imzasıyla dağıtım yerlerine gönderildiği ve 'Tahşiye grubu faaliyetleri' konulu yazı ile bu grup hakkında istihbari bilgilendirme yapıldığı aktarılan kararda, şüpheli Gülen'in 6 Nisan 2009'da 'www.herkul.org' isimli internet sitesinde, 'irtica paranoyası' adı altında video kaydının yayınlandığı ve burada açıkça 'tahşiye diye bir şey icat edebilirler, adlarına da tahşiyeci derler, sonra kalaşnikof verirler, çuvaldızı bile olmayan insanlara terörist damgası vuracaklar.. belli kişilerce karanlık karar kurullarında alınan kararlar..' şeklinde diyaloglar geçtiği dile getirildi.Gülen'in beyanatının şüphelilerden Hüseyin Gülerce'nin 10 Nisan 2009 ve Ahmet Şahin'in de 15 Nisan 2009 tarihlerinde Zaman gazetesindeki köşelerinde yazıldığı, yine 23 Nisan 2009'da 'Tek Türkiye' dizisinin bölümündeki 'karanlık kurul' sahnesinde, 'tahşiye miydi taşidat mıydı neydi..rahle mahle bir şey deyin işte, dini sembol olacak bir şey..' şeklinde diyaloglar kurulduğu anlatılan kararda, şüphelilerden Nuh Gönültaş'ın da Bugün gazetesinde 26 Nisan 2009'da, 'Tahşiyeciler deşifre oldu, yeni bir isim bulmalıyız' başlığıyla, dizideki diyaloglarla ilgili bir köşe yazısı yazdığının anlaşıldığı ifade edildi. 'İSTİHBARİ BİLGİ TEYİT EDİLMEDİ'Başka suçtan tutuklu şüpheli Ali Fuat Yılmazer'in 3 Aralık 2008 tarihli yazısının ardından, gazetede beyanlarının yer aldığı yayınlar ile televizyonda da yayım yapıldığı belirtilen kararda, kısa bir süre sonra, 29 Nisan 2009'da 20 kişi hakkında şüpheli Erol Demirhan imzasıyla, şüpheli İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) şube müdür vekili Ertan Erçıktı adına, İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden İstanbul TEM'e yazı yazıldığı ve 'Radikal tahşiye grubu' hakkında ihbarda bulunulduğu, ancak istihbari bilgilerin adli soruşturmada teyit edilmeden kullanılamayacağı kuralı ihlal edilerek 4 Mayıs 2009'da şüpheli Ertan Erçıktı'nın imzasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından soruşturma talep edildiği aktarıldı.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebe uygun bir şekilde, 5 Mayıs 2009'da izin vererek soruşturma yürüttüğü, teknik ve gizli takip kararları alınarak TEM Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından uygulama yapıldığı kaydedilen kararda, 4 Kasım 2009'a kadar 'Radikal tahşiye grubu' adıyla soruşturma yürütülürken, bu tarihten sonra bilgi notu ile örgütün adının 'El Kaide yanlısı radikal Mehmet Doğan örgütü' olarak değiştiği, 10 Aralık 2009'da tarihsiz, isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubu ile CD'nin gönderildiği, 22 Ocak 2010'da 16 ilde eş zamanlı olarak 122 kişiye yönelik operasyon yapıldığı ve bir kısım şüphelilerin tutuklanarak 17 aya kadar tutuklu kaldıkları dile getirildi.'SİS KUTULARI AYNI SERİDEN'Kararda, şüphelilerden Turgut Yıldırım'ın bulunduğu Bahçelievler'deki yerde yapılan aramada suç konulu olduğu değerlendirilen el bombaları ve mermiler ile krokilerin ele geçirildiği ve el bombaları üzerinde yalnızca arama yapan polis memurlarının parmak izinin tespit edildiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:'Şüpheli Ali Fuat Yılmazer'in 3 Aralık 2008 tarihli yazısında, Ali Tok'un da bu yapılanmanın içerisinde olduğunu bildirmesine ve şüpheli Turgut Yıldırım'ın arama tutanağında elde edilen taslak ve krokilerin eve Ali Tok isimli kişi tarafından getirildiğinin beyan edilmesine karşın, Ali Tok isimli kişinin yazı ve imza örneklerinin alınmadığı gibi şüpheli olarak da işlem görmediği, arama yapılan evde 38 adet parmak izi tespit edildiği halde bu hususun da araştırılmadığı, diğer taraftan elde edilen suça konu olduğu belirtilen bir adet MKE yapımı sarı renkli sis kutusunun, Ergenekon terör örgütü kapsamında, 21 Nisan 2009'da Beykoz Poyrazköy Keçilik mevkisinde yapılan kazılarda ele geçen bir adet şeffaf poşete sarılmış vaziyette bulunan MKE yapımı sarı renkli sis kutusu ile aynı seriden olduğu, ele geçen el bombalarının, seri numarası tespit edilen Kartal Emniyet Müdürlüğü'nde bulunan 6 adet el bombası ile benzeştiğinin tespit edildiği görülmüştür.''FETHULLAH GÜLEN...'Soruşturma dosyasında, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı olan şüpheli Hidayet Karaca'nın, şüpheli Fethullah Gülen ile arasında 20 Eylül 2010, 28 Eylül 2013 ve 10 Ekim 2013'te geçen telefon görüşmelerinde, 'Şefkat Tepe' dizisindeki 'karanlık kurul' bölümlerinin dizide yer alıp almayacağını sorarak, bu bölümlere ilişkin senaryoyu Gülen'e okuduğu ve bizzat onayını aldığı kaydedilen kararda, 'Soruşturmanın şüphelilerinden olan ve Tek Türkiye, Şefkat Tepe dizilerinin senaryo, hikaye yazarları ve yapımcı, yönetmenlerinin beyanlarına göre, 'bu dizilerde yer alan karanlık kurul veya karar kurulu bölümlerinin kendi taraflarından yazılmadığı, senaryolaştırılmadığı ve dizilerinde bulunmadığını' beyan etmeleri karşısında, 'karanlık karar kurulu' adıyla yayınlanan bölümlerin diziden farklı kişiler tarafından senaryolaştırılarak diziye eklendiğinin anlaşıldığı görülmüştür' denildi.'Bu haliyle şüpheli Fethullah Gülen'in Samanyolu TV grubu ve Zaman gazetesinin genel olarak yayın ve yayım politikalarını belirlediği, bu şekilde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı' ifadesi kullanılan kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 3 soruşturma dosyasındaki bir kısım şüphelilerin bu dosyanın da şüphelileri olduğu ve bu soruşturma dosyaları sonucunda yapılan işlemler nedeniyle şüpheli Fethullah Gülen'in kontrolünde bulunan basın ve yayın organlarında şüphelilerin sahiplenilerek yayınlar yapıldığı aktarıldı.'KARACA-GÜLEN GÖRÜŞMELERİ...'Dershaneler konusunda, şüpheli Fethullah Gülen'in beyanının gazete ve televizyonlarda, belirtilen şekillerde, kamuoyu oluşturmak amacıyla kullanılarak haberler yapıldığı da belirtilen kararda, aynı zamanda dizilerin 'karar kurulu' bölümlerinde de bu olaylara yer verildiği ve şüpheli Hidayet Karaca ile şüpheli Fethullah Gülen arasındaki görüşmelerin inkar da edilmediğinin görüldüğü dile getirildi.Kararda, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK), 'terör tanımı' başlığını taşıyan 1. maddesi ile 'terör örgütleri' başlığını taşıyan 7. maddesine vurgu yapılarak, şu ifadelere yer verildi:'Örgüt niteliği değerlendirildiğinde, genel itibarıyla emniyet müdürlüğü ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, İstihbarat ve TEM müdürlüklerinde görev yapan şüphelilerin, devletin hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturarak yasa dışı örgütlenme oluşturdukları, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal, ekonomik, askeri ve idari mekanizmasına yön veren kadroların ele geçirilerek etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığı, bugüne kadar cebir ve şiddet içeren eylem ile işlemleri tespit edilmemiş olsa da mahiyeti gereği silahlı olarak emniyet müdürlüğü bünyesinde oluşan bu birimin, 'terör örgütleriyle mücadele' adı altında yetkilerini, görevlerinin gereklerine aykırı kullanmak suretiyle amaca ulaşmak için toplum üzerinde baskı, korkutma, yıldırma ve sindirme yöntemi kullanarak işlem yaptıkları, nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 9 Ekim 2013 tarihli kararında belirtildiği gibi, 'anayasal düzene karşı işlenen suçlarda manevi cebirin de yeterli olacağının öngörüldüğü' dikkate alındığında, TMK 1. ve 7. maddeleri anlamında bir örgütün varlığı yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu görülmüştür.'
Milli Eğitim Bakanlığına "Değerler Eğitimine" Eklemesi İçin 15 Altın Öneri
Türkiye’de değerler eğitimi ilk kez 2010’da dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş tarafından yayımlanan bir genelge ile uygulanmaya başladı. Genelgede, öğrencilere yaptırılması istenen etkinlik örnekleri arasında, “rol model olma”, “karşılıklı güven, hoşgörü ve dürüstlük ilkeleri”, “sınıf içinde uyulması beklenen davranışlar listesi”, “yardım organizasyonları, doğum günü ve özel günlerde etkinlikler düzenlenmesi” gibi konu ve faaliyetlere yer verildi. Eğitimin içeriği ise illerde oluşturulan, “değerler eğitimi komisyonlarının” yetkisine bırakıldı. Bu kapsamda, illerdeki komisyonlar, yıl boyunca işlenecek değerleri ve zamanlarını belirleyip örnek yıllık plan hazırlayarak okullara gönderdi. Okullar da örnek plan çerçevesinde kendi planlarını hazırladı. Bu nedenle değerler eğitimi bugüne kadar, komisyonların oluru ile her okulda farklı konu başlıklarında farklı şekillerde uygulanabildi.MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Hizmet Vakfı arasında geçen temmuzda imzalanan protokol ile değerler eğitimi uygulamasına yeni bir yön verildi. Protokol uyarınca MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan “değerler eğitimi” seminer konularını içeren 39 sayfalık kitapçık, Genel Müdür Mustafa Kemal Biçerli imzasıyla 81 ilin valiliğine gönderildi.Türkiye’deki tüm örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki öğrencilere seminer şeklinde verilmesi planlanan değerler eğitimi için bakanlık dokuz konu ve bunların alt başlıklarını belirledi. Bu başlıklar arasında, “Sabır”, “Hastalık ve musibetin anlamı”, “Bir hayat gerçeği: Ölüm ve ötesi”, “İnancın bireysel ve toplumsal hayata etkileri”, “Dua ve ibadetin hayatımızdaki yeri”, “Ramazan ayı ve oruç”, “Peygamber sevgisi” gibi konular yer aldı. Kitapçığın gönderildiği birçok kentte seminerler verilmeye başlandı.daha fazla...Peki yeterli mi? Biz de üzerine basıp geçtiğimiz bir ot, karınca, taş parçası olabilecekken insan olmuşuz.Evlerimizi, yuvalarımızı İslami ölçülerle ve imanın ışığında kurduğumuz takdirde yuvalarımız bir cennet köşesi, saadet ve huzur bahçesi olur.Zaman ve şartlar müsait olunca çocuklarını dini ölçülere uygun bir şekilde evlendirmek anne ve babaların çok önemli vazifelerinden biridir. Dininden ve ahlakından razı olduğumuz bir kimse kızımıza ve oğlumuza talip olursa, ‘Kolaylaştırınız, güçlük çıkarmayınız’ hadisiyle amel etmeliyiz.Avrupa modası yüzünden, yuva kurarken yapılan israflar ve ölçüsüzlükler yüzünden müminlerin dünya ve ahiret hayatları tehlikeye düşmektedir.Gibi konular gençliğe değerler aşılamak için kafi mi? Değil elbette, ama her şeyi devletimizden beklememeliyiz. Bunun için biz de Onedio ekibi olarak Değerler listesine eklenebilecek bazı alternatif maddeler belirledik. Eminiz ki Milli Eğitim Bakanlığımız bunları dikkate alacak, yeni neslin eğitiminde bu konulara da yer verecektir.
'Annen de Olsa, Diz Kapağının Üstü Tahrik Eder'
Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul’un, tesettür ve cinsellik konularında açıklamalar yaptığı video vakfın internet sitesinde yayınlandı. Kuytul açıklamasında “Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder. İslam gerçeği konuşuyor” ifadelerini kullandı. Sosyal Doku Vakfı Başkanı Yıldız'ın ''6 yaşında çocukla evlenilebilir'' fetvasının ardından Furkan Vakfı Kurucu Kuytul da ''Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder'' dedi.Kuytul, 'Ne diyor İslam, annen de olsa diz kapağının altından göbeğine kadar ve sırtına bakamazsın. Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder. İslam gerçeği konuşuyor. Hayal aleminde değil İslam. Toz pembe hayallerde gezmiyor İslam. 'Olmaz canım, annesiyle olur mu, bacısıyla olur mu?' İslam hayal kurmuyor, gerçeği söylüyor. 'Olur' diyor. Biri yapmazsa biri yapar. 'Olur mu?' diyenlerin başlarına geliyor.' dedi. Cumhuriyet
Düğününüzdeki Misafirlere Sihirli Annem'in Avni'si Gibi 'Peri Gördüm' Dedirtecek Gelinlik Modelleri
Düğün günlerinin en güzel yanı elbette ki gelinliğin içinde sahip olduğunuz o eşsiz güzelliktir. En özel günlerden biri olan düğün gününüzde tüm gözler sizin üzerinizde olurken peri kızı gibi görünmek isterseniz bu gelinlik modellerine mutlaka bakmalısınız. Hazırsanız hadi başlayalım!“Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir.”