onedio
Görüş Bildir

Nuri Bilge Ceylan Haberleri

Nuri Bilge Ceylan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Nuri Bilge Ceylan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

18. Aydın Doğan Ödülü Ozan Sağdıç'ın
Aydın Doğan Vakfı'nın kurucusu adına 1996 yılından bu yana düzenlediği Aydın Doğan Ödülü'nün, Vakıf Yönetim Kurulu 2014 yılında 'Fotoğraf' alanında verilmesine karar verdi. Doğan Hızlan (Başkan), Ersin Alok, Ozan Bilgiseren, Güler Ertan, Kamil Fırat, Ara Güler, Sabit Kalfagil, Sebati Karakurt, İzzet Keribar ve Engin Özendes'ten oluşan Seçiciler Kurulu 13 Mart 2014 Perşembe günü yaptığı toplantıda 1950'li yıllardan bu yana fotoğraftaki sürekliliği, güncel yaşamın belgelenmesindeki 'dil tutarlılığı' ve Cumhuriyet Türkiye'sinin görsel belleğine katkılarından dolayı Ozan Sağdıç'ı oybirliği ile seçti. Seçiciler Kurulu ayrıca, fotoğraf alanında yaptığı hizmetlerden dolayı da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü'ne hizmet ödülü verilmesine karar verdi. Aydın Doğan Ödülü, ülkemizde kültür, sanat, edebiyat ve bilim eserlerini yaratıcılarının kişiliğinde, çeşitli dallar için verilen uğraşları, özveriyi, kaliteyi ve mükemmelliğinin yanı sıra emek verenlerin çalışma ve birikimleri ile ulusal ve uluslararası platformda övgü kazananları, mesleklerine başladıkları günden bugüne kadar gösterdikleri başarılar doğrultusunda ödüllendirerek, Türk insanının kültürünü ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla veriliyor. Ozan Sağdıç'ın özgeçmişi Ozan Sağdıç, 1934 yılında Balıkesir'de doğdu. Çocukluğunu Edremit'te geçiren Sağdıç, ortaokul eğitimini İzmir Buca'da, lise eğitimini İstanbul Kabataş Lisesi'nde tamamladı. Fotoğrafla ilk olarak lise son sınıfta tanıştı. 1956'da Hayat Mecmuası'nda foto muhabiri olarak göreve başladı. 1930'lardan başlayıp 50-60'lı yıllara kadar süren Henri Cartier-Bresson'un öncülük ettiği gerçeklik akımını Hayat ile Türkiye'ye taşıyan kuşağın bir temsilcisi oldu. 1959 sonlarında Hayat mecmuasının Ankara bürosuna geçti. Çağla Çağı isimli bir şiir kitabı olan Sağdıç, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi ve H.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi'nde sanat dersleri verdi. Ömer Hayyam ve Mevlana'nın rubailerini Türkçe'ye çevirdi, Nasrettin Hoca fıkralarını manzum tekniği ile anlattı, Nasrettin Hoca'nın fıkralarındaki hicvi, şiirin olanaklarını kullanarak vurguladı. AFSAD'a onursal üye seçildi. Orada,'Bir Kutu Makine ve Ben' adlı bir sergi açtı. Fotoğraf Sanatı Kurumu kurucu üyeleri arasında yer aldı. Fotoğraf dalında devlet sanatçısı seçildi. Hayat mecmuasından ayrıldıktan sonra Ankara'da yayın-endüstri, turizm fotoğrafları, takvim, poster çalışmaları yapan ve baskı hizmetleri veren bir işyeri açtı. Açmış olduğu sergilerin katologları yayınlandı: Yaşadığım Ankara'dan Sayfalar, Röportaj Fotoğrafları, Geçen Yüzyıldan İnsan Manzaraları, Doku, Baki Kalan Bu Kubbede, Dünyanın Çocukları, Çocukların Dünyası, Menderes Irmağı Boyunca, En Büyük Dinleyici İsmet İnönü, Doğa'nın Şiiri Kapadokya... Ankara Büyükşehir Belediyesi için 'Bir Zamanlar Ankara' ve TRT adına 'Dünyanın Bütün Çiçekleri' albümlerini hazırladı. Toplumcu, belgesel fotoğrafın ve fotojurnalizmin ilk temsilcilerinden olan Ozan Sağdıç, fotoğraf yaşamı boyunca günlük yaşama esprili bir dille yaklaşan bir tarz yakalamıştır. Ozan Sağdıç, 2010 yılında Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği'ne Onur Üyesi seçilmiştir. Geçmişten Günümüze Aydın Doğan Ödülü 1) 1997 Aydın Doğan Ödülü: Roman Adalet Ağaoğlu 2) 1998 Aydın Doğan Ödülü: Soysal ve Beşeri BilimlerProf. Dr. Doğan Kuban ve Prof. Dr. Emre Kongar 3) 1999 Aydın Doğan Ödülü: Görsel Sanatlar Ara Güler 4) 2000 Aydın Doğan Ödülü: Şiir Melih Cevdet Anday 5) 2001 Aydın Doğan Ödülü: Tarih İlber Ortaylı 6) 2002 Aydın Doğan Ödülü: Klasik Batı MüziğiAnkara Devlet Konservatuarı 7) 2003 Aydın Doğan Ödülü: Arkeoloji Ord. Prof. Dr. Sedat Alp ve Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu Hizmet Ödülü: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü ve Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araşt. Enstitüsü 8) 2004 Aydın Doğan Ödülü: Türk Halk MüziğiYücel Paşmakçı Hizmet Ödülü: İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı ile Folklor Kurumu 9) 2005 Aydın Doğan Ödülü: Kent Mimarisi, Kent Dokusu İzmir Konak Meydanı Düzenlemesi ve Kastamonu Tarihi Kent Dokusu İyileştirme Projeleri 10) 2006 Aydın Doğan Ödülü: Resim Adnan Varınca 11) 2007 Aydın Doğan Ödülü: Moda Tasarımı Özlem Süer ve Ümit Ünal 12) 2008 Aydın Doğan Ödülü: Heykel Seyhun Topuz 13) 2009 Aydın Doğan Ödülü: Tiyatro Genco Erkal 14) 2010 Aydın Doğan Ödülü: Sinema Nuri Bilge Ceylan 15) 2011 Aydın Doğan Ödülü: Türk Halk MüziğiMehmet ÖzbekHizmet Ödülü: Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı 16) 2012 Aydın Doğan Ödülü: Öykü Selim İleri 17) 2013 Aydın Doğan Ödülü: Türk Müziği Prof. Dr. Nevzat Atlığ Türk Musikisi Vakfı 18) 2014 Aydın Doğan Ödülü : Fotoğraf Ozan Sağdıç Hizmet Ödülü: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü
'Kış Uykusu' Altın Palmiye İçin Yarışacak
Yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın yeni filmi ‘’Kış Uykusu', 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışacak 18 film arasında yer aldı. Festival komitesince Paris'te düzenlenen basın toplantısında, 14-25 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek festivalde yarışacak filmler kamuoyuna açıklandı. Festivale yaklaşık bin 800 film başvurusu yapıldığını belirten komite, aralarında Ceylan'ın son filmi 'Kış Uykusu'nun da yer aldığı 18 filmin Altın Palmiye için yarışmasına karar verildiğini bildirdi. Büyük ödül Altın Palmiye için mücadele edecek diğer film ve yönetmenler şunlar: 'Sils Maria-Olivier Assayas, Saint Laurent-Bertrand Bonello, The Search-Michel Hazanavicius, Adieu au langage-Jean-Luc Godard, Maps to the Stars-David Cronenberg, Deux jours, une nuit-Dardenne kardeşler, Mommy-Xavier Dolan, Captive-Atom Egoyan, The Homesman-Tommy Lee Jones, Jimmy's Hall-Ken Loach, Deux fenêtres-Naomi Kawase, Mister Turner-Mike Leigh, Relatos Salvajes-Damian Szifron, Leviathan-Andrei Zvyagintsev, Le Meraviglie-Alice Rohrwacher.' Ceylan’ın, 2003 yılında 56. Cannes Film Festivali’nde yarışan filmi 'Uzak', Altın Palmiye’den sonra festivalin ikinci önemli ödülü olan 'Büyük Jüri Ödülü'nü (Grand Prix) almıştı. 'Üç Maymun' filmiyle 2008'de 'En İyi Yönetmen Ödülü'nü almaya hak kazanan Ceylan, 64. Cannes Film Festivalinde ise 'Bir Zamanlar Anadolu'da filmiyle 'Büyük Jüri' ödülüne layık görülmüştü. Festival 'Grace of Monaco' ile başlayacak Cannes Film Festivali, trafik kazasında hayatını kaybeden Monaco Prensesi ve ünlü sinema oyuncusu Grace Kelly’nin hayatını konu alan 'Grace of Monaco' filminin yarışma dışı gösterimiyle başlayacak. Fransız sinemacı Oliver Dohan’ın yönettiği filmde Grace Kelly’i, ünlü oyuncu Nicole Kidman canlandırıyor. Filmin Fransızca uyarlamasında Nicole Kidman’ın dublajını, Cumhurbaşkanı François Hollande’ın oyuncu sevgilisi Julie Gayet üstleniyor. Bu yılki festivalin jüri başkanlığını Yeni Zelandalı yönetmen ve senarist Jane Campion yapacak. Ünlü sinemacı, 1993'te düzenlenen Cannes Film Festivali’nde 'Piyano' isimli filmiyle Altın Palmiye Ödülü'nü kazanmıştı. Campion, yine aynı filmle 'en iyi özgün senaryo' dalında Akademi Ödülü'ne de layık görülmüştü. Muhabir: Rahmi Gündüz | AA
Fatih Akın Cannes'dan Çekildi
Ödüllü yönetmen Fatih Akın'ın, 'Aşk, Ölüm ve Şeytan' üçlemesinin son bölümü olan 'The Cut'ı Cannes Film Festivali'nde göstermeyeceği bildirildi. Hollywood Reporter'dan Georg Szalai'nin haberine göre bir süredir Nuri Bilge Ceylan'ın 'Kış Uykusu' filmiyle birlikte festivalin yarışma bölümünde yer alması beklenen filmin festivale gönderilmemesinin sebebi, yönetmenin sözcüsü tarafından 'kişisel nedenler' olarak açıklandı. Yapılan açıklamada ayrıca 16 Ekim'de Almanya'da gösterime girmesi beklenen filmin sonbaharda uluslararası bir festivalde gösterilmesinin planlandığı ifadesi yer aldı. Bu ifadenin Eylül ayı başında düzenlenen Venedik Film Festivali'ne işaret ettiği düşünülüyor. Üçlemenin 'Aşk' bölümü 2004 tarihli 'Duvara Karşı', 'Ölüm' bölümü ise 2007'de gösterime giren 'Yaşamın Kıyısında' idi. Üçlemenin 'Şeytan' bölümünü temsil eden 'The Cut'ın başrollerinde en son Asghar Farhadi'nin 'Geçmiş' (Le Passe) filminde yer alarak adından söz ettiren Cezayir asıllı Fransız aktör Tahar Rahim ve Fatih Akın'ın keşfiyle sinema kariyerini başlatan Türk asıllı Alman oyuncu Sibel Kekilli yer alıyor. Gerçek Gündem
Hangi Ünlü Yönetmen Senin Ruh İkizin?
Yönetmenler çok ortada bulunan isimler değildir, bu yüzden onları çok tanıyamayız. Ancak her kaliteli yönetmen kendi filmlerini, kendinden bir şeyler katarak meydana getirmiştir. Bu testi çözerek hangi yönetmenin sizin kafa yapınızda olduğunu bulabilirsiniz! Buradan esinlenilmiştir.
Cannes'da Jüri Üyeleri Belli Oldu
67- Cannes Film Festivali'nin jüri üyeleri açıklandı. Nuri Bilge Ceylan'ın 'Kış Uykusu' filmiyle 'Altın Palmiye' için yarışacağı festivalde daha önce açıklandığı gibi jüri başkanlığını Yeni Zelandalı senaryo yazarı ve yapımcı Jane Campion yapacak. Listeye göre diğer jüri üyeleri ise şunlar 'Fransız oyuncu Carole Bouquet, Amerikalı senaryo yazarı ve yönetmen Sofia Coppola, İranlı oyuncu Leyla Hatami, Güney Koreli oyuncu Jeon Do-yeon, Amerikalı oyuncu Willem Dafoe, Meksikalı oyuncu, yönetmen ve yapımcı Gael Garcia Bernal, Çinli yönetmen Jia Zhangke, Danimarkalı yönetmen ve yapımcı Nicolas Winding.' 14-25 Mayıs'ta düzenlenecek festivalde 18 film 'Altın Palmiye' için yarışacak. Cannes Film Festivali, trafik kazasında hayatını kaybeden Monaco Prensesi ve ünlü sinema oyuncusu Grace Kelly'nin hayatını konu alan 'Grace of Monaco' filminin yarışma dışı gösterimiyle başlayacak. Fransız sinemacı Oliver Dohan'ın yönettiği filmde Grace Kelly'yi, ünlü oyuncu Nicole Kidman canlandırıyor. CEYLAN ÖDÜL İÇİN YARIŞIYOR Nuri Bilge Ceylan'ın, 2003 yılında 56. Cannes Film Festivali'nde yarışan 'Uzak' isimli filmi, Altın Palmiye'den sonra festivalin ikinci önemli ödülü olan 'Büyük Jüri Ödülü'nü (Grand Prix) almıştı. Ceylan, 2008 yılında da 'Üç Maymun' filmiyle 'En İyi Yönetmen Ödülü'nü almış, 64. Cannes Film Festivali'nde ise 'Bir Zamanlar Anadolu'da' filmiyle 'Büyük Jüri' ödülüne layık görülmüştü. AA
Kültür Bakanlığı'ndan AKP'nin Şarkı Yazarına Dev Sinema Fonu
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Sinema Destekleme Kurulu 24 uzun, 8 ilk film olmak üzere 32 filme toplam 15 milyon 540 bin TL destek sağladıKültür Bakanlığı sinemaya 15 milyon 540 bin TL destek sağladı. En büyük desteği 1 milyon 750 bin TL ile Semih Kaplanoğlu 'nun 'Buğday' ve AKP'nin reklam filmi için yazdığı 'Aynı' şarkısıyla tanınan müzisyen/yönetmen Özhan Eren 'in 'Çanakkale Geçilmez' filmi aldı. Şenay Aydemir 'in Radikal'de yer alan haberine göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 'Sinema Destekleme Kurulu’ndan 2014 yılı ikinci destekleme kurulu toplantısında rekor destekler çıktı. 24 uzun, 8 ilk film olmak üzere 32 filme toplam 15 milyon 540 bin TL destek verilirken, Altın Ayı ödüllü Semih Kaplanoğlu’nun ‘Buğday’ ve AKP'nin 2011 seçimlerinde kullandığı reklam şarkısı ‘Aynı’nın yaratıcısı Özhan Eren’in ‘Çanakkale Geçilmez’ filmi 1 milyon 750 bin TL destek alarak bir rekora imza attı. Özhan Eren daha önce Murat Saraçoğlu ile birlikte Sarıkamış Savaşı’nı anlatan ‘120' filmini çekmişti. Eren filmin senaryosunun yanı sıra yapımcılığına ve müziklerine de imza atmıştı. Rekor daha önce Nuri Bilge Ceylan ’ın ‘Kış Uykusu’ filmine verilen 750 bin TL’lik destekti. Toplantıda destek verilen projeler arasında İlksen Başarır ’ın ‘Kürk Mantolu Madonna’ (600.000 TL), Erden Kıral ’ın ‘ Gece ’ (500.000 TL), Reis Çelik ’in ‘Orkestra’ (500.000 TL), Pelin Esmer ’in ‘İşe Yarar Bir Şey’ (500.000 TL), Yeşim Ustaoğlu ’nun ‘Tereddüt’ (500.000 TL), Zeki Demirkubuz ’un ‘Kor’ (400.000 TL) ve Derviş Zaim ’in ‘Kıtmir’i (400.000 TL) de yer alıyor .
Cannes Film Festivali Yarın Başlıyor
Dönemin en büyük Hollywood yıldızlarından olan Grace Kelly ’nin oyunculuktan Monoco prensliğine uzanan hayat öyküsünü konu alan filmin gösterimiyle başlayacak olan festival 25 mayıs tarihinde sona erecek. Baş rollerini Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözenin paylaştığı Kış Uykusu, Kapadokya’da inzivaya çekilen emekli bir oyuncunun hikayesini anlatıyor. Nuri Bilge Ceylan , daha önce Cannes’da yarıştığı Uzak filmi ile Jüri büyük ödülü, İklimler ile Fibresci, Üç Maymun ile yönetmen ve Bir Zamanlar Anadolu’da ile jüri büyük ödülünü kazanmıştı. Bu yıl 67 incisi düzenlenecek olan festivalin jürileri ise şöyle: Jane Campion (Yönetmen, Yapımcı, Senarist, Yeni Zelanda) Jia Zhangke (Yönetmen, Yapımcı, Senarist, Çin) Willem Defoe (Aktör, Amerika Birleşik Devletleri) Leyla Hatemi (Aktris, İran) Carole Bouquet (Aktris, Fransa) Gael Garcia Bernal (Aktör, Yönetmen, Yapımcı, Meksika) Jeon Do-yeon (Aktris, Güney Kore) Nicolas Winding Refn (Yönetmen, Senarist, Yapımcı, Danimarka) Sofia Coppola (Yönetmen, Senarist, Yapımcı, Amerika Birleşik Devletleri) T24
'Alevi Vatandaşlarımızı Sağdan  Soldan Toplayıp Soma'ya Götürdüler'
Partisinin grup toplantısında BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'Bu annelerin yavrularını gidip alın bakalım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz' dedi. Partisinin haftalık grup toplantısında partililere seslenen Başbakan Erdoğan, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ı kutlayarak konuşmasına başladı. PARTİ GRUBUNDAN BDP'YE SESLENDİ Konuşmasında muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Erdoğan, çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerin eylemine de değindi. Bunun için BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum' dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; Fransa'dan Cannes Film Festivali'nde büyük ödülü kazanan yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan'la gurur duyduk. Telefonla arayıp kendisin kutladım. Mavi Marmara gemisainde yaralı olan ve geçtiğmiz gün şehit olan kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. 'İKİ MESELE DEVAMLI KAŞINDI' Okmeydanı'nda çıkan olaylarda hayatının kaybeden Kurt'un babasını aradım başsağlığı diledim. Olaylarda yaralanan polislerimizi de arayıp geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Kürt ve Alevi vatandaşlarımız üzerinden iki mesele devamlı kaşındı. Bu ülkenin asli unsur olan savaşlarda ve kuruluşumuzda yer alan Kürt kardeşlerimize bize kadar red, asimilasyon ve inkar politikaları uygulandı. 'HİÇ KONUŞTUĞUNU GÖRDÜNÜZ MÜ?' Alevi kardeşlerimizin varlıkları inkar edildi görmezden gelindi. Ağır tahrikler yapıldı. Dersim'de 100'lerce Alevi vatandaşımız katledildi binlercesi tehcire zorlandı. CHP'nin dününde bugününde Dersim'e karşı duran gördünüz mü? Şu anda ana muhalefetin genel müdürü Dersimli değil mi? Hiç konuştuğunu gördünüz mü? Konuşamaz çünkü o işin faili CHP... Sonu acı biten elim hadiseler yaşadık. Komplo teorilerinin kolaycılığına asla sığınmadık. Dışardan düşman arayarak içimizdeki meseleleri inkar yoluna asla gitmedik. Biz 100 yıllık meselelerin farkında olduk ve mevcut sorunların içerdeki nedenlerinin de farkında olduk. Dışardan yapılan tahrikleri provokasyonları gözardı da edemeyiz. 'KARANLIK ELLER İŞBİRLİĞİ YAPTI' Türkiye enerjisini kalkınma için seferber ettiği her dönemde ya teröre maruz kaldı ya da darbelere maruz kaldı. İçerde ve dışarda bir takım karanlık eller işbirliği yaptılar. Japonya 2. Dünya savaşında yenildiği halde nasıl dünyanın en büyük ekonomisi oldu. Avrupa'nın hemen her ülkesi çok ağır bedel ödediği halde nasıl bu noktaya geldi. Ki bunların en önemlisi Almanya. 2. Dünya Savaşı'nda taş üstünde taş kalmayacak hale gelmişti. Bugünse Avrupa'nın birincisi dünyanın da en önemli ekonomisi haline geldi. Kıbrıs haricinde fiili savaşımız yok. 100 yıldır barış içinde bir ülke olmamıza rağmen kalkınma yarışına biz neden bu kadar geç katıldık. Bu soruyu sormamız lazım. Çünkü enerjimizi hep başka yere harcadık. İçerde neredeyse 35 yıl oldu terörle mücadele eden bir Türkiye var. Çok daha enteresan. Bir başörtü meselesini bu ülke 40 yıl tartışmak zorunda bırakıldı. 40 yıl boyunca üniversite denildiğinde akla bilim değil eğitim değil özgürlük değil başörtüsü yasağı geldi. Yazık değil mi arkadaşlar? Bu ülke bunu hak ediyor mu? Bu yasağı koyanlar uygulayanlar savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? 'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARINA İMZA ATILDI' İnsanlar anadilini öğrenirse ülke bölünür diye toplumu korkuttular. Biz engelleri kaldırdık hamdolsun bu ülke bölünmedi tam tersine daha da güçlendi. Bu yasakları savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? Bizi millet olarak anlamsız tartışmalarla anlamsız yasaklarla sanal gündemlerle on yıllarca oyaladılar. Defalarca hatırlattım. Yine hatırlatıyorum. Mayıs ayındayız. Geçen 28 Mayıs'ta Türkiye nasıl bir konumdaydı? Tarihin en büyük ekonomik krizini Türkiye başarıyla geri bırakmış, en büyük ekonomiler daralırken yüzde 1-2 oranlarında büyürken, Türkiye yüzde 4-5 büyümüş. Halk oylaması yapılmış demokrasi güç kazanmış. 2011 de genel seçim yapılmış istikrar güç kazanmış. Çözüm sürecinde önemli aşamaya gelinmiş nevruz huzur içinde kutlanmış acı haberler gelmiyor. O günlerde batıdakilerin koşarak doğuya gidip kucaklaştıklarını görüyorduk. İşadamları yeni yatırımlara hazırlanıyordu. Önümüzde engel yoktu. İşte 2013'ün mayıs ayında cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarına imza atıldı. Borsa rekor kırıyor, MB rezervi 135 milyar dolara ulaşıp rekor kırıyor. 14 Mayıs'ta IMF'ye borç sıfırlanıyor. Nükleer enerji için imzalar atılıyor. 3. havalimanı için ihale yapılıyor. Böyle bir dönemde 77 milyon hep birlikte 2023 hedeflerine yürüyoruz. Ama sonra bir şey oluyor. İstanbul'da Gezi Parkı'nda başlayan eylemler. Neymiş? Ağaçlar sökülüyormuş. 12 tane ağaç bir yere nakledilecek. Bu istismar edilerek dalga dalga ülke geneline yaydılar. Düğmeye bir yerden basılıyor ülkede legal illegal örgütler işbirliği yaparak huzuru bozacak bir noktaya ulaştırıyor. O kadar hazırlıklı bir saldırı ki aynı anda huzur istikrar demokrasi ve ekonomi hedef alınıyor. Borsa geriliyor faiz yükseliyor. Yurt dışında Türkiye aleyhine kampanyalar başlıyor. Tüketmeyin ekonomi dursun çağrısı yapılıyor. Her gün sokaklarda şiddet ve vandallık. Dünyaya sanki Türkiye'nin genelinde bir terör esiyor gibi servis ediliyor. 'TEK GEREKÇELERİ 12 TANE AĞAÇ' Yandaş medyaları her türlü yalanı yazarak sosyal medyada ve yazılı görsel medyada insanları sokağa dökmek için elinden geleni yapıyor. Malum işverenler sorumsuzca açıklama yapıyor. Türkiye hem içerden hem dışardan saldırıya maruz kalıyor. O malum işverenler ve işveren örgütleri vesaire, diğer işçi örgütleri, memur örgütleri, el birliğiyle sanki bütün olayların adeta sorumlusu olarak da bizi göstermeye gayret ediyor. Ortada bişey yok. Tek gerekçeleri 12 tane ağaç. Buradan başka yere taşıyorlar. Ama hamdolsun dik durduk, sağlam durduk, eğilmedik bükülmedik ve bu saldırıları bertaraf ettik. Gezi'de sonuç alamayınca 17-25 Aralık'ta saldırdılar. Milli iradeyi hedef aldılar. 30 Mart'ta Milli irade tecelli etti ve darbe heveslilerine en güzel cevabı sandıkta verdik.   'ALMAN YÖNETİMİ TEDBİRLERİ İYİ ALMIŞTI' Şimdi yeni bir meseleyle tahrik için çaba içerisindeler. Alevi vatandaşlar üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler bu konuyu elverişli bir vasıta olarak görenler yeniden harekete geçtiler. Bir süredir bunun provaları zaten yapılıyor. Bildiğiniz gibi bu haftasonu Almanya'daydık. Almanya'da aynı gün bizi oradaki toplantımızın yapıldığı o muhteşem salonun yakınından bir nehir geçiyor nehrin karşı tarafında da oradaki Alisiz Alevilere orada miting yapma izni veriyorlar. Dert? Bizim yaptığımız veya yapacağımız o toplantıyı adeta acaba nasıl sabote ederiz bunun gayreti içinde. Bütün bunlara rağmen Alman yönetimi orada tedbirlerini iyi almıştı. Gerçi aynı anda bizim toplantımızın olduğu bölgeye yakın 5 ana merkezde o gün bize karşı gruplar toplantı yaptılar. 'EN SON OKMEYDANI'NDA DENEDİLER' Alınan güvenlik önlemleri başarılı olduğu için hiçbiri arzusuna kavuşamadı. Biz de orada gerçekten Almanya'daki kardeşlerimizle muhteşem bir buluşmayı gerçekleştirdik. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaretler kondu. Reyhanlı'da bunu denediler, Hatay'da bunu denediler. Malatya'da denediler. 1 Mayıs olaylarında denediler. CHP milletvekilleri bizzat bu işte yer aldı. En son Okmeydanı'nda denediler. Merhumun kızkardeşini duydunuz. Ne diyor? 'Eğer siz bu eylemleri yapmasaydınız kardeşim ölmeyecekti' dedi. Vaka bu... Uğur'un GBT'sinde en ufak olumsuz bir şey yok. Sadece Cemevi'ne gidiyor. Orada maalesef böyle bir olayla karşı karşıya kalıyor. 'YUNAN YÖNETİMİ BUNLARA BİR DARBE İNDİRDİ' Biz bu bayat senaryoların dışarda yazıldığını söylediğimizde birileri bizimle istihza ediyor. Okmeydanı'ndaki eli kanlı terör örgütünün dışardan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı? Yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı? Nerelerden beslendiğini hepimiz biliyoruz. Biliyorsunuz DHKP-C terör örgütünün kampları Yunanistan'daydı. O kamplarda eğitim alarak Türkiye'ye girenleri gördük. En son Yunan yönetimi bunlara bir darbe indirdi. Acaba sıfırladılar mı bilmiyoruz. Kimlerin bunlara kamp verdiğini lojistik sağladığını gayet iyi biliyoruz. Başta Tunceli milletvekili olmak üzere CHP milletvekilleri o örgütün üyesi gibi çalışıyor. Türkiye milletvekili gibi değil zalim Suriye diktatörünün temsilcisi gibi davranan vekillere kimse bir şey demiyor. Hatay'da bazı CHP'lilerin vekil yakınlarının saldırıya karıştıklarını belgeleriyle ortaya koyduk. CHP Alevi vatandaşlarımızın duygularını istismar etmekten, tahrik etmekten, onlar üzerinden çatışma senaryolarını beslemekten başka bir şey yapmamıştır. Faili oldukları Dersim olaylarıyla aradan 80 yıl geçmesine rağmen yüzleşemediler. 'SORUNLAR TEK TEK ORTADAN KALKIYOR' Alevi vatandaşlarımız için duygu istismarı haricinde hiçbir şey ortaya koyamadılar. CHP sadece tahrik eder duyguları istismar eder. Biz ise 12 yılda defalarca adım attık, reform yaptık. Daha fazlasını da yapacağız. Normalleştikçe ülkemiz on yıllardır devam eden sorunlar tek tek ortadan kalkıyor. Hızır paşalar asırlar öncesinde kaldı. Başka yerlerden medet arama dönemleri de asırlar öncesinde kaldı. Kimin ne derdi varsa o bizim meselemiz. Aradan eli kanlı örgütler çekildiğinde istismarcılar çekildiğinde inanın her mesele çözülecektir. Birileri yarayı derinleştirirken biz yaralara şifa olmanın samimi mücadelesi içindeyiz. Alevi vatandaşlarımızın da bunlardan rahatsız olduğunu biliyorum. Alevi vatandaşlarımız lütfen aradaki istismarcılara prim vermesinler. 'BU DEFA SOMA'YI KARIŞTIRACAKLAR' Polisle çatışarak hiçbir meselenin çözülemeyeceğini yaranın dahi şifa bulamayacağını bilmeleri lazım. Halktan silah isteyen bir zihniyet Türkiye'nin milletin özellikle de Alevi vatandaşların iyiliğini düşünüyor olabilirler mi? Soma'da Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma'ya götürüyorlar. Niye? Bu defa Somayı karıştıracaklar. Çıkmış Barolar birliğinde konuşuyor. Başbakan cam çerçevenin derdindeymiş. Sadece onu konuşmuyoruz. Ölen yaralananları da konuşuyoruz. Bilesin ki o cam çerçeveler bir bütünün parçasıdır. Fakat belki de dünyada yalanı bu adam kadar mahir kullanan bir ikinci kişiyi bulamazsınız. Ya bunun eğitimini bir yerde özel olarak aldı veya genlerinde var. Böyle birisi. AŞIK VEYSEL'İN DİZELERİYLE SESLENDİ Bizim derdimiz var. Biz 77 milyonun huzuru için çalışıyoruz. Ama bu ve benzeri kişilerin böyle bir derdi yok. Onlar terör üzerinden anarşi üzerinden kırıp dökme üzerinden rant elde etmeye çalışır. İstismarcıları elimizin tersiyle ittiğimizde yüz yüze görüştüğümüzde inanın aramızda hiçbir fark olmadığını tekrar göreceksiniz. Merhum Aşık Veysel de onu söylüyor. 'Yezit nedir, ne kızılbaş. Değil miyiz hep bir kardaş. Bizi yakar bizim ataş. Söndürmektir tek çaresi.' Bunu birlikte söndüreceğiz. Bu aziz millet hiçbir zaman Alevi -Sünni çatışmalarına prim vermedi. Tahriklere rağmen bu millet oyuna gelmedi. Sadece oyuna gelmemek yetmez. Biz yeni Burakcan'ların terörize edilen terörün içine sokulan yeni Berkinlerin, Okmeydanı'nda ölen Umutların Ayhanların ölmesine tahammül gösteremeyiz. Hacı Bektaş, 'Bir olmak iri olmak diri olmak' 77 milyon kardeş olmak için hepimiz hassasiyet göstereceğiz. Bu topraklar Hz: Peygamber Hz Ali Hz. Hasan Hüseyin sevgisiyle yoğrulmuştur. Bu topraklarda fitne filizlenemez. Allah'ın izniyle inşallah hiçbir zaman da filizlenmeyecektir. 'BURADAN BDP'YE ÇAĞRI YAPIYORUM' AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Diyarbakır belediyesi önünde dağa kaçırılan çocukları için eylem yapan anneleri babaları yürekten selamlıyorum. 'BU ANNELERİN YAVRULARINI ALIP GELİN BAKALIM' Çocukları dağa kaçırılan anne babaların bu feryadını Türkiye ve dünya medyası görsün. Neredesin dünya medyası. Galatasaray lisesinin önünde gelip oturanları yazardınız görüntülerdiniz. Peki yavruları dağa kaçırılan bu anneleri niye görmüyorsunuz. Türkiye medyası bir kısmı.. Duyarsız kalanlar... Niye görmüyorsunuz. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. 'B PLANIMIZ, C PLANIMIZ DEVREYE GİRER' Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum. 'ORADA 2 ŞEYİ BİR ARADA YAPTIK' 2004'te UETD adı altında bir sivil toplum örgütü kuruldu. Dönemin şansölyesi sayın Schroder'le hizmet binasını birlikte açmıştık. Kuruluşunun 10. yılında bir etkinlik düzenlendi. Cumartesi Köln'de bu törene katıldık. Köln Arena'da yaklaşık 20 bin vatandaşımızla bir araya geldik. Salonun dışında kalanları bu rakama dahil etmiyorum. Dışardan bunların izlenmesi olayı farklı bir hale getirecekti. Fakat dev ekran kurulmamasına rağmen içerideki heyecan coşku oluşan ambians çok çok farklıydı. Orada iki şeyi bir arada yaptık. Soma'daki kaza sebebiyle etkinlik anma merasimi şeklinde yapıldı. Okunan hatmi şerifler aşrı şerifler kasideler ilahiler, orada yine aynı şekilde hocalarımızın gerçekten çift hocamızın birlikte okuduğu ezan o arenadaki havayı farklı bir heyecana farklı bir hem orada bir sükunet suhulet ama ardından da büyük bir coşkuyu getirdi. Burada diyanet işleri başkan yardımcımız Kamil hocamız dua yaptı. Ardından Başbakan yardımcımız UETD'nin başkanı konuştu. Ardından şahsım tüm katılanlara bir hitabım oldu. 'BEDELİ NE OLURSA OLSUN GİDERİZ' Alman medyasında bazı Alman siyasetçiler nezdinde ziyaretimiz tedirginlik oluşturdu. Alman medyası provoke etmek amacıyla aleni şekilde ırkçı ifadelere başvurdu. Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarıyla işbirliği içinde ortak dil kullanarak yapılan saldırıları umursamadık. Bazıları bize oraya gitmeyin dedi. Orada 3 milyon Türk var mı var. Dedik ki biz oraya gideriz. Bunu kimse engelleyemez. Bedeli ne olursa olsun gideriz. 'KULLANDIĞI İFADELER ÇOK ÇİRKİN' Ziyaret öncesinde sayın Merkel'le görüştük. Bölgesel meseleleri de değerlendirdik. Soma kazası nedeniyle taziyelerini iletti. Almanya'da gayet güzel şekilde görüşmelerimizi yaptık ve Köln Arena'da ağırbaşlı kardeşlerimizle buluştuk. Alman medyası ırkçı ayrımcı nefret dolu başlıklarla saldırırken, ziyaretimizin hemen ertesinde yapılan AP seçimi de Avrupa'da yükselen tehdidin güçlü bir sinyalini verdi. Biz artan ırkçılığa vurgu yapıyorduk. Neo nazi cinayetlerine vurgu yapıyorduk. Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha teyit etti. Burada tabi bir şeyi söylemek isterim. Sözde bir Türk. Oradaki bir partinin eş başkanı. Kullandığı ifadeler de çok çirkin. Sen nasıl demokratsın, nasıl hürriyetten bahsedersin. Seni Türkiye Başbakan'ının oraya gelmesi nasıl rahatsız eder. Kusura bakma senin Merkel'e ne kadar saygı duyacağını biz biliriz. Ama biz saygıyı yerinde ifade etmesini de biliriz. Ama önce sen kökenin itiberiyle mensubu olduğun ülkenin başbakanına bu şekilde konuşamazsın. Nerede milletvekili olursan ol önce haddini bileceksin. Sadece eşbaşkanlığını yaptığın bir başka bayan vardı. O da zaman zaman bir çok şeyler konuşurdu. Ama sen yaptığın açıklamalarla Türkiye'nin Başbakanının oraya gitmesinin doğru olmayacağını söylüyorsun. Buna senin gücün yetmez önce haddini bil. 'ŞAKASI YOK BU İŞİN' Bu zat diyor ki Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası burada yapılamaz diyor. Ne diyorsun sen ya. Bir buçuk milyon insan orada oy kullanacak. Yasal çerçevesi neyse o çerçevede yapacak olan kampanyasını yapar. Sen buna engel koyamazsın. Böyle bir yetkin yok. Türkiye'de Almanya için oy kullanacaklar için gelirsin sen de toplantı yaparsın. Mesele farklı. Ama alışacaklar. Şakası yok bu işin. 'BÖYLE BİR GAYRETİN İÇİNE GİRİYORLAR' En son Soma'da uluslararası bir medya kuruluşunun muhabiri olan Türk gazetecinin, iki kadını figüran olarak kullandığını yalan haber yaparak bütün dünyaya servis ettiğini gördük yaşadık. Aslında bu kadınlar başı açık. İkisinin de başalrını örtüyor. Üstü şişhane altı kaval. Sırıtıyor. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Nedir bu hal? Bununla güya bizim insanımızı farklı gösterecek. Böyle bir gayretin içine giriyorlar. Ama devran değişti. O bu tür bir dezenformasyon suretiyle aleyhte kampanya yapacağını zannederken suç üstü yakalandı. Gezi sırasında 17 Aralık darbe girişiminde bu ve benzer muhabirlerin mesleki onurlarını nasıl çiğnediklerini gördük. Türkiye'nin imajı yalan haberlerle yıpranacak kadar zayıf bir imaj değildir artık. O devir gerilerde kaldı. 'KİMSENİN AZARLAMASINA EYVALLAH DEMEYİZ' Hem bu kürsüde hem de Köln'de söyledim. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye 100 yıl önceki gibi Mondros ile Sevr Lozan ile masanın kenarına iliştirilmiş bir ülke asla değildir. Masanın altından zaman zaman zevkle zaman aman ikazla ayakların birbirine tokuşturulduğu dönem değil. Onlar geçti. Köprünün altından çok sular aktı. Bu ülkede sorunları kaşıyarak etnik köken din mezhep yaşam tarzı farklılıklarını tahrik ederek kimsenin operasyon yapmasına müsamaha göstermeyiz. Kimsenin bu devleti azarlamasına eyvallah demeyiz. '15 GÜNDE 14 ÜLKE DOLAŞTIM' Bazıları AB noktasında ne oldu diyor? Bunu diyen köşe yazarlarına sesleniyorum. Biz iktidara geldiğimizde bir fasıl açılmış mıydı? Türkiye müzakerelere oturacak bir ülke dahi değildi. Biz geldik fellik fellik şu kişi o zaman Başbakan dahi değildi. O zaman genel başkandım. 14 ülke dolaştım 15 günde... Buna ABD de dahil: Sayın Bush'la oturduk bunu konuştuk. Ben bir genel başkan olarak konuştum. Başkan Bush'la görüştüm. O zaman 15 üye ülke vardı. 13 tanesini dolaştım. Hepsini ziyaret ederek süratle müzakerelere oturmak için adımları attık. 'BUNA RAĞMEN BİZ SABIRLIYIZ' Hamdolsun Başbakanlık dönemimde de müzakerelerin başlatılması kararını çıkarttık. 14 fasıl var. Hepsi açılmadı. Çünkü Fransa farklı bir tavır koyuyor, Almanya farklı bir tavır koyuyor. 15 üye iken ortada olan müktesebat farklıydı, 25 üye oldu uygulamalar değişti. Bakıyorsunuz AB'ye alınan üyeler uygun oldukları gerekçesiyle değil bir çoğu siyasi kararla alındı. Bu gerçeği de bilelim. Fakat buna rağmen biz sabırlıyız. Dersimize de iyi çalışıyoruz. Bizim bütün kurumsal yapımız AB müktesebatına uygun olarak oluşturuluyor. Bugün Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı çok net bir şekilde ortadadır. Yükselen ırkçılık İslamofobi'nin hatta anti semitizmin panzehiri Türkiye'dir. 'ÇÜNKÜ BİZE GELECEK FAYDA ORADADIR' Merkez Bankası bağımsızdır o ayrı konu. Ama MB uygulamaları hakkında yorumda bulunmak da bizim hakkımızdır. Türkiye'de faizden doalyı geri dişimizde hesabını kimse bankaya sormaz. Bize sorar. Biz atmosferi balans etmekle görevliyiz. Onun için de bizim düşüncemiz çok açık net. Bu faiz oranı yüksektir. Bu faiz düşmeli ki Türkiye'de reel yatırım artsın. Bir defa biz sıcak parayla bir ülkenin kalkındığına inanan iktidar değiliz. Kimse bizi bununla aldatmasın. Biz reel yatırım için gelene hoş bakar ve atacakları adımlara da her türlü desteği veririz. Çünkü bize gelecek fayda oradadır. Eğer siz yüksek faizle kredi verirseniz benim ülkemdeki özellikle iç sermaye yerli sermaye yatırım yaparken yapamaz. Yatırımı neyle yapacak. Eğer finansın maliyeti ucuzsa onun yatırım şansı vardır. Yüksekse yatırımı yapmak çok zordur. Daha yatırımı bitiremeden çöker. 27 Mayıs'ın 54 yıla yayılan izlerini tek tek sildik. Silmeye de devam ediyoruz. Darbe ve vesayet özleminde olanlar yine var. Ancak Allah'a hamdolsun ki yaptığımız reformlar sayesinde dik duruşumuz sayesinde milli irade hiç olmadığı kadar güç kazanmıştır. 'HESAP SORACAĞIZ' İnşallah bu darbecilerin hesabını soracağız. Paralel yapıdan da hesap soracağız. Eğer bunun hesabını sormaktan kaçınacak olan bir tane arkadaşım çıkarsa bunun hesabını veremezsiniz. Ne halka ne hakka veremezsiniz. 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının seçilmesi demokrasinin güç kazanmasına vesile olur. Merhum Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyor mekanlarının cennet olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. 'İLLEGAL ÖRGÜTLERİN OYUNUNA GELMEYİN' Yarın Ağrı'da vatandaşlarımızla kucaklaşacağız. Seçimlerin tekrarlanacağı il ilçe ve beldelerde 30 Mart'ın daha güçlü bir tekrarını yaşayacağız. Bu arada özellikle yargıyla ilgili Meclis'e gelecek yasamız çok önemli. Şehit yakınlarımızı ve işçi kardeşlerimizle ilgili yasal düzenlemeler yapılıyor. Soma'daki maden işçilerine kömür ocaklarında çalışan kardeşlerime sesleniyorum. Bu CHP'nin bölücü terör örgütü yandaşlarının legal veya illegal örgütlerin oyununa gelmeyin. 'ORADAKİ 301 ŞEHİT BİZİM CANIMIZDIR' Sizi bunlar yalnız bırakır. Bizler bakın yeni düzenlemelerle bir adım atıyoruz. Bunlar nerede kimi acaba sahiplendi? Bunlar sadece tahrik eder. Sizin üzerinizden paye kaparlar. Bu oyuna gelmeyin. Oradaki 301 şehit. Bizim canımızdır. Biz bütün onların ailelerini güvence altına alacak hazırlıklarımızı yaptık yapıyoruz. AFAD'da açtığımız hesap bunun bir adımıdır. Diğer bir çok gelecek vaatler var takipçisiyiz. Bütün bu vaatlerin hepsi birinci derecede şehitlerimize, yaralı kardeşlerimize diğerlerinin bir kısmını da orada çalışan kardeşlerimize vermek suretiyle tüm evlatlarının inşallah geleceğini teminat altına alacak adımı atacağız. haberler.com