onedio
Görüş Bildir

Avrupa Birliği Haberleri

Avrupa Birliği ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Avrupa Birliği ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Reytinglerde Şaşırtan Sonuç! TOTAL Grubunda Gündüz Kuşağı Programı Birinci Oldu!
Televizyon ekranlarında yayınlanan dizi ve programların akıbeti reytinglere göre belirleniyor. Reyting zirvesinde de çok büyük oranda dizileri görmeye alışkınız. Ancak 24 Aralık 2024 Salı günü reytinglerinde şaşırtan bir sonuç elde edildiği görüldü. Bir gündüz kuşağı programı reytinglerde TOTAL zirvesine oturmuştu!Bakalım hangi gündüz kuşağı programı TOTAL'de birinci oldu?
Seneler Önce Manifestlemiş: Demet Evgar'ın 1 Erkek 1 Kadın'da Söyledikleri Bahar'da Gerçek Oldu!
Bahar dizisinde seneler sonra Demet Evgar ve Emre Karayel'in bir arada olacağının haberi hepimizi fazlasıyla sevindirmişti. Geçtiğimiz gün yayınlanan bölümde ikili, 1 Erkek 1 Kadın'dan yıllar sonra yeniden birlikte rol almaya başladı. Seyir zevki yüksek bu ikiliyi izlerken epey duygulandık. Ancak dün ortaya çıkan eski bir 1 Erkek 1 Kadın videosu daha da duygulandırdı! Meğer ikili, bu günleri 'manifestlemiş'.
Türkiye, Kırım İçin Devrede: Amaç Barışçıl Çözüm
Rus askeri birliklerinin, Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi’ne girmeleri ve stratejik noktaların kontrolünü ele geçirmesiyle çok daha tehlikeli bir sürece giren “Kırım bunalımı”, yerel seçim gündemine boğulmuş Türkiye’nin de gündeminde. Kırım bölgesinin Türkiye açısından tarihsel ve stratejik öneminin yanısıra nüfusu 350.000’in üzerindeki Kırım Türkleri ile yakın soydaşlık bağları da Türkiye’nin, bunalımın en kısa sürede ve diplomatik yollarla çözümü için devreye girmesine yol açan unsurlar arasında yer aldı. Ukrayna’da aylardır yaşanan gerilimin, Karadeniz’i etkileyebilecek sıcak savaş sınırına yaklaşması üzerine Cumartesi günü Ukrayna’ya dışişleri bakanını gönderen ve göreve gelen yeni yönetimle ilk temas kuran ülke olan Türkiye, Kırım’da yaşanan gerginliğin giderilmesi için çok yönlü bir diplomatik süreç içerisinde. Bakan Davutoğlu, Cumartesi gününden bu yana aralarında ABD, Fransa, Polonya, Almanya, İngiltere ve AB dışişleri bakanları olmak üzere süreci yakından takip eden ülkelerle yakın temas içinde kaldı ve görüş alışverişinde bulundu. Dışişleri Bakanı’nın bu temaslarının ileriki günlerde de devam edeceği ve Rusya ile de konunun ele alınacağı bir zemin arayışında olduğu kaydedildi. Türkiye’nin konuyla en üst düzey ilgisini gösteren gelişme Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün liderliğinde Pazartesi günü gerçekleştirilen ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile diğer yetkililerin de katıldığı toplantı oldu. Toplantıda, Kırım bunalımının yanısıra gelişmelerin bölgeye olası etkileri ve Türkiye’nin takınması gereken tavır da masaya yatırıldı. Türkiye açısından en olumsuz senaryo, Kırım merkezli gerilimin Rusya ve Ukrayna arasında bir askeri çatışmaya dönme ihtimali olarak görülüyor. Her iki tarafın da Karadeniz’de güçlü filolarının bulunması olumsuz bir durumda gelişmelerin Türkiye’ye önemli yansımaları olabileceğini gösteriyor. Bu kapsamda, olası çatışma durumunda, NATO’nun alacağı karar da Montreux Sözleşmesi ile Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin boğazlardan askeri gemi geçişlerini kontrol altında tutan Türk hükümeti açısından büyük önem taşıyacak. Dolayısıyla Ankara’da yapılan ilk değerlendirmelerde, sorunun sıcak çatışmaya dönüşmeden barışçıl yollarla çözümüne vurgu yapılıyor. Davutoğlu, Pazar günü yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın parçalanmasının bölgedeki birçok tartışmalı bölgeyi de olumsuz etkileyebileceği değerlendirmesini yapmış, Moldova ve Gürcistan’daki bazı bölgelerin de kopuş içine girebileceklerini kaydetmişti. Ancak Davutoğlu, bölgedeki en önemli dengelerden birinin Türk-Rus ilişkileri olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin “Rusya’la bir gerilim içine girmeyeceği” öngörüsünde bulunmuştu. Aynı değerlendirmelerde en acil durum olarak ise sayıları 350,000’i bulan Kırım Türkleri’nin can ve mal güvenliğinin korunması ve gelişmelerin Kırım Özerk Bölgesi’nin Ukrayna’dan kopmasına yol açacak şekilde büyümesini önlemek olarak görülüyor. “Kırım’ı Türkiye’nin bir parçası olarak mütalaa ediyoruz” diyerek, konunun Ankara açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kırım Türkleri’nin geçmişte yaşadığı acıları tekrar yaşamamaları için konuyu hassasiyetle ve yakından takip ettiklerini kaydetti. Atalay, “Kırım bizim için çok önemli. Orada yeni haksızlıklar olmaması için de şu anda Türkiye aktif şekilde devrede,” diye konuştu. Bakan Davutoğlu da 50 kadar derneğin katılımıyla oluşan Kırım Dernekleri temsilcilerini kabul ederek, Türkiye’nin bu süreçte Kırım Türkleri’nin yanında olmaya devam edeceği güvencesini verdi. Kırım Türkleri’nin 1944 senesinde yaşadıkları topraklardan sürüldüğünü ve büyük acılar yaşadıklarını anlatan Davutoğlu, “Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın, Kırım’da veya dünyanın herhangi bir yerinde soydaşlarımızla ilgili herhangi bir meseleye kayıtsız kalacağını zihninizin ucundan bile geçirmeyin,” diye konuştu. Toplantıya katılan Kırım dernekleri adına çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Kırım Türkleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Türkleri’nin can güvenliklerinin tehlikede olduğunu belirterek, Ukrayna ordusuna bağlı generallerin bile teslim olmaya başladığını anlattı. Kalkay, Türkiye’den beklentilerinin işgalin durdurulması ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi egemenliğinin “barışçıl yollarla” korunması için uluslararası toplumu harekete geçirmesi olduğunu da belirtti. Serkan DemirtaşBBC Türkçe
NATO'dan Olağanüstü Ukrayna Toplantısı
Polonya NATO kurucu antlaşmasının 4. maddesine dayanarak ittifakı olağanüstü toplantıya çağırdı. Güvenliğinin tehdit altında olduğunu hisseden üye 4. maddeyi işletebiliyor. Toplantı Salı günü. NATO kurucu antlaşmasının 4. maddesine göre, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğini tehdit altında gören bir ülke, diğer üye ülkeler ile istişarelerde bulunmak üzere ittifakı olağanüstü toplanmaya çağırabiliyor. NATO'dan yapılan açıklamada Polonya'nın bu talebi üzerine toplantının Salı günü yapılacağı duyuruldu. Açıklamada, 'Ukrayna'daki gelişmelerin komşu ittifak üyesi ülkelere tehdit oluşturduğu ve Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenlik ve istikrarı açısından ciddi ve doğrudan sonuçlar doğuracağı anlaşılmaktadır' denildi. NATO kurucu antlaşmasının 4. maddesi, ittifakın bir üyeye yapılan saldırıya karşılık vermesini öngören 5. maddeden sonraki en güçlü mekanizması. 4. madde şimdiye kadar NATO tarihinde üç kere ve Türkiye'nin çağrısıyla kullanıldı. Ankara 2003'teki Irak Savaşı sırasında, 2012'de bir Türk jeti Suriye tarafından düşürüldüğünde ve Suriye'den Türkiye'ye havan topu atılmasının ardından 4. maddeye dayanarak NATO üyelerini istişareye çağırmıştı. Rusya'ya yaptırım tehdidi NATO'nun toplantı kararı öncesinde, Rusya Savunma Bakanlığı yalanlasa da Sivastopol’daki Deniz Üssü’nün Kırım’daki Ukrayna askerlerine 'Teslim olun' ültimatomu verdiği yönündeki haberlere tepki yağdı. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, bunun 'Çok tehlikeli bir adım' olduğunu belirtirken, “Moskova'nın Ukraynalı liderlere teslim olmaları, aksi takdirde Rus ordusunun saldırı düzenleyeceği yönünde ültimatom verip vermediğini araştırıyoruz. Eğer doğruysa bu çok tehlikeli bir gerginlik yaratır. Bunun sonuçlarından Rusya'yı sorumlu tutarız' dedi ABD Başkanı Barack Obama, Putin yönetimi Ukrayna’daki gerilimi düşürecek adımlar atmazsa Washington’ın siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulayabileceğini söyledi. ABD Başkanı, Amerikan Kongresi’ne çağrıda bulunarak Ukrayna’ya mâli yardım paketi çıkarılmasını önerdi. Obama, uluslararası güçlerin Rusya’nın yasaları çiğnediği görüşünde hemfikir olduğunu savunurken, “Devlet başkanının (Yanukoviç) Halk tarafından devrilmesinin ardından Rusya tarihin yanlış tarafında yer aldı” dedi 'ABD askeri seçeneğe başvurmaz' Amerika’nın Rusya’ya yaptırımlar dışında nasıl bir tepki göstereceği ise merak konusu. ABD’li Senatör Chris Murphy Reuters’la söyleşisinde bunun ipuçlarını verirken, 'ABD'nin Ukrayna krizi nedeniyle Rusya'ya karşı seçenekleri arasında mal varlıklarını dondurma, seyahat yasakları ve Rus bankalarına yaptırımlar bulunuyor.' dedi. Ukrayna’da Yanukoviç’i deviren protestoculara büyük destek veren Amerikalı Senatör John McCain ise olası bir Rus müdahalesinde ABD’nin askeri seçeneğe başvurmayacağı görüşünü savundu. AB yaptırım kararı alacak Avrupa Birliği ise kendi diplomatlarının deyimiyle son 20 yılda AB’nin karşılaştığı en ciddi krize nasıl yanıt vereceğini tartışıyor. Ukrayna krizini görüşmek üzere olağanüstü toplanan AB dışişleri bakanları da Kırım’daki gerginliği tırmandırmakla suçladıkları Rusya’ya tepki gösterdi. Toplantıdan sonra konuşan Polonya Dışişleri Bakanı Spraw Zagranicznych, AB dışişleri bakanları toplantısında, Kırım yarım adasındaki tansiyonu düşürmezse Rusya'ya yaptırım uygulama kararı aldıklarını açıkladı. Avrupa Konseyi Rusya'yı kınadı AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da krize barışçıl bir çözüm bulma konusunda kararlı olduklarını vurguladı. Ashton, salı günü Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’la Ukrayna’yı görüşeceğini belirtti. Rusya’ya en sert tepki AB’nin ortak politikalarına yön veren Avrupa Konseyi’nden geldi. Konsey, 'Rus askerlerinin Kırım'daki faaliyetlerinin Ukrayna’nın egemenliğini apaçık ihlal ettiğini düşünüyoruz. Rus Parlamentosu’nun orduya Ukrayna’ya müdahale yetkisi veren kararını kınıyoruz” açıklaması yaptı. aljazeera.com.tr
Kırım'da Neler Oluyor?
Ukrayna’nın özerk Kırım bölgesinde çekildiği iddia edilen bir görüntü, bu sabah Rus savaş gemilerinden kalkan askeri MI-24 Hind savaş helikopterlerinin Ukrayna hava sahasına girerek Kırım’da Sivastopol havalimanına doğru uçtuğunu gösteriyor. Youtube’a yüklenen bu amatör videoda gözüken helikopterler, yerel medyaya göre Ukrayna Sınır Güvenliği tarafından da teyit edildi. Helikopterlerin radara yakalanmayacak şekilde alçaktan uçarak ilerledikleri gözüküyor. Zete
AKP'den İstifa Eden Vekillerden 'Demokrasi Bildirisi'
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen İdris Bal, Türkiye'nin geçmişte antidemokratik süreçler yaşadığını, 28 Şubat süreci ve o süreçte yaşananların hafızalarda tazeliğini koruduğunu vurguladı. Son dönemde Türkiye'nin yine antidemokratik bir süreç içerisine girdiğini belirten Bal, 'Ülkemiz hem İslam Dünyası, hem de gelişmekte olan ülkeler açısından model ülke olarak kabul edilirken, son gelişmelerle model olmak bir tarafa kendisi bölgede bir sorun haline gelmektedir. Bu anlamda hem 28 Şubat sürecinin yıl dönümü olması nedeniyle, hem de içinde bulunduğumuz anti demokratik adımların atıldığı bu süreçte demokrasiye, şeffaflığa, hesap verebilirliğe barışa, ortak yaşam bilincine, evrensel değerlere inanan insanlar olarak, hayati konuların kamuoyuna hatırlatılmasının faydalı olduğunu düşünerek aşağıdaki hususlara dikkat çekmek istiyoruz.' dedi. Bal'ın okuduğu Demokrasi Bildirisi şöyle: 'Darbe meşru olmayan yollarla, Anayasa’da ve yasalarda yer almayan bir şekilde gücü elde etmektir. Darbe sadece silahla, tankla yapılmaz. Şu anda yürütme, yasamadaki çoğunluğu da arkasına alarak yargıyı kontrol etmektedir. Bu aslında adı konulmamış bir darbedir. Türkiye’de sistem tıkanmıştır. Türk demokrasisinin istikrarı, imajı ve hukuk devleti gereği sistemin önü açılmalı, Türkiye normalleşmelidir.Kuvvetler ayrılığı, demokrasinin vazgeçilmez bir gereğidir. Kuvvetler ayrılığı yöneticilerin, yönetimin ceberutlaşmaması, diktatörleşmemesi için demokrasilerde temel kural haline gelmiştir. Türkiye’de şu anda kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Yargı, yürütme ve yasamanın çoğunluğunun kontrolüne girmiştir. Derhal kuvvetler ayrılığı tesis edilmelidir. Yeni yasalaşan HSYK düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. Yargıyı kontrol ve baskı amaçlıdır. AB normları açısından kabul edilemez bir düzenlemedir. Yargı bağımsızlığı acilen tekrar tesis edilmeli ve baskılar sona ermelidir. Hakim ve savcıların keyfi olarak yer değişikliğine tabi tutulması kabul edilemez ve bu yargıya, yargı bağımsızlığına bir müdahaledir. On bin civarındaki polisin bir gerekçe gösterilmeden, tasfiye mantığı ile yerlerinin değiştirilmesi, özellikle terörle mücadele, organize suçlar, mali suçlar, istihbarat gibi yerlerdeki mesleki tecrübesi olan kişilerin yerlerinin değiştirilmesi, ülkenin iç huzuru ve güvenliği açısından önemli zafiyetler oluşturabilir. Şeffaflık, demokrasinin temel prensiplerinden biridir. Bunun için ise düşünce ve ifade hürriyeti medyanın, STK’ların, Düşünce Kuruluşlarının ve Üniversitelerin özgür olması şarttır. Birçok örnekle sabit olduğu gibi, özellikle Türkiye’de medya ve medya mensupları üzerinde baskılar bulunmakta, talimatlar verilmektedir. Medya ve medya mensupları üzerindeki baskılar kabul edilemez, her kesime yönelik tüm baskılar derhal sona ermelidir. Üniversite ve düşünce kuruluşları bağımsız olmalıdır. Baskı altında hür düşünce gelişemez, hür analizler çözümlemeler yapılamaz. İnternet düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. İnternet düzenlemesindeki kararlar ülkemizi maalesef bir muhaberat devleti yapma yolunda alınan kararlardır. MİT’e dair düzenleme demokratik bir toplumda kabul edilemez niteliktedir. İleride operasyon yetkisi suiistimallere, ciddi sorunlara yol açabilir. Denetim eksikliği ciddi riskleri beraberinde getirebilir. Yaşanan olaylar açısından baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanı üzerine düşen görevi yerine getirememiştir. Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik olmakla beraber devlet kurumlarının arasında ahenkli bir çalışmak gibi bir görevi vardır. Ancak son süreçte ülkenin sistemi açısından son derece kritik gelişmeler yaşanırken Sayın Cumhurbaşkanı bu misyonunu yeterince yerine getirememiştir. Özellikle özgürlüklerin son derece önem kazandığı, teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediği, internetin bir insanlık hakkı olduğu bu dönemde internetin doğasına aykırı olan bir internet yasasını onaylaması daha sonra HSYK düzenlemesini onaylaması bunun bir göstergesidir. Yolsuzluklara, yargının kontrol ediliyor olmasına karşı ciddi, net uyarılarda bulunamamıştır. Hesap verebilirlik, demokrasinin bir gereğidir. Sayıştay güçlendirilmeli, yetkileri iade edilmeli, statüsü dünyadaki birinci sınıf demokrasilerdeki yere getirilmelidir. Partiler kurumsallaşmalı, lider partisi olmaktan çıkmalıdır. Liderlerin partisi algısı, partilerin lideri algısına dönmelidir. Parti içinde tahammül gücü, hazım kapasitesi artmalıdır. Parti içi demokrasi ve milletvekili saygınlığı, bağımsızlığı olmadan gerçek bir demokrasi tesis edilemez. Bunun için ise başta seçim kanunu değiştirilmeli, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Parti içerisinde öz eleştiri, beyin fırtınası, istişare yapabilecek mekanizmalar geliştirilmelidir. 'Tabular' üzerinden siyaset bitmelidir. Din, tarih, Atatürk, laiklik ve her türlü klasik tabu üzeriden siyaset sona ermelidir. Bir Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist, Ateist ya da başka biri dünyanın her yerinde siyaset yapabilmelidir. Siyasetin ön şartı içinde siyaset yapılan toplum ile toplumun farklı renkleri ile barışık olmak, onların inançlarını, kültürlerini yaşayabilmeleri için imkan hazırlamak ve onların toplumun ve devletin farklı yerlerinde yer alabilmeleri için uygun meşru kanallar açmaktır. Siyaset projeler üzerinden yapılmalıdır. Türkiye’de siyasi partiler arasındaki ideolojik makas çok açıktır. İdeolojik makas daralmalı, partiler birbirleri ile savaşmaya hazır aktörler olarak algılanmak yerine, hizmette yarışan dost aktörler olarak algılanmalı ve partiler arası ilişkiler çatışma yerine işbirliği, istişare, beyin fırtınası formatına oturtulmalıdır. Siyaset yatırım alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Siyasete, servetine servet katmak, almak için değil, vermek için girilmelidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik, medya bağımsızlığı, bağımsız- tarafsız yargı, ideal bir ihale kanunu gibi unsurlar bu bağlamda son derece önemlidir. Türk siyasetinde köşeli, ilkeli, medeni, cesur, kişilere değil ilkelere kendini adamış, demokrat, özgür insanlar daha fazla yer almalıdır. Dış siyasetimiz tekrar barış mantığına, kazan kazan mantığına, tıpkı Suriye ile İsrail’i barıştırmak için arabuluculuk yaptığı model bir formata geri dönemlidir. Ne şekilde olursa olsun, kimler karışırsa karışsın, her türlü yolsuzluk sonuna kadar soruşturulmalı, yargılanmalı ve yolsuzluğa giden tüm yollar kapatılmalıdır. Siyasetçilerin kişisel hırsları ve kariyerleri için devlet sistemi bozulmamalıdır. Devletin DNA’ları ile oynanmamalıdır. Sistemdeki bozukluk ekonomik istikrarsızlığı getirecek ve zaten borçlu olan toplumu daha da borçlu ve ekonomik olarak sıkıntılı hale getirecektir. Siyasal ahlak montaj argümanlarıyla harcanacak kadar değersiz değildir. Siyasal ahlakın korunması en başta siyasetçinin görevidir. Gerçek neyse bağımsız kurumlar tarafından ortaya çıkarılmalıdır. Bu ülkede bir daha ne 28 Şubat yaşanmalı ne de insanların birbirlerini bitirme planları yaptığı, fişlemelerin yapıldığı antidemokratik uygulamalara müsaade edilmelidir. Evrensel değerlerin ve projelerin hazırlandığı, gençlere, kadınlara ve girişimcilere yeni imkanların tanındığı yeni hikayelere, makul olana, evrensel standartlara ve gerçek birinci sınıf demokrasiye ihtiyaç vardır.Cihan
Denizcilikte Kredi Olanağı Masaya Yatırıldı
Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü, 'Denizcilik Sektörü İçin Finans Olanakları ve Kredi Kıstasları Semineri’, 3 Mart 2014 tarihinde İMEAK Deniz Ticaret Odası Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Seminerde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Murat Harun Baştürk sunum yaptı. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Murat Harun Baştürk, denizcilik sektöründe finans olanakları ve kredi kıstasları konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Kredi veren kuruluşlar hakkında bilgi veren Baştürk, Kalkınma Ajansı’nın en çok hibeler yoluyla kredi kullandırdığını söyledi. Kalkınma Ajansı’nın 500 bin TL-1 milyon TL’ye kadar hibe verdiğini belirten Baştürk, ancak destek alacak projenin o bölgeye büyük yardım sağlayacak kapasitede bir proje olması gerektiğinin altını çizdi. Herkesin kalkınma ajanslarına hibe için başvurabileceğini söyleyen Baştürk, öncelikle kurumsallaşma şartının arandığını kaydetti. Kalkınma ajanslarından destek alamayan projelerin başka yerlerden destek alabildiğini hatırlatan Baştürk, kalkınma ajanslarının çalışma yönteminin AB’nin çalışma yöntemiyle benzeştiğini belirtti. Baştürk, Eximbank destekleri hakkında ve destekleri alabilmek için Eximbank tarafından aranan şartlar hakkında da bilgiler verdi. 8 YILDA 5 MİLYAR DOLAR DAĞILTILDI Kredi veren tüm kuruluşlar dikkate alındığında son 8 yılda 5 milyar dolar dağıtıldığı bilgisini veren Baştürk, yıllık 800 milyon dolarlık bir rakamın sözkonusu olduğunu belirterek, özel sektöre tamamen açık bir yapıyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti. Kredi konusunda Basel kriterlerinin, denizcilik de dahil olmak üzere tüm firmaları ilgilendirdiğini belirten Baştürk, Basel kriterlerinin pek çok kriteri firmalardan istediğini ifade etti. Baştürk, denizcilik sektöründe finans ve kredi desteği sağlayan yabancı kuruluşlar hakkında da bilgiler verdi. DENİZ HABER AJANSI- SİNAN SAYGI www.DenizHaber.com.tr
Yanukoviç Askerleri İle Kaçmış
Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti Akmescit'teki (Simferopol) havaalanını işgal eden ve havaalanı çevresinde güvenlik koridoru oluşturan askeri üniformalı silahlı grubun, Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk'un Kırım'a geleceği söylentileri üzerine bu eyleme giriştikleri iddia edildi.AA muhabirinin yerel güvenlik kaynaklarından edindiği bilgiye göre, üzerinde askeri üniforma olan yaklaşık 100 kişilik silahlı grup, Akmescit Havaalanı'nın kontrolünü ele geçirdi. Söz konusu kişilerin üniformalarında arma olmaması dikkat çekti. Silahlı grubun kuşatması sonrasında havaalanında uçuşların rutin bir şekilde devam ettiği belirtilirken, Vip salonuna giriş çıkışın yasaklandığı öğrenildi. Gruptan yaklaşık 50 kişinin havaalanı çevresinde güvenlik şeridi oluşturduğu bildirildi.Silahlı kişilerin, yeni seçilen Başbakan Yatsenyuk'un, durumu yerinde görmek için Kırım'a gelmek istediği söylentileri üzerine böyle bir eyleme giriştikleri, Yatsenyuk'un Kırım'a girişini engellemek istedikleri ileri sürülüyor.Havaalanını işgal edenlerin, Kiev'deki gösterilerde 80'den fazla kişinin ölümüne neden oldukları gerekçesiyleyeni yönetim tarafından dağıtılan ve 'Berkut' olarak adlandırılan özel polis birimi olduğu belirtiliyor.Berkut, polis şiddetiyle eşanlamda kullanılıyorSovyet dönemindeki özel birliklerin devamı olarak gösterilen Berkut polis birliği, 1992 yılında organize suçlarla mücadele amacıyla kurulsa da zamanla yetki alanı genişletilerek her türlü toplumsal olayda kullanılmaya başlandı.Geçen yıl kasım ayında başlayan hükümet karşıtı protestolarda kalabalıkları dağıtmak için bu özel birlik etkili bir şekilde kullanılmıştı.Zamanla polis şiddetiyle eşanlama gelen 4 bin kişilik bu özel birlik, eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in azledilmesinden sonra kurulan geçici hükümet tarafından lağvedildi.Berkut birliği, Kiev'deki protestolarda göstericilere ateş açarak, iki günde 80'den fazla göstericinin ölümünden sorumlu tutuluyor.Budapeşte Memorandumu'nu imzalayan ülkelere iştişare çağrısıUkrayna Parlamentosu, Kırım'da meydana gelen son olaylarla ilgili olarak Budapeşte Memorandumu'nu imzalayan ülkelere istişare çağrısında bulundu.Parlamentonun bugünkü oturumunda, Ukrayna'nın Nükleer Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na katılmasına ilişkin güvenlik garantileriyle imzalanan Budapeşte Memorandumu çerçevesinde garantör devletlerle istişare yapılması konusunda karar alındı.230 milletvekilinin desteklediği kararda, Rusya'dan ülkenin egemenlik ve toprak bütünlüğüne zarar verebilecek adımları durdurması istenirken, Ukrayna topraklarında aşırılığın desteklenmemesi gerektiği vurgulandı. Kararda, Ukrayna'nın Rus asıllı vatandaşlarının dil özgürlüklerinin de bulunduğu tüm haklarının yasalar ve uluslararası normlarla garanti edildiği hatırlatıldı.Budapeşte Memorandumu'nun garantör ülkelerinden, Ukrayna'nın bağımsızlık ve egemenliğine, mevcut sınırlarına saygı gösterileceğine ilişkin taahhütlerin teyit edilmesi beklentisi ifade edilirken, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü veya siyasi bağımsızlığına yönelik güç kullanımından kaçınılmasının önemine değinildi.Parlamento, söz konusu ülkeleri, gerginliğin giderilmesi ve karşılıklı güven ortamının yeniden kazandırılmasına ilişkin Ukrayna ile acilen istişare yapmaya çağırırken, bu ülkeler, gelişmelerin BM Güvenlik Konseyi tarafından görüşülmesi konusunda destek vermeye çağrıldı.Öte yandan Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, şaibeli bir şekilde oluşturulan Kırım Hükümeti'ni tanımadığını bildirdi.Çubarov yaptığı yazılı açıklamada, kimliği belirsiz silahlı kişilerin işgali altında kurulan yeni hükümetin şaibeli olduğunu ve kendisine yasal statü kazandırmak için Kırım Tatar halkını temsil eden milletvekillerine çeşitli devlet görevleri teklif ederek satın almaya çalıştığını belirtti.AB komisyonundan bölge ülkelerine çağrıAvrupa Birliği Komisyonu sözcülerinden Olivier Bailly, Ukrayna konusundaki pozisyonlarının gayet açık olduğunu belirterek, 'Günlerdir tekrarladığımız üzere toprak bütünlüğü temel ilkedir.Ukrayna ve halkına yardım etmek amacıyla bulunacak siyasi ve ekonomik çözüm için herkese ihtiyacımız var' dedi.Bailly, Kırım ile önemli siyasi ve ekonomik bağları sahip Türkiye'nin bir rol üstlenip üstlenemeyeceği sorusuna, 'Ukrayna ile siyasi ve ekonomik bağı olan tüm bölge ülkelerinin (çözüm arayışına) katılımı memnuniyetle karşılanacaktır' yanıtını verdi.Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) denetim komitesi de Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini desteklediğini belirtti.AB, Rusya ile temaslarını yoğunlaştırdıAvrupa Birliği (AB), Ukrayna'daki son gelişmeler bağlamında çözümün parçası olması gerektiğini düşündüğü Rusya ile temasları artırdı.Bu çerçevede, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy'un, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bildirildi.Van Rompuy'un sözcüsü tarafından yapılan yazılı açıklamada, görüşmenin ana konusunun Ukrayna olduğu ve iki liderin ülkedeki mali konuları ve güvenlik durumunu ele aldıkları belirtildi.Akmescit-Sivastopol karayolunun 40. kilometresinde Rus tankları görüldüKırım Özerk Cumhuriyeti'nde Akmescit-Sivastopol yolunun yaklaşık 40. kilometresinde, Akmescit yönünde hareket eden 9 Rus tankı ve Rus askerlerini taşıyan 2 otobüs görüldü.Bölgede bulunan AA muhabiri, tankların şu anda Akmescit yolu üzerinde beklediğini bildirdi.Yolun kontrolü ise Rusya yanlısı kamuflajlı, kimliği belirsiz kişiler tarafından sağlanıyor.Cameron ile Putin Ukrayna'daki son durumu görüştüİngiltere Başbakanı David Cameron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna'daki son durum hakkında telefon görüşmesi yaptı.İngiltere Başbakanlığından yapılan açıklamada, 'Cameron, özellikle Kırım'da artan gerginliği ve Ukrayna'daki durumu görüşmek üzere Putin'i aradı' denildi.Görüşmede, Cameron'ın tüm ülkelerin Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyması gerektiğini vurguladığı belirtilirken, açıklamada şöyle denildi:'Putin buna katılarak, Rusya'nın bölgedeki askeri tatbikatının Ukrayna'daki mevcut durumdan önce planlandığını belirtti. İki lider, uluslararası toplumun Ukrayna'yı istikrar yolunda nasıl destekleyebileceğini görüştü. Geçici hükümetin vadettiği serbest ve adil seçimlerin, tüm Ukrayna halkının temsil edileceği bir gelecek için en iyi yol olduğu konusunda aynı fikri paylaştılar. Ukrayna halkını Avrupa ve Rusya arasında bir tercih yapmaya zorlayacak bir gelecek olmamalı. Geçici hükümetin ekonomik durumla mücadelesinde uluslararası toplumun yardım etmeyi değerlendirmesi konusunda da iki lider anlaştılar.'