onedio
Görüş Bildir

Samet Aybaba Haberleri

Samet Aybaba ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Samet Aybaba ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

'Gol Atıp Bana Koşacaksın Diye Çok Korktum'
90 dakika sonunda Olcay Şahan ile eski hocası Samet Aybaba arasında ilginç bir diyalog yaşandı:Beşiktaş'ın, Medical Park Antalyaspor ile oynadığı maçın ardından siyah-beyazlıların yıldızı Olcay Şahan ile eski hocası Samet Aybaba arasında ilginç bir diyalog yaşandı... Aybaba’nın Beşiktaş’ı çalıştırdığı geçen sezonda yakın ilişkileri nedeniyle ‘Aybaba’nın çocuğu’ lakabını alan Olcay, dün maçın ardından tecrübeli çalıştırıcıya takıldı.Karşılaşmada sahada kaldığı sürede yeterince etkili olamayan ve Biliç’in ikinci devrede oyundan çıkarıp yerine Ömer Şişmanoğlu’nu sahaya sürdüğü 26 yaşındaki futbolcu, Aybaba’ya “Hocam 70’te ben oyundan çıkınca ‘oh’ çektin” değil mi?” dedi. Antalya’nın hocası Aybaba da geçen sezon Olcay’ın neredeyse her golünden sonra görmeye alıştığımız görüntüye gönderme yaparak “Çok korktum gol atacaksın diye... Hatta golü attıktan sonra bana koşacaksın diye de çok endişelendim... Zaten bir insanın başına ne gelirse evladından gelir... Allahtan kaza çıkarmadın başıma... Sen adamsın...” dedi ve ikili kahkahaya boğuldu.
Antalyaspor'da Samet Aybaba Dönemi Sona Erdi
Süper Lig'de sıkıntılı günler geçiren Medical Park Antalyaspor, Teknik Direktör Samet Aybaba ile yollarını ayırdı. Spor Toto Süper Lig'de dün sahasında Çaykur Rizespor'a yenilerek küme düşme potasına iyice yaklaşan Antalyaspor'da, Samet Aybaba ile yollar ayrıldı.stargazete.com
Antalya, Fuat Çapa'ya Emanet
Akdeniz ekibinde Samet Aybaba'dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna Fuat Çapa oturdu.Medical Park Antalyaspor'da art arda alınan kötü sonuçlar ve takımın küme düşme hattına gerilemesi üzerine teknik direktör Samet Aybaba gönderilmişti. Tecrübeli hocanın yerine gelen isim belli oldu. Kırmızı-beyazlılar, Fuat Çapa ile anlaşmaya vardı. Çapa sezona Kayseri Erciyesspor ile başlamış ancak takım dibe vurunca yollar ayrılmıştı. 3puan
Bilic'in Tek Rakibi Denizli
Teknik direktör Slaven Bilic yönetimindeki Beşiktaş, 26. haftalar itibarıyla son 4 sezonun en başarılı dönemini geçiriyor. Spor Toto Süper Lig’de 26. hafta sonunda 50 puana ulaşan ve ikinci sıraya yükselen siyah-beyazlılarda Slaven Bilic, Samet Aybaba, Carlos Carvalhal ve Bernd Schuster dönemlerini geride bırakırken, Mustafa Denizli döneminin ise sadece 2 puan gerisinde kaldı. “Kara Kartallar”, geçen sezon Aybaba döneminde aynı sürede 43, 2011-2012′de Portekizli çalıştırıcı Carvalhal ile 46, 2010-2011 sezonunda ise Alman teknik direktör Schuster ile de 39 puan alabilmişti. Beşiktaş, 2009-2010 sezonunda ise Denizli ile 26 haftada 52 puana ulaşmıştı. Aybaba’nın 7 puan önünde Hırvat teknik adam yönetimindeki Beşiktaş, 26. haftalar itibarıyla Aybaba’ya 7, Carvalhal’e 4, Schuster’in takımına ise tam 11 puan fark attı. Siyah-beyazlılar, 2009-2010 sezonunda ise Denizli yönetiminde aynı sürede 2 puan daha fazla alıp, 52 puana ulaşmıştı. Beşiktaş ayrıca 17 golle son 4 sezonun en az gol yediği dönemini yaşarken, bu sayı Aybaba döneminde 38, Carvalhal döneminde 26, Schuster döneminde ise 31′di. Sıralama olarak en üstte Bilic’in takımı, 26. haftayı ligin ikinci sırasında tamamlarken, son 5 sezonun en iyi derecesine de elde etmiş oldu. Aybaba ve Carvalhal ile 26. haftaları üçüncü sırada geçen Beşiktaş, Schuster ile yedinci, Denizli ile de dördüncü sırada yer almıştı. Beşiktaş, ayrıca artı 21 averajla yine son 5 sezonun en parlak dönemini Bilic ile yaşadı. Aybaba ile aynı sürede artı 14, Carvalhal ile artı 10, Schuster ile artı 10 averajı bulan siyah-beyazlılar, Denizli ile de artı 19 averaja sahip olmuştu. Bu arada Alman teknik adam Schuster, 2010-2011 sezonunun 25. haftasının ardından takımdan ayrılmış, 26. haftadaki karşılaşmada takımın başında Tayfur Havutçu yer almıştı.İSTANBUL(AA)
İşte Gerçek Feda Bu!
Beşiktaş’ta ikinci sezonunu tamamlayan Olcay Şahan, siyah-beyazlıların tüm maçlarında forma giymeyi başardı.Kaiserslautern’dan Beşiktaş’a transfer olan Olcay Şahan geçen sezon ligdeki 34 maçta forma giymişti. İstikrarını bu sezon Bilic yönetiminde de sürdüren 26 yaşındaki orta saha oyuncusu 34 doksan dakikada da sahadaki yerini aldı. Siyah-beyazlı oyuncu, böylece üst üste 68 lig mücadelesinde ilk 11'de forma giydi. Tecrübeli oyuncu, geçen sezon olduğu gibi bu sezonu da 3 sarı kartla tamamlayarak cezalı duruma düşmedi.Samet Aybaba döneminde kadroya dahil edilen Olcay için Beşiktaş, 800 bin euro bonservis bedeli ödemişti.Şampiy10
Beşiktaş'ta Yaprak Dökümü
Spor Toto Süper Lig'in 2013-2014 sezonunu 3. sırada bitiren Beşiktaş'ta yaprak dökümü yaşandı.Sezonun tamamlanmasının ardından siyah-beyazlı takımda 7 oyuncunun sözleşmesi bitti. Portekizli oyuncular Hugo Almeida ve Manuel Fernandes'in yanı sıra Fransız futbolcu Julien Escude'nin de Beşiktaş Kulübü ile olan sözleşmesi 31 Mayıs itibarıyla sona erdi. Bu oyuncularla birlikte geride kalan sezonda kiralık olarak takımda forma giyen Gökhan Töre, Jermaine Jones, Ramon Motta ve Dany Nounkeu'nun de kulüple ilişkisi kesildi.Sorunlu oyuncu Fernandes Beşiktaş'ta ayrılan futbolcular arasında en büyük eleştirileri Manuel Fernandes aldı. Geldiği ilk sezondan itibaren taraftarların büyük umut bağladığı Portekizli oyuncu, bu sezon formsuzluğunun yanı sıra olayların da kahramanı oldu. Ligin ilk yarısında genelde şans bulan tecrübeli oyuncu, Kasımpaşa ile oynanan ancak yaşanan olaylar nedeniyle tekrarına karar verilen maçta bir taraftarın saldırısına uğramıştı. Yaşadığı şoka rağmen sonraki maçlarda forma giyen Fernandes, ikinci yarıda ise yokları oynadı. Beşiktaş formasıyla son kez 22. haftada Galatasaray ile oynanan karşılaşmada sahaya çıkan Portekizli oyuncu, kalan maçlarda sakatlık gerekçesiyle forma giymedi.Almeida ile anlaşma sağlanamadı Siyah-beyazlı kulüpte yönetim kurulunun kalmasını istediği Portekizli oyuncu Hugo Almeida'nın da sözleşmesi sona erdi. Bu sezon attığı 13 golle en skorer sezonun yaşayan Almeida, yönetim kurulunun kendisine sunduğu teklifi şu ana dek kabul etmedi. Julien Escude (Beşiktaş) - Resmi Siteden Alınmıştır Escude, az oynadı Teknik direktör Samet Aybaba tarafından 2012-2013 sezonunda takıma dahil edilen tecrübeli oyuncu Julien Escude de ayrılan oyuncular arasında yer aldı. Siyah-beyazlı formayla ilk sezonunda şans bulan Fransız oyuncu, bu sezon 11 lig mücadelesinde görev aldı ve takımına 2 gol kazandırdı. gökhan töre manuel fernandes - Eurosport Kiralık oynayanlar Beşiktaş'ın farklı takımlardan kiralık olarak transfer ettiği Gökhan Töre, Jermaine Jones, Ramon Motta ve Dany Nounkeu'nun da sözleşmeleri sona erdi. Bu oyuncular arasında Gökhan Töre ve Ramon Motta, ortaya koydukları performansla dikkati çekti. Beşiktaş yönetimi, yeni sezonda iki oyuncunun takımda kalması için girişimlerini sürdürürken Galatasaray'dan kiralık gelen Dany, kadro dışı kalması nedeniyle sezonun son maçlarında görev alamadı. Almanya'nın Schalke 04 Kulübü'nden kiralık olarak transfer edilen Jermaine Jones'un durumu ise merakla bekleniyor. Atiba Hutchinson, Michael Eneramo, Pedro Franco, Beşiktaş - Resmi Siteden Alınmıştır Yabancı kontenjanı boşaldı Beşiktaş Kulübü'nde sözleşmesi biten oyuncuların büyük bölümünü yabancı oyuncular oluşturuyor. 6 yabancı oyuncu kulüpten ayrılırken, kiralık Gökhan Töre de şimdilik kulübü Rubin Kazan'a döndü. Yabancı oyuncuların ayrılmasının ardından siyah-beyazlı takımda Atiba Hutchinson, Filip Holosko, Pedro Franco, Tomas Sivok ve geride kalan sezonu Kardemir Karabükspor'da kiralık olarak geçiren Michael Eneramo kaldı. Transferde arayışlar sürüyor Kulüp başkanı Fikret Orman ve yönetim kurulu, giden oyuncuların yerine transfer arayışlarını sürdürüyor. Almeida'nın ayrılmasının ardından forvet hattına takviye için odaklanan siyah-beyazlı kulüp, orta saha ve savunma için de arayışlarına devam ediyor. AA
Efsane Başkan Süleyman Seba Son Yolculuğuna Uğurlandı
Beşiktaş Kulübü'nün onursal başkanı Süleyman Seba son yolculuğuna uğurlandı.Uzun süredir tedavi gördüğü hastanede önceki gün vefat eden Seba'nın Türk ve Beşiktaş bayraklarına sarılı naaşı cenaze aracına konularak Valideçeşme'deki evinin önüne getirildi. Sokaktaki araçlar kenara çekilirken, binalara da siyah-beyaz bayraklar asıldı. Sokakta ayrıca Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray flamaları yer aldı. SEBA'NIN SON YOLCULUĞUNDAN KARELER Beşiktaşlı taraftarların yanı sıra Fenerbahçe ve Galatasaray formaları giyen kişilerin de törende bulunduğu gözlendi. Valideçeşme'deki evinin önünde dualar okunup, komşularından helallik alındıktan sonra Seba'nın naaşı Akaretler'deki kulüp binasına getirildi. Burada alkışlarla karşılanan Süleyman Seba için dua okundu. Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman'ın yanı sıra yönetim kurulu üyeleri, eski yöneticiler, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Seba döneminde efsane kadroda yer alan futbolculardan Gökhan Keskin, Rıza Çalımbay, Samet Aybaba, Mehmet Özdilek, Ulvi Güveneroğlu, 6,5 yıl görev yapan İngiliz eski teknik direktör Gordon Milne de törene katıldı. Katılımın yüksek olduğu törende bazı kişilerin göz yaşlarını tutamadığı görüldü. Süleyman Seba'nın naaşı, kulüp binasından atılan karanfiller eşliğinde, alkışlarla Vodafone Arena'ya uğurlandı Vodafone Arena'da duygusal anlar Beşiktaş Kulübü'nün onursal başkanı Süleyman Seba için Vodafone Arena'da binlerce kişinin katılımıyla tören düzenlendi. Uzun süredir tedavi gördüğü hastanede önceki gün 88 yaşında vefat eden Seba'nın naaşı Akaretler'deki kulüp binasında yapılan törenin ardından, inşaat çalışmaları süren siyah-beyazlıların yeni stadı Vodafone Arena'ya getirildi. Buradaki taraftarlar Seba'nın naaşını 'Süleyman Seba'nın evlatlarıyız' ve 'Süleyman Seba ölmedi, kalbimizde yaşıyor' tezahüratlarıyla karşıladı. Statta, siyah-beyazlı taraftarların dışında çok sayıda Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor formalı kişiler de töreni takip etti. Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, yönetim kurulu üyeleri, siyah-beyazlı kulübün eski başkan ve yöneticileri, Beşiktaşlı futbolcular ve teknik heyetin yanı sıra, basketbol, voleybol, hentbol başta olmak üzere tüm amatör branştaki sporcular törende hazır bulundu. Seba döneminde görev yapan İngiliz eski teknik direktör Gordon Milne, efsane kadroda yer alan futbolcular ile Seba'nın yeğeni, Beşiktaş'ın eski futbolcu ve teknik direktörü Tayfur Havutçu da törene katıldı. Törende spor, siyaset, iş ve magazin dünyasından birçok ünlü isim de yer aldı. Seba'yı son yolculuğunda Vodafone Arena'daki törende UEFA 1. Başkan Vekili Şenes Erzik, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, A Milli Basketbol Takımı Başantrenörü Ergin Ataman, Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun da aralarında yer aldığı kulüp başkanları ve temsilcileri, Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp, eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen, eski Galatasaray Kulübü Başkanı Faruk Süren, eski ve faal teknik direktörler, CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal da yalnız bırakmadı. Öte yandan stada, Süleyman Seba'nın 'İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz' sözü ve 'Sana söz büyük başkan, şampiyon olmasak da hep şerefli kalacağız' yazısının yer aldığı pankartlar asıldı. Ayrıca törenden önce, taraftarlar tribüne alınmadıkları için güvenlik görevlileriyle kısa bir süre tartışma yaşadı. Daha sonra taraftarlar tribünlere alındı. Orman: 'Çok önemli bir barış insanını kaybettik ' Siyah-beyazlı kulübün başkanı Fikret Orman, törende yaptığı konuşmada, Beşiktaş'ın çok önemli bir çınarını kaybettiğini söyledi. Orman, acılarının çok büyük olduğunu anlatarak şunları kaydetti: 'Çok önemli bir barış insanını kaybettik. Büyük felaketlerden sonra, bütün toplumun birbiriyle kavga ettiği bir ortamda bile, bütün siyaset insanlarını bir araya getirebilecek çok önemli bir insanı kaybettik. Beşiktaşlılık duruşunun simgesiydi. Zarafet, centilmenlik ve rakiplerine saygı duymak, hak yememek, hakkını yedirmemek neydi, Süleyman ağabeyden öğrendik. Şeref'iyle oynamayı, Hakkı'yla kazanmayı bize o öğretti. Allah rahmet eylesin, Allah bizlere ona layık olmayı nasip etsin. Bu stadı bitirerek ona layık olmaya çalışacağız. Süleyman ağabey, 'Bazılarını bir zaman aldatabilirsiniz, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz ama herkesi her zaman aldatamazsınız' sözünü çok severdi. Süleyman ağabey bizi hiç aldatmadı.' Bu arada, başkan Orman'ın konuşmasının son bölümünde taraftarlar 'Seba koysana, Seba koysana, stat adını Seba koysana' tezahüratıyla kesti. Taraftarların bu tezahüratlarına Fikret Orman, 'İnşallah' şeklinde karşılık vererek sözlerini tamamladı. Kızıl: 'Spor camiasına idol olmuş bir insandı' Törende Süleyman Seba'nın ailesini temsilen Prof. Dr. Ayhan Kızıl da konuşma yaptı. Kızıl, Seba'nın tüm Türkiye'nin onursal başkanı olduğunu belirterek, 'Spor camiasına idol olmuş, gönüllerde yer tutmuş bir insandı. Medyada Seba anlatılıyor. Yaptıkları gösteriliyor. Şimdi dirilse 'ben bunları yapmadım' der. Altı ay süren rahatsızlığı boyunca desteklerini esirgemeyen Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman ve Rahmi Koç'a teşekkürlerimi sunuyorum. İnsanlar görevleri boyunca takdir edilmeyebilirler ama toplum onları değerlendirir ve bir köşeye koyar. Süleyman ağabey; ruhun şad, mekanın cennet, yolun açık olsun' ifadelerini kullandı. Cenaze namazı Vefat eden Beşiktaş Kulübü'nün onursal başkanı Süleyman Seba için Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camisi'nde cenaze namazı kılındı. Uzun süredir tedavi gördüğü hastanede önceki gün 88 yaşında vefat eden Seba'nın cenaze törenine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, eski Başbakan Yardımcılarından Hüsamettin Özkan, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş başta olmak üzere spor, siyaset ve iş dünyasında birçok ünlü isim katıldı. Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, yöneticiler, siyah-beyazlı eski futbolcular ile UEFA 1. Başkan Vekili Şenes Erzik, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, A Milli Basketbol Takımı Başantrenörü Ergin Ataman, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, çok sayıda kulübün başkan ve temsilcileri, eski ve faal teknik direktörler, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay da cenaze namazında hazır bulundu. Cenaze namazını Rahmi Yaran kıldırdı Süleyman Seba için cuma namazının ardından cenaze namazı kılındı. Namazı İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran kıldırdı. Namazın ardından Süleyman Seba'nın Türk ve Beşiktaş bayraklarına sarılı naaşı, Cumhurbaşkanı Gül, Beşiktaş Kulübü Başkanı Orman ve sevenlerinin omuzlarında cenaze aracına taşındı. Seba'nın cenazesi toprağa verilmek üzere Feriköy Mezarlığı'na doğru yola çıkarıldı. Taraftarlar, cenaze aracına eşlik etti. Notlar Cenaze töreni için Dolmabahçe'de geniş güvenlik önlemleri alındı. Namazın kılındığı caminin yanındaki alana taraftarların bir bölümü alınırken, çoğunluk namazı kaldırımda kıldı. Öte yandan, cenaze namazı sırasında Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camisi'nin bulunduğu cadde trafiğe kapatıldı. Türkiye'yi birleştirdi Başkanlığı döneminde ve yaşadığı süre boyunca centilmenliğiyle herkesin örnek aldığı Süleyman Seba, cenaze töreninde de tüm Türkiye'yi birleştirdi. Siyaset dünyasının farklı kesimlerinden önemli isimlerin yanı sıra spor camiasının da önde gelen yöneticileri cenaze törenine katıldı. Beşiktaşlı taraftarlarla birlikte Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzosporluların da cenazede yer aldığı görüldü. Bursaspor ve Galatasaray taraftar grubu liderleri de cenazeye katıldı. Gül, Seba'nın Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından gazetecilere açıklamada bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, Seba'ya rahmet dileyerek, mekanının cennet olması temennisinde bulundu. Cenaze namazından sonra hoca efendinin çok veciz şekilde Seba'yı tarif ettiğini belirten Gül, 'Zarif, beyefendi bir insan olarak kendisini anlattı. Kendisi Beşiktaş'ın başkanıydı. Beşiktaş camiasından çıktı ama ne kadar büyük bir mutluluk ki bütün bir camianın, spor camiasının, spor takımlarının, herkesin hep sevgisini kazanmış, herkesin cenazesine sahip çıktığı bir kişilik oldu. Bunun çok iyi bir örnek tarafı var. Bir kez daha mekanı cennet olsun' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Seba'nın ailesine, tüm Beşiktaş ve spor camiasına başsağlığı diledi Bu arada Beşiktaşlılığı ile bilinen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün siyah-beyaz renklerde kravat taktığı görüldü. Toprağa verildi Hayata 88 yaşında gözlerini kapatan Seba'nın naaşı, Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camisi'nde cuma namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Feriköy Mezarlığı'na getirildi. Seba, buradaki aile kabristanına defnedildi. Seba'nın naaşının toprağa verildiği sırada dua eden Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman'ın göz yaşlarına hakim olamadığı gözlendi. CNN Türk
Salih Uçan: "Roma'ya 11 Milyon Euro'yu Ödettirmek İstiyorum"
Fenerbahçe'nin Roma ile oynadığı maçta Salih Uçan’ı görenler gözlerine inanamadı. Bizim cılız Salih, kısa bir sürede NBA pivotları gibi kas yapmıştı. Salih, FourFourTwo’dan Hilal Gülyurt’a verdiği röportajda kaslarıyla ilgili ipuçları verirken, Türkiye ile İtalya arasındaki antrenman farkını da gözler önüne serdi. İşte Salih Uçan’ın doyumsuz röportajı:,Roma’ya transfer olacağını öğrendiğin anda ne yaptın? Kulüple ilgili, Roma’yla ilgili neleri araştırdın?Çizmeyi biliyordum! İtalya deyince aklıma ilk gelen şey oydu. Bir de gelmeden önce Emre Belözoğlu’nun başını çok ağrıttım. Her konuda ondan tavsiye almaya çalıştım. Bana “Onlardan biri gibi ol, onlardan biri gibi yaşa; onları iyi izle, neler yaptıklarına bak ve yap” dedi.İtalyanlarla ilgili neler düşünüyorsun? Türkleri Avrupa’da en çok İspanyollara ve İtalyanlara benzetirler. Sence de öyle mi?Çok sıcakkanlılar. Beni İtalyan sanıyorlar, ne dediklerini anlamadığımı görünce biraz şaşırıp yine İtalyanca konuşmaya devam ediyorlar! Yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Hepsini çok sevdim. Sokakta benimle fotoğraf çektirmek istediklerinde çok yaklaşmıyorlar, uzun uzun rica ediyorlar. Roma taraftarları da takımına çok bağlı, Türkiye’deki koyu taraftarlardan hiçbir farkları yok.Seni hemen tanıdılar mı?Evet, saçlarım sağ olsun!Kulübe geldiğinde sorduğun ilk sorular ne olmuştu? Hangi futbolcularla iyi anlaşıyorsun?Yurt dışında oynamayı hep merak ederdim. Avrupa’ya gençken transfer olan nadir futbolculardan biri oldum. Heyecanlıydım, ilk antrenmanımı bekliyordum. Takım arkadaşlarımı gördüm, Totti’yi gördüm. En çok onu merak ediyordum. Nasıl biri, nasıl görünüyor, bana nasıl davranacak… İlk antrenmandan önce tanıştım, hepsi çok eğlenceli, güler yüzlü insanlar. Pjanic ve Urby Emanuelson’la aram çok iyi.Dil konusunda sorun yaşıyor musun?İlk antrenmanda hocamız sadece İtalyanca konuşuyordu, tercümanım daha gelmemişti. Ben de anlamadığım için üzülüyordum. Sonra Urby yanıma geldi, bana İngilizce çeviri yaptı. Çok rahatlamıştım.Totti’den neler öğrenmek istiyorsun?Beni gözlemlemesini isteyeceğim. 20 yıldan fazla zamandır burada, ben de iki sene burada kalacağım. İki sene sonunda Roma’ya 11 milyon euro ödettirmek istiyorum. Maçlarda daha hızlı mı oynamalıyım, nerelere koşu yapmalıyım… Hepsini soracağım daha.Takımın yaş ortalamasının düşük olması, yaşına yakın çok oyuncunun olması seni rahatlattı mı?Tabii ki. Kafa dengi çok insan var. 22 yaşın altında sekiz, 24 yaşın altında beş futbolcu kadroda. Takım genç. Gençler birbirini anlar.Onlarla konuşabileceğiniz ortak konularınız var mı? Ortak müzikler, filmler…Daha çok bulamadık.Sana neler soruyorlar?Hepsi İstanbul’u biliyor. Çoğu gitmiş, beğenmiş. Türk kızlarını soruyorlar en çok, güzel olup olmadığınızı soruyorlar! Türk yemeklerini soruyorlar bir de. Mesela bizim ikinci kaleci benden baklava istedi. Fenerbahçe’yle oynayacağımız hazırlık maçından önce Alper Potuk’u aradım. O da gelirken yanında kocaman bir tepsi baklava getirdi. Aziz Yıldırım onu kucağında baklava tepsisiyle görünce kızmış. O da “Salih’e götürüyorum” demiş. Başkan maçtan önce yanıma gelip “Bu ne oğlum? Burada aklına baklava mı geliyor? Yapma böyle şeyler!” dedi.Yanına gelenlerden kendin için ne istiyorsun?Sağ olsun herkes soruyor ama aklıma bir şey gelmiyor. Annemle babam da yanıma gelecek zaten, şimdi onu ayarlamaya çalışıyorum. Şu anda turist olarak sadece 30 günlüğüne gelebiliyorlar. Sezon sonuna doğru üç ay yanımda kalacaklar.Kendini güçlendirmek için neler yapıyorsun?Fiziğim ince ama güçsüz bir oyuncu değilim. Sadece iskeletim, kemiklerim ince. Bunu da geliştiriyorum zaten. Burada çok fazla hoca var, sahada altı hoca oluyor. Onlar içeri girmeden fitness’a gidiyoruz, altı hoca da orada oluyor. Her gün herkesle tek tek ilgileniyorlar. Biri geliyor bileklerime çalışıyoruz, biri geliyor üst çalışıyoruz; sadece karın kası yaptıran bir hoca var mesela. Ben de şaşırdım. Farklı aletler var bir de. Artık ne işe yaradıklarını anlıyorum.Kurcalaya kurcalaya çözdün herhalde…Aynen! Mesela BucaGenç Akademi Türkiye’nin en iyi altyapılarından biriydi ama Fenerbahçe’deki aletler orada yoktu. Burada gördüklerim de Fenerbahçe’de yoktu.Hocaların seninle ilgilenirken en çok hangi konu üzerinde duruyorlar?Genel. “Salih senin bacakların çok kuvvetsiz, gel seninle bacak çalışalım” diye bir şey olmadı. Bacak, kalça, kol kası, göğüs kası… Ne ararsan!Sahada senden özel olarak istedikleri bir şeyler yok mu?Antrenmanlar zaten çok fena! Mesela Türkiye’de bir maçı kazanmışsan bir gün sonra eğlence antrenmanı olur, biraz lay lay lom’dur. Neşeli, hafif bir idman olur. Burada da öyle bir idman oluyor ama tempo o kadar yüksek ki! Koşu, koşu, koşu, pas, kuvvet, pas!Antrenman bittikten sonra “Bu neydi ya!” dediğin oldu mu hiç?Oldu. Inter maçından önce bir idman yaptık, söyleseler inanmazdım. Deli gibi koştuk. Herkes çok yoruldu, ben bittim! Düdüğü bekliyorum artık. Düdük çalınca otobüse bindik, otele gideceğiz sanıyorum. Bir baktım otobüsü fitness’ın önüne çektiler! Kimsenin yürümeye bile mecali kalmamış. Yine yıkılmadım ama basit hareketler yaparız diye bekliyorum. Bize bir antrenman yaptırdılar görmeni isterdim! Kocaman boks çuvalları var ya hani. Onlardan 10 tane yan yana, hepsine var güçleriyle vuruyorlar, sen de koşarak gelip omzunla vuruyorsun ama o kadar kuvvetli bir şey ki o. Hepsine sırayla vurmazsan çuval gelip sana vuruyor!Daha önce Avrupa’da oynayan Türk futbolcular hep özgürlükleriyle mutlu olduklarını anlatıyorlar. Sanki Türkiye’de cam bir fanusun içinde yaşıyormuşsunuz da Avrupa’da ondan kurtuluyormuşsunuz gibi. Sen de bunu hissettin mi?Tabii ki. Türkiye’de kulüplerden sürekli uyarılar alırsın: Çok fazla gezme, çok fazla konuşma, çok fazla görünme, kaybol! Burada bir hoca geldi yanıma, “Evini tuttun mu, bahçıvanın var mı, evini kim temizleyecek, araban var mı, arabanı kendin mi kullanacaksın, nerede yemek yiyeceksin, arkadaşlarınla nerede dans edeceksin, eğlenmek için nerelere gideceksin, Roma’da nereleri görmek istiyorsun…” gibi 40 tane soru sordu, notlar aldı ve “Bunların hepsinde sana yardımcı olacağım” dedi. Gözlerim kocaman oldu, şöyle bir nefes aldım. “Yeni bir dünyadayım artık” dedim. Bunun karşılığında benden istedikleri tek şey var diye düşündüm. Kendimi borçlu hissediyorum. Transferimle bu borcu ödeyeceğim.Seninle BucaGenç Akademi’de konuştuğumuzda “Avrupa’da oynamayı hak etmeye çalışıyorum. Tek hayalim bu” demiştin. Futbola dair hayal kurmaya ne zaman başladın?Futbola okulla birlikte başlamıştım ama ondan önce de dört yaşımdan itibaren sokakta futbol oynamaya başlamıştım. Bugün gibi hatırlıyorum, bütün komşuların kapısını tek tek çalıyordum, “Şu abi okuldan geldi mi?”, “Bu abi evde mi?” diyordum.Sana “Git buradan! Bizim çocuğu da ayartıyorsun, ders çalışacak o” diyenler oluyor muydu?Bir tane sinsi bir teyze vardı, beni bazen kovalıyordu. Babamın kafasını da futbol, futbol diye şişiriyordum. O da beni okula başladığım yaz Marmarisspor’un spor okuluna götürdü. 9 yaşımda lisansım çıktı. Mahalleden adam toplamama gerek kalmadı. Her gece yatmadan önce dua ediyordum, “Allah’ım inşallah büyük kulüplerde oynarım, inşallah sponsorlarım olur, inşallah yıldız bir oyuncu olurum” diyordum. 9 yaşımdaydım o zaman. Her gece aynı dua!Marmaris gibi bir ilçeden çıkarak bunu nasıl yapmayı düşünüyordun?Marmaris’in tatil yerlerini, sahillerini düşünmezsen şehir merkezi gerçekten çok küçük. En fazla 25 bin kişilik nüfusu vardır. Özellikle kışın insanlar çekilince daha da küçükmüş gibi olur. Ben Marmarisspor’da oynamaya başladığımda takım 2 Lig B Kategorisi’ndeydi. “Marmaris’ten kim çıktı da büyük takımlarda oynadı?” diye sorsalar bir şey söyleyemiyordun.Sen nasıl çıktın peki?10 yaşımdayken Marmaris’te Geleceğin Yıldızları turnuvası oldu. Fenerbahçe, Beşiktaş, Gençlerbirliği, Bursaspor gibi takımlar geliyordu. Ben de orada oynuyordum. Fenerbahçeli, Beşiktaşlı futbolculara bakıp “Keşke ben de İstanbul’da doğsaydım da ben de onların arasında olsaydım; o zaman büyük bir futbolcu olmam kolay olurdu” diyordum. Marmaris’ten İstanbul’a gitmek çok uçuk geliyordu bana. Bir gün Marmarisspor’da antrenman yaparken antrenörümüz gelip, “Can arkadaşınız milli takıma seçildi” dedi. O kadar garip gelmişti ki bana, uzaya çıkacaklar gibi bir şey düşünmüştüm! Ondan daha ötesi yok! O zaman13 yaşımdaydım. Marmaris’ten milli takımla kim bilir nerelere gidecekler diyordum. Bizim takım tur atlasa ancak Aydın’a gidiyordu! Bütün Marmaris bölgesi kaptanlık yaptığım için beni tanıyordu ama milli takıma filan seçilmemiştim.Şansın ne zaman döndü? Aydın’dan ötesini görmek için ilk fırsatın ne oldu?Uşak’a gitmiştik bir turnuva için, Bucaspor beni orada görüp beğenmişti. Şimdi çocukluk arkadaşlarımla konuşuyoruz, gülüyoruz. Eskileri hatırlıyoruz bazen. Teneffüslerde beton bahçede maç yapardık, oradan çıkıp Marmarisspor’a giderdik. Bizden yaşça büyükler benim için hep “Bu çocuk çok iyi” derdi.Ama “Avrupa’da futbol oynayacak kadar iyi” demiyorlardır herhalde…Onlar o kadarını düşünmüyorlardı ama ben düşünüyorum. Kendime güveniyordum.Güven konusunun senin için çok önemli olduğunu biliyorum. Kendine güvenilmediğini hissettiğin anda tepki gösterebiliyorsun. Burada durum nasıl?Burada başından itibaren bana güvenildiğini hissettim. Geçen sene Fenerbahçe’de doğru düzgün oynamadım, ilk 11’e girdiğimde sezonun 28’inci haftası oynanıyordu. Oynadığım maçlarda da en fazla 50 dakika oynadım. 17-18 maçta oynadım ama çok kötü bir sezon geçti diyemem. Oynadığım maçların çoğunda asist yaparak, pozisyon yaratarak kendimi hissettirmiştim. AS Roma’nın sportif direktörü Walter Sabatini o dönem çılgın gibi beni istemeye başladı. Devre arasında istediler, kulüp 10 milyon euro istedi, “Hemen veriyoruz” dediler, sonra başkan “Biz şampiyon olmak istiyoruz, bu kulüpten kimse bir yere gidemez” dedi. Lig bittiğinde de 15 milyon euro istediler, Roma yine de benden vazgeçmedi.Pazarlıklar sürerken olmayacağından korktun mu?Birkaç kere tereddüttüm olmuştu ama çok isteyince gerçek oluyor.Bundan sonrası için neyi çok istiyorsun? Roma’da her gece uyurken ne için dua ediyorsun?Roma benim için yeni bir başlangıç, yeni bir dil, yeni bir şehir, yeni bir hayat… Fenerbahçe’ye ilk geldiğim sezonda, 18 yaşımdayken Aykut hoca beni iki maçta oynattı. Zaten Fenerbahçe tarihinde öyle bir şey çok yoktu. Yine de formayı çekip çıkarmıştım, yoksa hiç oynamayabilirdim. Burada da şimdi benim mevkiimde çok iyi oyuncular var. Onların arasından kendimi, kuvvetimi, aklımı gösterip formayı almak istiyorum. İki senenin sonunda değil, belki de bu senenin sonunda Roma’ya anlaşmamızda yazan 11 milyon euro’yu ödetmek istiyorum. En büyük hedefim bu.Şunu yapmasaydım hayallerim gerçekleşmezdi diyebileceğin ne var?Bucaspor’da U-15’te oynadım, U-16’ya çıktığımda kendimi biraz daha üst seviyede görüyordum. U-16’da oynarken U-18’in antrenmanını izliyordum. O günü hiç unutmam: Yan sahamızda U-18 takımı antrenman yapıyor, bizim antrenman da o sırada devam ediyor. Bizimkiler çalışırken ben tellerin yanına gittim, ellerimle telleri tutup kafamı tellere dayadım, diğer tarafı izliyorum. Bizim takımın antrenörü beni görünce çok kızdı “Ne yapıyorsun!” dedi. Sonra da “Orada mı oynamak istiyorsun sen?” dedi. “Evet, orada oynamak istiyorum” dedim. “Tamam, şimdi antrenmanına dön, konuşacağım bunu” dedi. Genel koordinatör Zafer Bilgetay’la konuştu, o da sağ olsun beni gönderdi.Onların arasında nasıl oldun?Bir kademe atlamış oldum. O takımla birlikte bir turnuva için Antalya’ya gittiğimizde ilk 11’de takımın kaptanıydım. Türkiye 3’üncüsü olduk, ben de özel olarak Fair Play ödülü aldım. Oradan dönüp A2’de oynamaya başladığımda Bucaspor Süper Lig’e çıkmıştı. Takımın başına Bülent Uygun gelmişti, A2’yle A takım arasında bir maç yaptırdı. O maç sırasında ben U-17 milli takımıyla İzlanda’ya gitmiştim. Belki de o maçta olsam Bucaspor’la birlikte Süper Lig’de oynayacaktım. Tam buna üzülürken 8’inci haftada Bülent Uygun’un yerine Samet Aybaba geldi. Yani hayatta hep benim için şanslar oldu.Samet Aybaba seni nasıl gördü? Maçlarınızı izler miydi?Kendisi izlemezdi ama bizim Bursa’daki bir maçımıza yardımcısını göndermişti. Ben de o gün Bursa’da bir top oynadım, herkes çok beğendi. Gol de atmıştım. Maç daha bitmeden Samet hocayı arayıp “Salih diye çok yetenekli bir çocuk var” demişler. Benim haberim yoktu bunlardan. Döner dönmez Samet hoca beni A takıma aldı. Mutluluktan uçuyordum!Daha Bucaspor’dan ayrılmadan yurt dışından transfer teklifleri almaya başlamıştın. O zaman neden gitmedin?Bucaspor’da oynarken beni Rubin Kazan istemişti. Scout’ları beni izlemek için milli maçlarımızdan birine gelmişti. Maçtan sonra Tomas yanıma gelip, “Sen nasıl istiyorsan öyle olacak” demişti. “İstersen bizimle anlaştıktan sonra Bucaspor’da bir sene daha devam et, istersen hemen gel” demişti. Sonra Eskişehirspor istemişti, Ersun Yanal hocaydı, Trabzonspor ve Fenerbahçe istemişti. Bütün teklifler geldiğinde fikrimi sordular ve ben çok net bir şekilde “Fenerbahçe’yi istiyorum dedim. O zaman Fenerbahçe’de hemen yapamam, Eskişehir’e gideyim diyebilirdim, doğrudan yurt dışına çıkmak için Rubin Kazan’da diretebilirdim, yapmadım.Neden?Aykut Kocaman’a güvendim, inandım. O da hiçbir zaman beni zor durumda bırakmadı.Buradaki hocan senden neler istedi?Birebir oturup konuştuk ama bana hiç “Sen şöyle bir oyuncusun, ben de senden şunu istiyorum” demedi. Sadece sahanın içinde uyarıları oluyor. “Salih burada önde basmalısın” diyor mesela.Nasıl bir durumda?“Rakip takım zor duruma düştüğü anda, hata yapabileceklerini hissettiğin anda önündeki ilk oyuncuyu baskı altına al” diyor. Tempo çok yüksek, ben de ayak uydurmaya çalışıyorum, benimle ilgili bu konuda da bir sıkıntı yok. Yerim gayet iyi, hoca beni tam istediğim yerde oynatıyor; hem defans hem hücum, ben o aradayım, 8 numarada.Şehri nasıl buldun? Roma’yı beğendin mi?Roma başlı başına bir ülke gibi. Her yerinde tarih var. Buraya geldiğimden beri bir günlük bir iznim oldu. O arada Vatikan’a gittim. Kesinlikle çok etkileyiciydi. Şehri de şöyle bir gezdim ama Kolezyum’a filan girecek vaktim olmadı.Burada tesislerde kalan futbolcular var mı?Yok. Fenerbahçe’deyken tesislerde kalıyordum ama alışmıştım. 9 yaşımda ailemden ayrılmaya başladım. Okul takımıyla birlikte Marmaris’ten Aydın’a, Denizli’ye, İzmir’e filan gidiyorduk, yani hep civar iller. İlk defa 9 yaşımda Aydın’a maça gittiğimizde annemden ayrıldığım için ağlamıştım. Zamanla alıştım, 14 yaşımda İzmir’de yalnız yaşamaya başladım. Yalnız dediğim BucaGenç Akademi’nin tesislerinde kalıyordum. Sonra kulübün yöneticilerinden Murat Dizdar’a “Olmuyor, ailemi yılda iki kere görüyorum” diye söyledim. O da önce beni evine aldı, sonra annemin babamın yanıma gelmesi için yardımcı oldu. A takıma yükseldiğimde ailem Buca’ya geldi ama çoğunlukla tesislerde kaldım. Fenerbahçe’de de iki sene tesiste kaldım. Tesiste kalmak bana daha kolay geliyordu. Antrenmandan çıktığım gibi dinlenmeye çekiliyordum. Kafam dağılmamış oluyordu.Sürekli takımla birlikte olmak, sürekli futbol düşünmek iyi bir şey mi?Bazen çok fazla oluyor, evet. Evde kalmak ayrıcalık gibi. Burada döşemek zor olmasın diye eşyalı bir ev tuttum, tek eksiği resim çerçeveleri. Sevdiklerimin fotoğraflarını koyacağım. Sadece oyun oynamak için bir bilgisayar aldım; eskiden Counter oynardım, ondan sıkıldım, Call of Duty, Arma, Battlefield oynuyorum. Televizyonuma Türk kanallarını yükleteceğim, belki ona da biraz bakarım.İtalyanca konusunda ne durumdasın? Özel ders alıyor musun?Şimdilik ufak tefek şeyleri öğrendim. Çabuk öğrenebilirim diye düşünüyorum. Hocanın söylediklerini unutmuyorum, sonra yapılanlardan da ne demek istediğini anlıyorum. Böyle böyle biraz oturdu. Öğretmenle derslere de başladım.eurosport
Olcay Şahan: "Galatasaray da İstemişti Ama Ben Beşiktaş'ı Seçtim"
Futbolcu olmanda abinin payı büyükmüş… O da futbola devam ediyor mu?Dört kardeşiz, ben en küçük çocuğum. Abim şu an Almanya’da yaşıyor, benim menajerliğimi yapıyor. Beşiktaş’a gelmemi sağlayan da o oldu.Beşiktaş’a gelmeden önce Bundesliga’dan da teklifler almışsın. Neyi düşünerek böyle bir karar aldın?Bundesliga’daki ilk senemden sonra Türk Milli Takımı’ndan davet almıştım. Orada kendimi kanıtlamak ve kalıcı olmak istediğim için Beşiktaş’ın teklifini kabul ettim, çünkü Beşiktaş’ta oynarsam milli takıma daha yakın olurum diye düşündüm. Kaiserslautern’le küme düştüğümüz için unutulmaktan korkmuştum. Başka teklifler de vardı, yine Bundesliga’da olacaktım ama Beşiktaş kadar büyük bir takım olmayacaktı bu. Nürnberg, Augsburg, Köln gibi takımlardı.Beşiktaş’la birlikte Türkiye’den seni isteyen başka takımlar da var mıydı?Galatasaray vardı. Fatih hoca zamanıydı, Ümit Davala aramıştı ama Beşiktaş’ı tercih etmiştim.Pişman mısın?Hayır. Şu an hayatımın en güzel noktasındayım.Beşiktaş senin için ne kadar büyük bir kulüp? Burada oynamak çocukluk hayalin miydi?İstanbul’da yaşayan dayım koyu Beşiktaşlıydı. Bizim ailenin tek Beşiktaşlısı oydu, sonra beni de Beşiktaşlı yaptı. İstanbul’a geldiğim zaman maçlara gitmek istiyordum ama hep tatil zamanlarına denk geliyordu. Bana hep Beşiktaşlı yatak örtüleri, kıyafetler filan alırdı. Zaten Düsseldorf’ta büyüdüm. Orada Türkler çok fazlaydı. Türk gibi büyüdük. Kemal Sunal’ın bütün filmlerini defalarca izlemişimdir mesela. Hâlâ izleyip, gülebilirim.Süper Lig’deki maçları izleyebiliyor muydun?Babam kahvehaneye giderdi. Beni de götürüp bir tost yedirirdi, çay içirirdi. Bütün derbileri kahvehanede izlerdik ama maç biter bitmez beni hemen çıkarırdı. “Sen futbolcu olacaksın, sigara dumanının içinde kalmaman lazım” derdi. Hayalim hep o derbilerde oynamaktı.Derbilerde kimleri izleyip, onlar gibi olmak isterdin?Sergen Yalçın, Tümer Metin ve İlhan Mansız. Tabii ki diğerlerinin hakkını yiyemem ama onlar önde oynadıkları için gözüm onların üzerindeydi. Bir maçı hiç unutmam: Bir Şampiyonlar Ligi maçını Almanya’da oynamışlardı. Rakip Chelsea’ydi. O maçı tribünden izlemiştim.Küçük yaşta seni futbolcu gibi mi yetiştirmeye başladılar?Topun ne olduğunu anladığım günden itibaren babam üzerime düşmeye başladı. Hatta okulu bile önemsemedi. Annem de buna çok kızıyordu. Bu yüzden hep kavga ederlerdi. Babam “Benim oğlum çok başarılı bir futbolcu olacak, başaramazsa ben ona ömür boyu bakarım” derdi. Şükürler olsun ki babamın dediği oldu.Babanın futbolla ilgili bir geçmişi var mı? Neden senin üzerine bu kadar çok düştü?Yok ama benim yetenekli olduğumu hissetti. Abim de çok iyi bir futbolcuydu mesela. O da Fortuna Düsseldorf’ta oynamıştı, 12 yaşımda ben de o kulübe transfer olunca abimden vazgeçtiler çünkü aynı mevkide oynuyorduk. O çevrenin en yetenekli oyuncusu olarak beni görüyorlardı.Abinle bu yüzden aranız bozulmadı mı?Yok. Çünkü abim de oraya transfer olmamı çok istiyordu. Şimdi menajerliğimi yapıyor, daha kolay ve kârlı bir iş. Yine de itiraf edeyim, abim benden daha yetenekli bir futbolcuydu. Benden daha hızlıydı. Sol ayağı benimkinden daha çok işe yarıyordu! Koşularda da beni hep geçerdi. Koşu uzunluğunda değil ama hız konusunda. Uzun koşuda patates ederdim onu!Senin sol ayağın da müthiş değil mi?“Müthiş sol ayağım” meselesi aslında espri olacaktı ama elimize yüzümüze bulaştırdık. 4-1 kazandığımız bir maçtan sonra bana “Golü nasıl anlatırsın?” diye sordular. Herkes gördü golü, anlatacak ne var? Ben de onun üzerine öyle bir şey söyledim. Ne diyeyim? Sol ayağım çok kötü. Onu sadece üzerinde durmak ve koşmak için kullanıyorum. İşin garibi sol ayağımla da dört, beş tane golüm var.Müthiş sol ayağınla solda oynamak seni rahatsız etmiyor mu peki?Hayır. Böyle çok mutluyum. Altyapılarda bir ara ön libero oynuyordum, sonradan sol kanata kaydım. Bence mevkiim bu. Sağ ayakla burada oynamak da avantajlı. İçeri daha rahat girebiliyorum. Sağ kanatta oynarsam sadece kanata yapışır kalırım. Ters ayakla oynamak daha rahat.Neden 10 numara pozisyonunda oynamamana rağmen 10 numaralı formayı giyiyorsun? Nasıl gelir gelmez o formayı almaya cesaret edebildin? Bu senden beklenen şeyleri de artırıyor…Beşiktaş gibi bir kulüpte 10 numarayı almak biraz cesaret işi, evet. Samet Aybaba sağ olsun bana ilk günden itibaren çok güvendi ve oynadığım ilk maçta, Manchester City maçında bana 10 numarayı verdi. O günden itibaren de üzerimden çıkartmadım. İki seneden beri de bu formanın hakkını verdiğimi düşünüyorum. Gelecek yıllarda da böyle devam etmek istiyorum.Ya Beşiktaş gerçek bir 10 numara transferi yaparsa?Ne olur bilmiyorum ama vermek istemem. Artık 10 numara 10 numaralı formayı giyer diye bir şey yok. Beşiktaş’a gelen futbolcu da böyle bir konuda sorun çıkarmaz. Buraya geldiğimden beri sorun çıkaran kimseye rastlamadım. Karakteriyle ilgili sorun olan kimse Beşiktaş’a transfer edilmez, transfer edilen bir futbolcu da bu kadar uzun süre ilk 11’de oynamış bir futbolcunun forma numarasını almaz diye düşünüyorum.Samet Aybaba’yla Bilic’in senden istedikleri arasında nasıl farklar var?Samet hocayla hücum anlamında çok açık oynuyorduk. Çok gol yediğimiz doğru ama anlayışımız bugünkünden farklıydı. Slaven Bilic’le daha çok defanstan sağlam çıkarak gol bulmaya çalışıyoruz. Bilic takım oyununa ve garantici olmaya önem veriyor, Samet hoca içimizden geldiği gibi oynamamızı istiyordu. “Yapmak istediğiniz her şeyi yapın” diyordu. Bunu Bilic de söylüyor ama daha çok takım halinde hareket etmemizi istiyor. Bu sayede onunla çalışırken daha az gol yedik ama Samet hoca zamanında da daha fazla gol attık. İkisiyle de başarılı sezonlar geçirdik. “Feda” sezonunda şampiyon olamadık ama herkes bizi konuştu, geçen sene de böyleydi. İnanıyorum ki bu sene daha da üstüne koyarak şampiyon olacağız.Slaven Bilic’in nasıl bir çalışma anlayışı var? Sizi çok hırpalar mı?Aslında sadece Bilic’in değil, bütün ekibinin bu işte payı büyük. Bütün hepsinin sayesinde bu sene hak ettiğimizi alacağımızı düşünüyorum. Bütün hocalar bizimle birebir konuşuyor, mesela maç analizlerimizi yapan Edin Terzic bana Arsenal maçından önce bana rakibin nerelerlen orta yaptığını söylüyor, ona göre önlem aldırıyor. Edin Terzic geldikten sonra hiçbir rakibimizin bizi ezebildiğine şahit olmadım. Geçen sezon hiçbir takımın Bursaspor’u Bursa’da ilk yarının başında baskı altına alıp da üç gol birden attığını görmemiştim. Sadece biz yaptık.Bu sezon kendine 15 gol hedefi koymuşsun. Hedefi tutturamazsan sezon sonunda düğün yapmayacakmışsınız. Kimin fikriydi bu? Nişanlının mı?Babamın fikriydi. İlk sezonumda 11 gol attım, ikinci sezonumda 8 gol attım. Bu sezon 15 gol benim için çok zor değil çünkü kendime çok güveniyorum, hocam da bana güveniyor. Harika bir takımımız var, geçen yıldan çok daha iyi olacağız.Sürekliliğini neye borçlusun? Kart cezalısı durumuna düşmüyorsun, sakatlanıp maç kaçırmıyorsun, yedek kalmıyorsun…Kafama borçluyum. Biraz kurnaz bir insanımdır. Futbolcu olmak için sadece ayaklarınızın olması yetmiyor, kafa da çok önemli. Sakatlanmamı da anneme borçluyum. Çocukluktan beri et yemediğim için her gün bana pekmez, bal filan yedirirdi.Vejeteryan mısın?Tam olarak değilim aslında. İşlenmiş et yiyorum, balık yiyorum. Annemin içine dert oluyordu bu. Bana her gece süte karıştırılmış bıldırcın yumurtası içirirdi. Her gece saat 4’te işe gitmeden önce beni uyandırıp, içirirdi. Şimdi artık sadece pekmezle bal yiyorum. Sabah akşam mutlaka birer kaşık yerim.Bütün olay bu mu yani?Bence bu. Babamın da payı var tabii. Beni her zaman özel çalıştırırdı. Özel hoca tutardı bana. Beni hep koşuya götürüp zorla koştururdu. Ben ağlardım, o koştururdu. Ağlaya ağlaya koşardım. Hiç “kıyamam” dediğini duymadım. O zamanlar Bayer Leverkusen’de bir arkadaşım vardı. Yetenek olarak çok iyi değildi ama gönlünden, canından oynadığı için onu çok beğenirdim. Ona bakıp hevesleniyordum. O yüzden bende de her şey yürekten geliyor. Bazen maçlarda yorulsam bile bunu düşünerek hırslanıyorum, devam etmek istiyorum.Koşup koşup sonuca varamadığında sinirleniyor musun?Hayır. Koşarsan, mücadele edersen istediğine ulaşıyorsun.Baban sana koşarken nasıl hedefler koyardı?Oturduğumuz yere yakın, 6 kilometrelik bir göl vardı. O mesafeyi bir saatin içinde iki kere koşmam lazımdı.İlk turun sonunda bir su içirip “Hadi devam” derdi. İkinci turda sinirlenirdim. Bir defasında önümden bisikletli biri gidiyordu, çabuk bitsin diye onun arkasından koşmaya başlamıştım. Müzik dinliyorum ama nasıl sinirliyim! Babama beni o sıcakta koşturuyor diye kızıyorum ama bisikleti de kaçırmıyorum. Döndü bana “Hızlanayım mı?” dedi. “İstediğini yap, bana ne!” dedim ama ne kadar hızlanırsa gidiyorum. Bir baktım, 12 kilometreyi 52 dakikada koşmuşum.Hızlı düşünmeni neye borçlusun peki?Benim aklım sadece okulda çalışmazdı! Almanca dersinden, İngilizce’den hiç anlamazdım. Sadece matematikte iyiydim. Bir de evde saçma sapan ne iş varsa ben yapardım. Televizyonu tamir ederdim mesela. Onun dışında hep sokaklardaydım. Aklım sadece okula yetmezdi. Notlarıma bakınca “Senden hiçbir şey olmaz” derlerdi.Yaramaz bir çocuk muydun?Bir defasında abimin GameBoy’uyla oynuyordum. Kaseti üfledim üfledim, taktım çıkardım ama oyun hep bulanık görünüyordu. Ben de gidip komple yıkamıştım. Bir daha çalışmamıştı tabii. Abimden çok sağlam fırça yemiştim o gün.Kaç kardeşsiniz?Dört. Bir abim, iki ablam var.Annen hepinizle birden nasıl baş ediyordu? Çalışıyor muydu bir de?Annem temizlik işi yapıyordu, babam araba fabrikasında çalışıyordu.İbrahim Tatlıses’i çok seviyormuşsun. Gölün kenarında koşarken onun şarkılarını mı dinliyordun?Çoğunlukla onu dinlerdim. Bütün şarkıları çok güzel bence. Oynak müzikleri de severim, damardan girmeyi de severim.Maçlardan önce dinlediğin özel bir şeyler var mı?Mahsun Kırmızıgül’ün etkilendiğim birkaç şarkısı var. “Annem” diye bir şarkısı var mesela. Nereden geldiğimi bildiğim için beni çok etkiliyor. Eskiler geliyor aklıma, nasıl yaşadığımızı düşünüyorum. İnönü’de çıktığım ilk maçta statta “Sen benim her gece efkarım” şarkısı çalıyordu. Isınırken gözlerimden yaşlar gelmişti. Annemi babamı statta görünce çok duygulanmıştım.Samet Aybaba zamanı Beşiktaş Avrupa’da yoktu. Geçen sene yine öyle. Bu sezon Beşiktaş’ı Avrupa’da, Feyenoord ve Arsenal maçlarında nasıl gördün? Avrupa için hazır mısınız?Şu an Türkiye’nin en iyi takımı Beşiktaş. Arsenal’e meydan okuyan takım hazır olmaz mı? Arsenal burada kaleye doğru düzgün şut çekemeden geri gitti. İkinci maçta ne olur bilemeyiz ama çok kaliteli bir takımımız var. İnanıyorum ki çok başarılı olacağız. Arsenal’i eleyemesek bile gruplara kalamasak bile Avrupa’da iyi yerlere geleceğiz. Hedefimiz tabii ki Şampiyonlar Ligi.Adidas’ın sizin için hazırladığı formaları beğendin mi?Bence hepsi çok güzel ama ben en çok siyah formayı beğendim. Kırmızıdan da vazgeçeceğimizi sanmıyorum.Cenk Tosun, sen ve Demba Ba tribünden bu sezon için birer loca almışsınız. Bunu sırf kulübe maddi destek sağlamak için mi yaptınız?Yardım olsun diye aldık tabii ki ama bir taraftan da misafirlerimiz rahat edecek diye düşündük. Yakında nişanlım gelecek, evleneceğiz, annem babam gelecek. Bir de benim çok arkadaşım var, her maçta 10 tane bilet isteyip başkanları kızdırıyorum. 3-2’lik Fenerbahçe maçından önce 25 tane bilet almıştım. Maçtan bir gün önce annem telefon edip “Eniştenin bir akrabasına söz vermiştim ben, onu unuttuk” dedi. Ben de Tamer Kıran’a gidip “Bana bilet lazım” dedim. Önce vermeyecekti. “Yarın maçı kazanmak istiyorsan bana bir tane bilet vereceksin, ben de sana maçı alacağım” dedim. “Söz mü?” dedi, “Söz” dedim. Arabasının torpidosuna bir tane bilet saklamış, onu bana verdi, ben de maçı aldım!Şimdi artık kaç tane istersen alabilirsin…Artık bağladım bu konuyu ama yine de loca aldım. Vodafone Arena Türkiye’nin en güzel stadı olacak. Diğer takım taraftarları oraya korkarak gelecek.Twitter’ı aktif kullanıyorsun. Oradan nasıl mesajlar alıyorsun?Taraftarlar bizi görmek istediği için kullanıyorum. Beşiktaş taraftarı takımına çok bağlı. O şekilde temas etmiş oluyoruz.Güzel mesajlar alıyor musun?Fenerbahçe maçından sonra çok güzel mesajlar gelmişti. “Gökhan Gönül pazara gitti” diye fotoğraflar filan koymuşlardı.Bundesliga’da unutamadığın bir maç var mı?Borissia Dortmund maçını unutamam. Yine müthiş sol ayağımla yapıştırmıştım bir tane, gol olmuştu. Beşiktaş’a geldiğimden beri de Fenerbahçe maçlarını unutamıyorum.Röportaj Hilal Gülyurt, Recep ÖzerinFotoğraf Barış Tekin
Vukuatları ile Akıllara Kazınan 10 Futbolcu
İnönü Stadı'ndaki Beşiktaş derbisinde hakeme küfür etti mücadelenin 75. dakikasında oyundan atıldı.Roberto Carlos, Vederson ve Bilica'yla birlikte bir otel odasında seks partisi düzenledi, partiden sonra otelde çalışan bir temizlikçinin odada bulduğu kelepçelerle skandal patlak verdi.G.Saray'ın devre arasında F.Bahçe'den transfer ettiği Kazım, attığı golden sonra sarı-lacivertli takımın yedek kulübesine koşarak Aykut Kocaman ve F.Bahçeli yedek oyuncular karşısında sevincini yaşadı ve büyük tepki çekti.