onedio
Görüş Bildir

Gasp Haberleri

Gasp ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Gasp ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Aytaç Durak MHP Lehine Adaylıktan Çekildi
30 Mart seçimi için CHP ile görüşmeler yaparken bu partiden adaylığı gerçekleşmeyince başvurunun son günü ve son dakikasında bağımsız aday olan Durak, bu sabah seçim kuruluna dilekçesini verdi. Ayrıca seçim pusulalarında adının yer almaması için İl Seçim Kurulu Müdürlüğü’nde görüşmeler yaptıysa da Durak’a bunun artık mümkün olmadığı belirtildi. Durak daha sonra özel ofisine geçerek, buraya gelen Ceyhan Belediye Başkanı ve MHP Büyükşehir Başkan adayı Hüseyin Sözlü ile bir görüşme yaptı. Görüşmke sonrası açıklama yapan Durak, şunları söyledi: MHP ADAYINI DESTEKELEYECEK 'AK Parti 2009’daki yerel seçim kaybını halen hazmedemedi. Adana’da hiçbir hukuki neden yokken halkın 5. defa seçtiği belediye başkanını görevden aldılar. Adana’da hukuk ayaklar altında. Milli irade çiğnendi. 2 milyonluk şehri halkın seçmediği bir kişi yönetiyor. Karıştıran değil bütünleştiren biri olmak için her zaman yaptığım gibi Adanalılar’ın isteğine uyarak adaylıktan çekiliyorum. Sandıkta kesin sonuç almak için bu seçimde Ceyhan Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Sözlü’nün yanında olacağım.' Daha sonra MHP’nin Büyükşehir adayı Hüseyin Sözlü ile el sıkışıp objektiflere poz verdi. Sözlü de açıklamasında, 'Sayın Durak’ın MHP adayı olarak kazandığı seçim gasp edildiği gibi MHP’nin elindeki tek Büyükşehir de elinden alınmıştır. Kendisi halen de halkın seçtiği belediye başkanıdır. Gasp edilen hakkı yerine koymak için kendisi fedakarlık göstermiş, adaylıktan çekilmiştir. Şahsıma destek vermesi gücümüze güç katacaktır. Adana’da Aytaç Durak hep sürprizlerin adamı olmuştur, bu kararı da Adana’da büyük bir heyecan yaratacaktır' diye konuştu. YARGILANIYOR ANAP, DYP, AK Parti ve MHP’de siyaset yapan ve 5 kez seçim kazanan Aytaç Durak, 28 Mart 2010’da İçişleri Bakanlığı’nca ikişer aylık dönemlerde görevden uzaklaştırıldı. 4 yıla yakın süredir başkanlık koltuğuna oturamayan Aytaç Durak, ilk görevden alınmasının ardından son seçimde adayı olduğu MHP’den, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin isteği üzerine istifa etmişti. Hakkında birçok müfettiş incelemesi yapılan, çeşitli davalar da açılan Durak, bir süre hapis de yatmıştı. Aytaç Durak, 25 Mart 1984 tarihinde yapılan yerel seçimlerin yanı sıra 27 Mart 1994, 18 Nisan 1999 seçimleri ile birlikte 28 Mart 2004 ve 29 Mart 2009 tarihindeki seçimleri de kazanarak, 5’inci kez Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine seçilmişti. KİTABI YAYINLANDI Aytaç Durak’ın Adana ve Türkiye siyasetindeki konumu, kentte yaşananlar ve özel yaşamını anlatan ’Başkan’ adlı kitap geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Gazeteci-yazar Çetin Yiyenoğlu’nun 444 sayfalık kitabında özellikle 1980 sonrası ortaya çıkan çeşitli kirli ilişkiler ve Durak’ın görevden alınmasına yol açan süreci başlatan belediye meclisinde dinlettiği rüşvet iddiası kasetinin perde arkası da anlatılıyor. DHA
İsdemir %11'lik Hak Sahipleri İçin Müjdeli Haber Geldi
Uzun yıllardır yılan hikayesine dönen İsdemir %11′lik hisselerinde beklenen müjdeli haber sonunda geldi.İSDEMİR Vakfı Başkanı Bayram Altun resmi açıklamayı yaparak tüm hissedarlara bayram havası yaşattı.Bayram Altun hisse konusu ile ilgili yapılan resmi açıklama şöyle;Sevgili Hisse Hak Sahipleri,İsdemir Vakfı olarak sizleri hep doğru bilgilendirdiğimizi ve bilgilendirmeye devam edeceğimizi, bu sorumluluktan asla kaçınmayacağımızı ifade ettik. İsdemir Vakfımıza olan güveninizi asla boşa çıkartmadık ve her zaman sizlere layık olmaya çalıştık. Söylediklerimizin hep arkasında durduk ve bunları bir bir gerçekleştirmenin gururunu hep beraber yaşadık.Bedelsiz hisse üzerinden yalana ve iftiraya dayalı haksız ve yersiz ithamlarla İsdemir Vakfı’ nı ve bu hakkın çalışanlar adına alınmasını sağlayan Çelik-İş Sendikası’nı hedef gösteren malum sarı sendikaya ve onun malum zevatına, bütün çabaları hak sahiplerini dolandırmak ve haklarını gasp etmek olan bazı dernek ve işbirlikçi çıkar guruplarına itibar etmediğiniz için teşekkür ediyorum.Sermaye Piyasası Kurulu, İsdemir Vakfının 19.01.2013 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısında çalışanlar adına elinde bulundurduğu İsdemir paylarının çalışanlara devrine ilişkin aldığı karar çerçevesinde 04.02.2013 tarihli yaptığı başvurularını 13.12.2013 tarih ve 41/1338 sayılı toplantısında Kurul gündemine almış olup, alınan karar doğrultusunda ortaklık hakkı kazanan kişilerin İsdemir A.Ş. Pay Defterine kaydının yapılması gerektiğini karara bağladığını daha önce sizlere duyurmuştuk.Sermaye Piyasası Kurulu’nun aldığı bu kararın yerine getirilmesini teminen İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu; mevcut nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberlerinin pay sahiplerinden alınmasına ve iptaliyle yeni sermaye durumuna göre yeni nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberleri çıkartılmasına, söz konusu ilmühaberlerin küçük kupürler halinde bastırılmasına ve şirket pay defterindeki pay sahiplerine teslim edilmesine karar vermiştir.Bu karar ile İsdemir’in sermaye artırımı sonrası 2.900.000.000,00-TL (İkimilyardokuzyüzmilyonTürkLirası)’ ye yükseltilen sermaye miktarı göz önünde bulundurularak Vakfımız hisse karşılıkları hesabında kayıtlı bulunan miktar esas alınarak ve her bir hissedarın hak sahibi olduğu miktar kadar İsdemir tarafından küçük kupürler halinde önce Vakıf adına düzenlenecek ardından muvakkat hisse senedi ilmühaberleri Vakfımız tarafından alınan Olağanüstü Genel Kurul Kararı doğrultusunda devir ve ciro edilerek siz değerli hak sahiplerine teslim edilecektir. Küçük pay kupürleri halinde bastırılması ile ifade edilmek istenen, her bir hissedarın hisse sahibi olduğu miktar kadar nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi bastırılmasıdır.Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin devir ve ciro yoluyla tarafınıza teslim edilmesini müteakip, tarafınızdan İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.’ ne müracaat edilerek devir ve ciro yoluyla teslim aldığınız Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerine dayanarak Şirket pay defterine adınızın kaydedilmesini talep etmeniz gerekmektedir. Bu müracaatın ardından İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu bu talebiniz doğrultusunda gerekli kararları alacak ve İsdemir pay defterine adınızın kaydedilmesiyle pay sahibi olma ve elinizde bulunan Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberini devir ve ciro etmek kaydıyla dilediğiniz kimseye satma hakkına kavuşmuş olacaksınız.İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. tarafından küçük kupürler halinde Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin basılması ve Vakfımıza teslim edilmesini müteakip siz değerli bedelsiz hisse hak sahiplerine ayrıca duyuru yapılarak Vakfımıza müracaat etmeniz istenilecektir.Hisse sahiplerinin yaklaşık 12 yıldır beklediği bu haberi sizlerle paylaşmaktan ve sizlere duyurmaktan dolayı son derece mutlu olduğumuzu belirtmek isterim.Kesinleşen mahkeme kararlarına göre; %11 nispetindeki bedelsiz hisselerden yararlanacak kişiler, İsdemir’ in Erdemir’ e devrini öngören Özelleştirme Yüksek Kurulu’ nun karar tarihi olan 08.02.2001 tarihi esas alınarak 235 Provizyon ve 10.765 yararlanacak kişiler tespit edilmiş olup bu kişilere dağıtımı yapılmıştı. Provizyon olarak ayrılan 235 Hisseden 189 Hisse, belgelerini ibraz eden Hak Sahiplerine verilmiş olup geri kalan 46 Hisse ise, 10.954 Bedelsiz Hisse Hak Sahiplerine eşit olarak dağıtımı yapılarak işlem tamamlanmıştır.Ayrıca asıl Hisseleri ellerinden alınmakla birlikte Bedelli Sermaye artırımına katılan kişilerin Hisselerinin uhdelerinde bırakılmasına karar verilen 506 kişi olmak üzere toplam 11.460 Hisse Hak Sahibinin Ad Soyad ve karşısında sahip olduğu Hisse Adedini gösteren liste 21.02.2014 tarihinde saat 20:00’da VakfımızınSevgili Hisse Hak Sahipleri,İsdemir Vakfı olarak sizleri hep doğru bilgilendirdiğimizi ve bilgilendirmeye devam edeceğimizi, bu sorumluluktan asla kaçınmayacağımızı ifade ettik. İsdemir Vakfımıza olan güveninizi asla boşa çıkartmadık ve her zaman sizlere layık olmaya çalıştık. Söylediklerimizin hep arkasında durduk ve bunları bir bir gerçekleştirmenin gururunu hep beraber yaşadık.Bedelsiz hisse üzerinden yalana ve iftiraya dayalı haksız ve yersiz ithamlarla İsdemir Vakfı’ nı ve bu hakkın çalışanlar adına alınmasını sağlayan Çelik-İş Sendikası’nı hedef gösteren malum sarı sendikaya ve onun malum zevatına, bütün çabaları hak sahiplerini dolandırmak ve haklarını gasp etmek olan bazı dernek ve işbirlikçi çıkar guruplarına itibar etmediğiniz için teşekkür ediyorum.Sermaye Piyasası Kurulu, İsdemir Vakfının 19.01.2013 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısında çalışanlar adına elinde bulundurduğu İsdemir paylarının çalışanlara devrine ilişkin aldığı karar çerçevesinde 04.02.2013 tarihli yaptığı başvurularını 13.12.2013 tarih ve 41/1338 sayılı toplantısında Kurul gündemine almış olup, alınan karar doğrultusunda ortaklık hakkı kazanan kişilerin İsdemir A.Ş. Pay Defterine kaydının yapılması gerektiğini karara bağladığını daha önce sizlere duyurmuştuk.Sermaye Piyasası Kurulu’nun aldığı bu kararın yerine getirilmesini teminen İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu; mevcut nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberlerinin pay sahiplerinden alınmasına ve iptaliyle yeni sermaye durumuna göre yeni nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberleri çıkartılmasına, söz konusu ilmühaberlerin küçük kupürler halinde bastırılmasına ve şirket pay defterindeki pay sahiplerine teslim edilmesine karar vermiştir.Bu karar ile İsdemir’in sermaye artırımı sonrası 2.900.000.000,00-TL (İkimilyardokuzyüzmilyonTürkLirası)’ ye yükseltilen sermaye miktarı göz önünde bulundurularak Vakfımız hisse karşılıkları hesabında kayıtlı bulunan miktar esas alınarak ve her bir hissedarın hak sahibi olduğu miktar kadar İsdemir tarafından küçük kupürler halinde önce Vakıf adına düzenlenecek ardından muvakkat hisse senedi ilmühaberleri Vakfımız tarafından alınan Olağanüstü Genel Kurul Kararı doğrultusunda devir ve ciro edilerek siz değerli hak sahiplerine teslim edilecektir. Küçük pay kupürleri halinde bastırılması ile ifade edilmek istenen, her bir hissedarın hisse sahibi olduğu miktar kadar nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi bastırılmasıdır.Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin devir ve ciro yoluyla tarafınıza teslim edilmesini müteakip, tarafınızdan İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.’ ne müracaat edilerek devir ve ciro yoluyla teslim aldığınız Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerine dayanarak Şirket pay defterine adınızın kaydedilmesini talep etmeniz gerekmektedir. Bu müracaatın ardından İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu bu talebiniz doğrultusunda gerekli kararları alacak ve İsdemir pay defterine adınızın kaydedilmesiyle pay sahibi olma ve elinizde bulunan Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberini devir ve ciro etmek kaydıyla dilediğiniz kimseye satma hakkına kavuşmuş olacaksınız.İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. tarafından küçük kupürler halinde Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin basılması ve Vakfımıza teslim edilmesini müteakip siz değerli bedelsiz hisse hak sahiplerine ayrıca duyuru yapılarak Vakfımıza müracaat etmeniz istenilecektir.Hisse sahiplerinin yaklaşık 12 yıldır beklediği bu haberi sizlerle paylaşmaktan ve sizlere duyurmaktan dolayı son derece mutlu olduğumuzu belirtmek isterim.Kesinleşen mahkeme kararlarına göre; %11 nispetindeki bedelsiz hisselerden yararlanacak kişiler, İsdemir’ in Erdemir’ e devrini öngören Özelleştirme Yüksek Kurulu’ nun karar tarihi olan 08.02.2001 tarihi esas alınarak 235 Provizyon ve 10.765 yararlanacak kişiler tespit edilmiş olup bu kişilere dağıtımı yapılmıştı. Provizyon olarak ayrılan 235 Hisseden 189 Hisse, belgelerini ibraz eden Hak Sahiplerine verilmiş olup geri kalan 46 Hisse ise, 10.954 Bedelsiz Hisse Hak Sahiplerine eşit olarak dağıtımı yapılarak işlem tamamlanmıştır.HAK SAHİPLERİNİN TAM LİSTESİ www.isdemirvakfi.orgAyrıca asıl Hisseleri ellerinden alınmakla birlikte Bedelli Sermaye artırımına katılan kişilerin Hisselerinin uhdelerinde bırakılmasına karar verilen 506 kişi olmak üzere toplam 11.460 Hisse Hak Sahibinin Ad Soyad ve karşısında sahip olduğu Hisse Adedini gösteren liste 21.02.2014 tarihinde saat 20:00’da Vakfımızın www.isdemirvakfi.org adresinde yayınlanacaktır.Kangren haline gelmiş bu konunun çözümüne yönelik olmak üzere gerekli kararı alan İsdemir Yönetimine teşekkür ediyor ve bedelsiz hisse hak sahiplerimize hayırlı olmasını diliyorum.**Saygılarımla,**Bayram ALTUN**İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.Çalışanları Yardımlaşma Sandığı Vakfı Başkanı
Halkevleri Üyelerinden ‘Yolsuzluk’ Protestosu
AKP İl Başkanlığı’nın önüne gelen grup üyeleri, binanın önünde yolsuzluk operasyonu ile ilgili açıklama yapmak istedi. Geniş güvenlik önlemleri alan emniyet güçleri, parti binası önüne geçemeyeceklerini ve açıklamalarını polis barikatının önünde yapmalarını ifade etti. Açıklama polis barikatının önünde yapıldı. 77 milyon insanın gözünün içine baka baka halkın alın terinin ve emeğinin çalındığını belirten grup, yapılan basın açıklamasında, “Engin birikim ve deneyimi ile oğluna, pisliğini gizlemeyi öğreten emekli düşmanı Tayyip Erdoğan’ın pisliği pazara çıkmıştır, derhal istifa etmelidir. İnsanımızı ve ağaçlarımızı katleden, ormanlarımızı, sularımızı ve derelerimizi gasp eden, torunlarımızın sütünden, ekmeğinden çalan haramzadelere oy yok. AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a 11 yıllık iktidarı için bir seçim karnesi veriyoruz. Halkımızın notlara uygun bir tercih yapmasını bekliyoruz” dedi. Basın açıklamasının ardından ellerindeki sahte dolarları havaya fırlatan grup üyeleri, olaysız bir şekilde dağıldı.Zete
'Erdoğan Ayakta Kalabilmek İçin Ülkeyi Savaşa Bile Sürükler'
AKP’nin kurucu üyelerinden Abdüllatif Şener, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, BirGün’ün son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. »Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve AKP’nin “montaj” iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?Montaj ihtimali yüzde sıfır. AKP’nin kurulmasından önce de Erdoğan’la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunç bir para eğilimi olduğunu o günlerde tespit ettim. En çok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ülke, tarihinde hiç görülmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunçtur. Geçmişte, Özal döneminde İsmail Özdağlar 15 bin dolar için yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan söz ediyor. Cumhuriyet tarihi dönemindeki bütün yolsuzluk olaylarını üst üste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yüzde 1’i yapmaz. »Kuruluşundan itibaren AKP’ye bakıldığında Erdoğan’ın yakın çevresindeki isimlerin değiştiğini görüyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tüm hukuk düzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, sürdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak için bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mümkün değil. Sürekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun süre yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını göreceği, içlerinde isyan edenler çıkacağı için sürekli değiştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Erdoğan, her seçimde milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini değiştiriyor. İl, ilçe teşkilatları da sürekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dökülmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor.” »Yargıyla ilgili süreç, HSYK’de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu düzenleme süreci nasıl etkiler?Başbakan şu anda Türkiye’yi çoklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan’ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın özgürlüğünü destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili düzenleme tüm hukuk düzenini altüst edecek.  Bakan çocuklarının yargılanma sürecini baştan sona tahrip edecek bir düzenleme bu. Anayasa’ya aykırılığı net olan düzenlemeler var. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala döner diye düşünenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık çok geç kalınmış, Türkiye’nin çivisi çıkmış olacak. »Çivinin çıkmaması için ne yapılmalı?Anayasa Mahkemesi “yok hükmünde sayma” kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yönünde bir karar verilirse iptal hükümleri geriye yürümediğinden, hukuk düzenini, anayasal düzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gösterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hükmüne sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK için geçerli değil bundan sonra da öyle felaket kanunları geçecek ki Meclis’ten, bunları anayasaya kökten aykırı olduğu için yok hükmünde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal düzeni koruma gücünü kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yüksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu günden bugüne verdiği ve vereceği tüm kararlardan daha önemli. »Erdoğan son gelişmeler üzerine hızla çıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma çabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların ötesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Ayakta kalabilmek için ülkenin çok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini düşünürse ülkeyi öyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak için her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hiç önemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gösteriyor. »AKP tabanının bu süreçten nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka çok temiz yürekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse örgüt tabanında ilkelere,  ideallerine göre hareket eden insan sayısı çok fazla değil. Geçenlerde bu iktidar döneminde defterdarlık yapmış biri geldi. Muhafazakâr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan’ın, çocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması için baskı yaptığını, genel müdürlük vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan’ın kendisine rüşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Düşünebiliyor musunuz, Bakan, memuruna rüşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, güçle aşamadıkları bütün süreçleri aşmak için kullanıyorlar. Rüşvet almasını bilen rüşvet vermesini de en iyi bilendir. Çözemedikleri bütün mekanizmaları son kertede, parayla, rüşvetle çözüyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gösteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın üstüne yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TÜSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar önce. »Sahip olunan siyasi ve ekonomik gücü yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan’ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu’nun belli başlı kentlerindeki bütün bankaların bütün şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan’ın evinde bulunduğu söylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha çok çalıp çırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; görmüyorlar mı? »Bu yaşananlar Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?30 Mart’ta öngördüğü oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgeçmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel seçim sonuçlarına göre verir. O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz SEBAHAT KARAKOYUN / senyaprak@gmail.com / @ssenyaprakBirgün
Görme Engelli Yaşlı Adama Darp ve Gasp
Fatih'te iki kişi gözleri görmeyen yaşlı bir adamı, sokak ortasında darp edip cebinde bulunan bir miktar parayı gasp etti. Bu anlar bir iş yerinin güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülenirken, polis ekipleri 2 şüpheliyi de yakaladı. Olay, geçtiğimiz gün Fatih Yavuz Sinan Mahallesi Yavuz Sinan Camii Sokak'ta, saat 01.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 4 sene önce Konya'nın Çumra İlçesi'nde geçirdiği bir trafik kazası sonrası iki gözünü kaybeden 70 yaşındaki Osman Bilgin, ayağındaki rahatsızlık nedeniyle Ankara'dan İstanbul'a geldi. Çapa'da bulunan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne tedaviye gelen Bilgin, burada Yadikar S.(33) ve Nevzat I.(28) ile tanıştı. İddiaya göre, iki kişi kalacak yeri olmayan yaşlı adama Fatih Küçükpazar'da otel ayarlayacaklarını söyleyerek kandırdı. Şüpheliler Osman Bilgin'i hastaneden Yavuz Sultan Camii Sokağa getirdikten sonra, cebindeki 170 TL'sini gasp edip kayıplara karıştı. Bu anlar da bir iş yerinin kameralarına saniye saniye yansıdı. Güvenlik kamerası kayıtlarına yansıyan görüntülerde, şüpheli iki kişi yaşlı adamın cebinden parasını almaya çalışıyor. Görme engelli adamın bastonla karşılık vermesi üzerine, zanlılardan biri adama çelme takıp yere düşüyor. Şüpheli yere düşen Osman Bilgin'e tokat atarak, cebinden parasını alıp olay yerinden uzaklaşıyor. Daha sonra yaşlı adamın yardım sesini duyan mahalle sakinleri, yerde yatan adama yardımcı oluyor. YAKALANAN 2 GASPÇI SUÇ MAKİNASI ÇIKTI Osman Bilgin'in şikayeti üzerine harekete geçen Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. İki kişi polis tarafından dün akşam saatlerinde Küçükpazar'da yakalanarak gözaltına alındı. Sorgulanmak üzere polis merkezine götürülen Nevzat I.'nın çeşitli suçlardan 27 adet suç kaydının olduğu, 6 ayrı suçtan da arandığı belirlendi. Yadikar S'nin de 5 ayrı suç kaydının bulunduğu, 1 suçtan aranmasının olduğu tespit edildi. Şüphelilerin gün içerisinde adliyeye sevk edileceği öğrenildi. 'BENİ ÇAMURLARIN İÇERİSİNDE SÜRÜKLEDİLER' Olayın şokunu uzun süre atlatamadığı gözlenen Osman Bilgin, 'Çapa'da tanıştığım kişiler bana Küçükpazar'a gidelim orada ucuz otel var dediler. Beni Küçükpazar'a götürdüler. Birkaç otele baktık yer bulamadılar. Sonra bir baktım ki, benim ceplerimi kurcalıyorlar. Beni sokak arasına götürdüler. Bana 'hadi paraları ver' dediler. Ben dedim ki 170 lira param var. 'Yok, sende çok para var' dediler. Ben yok desem de inandıramadım. Sonrasında beni yere attılar çamurların içerisinde sürüklediler. Her tarafım çamur içerisinde kaldı. Bende imdat diye bağırdım' dedi. 'PARAMI GERİ VERSİNLER BANA YETER' Başka insanların da kendi durumuna düşmemesi için şikayetçi olduğunu belirten Bilgin, 'Polisler bana şikayetçi misin diye sordu. Ben şimdi şikayetçi olmazsam başkasına da yaparlar dedim ve şikayetçi oldum. Benim tek isteğim paramı versinler ben gideceğim. Beni Ankara'ya gönderin ben başka bir şey istemiyorum' diye konuştu. Çağatay KENARLI- Hakan KAYA- İSTANBUL DHA
Hacıosmanoğlu'ndan 'Şike' Açıklaması!
Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, şike süreciyle ilgili olarak tünelin ucunun göründüğünü belirterek, 'Bizim hakkımızı gasp edenlerin haklarını korumaya çalışanlar, Türk futbolunun başına ağır cezalar geldiği zaman bakalım ne yapacaklar? Türk futbolunu mu Avrupa'dan, ya da dünyadan soyutlayacağız, yoksa emek hırsızlarına gerekli cezalar mı verilecek? Birlikte göreceğiz. Avrupa'dan bir şeylerin yola çıktığını herkes bilsin' dedi. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, yönetim kurulu üyesi Murat Türköz'ün Of İlçesi'nde yaptırdığı okulun açılış törenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Hacıosmanoğlu, Fenerbahçe maçı öncesi Trabzon'da olağanüstü bir durum varmış gibi hava yaratılmasına tepki göstererek, şöyle konuştu:  'Fenerbahçe maçlarının gerilmesinden nemalanmak isteyenler var. Onlara bu maçta fırsat vermeyelim. Çünkü bugüne kadar ortam ne kadar gerildiyse bundan hep biz zarar gördük. Biz dışarıda ortamı germeyelim ama sahada oynayacak oyuncularımız maçı kazanmak için ellerinden ne geliyorsa onu yapsın. Pazartesi gününe kadar buradayım ve arkadaşlarla konuşacağım. Trabzon'un ne kadar medeni bir şehir olduğu biliniyor. Burada şampiyonluklar kaybedildiği zaman, şampiyonlukları çalan takımların dahil alkışladığına, hep beraber şahit olduk. Bu şehir böyle bir şehirdir. Onun için bu şehirde hiçbir zaman güvenlik sorunu yaşanmaz, şehre gelen insanlarında ekstra bir güvenlik önlemi isteme hakları yok. Buraya kim geliyorsa gelsin, biz onları saha dışında her zaman Trabzonluya yakışır şekilde muhafaza edip geri göndermesini biliriz. Ama sahadaki oyuncu arkadaşlarımızın da, bu maçın önemini, ne kadar değerli olduğunu bilip, ona göre mücadele edip, Trabzon'a yakışan galibiyeti alacaklarına inanıyorum.' 'GEÇMİŞ ZAMANLARDA ORTAM NE KADAR GERİLDİYSE BUNDAN HEP TRABZONSPOR ZARAR GÖRDÜ' Hacıosmanoğlu, şehirdeki yetkililerle maç öncesi görüşeceğini de vurgulayarak, 'Vali bey ile görüştüm. Bir toplantı yapacağız. Trabzon insanına baskı unsuru olarak bir şeyler kullanmaya kalktığınız zaman hep geri tepmiştir. Biz bu şehirde 70 bin kişi ile yürüdük. Hiç kimseden kötü bir hareket dahi olmadı. Onun için bu hassas durumlara dikkat etmek lazım. Sayın valimize ve emniyet müdürümüze söyledim, daha geniş bir şekilde de konuşacağız. Ulusal basın başka şehirlerden takviye istendiğine yönelik haberler yapıyor. Burası medeni insanların yaşadığı bir şehirdir. Hep beraber, el birliği ile bu konuya hassasiyet gösterelim. Geçmiş maçlara baktığınız zaman da, ortam ne kadar gerildiyse bundan hep Trabzonspor zarar gördü. Bu gerginlikler Trabzonspor'a fayda sağlamadı. Bunların tersini yapalım, ortamın gerilmesine müsaade etmeyelim' dedi. AVRUPA'DAN BİR ŞEYLERİN YOLA ÇIKTIĞINI HERKES BİLSİN  Hacıosmanoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:'Sonuçta oyuncu kardeşlerimiz, yaşanan bütün sürecin hassasiyetini bilip sahada da ona göre mücadele edeceklerdir. 2011 yılında Trabzonspor'un elinden çalınan şampiyonluk Avrupa'dan yola çıktı. Yakında herkes bu ülkede neler olacağını görecek. İspanya'daydım. Türkiye'de herkes PTT 1. Lig'den bahsediyor ama insanlar orada PTT 1. Lig'den bahsetmiyor. Kimlerin başına neler geleceğini herkes görecek. Bizim hakkımızı gasp edenlerin de haklarını korumaya çalışanlar Türk futbolunun başına ağır cezalar geldiği zaman bakalım ne yapacaklar? Türk futbolunu mu, Avrupa'dan ya da dünyadan soyutlayacağız, yoksa emek hırsızlarına gerekli cezalar mı verilecek? Birlikte göreceğiz. Avrupa'dan bir şeylerin yola çıktığını herkes bilsin.' 'FENERBAHÇE İÇİN PTT 1. LİG'İN HAYAL OLDUĞUNU ANLIYORUZ, DOĞRU MU? 'O BİLE HAYAL OLACAK! Hacıosmanoğlu, 'Sizin söylemlerinizden Fenerbahçe için PTT 1. Ligi'nin hayal olduğunu anlıyoruz, doğru mudur?' şeklindeki soruya ise, şöyle cevap verdi:'Benim aldığım duyumlara göre o bile hayal olacak. Barcelona'nın başkanından tutun Lyon'un başkanına kadar aklınıza gelebilecek bir çok kişi ile görüştüm. FIFA'dan da insanlar vardı. Avrupa Kulüpler Birliği Başkanı Karl Heinz Rummenigge ile de bu konuyla ilgili özel bir toplantı yapacağız. Tünelin sonu görünüyor. Hep beraber seyredeceğiz.' Hacıosmanoğlu, Avrupa'daki kulüp başkanlarının da şikeyle ilgili konuştuğunu vurgulayarak, 'Onlar, 'Bizde ülkelerin takımlarıyız, biz ceza alıyoruz da Türkiye'deki takımlar neden ceza almıyor?' diyorlar' dedi.  YUNUS EMRE SEL - TRABZON / DHA
'Diktatör Diyenlere Sesleniyorum, Buyurun Devirin O Diktatörü'
Başbakan Erdoğan, 'Bu ülkeyi, artık manşetler, holding patronları, Pensilvanya'da çiftliğinde oturup buraları karıştıran fitneciler de yönetmiyor' dedi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen 'Kadın ve Demokrasi Buluşması'nda konuştu. Hiç kimsenin bu vatan toprakları üzerinde ameliyat yapmasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: 'Kardeşlerim ne kasetler, ne montajlar, ne iftiralar hiç birisi bu ülkenin birliğini, dirliğini bozamaz, buna asla göz yummayız. Dikkatinizi çekiyorum, son 2 yıl içinde Türkiye'de 509 bin 516 kişinin telefonları dinlenmiş. Düşünebiliyor musunuz? Bunların ne kadarının hukuki dinlendiği, ne kadarının keyfi dinlendiği bilinmiyor. İşte bu paraleller, bu hainler kayıtları sildikleri için izleri yok. İzleri yok ettikleri için de skandalın boyutları şimdilik tam bilinmiyor. Düşünebiliyor musunuz? Belki de sizlerin de telefonları dinlendi. Eşinizle çocuklarınızla annenizle babanızla kardeşlerinizle dostlarınızla yaptığınız görüşmeleriniz de dinlenmiş o olabilir. Fakat peşindeyiz, kovalıyoruz, milletvekillerini, bakanlarını dinleyenler, genel başkanları dinleyenler, partilerin genel merkezlerini dinleyenlerin yapmayacağı hiçbir şey yok. Artık bu kayıtları dinleyenlerin dönemi 30 Mart akşamı farklı bir şekilde inşallah sona erecek. 77 milyona sesleniyorum. Bu dinlemelere karşı öyle bir tavır koyun ki, kaset siyaseti yapan siyasetçiler 30 Mart'ta rezil olsunlar. Gelişmiş demokrasilerde bunlara müsaade edilmez. İngiltere'de bazı gazeteciler dinleme yaptılar. Bunu yayınladılar. Hukuk karşısında hepsi hesabını verdiler. Amerika'da ulusal güvenliği tehdit edecek yayınlar yapanlar, mesajlar atanlar, devlet sırlarını açıklayanlar bunun hesabını ağır verdiler. Çünkü bu casusluktur ve bu casusluğun hesabı çok ağırdır. Hiç merak etmeyin Türkiye'de de bunun hesabı sorulacaktır.' Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında, öne çıkan başlıkla şöyle '67 yıl önce olduğu gibi bugün de sandığı kaçırmak, gasp etmek isteyenler var. 67 yıl önce olduğu gibi bugün de sandığı ortadan kaldırmak isteyenler var. Dün olduğu gibi sandıktan umudunu kesip, sandık dışı yollara tevessül edenler var. İşte bunların karşısında hanım kardeşlerimin duracağına inancım var. Unutmayın, merhum Menderes'e ne yaptılarsa bugün de bize aynısını yapmak istiyorlar. Açık söylüyorum, beyhude çaba içindeler. Hiç bir şey elde edemeyecekler. Bugün bu millet Menderes'i kalbine gümdü, Menderes'i başının tacı yaptı, bu milet bir kez daha sandığı vermez, iradesini çaldırmaz. Bir kez daha asla Başbakanı'nı, bakanlarını, belediye başkanlarını sahipsiz bırakmaz. O gün zorbalıkla silahla hapisle sıkıyönetimle milleti sindirdiler. Ama bugün bu millet, demokrasiden, milli iradeden, büyük Türkiye hedeflerinden asla taviz vermez. İhaneti asla ve asla cevapsız bırakmaz. Bu ülkeyi, artık manşetler yönetmiyor. Bu ülkeyi artık holding patronları yönetmiyor. Bu ülkeyi, Pensilvanya'da çiftliğinde oturup buraları karıştıran fitneciler de yönetmiyor. Buradan tek adam, diktatör diyenlere sesleniyorum. Seçime 22 gün var. 22 gün sonra sandık ortaya gelecek. Buyurun devirin o diktatörü. Ülkemin ulusal güvenliğine bir saldırı varsa onunla mücadele ederim. Ülkemin istiklaline yönelik saldırı varsa onunla sonuna kadar mücadele ederim. Ülkemin birliğine, bütünlüğüne, istikrarına, huzuruna karşı saldırı varsa ben ona göğsümü siper ederim. Hiç kimsenin bu vatan toprakları üzerinde ameliyat yapmasına müsaade etmeyiz. Ne kasetler, ne montajlar, ne iftiralar hiç birisi bu ülkenin birliğini, dirliğini bozamaz, buna asla göz yummayız.'AA
Siyasal İslam Zor Günler Yaşayacak, Bedelini de Bütün Ülke Ödeyeceğiz
AYÇA ÖRER HABERLER pazarAydın Engin, 45 yıllık gazetecilik hayatının şimdiki durağında internet medyasında. 68’den bu yana gazetecilik yapan Engin, “Sıkı yönetim dönemleri dahil ilk kez her türlü hukuk dışı yöntemle medya kontrol ediliyor.” diyor.Türkiye’de medya ilişkilerinin yeniden sorgulanmaya başlandığı bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemi 80’lerden, 90’lardan ayıran nedir?Resmen yapılan sansürden bakarsak, Türkiye daha iyi bir yere geldi diyebiliriz. 11 demokratikleşme paketi Avrupa Uyum Süreci’yle çıkarıldı. MHP’nin koalisyon ortağı olduğu dönemlerde bile demokratikleşme paketleri kabul edildi. İnsanlığın hukuk olarak kazandığı adımlara uyum sağlandı âdeta. 60’lı, 70’lı yıllardaki sansürle karşılaştırırsak ‘durum çok iyi’ demek mümkün. Paradoksal ama mümkün. 60’lı 70’li yıllarda yazacağımız her şeyi kuyumcu terazisinde tartmak zorunda kalırdık. Var olan ceza yasaları 311, 312, 441, 159’u ezbere sayışım, hep bunlarla savcıların karşısına çıkmamızdan. 1979’da yayınladığım bir yazıda Kürt halkı terimini kullandım diye yerel mahkemede 7 buçuk yıl hapse mahkûm oldum ve Yargıtay’da kesinleşti. Bu, işin resmi sansürle ilgili bölümü. Ancak bir siyasal iktidarın medya üzerinde bu kadar pervasız saldırısına, medyayı kontrol etmek için bu her türlü hukuk ve ahlak dışı yolu denemesine ilk kez şahit oluyoruz. Bu şiddette bir medyayı denetleme, aygıt olarak kullanma olgusuna geçmiş yıllardan bir örnek bulamıyorum. Sıkıyönetim dönemleri bile neredeyse buna dâhil. Günümüzde siyasal iktidarın böylesine yüklenmesinin altında başka bir gerçeğin yattığını da düşünüyorum, bayatlamış bir laftır ama medya dördüncü kuvvettir sözü. Bundan 20-30 yıl önce kitlelerle iletişim kuran siyasal partilerin araçları mitingler düzenlemekti. Bugün Erdoğan da Kılıçdaroğlu da modası geçmiş yöntemlerle mitinglere çıkıyor. Toplanan kalabalığa mı, televizyona mı sesleniyorlar belli değil. Televizyonlar yayınlamasa mitinglerden vazgeçerler bence.Bu, işin baskı tarafı. Medyanın içinde bulunduğu dönüşümün de bu yapıya bir katkısı olmadı mı?Evet, iletişim kanalları olmadık ölçüde zenginleşti. Gerçekleri saklamak çok zorlaştı. Bu da medyayı olduğundan çok daha önemli hale getirdi. Televizyonun hayatımıza girmesinden sonra ABD’de başkan seçimlerinin geleceğini belirleyen karşılıklı siyasi karşılaşmalar bizde de yaşanmaya başladı. Bu kadar yaygınlık yeni, kitlelerle bu kadar doğrudan ilişki kurmak yeni. Teknolojinin gelişmesiyle büyük sermaye medyada iktidar oldu. Televizyonda sadece çıplak frekansın milyar dolar ettiği bir dünyada bu teknik donanımlar ancak büyük sermayenin işi. Medya artık birinci ligde oynamak isteyenler için çok yüksek sermaye gerektiren bir dala dönüştü. Bunlar inşaat, enerji, finans sektöründe de sözü olan firmalar. Bu firmaların devamını sağlaması için iktidarla da yakın ilişki kurması gerekiyor.Bu da medyayı yok eden bir güç haline geldi...Hem de nasıl yok eden. Halkın haber alma hakkını gasp eden bir hal aldı. Bir meslek büyüğüm 2003’te ‘Medya artık gösteren değil, gösteririm ha diyen bir hal aldı.’ demişti. Medya halkın haber alma hakkını ete kemiğe büründüren bir mecra olmaktan çıktı, büyük sermayenin elinde bir silaha dönüştü. Ne alakası var diyeceğiniz birtakım insanlar ille bir medya kurmaya gayret ediyor. Yurtdışında medyayla organ ayrılır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin organı Pravda’ydı. Pravda’da, Sibirya’da yaşanan bir hak ihlali haber olamazdı. Mısır’da bu El Ahram gazetesiydi. Son derece küçümseyici bir terimdir organa dönmek. Türkiye’de hızla organlaşmış bir medya söz konusu. İktidar değişse başkaları farklı mı yapar onu da bilmiyorum. Mutfakta bulaşık yıkayan kadın bile temiz olmayan bir enformasyonla karşı karşıya. İktidar bir yandan kendi organ medyasını yaratırken bir yandan da organlaşmamış medyaları sterilize etme yoluna gidiyor. Eğer X medya kuruluşu yüzlerce HES projesinden 50 tanesini devletten aldıysa, elbette penguen gösterir.Türkiye’de alternatif medya arayışı çoğaldı. İşsiz gazeteciler de bloglar üzerinden mecra oluşturmaya başladı. ‘Star gazeteci’ kavramı karşısında bir işsiz gazeteci nüfusu var...Sosyal medya neredeyse tek umut kapısı. Azla yetinmesini bilen insanlar için kuru kuru ekmek var. Organlaşmış medyalarda buna boyun eğmeyen gazetecilerin işsiz kaldığı bir sürece girdik. Medya prensleri diye adlandırabileceğimiz, hiçbirimizin göremeyeceği maaşlar alan bir sınıf türedi. Star gazeteci haline dönüşen insanlar bunlar. Burada çok somut bir şey söyleyebilirim, eğer siz bir medya prensi olarak dolar bazında maaş alıyor, çocuğunuzu çok pahalı okullarda okutuyor, dolarla kiralanmış fazla hoş bir evde oturuyorsanız, şoförünüz varsa artık o zaman kaybedecek şeyi çok olan bir insana dönersiniz. O zaman da mesleğinizi ve ruhunuzu satarsınız. Bunun sefil örneklerini bugünlerde yaşıyoruz. Medya tekrar eski haline dönmedi, daha kötü bir hale ulaştı. Beni bir panele çağırdılar, adı adınca söyleyeyim yılışık bir adam ‘Aydın bey sizi nasıl tanıtalım, araştırmacı gazeteci mi diyelim, gazeteci yazar mı diyelim?’ dedi. ‘Gazeteci deyin’ dedim, ‘estağfurullah’ yanıtı aldım. İnternet medyasının tek umut kapısı olduğu kanısındayım. Çünkü ne rotatife ihtiyaç var, ne uydu kiralamaya, ne canlı yayın araçlarına. Sadece insana yatırım yaparak ilerliyoruz. Hayat acımasızca işliyor, ne güzel. Kağıt gazetelerin tirajı artmıyor.Buna karşın entell ektüel merak da azalıyor mu?Elbette. Unutmayalım, bütün eroin satıcıların mazereti vardır. ‘Yalvarıyorlar ağabey’ der. Medya da yarattığı dünyada ‘çok istiyorlar ağabey’ mazeretiyle kadın eti ticaretinden, ahlak dışı, asparagas haberlere kadar bomboş bir içerik sunuyor. Buna karşılık Twitter, Facebook gibi anlık iletişim ağlarının da geliştiği bir zaman bu zaman. Gerçeklerin gizli kalması o kadar güç ki.Direnç noktaları artıyor...Evet, artıyor. Bu aynı zamanda kirlilik tehlikesini de gündeme getiriyor. İnternetin iki yüzü var. İyi gazetecilikle beslenmediği zaman kirliliğe de kapı açabildiğini düşünüyorum. Bilgi kirliliği, denetimsizlik yaşanması tehlikesi de var.Usta çırak ilişkisi gazetecilik için önemliydi. Medya anlayışının değişmesiyle bu deneyime sahip gazeteciler de azaldı. Bu eksik nasıl kapanır?Zor soru. Bilmiyorum. Üniversiteler bilim yuvası olarak işlevini yerine getirmiyor, ya işsiz ya cahil yetiştiren yerler haline geldi. Meslek örgütlerinin etkisizleştiği, gazetecilerin de meslek örgütlerine soğuk ve uzak durmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz. Gazetecilerin örgütsüzlüğü sürdüğü sürece bu sorunun cevabı yok.Bizi seçim atmosferinde nasıl bir medya bekliyor?Kötü. Karamsar bir tablo çizmek istemiyorum ama durum karanlık. Medyanın organlaşmasından söz ettim, organlaşmış bir medya hiçbir saygınlığı kalmayan bir mecradır. Normal bir haberci seçim gezisini saatler boyunca ekrandan aktarmaz. Böğüren bir takım adamları göstermek habercilik değil. 28 Şubat döneminde ulusalcılarla siyasal İslam arasında bir çatışma vardı. Ama günümüzde siyasal İslam hiç olmadığı kadar parçalanmış durumda. O kadar ki, ulusalcılar tribünde oturup çekirdek çitleyerek izler hale geldi. Milli Nizam Partisi’nin kurulmasıyla siyasal İslam 1967’den bu yana tırmanarak çıktı, hem de partileri sürekli kapatılmasına rağmen. 90’ların sonunda koalisyon ortağı, 2002’de bir yıl önce kurulmuş bir parti iktidar oldu. Önce yumuşak, sonra hızlı bir ivmeyle yukarı çıktı. Bir zoraki nikâh olduğunu seziyordum AKP hükümetinde ama bu noktaya geleceğini kimse tahmin etmiyordu. Bunu siyasal İslam’ın başarısızlığı olarak görüyorum. Zor günler yaşayacak siyasal İslam, bedelini de bütün ülke olarak ödeyeceğiz. Bu tür iktidar kaoslarının da nereye evrileceğinin hiçbir sigortası yoktur. Bazı gözü dönmüş ulusalcıların Hitler benzetmelerinden hazzetmiyorum ama şu göz ardı edilmemeli, Hitler’i iktidara taşıyan ülkede yaşanan kaostur. Yönetenlerin yönetemez hale geldiği ve yönetilmeye razı olmadığı süreçte eğer bir iktidar alternatifi yoksa, karanlık noktalar gelir. Böyle bir seçeneksizliğin içinde çalkalanmaktayız. O yüzden ‘yesinler birbirini’ diyenlerin çok aptalca davrandığı kanısındayım. Tribünde çekirdek çitleyerek izlemek bana saçma geliyor. Çok yoksul bir adam falcıya gitmiş, falcı bakmış, ‘ooo demiş sen büyük yoksulluk çekeceksin!’ Adam merakla sormuş, ‘sonra ne olacak?’ Falcı yanıtlamış: ‘Alışacaksın...’ Tek umudum alışmamamız.
Veli Küçük ve Levent Ersöz'e Tahliye!
Ergenekon davasında tutuklu bulunan emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Durmuş Ali Özoğlu'nun avukatlarının yaptıkları tahliye talepleri, İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nce değerlendirildi. Mahkeme, 'tutuklu kaldıkları süre, delillerin toplanmış olup karartılma kuşkusunun kalmaması, sanığın sabit ikametgah sahibi olması, karar onansa dahi kesinleşebilmesi için geçebilecek muhtemel süre, kararın bozulması halinde telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere neden olunabilecek olması, tutuklamanın tedbir olması, benzer konumda tahliye edilen sanıkların da bulunması nedeniyle bunun adalet duygularını incitebilecek olmasını' dikkate alarak, Tolon ve Özoğlu'nun tahliyesine karar verdi. Mahkeme, bu sanıklar hakkında ayrıca yurt dışına çıkış yasağı da koydu. Öte yandan, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ile emekli Korgeneral Mehmet Eröz'ün avukatları tarafından yapılan tahliye talebini değerlendirdi. Mahkeme, iki sanık hakkında da yurt dışına çıkış yasağı koyarak, tahliyelerine karar verdi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi ise eski Yarbay Mustafa Dönmez, eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım ve emekli Orgeneral Nusret Taşdeler'in tahliyesine karar verdi. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi de emekli Binbaşı Fikret Emek ile SESAR Başkanı İsmail Yıldız'ın tahliyesine karar verdi. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi ise Ergenekon davasında, Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin dosyanın sanığı Boğaç Kaan Murathan ile Akın Birdal suikastinin azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay'ın tahliye taleplerini değerlendirdi. Mahkeme, 5 Aralık 2008'den bu yana tutuklu olan Murathan'ın tahliyesine karar vererek, hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu. Mahkeme, Semih Tufan Gülaltay'ın tahliye talebini ise tutuklulukta 5 yıllık süreyi doldurmadığı için reddetti. Ergenekon davası kapsamında Mayıs 2012'den bu yana tutuklu bulunan Gülaltay, 12 yıl hapis cezası almıştı. Boğaç Kaan Murathan ise 16 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmıştı. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan Kemal Şahin ve Aykut Mete Şükre'nin tahliyesine de karar verdi İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan Kemal Alemdaroğlu ve Ergün Poyraz'ın tahliyesine karar verdi. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların tahliyesine yurt dışına çıkış yasağı koyarak hükmetti. Mahkeme ayrıca Alemdaroğlu hakkında, hafta bir gün karakola giderek imza atması yönünde karar verdi. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan Veli Küçük, Levent Ersöz ve Fuat Selvi'nin tahliyesine karar verdi. Tolon cezaevinden çıkamayacak Bu arada, Malatya'da görülen Zirve Yayınevi'ndeki cinayetlere ilişkin davada bir yıldır tutuklu yargılanan Tolon, cezaevinden çıkamayacak. Hurşit Tolon'a, Ergenekon davasında 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçundan TCK'nın 312/1. maddesinden müebbet hapis cezası verilmişti. Tolon'a ayrıca 'kişisel verileri ele geçirme' suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası uygulandı. Tolon, 'Danıştay saldırısı' ve 'Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı' olaylarına ilişkin hakkındaki davalardan ise beraat etmişti. Tolon, Ergenekon davasında Ocak 2012'de tutuklanmıştı. Yayınevi sahibi Durmuş Ali Özoğlu ise 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçundan TCK'nın 312/1. maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile 'yasaklanan bilgileri temin etme' suçundan 2 yıl, 'kişisel verileri ele geçirme' suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Özoğlu,Ergenekon davası kapsamında 5 yıl 8 aydır tutuklu bulunuyordu. Özoğlu Silivri Cezaevi'nden ayrıldı Ergenekon davasında 2014 gün süren tutukluluğun ardından İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tahliye kararı verilen Durmuş Ali Özoğlu, Silivri Cezaevi'nden ayrıldı. Akıllara durgunluk veren suçlamalarla karşılaştığını ifade eden Özoğlu, 'Hayatımı 6 yıl boyunca haram ettiler bana. Sevdiklerime haram ettiler. Bunun vebali büyüktür. Bugün helalleşme günüdür. O haramı helal edeceğiz inşallah' dedi. Kılıçdaroğlu: 'Tahliyeleri mutlulukla karşılıyorum' CHP'den yapılan açıklamada, Kemal Kılıçdaroğlu'nun tahliyelerle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu ifade edildi. Kılıçdaroğlu'nun, değerlendirmesi şöyle: 'Haram yemeyen demokrasilerde dürüst politikacının, aydının, yurtseverin, gazetecinin yeri demir parmaklıklar arkası değildir. Bu nedenle tahliyeleri mutlulukla karşılıyor, gasp edilen özgürlüklerine kavuşan dostlarımızı, arkadaşlarımızı, namuslu dürüst politikacıları, vatanseverleri, gazetecileri hoş geldiniz diye kutluyo,r ailelerinin de sevinçlerini paylaşıyorum.' Veli Küçük'ün avukatından itiraz Bu arada, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatı, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tahliye talebinin reddine ilişkin kararına itiraz etti. Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği itiraz dilekçesinde, verilen tahliye kararlarında birçok sanığın 5 yıllık tutukluluk süresini doldurmadığını belirterek, Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda sanıkların tahliye edildiğini kaydetti. Avukat Küçük, müvekkilinin de tahliye edilmesini istedi. Öte yandan, CHP Milletvekili Mehmet Haberal da yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması için nöbetçi mahkemeye başvurdu. Balyoz planı davasında da tahliye talepleri Balyoz Planı davasında haklarında verilen karar onanan İhsan Balabanlı, Bekir Memiş, Mustafa Önsel ve Hanefi Yıldırım da nöbetçi mahkemeye tahliye talebinde bulundu. Ergenekon davası sanıklarından, Aydınlık gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Deniz Yıldırım, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliye kararının ardından cezaevinden ayrıldı. Muhabir: Hanife Sevinç, Barış Gündoğan, Muhammed Enes Can AA
Milli Sporcuya Aile İçi Şiddetten Gözaltı
ANTALYA’da bir karate spor kulübünde şiddet, kapkaç, gasp olaylarına karşı kadınlara savunma teknikleri öğreten 31 yaşındaki İ.İ., aile içi şiddet iddiasıyla gözaltına alındı. Milli sporcu ve resmi karate antrenörü İ.İ., 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde başlattığı bir uygulama ile kadınlara şiddet, gasp, kapkaç olaylarına karşı savunma teknikleri dersi vermeye başladı. Haftada 3 gün düzenlenen kursta Karate-do teknikleriyle, şiddete uğradıklarında ya da başlarına başka bir şey geldiğinde bundan nasıl kurtulacaklarını öğrenen kadınlar, eğitimden sonra daha dik ve kendine güvenli hale geliyordu. ŞİKAYET ÜZERİNE GÖZALTINA ALINDI İddiaya göre dün şehir dışındaki bir müsabakadan dönen İ.İ., 26 yaşındaki 1,5 yıllık eşi G.M.İ. ile tartıştı. Çiftin kavgaya varan tartışması sonrasında evde bulunan kayınvalide polis çağırdı. Eve gelen ekipler milli sporcuyu gözaltına aldı. Demircikara Polis Merkezi’nde geceyi geçiren İ.İ., ifadesinin alınmasının ardından ’aile içi şiddet’ iddiasıyla bu sabah adliyeye sevk edildi. Eşine şiddet uygulamakla suçlanan İ.İ., adliyeden serbest bırakıldı. Akif ARICI/ANTALYA, (DHA)