onedio

Gasp Haberleri

Gasp ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Gasp ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Seyahat Uzmanlarından Şaşırtan Uyarı: 2026'da Gidilmemesi Gereken Tek Ülke Burası Oldu
Tatil planlarını şekillendirenler genelde riskli bölgelerden uzak durmaya çalışır, ancak bu yıl yapılan uyarı pek çok kişiyi şaşırttı. Seyahat uzmanları, popülerliği yıllarca zirvede kalan tropik bir destinasyonun 2026 için “gidilmemesi gereken ülkeler” listesine alındığını açıkladı. Enerji altyapısından sağlık sistemine, temel ihtiyaçlardan güvenliğe kadar pek çok alanda yaşanan ciddi sorunlar, bu ülkeyi kısa vadede tatil programlarında soru işareti haline getiriyor.
İsdemir %11'lik Hak Sahipleri İçin Müjdeli Haber Geldi
Uzun yıllardır yılan hikayesine dönen İsdemir %11′lik hisselerinde beklenen müjdeli haber sonunda geldi.İSDEMİR Vakfı Başkanı Bayram Altun resmi açıklamayı yaparak tüm hissedarlara bayram havası yaşattı.Bayram Altun hisse konusu ile ilgili yapılan resmi açıklama şöyle;Sevgili Hisse Hak Sahipleri,İsdemir Vakfı olarak sizleri hep doğru bilgilendirdiğimizi ve bilgilendirmeye devam edeceğimizi, bu sorumluluktan asla kaçınmayacağımızı ifade ettik. İsdemir Vakfımıza olan güveninizi asla boşa çıkartmadık ve her zaman sizlere layık olmaya çalıştık. Söylediklerimizin hep arkasında durduk ve bunları bir bir gerçekleştirmenin gururunu hep beraber yaşadık.Bedelsiz hisse üzerinden yalana ve iftiraya dayalı haksız ve yersiz ithamlarla İsdemir Vakfı’ nı ve bu hakkın çalışanlar adına alınmasını sağlayan Çelik-İş Sendikası’nı hedef gösteren malum sarı sendikaya ve onun malum zevatına, bütün çabaları hak sahiplerini dolandırmak ve haklarını gasp etmek olan bazı dernek ve işbirlikçi çıkar guruplarına itibar etmediğiniz için teşekkür ediyorum.Sermaye Piyasası Kurulu, İsdemir Vakfının 19.01.2013 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısında çalışanlar adına elinde bulundurduğu İsdemir paylarının çalışanlara devrine ilişkin aldığı karar çerçevesinde 04.02.2013 tarihli yaptığı başvurularını 13.12.2013 tarih ve 41/1338 sayılı toplantısında Kurul gündemine almış olup, alınan karar doğrultusunda ortaklık hakkı kazanan kişilerin İsdemir A.Ş. Pay Defterine kaydının yapılması gerektiğini karara bağladığını daha önce sizlere duyurmuştuk.Sermaye Piyasası Kurulu’nun aldığı bu kararın yerine getirilmesini teminen İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu; mevcut nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberlerinin pay sahiplerinden alınmasına ve iptaliyle yeni sermaye durumuna göre yeni nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberleri çıkartılmasına, söz konusu ilmühaberlerin küçük kupürler halinde bastırılmasına ve şirket pay defterindeki pay sahiplerine teslim edilmesine karar vermiştir.Bu karar ile İsdemir’in sermaye artırımı sonrası 2.900.000.000,00-TL (İkimilyardokuzyüzmilyonTürkLirası)’ ye yükseltilen sermaye miktarı göz önünde bulundurularak Vakfımız hisse karşılıkları hesabında kayıtlı bulunan miktar esas alınarak ve her bir hissedarın hak sahibi olduğu miktar kadar İsdemir tarafından küçük kupürler halinde önce Vakıf adına düzenlenecek ardından muvakkat hisse senedi ilmühaberleri Vakfımız tarafından alınan Olağanüstü Genel Kurul Kararı doğrultusunda devir ve ciro edilerek siz değerli hak sahiplerine teslim edilecektir. Küçük pay kupürleri halinde bastırılması ile ifade edilmek istenen, her bir hissedarın hisse sahibi olduğu miktar kadar nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi bastırılmasıdır.Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin devir ve ciro yoluyla tarafınıza teslim edilmesini müteakip, tarafınızdan İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.’ ne müracaat edilerek devir ve ciro yoluyla teslim aldığınız Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerine dayanarak Şirket pay defterine adınızın kaydedilmesini talep etmeniz gerekmektedir. Bu müracaatın ardından İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu bu talebiniz doğrultusunda gerekli kararları alacak ve İsdemir pay defterine adınızın kaydedilmesiyle pay sahibi olma ve elinizde bulunan Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberini devir ve ciro etmek kaydıyla dilediğiniz kimseye satma hakkına kavuşmuş olacaksınız.İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. tarafından küçük kupürler halinde Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin basılması ve Vakfımıza teslim edilmesini müteakip siz değerli bedelsiz hisse hak sahiplerine ayrıca duyuru yapılarak Vakfımıza müracaat etmeniz istenilecektir.Hisse sahiplerinin yaklaşık 12 yıldır beklediği bu haberi sizlerle paylaşmaktan ve sizlere duyurmaktan dolayı son derece mutlu olduğumuzu belirtmek isterim.Kesinleşen mahkeme kararlarına göre; %11 nispetindeki bedelsiz hisselerden yararlanacak kişiler, İsdemir’ in Erdemir’ e devrini öngören Özelleştirme Yüksek Kurulu’ nun karar tarihi olan 08.02.2001 tarihi esas alınarak 235 Provizyon ve 10.765 yararlanacak kişiler tespit edilmiş olup bu kişilere dağıtımı yapılmıştı. Provizyon olarak ayrılan 235 Hisseden 189 Hisse, belgelerini ibraz eden Hak Sahiplerine verilmiş olup geri kalan 46 Hisse ise, 10.954 Bedelsiz Hisse Hak Sahiplerine eşit olarak dağıtımı yapılarak işlem tamamlanmıştır.Ayrıca asıl Hisseleri ellerinden alınmakla birlikte Bedelli Sermaye artırımına katılan kişilerin Hisselerinin uhdelerinde bırakılmasına karar verilen 506 kişi olmak üzere toplam 11.460 Hisse Hak Sahibinin Ad Soyad ve karşısında sahip olduğu Hisse Adedini gösteren liste 21.02.2014 tarihinde saat 20:00’da VakfımızınSevgili Hisse Hak Sahipleri,İsdemir Vakfı olarak sizleri hep doğru bilgilendirdiğimizi ve bilgilendirmeye devam edeceğimizi, bu sorumluluktan asla kaçınmayacağımızı ifade ettik. İsdemir Vakfımıza olan güveninizi asla boşa çıkartmadık ve her zaman sizlere layık olmaya çalıştık. Söylediklerimizin hep arkasında durduk ve bunları bir bir gerçekleştirmenin gururunu hep beraber yaşadık.Bedelsiz hisse üzerinden yalana ve iftiraya dayalı haksız ve yersiz ithamlarla İsdemir Vakfı’ nı ve bu hakkın çalışanlar adına alınmasını sağlayan Çelik-İş Sendikası’nı hedef gösteren malum sarı sendikaya ve onun malum zevatına, bütün çabaları hak sahiplerini dolandırmak ve haklarını gasp etmek olan bazı dernek ve işbirlikçi çıkar guruplarına itibar etmediğiniz için teşekkür ediyorum.Sermaye Piyasası Kurulu, İsdemir Vakfının 19.01.2013 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısında çalışanlar adına elinde bulundurduğu İsdemir paylarının çalışanlara devrine ilişkin aldığı karar çerçevesinde 04.02.2013 tarihli yaptığı başvurularını 13.12.2013 tarih ve 41/1338 sayılı toplantısında Kurul gündemine almış olup, alınan karar doğrultusunda ortaklık hakkı kazanan kişilerin İsdemir A.Ş. Pay Defterine kaydının yapılması gerektiğini karara bağladığını daha önce sizlere duyurmuştuk.Sermaye Piyasası Kurulu’nun aldığı bu kararın yerine getirilmesini teminen İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu; mevcut nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberlerinin pay sahiplerinden alınmasına ve iptaliyle yeni sermaye durumuna göre yeni nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberleri çıkartılmasına, söz konusu ilmühaberlerin küçük kupürler halinde bastırılmasına ve şirket pay defterindeki pay sahiplerine teslim edilmesine karar vermiştir.Bu karar ile İsdemir’in sermaye artırımı sonrası 2.900.000.000,00-TL (İkimilyardokuzyüzmilyonTürkLirası)’ ye yükseltilen sermaye miktarı göz önünde bulundurularak Vakfımız hisse karşılıkları hesabında kayıtlı bulunan miktar esas alınarak ve her bir hissedarın hak sahibi olduğu miktar kadar İsdemir tarafından küçük kupürler halinde önce Vakıf adına düzenlenecek ardından muvakkat hisse senedi ilmühaberleri Vakfımız tarafından alınan Olağanüstü Genel Kurul Kararı doğrultusunda devir ve ciro edilerek siz değerli hak sahiplerine teslim edilecektir. Küçük pay kupürleri halinde bastırılması ile ifade edilmek istenen, her bir hissedarın hisse sahibi olduğu miktar kadar nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi bastırılmasıdır.Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin devir ve ciro yoluyla tarafınıza teslim edilmesini müteakip, tarafınızdan İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.’ ne müracaat edilerek devir ve ciro yoluyla teslim aldığınız Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerine dayanarak Şirket pay defterine adınızın kaydedilmesini talep etmeniz gerekmektedir. Bu müracaatın ardından İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. Yönetim Kurulu bu talebiniz doğrultusunda gerekli kararları alacak ve İsdemir pay defterine adınızın kaydedilmesiyle pay sahibi olma ve elinizde bulunan Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberini devir ve ciro etmek kaydıyla dilediğiniz kimseye satma hakkına kavuşmuş olacaksınız.İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. tarafından küçük kupürler halinde Nama Yazılı Muvakkat Hisse Senedi İlmühaberlerinin basılması ve Vakfımıza teslim edilmesini müteakip siz değerli bedelsiz hisse hak sahiplerine ayrıca duyuru yapılarak Vakfımıza müracaat etmeniz istenilecektir.Hisse sahiplerinin yaklaşık 12 yıldır beklediği bu haberi sizlerle paylaşmaktan ve sizlere duyurmaktan dolayı son derece mutlu olduğumuzu belirtmek isterim.Kesinleşen mahkeme kararlarına göre; %11 nispetindeki bedelsiz hisselerden yararlanacak kişiler, İsdemir’ in Erdemir’ e devrini öngören Özelleştirme Yüksek Kurulu’ nun karar tarihi olan 08.02.2001 tarihi esas alınarak 235 Provizyon ve 10.765 yararlanacak kişiler tespit edilmiş olup bu kişilere dağıtımı yapılmıştı. Provizyon olarak ayrılan 235 Hisseden 189 Hisse, belgelerini ibraz eden Hak Sahiplerine verilmiş olup geri kalan 46 Hisse ise, 10.954 Bedelsiz Hisse Hak Sahiplerine eşit olarak dağıtımı yapılarak işlem tamamlanmıştır.HAK SAHİPLERİNİN TAM LİSTESİ www.isdemirvakfi.orgAyrıca asıl Hisseleri ellerinden alınmakla birlikte Bedelli Sermaye artırımına katılan kişilerin Hisselerinin uhdelerinde bırakılmasına karar verilen 506 kişi olmak üzere toplam 11.460 Hisse Hak Sahibinin Ad Soyad ve karşısında sahip olduğu Hisse Adedini gösteren liste 21.02.2014 tarihinde saat 20:00’da Vakfımızın www.isdemirvakfi.org adresinde yayınlanacaktır.Kangren haline gelmiş bu konunun çözümüne yönelik olmak üzere gerekli kararı alan İsdemir Yönetimine teşekkür ediyor ve bedelsiz hisse hak sahiplerimize hayırlı olmasını diliyorum.**Saygılarımla,**Bayram ALTUN**İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.Çalışanları Yardımlaşma Sandığı Vakfı Başkanı
'Erdoğan Ayakta Kalabilmek İçin Ülkeyi Savaşa Bile Sürükler'
AKP’nin kurucu üyelerinden Abdüllatif Şener, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, BirGün’ün son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. »Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve AKP’nin “montaj” iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?Montaj ihtimali yüzde sıfır. AKP’nin kurulmasından önce de Erdoğan’la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunç bir para eğilimi olduğunu o günlerde tespit ettim. En çok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ülke, tarihinde hiç görülmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunçtur. Geçmişte, Özal döneminde İsmail Özdağlar 15 bin dolar için yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan söz ediyor. Cumhuriyet tarihi dönemindeki bütün yolsuzluk olaylarını üst üste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yüzde 1’i yapmaz. »Kuruluşundan itibaren AKP’ye bakıldığında Erdoğan’ın yakın çevresindeki isimlerin değiştiğini görüyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tüm hukuk düzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, sürdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak için bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mümkün değil. Sürekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun süre yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını göreceği, içlerinde isyan edenler çıkacağı için sürekli değiştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Erdoğan, her seçimde milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini değiştiriyor. İl, ilçe teşkilatları da sürekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dökülmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor.” »Yargıyla ilgili süreç, HSYK’de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu düzenleme süreci nasıl etkiler?Başbakan şu anda Türkiye’yi çoklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan’ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın özgürlüğünü destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili düzenleme tüm hukuk düzenini altüst edecek.  Bakan çocuklarının yargılanma sürecini baştan sona tahrip edecek bir düzenleme bu. Anayasa’ya aykırılığı net olan düzenlemeler var. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala döner diye düşünenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık çok geç kalınmış, Türkiye’nin çivisi çıkmış olacak. »Çivinin çıkmaması için ne yapılmalı?Anayasa Mahkemesi “yok hükmünde sayma” kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yönünde bir karar verilirse iptal hükümleri geriye yürümediğinden, hukuk düzenini, anayasal düzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gösterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hükmüne sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK için geçerli değil bundan sonra da öyle felaket kanunları geçecek ki Meclis’ten, bunları anayasaya kökten aykırı olduğu için yok hükmünde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal düzeni koruma gücünü kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yüksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu günden bugüne verdiği ve vereceği tüm kararlardan daha önemli. »Erdoğan son gelişmeler üzerine hızla çıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma çabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların ötesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Ayakta kalabilmek için ülkenin çok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini düşünürse ülkeyi öyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak için her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hiç önemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gösteriyor. »AKP tabanının bu süreçten nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka çok temiz yürekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse örgüt tabanında ilkelere,  ideallerine göre hareket eden insan sayısı çok fazla değil. Geçenlerde bu iktidar döneminde defterdarlık yapmış biri geldi. Muhafazakâr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan’ın, çocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması için baskı yaptığını, genel müdürlük vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan’ın kendisine rüşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Düşünebiliyor musunuz, Bakan, memuruna rüşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, güçle aşamadıkları bütün süreçleri aşmak için kullanıyorlar. Rüşvet almasını bilen rüşvet vermesini de en iyi bilendir. Çözemedikleri bütün mekanizmaları son kertede, parayla, rüşvetle çözüyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gösteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın üstüne yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TÜSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar önce. »Sahip olunan siyasi ve ekonomik gücü yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan’ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu’nun belli başlı kentlerindeki bütün bankaların bütün şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan’ın evinde bulunduğu söylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha çok çalıp çırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; görmüyorlar mı? »Bu yaşananlar Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?30 Mart’ta öngördüğü oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgeçmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel seçim sonuçlarına göre verir. O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz SEBAHAT KARAKOYUN / senyaprak@gmail.com / @ssenyaprakBirgün
Görme Engelli Yaşlı Adama Darp ve Gasp
Fatih'te iki kişi gözleri görmeyen yaşlı bir adamı, sokak ortasında darp edip cebinde bulunan bir miktar parayı gasp etti. Bu anlar bir iş yerinin güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülenirken, polis ekipleri 2 şüpheliyi de yakaladı. Olay, geçtiğimiz gün Fatih Yavuz Sinan Mahallesi Yavuz Sinan Camii Sokak'ta, saat 01.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 4 sene önce Konya'nın Çumra İlçesi'nde geçirdiği bir trafik kazası sonrası iki gözünü kaybeden 70 yaşındaki Osman Bilgin, ayağındaki rahatsızlık nedeniyle Ankara'dan İstanbul'a geldi. Çapa'da bulunan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne tedaviye gelen Bilgin, burada Yadikar S.(33) ve Nevzat I.(28) ile tanıştı. İddiaya göre, iki kişi kalacak yeri olmayan yaşlı adama Fatih Küçükpazar'da otel ayarlayacaklarını söyleyerek kandırdı. Şüpheliler Osman Bilgin'i hastaneden Yavuz Sultan Camii Sokağa getirdikten sonra, cebindeki 170 TL'sini gasp edip kayıplara karıştı. Bu anlar da bir iş yerinin kameralarına saniye saniye yansıdı. Güvenlik kamerası kayıtlarına yansıyan görüntülerde, şüpheli iki kişi yaşlı adamın cebinden parasını almaya çalışıyor. Görme engelli adamın bastonla karşılık vermesi üzerine, zanlılardan biri adama çelme takıp yere düşüyor. Şüpheli yere düşen Osman Bilgin'e tokat atarak, cebinden parasını alıp olay yerinden uzaklaşıyor. Daha sonra yaşlı adamın yardım sesini duyan mahalle sakinleri, yerde yatan adama yardımcı oluyor. YAKALANAN 2 GASPÇI SUÇ MAKİNASI ÇIKTI Osman Bilgin'in şikayeti üzerine harekete geçen Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. İki kişi polis tarafından dün akşam saatlerinde Küçükpazar'da yakalanarak gözaltına alındı. Sorgulanmak üzere polis merkezine götürülen Nevzat I.'nın çeşitli suçlardan 27 adet suç kaydının olduğu, 6 ayrı suçtan da arandığı belirlendi. Yadikar S'nin de 5 ayrı suç kaydının bulunduğu, 1 suçtan aranmasının olduğu tespit edildi. Şüphelilerin gün içerisinde adliyeye sevk edileceği öğrenildi. 'BENİ ÇAMURLARIN İÇERİSİNDE SÜRÜKLEDİLER' Olayın şokunu uzun süre atlatamadığı gözlenen Osman Bilgin, 'Çapa'da tanıştığım kişiler bana Küçükpazar'a gidelim orada ucuz otel var dediler. Beni Küçükpazar'a götürdüler. Birkaç otele baktık yer bulamadılar. Sonra bir baktım ki, benim ceplerimi kurcalıyorlar. Beni sokak arasına götürdüler. Bana 'hadi paraları ver' dediler. Ben dedim ki 170 lira param var. 'Yok, sende çok para var' dediler. Ben yok desem de inandıramadım. Sonrasında beni yere attılar çamurların içerisinde sürüklediler. Her tarafım çamur içerisinde kaldı. Bende imdat diye bağırdım' dedi. 'PARAMI GERİ VERSİNLER BANA YETER' Başka insanların da kendi durumuna düşmemesi için şikayetçi olduğunu belirten Bilgin, 'Polisler bana şikayetçi misin diye sordu. Ben şimdi şikayetçi olmazsam başkasına da yaparlar dedim ve şikayetçi oldum. Benim tek isteğim paramı versinler ben gideceğim. Beni Ankara'ya gönderin ben başka bir şey istemiyorum' diye konuştu. Çağatay KENARLI- Hakan KAYA- İSTANBUL DHA
'Ambulans Görevlileri Cenazesine Dokunmadı'
Daracık Sokak’ta gerçekleşen trans cinayeti kınandı. Saldırıyı aktaran Didem, “Polis ve ambulans görevlileri arkadaşımızın cenazesine bile dokunmadı. Biz taşıdık arkadaşımızı” dedi. İstanbul LGBTİ Derneği Daracık Sokak’ta dün gece gerçekleşen transfobik silahlı saldırıyı kınadı, “Travestiyiz, buradayız, alışın gitmiyoruz” dedi. Transfobik nefret saldırılarına dün gece (21 Nisan) bir yenisi daha eklendi. Daracık Sokak’ta iki trans kadın silahlı saldırıya uğradı. 21 yaşındaki Çağla (Joker) saldırıda yaşamını yitirirken; Nalan ise omzundan yaralanarak tedavi altına alındı. Önce bıçak sonra silahlı saldırı Olay anını kaosGL.org’a anlatan Didem, civardaki başka trans kadınların silah sesi duyduklarını ve iki kişinin koşarak apartmandan uzaklaştıklarını belirtti. Didem yaşananları şöyle anlattı: “Önce bıçak çekmişler Joker’e. Nalan’ı yardıma çağırmış. O sırada silah çekip Joker’i göğsünden vuruyorlar. Cama çıkıp yardım istiyor. O arada katiller İstiklal Caddesi’ne doğru koşarak uzaklaşıyor.” Cinayetin gasp amaçlı olabileceğini kaydeden Didem, “Joker giyinik bir şekilde salonda bulunuluyor. Gasp olabilir” dedi. “Arkadaşımızın ölüsüne dokunmak istemediler, biz taşıdık” Polislerin ve sağlık görevlilerinin tavrı ise yine şaşırtmıyor: “Polis geldi ve hiçbir şey yapmadı. Biraz ortalığa baktı. Doğru dürüst soru bile sormadı. Ambulans ise arkadaşımızı taşımak istemedi. Apartmandan aşağıya kadar arkadaşımızı biz taşıdık.” Cenazeyi aile istemezse? Cenazeyi taşımak zorunda kaldıklarını aktarırken gözleri doluyor Didem’in ve ekliyor: “Gözlerini bile kapatmadılar. Biz kapattık. Ailenin ne yapacağı ise belli değil. Kabul etmezlerse arkadaşımızın cenazesini biz üstlenmek isteyeceğiz ama devlet bize vermeyebilir.” Birkaç gün önce yine saldırı olmuş! Didem birkaç gün önce de Ömer Hayyam Durağı’nda silahlı saldırı olduğunu hatırlatıyor. Translar arasındaki dayanışmayla saldırıları önleyebileceklerini söylüyor. Kendisi de transfobik nefret saldırısına maruz kalan Didem, polisin ilgisizliğini ve saldırganların cezasız kalmasını eleştirdi. Cinayetin ardından İstanbul LGBTİ Derneği acil eylem çağrısı yaptı. Saldırının gerçekleştiği sokakta saat 12.00’de Joker’in resimlerini taşıyan aktivistler, “Travestiyiz, buradayız alışın alışın gitmiyoruz” sloganları attı. “Travestiyiz, alışın gitmiyoruz!” “Trans cinayetleri politiktir” pankartının açıldığı eylemde yapılan basın açıklamasında nefret saldırılarının her geçen gün artarak devam ettiği vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İktidar sahipleri, egemenler, efendiler! Tüm yasal düzenleme çağrılarımıza kulak tıkayanlar, bizi üçüncü sayfalardan, yandaş medyanın taraflı haberlerinden tanıyanlar! Ardı ardına yaşanan bu cinayetlerin ne anlama geldiğini biliyoruz. “Katledilen arkadaşımız Joker’in cenazesine dahi dokunmayan, olay yerinde bulunan arkadaşlarımıza cenazeyi taşıtan bu zihniyeti yok etme kararlılığımız devam ediyor. Genel ahlak kurallarınız ile hayatlarımızı cehenneme çevirirken; bizler o cehennemin içinde zihniyetlerinizi yok edeceğiz! “Korunaklı saraylarınızı toplumun tüm ötekileri ile birlikte yerle bir edeceğiz. Katlettiğiniz Dora’yla, Nükhet’le, Joker’le geleceğiz!” Kitle açıklamanın ardından dağılırken; ailenin Joker’in cenazesine sahip çıkıp çıkmayacağı belirsizliğini koruyor. Aile cenazeye sahip çıkmaz ve cenazeyi arkadaşlarının kaldırmasına izin verilmezse Joker, Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilecek… Kaos GL
Sokakta Yaşayanlar 35 Yaşını Göremiyor!
Devletin '343. şahıslar' olarak nitelediği sokak çocukları yaşadıklarını ve ne istediğini anlattı.Ortalama 35 yıl yaşayan sokak çocukları için, Beşiktaş Belediyesi'nde sosyal güvenlik uzmanı olarak hizmet veren sosyolog Güven Dağıstan , 'Önyargılar ortadan kaldırılmalıdır. Çocukların geçmiş yaşamları ve oradan getirdikleri tortular ağırdır. Konuya, toplumun genel sorunu olarak yaklaşılır. Oysa ortada bir sorun varsa, bu çocuklara aittir' dedi. Cumhuriyet gazetesinden Erk Acarer ile Meltem Yılmaz 'ın haberi şöyle: Gecenin bir yarısı, sokağın köşesinden ayaklarını sürüye sürüye yanınıza gelen, elindeki tineri ciğerine çekerken bakışlarını size diken, çorba içeceğini söyleyip para isteyen çocuklar var “sokak çocukları” diye kestirip attığımız. Her birinin hikâyesi farklı olsa da geçmişleri benzer. Parasızlık, geçimsizlik, sevgisizlik. Gelecekleri de ortak: Ortalama yaşam süreleri 35 yıl. Ailenin, toplumun, devletin sokağa terk ettiği çocuklar, hayatta kalmak için her geçen gün daha ağır mücadele veriyor... ‘Tinerci çocuk’ Ahmet’le birlikteyiz. 10 metrekarelik odada karşılıklı oturmuş birbirimizin gözünün içine bakıyor, nereden başlamak gerektiğini düşünüyoruz. “Gerçek adım bu değil ama gerçek olanı ağzımdan kaçırırsam da yazmayın olur mu” diyor, “Tamam” diyoruz, mutlu oluyor. “Yanınızda tiner çekebilir miyim” diye soruyor, “Sakıncası yok” diye karşılık veriyoruz, yine mutlu oluyor. “Ahmet” diyoruz, “seni mutlu etmek bu kadar kolay mı?” Gülüyor... 19 yaşında Ahmet. Anne babası o çok küçük yaştayken şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmış. Ahmet ve kardeşleri de Çocuk Esirgeme Kurumu’na bırakılmış. “Herkesin ailesi gelirdi, bizimkiler gelmezdi” diye hatırlıyor o günleri. Babasına çok öfkeli: “Babam var ya, bizi bıraktı oraya ama kendi keyfine baktı. Bugün duyuyorum, trilyoner olmuş. Ama hâlâ ne arıyor ne soruyor.” Sokağın acımasız bir yanı var. Ahmet başını tinerden kaldırıp acı bir gülümsemeyle bakıyor; bir anda, “Ben 343’üm abi, beni dövmek serbest” diyor. Tek istediği şey kendisine bir iş verilmesi. “O zaman tineri de bırakacağım, kötü alışkanlıklarıda!” diyor. Otomobilinizin camını silmek isteyen bir sokak çocuğuna, “Hayır” diyerek ilk anda tepki verirseniz, sizinle inatlaşacaktır. Ancak ona bir çocuk olduğunu hissettirirseniz iş değişir. Gözlerinin içine bakıp samimi bir şekilde, “İstemiyorum” ya da “Bugün param yok” dediğinizde, o da gözlerinizin içine bakıp size gülümseyerek “Bu da benden olsun abi” diyecektir. Sokak çocukları, sokak köpeklerini sever. Üzerinde düşünülmemiş bir dayanışmadır bu. Sokak köpeği, soğuk kış gecelerinin battaniyesidir. Kimsesiz bir çocuk aynı zamanda “kendisini koruyan” bir köpeğe hiç tereddüt etmeden ekmeğini uzatır bu yüzden. Türkiye’de çocuk olmak zordur. Sokak çocuğu olmak ise akla hayale gelmeyecek kadar sert bir durumdur. Şehrinizin meydanında, sizinle birlikte yaşlanan bir sokak çocuğu görmeniz neredeyse olanaksızdır. Çünkü Türkiye’deki kimsesiz bir çocuğun “istisnalar dışında” 35 yaşına ulaşması çok zordur! Devlet, aile içi şiddet, anne babanın kaybı, cinsel ve fiziksel istismar nedeniyle sokakta yaşamaya mahkûm olan bir çocuğa 18 yaşına kadar bakmak zorundadır. Rehabilite edildiği ve “topluma kazandırıldığı” düşünülen genç, 21 yaşından itibaren tamamen sahipsiz ve kimsesizdir. ‘Hepsi kaybolup gidiyor’ Beşiktaş Belediyesi çatısında, sosyal güvenlik uzmanı olarak hizmet veren sosyolog Güven Dağıstan, “Esas öykü de tam bu noktada başlar” diyerek anlatıyor: “Bireyleri topluma kazandırdık diyerek konuyu kapatan bir sistem hiçbir meseleyi çözemez. Çocukların çoğu kaybolup giderler. Bir fabrika gibi problem üreten bir mekanizmadır bu. Sorunlu bireyler ortaya çıkarır. Onlar yok olunca, yerlerine yenileri eklenir. Öncelikle ‘gerçekte mağdur olan’ bu çocukları yakından tanımak, problemlerini anlamaya çalışmak gerekir. Önyargılar ortadan kaldırılmalıdır. Çocukların geçmiş yaşamları ve oradan getirdikleri tortular ağırdır. Konuya, toplumun genel sorunu olarak yaklaşılır. Oysa ortada bir sorun varsa, bu çocuklara aittir. En küçüğünün üzerinde 5 bıçak yarası bulunur. Devlet mekanizmasında, sadece sonuçlarla ilgilenme geleneği vardır. Ancak ‘neden’ sorusuyla ilgilenmeden çözüme ulaşılmaz.” Peki, devletin “343. şahıslar” diye kodladığı bu çocuklar neden bu durumda? Sosyolog Dağıstan, “Zaten sorunlu olan toplumsal yapının üzerine, ailede yaşanan problemleri eklerseniz sorular anlam kazanmaya başlar” diyerek sözlerini sürdürüyor: “Hemen hepsi şiddet mağdurudur. Şiddet ise her türlü ayrımcılığın bizzat kendisi, her türlü nefretin yansımasıdır. Çocukların dramı aileden başlar. Sonra kaldıkları çeşitli devlet kurumlarındaki personelden dayak yerler. Sokakta hemen her gün polis şiddetine maruz kalırlar. Çocuklar bize, polisin kendilerini MOBESE kameralarını kapatarak dövdüklerini söylüyorlar. Sokak çocuklarının ‘şiddetle’ birlikte anılması genel bir anlayış olmuştur. Bu denli mağdur olan bireylerin durdukları noktayı anlayabilmek gerekir. Her türlü güvensizlikleri, otorite ve kurallar karşısındaki tepkileri çok anlaşılırdır. Varlıklı kişilerin artıkları yoksullara kalır. Bu çocuklar ise tabağın son kısmını sıyırır. Aslında bu kadar itilip kakılan, bunca kötü muameleye uğrayan ve aç yatıp kalkan bu genç insanların nasıl olup da bir sosyal patlamaya yol açmadıklarına şaşmak gerekir.” Tinerci, balici, sokak çocuğu… İlginçtir ki hiçbir toplumsal raporda, “sokak çocukları toplumdaki diğer bireylerden daha fazla şiddete meyillidir” diye bir veriye rastlanmıyor. Ancak her nedense, “aslında bizzat mağdur olan bu çocuklar” yanlarına yaklaşılması bile tehlikeli potansiyel suçlular olarak görülüyor. Acaba iyileştirici olmaktan çok uzak olan sistem, yanına çektiği medya gibi kanallarla kendini aklayabilmek için bu çocukları mı karalıyor? Problemleri çözemeyen devlet, “Onlarla biz bile uğraşamadık, bu çocuklar kötüdür” algısı yaratıp bunu yaymak için mi uğraşıyor? “Mekanizmanın böyle çalışmadığını umuyorum” diyen sosyolog Güven Dağıstan, “Sistemin kendisinden kaynaklanan bir sorun olduğunu da kabul etmek gerekir” diye anlatıyor: “Aslında bu çocukları tanımlarken farkında bile olmadan ‘tinerci’, ‘balici’ gibi ayrıştırıcı ve ötekileştiren bir dil kullanıyoruz. Siyaset figürleri bizim söylemlerimizi de belirliyor. Birileri çıkıp ‘Tinerci bir nesil istemiyoruz’ diyebiliyor önünü ardını düşünmeden. Bir sokak çocuğu bir suça karışmışsa bu manşet olur. Ancak söz konusu gazeteye dikkatli bakarsanız, o haberin hemen altında bulunan gasp, kadın cinayeti ve başka suç haberlerini de görürsünüz. Her nedense, medyada sokak çocuklarının karıştıkları olayları canlı tutma isteği vardır. Bu algı, toplumu olumsuz yönde besler. İnsanların trafikte bile birbirlerini boğazlama eğiliminde oldukları, her an birbirleriyle kavga ettikleri ve fiziksel olarak güçsüz olanların sürekli mağduriyete uğradıkları bir yapıda bu çocuklara herkesten çok yüklenilmesi ilginç bir durumdur.”T24
Türkiye'de 'Fıtratında Ölüm Olan' 10 Meslek
Ölüm insanın fıtratında var esasen ama belli meslek dalları ile uğraşıyorsanız, hele hele Türkiye'de yaşıyorsanız bu fıtrat sizi çok daha kolay bulabiliyor. Meslek seçimi yapmadan önce, yaptıysanız da daha dikkatli olmanız için sizlere fıtratında ölüm olan meslekleri derledik.
Ölüdeniz Yıllık Getirisinin Dörtte Birine İhale Edilmiş...
Dünyaca ünlü turizm tesislerinin özel şirkete devriyle ilgili dikkat çekici ayrıntılar ortaya çıktı. Her yıl yaklaşık 8 milyon lira gelir getiren Ölüdeniz ve Belcekız plajlarının, yıllık 2 milyon 690 bin liraya ihale edildiği belirlendi. Sivil toplum kuruluşları imza kampanyaları başlattı. Zaman'dan Kayber Avcı'nın haberine göre, yılda yaklaşık 8 milyon lira gelir getiren dünyaca ünlü Ölüdeniz ve Belcekız plajları, yıllık 2 milyon 690 bin liraya özel bir şirkete verildi.  Bu iki plaj ve Fethiye Saklıkent Kanyonu, daha önce valilik bünyesindeki Muğla El Sanatları (MELSA) şirketi tarafından işletiliyordu. Yerel yönetimlerle ilgili yeni düzenlemeyle birlikte işletmelerin Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne geçmesini önlemek için yerel seçimlerden 9 gün önce protokol feshedildi. Protokole göre MELSA, 2021 yılına kadar buraları işletme hakkına sahipti. İki plajın işletme hakkına sahip olmak için adeta operasyon yapıldı.  İddiaya göre seçimlerden önce valilik bünyesindeki Muğla'ya Hizmet Vakfı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı Türkiye Çevre Koruma Vakfı, yüzde 50 ortaklıkla MUÇEV şirketini kurdu. Ardından Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, 28 Mayıs 2014'te imzalanan protokolle buraların kullanım hakkını MUÇEV'e devretti. Yetki devrinden sonra Ölüdeniz ve Belcekız plajlarının ihalesi yapıldı. İhaleyi, yıllık 2 milyon 690 bin lira bedelle 3 yıllığına Aydeniz ve Güneş Yemek ortak girişimi kazandı. Aydeniz şirketinin Bursa, Güneş şirketinin ise Ankara merkezli olduğu öğrenildi. 26 Haziran 2014 günü de Gemiler Koyu ve Akbük kıyı kesimi günübirlik alanlarının ihalesi yapıldı. Bu ihaleyi alan firmalar açıklanmadı. Sahillerin özel şirketlere devredilmesine tepkiler dinmiyor. Marmaris Turizm ve Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Filiz Ersan, hükümetin yaptığının fırsatçılık olduğunu öne sürdü: “Büyükşehir olmak, il ve ilçelerin mallarını gasp etmek değildir. Yapılanlar, Anayasa'ya da Avrupa Çevre Hakları'na da aykırı. İmza kampanyaları başlattık. Yargı yoluna da gidilecek.” diye konuştu.  KAYBER AVCI | Zaman