Görüş Bildir

Fizyoterapist Haberleri

Fizyoterapist ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Fizyoterapist ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Kalbinizi Güçlendirecek Egzersizler
Life Fitness Akademi Uzmanlarından Özgür Güngör; koroner rahatsızlıkların tüm dünyada ölümle sonuçlanan rahatsızlıkların başında geldiğini, kalp-damar sağlığını destekleyecek egzersizlerin ömrü uzatmanın anahtarı olacağına dikkat çekiyor. Haftada yapılacak 2,5 saatlik egzersiz; kalp damar hastalıkları riskini azaltacak önlemlerin başında geliyor. Kalbinizi güçlendirmek ve egzersiz esnasında aşırı yormamak için öneriler • Isınma ve esneme hareketleri yapmadan egzersize başlamayın. Egzersiz yemeğin üzerinden 2, kalp damar rahatsızlığı bulunanlarda ise 3 saat geçtikten sonra yapılmalıdır. • Egzersiz sırasında kalp atışlarınızı izleyin, egzersiz kalp hızınız 90 ile 126 atım/dakika olmalıdır. Egzersiz esnasında nefesinizi tutmayın. • Haftada 150 dakika (2.5 saat) orta tempoda veya 75 dakika ağır tempoda egzersiz yapabilirsiniz. Her yaşta yapılabilecek en uygun egzersiz yürüyüştür. Kalp sağlığı için herkesin haftada en az üç gün yarım saat hızlı tempoda yürümesi gerekir. • Özellikle egzersiz yapacağınız günlerde bol su tüketin. Suyu susamadan önce tüketmelisiniz. • Egzersizi molalarla destekleyin. Özellikle tansiyon rahatsızlığı bulunanlar hafif egzersizlere yönelmeliler. Bir egzersizin şiddetini ölçmek için konuşma testi kullanabilirsiniz. Egzersiz yaparken rahatça şarkı söyleyebilmek hafif, rahatça cümle kurmak orta, sadece birkaç kelime kullanabiliyorsanız ağır tempoda çalışıyorsunuz demektir. Kalp-damar rahatsızlığı riski barındıranlar ve tansiyon hastaları doktor ve fizyoterapist denetiminde ve hafif egzersizler yapmalıdır. • Egzersizin hızını yavaşça azaltarak programınızı tamamlayın. Egzersizden sonra aşırı sıcak ve soğuk duşlardan, ortamlardan kaçının. • Herhangi bir kalp damar rahatsızlığı bulunmayanlar aerobik, kardiyo gibi çalışmaları yani hafif tempolu egzersizleri ağırlık egzersizleriyle desteklemeliler. Ağırlık egzersizlerinde kas ve eklemler; kendilerine karşı koyan bir güce karşı çalışırlar ve güçlenirler. • Egzersizi dengeli beslenme ile destekleyin ve sigarayı terk edin. Geçtiğimiz yıl Ünlü İngiliz Tıp dergisi British Medical Jurnal'de yayımlanan araştırma, kalp hastaları için egzersizin, dengeli beslenmenin ve sigarayı bırakmanın bazı ilaçlar kadar, felçli hastalarda ise ilaçlardan daha etkin olduğunu ortaya koydu. 340 bin kalp hastasının katıldığı araştırmada İngiliz ve ABD'li uzmanlar; egzersiz ve ilaçların etkilerini inceledi. Araştırma sonucu; dengeli beslenme, sigara içmeme ve egzersiz bir arada olduğunda kalp krizi riski % 27'lere varan oranda azalıyor.
Kadınlarda Dünya Kupası Kadrosu Belli Oldu
TBF, 2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’nın hazırlıklarına başlayacak olan A Milli Kadın Basketbol Takımı’nın aday kadrosunu açıkladı.Türkiye Basketbol Federasyonu, 2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’nın hazırlıklarına başlayacak olan A Milli Kadın Basketbol Takımı’nın aday kadrosunu açıkladı. Aday kadro hazırlıklarına 14 Temmuz'da başlayacak. Aday kadroda, EuroBasket 2011’de gümüş madalya kazanan, 2012 Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’ye beşinciliği getiren ve EuroBasket 2013’te bronz madalyaya uzanmış olan oyuncular da yer alıyor. Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, “2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası için geri sayım başladı. Türk Basketbol taraftarlarının, şampiyona yaklaşırken A Milli Kadın Basketbol Takımı’na olan desteklerini de artıracaklarını düşünüyorum,” dedi. “Bu takımın oyuncuları, Türk Basketbolu’nu her adımda bir öncekinden daha üst seviyelere taşıdılar. İlk defa katıldığımız ve ev sahipliğini yapacağımız 2014 FIBA Dünya Kadınlar Şampiyonası’nda kadın basketbolcularımızın elde edecekleri başarılarla Türkiye’ye gurur, sergileyecekleri mücadele ile Türk Basketbolu’nun geleceğine ilham vermeye devam edeceklerinden eminim.” Dört yıl önce, 2010 FIBA Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapan Türkiye, bu defa 27 Eylül - 5 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’na da İstanbul ve Ankara’da ev sahipliği yapacak. Şampiyona, sergilenen unutulmaz heyecanlı karşılaşmalara ve kadın basketbolu adına niteliği son derece yüksek mücadelelere sahne olan Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi sezonunu takip edecek. Hatırlanacağı gibi, Galatasaray Odeabank ve Fenerbahçe 13 Nisan’da Kadınlar EuroLeague Finali’nde karşı karşıya gelmiş ve Galatasaray Odeabank, 69-58’lik sonuç ile kupaya uzanan taraf olmuştu. Kadın Basketbolundan Sorumlu TBF Yönetim Kurulu Üyesi Jülide Sonat, aday kadronun açıklanması ile ilgili düşüncelerini paylaşırken “Türk Basketbolu için çok önemli, heyecan ve beklentilerimizin son derece yüksek olduğu harika bir dönemden geçiyoruz,” dedi. “TBF son yirmi yılda kadın basketbolunun geleceği için her anlamda önem ve değer taşıyan yatırımlar yaptı. Aday kadroda yer alan, yeteneği ve başarıya ulaşma kapasitesi son derece yüksek basketbolcularımızın Dünya Şampiyonası’nda kendi taraftarları önünde yeniden parlayacaklarına ve Türk Kadın Basketbolu’nun kalite ve başarı çıtasını daha da yükseklere taşıyacaklarına inanıyorum.” A Milli Kadın Basketbol Takımı Menajeri Canan Erdoğan ise, “Türk Kadın Basketbolu hem kulüpler hem de milli takımlar düzeyinde yaptığı yatırımın karşılığını aldığını elde ettiği başarılarla kanıtlamaktadır,' dedi. '2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’na tüm ağırlığımızı koyacak ve seyircimizin desteği ile Türkiye’ye madalya getirmek için mücadele edeceğiz.' A Milli Kadın Basketbol Takımı'nın 17 kişiden oluşan aday kadrosuna, İtalya'nın Udine kentinde 3-13 Temmuz'da düzenlenecek olan Ümitler Avrupa Şampiyonası'ndan sonra yeni isimler dâhil olabilir. A Milli Kadın Basketbol Takımı Antrenörü Ceyhun Yıldızoğlu, 'Aday kadromuza, çekirdek kadromuzu destekleyecek genç, tecrübeli oyuncuları dâhil ettik. Bu yapımızla 2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’na hazırlanıp, evimizde düzenleyeceğimiz bu şampiyonada en iyi dereceyi elde etmek istiyoruz,' dedi. 'Hem kadromuzdaki isimlerin hem de kadroya giremeyen diğer arkadaşlarımızın çok değerli olduğunun farkındayız. Ayrıca Ümitler Avrupa Şampiyonası’ndaki performansı dikkat çekici olan oyuncuları kadromuza dâhil edeceğiz. Taraftarımızdan alacağımız tam destek ile şampiyonada sakatlıklarla fire vermeden sonuca ilerleyen bir takım olarak Türkiye’ye madalya getirmek için mücadele edeceğiz.” Teknik ve İdari Kadro: Füzen Sönmez (Koordinatör-TBF), Canan Erdoğan (Menajer-TBF), Ceyhun Yıldızoğlu (Antrenör-Mersin BŞB), Erman Okerman (Yardımcı Antrenör-Konak Belediyesi), Erkan Metin (Yardımcı Antrenör-TBF), Hilmi Taşer (Kondisyoner-TED Ankara Kolejliler), Gökhan Metin (Doktor), Haşim Ay (Fizyoterapist-Fenerbahçe Ülker), Murat Canbakal (Masör), Cihan Fidan (Masör-Beşiktaş JK), Barış Yılmaz (Malzeme Sorumlusu-TBF). Sporcu Kadrosu: Begüm Dalgalar (Beşiktaş JK); Esmeral Tunçluer, Birsel Vardarlı, Kuanitra Holingsvorth, Tuğçe Canıtez, Olcay Çakır (Fenerbahçe); Nevriye Yılmaz, Bahar Çağlar, Işıl Alben (Galatasaray Odeabank); Tuğba Palazoğlu, Şaziye İvegin Üner (İstanbul Üniversitesi BGD); Lara Sanders, Esra Ural, Ayşegül Günay (Kayseri Kaski); Deniz Çolakoğlu (Konak Belediyesi), Simay Karaman (Orduspor), Burcu Çiğil (Tarsus Belediyesi).3PUAN
Ronaldo'dan Real'e Müjdeli Haber!
Atletico Madrid'de Arda Turan ve Diego Costa takımla birlikte çalışırken Ronaldo'nun da finalde oynama ihtimali güçlendi. UEFA Şampiyonlar Ligi finaline iki gün kala Atletico Madrid ve Real Madrid'de sakat futbolcuların durumlarıyla ilgili belirsizlikler sürüyor. Sezon öncesi hazırlıklarını yaptığı Madrid'in bir saat kuzeyindeki Segovia kentinin Los Angeles de San Rafael ilçesinde kampa girerek finale hazırlanan Atletico Madrid'de, Diego Costa ve Arda Turan ilk kez takımla birlikte antrenmana çıktı. İki futbolcu da takımla birlikte fizik, kondisyon çalışmalarında yer aldı. Real Madrid'de ise Cristiano Ronaldo ilk kez takımla çalıştı. 20 dakika takımla antrenman yapan Ronaldo'nun finalde oynama olasılığı güçlendi. Real Madrid'in diğer sakat oyuncularından Pepe ve Karim Benzema ise fizyoterapist eşliğinde takımdan ayrı idman yaptı. Finalde Pepe'nin oynamasının zor olduğu, Benzema için umut olduğu bilgisi verildi. İki takım da yarın sabah Madrid'den özel uçakla Portekiz'in başkenti Lizbon'a geçecek. Lizbon'un Luz Stadı'nda son antrenmanlarını yapacak Atletico Madrid ve Real Madrid'de, teknik direktörler ve birer futbolcu basın toplantısı düzenleyecek.Goal.com
'Şampiyonluğumuzdaki En Önemli Etmen...'
Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, FB TV'de yayınlanan programda tüm bir sezon içinde yaşadıklarını ve şampiyonluğun nasıl geldiğini anlattı.Teknik adamın açıklamaları şöyle;HER ZAMAN SAHA İÇİNDE KALMAMIZ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİMÖncelikle şunu belirtmek isterim ki, sezon başından beri de söylüyorum; biz iyi bir takımız. Başta biz teknik heyet olmak üzere herkes bu takıma inanıyor. Fenerbahçe'ye gelmeden önce de tanıdığım oyuncular vardı, geldikten sonra da tanıdığım futbolcularımız oldu. Oyuncuların liderlik özelliklerinin hemen farkına varıyorsunuz. Yani onların kendilerini değiştirebilme, problemleri anında çözebilme ya da sorumluluk alma bilincine sahip olmalarını fark edebiliyorsunuz. Bu özelliklerini takım olma yolunda kullandıklarında ise fazlasıyla güven veriyorlar. Her zaman saha içinde kalmamız gerektiğini söyledim, tabii bunda da oyuncularımızın becerileri, katkıları son derece önemli. Lig çok uzun bir periyottu ve elbette ki kırılmalar ya da istediğimiz oyunu sahaya yansıtamayacağımız anlar da olacaktı ama ortaya koyduğumuz çaba bu hataları minimuma indirmede yardımcı oldu. Takımın oynaması gereken oyunu, rakiplerine karşı kurması gereken üstünlüğü bir felsefe olarak ortaya koymak ve bunu tutarlı bir şekilde de devam ettirmek gerekiyordu. Takım olmanın ne demek olduğunu bilen karakterdeki oyunculara sahip olduğumuz için sezonu güzel bir şekilde tamamladık. Bunu oyuncularımızla birlikte başardık.17 TAKIMIN ORTALAMASINDAN 2500 METRE FAZLA KOŞTUKAslında oyuncunun daha iyi bir seviyeye gelmesi 3 aşamalı bir süreçtir. Bunun birinci aşaması fiziksel performanstır, ikincisi teknik performanstır ve üçüncüsü de fizik ve teknik performansın toplamı olan taktik performanstır. Bunların da doğru bir şekilde ilerlemesi ve istenilen sonuca ulaşmamız için sezon başından itibaren belli başlı çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların başında da fiziksel performans değerleri geliyor. Bu konuya ilişkin de bazı kriterlerimiz var, onlardan bir kaçı ise örnek vermek gerekirse, koşulan mesafelerin, fiziksel kapasitelerin belirlenmesi gibi bazı noktalar var. Tabii bunları da oyuncularımızın her anını takip ederek yapıyoruz. Zaman zaman bireysel antrenmanlarla, zaman zaman da çift antrenmanlarla en iyi şekilde verim almaya çalışıyoruz. Oyuncularımızın performansını arttırmaya yönelik çalışmalar yaparken aynı zamanda bunları da kaydediyoruz ve bir barkovizyonda oyuncularımızla bu anları paylaşıyoruz. Yaptığımız bu çalışmalara baktığımızda ise oyuncularımızın koşu mesafelerini dikkate aldığımızda 17 takımın ortalamasının 2500 metre üstünde koştuğumuzu görüyoruz. Yine aynı şekilde yüksek şiddette koşu dediğimiz alanda ise rakiplerimizden 1200-1300 metre daha ileride olduğumuz gözleniyor. Tabii sadece bununla da sınırlı değil, takımımızın birinci ve ikinci yarıdaki istatistiklerine de bakıyoruz. 25 kilometrenin üstüdeki sprint dediğimiz koşularda ise rakiplerimizin önündeyiz. Tüm bu istatistikler ise bizim doğru işler yaptığımızı gösteriyor. Son 15 dakikalık bölümde ise gösterdiğimiz performanslara baktığımızda da yaptığımız tüm bu çalışmaların karşılığını alıyoruz diyebilirim. Kazanmanın, bir nedeni olduğunu açıkça ortaya koymuş oluyoruz. Top bizdeyken, rakiplerimizle bizim aramızdaki koşu mesafelerine bakıldığında 6000 metre civarında bir fark var. Bu, top bizdeyken inanılmaz bir şekilde bir koşu mesafesi kat ettiğimizi gösteriyor. Bu da aksiyonu yüksek, hareketli bir oyun oynamak demektir. Bunlar bizim fiziksel parametrelerimiz. Bununla birlikte kan değerlerinde yüzde 10'luk bir artış da söz konusu. Teknik analizlerimize baktığımızda; topa sahip olma, topla oynama, başarılı pas sayısı, hücum bölgesinde yapılan oyun gibi alanlarla rakiplerimizin önünde olduğumuzu söyleyebilirim. Aynı zamanda ligin en çok topla oynayan takımıyız. Yaptığımız tüm bu teknik analizler bize, nasıl gol yediğimizi, nasıl gol attığımızı, hangi pozisyonlarda iyi veya kötü olduğumuzu gösteriyor. Teknik analizlerden de taktik analize geçiyorsunuz. Oyuncularımızın performansları, o pozisyonlardaki başarıları, geri dönüşleri, ileri çıkışları... hepsi bu analizlerle ortaya çıkarılıyor. Tabii bundan en iyi şekilde verim alınması da oyuncunun inanmasıyla ilgili bir şeydir. Görev verdiğiniz her oyuncunun bunu yapıyor olması çok önemli. Oyuncularımızın oyuna girdikten sonraki performansları, onların bu analizlerden yola çıkarak net bir şekilde kendilerini tanıma aşamasında olduklarını gösterdi. Ayrıca burada bir parantez açmak isterim. Devre arasına 8 puanla lider girdik ve hiçbir transfer yapmadık. Bence bu çok önemli bir şey. Geçtiğimiz gün imza töreninde Başkanımızın transferle ilgili esprili ve güzel bir sorusu oldu. Bakın şunu da söylemek isterim, biz hiçbir zaman kendi aramızda dahi olsa transfer konuşmadık. Sezon başından itibaren başlayan analizler sezon sonuna kadar devam etti. Analizlerle elde ettiğimiz performans değerleri, bizi şampiyonluğa taşıyan en önemli referans değerleri oldu. Tabii bunlar sadece teknik taktik analizlerle yapılacak bir şey değil, oyuncuların takıma olan gönül bağları çok önemli.3 Temmuz'un artçılarına rağmen destek olan Başkanımıza Yönetim Kuruluna ve taraftarlarımıza teşekkür ediyorumTakımdaki her oyuncu formasını severek oynadı, kalpten oynadılar. Fenerbahçe'nin çok büyük bir aile olması, Fenerbahçe değerlerinin, onlar üzerinde yarattığı etkinin bir sonucudur, elde edilen şampiyonluk. Ben sezon başından bu yana yaşanılan sorunlara, problemlere ve 3 Temmuz'un artçılarına rağmen destek olan Başta Başkanımıza ve Yönetim Kurulumuza ve taraftarımıza teşekkür ederim. Fenerbahçe, en buhranlı ya da en sorunlu olduğu noktada ona inananların desteğiyle bu seneki Şampiyonluğu bir aile olarak kucakladı. Bu ailenin bir parçası olarak bizler de vardık. Evet, Şampiyonluğun ışığı bizleri aydınlattı ama arka tarafta ise inanılmaz büyük bir güç vardı.BEKLEDİĞİMİZDEN FAZLA SAKATLIK OLDUAslında sakatlıklar bizim beklediğimizden daha fazla oldu bu sezon. Oyuncuların bizi tanıması, bizim oyuncuları tanımamız zaman alan bir şey ve zor bir durum bu. Ancak Fenerbahçe bu konuda yüksek bir donanıma sahip. Sağlık ekibimiz tarafından geliştirilen çok iyi bir sistemimiz var. Başta Doktorumuz Burak Kunduracıoğlu ile Fizyoterapist ve masörlerimizin çabaları söz konusu. Kısa süreçlerle çok kısa bir şekilde atlattık. Egemen'in sakatlığı bizi üzdü. Bruno Alves'in sakatlığı bizim için sürpriz oldu. Yine aynı şekilde Emre'nin sakatlığı sürpriz oldu. Ancak bu sürprizlerin dışında beklediğimiz sakatlıklar da vardı. Onun dışında bizi zorlayan sakatlıklarımız olmadı. En başta da dediğim gibi sağlık ekibimizin başarılı çalışmasıyla sakatlık süreçlerini kısalttık. Sakatlık yaşanmadan önce onu engellemek için ciddi çalışmalar yapıldı.TOPU KAZANMAK İÇİN ÇOK ÇALIŞTIKOfansif oynamak gerçek anlamda çok zor. Öncelikle bu tür oyunlarda rakip sizi hata yapmaya zorlar. Bu sayede oyununuz bozulabilir ve topu kaybedebilirsiniz ancak sonrası ise çok önemli. Kaybettiğiz topun tekrar kazanılması için çok çalıştık. Bütün oyuncularımız da bu konuda katkı sağladı. Sow, Emenike, Kuyt gibi hücum yönü ağır basan oyuncularımızın da savunmaya katkı vermeleri önemliydi. Oldukça fazla destek verildi. Topu kaybettiğimiz andan itibaren rakip üzerinde takım halinde kurulan baskı sonuç verdi.OYUNCULARIMLA HER KONUDA KONUŞUP ANLAŞABİLİYORUZNe yaptığımızı oyuncularımızla konuşmak zorundayız. Gittiğimiz yolun tarifini yapmak zorundayız. Aynı zamanda çok akıllı oyunculara da sahibiz. Oyuncularımla her konuda konuşup anlaşabiliyoruz. Tabii, zaman zaman onların da bir takım talepleri oluyor, bu da çok normal. Çünkü kolay bir iş yapmıyorlar. Aynı zamanda takımımızda çok sayıda milli takım forması giyen, uluslar arası deneyimi çok fazla olan oyuncularımız da var. Onlara yüksek kalitede hizmet sunmak zorundayız. Bu nedenle de sürekli iletişim halinde olup, bizlerden beklenileni onlara vermek zorundayız.SAVUNMA BİRLİKTELİKTEN BAŞLARSavunma çok zor bir şey. Savunma yapmak takımın birlikte hareket etmesinden başlıyor. Başlangıçta bu coşkuyu ve tempoyu yakalamak kolay değil. Ama şimdi oyuncularımızın kat ettiği mesafeye baktığımızda mutlu oluyorum. Mesela; oyuncularımızın rakip ile olan birebir mücadelelerindeki sayı 30'lardayken 80'lere yükseldi. Bu önemli bir parametre. Bizler bunu arttırmak için her türlü çalışmayı yaptık. Oyuncularımız cesaretliler ve gerekli iletişimi kurduğunuzda sorunsuz bir şekilde yol alıyorsunuz.ARTIK 'BENİM GÖREVİM BU DEĞİL' DİYEMEZSİNİZBirlikte oynamalıyız. Çok yakın ve hızlı oynamalıyız, geçişler çok önemli Bir düzen içinde oynamak çok zor. Artık futbolda belli bir düzen içinde oynarsanız, o düzeni kontrol etmek çok kolaylaşıyor. Ama siz o düzeni bozarak oynarsanız, rakibi de bozmuş oluyorsunuz. Rakip de bozulduğunda tekrar düzene geçmek için düzeni bozmuş olanların, bozdukları düzene geçişlerinde uyumlu sorumluluk almaları gerekiyor. Yani başkalarının görev alanlarını da üstlenmek durumunda kalmaları gerekiyor. Orta saha pozisyonunda oynuyorsanız, savunma da yapmak zorundasınız. Yani bir anda savunmacının yaptığı görevi Musa yapabilecek, sonuç alacak. Orada bulunuyorsa, o görevi yapmak zorunda. Benim görevim bu değil diyemezsiniz. İşte bu görev değişimlerindeki transferleri de oldukça hızlı ve yerinde yapmalısınız. Bu da size coşkulu ve tempolu bir oyunu getiriyor. Bu da kolay bir şey değil.ESPRİLİ ANLAROyuncularımızla aramızda çok esprili şeyler oluyor. Hem kızdığımız, hem de kızdırdığımız oyuncular var. Mesela bu konuda, hızlı geçişlerde Musa ile çok şakalaşırız. Onu biraz üzerim ben. O da çabuk etkilenen, tepki veren bir adam. Emenike öyle. Ama Kuyt onların içinde daha olgun biri. Orta sahada zaten o tip oyuncu sayımız çok fazla. Kızdırdığımız bir başka oyuncu da Gökhan. Onlarla yavaş yavaş idare ediyoruz. (Gülüşmeler) Ama hakikatken iyi iş çıkardı çocuklar. O konuda hepsini tekrar tebrik ediyorum. Musa'yı da bir zamanında sahaya çıkarsak (Gülüşmeler)OYNAMAYAN OYUNCUNUN OLUMSUZ ETKİSİ OLMADIKüskünlükler olacak. Her oyuncu oynamak istiyor bizde. Bizim takımda da kaliteli oyuncular var. Ama bizim oyuncuların oynaması konusunda, hakkını vermek adına çok titiz davrandığımızı düşünüyorum. Oyuncularla da bunu paylaştık. Benim de çok üzüldüğüm oldu, forma veremediğim de oynatamadığım da. Çünkü bir formayı alan bir daha vermiyor. Ama baktığınız zaman sonradan oyuna girerek oyunu değiştiren çok oyuncu oldu. Sonradan performansı çok yükselen, bu formayı alan oyuncular oldu. Çok oynatmak istediğim, oynatamadığımız oyuncular oldu. Demek ki bu performans kriterleri doğru yapıldı ki; yerine oturdu. Oyuncuların bu gibi oynamama durumlarında takımın performansına hiçbir olumsuz etkileri olmadı. Ne olumsuz bir tavır ve negatif enerji yaydılar. Tam tersi burada Selçuk'u güzel bir örnek olarak vereyim. Alper'e bandaj almaya Selçuk içeriye koşarak gitti. Soyunma odasından bandajını getirdi. Bekir oynadığı bir maç sonrası, bir karşılaşmada da oynamadı, arkadaşı Kadlec'i o hazarladı. Yine kadroya almadığımız zaman bile soyunma odasında hep bizimle her zaman olan tüm oyuncularımız var. Kadlec uzun süre forma giymedi, oynadı, inanılmaz iyi performans gösterdi ve hiçbir zaman da kendilerini bozmadılar. Webo, girdiği her oyunda, her maçta performansı çok yüksekti, gol attı. Emenike, keza öyle. Dolayısıyla bizde oynamayan veya oyuna sonradan giren bir oyuncunun hiçbir zaman performansı düşmedi. Tam tersi arkadaşlarını desteklediler ve takıma oyuncu değişikliği sonrasında katkıda bulunup sonucu değiştirdiler.OYUNCULARIMLA HER KONUDA ANLAŞTIKBen oyuncularımın, çocukların samimiyetlerine çok inanıyorum. Başta kaptanlar Emre, Volkan Selçuk olmak üzere; Gökhan'ı da sayacağım. Çünkü Gökhan da artık tecrübeli bir oyuncu oldu ve onunla iletişimim farklı. Egemen de tecrübeli oyunculardan. Kuyt, Bruno Alves, Raul, yaşları oldukça yüksek ve tecrübeli oyuncular. Ne istediklerinin farkındalar ve o farkındalıkları çok yüksek olunca sizin de işiniz çok kolaylaşıyor. Ben de kolay bir şekilde hallediyorum. İletişim iyi. Zaman zaman tabii problemler olacak. Ailede de oluyor problemler. Ama biz bunları büyütmedik ve uzatmadık, çok kolay da hallettiğimizi düşünüyorum. Problemimiz olan oyuncular antrenman sahasında olmadı mı? Oldu. Birbirimize bağırmadık mı? Bağırdık. Kızmadık mı? Kızdık. Ama bu kızmak bağırmak demek ona saygısızlık yapmak anlamı taşımamalı. Bizim işimiz agresif, heyecanlı ve coşkulu bir iş. Bu anlamı zaten onlara verdiğimizde bir problem de kalmadığını düşünüyorum. Asgari müşterekte biz her konuda, oyuncularımızla hemen hemen her konuda anlaştık. Ben kaptanlardan başlayarak bu konuda takım içindeki dengeyi kurdukları için de hepsine teşekkür ederim.KONUŞMADIK, OYUNUMUZU OYNADIKDüştüğü yerden bu takım her zaman kalkmayı başardı. Bunu nasıl yaptık. Çünkü oynadığımız bir oyun var. Bir Konya maçı diyebilirim. Onun dışında oynadığımız oyunlar hiçbir zaman rakiplerden daha düşük olmadı. Konya maçında da yüksekken birden bire bir düşüş yaşadık. Hatta 3-0 yapıyorduk. Emenike karşı karşıya bir pozisyonu kaçırmıştı. O dakikadan sonra çok gereksiz pozisyonlar ve goller yedik, geriye çekildik, oyun coşkusu azaldı, oyuncular dağıldı. O aslında bizim için bir toparlanma oldu. Ne olduğumuzun, ne yaptığımızın farkına vardık. Maç kaybedersiniz. Karabük maçında rakip gol de kaçırdı. Biz skoru değiştirmek için biraz açıldık. Ama zemin, şartlar ve koşulları ben hiçbir zaman bahane etmiyorum. O günkü oynama koşullarını yerine getirmediğimiz için diyelim buna. O da bizim için bir deneyimdi. Eskişehir ve Sivas maçlarını ayrı tutuyorum. Çünkü o maçlar gerçekten çok üzüldüm. Futbol dışı etmenler bize çok hakim oldu. O etmenlerin burada tekrar konuşulması ne kadar doğru bilmiyorum ama bu etmenler ligin içinde de baktığımızda diğer maçlara hakikaten damga vuran birkaç maçtan bir tanesidir. Yapılan hatalar konusunda öne çıkan birkaç maç deseniz herhalde onlardan bir tanesi olarak Sivas maçını sayabiliriz. Eskişehir ve Elazığ maçları da onlara benzer maçlardı ve bunlar üst üste geldi. Tabii bunları yaşayan oyuncuların tepkisi ancak oyunla olabilir. Başka nasıl tepki gösterebiliriz? Konuşarak mı? Bizim işimiz konuşmak değil, oynamak ve biz hep bunu yaptık. Niye konuşalım ki, çıkıp oynayalım. Oynama karakteri ortaya koymuş ve bunu her seferinde yapmış referansı olan bir takımın nasıl tepki göstermesi gerekiyor? Oynayarak tepki göstermesi gerekiyor. Biz de oynayarak tepki gösterdik ve karşılığını aldık.CANER'İN GÖNLÜ BURADA, BİLİYORUMCaner'in oyuncu kalitesine, yeteneklerine yakışan buydu. Çalıştı, formayı aldı. Baştan formayı alamamıştı ondan sonrası gerekenleri yerine getirdi ve bugün herhalde herkesin kabul ettiği önemli bir duruşu var. Daha da iyi olacağını, çok daha iyi olacağını düşünüyorum. O genç bir oyuncu daha 25 yaşında, tam olgunluk zamanı. Bu başlangıç. Ben Caner'in Türk Futboluna da çok büyük katkıda bulunacağını umuyorum. Fenerbahçe'de kalacağını ve çok problem olmayacağını düşünüyorum. Caner'in gönlünün de burada olduğunu biliyorum. Umarım en kısa zamanda o imzalar atılır ve her şey bizim bıraktığımız yerden devam eder.DESTEK VERENLEREn büyük destekçilerim... Tabii bunu parça parça bölmek lazım. Aile bir taraftan, takım ve ekip arkadaşlarım bir taraftan, birlikte çalıştığımız yönetim kurulu ve Başkanımız bir taraftan, oyuncular bir taraftan. Yani bu bir karma. Bir tane deyip haksızlık yapmamak lazım. Herkesten oldukça yüksek destek gördük. Desteği olan, birlikte çalıştığımız takım arkadaşlarımız var. Bizim ekibimiz var. Ekibimizin içindeki tüm arkadaşlarımızın, beraber yaptığımız çalışmalarda oldukça fedakar olduğunu gördüm. İsmail Hoca, Murat Hoca, Niyazi Hoca, Volkan Hoca, Recep Hoca, Melikşah, olağanüstü çaba sarf ettiler. Yani onlar her zaman oradaydılar ve hiçbir zaman eksilmediler. Fenerbahçe Medya Grubuyla zaten hep beraberdik, her koşulda bizim yanımızdaydınız. Diğer taraftan aşçılarımız, hizmetlilerimiz, orada bize inanılmaz güzel bir ortam sundu. Oraya yöneten İbrahim Kazdal... Yani herkes bizim peşimizdeydi. Deplasmana gittiğimizde, güvenliklerimiz, otobüs şoförümüz Cemal abimiz... Herkes olağanüstü bir fotoğraf verdi. Hatta attığımız bir gol var K. Erciyes maçında, Cemal abi herkesin üstündeydi. Biraz ağırdı ama altta Emenike vardı, ona bir şey olmadı. Yani bütün takımın her oyuncusu görevini yerine getirdi. İsim isim sayarken haksızlık olmasın. Doğan ustamızdan Salih'e Bayram'dan çimcilerimize herkes bizim yanımızdaydı. Başkanımız ve yönetim kurulu, bizim ihtiyaçlarımız olan temel yapıyı burada oldukça başarılı bir şekilde yönettiler. Fenerbahçelik duruşunun, bir karakterin ortaya konması konusunda oldukça da iyiydi. Bu destek, bizler her şeyimizle Fenerbahçe'yi yaşıyoruz ama bunun dışında bir hayatımız var. Ailemiz, çocuğumuz, annemiz, babamız var. Onların duruşu da önemli. Herkesten destek gördük diyebilirim.HER ENGELİN ASLINDA BİR AVANTAJ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜKEngeller konusunda ise; tabii engeller çok olacak. Biz her engelin bir avantaj olduğunu, lehimize döndürülmesi gerekin bir fırsatı olduğunu düşünerek hareket ettik. Ben hep böyle düşünürüm. Bir engel varsa, çözüm de içindedir ve bir fırsattır. Böyle yaptık, bir fırsat olarak değerlendirdik ve ayağa kalkerken oradan başka değerler üreterek ayağa kalktık. O yüzden bizim için bu büyük bir avantajdı.SİVAS'TA GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜMÜzüldüğümüz çok maçlar var ama Sivas'ta gerçekten çok üzüldüm. Eskişehir ve Sivas maçlarına çok üzüldüm gerçekten . Çünkü çocukların hak etmediği maçlardı ve onlar da çok üzüldüler. Belki bizim için en büyük fırsat da o maçlardı.EN SEVİNDİĞİM MAÇ; 5-2'LİK SİVAS MAÇIEn sevindiğim maçlar... Son dakika maçları var. Bursa'da golü yedik, golü attık. Son dakikalar insanı sevindi diye gösteren maçlar ama takım olmayı başardığımız 5-2'lik bir Sivas maçı var. Oradaki oyun değeri benim için önemliydi. Ligin en çok koştuğumuz maçıydı o maç. Orada herkes, ya artık biz böyle oynamalıyız diye çıktı oynadı. Deplasmanda şampiyonluğu pekiştireceğimiz Gaziantep maçındaki oyun disiplini ve isteyerek ve planlayarak oynamaları. Antrenmanlarda ortaya koydukları bazen sinirli ve agresif anlar benim hoşuma gider. Takım olmaya başladıkları, birbirlerine tahammül ettikleri anlardır. Bunlar ayrı ayrı açılması gereken sayfalar. Beğendiğim maç, gala gecesi Karabük maçı çok güzeldi. Herkes çok coşkulu, heyecanlı, verimli, mutlu. O mutluluğu gözlerinin içinden okumak çok güzel bir şey.KUPAYI KALDIRDIĞIMIZ AN ÇOK FARKLIYDIUnutamadığım bir an sezon içinde... Unutmayacağımız anlar çok fazla ama kupayı kaldırdığım an çok daha farklıydı. Herhalde o sahne bir daha gözümün önünden silinmez.EN GÜZEL GOLLEREn güzel goll... Her gol güzel ama Emenike'nin Antalya maçında yaptığı asist ve Musa'nın attığı gol. Caner'in Kayseri maçındaki uzaktan vuruşu. Çok güzel goller var, cok emekle atılan goller var. Kayseri Erciyes maçında Emenike'nin attığı, Egemen'in getirip Kuyt'a kadar onunla aldığı attığı gol. Emekle atılan çok gol var. Her golün bence emeği var.İçerideki 1-0'lık Eskişehir maçıEn zorlandığımız maç.... Eskişehir maçı, içeride 1-0 kazandığımız Eskişehir maçı. Kritik bir sınırdı ve o maçta zorlandık.Gala gecesi keyifliydiEn keyif aldığımız maç... Gala gecesi içeride oynadığımız Karabük maçı...SOMA'YLA İLGİLİ ORGANİZASYONLAR YAPACAĞIZSoma için hepimiz çok üzgünüz. Ülke olarak ülkenin bulunduğu konjektüre uygun, kalite ve değerlere uygun bir sonuç değil bu. Bütün hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Çok üzüldük. Böyle bir facianın yaşanmaması gerekiyordu. Bunun 1 tanesi de 301 tanesi de bence aynı. Ama bu facianın bizim gibi bir ülkeye yakışmadı. Bu konudaki duruşumuz belli. Eğer üstümüze düşecek bir görev varsa bunu seve seve, hiçbir karşılık beklemeden yapacağımızı biliyorum. Kulübümüzün bu konudaki refleksleri belli. Yaptığı refleksler de belli. Biz bir kurumun içinde görev alan, sorumlu olan insanlarız. Ve biz bu kurumun içinde sorumlu olan insanlar olarak bundan sonra ne yapılacaksa, görevimiz neyse oturup hem yönetimimizle hem de kişisel olarak yapacağız. Yapmamızda gerekiyor zaten. Oyuncularım dağıldı ancak toplandıktan sonra konuyla ilgili organizasyonlar yapılacak, Beşiktaş ile maç yapacağız, tarihi ve formatı belirlenecek. Bunun gibi pek çok organizasyonların yapılacağını düşünüyorum. Kulübümüzün duyarlılığı yalnızca futbol, basketbol takımı, kürek takımı ya da boks takımı olarak algılamamak lazım. Fenerbahçe çok büyük bir sivil toplum örgütü. Fenerbahçe konuyla ilgili her türlü uygulamayı yapacaktır, bununla ilgili planlarda var. Ben bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını diliyorum. Ailelere başsağlığı diliyorum, şu anda başka yapabileceğimiz bir şey yok.Bu konuda devletin yapacağı ve yaptıracağı çok şey vardır. Halkımızın duyarlılığını göstereceği çok şey vardır. Hepimizin duyarlılığı bence şu olmalıdır; Bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması için yapılması gerekenleri çıkarılacak dersler. Bence altı çizilmesi gereken şey bu.DENİZİ ÇOK SEVİYORUMAslında çok karmaşık bir hayatım yok. Ben hobileri olan bir insanım. En çok deniz hobim var.Bu konuda bir kulübün de başanı oldum.İlk kez bu programda söylüyorum, Marmara Açıkdeniz Yat Kulübü'nün kongresi yapıldı, ben de başkan oldum.Yelken sporuyla deniz sporuyla uğraşacak gençlerimizin ve çocuklarımızın önünü açmak adına böyle bir sosyal sorumluluk programı içerisinde yer alacağım.West Marine İstanbul'da , Beylikdüzü'ndeki marinada konuçlanacak.Biz de bir grup arkadaşla göreve geldik ve sosyal sorumluluk projesi olarak , deniz sevgisiyle birlikte bir katılımda bulunacağım.Bir katkıda bulunmaya çalışacağım.Denizi çok seviyorum.Denizle uğraşıyorum.Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum.Ciddi bir fotoğraf arşivim var.Bilemiyorum belki ileride birşeylerin yararına sergi açabilir miyim.Fotoğraf çekmek benim için çok ayrıcalıklı bir şey.Boş zaman bulabildiğim süre içerisinde, futbolun dışında çok zaman kalmıyor ama bu iki hobi fazlasıyla zamanımı alıyor ve bunlarla ilgilenmeye devam edeceğim.AİLEMİ İŞİMDEN UZAK TUTUYORUMAile çok önemli ama onları işimden uzak tutabiliyorum. Çünkü bizim işimizin spotları çok yakıcı. Onlar biraz ışık altında kaldığında kavrulabiliyorlar. Hem dışarıdalar hem içerideler. Onların kendi özel hayatları var. Hayatı paylaştıkları dostları ve arkadaşları var. Oğlum okuyor, kızım da yakın zamanda evleniyor. Hayat devam ediyor. Benim onlar için en büyük dileğim mutlu olmaları. Çünkü bu hayat mutlu olmayı hak eden bir hayat. Herkes çok mutlu olmalı.ŞAMPİYONLUĞUMUZDAKİ EN ÖNEMLİ ETMEN; TARAFTARLARIMIZFenerbahçe taraftarı bizim şampiyonluğumuzdaki en önemli etmen. Onlardan aldığımız güç, onlardan aldığımız enerji ve onların bize verdiği destek bizi buraya getiriyor. Çünkü onların hakikaten çok güçlü bir desteği var. Onların desteği ve bu duruşu bizim sorululuklarımızı artırıyor. Bu sorumluluğumuzun farkındayım.Maçlarda ve maçların da dışında bize göstermiş oldukları tüm destekten dolayı ben tekrar onlara teşekkür ediyorum.Onlar her şeye layık.İSTANBUL / DHA
Egemen'e Cerrahi Müdahale
Fenerbahçe'nin doktoru, Egemen Korkmaz'ın durumu ile ilgili açıklamalarda bulundu.Kunduracıoğlu, Egemen'in tedavisinde cerrahi yönteme başvuruacağını ifada etti. Sarı-lacivertli kulübün doktoru Burak Kunduracıoğlu, FBTV yaptığı açıklamalarda, 'Öncelikle kıkırdak hasarı olduğu zaman konservatif denilen cerrahi olmayan yöntemleri deneriz. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Biz de konservatif yöntemini denedik. 3 ay boyunca kıkırdak hasarında sönme meydana geldi. Sönme meydana geldikten sonra tedavi ve kuvvetlendirme programımızı arttırdık. Sezon başlamadan 15 gün önce kuvvetlendirme programı esnasında ağrılarda bir alevlenme meydana geldi. Bunun neticesinde hastanede çekilen MR ve tetkikler sonrasında Sayın Prof. Dr Uğur Haklar ile birlikte kontrollerini yaptık. Lezyonun cerrahiye gidebileceği söylendi. Egemen de biz de cerrahi olmayan bir yöntemi seçtik. Cerrahi olmayan yöntemle tedaviye devam ettik ancak Topuk Yaylası'ndaki çalışmalar esnasında acı azaldı ancak sonlanmıyordu bu nedenle cerrahi müdahaleyi seçtik. Cerrahi olarak tedavisi planlandı. Doktor 3 ay daha konservatif tedaviyi önerdi ancak Egemen de biz de konservatif tedaviyi istemedik. Cerrahi olarak gerek teknik ekiple gerekse yönetimle konuştuk. Cerrahi olarak uygun göründü. Ameliyat sonrası tedavi yöntemlerine bakacağız. Dönüş tarihi ameliyat sonrasında netlik kazanacaktır' ifadelerini kullandı. Kunduracıoğlu, Caner'in durumu ile ilgili olarak ise: 'Caner'in durumunda bir sıkıntı yok. Fizyoterapist eşliğinde antrenmanalara başlatmıştık. Ancak maça çıkmasını henüz antrenman yapmadığı için istememiştik bu nedenle ilk hazırlık maçında hocamızın da kararıyla oynamadı. Ancak bir sıkıntısı bulunmuyor' dedi.Şampiy10
Milliler, 3 Eksikle Başladı
A Milli Futbol Takımımız, İzlanda ile oynayacağı maçın hazırlıklarına İskoçya'da başladı. İzlanda ile 9 Eylül Salı günü oynayacağı 2016 Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı için İskoçya'da kampa giren Türkiye A Milli Futbol Takımı, ilk çalışmasını bugün TSİ 20.30'da St. Andrews Üniversitesi sahasında yaptı.Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim yönetiminde basına kapalı olarak gerçekleştirilen antrenman, yaklaşık 1,5 saat sürdü. Üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren Mehmet Topal çalışmada yer almadı. Tedavisine derhal başlanan milli futbolcu, otelde dinlendirildi. Sakatlıkları bulunan Semih Kaya ve Hakan Çalhanoğlu ise fizyoterapist eşliğinde sahada çalıştı. Dün Danimarka ile oynanan özel karşılaşmada 60 dakika ve üzerinde sahada kalan futbolcular rejenerasyon, diğer futbolcular ise ısınma hareketlerini takiben sırasıyla pas ve dar alan oyunları ve şut çalışması yaptı.A Milli Takım, İzlanda maçının hazırlıklarına yarın yapacağı çift antrenmanla devam edecek.Sporx
Milliler İzlanda Hazırlıklarını Sürdürdü
A Milli Futbol Takımı, 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerinde İzlanda ile oynayacağı maçın hazırlıklarını İskoçya'da sürdürdü.St. Andrew's Üniversitesinin tesislerinde, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim yönetiminde gerçekleştirilen antrenman basın mensuplarına açık tutuldu.Milli futbolcular, yaklaşık 1,5 saat süren idmana koşu ve ısınma hareketleriyle başladı. Milliler, daha sonra koordinasyon, iki grup halinde dar alanda kısa pas çalışması ve yarı sahada taktiğe dayalı antrenman yaptı. Terim, zaman zaman taktik çalışmasını durdurarak futbolculara yapmaları gereken şeyler hakkında uyarılarda bulundu.Sakatlığı nedeniyle kadrodan çıkarılan Semih Kaya antrenmana katılmazken, Hakan Çalhanoğlu ve Mehmet Topal fizyoterapist eşliğinde çalıştı. Milli futbolcu Semih'in tedavisine, İzlanda maçına kadar İstanbul'da kendi kulübünde devam edileceği belirtildi.Antrenman bitiminde Terim ve takımdaki bazı oyuncular, idmanı izlemek için Edinburgh'dan ailesiyle gelen 6 yaşındaki down sendromlu Melek Tolar ile fotoğraf çektirdi.Maraton
A Milli Futbol Takımı Eksik Çalıştı
A Milli Futbol Takımı, 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 16 Kasım Pazar günü Kazakistan ile yapacağı karşılaşmanın hazırlıklarına başladı.Brezilya ile yaptığı hazırlık maçını 4-0 kaybeden A Milli Futbol Takımı, 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 16 Kasım Pazar günü Kazakistan ile yapacağı karşılaşmanın hazırlıklarına başladı.Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim yönetiminde, Riva'daki TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenmanda milliler eksik kadroyla çalıştı.Mevlüt Erdinç'in sakatlığı nedeniyle aday kadrodan çıkarıldığı milli takımda, tedavileri süren Caner Erkin ve Volkan Demirel ile gribal enfeksiyonu bulunan Selçuk İnan antrenmanda yer almadı. Volkan Şen de çalışmanın başındaki koşu sırasında adalesindeki sorun nedeniyle antrenmanı bıraktı ve tesislere gitti.Sakatlıkları henüz geçmeyen Gökhan Gönül, Gökhan Töre ve Mustafa Pektemek ise fizyoterapist eşliğinde çalıştı.Brezilya maçında forma giyen oyuncuların bir bölümü de salonda dinlenmeye yönelik çalışmalar gerçekleştirdi.Çift kale maç oynadılarAntrenmanda yer alan oyuncular, ilk bölümde koşu ve pas çalışması yaptı. Milliler, daha sonra yarı sahada çift kale maç oynadı.A Milli Takım'da Burak Yılmaz, Tarık Çamdal, Mehmet Ekici, Kaan Ayhan ve Adem Büyük, çift kale maçın ardından bir süre yan top organizasyonu ve şut çalışması gerçekleştirdi.Milliler, Kazakistan karşılaşmasının hazırlıklarını yarın yapacakları idmanla sürdürecek.AA - Muhabir: Ercan Doğan
Dopingle Mücadelede Yeni Dönem
Dünya Dopingle Mücadele Yönetmeliği değişti. Bugün yürürlüğe giren yeni yönetmelikle, dopingin cezası iki yıldan dört yıla çıktı.Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) yeni yönetmeliği Türkiye'yi de etkiliyor.Yönetmelikte, iki yıllık hazırlık sürecinde 2 binden fazla değişiklik yapıldı. Nihai versiyon 1 Ocak 2015 itibarıyla yürürlüğe girdi.WADA yeni yönetmelikte iki yeni doping suçu tanımlıyor: Yasaklanmış işbirliği ve suç ortaklığı.Yasaklanmış işbirliği, men cezası almış bir antrenör, doktor ya da fizyoterapist gibi kişilerle birlikte çalışmak anlamına geliyor. Suç ortaklığı ise bir doping ihlalinin üzerini örtmek için destek olmak, yardım etmek ya da cesaretlendirmek olarak tanımlanıyor. Her iki suç için de suçun ağırlığına göre değişen uzunlukta cezalar öngörülüyor.Yeni yönetmelikte göze çarpan en büyük değişiklik, kasıtlı bir şekilde doping yapan sporcuların aldığı cezanın iki yıldan dört yıla çıkması.Test için numune vermeyi reddeden sporculara da dört yıl men cezası verilecek. Böylece bir sporcu hangi yılda doping yapmış olursa olsun mutlaka bir olimpiyat kaçırmış olacak.Doping ihlalinin ikinci kez gerçekleşmesi durumunda yine ömür boyu men cezası öngörülüyor.Bozulmuş yiyecekler gibi maddeler yüzünden dopingli çıkan ve bu maddeleri kasıtlı bir şekilde almadıklarını kanıtlayan sporcular iki yıl ceza alacak. Yani 'Sporcu vücuduna giren her maddeden sorumludur' prensibi yeni yönetmelikte de korunuyor.Sporcular habersiz doping testleri yapılabilmesi için herhangi bir gün ve saatte nerede olacaklarını yetkililere sürekli bildiriyor. 12 ay içinde üç defa bildirdiği yerde bulunamayan sporcu doping yapmış kabul edilecek. Bu süre daha önceki yönetmelikte 18 aydı.Zamanaşımı sekiz yıldan 10 yıla çıktı. Bir sporcuya son 10 yıl içinde doping yaptığı kanıtlanırsa ceza verilebilecek.Dopingli çıkan 18 yaşından küçük sporcuların teknik kadrosu hakkında otomatik olarak soruşturma başlatılacak.Bir sporcu, daha önce ceza almış ya da soruşturması süren bir antrenör ya da teknik elemanla çalışamayacak.Antrenörler 'meşru bir sebep' olmadıkça kendileri de yasaklı madde kullanamayacak. Örneğin bir sporcunun kullanması yasak olan bir maddeyle yakalanan antrenör, o maddeyi tedavisi için kullandığını kanıtlarsa ceza almayacak.Bir sporcunun uluslararası bir yarışta yapılan testte dopingli çıkması halinde, yetkililerle işbirliği gibi nedenlerle cezasında indirim yapılabilmesi için sadece ülkesinin dopingle mücadele ajansının değil, WADA'nın da onayı gerekecek.Söz konusu cezalar işbirliği vb sebeplere bağlı olarak indirilebilecek. 'Sıradışı' hallerde, öngörülen maksimum cezadan daha fazlası da verilebilecek. Yakın dönemde ABD'li bisikletçi Lance Armstrong'a doğrudan ömür boyu men cezası verilmişti.Al Jazeera Turk