Görüş Bildir

Adam Kaçırma Haberleri

Adam Kaçırma ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Adam Kaçırma ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

İdam Mahkumlarının Hayret Verici Son Sözleri
İdam her ne kadar günümüzde tartışmaya açık bir konu olsa da, çoğu insan tarafından insanlık dışı olarak görülmektedir. Ben o insanlardan biri olamadım. Bence idam gerektiği zaman, gerekilen yerde en acı şekilde uygulanmalı ve gösterilmelidir. Suçun büyüklüğü, ölümün en ağırı ile karşılanmalıdır. Kimsenin canını almak bize düşmez diyen idam karşıtlarının idam mahkumlarının neden onlarca kişiyi acımadan öldürürken böyle düşünmediğini gösteren son sözlerin olduğu listemiz:
Blair Gizli İşkence Programını Biliyordu
İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in CIA'in gizli kaçırma programı hakkında bilgi sahibi olduğu belirtildi. Blair'in 11 Eylül saldırılarının artdından CIA sorgulama hakkında 'tam bilgilendirildiği' ifade edildiİngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in 11 Eylül saldırılarından sonra CIA'in gizli adam kaçırma ve sorgulama programı hakkında detaylı bilgiye sahip olduğu, MI6 tarafından 'her aşamada' bilgilendirildiği kaydedildi. İngiliz güvenlik kaynakları Daily Telegraph gazetesine yaptıkları açıklamada Blair'in ve sonra başbakan olan dönemin Dışişleri Bakanı Jack Straw'un CIA'in faaliyetleri ve Bush yönetiminin 'gelişmiş sorgulama' olarak ilan ettiği suda boğulma hissi veren ve stres pozisyonu gibi teknikler hakkında tam bilgilendirildiği belirtildi. Güvenlik kaynağı 'Politikacılar gerçekten çok aktif ilgilendi. Her şeyi bilmek istediler. Amerikalılar şimdi bunlar 'yasal' dedikleri hukuki fikirleri geçtiğini ve bizim politikacılarımız en üst düzeyde neler olduğundan haberdardı' dedi. Gazeteye konuşan güvenlik kaynağı 'Politikacılar her şey hakkında detayı biliyordu -işkence ve gözaltıları. Onlar MI6'e durdurun, karışmam diyebilirlerdi, ama bunu hiçbir zaman yapmadılar' dedi.Bu ifşa İngiliz polis teşkilatı Scotland Yard'ın terör şüphelilerine gözaltı ve işkence yapıldığı ile ilgili MI6 hakkında incelemeninm devam ettiğini açıklamasından sonra geldi. ABD'de Senato komitesi de CIA'in 'gelişmiş sorgulama' tekniği olarak sunduğu işkence ve sorgulama tekniklerini araştıran raporunun halka açıklanması gerektiği yönünde karar almıştı.cumhuriyet
Hollanda'da Bir Yılda 20 Töre Cinayeti
Ufak tefek hırsızlık vakaları ve komşu kavgaları dışında çok fazla olayın yaşanmadığı Hollanda'nın güneyindeki Uden kasabası için en büyük 'travmalardan' biriydi, Bahar Bucaklı'nın başına gelen. Schoutenhoek sokağında oturan 25 yaşındaki 2 çocuk annesi Bahar Bucaklı, 'geçimsizlik' nedeniyle eşinden ayrılmaya karar verdi. Polis tarafından sokağa girmesi yasaklanan koca Mehmet Uçar, 3 yıl önce sabaha karşı saat 03:00'de eve gelerek Bucaklı'yı silahla vurarak öldürdü. Uden halkı, günlerce sokağa çiçek bırakıp, mumlar yakarak, o güne kadar çok da tanık olmadıkları cinayeti kınadılar. Aynı dönemde, benzer bir olay bu kez Lahey'de yaşandı. 24 yaşındaki Atilla Orman, Hollandalı kız arkadaşı Gusta'yı görmeye gitti. Kızlarının, Atilla Orman ile arkadaşlık etmesini istemeyen ailenin saldırısına uğrayan Orman, kız arkadaşının dedesi tarafından vurularak öldürüldü. Sonuncusuysa, birkaç önce Dordrecht kentinde meydana geldi. Türkiye kökenli bir Kürt işadamı, 'kızıyla ilişkisi olduğu' gerekçesiyle, yanında çalışan 24 yaşındaki genci öldürdü. Bu üç olayın da ortak noktası 'töre ya da namus cinayeti' olmasıydı. Hollanda, giderek daha fazla 'güvenlik sorunu' haline gelen töre cinayetlerinden kaygı duyuyor. Töre kaynaklı olayların dikkat çekici biçimde artması üzerine polis ve Adalet Bakanlığı ortaklığıyla Ülkesel Namus Cinayetleri Uzmanlığı Merkezi (LEC EGG) kuruldu. Merkez, polis, yabancılar dairesi, erkek ve kadın sığınma evleriyle koordineli olarak töre kaynaklı sorunların önlenmesi amacıyla çalışmalar yapıyor. LEC EGG, ülke çapında son 3 yıl içinde yaşanan, resmi kurumlara yansımış olayların yer aldığı bir rapor hazırladı. Rapora göre geçen yıl; polis, yabancılar dairesi ve sığınma evleri verilerine yansıyan 'töre' kaynaklı 506 bildirim saptandı. Bunlardan 20'si ölümle sonuçlandı. Ölümler, 'kasten öldürme, intihar ve intihara zorlama' yoluyla gerçekleşti. Töre baskısı sonucu yaşanan ölümlerde, önceki 3 yıla göre önemli oranda artış meydana geldi. Polis kaynaklarına göre 2011 yılında 9 kişi, 2012 yılında da 15 kişi töre cinayeti yüzünden yaşamını yitirdi. Resmi kayıtlara yansıyan 506 'töre kaynaklı' olay, tehdit, taciz, adam kaçırma, tecavüz ve yaralama gibi suçları kapsıyor. Resmi verilere göre, töre cinayeti ve baskısının en çok görüldüğü kesimlerin başında Türkiye kökenliler geliyor. Bunu Faslılar, Irak ve Afganlar izliyor. Rapora göre, 'Türkler ve Türkiyeli Kürtler' arasında töre kaynaklı olayların oranı 2010 yılında yüzde 36; 2011'de yüzde 34; 2012'de yüzde 37; 2013'de de yüzde 30 olarak gerçekleşti. 2010 yılında Türklerle ilgili 168 olay bildirimi gelirken; 2011 yılında 155; 2012 yılında 156; geçen yıl da 132 vaka saptandı. Türkiyeli Kürtler'de ise bu rakamlar; 2010'da 11; 2011'de 16; 2012'de 25; 2013'te ise 22 olarak belirlendi. Geçen yıl, Töre kaynaklı olayların Faslılar arasındaki oranı yüzde 16; Afganlar arasındaki oranı yüze 12; Iraklılar arasında yüzde 10; Iraklı Kürtler de ise yüzde 7 olarak ortaya çıktı. Töre kaynaklı cinayet ve saldırılar ağırlıklı olarak, yabancı ve özellikle Müslüman göçmenler arasında görülüyor. Ancak veriler, namus cinayetinin 'yerli Hollandalılar' açısından da ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor. 'Yerli Hollandalılar' namus cinayeti oranı son 3 yılda yüzde 6 ile 8 arasında değişiyor. LEC EGG, töre cinayetlerinin önlenmesi için özellikle Türk ve Fas kökenli kuruluşlarla yakın işbirliğine gideceklerini açıkladı.BBC Türkçe
Barış Sürecinin Uğramadığı İlçe: Lice
Lice barış sürecine rağmen sık sık olumsuz olaylarla anıldı. Karakol protestoları, çatışmalar, yol kapatmalar, uyuşturucu baskınları, adam kaçırma ve ölümlerle… Gözleri en çok bu ilçeye yönelten olaylar ise Türk bayrağının indirilmesi ve PKK’lı Mahsun Korkmaz heykelinin dikilmesi oldu. Çözüm süreci ile Türkiye’nin güneydoğusunda çatışmalar yok denecek seviyeye inse de Diyarbakır'ın Lice ilçesinde gerginlikler süreç öncesini aratmadı. Sık sık karakol ve yol yapımına karşı protestoların düzenlendiği ilçede son bir yılda yaşanan başlıca olaylar şöyle: Haziran 2013: Karakol inşaatı protestosuHaziran ayı sonunda Kalecik Köyü’nde bulunan karakol ek hizmet binası yapılmasını protesto eden PKK destekçileri ile jandarma arasında çatışma çıktı. Şantiyede çalışan işçileri alıkoyan grup karakol ve inşaata molotof kokteyli ile saldırdı. Jandarmanın açtığı ateş sonucu Medeni Yıldırım hayatını kaybetti. 2’si ağır 9 kişi yaralandı. Yıldırım’ın cenazesinde de olaylar çıktı.Haziran 2013: Yol kapatma ve adam kaçırmaKarakol inşaatı protestolarının devamında yüzü maskeli bir grup Diyarbakır-Bingöl karayolunun Lice bölümü trafiğe kapattı. Kendilerine “KCK asayiş” ismini veren bu kişiler kimlik kontrolleri yapmaya başladı. Yoldan aracı ile geçen Jandarma Özel Harekat üyesi uzman çavuş Yetkin Beğen kaçırıldı. Beğen 4 gün sonra bırakıldı. Diyarbakır Valiliği bu olayların PKK’nın uyuşturucu ticaretine engel olunduğu için çıktığını savundu.Temmuz 2013: Uyuşturucu baskınları8 ve 14 Temmuz tarihlerinde Lice’nin köylerine yapılan baskınlarda yaklaşık 30 milyon kök hint keneviri 4 tondan fazla işlenmiş esrar jandarma ekipleri tarafından ele geçirildi. Operasyonlar ağır teçhizatlı askerler ve helikopterler eşliğinde yapıldı. Bazı köylere yapılan baskınlarda asker ve köylü arasında ufak çaplı çatışmalar gerçekleşti. Toplam 56 köy ve 114 mezraya baskın yapıldı.Temmuz 2013: PKK mezarlığı açıldıLice ilçesine bağlı Yolçatı köyünde 2 ay önce yapılan PKK mezarlığı “şehitlik” adı altında yaklaşık 5 bin kişinin katılımıyla açıldı. Çatışmalarda ölen 170 PKK’lının bulunduğu mezarlık Türkiye kamuoyunda geniş yankı buldu.  Açılışta PKK bayrakları, Abdullah Öcalan resimleri ve 15 PKK’lı da vardı.Eylül 2013: Patlayıcılar ele geçirildiDiyarbakır Lice’den yola çıkan 200 kilogram patlayıcı yüklü iki araç bir askeri birliğin yakınlarında ele geçirildi. Patlayıcı yüklü bir diğer araçsa yakalanamadı. Araçlardaki kişilerin isimlerini verdikleri iki kişi daha gözaltına alındı ve sorgulandı. Sorguda bombaları Lice’den aldıklarını ve hedeflerinin askeri birlikler olduğunu söyledi.Eylül 2013: Servis minibüsleri yakıldıYine Eylül ayında Lice yakınlarında Diyarbakır Orman İşletme Müdürlüğü işçilerini taşıyan iki minibüsün önü kesildi. İşçiler indirildikten sonra minibüsler yakıldı.Eylül 2013: Uyuşturucu operasyonları14 ve 24 Eylül tarihlerinde Lice kırsalında yapılan operasyonlarda yüklü miktarda uyuşturucu ve uyarıcı madde ele geçirildi. Diyarbakır Valiliği son dört ayda yapılan operasyonlarda 10 ton 572 kilogram toz esrar ele geçirildiğini duyurdu. Polis ele geçirilen ham madde ve uyuşturucunun değerinin 2,5 milyar lira olduğunu açıkladı.Ekim 2013: PKK mezarlığı açıldıEkim ayı başında Lice’nin Şenlik köyünde “şehitlik” adı altında bir mezarlık daha açıldı. 117 PKK’lının gömüldüğü mezarlıkta açılışta yine örgüt propagandası yapıldı. Bitlis kırsalında açılan benzer bir mezarlık da mahkeme kararıyla kapatıldı.Ekim 2013: Karayolunda bomba bulunduİlçe yakınlarında askerlerin geçtiği yol üzerinde yapılan aramada bombalı tuzak bulundu. Tahrip gücü yüksek patlayıcı imha edildi.Ekim 2013: Türkiye rekoruBağlan köy ve kırsalında yapılan operasyonda 23 ton esrar ele geçirildi. Bu, Türkiye’de tek seferde ele geçirilen en yüksek miktar oldu. 700 personelin katıldığı operasyonda esrar 8 kamyonla taşındı. Kasım ayında yapılan operasyonlarda ise yaklaşık 20 ton uyuşturucu ve uyuşturucu ham maddesi ele geçirildi.Kasım 2013: Elektrik kesintileriGüneydoğu Anadolu’nun elektrik dağıtımı özelleştirildikten sonra bir çok evin elektriği fatura ödemedikleri gerekçesi kesiliyordu. Lice’ye bağlı 56 köy ve 118 mezra da günler boyunca elektrik alamadı. Görevliler kesintilerin bakım ve onarım sebebiyle yapıldığını açıkladı. Bu olay protesto edildi.Aralık 2013: Askerler kaçırıldıLice sınırları içerisindeki Fis ovasında yol kesen PKK’lılar kimlik kontrolü yaptı ve 2 astsubay ve 2 uzman çavuş kaçırıldı. Askerler daha sonra serbest bırakıldı.Ocak 2014: Seçim tartışmaları30 Mart yerel seçimi öncesinde Lice ilçesinde PKK taraftarları ve Hüda-Par üyeleri arasında taşlı sopalı kavga gerçekleşti. İlçeye gelen Hüda-Par konvoyuna saldıran PKK’lılar araçları yaktı 16 kişiyi yaraladı.Şubat 2014: Karakol inşaatı protestosuYolçatı’da yapılan karakol inşaatı bir kez daha protesto edildi. Protestocularla jandarma arasında çatışma çıktı. Bingöl- Diyarbakır karayolu 4 saat trafiğe kapandı.Mart 2013: Abalı karakolu protestolarıLice sınırları içindeki Abalı karakolunda yapılan inşaatı protesto etmek amacıyla 127 araç ile buraya gelen protestocular kendilerine müdahale eden askerlere molotof kokteyli fırlattı. Yol günlerce trafiğe kapattı.Nisan 2014: Sivil ve askerler kaçırıldıBir özel şirketin iki çalışanı ve 2 uzman çavuş Lice kırsalında kaçırıldı. Devam eden Abalı karakolu protestolarında 9 asker yaralandı.Mayıs 2014: Yol kapatma eylemleriDiyarbakır- Bingöl karayolunun Lice kısmı PKK taraftarlarınca kapatıldı. Yola açılan hendeklerden birine düşen bir kişi ağır yaralandı. Silahlı PKK’lılar ile yolu açmak isteyen askerler arasında çatışma çıktı. Yolu açmaya çalışan inşaat araçları yakıldı.Haziran 2014: Protesto gösterilerinde 2 ölü, 5 yaralıDiyarbakır- Bingöl karayolunu bir kez daha kapatmak isteyen PKK’lı gruplar ile günlerce süren çatışmalarda 2 PKK’lı öldü. 4 PKK taraftarı ve bir asker yaralandı. Yol kapatma girişimleri 15 gün boyunca sürdü.Temmuz 2014: Türk bayrağı indirildiLice’de 2. Hava Kuvvet Komutanlığı bahçesindeki Türk bayrağı bir protestocu tarafından indirildi. Ülke kamuoyunu uzun süre meşgul eden bu olayı tüm kesimler kınadı. Bayrağı indiren kişi daha sonra yakalandı.Ağustos 2014: Mahsum Korkmaz heykeliPKK’nın kuruluşunun yıldönümünde Yolçatı mezarlığına örgütün kurucularından Mahsum Korkmaz’ın heykeli dikildi. Daha sonra heykel mahkeme kararıyla askerler tarafından indirildi. Çıkan olaylarda bir kişi hayatını kaybetti. Bir çok noktada heykelin indirilmesi protesto edildiAl Jazeera
Pentagon Foley'i Kurtarmaya Çalışmış
Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon yakın geçmişte Suriye'de tutulan Amerikan rehinelerini kurtarmak için gizli bir askeri operasyon düzenlendiğini, ancak sonuç alınamadığını açıkladı. Pentogon'un açıklamasında kurtarılmaya çalışılan rehineler arasında IŞİD tarafından başı kesilerek öldürülen Amerikalı gazeteci Stephen Foley'nin olup olmadığı söylenmedi. Ancak adının açıklanmasını istemeyen üst düzey ABD'li yetkililer kurtarılmaya çalışanlar arasında Foley'nin de olduğunu belirtti. IŞİD Foley'nin ABD'nin hava saldırılarına misilleme olarak öldürüldüğünü açıklamıştı. Bu arada, ABD Başkanı Barack Obama adını İslam devleti olarak değiştiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün sosyal medyada yayımladığı, ABD'li gazeteci James Foley'in başının kesilerek öldürüldüğünü gösteren video için 'dehşet verici' dedi ve ABD'lileri korumak için her şeyi yapacaklarını söyledi. Adını İslam Devleti olarak değiştiren IŞİD örgütünün eylemlerine 21. yüzyılda yer olmadığını belirten Obama, 'Geleceği inşa edenler bu terörist gruplar değil, James Foley gibi insanlardır' diye konuştu. Foley'nin öldürülmesini 'tüm dünyanın vicdanını şoke eden bir şiddet eylemi' diye tanımlayan Obama IŞİD'in iflas etmiş bir ideolojisi olduğunu ifade etti ve 'Bu yapıdaki bir örgüt mutlaka başarısızlığa uğrayacaktır' dedi. Obama Irak'a yönelik ise 'birlik olun' çağrısını yineledi. 'Bu tehdide karşı tüm Orta Doğu ülkeleri birlikte hareket etmeli' diyen Obama, artık farklılıkların bir kenara bırakılması gerektiğini söyledi. Pentogon'un yaptığı açıklamada operasyonun 'hava ve yer unsurlarıyla yapıldığı ve IŞİD içindeki belirli bir adam kaçırma şebekesine odaklandığı' söylendi. Açıklamada, 'Maalesef operasyon başarısız oldu, çünkü rehineler hedeflenen yerde değildi' denildi. Öte yandan Obama yönetiminden üst düzey yetkililer yaz başında Amerikan özel güçlerinin aralarında Foley'nin de bulunduğu rehineleri kurtarmak için Suriye'ye indirildiğini açıkladı. Yetkililer askerlerin IŞİD militanlarıyla çatışmaya girdiğini ve birkaçını da öldürdüklerini, çatışmada ölen Amerikan askeri olmadığını kaydetti. Beş yıldır Ortadoğu'da çalışan James Foley ise 22 Kasım 2012'de kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırılmıştı. Gazeteci daha önce de Libya'da 2011 yılında kaçırılıp serbest bırakılmıştı. Foley, 2012 yılında BBC'ye verdiği bir mülakatta, 'Ben çatışma bölgelerinin trajik öykülerine kapılmış, anlatılmamış hikâyeleri gün yüzüne çıkarmaya çalışan biriyim' diyordu. Foley'in annesi Diane, Facebook'ta yayımladığı mesajında oğluyla gurur duyduğunu belirterek, oğlunun Suriyelilerin acılarını duyurmak için hayatını kaybettiğini söyledi. BBC Türkçe
IŞİD, Petrol Satışından Günde 3 Milyon Dolar Kazanıyor
INEGMA Araştırma Direktörü Karasik, “Bölgedeki her ülkeye ne kadar satıldığı bilinmese de IŞİD’in günlük toplam petrol gelirinin 3 milyon dolar olduğunu biliyoruz” dedi. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yakın Doğu ve Körfez Askeri Analizler Enstitüsü (INEGMA) Araştırma Direktörü Theodore Karasik, IŞİD'in kontrolü altındaki bölgelerden gelen petrolün büyük kısmının yasa dışı yollardan bölge ülkelerine satıldığını kaydetti. 'Bölgedeki kaynaklarımıza göre, bölgedeki her ülkeye ne kadar satıldığı bilinmese de IŞİD'in günlük toplam petrol gelirinin 3 milyon dolar olduğunu biliyoruz' diyen Karasik, etkinliği kırılmaya çalışılan IŞİD'in parasal kaynaklarını önceleri bağışlar yoluyla sağladığını anlattı. Zaman içinde IŞİD güçlerinin bölgede hırsızlık, haraç, adam kaçırma, fidye gibi yollara başvurduğunu ve finansal gücünün oldukça hızlı bir şekilde arttığını ifade eden Karasik, ' IŞİD şimdi bütün bu yöntemlere ek olarakpetrol ve tahıl da satarak gelirini artırıyor' dedi. IŞİD'in Kuzey Irak bölgesindeki petrol üretimi açısından son derece önemli sahaları halen tehdit etmeye devam ettiğini kaydeden Karasik, 'İngiliz ve Amerikalı enerji şirketleri henüz tam olarak faaliyetlerinin geleceği konusunda endişeli değil. IŞİD hali hazırda Irak için asıl varlık kaynağı olan güney petrollerini hiç hedef almadı. Şu anda uluslararası enerji piyasalarını etkileyebilecek bir durum söz konusu olduğunu düşünmüyorum' diye konuştu. 'ABD ve Şam görüşmek zorunda...' Theodore Karasik, şunları kaydetti: 'Batılılar ve Asyalılar'ın, Kuzey Irak'taki, Bağdat yakınlarındaki enerji sahalarından, asıl kadrosunu geri çektiği yönünde haberler var. Fakat hali hazırda bu enerji şirketlerinden hiçbirisi Irak'ın güneyinden çalışanlarını geri çekmedi. Irak'ta yeni hükümetin kurulması ile uluslararası enerji şirketlerinde çalışanların Bağdat'a geri döneceğini düşünüyorum. Uzun vadede ABD, Şam ile IŞİD tehdidine karşı çözüm bulunması için görüşmek zorunda kalacak. Bu, ABD'nin hava hedeflerini tespit etmesi için ihtiyaç duyduğu bilgi alışverişinin yapılması olabilir.' Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) ' Petrol Piyasası Raporu'a göre IŞİD, Irak'ta toplamda günlük 80 bin varil üretim potansiyeline sahip 7petrol sahasını elinde tutuyor. Günlük 80 bin varillik petrolün bugünkü piyasa değeri, varil başına 103 dolardan hesaplandığında 8,24 milyon doları buluyor. IŞİD'in, Irak'ta Ayn Zalah, Batma, Najma, Kayara, Himrin, Acil ve Beled sahalarını elinde bulundurduğu belirtilen raporda, örgütün, sahalardan elde ettiği petrolü kendi akaryakıt ihtiyacını karşılamak ve kaçakçılık yaparak gelir oluşturmak için kullandığı ifade edilmişti.A Haber
Kurtuluş Savaşı'nda Vatanı İçin Mücadele Eden 9 Kahraman Türk Kadını
93 Harbinde Ruslarla mücadele eden Nene Hatun ile başlayan Türk Kadını'nın memleketi düşmanlardan kurtarma azmi Milli Mücadele'de had safhaya ulaşmıştır. Milli mücadele kadın kahramanları yüzyıllar geçse de unutulmayacak isimlerdir. Her birinin destansı mücadelesi her zaman gönüllerimizde yaşayacaktır. Milli mücadelenin kadın kahramanları ile ilgili araştırma yapıyorsanız içeriğimiz size yardımcı olacak. Kurtuluş Savaşının cephelerinde görev alan fedakar, mili mücadelenin kadın kahramanları kimdir diyorsanız gelin hep birlikte öğrenelim.Not: Buradan bir kez daha cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, silah arkadaşları, aziz şehitlerimiz ve topyekün vatanımızı savunan herkesi saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Yalçın Akdoğan'dan 'Çözüm Süreci' Açıklaması
Yalçın Akdoğan, çözüm süreci ile ilgili yaptığı açıklamada; 'Başbakanımızın başkanlığında tüm ilgili kurumlar, bakanlıklar bir araya geldik. Başbakanımız 'bu sürecin sahibi benim' dedi. Çözüm sürecinden sorumlu bakan falan değil, benim bu işin sahibi demiş oldu' dedi.Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TRT Haber televizyonunun canlı yayınında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 2012 yılında verdiği bir röportajında söylediği 'Derin devlet bir tür zombi gibi. Öldü diyorsun, farklı bir vücutta yeniden diriliyor. Bu asalak yapılar temizlenmeden ileri demokrasiye ulaşılamaz' sözleri hatılatıldı. Akdoğan, paralel yapı ile ilgili iddialara ilişkin şunları söyledi; 'Bu kayıt dışılık yani devleti seçilmiş iktidarlar yönetmez, biz yönetiriz. Otorite sahibi biz olacağız. Siyaset mühendisliğini biz yapacağız. Bu bir hastalık. Bu anlayışın deşifre edilmiş olması, bu konuda bir farkındalık oluşmasının, onlara dönük bir güven sarsılması yaşanmasının ben bu mücadelede önemli bir nokta olarak görüyorum. Tasfiye edilip edilmemesinden daha önemli olan, bunun deşifre olması ve güven kaybetmesidir. Devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekmeye çalışıyorsa buna karşı elbette bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekir.''DEVLETİN FOTOĞRAFINDAN ÖNCE SİVİL TOPLUMUN FOTOĞRAFINI ÖNEMSİYORUM'Hükümet-medya ilişkileri nasıl yürüyecek diye sorulan Akdoğan, 'Ben Başbakan yardımcısıyım ama bir iletişim bakanlığı gibi kurguluyorum. Devletin tüm iletişim birimleri, Basın Yayın Enformasyon, Basın İlan Kurumu, TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK bütün bunları bir iletişim stratejisi çerçevesinde ortak amaca doğru yol yürüyen kurumlar olarak görüyorum. Çünkü bunlar uluslararası mahiyette kurumlar. Tüm bu birimler kamu diplomasisi faaliyeti yürüten birimler olarak da görülebilir. Cuma günü medya ve iletişim sektöründe bulunan STK'ları davet edeceğim bir toplantı yapmayı planlıyorum. 20 civarında sivil toplum örgütü var sektörde. Bunları öncelikle dinlemek istiyorum. Ben kamudan önce sivil toplumun görüşünü almak istiyorum. Devletin fotoğrafından önce ben sivil toplumun fotoğrafını önemsiyorum. Dinleyerek işe başlamak bence önemli. Bütün bu kurumların içeride doğru bilgilendirme yapma, kamuoyu oluşturma, hükümetin ve devletin iletişim politikası çerçevesinde halkı bilgilendirme konusunda önemli misyonlar yüklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kamuoyunun bilgilendirilmesi, gündem oluşturulması çerçevesinde birçok konu olduğunu görüyoruz. Çözüm süreci de bunun bir parçasıdır' diye konuştu.'MASUM HAK ARAMA MÜCADELELERİ VE GÖSTERİLER SİYASİ KALKIŞMALARA DÖNÜŞEBİLDİ'Gezi Olayları ile bağlantılı olarak sorulan Türkiye'nin kendisini dünyaya anlatması ile ilgili bir plan olup olmadığı sorusu için Akdoğan, 'Ülke gündeminde türbülans oluşturan her konuda toplumun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmesi önemli. Kamu diplomasisi derken propagandadan bahsetmiyorum. Propaganda da bilgi yaymak anlamına gelir ama orada bilginin doğruluğu yanlışlığı çok önemli değildir. İdeolojik maksatlarla da bunu yapabilirsiniz. Kamu diplomasisinde doğru bilgiyi yaymak önemlidir. Bu çerçevede birçok sıkıntı yaşadık. İdeolojik olarak savrulmalar oldu. Toplumda ciddi sıkıntılar yaşandı. Masum birtakım hak arama mücadeleleri ve gösteriler daha büyük siyasi kalkışmalara dönüşebildi. Bütün bunlarda kamu yayıncılığının daha objektif daha serin kanlı toplumsal fay hatlarındaki kırılmayı önleyecek şekilde yayın yapmaları önem taşıyor' diye kaydetti.'ERDOĞAN-DAVUTOĞLU UYUMU TÜRKİYE'Yİ ŞAHA KALDIRACAK BİR DİNAMİZM GETİRECEKTİR'Akdoğan, hükümetteki görev değişikliklerini değerlendirerek şöyle konuştu; 'Cumhurbaşkanı değişti, başbakan değişti, kabine değişti, MYK değişti, genel başkan değişti. Bunlar basit işler değil. Sıradan küçük bir partide bu değişiklikler olsa belki çok önemsenmeyebilir ama büyük bir iktidar partisinde bu değişimin yaşanması ülkenin de geleceğini ilgilendiriyor. Bu konuda bir sorun yaşanır mı bir çatlama olur mu gibi kaygıların hepsi boşa çıktı. Tereyağından kıl çeker gibi çok sağlıklı bir süreç yürüttük. Burada cumhurbaşkanı ve başbakan uyumu çok önem taşıyor. Bu konuda Sayın Davutoğlu'nun doğru bir tercih olduğunu buna en uygun isimlerden biri olduğunu gördük. Bu sürecin başarı ile tamamlanmasında Davutoğlu profilinin önem taşıdığını görüyorum. Yeni Türkiye'nin inşasında cumhurbaşkanı başbakan uyumu önemlidir. Erdoğan-Davutoğlu uyumu Türkiye'yi şaha kaldıracak bir dinamizm getirecektir. Herhangi bir sıkıntı yaşanması değil, tam tersine daha büyük bir enerji ve sinerji ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Davutoğlu'nun kongre konuşması, grup konuşmasına baktığımızda müthiş bir kabullenme olduğunu görüyoruz Ak Parti kitlesinde. 62'nci Hükümetin bir seçim hükümeti olmadığını sadece 2015'i değil, 2019'u da hedeflediğini gösterdi.''ASANSÖR KAZASI, DAMPERLİ KAMYON, MADEN FACİASI MASAYA YATIRILACAK'Mecidiyeköy'de yaşanan asansör kazası sorulan Akdoğan, iş güvenliği tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunarak 'Bu gerçekten hepimizi üzüntüye boğan bir karar. Bu kadar kolay olmamalı can kaybetmek. Milyar dolarlık yatırımlar bunlar ve Türkiye'nin de gurur olan projeler. Bunlara paralel olarak iş güvenliğinde de aynı hassasiyetin sergilenmesi, aynı kalite çıtasının yukarıya çekilmesi gerekir. 2012'de bir iş güvenliği yasası çıkarttık. Başbakanlık Teftiş Kurulu görevlendirildi. 2012'de çıkardığımız iş güvenliği yasasından sonraki tüm hadiseler damperli kamyon, maden faciası vs. Mevzuatta hala bir eksiklik mi var, bunun uygulanmasında mı bir sıkıntı var, denetimde mi sıkıntı var. Bütün olayları masaya yatıralım, sorgulayalım. Bunun üzerine ne yapmak gerekiyorsa yapalım. Ya bir denetim ya da bir eğitim sıkıntısı var' dedi.'BAŞBAKANIMIZ BU SÜRECİN SAHİBİ BENİM, DEDİ'Çözüm süreci ile ilgili sorulan soruyu Akdoğan, 'Süreçte herhangi bir olumsuzluk, sıkıntı yok. Planlandığı şekilde süreç işliyor. Başbakanımızın başkanlığında tüm ilgili kurumlar, bakanlıklar bir araya geldik. Başbakanımız 'bu sürecin sahibi benim' dedi. Çözüm sürecinden sorumlu bakan falan değil, benim bu işin sahibi demiş oldu. Bu şeffaf bir şekilde saydam bir şekilde yani gizli kapaklı yürütülecek bir şey değil. Bir hükümet ve devlet politikası olarak uygulanacak bir mesele. Burada toplumsal destek önemlidir. Toplumun bilgilendirilmesi ve iç huzurun sağlanması da önemlidir. Gizli kapaklı bir iş olmayacaktır. Gelinen noktada Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de ben bu sürece ivme kazandırdığını düşünüyorum. Selahattin Demirtaş'ın aday olması, belli bir oy oranına ulaşması. Sürecin aktörü sayılabilecek Erdoğan'ın yüzde 52-53 oy oranına ulaşması dolaylı destek anlamına gelir. Bunun üzerine Demirtaş'ı da eklerseniz yüzde 60'ları geçen bir destek anlamına gelir. Lice'deki olaylar, yol kesme, adam kaçırma, haraç alma gibi birtakım hadiseler var. Bir eylemsizlik kararı alınmıştır. Bu eylemsizlik sadece karakol basma, kurşun sıkma ile sınırlı olmamalıdır. Terör, her türlü şiddet ve asayiş meselesi. Bunlar da bu eylemsizlik kapsamında ele alınmalıdır. Ve çözüm sürecinde kırılganlık üreten risk üreten, bunların devre dışı kalması için bu eylemsizlik kapsamı içine alması önemlidir. Yarım kalan çekilmenin tamamlanması bu süreçte önem taşıyan hadiselerdir' şeklinde yanıtladı.'SORUNU GÜNDEME GETİRMEK, SORUN ÜRETMEK DEĞİLDİR'Çözüm süreci ve bu süreçte yaşananlar ile ilgili kamuoyuna yansımayan hususların olup olmadığı sorulan Akdoğan, 'Böyle bir şey söz konusu olamaz. Türkiye bir hukuk devleti. Bu kadar iletişimin medyanın geliştiği sosyal medyanın geliştiği bir ortamda hiçbir şey gizli kapaklı kalabilir mi? Siz her şeyi kamuoyunun önünde yapıyorsunuz. AK Parti iktidarı 12 yıldır Türkiye'yi yönetiyor. Hiç gizli kapaklı bir şey yaptı mı? Toplumdan bir şey gizledi mi? Toplumda bir güven oluşmuş durumda. Bu güveni boşa çıkaracak hiçbir adımı AK Parti iktidarı atmaz. AK Parti bu çözüm sürecini gündeme getirdiğinde birileri bu sorun nereden başımıza bela ettiniz, dediler. Bu sorun zaten vardı. 40 bin insan öldü. Ama siz görmezden gelirseniz başınızı kuma gömerseniz hiçbir şey yokmuş gibi davranırsanız o zaman siz bir şeyleri kaçırıyorsunuz demektir. Bu sorunu gündeme getirmek sorun üretmek değildir. Var olan bir sorunu çözmek için adım atmaktır' diye kaydetti.'AK PARTİ'NİN BİR YAPI İLE KAVGASI DEĞİL, HUKUK MÜCADELESİDİR'28 Aralık 2012'deki bir röportajında 'Derin devlet bir tür zombi gibi. Öldü diyorsun, farklı bir vücutta yeniden diriliyor. Bu asalak yapılar temizlenmeden ileri demokrasiye ulaşılamaz' sözlerini ifade eden Yalçın Akdoğan'a bu söylemleri üzerinden asalak yapılar temizlenebildi mi, sorusu sorulan Akdoğan, 'Bu vesayetçi ruh farklı vücutlarda dolanıyor. Siz birini tasfiye ediyorsunuz. Yarın bu hastalık başka bir vücuda geçiyor. Bu kayıt dışılık yani devleti seçilmiş iktidarlar yönetmez, biz yönetiriz. Otorite sahibi biz olacağız. Siyaset mühendisliğini biz yapacağız. Bu bir hastalık. Bu hastalığın aktörleri değişiyor. Son dönemde bakıyoruz yeni vesayet odakları üretilmeye çalışılıyor. Bunlar demokrasiye, hukuka, milletin iradesine karşıdır. Ülkenin ve milletin menfaatlerine uygun işler değildir. Bu anlayışın deşifre edilmiş olması, bu konuda bir farkındalık oluşmasının, onlara dönük bir güven sarsılması yaşanmasının ben bu mücadelede önemli bir nokta olarak görüyorum. Tasfiye edilip edilmemesinden daha önemli olan, bunun deşifre olması ve güven kaybetmesidir. Ondan sonra elbette idari birtakım tedbirler alınacaktır. Adli birtakım süreçler olacaktır. Bu bir devlet meselesidir. Sadece hükümetin meselesi değildir. Bu AK Parti'nin bir yapı ile kavgası değildir. Hukuk mücadelesidir bu. Bu mücadele verilecektir. Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması bunun bir devlet politikası olması açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Uzun soluklu bir mücadeledir. Yanlış yapan her kim olursa olsun hukuka ve demokrasiye kim meydan okuyorsa, devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekmeye çalışıyorsa buna karşı elbette bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekir. Yapılan da budur' diye yanıt verdi.'BUNLAR MİLLİ GÜVENLİK MESELELERİDİR''Çeşitli odaklarla mücadelenin devlet politikası haline gelmesi zaman mı alacak', sorusu için Akdoğan, 'Bu tür konuları biz parti ya da iktidar meselesi olarak görmüyoruz. Çözüm süreci de böyledir. Diğer vesayetçi odaklarla mücadele de böyledir. Avrupa Birliği perspektifi de böyledir. Bunlar ortak ulusal konulardır. Milli güvenlik meseleleridir. Devlet politikası olabildiği oranda bütün devlet organlarının arkasında durması anlamına gelir. O süreçlerin daha başarılı olmasını beraberinde getirir. Bunlar temel meselelerimiz bizim. Avrupa Birliği konusu da çözüm süreci konu da diğer konular da temel meselemiz. Bu konuda dünden daha iyi olduğumuz söylenebilir' ifadelerini kullandı.'CHP İDEOLOJİK BİR TRAVMA YAŞIYOR'CHP'deki kurultay hatırlatılarak 'Muhalefetten beslenebiliyor musunuz?' diye sorulan Yalçın Akdoğan, 'AK Parti'den önce Türkiye'nin bir demokrasi sorunu vardı. Şu anda bir muhalefet sorunu var. Giderek birbirine benzeşen birbirini aşağıya doğru çeken bir muhalefet bloğu ile karşı karşıyayız. Bu kongreler muhalefetin yaşadığı siyasi krizleri çözme kabiliyetini ortaya koymuyor. Kongreler vasıtası ile siyasi partiler kendilerini yeniler. Muhalefetteki kongrelerde böyle bir yapısal dönüşüm görmüyoruz. CHP bence ideolojik bir travma yaşıyor. Yapısal birçok sorunu var. Bu sorunu aşmak için ciddi bir öz eleştiriden geçmediği için daha kalıcı adımlar atamıyor. Devlete atfedilen ne kadar olumsuzluk varsa bunu üzerine alan bir CHP anlayışı var. Fikirlerin yarıştığı bir kongre olmadı. Burada hangi aday hangi görüşü savunuyordu ve o kazandı? Ben çok ümitli değilim açıkçası. Popülizmle değişim sağlanmaz. Sadece isimleri değiştirerek yapısal dönüşüm yapamazsınız. Özellikle son dönemde MHP ile yakınlaşma başka travmalar üretti. MHP'de daha fazla travma üretti. Erdoğan'ın MHP kitlesinden ciddi destek bulmasında bu yaşanan travmanın da bir etkisi olduğu söylenebilir.İkisi de birbirini aşağıya çekmeye başladı' diye konuştu.2015 ANAYASASI İLE İLGİLİ AKDOĞAN: GİDEREK BÜYÜYEN BİR ÜLKE VAR VE GİYSİLERİNİZ SİZE DAR GELİYORAkdoğan, 'Muhalefet destek vermese bile 2015 anayasası olacak mı?' sorusuna; 'Olması gerekiyor. Bu toplumun talebi ve beklentisi. 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için anayasa ve yasalarda ciddi dönüşümler olması gerekiyor. Belki bu başkanlık yarı başkanlığa kadar daha köklü birtakım değişimler yapılması gerekiyor. Giderek büyüyen bir ülke var ve giysileriniz size dar geliyor. Bu olmaz. Bir şekilde bu konuda adım atılması gerekiyor. Ak Parti için öncelikli konulardan biridir bu. Ak Parti tek başına da kalsa bu hedefini geriye düşürmeden yol yürümeye devam edecek. Diğer partileri de zorlayarak kendi sayısal çoğunluğa ulaşsın veya ulaşmasın bu hedefi kaybetmeden yol yürümeye devam edecek. Önümüzdeki seçimler çok kritik. Bu seçimlerde Ak Parti'nin ulaşacağı meclis çoğunluğu önem taşıyor. Anayasadan şikayetçi olan bütün toplum kesimlerinin bir şekilde diğer partiler üzerinde baskı kurması önemli bir husus' diye yantıladı.Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA)
Yan Gözle Bakmanın Yürek İsteyeceği Dünyanın En Ürkütücü 25 Çetesi
İnsanoğlunun temel ihtiyaçlarından birisi de güvenliktir. Yaşadığımız, seyahat ettiğimiz ya da gitmek istediğimiz yerlerle ilgili araştırma yaparken de bu durumu ön plana çıkarırız. Birçok şeyde olduğu gibi, tehlikenin kaynağı da çoğunlukla insandır.   İşte bulundukları yerleri tehlikeli hale getiren, giderken bir kez daha düşündüren 25 namı kendinden önce gelmiş çete...