onedio
Görüş Bildir

Terör Haberleri

Terör ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Terör ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Devlet Bahçeli'nin Öcalan Çıkışı Soruldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’da gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi’ne katılmıştı. Erdoğan dönüşte uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan çıkışına dair de konuştu. “Bizim aramızda bir anlaşmazlık, bir uyuşmazlık, bir fikir ayrılığı asla yoktur” diyen Erdoğan, “Sayın Bahçeli ile görüşmemizde siyasetin ve ülkenin gündemindeki tüm konuları detaylıca ele aldık” ifadelerini kullandı.
Rusya’da Tutuklanmıştı: "Daltonlar" Çetesinin Lideri Berat Can Gökdemir İçin İade Talebi
Son yıllarda özellikle İstanbul’da karıştığı olaylarla sık sık adından söz ettiren Daltonlar suç örgütünün firari lideri olan “Can Dalton” lakaplı Berat Can Gökdemir, geçtiğimiz günlerde Rusya’nın başkenti Moskova’da yakalanarak tutuklanmıştı. Interpol tarafından “kırmızı bültenle” aranan Gökdemir için önemli bir gelişme yaşanadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, firari çete liderinin iadesi için  Rusya Yetkili Adli Makamları'na yazı yazdı. Berat Can Gökdemir’in, çeşitli suçlardan 32 yıl hapsi isteniyor.
Tutuklu Bulunan Selahattin Demirtaş’tan Devlet Bahçeli’ye Mesaj: “Önce Beni Serbest Bırakın”
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Kapalı Cezaevi’nde avukatlarıyla yaptığı görüşme sonrasında açıklamada bulundu. Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’a seslenen Devlet Bahçeli’ye çağrıda bulunan Demirtaş, “Önce beni cezaevinden çıkarın, cezaevinin kapısında sorunu konuşalım” dedi. Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için tüm toplumun sürece katkı vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.İşte Selahattin Demirtaş’ın avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalar…
19 Kasım Salı Akşamı Kaçırdığın Haberler
Dün akşam gözden kaçırdığınız ya da tüm detayları ile yeniden okuyup 'ne olmuştu ya?' diyeceğiniz haberleri sizler için derledik.İşte 19 Kasım Salı akşamının gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikleri...
Rasim Ozan Kütahyalı’dan Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş Çağrısı: "Ankara’daki Evlere Nakil Şart"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrının en büyük destekçilerinden biri de Rasim Ozan Kütahyalı. Kütahyalı, Bahçeli’nin konuşması sonrasında yaptığı paylaşımlarda, İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ın Ankara’da ev sahipsine geçmesi gerektiğini ifade etmişti. Rasim Ozan Kütahyalı, bugün ise hem Abdullah Öcalan’ın hem de eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Ankara’da ev hapsine nakil edilmesi gerektiğini yazdı.
Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayhan Ogan’dan AK Partili Şamil Tayyar’a Sert Sözler: “Fitneci, Gavur, Münafık”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, dün (14 Kasım 2024) Ekol TV’de Candaş Tolga Işık’ın konuğu oldu. Uçum, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışını “PKK'nın bir Kürt siyasi hareketi olarak görülmesine yönelik geliştirilmiş bir devlet inisiyatifinin dili olarak anlaşılması gerekiyor” sözleriyle değerlendirdi.Eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar ise sosyal medya hesabı X’ten bu sözlerin yanlış anlaşılabileceğini ifade ederken AK Parti’nin açıklama yapması gerektiğinin altını çizdi. Bu paylaşımın ardından ise Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayhan Ogan’dan sert yanıt geldi. Tayyar ve Ogan adeta birbirine girdi. Tartışma büyürken bir diğer Cumhurbaşkanı Danışmanı da Tayyar'ı hedef göstererek dahil oldu.
Başbakan'dan Bahçeli'ye: 'İspatlamazsan Alçaksın, Adisin'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin haftalık grup toplantısında konuşuyor. Erdoğan konuşmasında Bahçeli'nin 'Pınarhisar'ı mumla arayacak' sözlerine cevap verirken Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi.İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:AVRUPA ZİYARETLERİBildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta sonu itibariyle Avusturya ve Fransa’daki vatandaşlarımızın, orada yaşayan çalışan hayat kurmuş kardeşlerimizin samimi sizlere selamları var, bunu iletmek istiyorum. Perşembe günü Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gittik, ayağımızın tozuyla kardeşlerimizle bir araya geldik. Avrupalı Türk Demokrat Birliği’nin 10’ncu kuruluş yıl dönümü kapsamında düzenlediği toplantı 10 bin kişinin katıldığı bir salonda yapıldı. Daha büyük bir salon talebi vardı, ancak çeşitli bahanelerle bu karşılanmadı.Avusturya’daki vatandaşlarımız akın akın geldiler. Salon içinde ve salon dışında çok büyük bir coşku çok büyük bir heyecan söz konusuydu. Ve saatlerce orada bekleyen vatandaşlarımızın salon dışında olanları da kapalı salondaki konuşmamızı sonuna kadar dışarda izlediler, beklediler, salon içindeki toplantıdan sonra çıkıp dışarda da açık hava mitingi yaptık.Gerçekten Türkiye’yi aratmayan, mitingleri aratmayan, heyecanın coşkunun muhabbetin zirve yaptığı anları Avusturya’daki kardeşlerim bizlere yaşattılar. Ertesi gün kaldığımız otelde Avusturya Dışişleri Bakanı’nı kabul ettik. Ardından Paris’e geçtik. Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Holland ile başbaşa görüşmemiz oldu.Bir güncelleme diyebileceğim geleceğe yönelik bir plan oluşturduk. Cumartesi günü Fransa’nın, aynı zamanda Türkiye’de 1200’ü bulan Fransız şirketi var. Bunların ileri gelenlerinden bir kısmıyla kahvaltı yaptık. Paris’teki bu resmi temaslar esnasındaki yaptığımız bu görüşme, Türkiye’deki yatırımların geleceğine yönelik de bir yeni değerlendirme fırsatı verdi. arzuları talepleri nelerdir, bunları dinlemek suretiyle de bu eksiklikleri gidermek ve geleceğe yönelik de yaptıkları yatırımların daha da artırılması için taleplerimizi kendilerine ilettik.Lyon kentine geçtik. Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük kenti. Bölge valisi ve belediye başkanıyla görüşmeler yaptık. Belediye başkanı, aynı zamanda senatör. Lyon’da da yine Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin düzenlediği vatandaş buluşmasına katıldık. 20 bin vatandaşımızla buluştuk, hasret giderdik. Üç vatandaş buluşması gerçekleşti. İlkini Köln, ikincisi Viyana, üçüncüsü ise Lyon olmuş oldu. orada yaşayan vatandaşlarımızın morallerinin yüksek olduğunu bizzat müşahede ettim. Askerlikle ilgili konularda kolaylıklar sağladık, bulundukları ülkede oy verme hakkı, Türkiye ile ilgili irtibatlarını daha da güçlendirdi. Vatandaşlarımız ilk kez olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanacaklar. Tüm genel seçim ve halk oylamalarında Türkiye’ye gelmelerine gerek kalmaksızın demokratik tercihlerini yapabilecekler. Oy kullanma tarihleri tabi ki buradan farklı olacak, bazı ülkelerde 4 bazı ülkelerde 2 gün olarak bu oy kullanma süreci devam edecek.Yurt dışında ilk tur 31 Temmuz 3 Ağustos, seçimler ikinci tura kalırsa 17 ila 20 Ağustos tarihi arasında olacak. Büyükelçiliklerimiz seçimlerinin sağlıklı şekilde yapılmasını, katılımın yüksek olmasını sağlamak için çalışmalarını sürdürüyorlar.Cumartesi akşamı Fransa’dan döndük. Pazar günü çalışmalarımıza devam ettik. İlk olarak Ak Parti İstanbul İl Teşkilatımızın danışma meclisi toplantısına katıldık. Ardından milli irade platformunun düzenlediği STK buluşmasına iştirak ettik. Böyle bir buluşmayı 25 Ocak’ta yapmış, gerçekten istifade etmiştik.'BİZE OY VERENLER - VERMEYENLER DİYE AYIRMADIK'Sevgili peygamberimizin “ümmetimizin ihtilafı rahmettir” diye buyurdu biliyorsunuz. İhtilaftan kasıt çatışma değildi. İstikamet belliyken, menzil belliyken, helal haram çizgileri belliyken, farklı yolların izlenmesi hayırlı bir ihtilaf olarak hazreti peygamber tarafından rahmet olarak tarif edilmişti. Her insan nevi şahsına münhasırdır. Fikirler beceriler farklı olabilir. Mezhepler meşrepler tutulan yollar farklı olabilir. Bu farklılıklar çatışmanın değil, renkliliğin yani zenginliğin belirtisidir.Biz mezheplere meşreplere kültürlere karşı eşit mesafede olduk. Kucaklayıcı olduk, yapıcı davrandık. Hiçbir ferdi grubu bize oy verenler vermeyenler diye asla ayırmadık. Asla ve asla seçim sonuçlarını önümüze almadık. Kimin nereye oy verdiğini kriter olarak kullanmadık. Bizim kriterlerimiz bellidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olmak bizim için en önemli kriterdir.'YAŞAM TARZLARI BİZİM İÇİN ZENGİNLİK ALAMETİDİR'Bunun dışındaki her özellik, mezhep meşrep yaşam tarzları bizim için zenginlik alametidir. Türkiye’deki dini yapılanmalara cemaatlere aynen bu nazarla baktık. Bize oy versinler, yöntemlerimizi tasvip etsinler etmesinler, özgürce fikirlerini ifade edecekleri bir zemini inşa etmenin mücadelesi içinde olduk. On yıllar boyunca, örgütlenmenin, örgütlerin, dernek ve vakıfların üzerinde çok ciddi baskılar oldu, zulümler yapıldı. Farklı düşünen herkes ve her grup on yıllar boyunca ötelendi. Kurban derilerini kimlerin toplayacağı dahi bu ülkede bir dönem çok büyük zulümlere sahne oldu.'BU KURBAN SENİNDİR, DERİSİ DE SENİNDİR'Benim kurbanım, benim kurbanımın derisi, sana ne ya. Sen buna nasıl müdahale edersin? Hayır ben nereye istiyorsam oraya vereceksin dediler. Bunların hepsine biz son verdik. Dedik ki kardeşim bu kurban senindir, derisi de senindir. Nereye istersen oraya verirsin. Hristiyan, Musevi, Müslüman tüm inanç sahiplerinin, önündeki engelleri tek tek kaldırdık kaldırıyoruz.Azınlıklara ait gayrimenkuller el konulmuştu. Şimdi bu vakıflara tek tek biz iade ettik. Gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aşmış vaziyette.Bundan dolayı Türkiye zayıflamadı. Toplumu korkuttukları gibi Türkiye bölünmedi. Azınlık vakıflarıyla ibadethaneleriyle ilgili bu adım, muhalefet partileri tarafından adeta sürekli sömürüldü. Bu Türkiye’nin sonu olur dediler, oldu mu? Hayır. Başörtüsünü yasaklayanlar, başörtüsünün Türkiye’yi böleceğini ifade ediyorlardı. Türkiye bölündü mü? Parçalandı mı? İşte biz serbest bıraktık. Dinlerle kültürlerle inançlarla ilgili yaptığımız her reformun öncesinde, başta CHP ve MHP olmak üzere, muhalefet karanlık tablolar çizdiler. Şu dilde tv açarsanız bölünür, klavyelere özgürlük getirirseniz Türkiye parçalanır. Peki ne oldu? hiçbir dedikleri çıkmadı. Ne oldu biliyor musunuz? CHP ve MHP’nin onların egemen zihniyetlerinin bizden önceki on yıllar boyunca gereksiz yere zulmettikleri ortaya çıktı.'CHP VE MHP VARLIK ZEMİNİNİ KAYBEDİYOR'Korkuları kendileri ürettiler. Korkularla milleti tehdit ettiler. Millete istedikleri gibi istikamet çizmeye çalıştılar. Aslında şu anda CHP ve MHP’nin hırçınlaşmasının altında bu yatıyor. CHP bölünme parçalanma korkusuyla işi idare etti. Varlık zeminini kaybediyor. MHP terör korkusuyla şehitleri istismar ederek işi idare etti. Şimdi bu korku ortadan kalkınca, o da varlık zeminini kaybediyor.Bu sabah yaptığı konuşmaya bakıyorsunuz Bahçeli’nin, aman yarabbi. Baştan aşağı, yine ifade ediyorum bu kürsüden ağzından salyalar akıyor. Biz öyle konuşmayacağız. Ve tamamıyla bir müfteri edasıyla yaptığı konuşma. İftiralarla dolu bir konuşma. 16 – 17 yıldır partinin başındasın geldiğin yer ortada. Ben MHP’li kardeşlerime hep sesleniyorum. MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. Bu adam siyasette çırak bile olamadı, olamayacak da. Bunun varlığı MHP teşkilatı için bir tehlikedir. Bu denli bir tehlikedir. Bugün yine iftiralarla dolu, yolsuzluklar şu bu filan falan.'İSPAT EDEMEZSEN ALÇAKSIN ADİSİN'Kalkıp evladıma hazine arazilerinin tahsisinden bahsediyor. Bakın bu kürsüden söylüyorum. Terör örgütünün başıyla aynı sofraya oturup oturmamaktan bahsediyor. Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın adisin.Üç buçuk yıl başbakan yardımcılığı yaptık. Takımın yargılandı. Niye kaçıp gittin iktidardan? Sakarya düzce depremlerinin altında kalan sensin sen. Oraları ayağa kaldıramadınız. Kaçıp gittiniz. Biz geldik ayağa kaldırdık. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin tek sebebi sizsiniz. Şu anda da beraber yandaş olduğunuz CHP o da aynı işi yaptı. CHP’nin yavrusu DSP ile beraberdiniz. Görev zararı adı altında, bu ülkede sıkıntılarının en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankasını, Halkbank’ı batırdınız. Biz Halkbank’a şahsiyetini kazandırdık, kişiliğini kazandırdık. Esnafıma yüzde 47 ile kredi verirken, öbür tarafta aynı şekilde ziraat bankası yüzde 59’la kredi verirken. Biz bunları adeta sıfırladık, 0-5 aralığına indirdik. Bu halka zulmeden siz oldunuz.AYAKKABI KUTUSUNA MİLYARLARLA NE AVRO NE DOLAR SIĞMAZİkide bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum. Milyarlarla ne avro ne dolar sığmaz. O ancak sizin kasalarınıza sığar. Siz önce bunu ortaya koyun. Neler yaptıklarınızın hepsi ortada, o yüzden kaçıp gittiniz. Ben davalarımı yine açacağım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına köksüz diyecek kadar kökten binasip olan kişi bunun hesabını verecektir. Despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir.“CEMAAT MASKESİ ALTINDA İHANET ŞEBEKESİ İNŞA EDİLDİ”Görünürde öğrenci yetiştiriyor, yoksul öğrencilerin elinden tutuyorlardı. Milletimizin değerlerinin şefkatinin merhametinin yardım etme hissiyatının görünenden çok farklı amaçla kullanıldığı acı bir şekilde ortaya çıktı. 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ince sinsi şekilde bir ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Öyle bir notaya geldi ki, benden olmayanın söz hakkı yaşam hakkı yoktur demeye başladı. Hiçbir alanda başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler. Tatmin edilemez bir hırsla, kendileri gibi her grubu son derece iğrenç metodlarla saf dışı bırakmaya başladılar. Kendilerine rakip olan herkes, yanlarındaki arkadaşlarını, telefonlarını dinleyerek, iftira atarak saf dışı bırakma gayreti içine girdiler.“BUNLARIN BİZİM DÖNEMİMİZDE BÜYÜDÜKLERİ GELİŞTİKLERİ İDDİASI ASILSIZ BİR İDDİADIR”Öyle bir noktaya öyle bir azgınlık seviyesine ulaştılar ki, Türkiye’nin istikametini tek başlarına belirlemek gibi bir şehvete kapıldılar. Orada maskeleri düştü. Gerçek yüzleri ortaya çıktı. Dertlerinin talebe yetiştirmek, yoksulların elinden tutmak olmadığı, dertlerinin iktidar olduğu güç olduğu orada ortaya çıktı. Başta emniyet ve yargıya yerleştirdikleri maşaları dışında teşebbüslere giriştiler. Bize farklı göründüler. Ama başka işlerin içine girdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri geliştikleri iddiası asılsız bir iddiadır. 12 Eylül darbesine bakın bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz 28 Şubat’ta görürsünüz. Uluslararası bazı çevrelerden özellikle de istihbarat örgütlerinden bunların güç devşirdiklerini görürsünüz. Her işlerinde tedbir adı altında 40 yıllık gizlenme taktiklerini kullandılar.“BÖCEK’TE BİZ İKİ YIL BEKLEMEDİK ONLAR ENGELLEDİ”Nasıl hukuk cinayetlerini işlediklerini geçmişte fark edebilmek kolay değildi. Evet mağdurlar biliyorlardı fakat ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizim de milletimin de gerçeklerden haberdar olmamız engelleniyordu. İşte böcek soruşturması. Bazıları soruyor, neden iki yıl beklediniz? Biz iki yıl beklemedik, onlar maşaları yoluyla iki yıldır soruşturmanın üzerini örtüyorlar. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu takip edeceğiz.“MASUM İNSANLARI DAHİ NASIL ZİNDANA ATTIKLARI TEK TEK ORTAYA ÇIKIYOR”Sırf kendileri gibi düşünmüyor diye masum insanları dahi nasıl zindana attıkları tek tek ortaya çıkıyor. Darbeyle mücadele ediliyor görüntüsü altında masum insanların nasıl mahkum edildiği tek tek ortaya çıkıyor.“BUGÜN EVET HAYIRCILARA YARADI”2010 yılında halkın oyuyla yaptığımız anayasa değişikliği bugün geç de olsa hatan dönüşün vasıtası olmuştur. O değişikliği olmasa halen içerde olacaklardı. AİHM’e gittikleri zaman böyle bir tabloyu karşılarında bulabilecekler miydi? Hayır. Fakat biz bireysel başvuruyu getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakalamış oldular. Bugün bahçeli yine aynı şeyleri konuşuyor, diğeri konuşacak. Çünkü bunlar o referandumda biliyorsunuz bizim getirdiğimiz değişikliğe ‘hayır’ dediler. Biz ‘evet’in mücadelesini verdik, bugün evet hayırcılara yaradı.“HALA KENDİNE GELEMEMİŞSİN”Bazıları cezaevinden çıkınca, oradan intikam ifadeleriyle bağırıp çağırıyorlar. Sen bir defa kendine gel. Hala kendine gelememişsin. Bunu bir defa hal yoluna koymak gerekir. Ne olacak? Kılavuz ortada, kendileri de ortada. Bunların birbirinden farkı olmaz.O anayasa değişikliği olmasa 12 Eylül sorumluları yargıda da mahkum olmayacaklardı. AYM, HSYK değişikliğiyle ilgili seçimi yapmasa yargı tartışılıyor olmayacaktı. Yargı Türkiye’deki tüm devlet kurumları içinde son sıraya düşmüş durumda, güvenilirliği itibariyle.“İNANIN ORTAYA ÇOK DAHA FAZLA BİLGİ BELGE ÇIKACAK”Yargı ne CHP’nin ne MHP’nin ne Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim olmayacak. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, milletin yargısı olacak. İnanın ortaya çok daha fazla bilgi belge çıkacak. Yargı emniyet içinde nasıl ahlak dışı vicdan dışı komplolara giriştikleri ortaya çıkacak. Ben milliyetperver olan yargı mensuplarına güveniyorum. Bu süreci onlar aslına dönüştürecekler.Hem yargı hem emniyet içinde vatanını milletini seven bütün vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini gönüllerini ortaya koyarak sürdürecekler. Daha önce de söyledim. Polis fezlekesine şüpheli diye isim koyacaklar, neye bakıyorlar, şüphelinin çocuğu hangi okulda okuyor, malum gazetelere üye mi değil mi? Buna bakıyor şüpheli yapıyorlar. Yargı bu urun temizlenmesi için cesur olmak zorundadır. Savcılarla ilgili öyle iddialar ortaya çıkıyor ki, hediyeler, tatiller vesaire. HSYK da ortada bu kadar deliller şüphe varken maalesef bunu izlemekle yetiniyor. Bir ülkenin başbakanın ofisine dinleme cihazı koyulması, sadece başbakanın şahsına değil, o ülkenin tamamına yapılmış bir ihanettir.“BİZ YARGIYA MÜDAHALE ETMİYORUZ, YARGIYA GÖREVİNİ HATIRLATIYORUZ”Başbakanın ofisine bu böcekleri koyanlar, kim bilir millete neler yaptılar, yapıyorlar. Binlerce on binlerce sanatçısına varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Polis üniforması içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine koyuyorsa, yarın gidip hakimin savcının yatak odasına kamera koymaktan da çekinmez. Koymadıkları ne malum?Kitap yazma hazırlığını yaptı diye insanlar mahkum ediliyor. Ama dinleme cihazı koyan zanlılar, dışişleri bakanlığındaki toplantıyı dinlenmesinden haberi olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar. Biz yargıya müdahale etmiyoruz, yargıya görevini hatırlatıyoruz. İşte 17-25 aralık’ta biz dik durmasaydık, ortada yargı diye bir şey kalmayacaktı.“O PENSİLVANYA’DAKİ (PINARHİSAR) YATIŞIMIN NEDENİ BENİM ASİLLİĞİMİN İFADESİDİR”SELAM örgütü diye bir örgüt uydurdular. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi toplamış olacaklardı. Hazırladıkları fezlekeyle, sizler burada, kendilerine tabii olmayan kim varsa alıp götüreceklerdi. Şimdi CHP MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında duruyor.Ne diyor Bahçeli biliyor musunuz? Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın diyor. Ey Bahçeli, o Pensilvanya’daki (Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi) yatışımın nedeni benim asilliğimin ifadesidir. Sen bir defa kendine bak. Pınarhisar günleri, senin düşündüğün ya da düşlediğin günler değil zaten. Eğer bizim için o tür günler yine gelecekse, biz öper başımıza koyarız. Bundan herhangi bir sıkıntımız yok. Yeri geldiği zaman Ziya Gökalp dersin…“Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker” Cümlelerinden rahatsız oluyorsan bu millet seni gerekli olan yere zaten mahkum edecek.“SON KULLANMA TARİHLERİ GEÇİNCE ONLARI DA SIRTLARINDAN HANÇERLEYECEKLER”CHP MHP Pensilvanya’nın arkasında duruyorlar. Son kullanma tarihleri geçince onları da sırtlarından hançerleyecekler. Kılıçdaroğlu mu dik duracak, Devlet Bahçeli mi dik duracaklar? Şimdi ki genel müdüre kurmayacaklarını mı zannediyorsunuz? Anayasa oylamasında parlamentoda bize bu haber geldiğinde, Baykal’la ilgili onu hemen yarım saat içerisinde yayından kaldıran benim. Fakat Kılıçdaroğlu hala bunu farklı şekilde yorumlama yollarına gidiyor.“BİZ CHP İÇİN DE MHP İÇİN DE DİK DURDUK, DİK DURACAĞIZ”Çünkü kendisi o kasetle geldi. MHP’li vekillere kurduklarının aynısını Devlet Bahçeli’ye kurmayacaklar mı? Onu da yayından süratle kaldırtan biz olduk. Bu Pensilvanya çetesi var olduğu sürece o kayıtları da muhafaza edecek. Gün gelecek CHP’yi MHP’yi yeniden dizayn etmek bunlar için önemli, o kayıtlar da ortaya çıkacak. Biz CHP için de MHP için de dik durduk, dik duracağız. Bu çetenin siyaseti yargıyı yasamayı dizayn etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. CHP ve MHP bu çeteyi korusa da biz bu çetenin inlerine gireceğiz. Zaten girdik, giriyoruz.Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık 47 gün kaldı. Adaylık başvurusu için de 10 günlük süre var. Son değerlendirmeleri yapacak, adayımızı 1 Temmuz Salı günü açıklayacağız. Hemen ardından yollara revan olacak. Milletimizden adayımızdan yetki isteyeceğiz.Kendileri aday olamadılar. Siyasetin güç kazanmasını istemediler. Hatta şu ifadeleri de kullandılar 'Biz cumhurbaşkanlığı makamının siyasetçi olmasını da istemiyoruz'Yani siyasetçi olmasını istemeyecekseniz de apoletli olmasını mı isteyeceksiniz? adayımız kim olursa olsun, AK Parti'nin istikametinde, heyecanında, gücünde hiçbir değişiklik olmayacak. Bu konuda yapılan tartışmaları hem gereksiz hem de art niyetli tartışmalar olarak görüyorum. Önemli olan AK Parti'yi kimin yönettiği değil AK Parti'nin ne olduğudur. Şunu unutmayın.Baki olan davalar, fanilerden öte hizmetkarlarıyla yürür. Önemli olan şahıslar isimler değil muhtevadır. Allah’a çok şükür mayası sağlam, ilkeleri politikaları sağlam bir partimiz var. AK Parti şahıslara göre istikameti değişen değil, şahıslara istikamet belirleyen bir partidir.AK Parti başta parlamento grubu olmak üzere kulislerin bir partisi olmamalıdır olamaz. Şunu da açıkça söylüyorum. Ganimet paylaşımı peşinde olmayı arzu etmek bizim şiarımız değildir. Bizim hedefimizde sadece cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. 2015’ten sonrası nasıl gidecek, bunları konuşmanın yanlış bir yaklaşım türü olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bırakın küçük hesapların peşinden başkaları koşsun. Küçük hesapların peşinden muhalefet koşsun. Biz büyük bir dava çınarının kollarıyız, büyük hedeflerin peşinden koşacağız. Küçük hesapların peşinden küçük insanlar koşar.Diyarbakır’da evlatları için yüreklerini ortaya koyan ağlayan anneleri burada görüşeceğiz. Neler yaptık, neler yapabileceğimizin değerlendirmeleri yapacağız. Bizler bu anneleri yalnız bırakmamak için bütün imkanlarımızla seferber olmuş durumundayız. Başta HDP olmak üzere burada yapmaları gereken görevler var. gittik dağdan şunları aldık getirdik diyeceksin, öbür tarafta sessiz kalacağız, belediyenin önünden kalkıp gitmesi için her şeyi yapacaksın. Hani siz özgürlük barış diyordunuz? Galatasaray annelerine gösterdiğiniz ilgiyi alakayı Diyarbakır’daki annelere niye göstermiyorsunuz?haberler.com
Fenerbahçe Diyaloğunun Deşifre Ettiği!
Nazlı Ilıcak/Bugün GazetesiFenerbahçe Kongresi Üzerine HesaplarTayyip Erdoğan ile oğlu Bilal'in Fenerbahçe Kongresi öncesi telefon konuşmaları internete yansıdı.Görüşmenin içeriğine girmeden önce bir tespitimi dile getirmek isterim. Erdoğan ile oğlu arasındaki ses yüksekliği farkları ve tonlamalar aynı 17 Aralık'ta gün boyu cereyan eden konuşmalardaki gibi. Erdoğan'ın sesi kısık ve boğuk, Bilal Erdoğan'ınki ise yüksek perdeden çıkıyor.Bu benzerliğin altını çizdikten sonra gelelim esas meseleye... Erdoğan, Aziz Yıldırım'a karşı Mehmet Ali Aydınlar'ı destekliyor. Oğlu vasıtasıyla ona taktikler gönderiyor. Aziz Yıldırım'ın kapanış konuşmasında sarf ettiği 'Son kaleyi düşürmeyeceğiz' cümlesi de, Başbakan'ın canını sıkmış. Oğlu, 'Anladığın iyi oldu, bugüne kadar çok iyi davrandın' diye babasını eleştiriyor. Babası 'Bu süreç içinde ona yüz verdim mi' diye soruyor, 'O kadar randevu istedi, vermedim' cümlesiyle Aziz Yıldırım'a karşı tavrını belli ediyor. Bilal'e göre, babası Fenerbahçe'yi korurken, 'Bu adam da nimetlenmiş oldu.'En büyük öfke, Ahmet Davudoğlu'nun damadı Ahmet Özokur'a. Özokur, Aziz Yıldırım'ın listesine girmiş.'Girmiş namussuz ya... Basketbolun mu ne başına gelmiş geçen dönemde. 26 milyon dolarlık da sponsorluk anlaşması yapmışlar. Herhalde oradaki menfaatinin başında durmak için basketbol şubesinin başına getirilecekmiş.''Bunların hayatları, omurgasız ve karaktersiz durmak. Bunların hayatları taraf tutmamak üzerine kuruluyken, böyle bir zamanda nasıl taraf tutmaya cesaret edebiliyorlar? Siz değil miydiniz, tarafsız, herkese aynı mesafede olmaktan dem vuran, her yerde karaktersiz duruş sergileyen... Hakikaten enteresan ya, gidip o namussuzun yanında. Bir de sen bakanın damadısın ya...'Kıssadan hisse1) Demek Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyen Cemaat değil, siyasetçilermiş.2) Bakan damadı olup da, Başbakan'dan farklı bir çizgide hareket etmek 'cesaret' işiymiş.3) Bu cesaretin mutlaka bir sebebi olması gerekirmiş. Meselâ, 'maddi menfaat...'4) Başbakanlar, talep edenlere randevu verip vermemek suretiyle onları cezalandırırmış.TONLAMA FARKIBaba-oğul Erdoğanlar arasında, 17 Aralık'ta cereyan eden konuşmalar zihinlerde birtakım soru işaretleri uyandırmıştı. Montaj mı, değil mi? Birçok kişi montaj iddiasını, sesler arasındaki seviye ve tonlama farklılığına dayandırıyordu. Bu konu hakkında, ABD'li ünlü siber uzmanı Joshua Marpet bir açıklama yaptı'Genç adamın sesi yüksek perdeden ve temiz. Daha yaşlı olanın ise sesi, düşük volümlü ve boğuk. Bu durum şöyle izah edilebilir: 1) Bir kişi kriptolu telefon kullanıyor olabilir. 2) Ayrıca, genç adamın telefonunda böcek bulunabilir. Bu da sesin adeta mikrofona konuşuyor gibi yüksek çıkmasına yol açar. Fakat böcek, mutlaka fiziki bir obje değildir. Bir yazılım programı olması muhtemeldir. 3) Her iki taraf da kriptolu telefon kullanıyorsa, birinin, merkezi sunucunun veri aralığından uzakta bulunması, seste yavaşlama ve düşüklük yaratabilir.'MANTIK EVLİLİĞİMontaj tartışmalarına Star Gazetesi, iki firma adı (John Marshall Media (JMM) ve Kaleidoscope Sound) vererek katılmıştı. Fakat 24 saat geçmeden her iki firmadan da Star'a yalanlama geldi.JMM'nin CEO'su John Marshall Cheary diyor ki: 'İmzayı atan kişi (Robin Lai), kendini bizim şirkette çalışıyor gibi göstermek amacıyla, kâğıdın üzerine JMM kartvizitini zımbalamış. Bu bariz sahtekârlığı yayınlayanlar, kendisinden utansın.'Kaleidoscope Sound şirketinin Facebook sitesindeki açıklaması ise şöyle: 'Bazı eklemelerin var olduğu gözlemi, bu kayıtların gerçek olup olmadığı ya da içeriğinin değiştirilip değiştirilmediğine dair bir teyit ve yalanlama olarak anlaşılmasın. Bunun için çok özel bir ses laboratuvarı gerekir. Biz, müzik yapımıyla ilgili ticari bir stüdyoyuz. Robin Lai, sadece 5 farklı konuşmanın art arda getirildiğini söylemiş.'Belgede imzası olan Robin Lai de 'Türkçe bilmediğim için kandırıldım' diye feryat ediyor.Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu eski Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in latifesine bayıldım. Durumu bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Diyor ki: 'Erdoğan, Çetin Doğan'ın damadı Rodrik'le mantık evliliği yaptı. Menfaat uğruna düşmanlar dost oluyormuş.'7 BİN KİŞİ DİNLENMİŞ!Önce Star'da '7 bin kişi dinlenmiş' başlığıyla çıktı haber. Sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın açıklamasıyla rakam 2 bin 280'e indi.Gelin gerçeği benden öğrenin: 234 kişi hakkında mahkemeden dinlenme kararı alındı. Aynı anda dinlenenlerin sayısı ise 80 ilâ 100 arasında değişiyor. Bu şu demek: Bazıları dinlenmiş, sonra devre dışı bırakılmış. Gerisi, dolaylı dinlemeler. Yani, izlenen kişinin konuşmasına takılıyorsunuz; ister istemez, sizin de tapeniz tutuluyor. 2 bin 280 diye verilen rakam, dinlenenlerin değil tape edilen konuşmaların toplam adeti. Zaten şu anda İstanbul Terör Şubesi'nde 2 bin ilâ 2 bin 500 kişi dinleniyor. Bunların önemli bir bölümü ciddi terör örgütleriyle ilişkili olduğu şüphesi taşıyan insanlar. Selam Örgütü, diğer örgütler kadar yaygın değil. Dolayısıyla, 7 bin hatta 2 bin 280 rakamının ne kadar mübalağalı olduğu buradan da ortaya çıkıyor.